Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/823 E. 2022/921 K. 14.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/823
KARAR NO: 2022/921
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2016/1307 Esas
KARAR NO: 2018/1180
KARAR TARİHİ: 15/11/2018
DAVA: Tapu İptali Ve Tescil
KARAR TARİHİ: 14/09/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı, davalı kooperatife 1980 senesinde üye olarak ortaklık aidatını yatırdığını, davalı kooperatif yönetiminin usulsüzlük yaparak kooperatifin üretecek olduğu dairesi sayısının üzerinde üye alımı yaptığı, kooperatif üyelerinin bir kısmının halen yapılmış olan daireleri işgal etmek suretiyle tamamlayarak kullanmaya başladıkları, kooperatif yönetimininde bu duruma seyirci kaldıkları, kooperatif tasfiyeye sokulduğu ve kesinleşmiş mahkeme kararı ile sabit olduğu, davalı tarafından taşınmazı satın alınan ve hissedarlara bedeli ödettirilen gayrimenkul üzerinde toplam 105 bağımsız bölüm mevcut iken yasal olarak 117 kooperatif üyesinin varlığı ve bunlardan birinin de müvekkili olduğunun sabit olduğu, aynı konuda Kadıköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2006/208 sayılı dosyası ile 27.03.2006 tarihinde açmış oldukları davada da davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini belirterek müvekkili dairesini alamamasından dolayı gerek daire, gerekse yoksun kalınan getiri olarak uğradığı zararı tespit ve tazmini ile, mümkünse aynen ifa değilse tazmin talepli bu davayı açtıklarını belirterek toplam taşınmaz ve üzerindeki yapı değerleri dikkate alınarak 1/117 nispetinde tapu tescilinin müvekkili adına yapılmasına, bu mümkün görülmezse fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile bu oranda taşınmaz değeri üzerinden uğranılan zarar ile bu zamana kadar yoksun kalınan getirinin hesaplanarak tazmin edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili kooperatif tasfiye kurulunun iş bu dava açılmadan önce de yeterli konut olmadığından davacıya yapmış olduğu ödemeyi bilirkişi güncelleme raporuna göre geri vermeyi önerdiklerini, halende bu önerisinin arkasında olduğu, davacının kötü niyetli oldukları belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”… hukuki niteliği itibariyle toplam taşınmaz ve üzerindeki değerleri dikkate alınarak 1/117 nispetinde tapu tescilinin davacı adına yapılmasına, bu tescil talebi kabul görmezse, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile bu oranda taşınmaz değeri üzerinden uğranılan zarar ile yoksun kalınan getirinin davalı kooperatiften tahsiline karar verilmesi isteğine ilişkindir. Davacı … tarafından, davalı kooperatif aleyhine Kadıköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2009/243 Esas sayılı dava dosyası, mahkememizin 2007/892 esas sayılı dava dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiş, mahkememizce 01.12.2016 tarihli oturumda iş bu davanın tefrik edilerek, mahkememizin 2016/1307 Esası’na kaydı yapılmıştır. Taraflara ait deliller toplanılmış ve davacının daire teslimi veya bedelinin tahsili talebini içerir Kadıköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2006/208 Esas sayılı dava dosyasının takipsiz bırakıldığı, mahkemenin 25.09.2008 tarihli kararı ile davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği ve kararın taraflara tebliğ edilmek suretiyle kesinleştiği görülmüştür. Davacı … aynı talepleri bu defa mahkememiz dava dosyası ile birleştirilen ve daha sonra tefrik edilen iş bu dava dosyasından tekrarladığı, davalı kooperatif pay defterinin Beyoğlu … Noterliği’nin 05.03.1986 tarihinde tasdik edilen 91. sahifesinde davacının kaydının olduğu, bu kayda göre davacının 02.08.1980 tarihinde 19 nolu yönetim kurulu kararı ile ortak olduğu görülmüştür. