Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/818 E. 2022/907 K. 14.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/818
KARAR NO: 2022/907
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2016/63
KARAR NO: 2019/61
DAVA TARİHİ: 22/01/2016
KARAR TARİHİ: 21/01/2019
DAVA: Kooperatif Üyeliğinin Tesbiti, Yönetim Kurul Kararının İptali
KARAR TARİHİ: 14/09/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı asiller dava dilekçesinde özetle; davalı kooperatifin yönetim kurulu başkanı aynı zamanda akrabaları olan …’ye İstanbul’a ziyarete geldiklerinde bir miktar paraları olduğunu ve arsa alabileceklerini söylediklerini, …’ın uygun fiyata arsa olduğunu bildirmesi üzerine …’a verdikleri vekaletname ile Beylikdüzü Kavaklıbağlar … ada … parsel sayılı taşınmazın alındığını daha sonra Beylikdüzü … Köyü … parselde bulunan arsanın 1/4 hissesinin yine …’a verdikleri vekaletname ile alındığını ve tapusunun taraflarına gönderildiğini, …’nün 13/08/2009 tarihinde ise başkanı olduğu kooperatife ait çok uygun 700 m2 bir arsa olduğunu, sahiplerini tanıdığını 65.000,00 TL’ye pazarlığını yaptığını, arsanın 2/3’ünü davacılara 1/3’ünü ise …’ın kendisine alacağını belirtmesi üzerine tapu makili olan … Ltd. Şti’nin de ortağı ve genel müdürü olan …’ın hesabına toplam 44.300,00 TL gönderdiklerini, ancak bu parayı göndermelerine rağmen kendilerine bir tapu verilmediğini buna karşın … ile akrabalıkları nedeniyle duyulan güvenden dolayı herhangi bir tereddüt yaşamadıklarını, paranın gönderilmesinden yaklaşık 1 yıl sonra … ve ailesinin kendilerini ziyarete Ankara’ya geldiğini ve o esnada tapunun olmadığını ancak kooperatif üyeliklerinin gerçekleştiğini belirterek …’ın kooperatif üyelik belgelerini imzalattığını, aradan bir süre geçtikten sonra İstanbul’a geldiğinden … nün kendisine içerisinde 60 tonluk su deposu olan arsayı göstererek tapusunun kasada olduğunu beyan ettiğini, bu konuşma sırasında taşınmazın 350 m2 olduğunu belirtmesi nedeniyle kendilerinde şüphe oluştuğunu, …’tan kooperatif belgeleri ile tapuyu talep ettiğinde evrakların mahkemede olduğunu beyan ettiğini, daha sonra … parseldeki 1/4 hissesi ile içerisinde su deposu olan dava konusu taşınmazda inşaat yapılarak kendisine 2 adet 3+1 daire verilmesi karşılığında …’yü vekil tayin ettiğini, bu yazı incelendiğinde … ada … parselde 251 m2 payının olduğunun görüleceğini, … tarafından kendi adlarına alınan ve tapusunun kasada olduğu beyan edilen arsanın … ada … parsel olarak kayıtlı olduğunu … tarafından yazılan bu yazı ile öğrendiklerini, ancak belediyeye gittiklerinde … ada … parsel sayılı taşınmazın …’nün baldızı … ile … adına kayıtlı olduğunu öğrenmeleri üzerine …’yü Büyükçekmece … Noterliğinin 13/02/2012 tarih ve … yevmiye no.lu azilnamesi ile azlettiklerini ancak daha sonra davacılardan … ile … İnşaat arasında satış vaadi adı altında bir belge imzalandığını (sözleşme tarihi 20/02/2012), daha sonra arsanın durumu hakkında yapılan araştırmalar neticesinde ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İstanbul İl Müdürlüğünden alınan onaylı yazı ile davalı kooperatifin üyesi olduklarını ve … ada …parsel sayılı taşınmazın ise davacılar ile birlikte …’nün eşi olan … adına tahsis edildiğini öğrendiklerini, 09/04/2012 tarihinde ise arsanın bu kez … İnşaat adına tapuda tescil edildiğini öğrendikten sonra Büyükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/337 E. sırasında kayıtlı tapu iptal ve tescil davasını açtıklarını, bu davada kooperatifin taraflarına tahsis edilen taşınmazın … ada … parsel olduğunu iddia ederek bu yönde belge sunduğunu, mahkemenin ise … ada … parsel sayılı taşınmazın adlarına tahsis edildiğinin tespiti için dava açmaları yönünde süre verdiğini, iş bu davanın bu nedenle açıldığını, derdest dosyada duruşma tutanağına hakim tarafından yönetim kurulu karar defterine kararların A4 kağıdına çıktı halinde alınarak yapıştırıldıklarının tespit edildiğini yani kararların sonradan değiştirilerek deftere yapıştırıldığını, karar defterinin 46, 47, 48, 49, 52, 53.sayfalarında bulunan kararların sökülerek yerine geçmiş tarihli 83. 