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının, davalı kooperatifin üyesi olup olmadığı, üyesi ise kendisine verilmesi gereken daire bulunup bulunmadığı, daire mevcut değil ise tazminat ve kira bedeli isteme hakkının olup olmadığı üzerinde toplanılmaktadır. 1163 Sayılı Kanunun 8. madde hükmü gereğince kooperatif ortaklığına girmek için gerçek kişilerin medeni hakları kullanma yeterliliğine sahip olmaları gerekir. Ortak olmak isteyen gerçek ve tüzel kişiler, kooperatif ana sözleşmesi hükümlerini bütün hak ve ödevleriyle birlikte kabul ettiklerini belirten bir yazı ile kooperatif yönetim kuruluna başvurulur. Kooperatif, ortaklarına kendi varlığı dışında şahsi bir sorumluluk veya ek ödemeler yüklüyor ise, ortak olmak isteği bu yükümlerin yazılı olarak kabul edilmesi halinde değer taşır. Yönetim kurulu, ortaklar ile ortak olmak için müracaat edenlerin ana sözleşmede gösterilen ortaklık şartlarını taşıyıp taşımadıklarını araştırmak zorundadır. Yapı kooperatiflerinde, konut iş yeri ve ortak sayısı genel kurulca belirlenir. Yönetim kurulu, genel kurulca kararlaştırılan sayının üzerinde ortak kaydedemez. Dava dosyasına sunulu belgelerden, davalı kooperatifin 105 adet dairesi olmasına rağmen, bunun üzerinde ortak kaydının yapıldığı anlaşılmaktadır. Davacının ortaklık talebi, ortaklık için başvurmuş, yatırdığı paralar kooperatifçe kabul edilmiş, yönetim kurulunca karar alınmamış olsa dahi, ortaklığın gerçekleşmiş olacağı, kaldı ki yönetim kurulunca 02.08.1980 tarihli kararı ile ortaklığa kabul edilmiş olduğu taraflar arasında da uyuşmazlık konusu değildir. Dava dosyasına sunulu bulunan DEVİR BELGESİDİR başlıklı 25.10.1991 tarihinde düzenlenen belgedeki … imzasının davacıya ait olmadığı konusunda yapılan itiraz üzerine, mahkememizce grafoljik bilirkişi incelemesi yaptırılmış, ibraz olunan raporda devir belgesindeki … imzasının kendisine ait olduğu belirlenmiş, rapor mahkememizce de benimsenmiştir. Kooperatif üyesi olduğu sırada, hissesini devreden ortağın, artık kooperatife karşı tapu iptal – tescil ve tesciline karar verilecek yer mevcut değil ise tazminat isteme hakkı bulunmamaktadır. Davacının, tasfiye giderleri adı altında daha sonra yatırılıp, tasfiye kurulunca kabul edilen ödeme, davacıya ortaklık hakkı vermemektedir. Tasfiye kurulun da görevi, tasfiyeye yönelik olup, üyeliğe yeniden kabul gibi bir yetkisi bulunmamaktadır. Bu nedenle açılan davanın haksız ve hukuka aykırı bulunması nedeniyle reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; davacının kooperatife üye olduğu konusunda anlaşmazlık bulunmadığı, üye olarak kabul edilmemesi durumunda dahi davacının ödemelerinin sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde iade edilmesi gerektiği, davacının sözleşmeyi devir ettiği belirtilen tarihten sonrasına ait birçok ödemeleri olduğu, hem dava öncesinde ve hemde dava sırasında yapılan üyelik ve kooperatif giderleri de bulunduğu, bu ödemelerin ayrıca değerlendirilerek iadesine karar verilmesi gerektiği belirtilerek mahkemece verilen kararın kaldırılması talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, kooperatif üyeliğinden kaynaklı tapu iptal ve tescil, bu istemin yerinde görülmemesi halinde ise fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla bu oranda taşınmaz değeri üzerinden uğranılan zarar ile uğranılan yoksun kalınan getirinin hesaplanarak tazmin edilmesi istemine ilişkindir. Davacı vekilince mahkemeye sunulan dava dilekçesi ile Kadıköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2009/243 E sayısına kaydı yapılan iş bu dava dosyasının mahkemece 26.05.2009 tarihli verilen karar ile Kadıköy 2. ATM’nin 2007/892 E. sayılı dava dosyası ile birleştirilmesine dair karar verilmiştir. Kadıköy 2. ATM’nin 2007/892 E. sayılı … tarafından kooperatif tasfiye memurlarına yönelik açılan tapu iptal ve tescil istemli dava da; …’nın kooperatif ortaklığını …’dan devraldığını ve 06.03.1992 tarihli kooperatif yönetim kurulu kararıyla …’nın ortaklığının kooperatif tarafından kabul edildiği, buna rağmen kooperatifin …’yı kooperatifin kaydetmediği belirtilerek kooperatif adına kayıtlı … blok … numaralı dairenin davacı adına tesciline karar verilmesi talep edilmiştir.Dosyada mübrez 2007/892 E sayılı dosya ile ilgili mali müşavir … ve Sanayi ve Ticaret Bakanlığı başmüfettişi … tarafından düzenlenen 12.5.2009 tarihli raporda özetle; Yapılan incelemede devir belgesinin fotokopi olduğu, ortaklık devir tarihi 11 Mart 1992 olarak gösterilmesine rağmen devrin kabul edildiği yönetim kurulu kararının devirden 5 gün önce olan 06.03.1992 tarihi olduğu ve davacı …’nın ibraz ettiği devir sözleşmesindeki fotokopisindeki bilgilerin ve devir talebinin kanuna ve ana sözleşme hükümlerine aykırı olduğu belirtilmiştir. Bilirkişi Heyetince düzenlenen 25.1.2010 tarihli 1. ek raporda özetle; devir sözleşmesi altındaki imzanın …’a ait olup olmadığı açık olmadığı, zira davacı vekilinin devir sözleşmesindeki imzanın sahte olduğunu iddia ettiği, devir sözleşmesi sağlıklı olmadığından bu sözleşmeye istinaden …’nın yönetim kurulu kararıyla ortaklığının kabul edilmesinin hiçbir değerinin bulunmadığı, hala davalı kooperatife ait 3 numara bu bağımsız bölümün olduğu ve hisse devir sözleşmesinin gerçek olup olmadığı açıklığa kavuşturularak kooperatife ait boş konutun tapusu ilgili karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bilirkişi heyetince düzenlenen 9.7.2012 tarihli 2. ek raporda (…, …, …) özetle; parsel üzerinde A,B,C,D,E ve F bloktan oluşan 6 adet bina bulunduğu, davaya konu F bloğun diğer bloklardan farklı olarak tarihi eser niteliğinde olduğu, 3 numaralı bağımsız bölümün dava tarihi olan 02.07.2007 tarihi itibariyle rayiç değerinin 85.000,00 TL olarak tespit edildiği, davacı …’un uzun yıllar kooperatif genel kurul toplantılarına asaleten veya vekaleten katılmadığı ve diğer ortaklardan daha az ödeme yaptığı iddiasının doğru olduğu, ancak genel kurul toplantısına katılmaması ve daha az ödeme yapması ortaklığının otomatik olarak kaybedilmesi anlamına gelmeyeceği, davacıya konut verilmesi halinde ödenecek tazminat tutarının hesaplanması gerektiği, yargıtay içtihatları doğrultusunda hesaplamanın yapıldığı, aynı zamanda kooperatif ortaklarından toplanan paralarla yaptırılan 105 konut arasında boş konut bulunmadığı, kooperatif üzerinde bulunan F blok 3 numaralı konutun 2. sınıf tarihi eser statüsünde olduğu, davacıya ödenecek olan tazminat tutarının yapılan hesaplama sonucunda tarihi köşkteki daireye karşılık 34. 