84, 85, 86, 88 nolu tahsis kararlarının yapıştırılmış olduğu, bu nedenle davalı kooperatif tarafından davacı tarafa tahsis edilen Beylikdüzü, … ada, … parselin 1/2’sinin kooperatifin tasfiye kararından sonra kooperatif yedek yönetim kurul üyesi … adına tahsis edildiğine dair 24/05/2010 tarih 83, 84 no’lu yönetim kurulu kararları ile taşınmazın kalan 1/2’sinin de kooperatifin tasfiye kararından sonra kooperatif ortağı olmayan kooperatif başkanının baldızı olan … adına tahsis edildiğine dair 10/085/2011 tarih 99 sayılı yönetim kurulu kararı, davacı tarafa … ada … parselin tahsis edildiğine ilişkin 18/08/2019 tarihli 68 sayılı yönetim kurulu kararının muvazaalı ve batıl olduğunu, … ve … tarafından ayrı ayrı 100.000,00 TL ödendiği belirtilmesine rağmen kooperatif kayıtlarında bu ödemelerin yer almadığını, ayrıca yönetim kurulu tarafından … ve …’e arsa tahsisi yönünde bir karar alınamayacağını zira bu yetkinin genel kurula ait olduğunu beyan ederek; davalı kooperatif tarafından davacı tarafa tahsis edilen Beylikdüzü, … ada, … parselin 1/2’sinin kooperatifin tasfiye kararından sonra kooperatif yedek yönetim kurul üyesi … adına tahsis edildiğine dair 24/05/2010 tarih 83, 84 no’lu yönetim kurulu kararları ile taşınmazın kalan 1/2’sinin de kooperatifin tasfiye kararından sonra kooperatif ortağı olmayan kooperatif başkanının baldızı olan … adına tahsis edildiğine dair 10/085/2011 tarih 99 sayılı yönetim kurulu kararı, davacı tarafa … ada … parselin tahsis edildiğine ilişkin 18/08/2019 tarihli 68 sayılı yönetim kurulu kararının iptaline, Beylikdüzü, … …, … parselin davacılara tarafa tahsis edildiğinin tespitine ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kooperatif defterlerinde ve Büyükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/337 E. dosyasında … ada, … parselin davacılara tahsis edildiğine dair herhangi bir kayıt olmadığını, derdest dosya kapsamında alınan raporlarda da bu yönde bir tespit bulunmadığını, davacılara tahsis edilen yerin … ada, … (yeni …) parsel olduğunu, taşınmaz kooperatif adına kayıtlı olmadığı için davanın pasif husumet nedeniyle reddi gerektiğini beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “İstanbul Ticaret Memurluğunca 18/12/1991 tarihinde tescil edilen davalı kooperatifin faaliyet ve amacının ortaklığın konut ihtiyacını karşılamak olarak belirlendiği 2009 yılına ait 13/06/2010 tarihli olağan genel kurul toplantısında “kooperatifin maddi imkansızlık sebebiyle konut yapamadığından dolayı taşınmazların arsa olarak veya hisseli durumda mevcut üyeler adına tahsisleri yapılabilmesi için yönetim kuruluna yetki verilmesi, yönetim kurulu üyelerinin ikisinin birlikte atacağı imzalar ile yetkili kılınmasına” karar verildiği genel kurul cetvelinde davacıların… ada, … parselde belirtildiği 2010 yılına ait 29/05/2011 tarihli olağan genel kurul toplantısında aynı kararların yeniden alındığı davacıların … ada, … parselde cetvelde isimlerinin bulunduğu, 2010, 2011, 2013, 2014, 2015 yıllarına ait 11/06/2016 tarihli olağan genel kurul toplantısında yeni üye kaydı yapıldığı, davacılardan …’nün sıra kaydının bulunmadığı, …’nün … ada,… nolu parselde genel kurul cetvelinde isminin bulunduğu anlaşılmıştır. Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 20113/30118 soruşturma numaralı dosyası kapsamında davalı kooperatifin yönetim kurulu karar defteri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesinde dava konusu … ada, … parsel arsa ile ilgili yönetim kurulu kararında tarifat yapıldığı defter yapraklarına yapıştırılan kararların sökülerek yerine yeni kararların yapıştırıldığı tespit edilmiştir.Davalı kooperatifin tutmakla zorunlu olduğu pay defterinin tutulmadığı yönetim kurulu karar defterinin kullanılmaya başlamadan önce açılış tasdikinin yapılması yeterli olup, kapanış tasdikine gerek olmamasına rağmen 2012 yılından sonra yönetim kurulu karar defterinin kapanış tasdikinin yapılması gerektiği ancak bu hususlara uyulmadığı anlaşılmıştır. Davacı tarafından ibraz edilen 11/02/2012 protokolde “125 parseldeki 1/4 hissenin … ada, … parselde bulunan 251 metre kare yer karşılık … İnşaate … ada, … parselde bulunan 3+1 iki daire 1. 2. Katta bir adedi ön cephede, biri arka cephede yukarda belirttiğim tüm hisseleri belirtilmiş olan daireler karşılığında verdim vekil olarak …’yü tayin ettim.” yazılı olduğu satan olarak …, şahit olarak …, … vekil olarak da …’nün imzaladığı Büyükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/337 esas dava dosyasında …’in isticvap ifadesinde “… beni aradı, kooperatifin paraya ihtiyacı olduğunu söyledi, … ada .. parselin 1/2 hissesini satın alıp alamayacağımı sordu ben de ortaklarıma danıştım 100.000 TL kooperatife ödeme yaptım 1/2 hisseyi aldım. 