762,58 TL olduğu apartman dairesine göre davacı yapılacak ödeme tutarının ise 44.988,10 TL olarak tespit edildiği belirtilmiştir Uyuşmazlığa konu 3 nolu bağımsız bölümün tapu kaydının incelenmesinde tam hisse ile davalı kooperatif adına tescilli olduğu anlaşılmaktadır. Üsküdar 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2010/746 E. 2011/89 K. sayılı ilamında; 05.11.1991 tarihli devir sözleşmesinde özel belgede sahtecilik suçunu işlediğinden bahisle … nın sanık, …’ün katılan sıfatının bulunduğu ve mahkemece sanığın üzerine atılı fiili işlediği kabul edilerek hapis cezası ile cezalandırılmasına dair karar verilmiş olup, iş bu karar Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin 20112/11706 E. 2013/15310 K. sayılı ilamıyla onanmıştır. Grafoloji ve sahtecilik konularında uzman bilirkişi tarafından düzenlenen raporda özetle: ”Devir belgesidir” başlıklı davacı …’un üyelik hakkını 75.000.000 TL bedelle dava dışı …’ya devrettiğini belirtir 25.10.1991 tarih ilgili belgenin aslı üzerinde yapıldığı belirtilen inceleme sonucunda gerek bu belgedeki davacıya ait imzalar ve gerekse davacının bu belgeye ekli aynı tarihli tahsilat makbuzu üzerindeki imzaları ile mukayese imzalarının karşılaştırılması sonucunda belge aslı üzerindeki ve bu belgeye ekli tahsilat makbuzu üzerindeki imzaların davacının eli mahsulü olduğu kanaatine varıldığı belirtilmiştir. Kadıköy 1. ATM’nin 1999/437 Esas 1999/656 Karar sayılı ilamında yapılan yargılama sonucunda, davalı kooperatife üye oldukları tespiti istemiyle açılan davada kooperatifin 117 üyesi olduğu belirtilmiş ve 22.12.1998 tarihli yargıtay bozma durumuna göre asıl dava dosyasındaki davacılar ve birleşen davalının davacıları ile müdahiller bakımından kooperatif ortağı olup olmadıklarının tespiti ile yetinilmesi gerektiği belirtildiğinden kooperatif üyesi olarak belirlenmiş 117 kişi içinde asıl davacılar, birleşen davaların davacıları ve müdahillerin seçilerek bunlar yönünden kooperatif üyesi oldukları hakkında hüküm tesis edilmiştir. Aynı zamanda mahkeme ilamında bozmadan sonra yapılan inceleme sonucunda kooperatif başkanı olan …’nın ihraç edilip ihraç kararı kesinleştiğinden davasının reddi gerektiği belirtilmiştir. … tarafından ihraç kararın iptali istemiyle açılan davada Kadıköy 1. ATM’ce 1996/74 Esas 1996/836 Karar sayılı ilamı ile davanın reddine dair karar verilmiş ve işbu kararın temyiz edilmeyerek 06.02.1997 tarihinde kesinleştiği belirtilmiştir. Bilirkişi heyetinin düzenlediği 9.11.2016 havale tarihli (kooperatif bilirkişisi …, İnşaat mühendisi … ve mali müşavir …) düzenlediği ek raporda; davacı …’nın eski ortak olarak belirtilen …’dan devir aldığını belirttiği ortaklığın gerçek bir ortaklık sayılamayacağı, zira …’nın kooperatif ortağı olmasına rağmen, Üsküdar 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2007/172 E. sayılı dosya için verilen açıklamada …’un tasfiye kurulu tarafından kabul edildiğinin yazılı olduğu, temelde kooperatiflerde ortaklık kararlarının yönetim kurulu tarafından alınan kararlar olup tasfiye kurularının böyle bir işlevinin bulunmadığı, bu durumda …’un kooperatif ortağı olduğunun kabul edilemez olduğu ve iş bu nedenle …’un herhangi bir tahsis ve tazminat talebinde bulunamayacağı belirtilmiştir. Mahkemece 01.12.2016 tarihli celsede birleşen İstanbul Anadolu 4. ATM’nin 2009/243 E. sayılı dosyanın tefrikine karar verilmiş ve istinafa konu edilen …’un tapu iptal ve tescil istemli davasına … Esas numarasıyla devam edilmiştir. Davacı (…) tarafından kooperatife yönelik 105 nolu bağımsız bölüm taşınmazın 1/117’sine denk düşen kısmının tapu iptal ve tescil ya da mahkemece bu talebin kabul görmemesi halinde maddi zararın tazmini istemli açılan davada Kadıköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2006/208 Esas sayılı dava dosyasında bilirkişi …, … ve … tarafından düzenlenen raporda; davalı kooperatifin ortaklık payı defterinin Beyoğlu … Noterliği’nin 05.03.1986 tarihinde … no ile tasdik edilmiş olduğu ve 91. sahifede davacının kaydının bulunduğu, kayda göre davacının 02.08.1980 tarihinde 30 nolu yönetim kurulu kararıyla ortak olduğu, kaydın kooperatifin daha sonra Kadıköy … Noterliği’nin 24.10.1983 tarihinde … no ile tasdikli ortak para defterinde de mevcut bulunduğu, kooperatifin tasfiye kurulunun tuttuğu ortaklık defterinin ise Kadıköy … Noterliği’nden 04.06.1992 tarihinde … no ile tasdik edilmiş olduğu ve bu defterin 108. sahifede 108. sıra olarak davacının ortaklık kaydının bulunduğu, tasfiye kurulunun 28.09.2001 tarihli 35 sayılı kararı ile ortakların kabul edildiği, davacının ortak olarak kabul edilmesine rağmen kendisine herhangi bir daire tahsis edildiğine dair kaydın olmadığı, ayrıca davacının fiilen kooperatife ait bir dairede olduğu gibi kooperatifin dairelerin diğer ortaklar tarafından iskan edildiği ve halen kooperatifte davacıya verilecek boş bir dairenin olmadığının tespit edildiği, bu durumda tazminatın yargıtay emsal kararlarındaki formüle göre hesaplanması gerektiği belirtilmiş ve iş bu hesaplamanın yapılabilmesi için bazı eksik bilgi ve belgelerin giderilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bilirkişi heyetince ilgili eksik belgeler giderildikten sonra düzenlenen ek raporda; davalı kooperatifin ödemelerini düzenli yapan üyenin 1984-1987 yılları içerisinde yapması gereken ödemelerin dökümünü belirttiği ancak bu ödemelerin genel kurul kararına mı yoksa yönetim kurulu kararına göre yapıldığının açıklanmadığı dolayısıyla genel kurul tutanaklarının dosyaya sunulmasının gerektiği, diğer taraftan 15.10.2004 tarihli genel kurulda alınan 569.000 000 TL tutarlı ödeme kararının açılımının da yapılmadığı, genel kurulun göreve başladığı 20.05.1992 tarihinden 31.12.2003 tarihine kadar tasfiye aidatının tamam olduğu bildirildiğine göre bu dönemde toplanan ve toplanması gereken 569.000.000 TL ödemenin yıllar itibarı ile dökümü yapılması gerektiği ve belirtilen bu noksanlığın tamamlandıktan sonra hesaplama yapılabileceği belirtilmiştir. Kadıköy 1. ATM’nin 2006/208 Esas sayılı dava dosyasında yapılan yargılama sonucunda, dosyanın 3 kez takipsiz bırakıldığı belirtilerek davanın açılmamış sayılmasına dair karar verilmiştir. Mahkemece istinafa konu iş bu dava dosyasında davanın reddine dair karar verilmiş ve davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Kooperatifler Kanunun 8/1 maddesinde ”Kooperatif ortaklığına girmek için gerçek kişilerin medeni