100.000 TL’yi kooperatif hesabına yatırdım” dediği …’nün isticvap ifadesinde “ecrimisil davaları yönünden sıkışınca … ada, … parselin … ve … üzerine devrettik 100.000 TL … 100.000 TL … bankaya ödemiştir. “dediği tespit edilmiştir. Dosyada mevcut Ticaret Sicil Kayıtları Büyükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/451 esas sayılı dosyasında dinlenen tanıklar ve isticvap nedeniyle dinlenen davalı kooperatif üye ve başkanının beyanları yönetim kurulu ve genel kurul karar defterleri hazirun cetveli Büyükçekmece C. Savcılığı tarafından yapılan soruşturma, bilirkişi raporu göz önüne alındığında davacıların davalı kooperatife … ada, … parselin 2/3 payını …’tan alarak kooperatif üyesi oldukları, her ne kadar davalı tarafından davacıların … ada, … parselde tahsisli olduğuna ilişkin beyanda bulunmuşlarsa da davacıların bu parsele ilişkin hisse devri işlemlerinin usulde belirtilen hükümlere uyulmadan yapıldığı bu nedenle bu yönetim kurulu kararının eksik ve geçersiz olduğu, kooperatif ortağı olmayan kişilerin kooperatif payını devretmeleri mümkün olmadığı anlaşılmaktadır. Dava konusu olan … ada, … parselin … ve … adına tahsisine ilişkin yönetim kurulu karar defterinde, defterin sayfaların kopartılarak yeniden düzenlendiği, tasfiye haline giren kooperatifin yönetim kurul kararına aykırı olarak, devir ve tahsis işlemleri yapılamayacağı, yönetim kurulu karar defterlerinde usulüne uygun olarak tutulmadığı bu nedenle itibar edilemeyeceği, davacıların 29/05/2011 tarihli genel kurul hazirun cetvelinde … ada, … parselde imzasının bulunduğu ve tahsisin davacılar adına yapıldığı…” gerekçesiyle,”1-Davanın kabülüne, 2-Davalı kooperatif yönetim kurulunun 24/05/2010 tarihli 83, 84 nolu, 10/08/2011 tarihli 99 sayılı, 18/08/2009 tarihli 68 sayılı kararlarının iptaline, 3-Davacıların üyeliğinin Beylikdüzü … Mah. … ada, … parselde tahsis edildiğinin tespitine ve kooperatif kayıtlarının da tesciline ” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Davacının talebine konu … ada … parselin davacılara tahsisine yönelik tahsis belgesi ya da kooperatif yönetim kurulunca verilmiş hiçbir evrak olmadığını, dava konusu parselin davacılara aidiyetine yönelik tahsis belgesi olduğunun da kanıtlanamadığını, kararda belirtilen yönetim kurulunun aldığı 24/05/2010 tarih 83-84, 10/08/2011 tarih 99 ve 18/08/2009 tarih 68 sayılı kararların usulüne uygun olduğunu, ayrıca yönetim kurulu kararlarına karşı iptal davası açılamayacağını ancak genel kurula itiraz edilerek bir sonuç alınamazsa 3 ay içinde dava açılması gerektiğini ve dava açma süresinin ise sona erdiğini, davacılara … ada … (eski …) parsel tahsis edilmiş olup iş bu tahsis belgesinin dava dosyasında mevcut olduğunu, davacıların ödeme yaptıkları parselin dekontlarda görüldüğü üzere … ada … (eski …) parsel olduğunu, mahkemece kooperatifler kanunu ve borçlar kanunundan anlayan, konusunda uzman, İstanbul Üniversitesi ya da Marmara Üniversitesinden profesör doçentlerden rapor alınması gerekirken muhasebeci bilirkişiden alınan ve hükme elverişli olmayan rapora dayanılarak karar verildiğini, Davacı taraf …’nün 11/02/2012 tarihli protokol ile kooperatifdeki tüm haklarını devrettiğini, davacı tarafın aidatlarını düzenli olarak ödemediğini, edimini ifa etmeyen davacının dava açma hakkının da bulunmadığının Yargıtay kararları ile de sabit olduğunu, Gerekçeli kararda belirtilen Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının 2013/30118 hazırlık nolu dosyası halen soruşturma safhasında olduğunu, kooperatif defterlerindeki kararların notere onay şartı bulunmadığını, yönetmeliğe ve tebliğe göre de defterlerin tutulmasında özellikle uyulması gerekli geçerlilik şartı olmadığını, bu nedenle henüz soruşturma safhasında olan, doğruluğu kanıtlanmamış ve itiraz edilmiş, dava konusu taşınmazla ilgili kanıt niteliği olmayan jandarmanın sunduğu raporun hükme esas alınamayacağını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla bir sayfanın sökülüp yapıştırılmasının davacıların, dava konusu taşınmazda hak sahipliği olduğunu göstermeyeceğini, mahkemece soruşturma dosyasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, Mahkemece hazirun cetveli davanın kabulüne gerekçe gösterilmiş ise de hazirun cetvelinin tek başına delil teşkil etmeyeceğini, davacıların dava konusu olan … ada … parsele ilişkin ödeme yapmadıklarını, ödemelerin … ada … parsel için yapıldığını, dava konusu ihtilafın davacı tarafın yakın akrabası olan kooperatif başkanı … ile aralarındaki alacak ilişkisinden kaynaklandığını, Davacılara tahsis edilecek bağımsız bölüm bulunmadığını, bu nedenle davacıların alacak ilişkisi bulunan …’ye karşı tazminat-alacak davası ikame etmeleri mümkün olup bu hususta Büyükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/451 esas nolu dosyasına konu davanın derdest olduğunu, buna rağmen kooperatiften usule aykırı olarak hak talebinde bulunduklarını, Davacı tarafın taleplerini kabul anlamına gelmemek kaydıyla Büyükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/337 esas nolu dosyasında 2/3 hak talebinde bulunulmalarına rağmen mahkemece … ada … parselin tam üyeliğinin tespitine karar verildiğini, bu husus bile mahkemenin hatalı karar verdiğini göstermekle birlikte diğer üyelerinde zarara uğratıldığını, Mahkemece 02/06/2017 tarihli üçlü bilirkişiden alınan raporun sonuç kısmında ”tüzel kişi olan … Yapı Kooperatifi’nin yasal defter ve belgelerinde yer almayan herhangi bir tahsisin geçerli olması yasal olarak mümkün olmadığından davacılar adına … ada … parselin sahipliğinin kabulünün uygun olmadığı” şeklinde tespit yapılmasına rağmen 03/05/2018 tarihli … isimli smmm’den alınan raporda ise 11/02/2012 tarihli prokolden yola çıkılarak önceki raporla taban tabana zıt tespitlerde bulunulduğundan hükme elverişli olmadığını, … ada … parselin davacılara tahsisine ilişkin yönetim kurulu kararı olmadığını, bu nedenle dava konusu parselle ilgili tüm işlemlerin geçersiz olduğunu, davacının dayandığı 11/02/2012 tarihli protokolün satış vaadi hükmünde olup, hak sahipliği konusunda hiçbir bilgi içermediğini, Büyükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/337 esas nolu dosyasında 14/05/2013 tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmında davacılara tahsis edilen taşınmazın … ada … parsel (yeni …) olduğu, davacılardan …’nün hissesini …’e devir ettiğinden söz konusu parselde hissesinin kalmadığı, davacılardan …’nün … ada … nolu parseldeki hissesini devrettiğine dair herhangi bir bilgi ve belgeye rastlanmadığından davacı …’nün … ada … nolu parseldeki 1/3 nispetindeki hissesinin devam ettiğinin tespit edildiğini, Büyükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/337 esas nolu dosyasında 14/05/2013 tarihli Prof.Dr … (… Ana Bilim dalı başkanı), Yar. Doç Dr. …’dan (… Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi) alınan bilirkişi raporunun sonuç kısmında asıl dava bakımından; arsa tahsisi işlemlerinin geçerliliği yönünden tapu iptal ve tescil talebinin yerinde olmadığı; inançlı işlemler yönünden 11/02/2012 tarihli protokol ve 20/02/2012 tarihli satış vaadi sözleşmelerinin önem taşıdığı ancak bu sözleşmeler dikkate alındığında dahi dava konusu parsel ve davacı … tarafından daha evvel …’ye devredilmiş olan 125 parseldeki yer karşılığında … İnşaat Ltd. Şti.’den iki adet daire karşılığı alınacağı yönünde sözleşme yapıldığından, yani dava konusu … ada … parsel inançlı işlemler yönünden dahi davacıların iradesiyle bir karşılık devredilmiş olduğundan tapu iptali ve tescil talebinin inançlı işlem gerekçesiyle yerinde görülmemesi gerektiği; 11/02/2012 tarihli protokol ve 20/02/2012 tarihli satış vaadi sözleşmeleri ileri sürülebilecek hak ve talepler, iş bu davanın konusu dışında kaldığından bir görüşte bulunulmadığı, birleşen dava bakımından da anılan sözleşmelerin geçerliliği ve bağlayıcılığı konusunda araştırma yapılarak sonuca varılması gerektiği şeklinde tespitlerde bulunulduğunu, İş bu raporun davacılar aleyhine olduğunu, Büyükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 2012/337 esas nolu dosyasında 26/03/2015 tarihli bilirkişiler … (hukukçu) ve bilirkişi …’dan (İktisatçı) alınan raporun sonuç kısmında davacı taraf her ne kadar 29/05/2011 tarihli genel kurula çağrı ve hazirun listelerinde müvekkillerine tahsisi yapılan taşınmazın … ada … parsel olduğunu ileri sürmüşse de, kooperatif yönetim kurulu karar defterinde mevcut 67 ve 68 nolu yönetim kurulu kararları uyarınca, davacılara tahsis olunan taşınmazın … ada … parsel olduğu, davacı tarafça bu kararın sahteliğinin ileri sürülmemiş olması, davacının sahte olduğunu ileri sürmüş olduğu kararların ise … ada … parsel ile ilgili olmakla birlikte, bu kararların sahte olduğu durumunda dahi … ada … parselin davacılara tahsisli olduğu sonucuna varılamayacağı, keza bu kararların yapıştırılmasından önceki yani sökülen kararların … ada … parselin davacılara tahsisine ilişkin kararlar taşıdığını ispat eden delilin dosyasında bulunmadığı ayrıca 67 ve 68 nolu