hakları kullanma yeterliliğine sahip olmaları gerekir. Ortak olmak isteyen gerçek ve tüzel kişiler kooperatif ana sözleşmesi hükümlerinin bütün hak ve ödevleri ile birlikte kabul ettiklerini belirten bir yazı ile kooperatif yönetim kuruluna başvururlar, kooperatif ortaklığına kendi varlığı dışında şahsi bir sorumluluk veya ek ödemeler yüklüyor ise ortak olmak isteyen, bu hükümlerin yazılı olarak kabul edilmesi halinde değer taşır.” hükmü yer almaktadır. Ancak, uygulamada yazılı ortaklık başvurusu ile ilgili bir karar alınmamakta ya da alınan karar ilgiliye tebliğ edilmemektedir. Bu durumda başvurudan sonra kooperatif ile ortak arasında seyreden ilişkiye göre bir sonuca varmak gerekir. Şöyle ki; eğer başvurudan sonra başvuranla kooperatif arasında diğer ortaklar gibi bir hukuki ilişki başlamış ise, ortaklığın zımmen benimsendiği kabul edilmelidir. Örneğin başvuran kişi peşinat yatırmış, normal aidatları yatırmaya devam etmiş, genel kurul toplantılarına davet edilmiş ve bu toplantılara kabul edilmiş, kooperatif üye sıfatıyla yazışmalar yapılmış, konut tahsis edilmiş veya tamirat ve tadilat yapmasına izin verilmişse bu kişi hakkında yönetim kurulunun ortaklığa kabul kararı olmasa bile kişinin eylemli olarak ortak olduğunun kabulü zorunludur. (Coşkun Mahmut, Kooperatifler Hukuku, sayfa:125,126) 1163 sayılı yasanın 2/2. Maddesinde göre; “yapı kooperatifleri ile konusuna taşınmaz mal temliki dahil bulunan diğer kooperatiflerin anasözleşmelerinde ortaklara taşınmaz mal temlik edilebileceği hakkındaki taahhütler başka bir resmi şekil şartı aranmadan muteberdir.” hükmü yer almaktadır. Dava konusu dairenin kooperatif adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Davacının Grafoloji ve sahtecilik konularında uzman bilirkişi tarafından tarafından düzenlenen raporda ”devir belgesi” başlıklı belgede yapılan inceleme sonucunda imzaların davacının eli mahsulü olduğunun tespit edildiği ve bu haliyle davacının kooperatif hissesini davalıya devrettiği anlaşılmaktadır. Kooperatif üyesi olan davacının iş bu üyelik hakkını devrettiği anlaşılmakla, üyelikten kaynaklı olarak tapu iptal- tescil ile tazminat isteminde bulunamayacağı açıktır. Her ne kadar dava tarihine kadar yapılan ödemelerin iadesine karar verilmesi gerektiği belirtilmiş ise de; dava dilekçesinde taşınmazın tapu kaydının iptali, iş bu talebin yerinde görülmemesi halinde taşınmaz değeri üzerinden uğranılan zarar ile yoksun kalınan zararın tazmin edilmesi talep edilmiş olmakla, dava açıldıktan sonra da ödendiği belirtilen kooperatif gider ödemelerin dava konusu yapılmadığı anlaşılmakla aksi yöndeki istinaf talebinin yerinde olmadığı anlaşılmaktadır. HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmadığı anlaşılmakla; kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b.1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınan 121,30 TL’nin başvuru harcının hazineye GELİR KAYDINA,3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL’nin istinaf karar harcından, davacı tarafından yatırılan 44,40 TL’nin harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL’nin istinaf eden davacıdan tahsili ile hazineye GELİR KAYDINA,4-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davacıya ilk derece mahkemesince iadesine,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 14/09/2022