kararlar ile davacılara … ada … parsel tahsis edilmişken bu taşınmazlara ilave olarak … ada … parselin tahsis edilmiş olmasının düşünülemeyeceği, bununla birlikte davacılardan …’nün 11/02/2012 ve 20/02/2012 tarihli sözleşmeler ile davalı kooperatifte bulunan hisselerinin tamamını … İnşaata devrettiği bu sözleşmelerde davacı …’nün imzasının bulunduğu, davacılardan … ise … ada … parsel ile ilgili olarak kooperatifteki haklarının baki olduğu ancak bu davacının da yönetim kurulunun tahsise ilişkin olup davacı tarafça sahte olduğu ileri sürülmeyen 67 ve 68 nolu kararlar uyarınca tarafına tahsisli taşınmaz … ada … parsel olduğundan … ada … parsele ilişkin hak iddia edemeyeceği şeklinde tespitte bulunulduğunu, bu raporun davacıların dava konusu … ada … parselde hak iddia edemeyeceğini ispatladığını beyan ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nın 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır. Dava, kooperatif yönetim kurulu kararlarının iptali ve davacılara tahsis edilen taşınmazın tespiti istemine ilişkindir. Dava dilekçesinde işbu davanın Büyükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/337 esas nolu dosyasında devam eden tapu iptal ve tescil davasında verilen ara karar uyarınca açıldığı ifade edilmektedir. Dosya içeriğinde fiziki olarak Büyükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/337 esas nolu dosya örneğinin yer almadığından, UYAP sisteminde yapılan incelemede davacılar tarafından, 13/04/2012 tarihinde …, … İnşaat ve Ticaret Ltd. Şti., …, … ve … hasım gösterilerek … ada … parsel sayılı taşınmazın kooperatifte kendi adlarına tahsisli olduğu iddia edilerek 2/3 payının tapusunun iptali ile davacılar adına tescili istemiyle dava açıldığı tespit edilmiştir. Büyükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/337 esas nolu dosyasında 15/01/2016 tarihli celsede “davacıların iddiasının … ada, … parselin değil, … ada, … parselin üyesi oldukları hususunda iddiaları yönünden kooperatif aleyhine, kooperatif üyeliğinin … ada, … (…) parsel için yapılan tahsis kararırın iptali ve üyeliğin … ada, … parsele ilişkin olduğu konusunda ticaret mahkemesinde dava açılması yönünden bir haftalık kesin süre verilmesine” şeklinde ara karar üzerine eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Büyükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/337 E. nolu dosyasında sunulan dava dilekçesi ve deliller eldeki dava ile aynı olup, davacının talebi kooperatif üyeliğinden kaynaklı tapu iptal ve tescil istemine ilişkin olduğundan mahkemece işbu davanın açılması yönündeki ara kararı hatalıdır. Ancak ara karar uyarınca eldeki davanın açılmış olması dikkate alındığında, Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin özel görevli mahkeme olması da nazara alındığında, bu aşamadan sonra Büyükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/337 E. no.lu dosyası üzerinden birleştirme kararı verilmesi istenerek her iki dosyanın Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinde birlikte görülmesi gerekmektedir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanununda, yönetim kurulu kararlarına ilişkin iptal davası açılması, sadece Kanunun 16.maddesinde, yönetim kurulu tarafından alınan ortaklıktan çıkarılma kararlarına karşı düzenlenmiştir. Bu hal dışında ilke olarak yönetim kurulu kararlarına karşı doğrudan iptal davası açılamaz. Ancak yönetim kurulunun almış olduğu karar, bir ortağı doğrudan ilgilendirir veya onun haklarını ortadan kaldırır nitelik taşıyorsa ortaklıktan çıkarılma dışındaki bu tür yönetim kurulu kararları aleyhine doğrudan iptal davası açılabileceği Yargıtay içtihatları ile kabul edilmiştir. Bu husus Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2013/7506 E. 2014/691 K., 2012/6937 E. 2013/2091 K., 2012/6311 E. 2013/1145 K., 2011/5071 E. -2012/223 K. sayılı ilamlarında da vurgulanmıştır. Ancak bu durumda alınan kararın doğrudan ortağı ilgilendiren bir karar olması gerekmektedir. Davacılar tarafından … ada … no.lu parsel yönünden hak iddia edildiğine göre bu taşınmazın dava dışı … ve …’e tahsisine yönelik yönetim kurulu kararlarına karşı dava açma haklarının olduğu sabittir. Ancak Mahkemece, davalı kooperatif yönetim kurulunun 24/05/2010 tarihli 83, 84 nolu, 10/08/2011 tarihli 99 sayılı, 18/08/2009 tarihli 68 sayılı kararlarının iptaline yani dava dışı … ve … lehine olan tahsis kararlarının iptaline karar verilmiş ise de davada taraf olmayan kişilerin durumu tartışılarak, onların leh veya aleyhinde bir karar verilemez kuralı ihlal edilmiştir. Bu durumda mahkemece, hak sahiplikleri etkilenen … ada … no.lu parsel adlarına tahsis edilen … ve …’e de davanın yöneltilmesi gerektiği gözetilerek, bu eksikliğin giderilmesi için davacılar vekiline süre verilmesi, dava açılması halinde iş bu dava ile birleştirilmesi sağlandıktan sonra taraf delilleri değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Ancak Büyükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/337 E. no.lu dosyasının işbu dosya ile birleştirilmesi neticesinde bu eksiklik ikmal edileceğinden yeniden dava açılmasına gerek bulunmamaktadır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 316-322 maddeleri arasında basit yargılama usulü düzenlenmiştir. Ön inceleme ve tahkikat başlıklı 320/2.maddesinde “Daha önce karar verilemeyen hâllerde mahkeme, ilk duruşmada dava şartları ve ilk itirazlarla hak düşürücü süre ve zamanaşımı hakkında tarafları dinler; daha sonra tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları tek tek tespit eder. Uyuşmazlık konularının tespitinden sonra hâkim, tarafları sulhe veya arabuluculuğa teşvik eder. Tarafların sulh olup olmadıkları, sulh olmadıkları takdirde anlaşamadıkları hususların nelerden ibaret olduğu tutanağa yazılır; tutanağın altı hazır bulunan taraflarca imzalanır. Tahkikat bu tutanak esas alınmak suretiyle yürütülür.”, Hüküm başlıklı 321.maddesinde “Tahkikatın tamamlanmasından sonra, mahkeme tarafların son beyanlarını alır ve yargılamanın sona erdiğini bildirerek kararını tefhim eder. Taraflara beyanda bulunabilmeleri için ayrıca süre verilmez.” hükmü yer almaktadır. Somut dosyada; usulüne uygun bir ön inceleme duruşması yapılarak tahkikata esas olacak şekilde tarafların anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların tespit edilmediği, anlaşamadıkları hususların nelerden ibaret olduğunun tutanağa yazılarak taraflarca imzalanmadığı anlaşılmakla; ön inceleme duruşması usulüne uygun yapılmadan davanın esası hakkında karar verilmesi 6100 sayılı HMK 320. maddesinde yer alan emredici nitelikteki düzenlemeye aykırıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/2-433 E. 2016/63 K., 2014/18-431 E. 2014/426 K.). 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 33. maddesinde yer alan “Hâkim, Türk hukukunu resen uygular.” ilkesi uyarınca maddi olayları açıklamak taraflara, ileri sürülen olayları hukuken nitelemek ve uygulanacak kanun hükümlerini tespit etmek ve uygulamak hakime ait bir görevdir. Hukuksal nitelendirmenin yapılabilmesi için bir yandan dava dilekçesinde öne sürülen maddi olgular tespit edilmeli, bir yandan da davacının talebi ve davayı açmaktaki amacı doğru bir şekilde değerlendirilmelidir. Bu noktada 6100 sayılı HMK’nın 26. maddesinde düzenlenen taleple bağlılık kuralına da kısaca değinmek gerekmektedir. Maddeye göre, hakim tarafların talepleri ile bağlıdır. Kanunlarda gösterilen sınırlı sayıdaki istisnalar bir kenara bırakılacak olursa talepten fazlasına veya talepten başka bir şeye karar veremez. Fakat hakimin duruma göre talep sonucundan daha azına karar vermesinin önünde engel yoktur. Taleple bağlılık ilkesi özü itibariyle hakimin, tarafların talebiyle bağlı olduğunu ifade eder. İlkenin taşıdığı ilk anlam; tarafın talep etmediği husus hakkında mahkemenin karar veremeyeceğidir. Buna göre tarafın neyi talep edip etmediği ve hakimin ne hakkında karar verip veremeyeceği dava dilekçesine bakılarak tespit edilir. Bu tespitin konusunu, istenilen hukuki sonuç oluşturur. Bu itibarla hakimin karar verme sınırı dava dilekçesi ile belirlenmiş olur. Taleple bağlılık ilkesinin taşıdığı ikinci anlam ise tarafın talebinden fazlasına mahkemece karar verilememesidir. Taleple bağlı olma, yargılama sonucunda davacının talep ettiği haktan daha azına sahip olduğunun belirlenmesi durumunda uygulanmaz (HMK m. 26). Talepten azına karar verme “çoğun içinde az da vardır” esasına dayanmaktadır. Bu kural ise davacının talep sonucu ile aynı nitelikte olan daha azına karar vermeyi ifade etmektedir. Nitekim dava açıldığında davacının talebi maddi hukukta karşılığa sahip olduğu oranda mahkemeden hukuki koruma sağlanmasıdır (Hukuk Genel Kurulunun 30/05/2018 tarihli ve 2017/23-2539 E. 2018/1149 K. sayılı kararı). Davacılar tarafından dava dilekçesinde … ada … parsel sayılı taşınmazın 1/3 hissesinin davacı …’ye, 1/3 hissesinin ise davacı …’ye ait olduğu iddia edilerek talepte bulunulmasına rağmen mahkemece “Davacıların üyeliğinin Beylikdüzü … Mah. … ada, … parselde tahsis edildiğinin tespitine ve kooperatif kayıtlarının da tesciline” şeklinde hüküm tesis edilmesi, davacıların talebi dikkate alındığında yeterli açıklıkla olmamakla birlikte talebi aşar niteliktedir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun ikinci bölümünde, ortaklık sıfatının kazanılması ve kaybedilmesi üst başlığı ile, “8.” maddede ortaklığa girme şartları düzenlenmiştir. Birinci fıkrada, kooperatif ortaklığına girmek isteyen gerçek ve tüzel kişilerin, kooperatif ana sözleşmesi hükümlerinin bütün hak ve ödevleri ile birlikte kabul ettiklerini belirten bir yazı ile kooperatif yönetim kuruluna başvurulacağı, İkinci fıkrada, yönetim kurulunun, ortaklar ile ortak olmak için müracaat edenlerin anasözleşmede gösterilen ortaklık şartlarını taşıyıp taşımadığını araştırmak zorunda olduğuna yer verilmiştir. Yasanın 14/2. fıkrasında ise, ortaklığın devredilebileceği, yönetim kurulunun, ortaklığı devralan kişinin ortaklık niteliklerini taşıması halinde, bu kişiyi ortaklığa kabul edeceği düzenlenmiştir. Davalı kooperatifin ana sözleşmesinin incelenmesinden, ortaklık şartlarının “10”. maddede, ortaklığa kabulün ise “11.” maddede düzenlendiği, düzenlemede, gerekli şartları taşıyıp da, kooperatife ortak olmak isteyenlerin yazılı olarak yönetim kuruluna başvuracağı, ortaklığa kabulün yönetim kurulu kararı ile gerçekleşeceği, Yönetim kurulu, ortaklar ile ortak olmak için başvuranların 10. maddede gösterilen şartları taşıyıp taşımadığını araştırmak zorunda olduğu, “17.” maddede, ortaklığın devri düzenlenmiş ve ortaklığın yazılı olarak yönetim kurulun bildirilmek süreti ile ortaklık şartlarını taşıyan kişilere devredilebileceği, yönetim kurulunun bu şekilde ortaklığı devralan kişiyi ortaklığı kabulden kaçınamayacağı belirtilmiştir. Ayrıca kooperatif ortaklığı, kooperatif yetkili organlarının bu hususta alacağı açık bir kararla gerçekleşebileceği gibi, bu hususta açık bir karar olmasa bile kooperatifin bu kişi ile üyesi sıfatıyla yazışmalar yapması, onu genel kurullara çağırması, belirli miktarda ödeme kabul etmesi veya konut tahsis ve teslim etmesi ve tadilata izin vermesi, tahliye etmemesi, ecrimisil istememesi şeklinde somut ilişkiler ile zımnen de gerçekleşebilir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 11/11/2015 tarih 2014/23-… Esas 2015/2597 Karar sayılı ilamı). Kooperatif üye kayıt defteri incelenemediği için davacıların yeni üye olarak mı yoksa devir yoluyla mı üyeliğe alındığı tespit edilememektedir. Her ne kadar kooperatif yönetim kurulu tarafından imzalanmamış ise de dosya kapsamında davacılar … ve … ile …’nün üyelikleri …, … ve …’dan aldıklarına dair 18/08/2009 tarih ve … karar no.lu “hisse devri” konulu yönetim kurulu kararı mevcut olup devreden ve devralan tarafların imzasını taşıyan ve imzaların inkar edilmediği belgenin kooperatife ait tüm defter ve kayıtlar gerekirse yerinde incelenerek tartışılması ve davacıların üyelikleri bu şahıslardan devralıp almadıklarının, bu şahısların üyeliklerinin hangi taşınmaza ilişkin olduğunun tespit edilmesi gerekmektedir. Ayrıca bu karara istinaden yönetim kurulu tarafından düzenlenen 18/08/2009 tarih ve 68 no.lu tapu tahsis belgesinde davacılar … ve … ile …’ye yönetim kurulunun 18/08/2009 tarih ve 68 no.lu kararı ile … ada … no.lu parselin tahsis edildiği ifade edilmiştir. Mahkemece smmm bilirkişilerden oluşan heyetten alınan 02/06/2017 tarihli ilk raporda kooperatif kayıtlarının incelenmediği, davacıların dosya kapsamına sunmuş oldukları belgeler incelenerek rapor düzenlendiği anlaşılmakla özet olarak; davacıların, kooperatifte adına … ada … parsel tahsis edilen …’ın hissesi devraldıkları, kooperatif yönetim kurulunun 18/08/2009 tarih ve 68 no.lu kararı ile davacılar ve …’nün hisse devir işlemlerini kabul ederek … ada … parseldeki tapu tahsis belgeli yerin davacılar adına tahsis edildiği, … ve …’in üyeliğine dair bir açıklama olmamakla birlikte … ada … parselin bu kişilere tahsis edildiği ve bu kişiler tarafından ise 09/04/2012 tarihinde … İnşaat şirketine satıldığı, … ada … parselin davacılara tahsis edildiğine dair bir kaydın bulunmadığı, 28/05/2011 tarihinde yapılan genel kurul toplantısına ilişkin hazirun listesinin 91 numarası ile … ada … parsel …, … numarası ile … ada … parsel …’nün yer aldığı, …’in ise ismi karşısında ise … ada … parsel yazılı olduğu, Jandarma Kriminal Laboratuvarının raporunda kooperatife ait defter ve belgelerin sağlıklı bir görüş ihdasına olanaklı olmadığının tespit edildiği, kooperatif yöneticisi …’nün tanıklığıyla … ada … parsel için … İnşaat ile 20/02/2012 tarihli “satış vaadi sözleşmesi” yapılmış olması ile davacıların bu arsada sahiplik haklarının olduğu düşüncesinin ağırlıklı hale geldiği ancak kooperatif kayıtlarında bu yönde bir tahsis yer almadığı belirtilmiştir. Mahkemece smmm bilirkişiden alınan 03/05/2018 tarihli ikinci raporda ise; 2009 yılına ait 13/06/2010 tarihli genel kurul toplantısına ait hazirun cetvelinde davacı …’nün sırasında … ada … parsel, davacı …’nün sırasında … ada … parsel olarak yazılı olduğu, 2010 yılına ait 28/05/2011 tarihinde yapılan genel kurul toplantısına ilişkin hazirun listesinde ise 91.sırada yer alan …’nün isminin yanında … ada … parsel, 92.sırada yer alan …’nün isminin yanında … ada … parsel yazılı olduğu, Büyükçekmece CBS’nin 2013/30118 sorş sayılı dosyasında karar defteri üzerinde Jandarma Kriminal Laboratuvarı raporunda kararlarda tahrifat yapıldığı ve sonradan yazılma kuşkusu olduğundan kooperatif yönetim kurulu kararlarına itibar edilemeyeceği, zorunlu olmasına rağmen davalı kooperatif tarafından pay defterinin tutulmadığı bu nedenle yeni ortak alımının ve ortaklar arasında pay devrinin sağlıklı şekilde izlenmesinin mümkün olmadığı, Büyükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/337 esas nolu dosyasında …’in isticvap ifadesinde … ada … parselin 1/2 hissesi için kooperatif hesabına 100.000,00 TL yatırdığını beyan ettiği, Büyükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/451 esas nolu dosyasında kooperatif başkanı …’nün isticvap ifadesinde … ve …’in ayrı ayrı 100.000,00 TL kooperatif hesabına yatırdıklarını beyan etmelerine rağmen bu tahsilatlara ilişkin dava dosyasında bilgi ve belge bulunmadığı, kooperatif genel kurulu tarafından yönetim kuruluna gayrimenkul satış yetkisi verilmediği, tasfiye sürecine giren kooperatifin yeni üye kaydı yapamayacağı ve elinde kalan gayrimenkullerin ise ortaklar arasında eşit şekilde dağıtılması gerektiği, Beylikdüzü Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürlüğünün Büyükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/337 esas nolu dosyasına gönderdiği 22/03/2013 tarihli yazısında … ada … parsel sayılı taşınmaz üzerinde bina bulunduğu belirtilmekle aynı parselin davalılar adına da tahsis edilmesinin eşitlik ilkesine aykırı olduğu, davacı … ile davalı kooperatif başkanı …’nün imzasının bulunduğu 11/02/2012 tarihli protokolde belirtildiği gibi … ada … parsel sayılı arsanın davacılar adına tahsisinin yapıldığı yönünde görüş bildirilmiştir. Davalı kooperatifin ana sözleşmesi incelendiğinde; kooperatifin ortakların konut ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla kurulduğu tespit edilmekle konut yapımının mali imkansızlıklar nedeniyle mümkün olmaması halinde kooperatife ait arsanın parsellenerek genel kurulda karara bağlanması şartıyla kura ile ortaklara dağıtılacağı belirtilmiştir. Kooperatifin 2007 yılına ait 05/01/2008 tarihinde yapılan genel kurul toplantısına ait hazirun cetvelinde …, … ve …’ın isimlerinin karşısında … ada … parsel yazılı olduğu tespit edilmiştir. 2008 yılına ait 31/05/2009 tarihli genel kurul toplantısına ait hazirun cetvelinde ise …, … ve …’ın isimlerinin karşısında … ada … parsel yazılıdır. Davacıların bu tarihte kooperatif üyesi olduklarına dair bir kayıt yer almamaktadır. Davacılar … ve … ile …’nün üyelikleri …, … ve …’dan aldıklarına dair 18/08/2009 tarih ve 68 karar no.lu “hisse devri” konulu yönetim kurulu kararı mevcuttur. 2009 yılına ait 13/06/2010 tarihli genel kurul toplantısı hazirun cetvelinde davacı …’nün sırasında … ada … parsel, davacı …’nün sırasında … ada … parsel, …’nün sırasında … ada … parsel yazılı olduğu tespit edilmiştir. Bu listede …, … ve … ise yer almamaktadır. 2010 yılına ait 28/05/2011 tarihinde yapılan genel kurul toplantısına ilişkin hazirun listesinde ise 91.sırada yer alan …’nün isminin yanında … ada … parsel, 92.sırada yer alan …’nün isminin yanında … ada … parsel yazılı olduğu anlaşılmıştır. 2011, 2012, 2013, 2014 ve 2015 yıllarına ait 11/06/2016 tarihinde yapılan genel kurul toplantısına ilişkin hazirun listesi incelendiğinde ise bu listede …’nün yer almadığı, onun sırasında 56.sırada …’in bulunduğu, 57.sırada davacı …’nün 57.sırada ise …’nün bulunduğu ve her üçünün ismi karşısında … ada … parsel (dosya kapsamındaki beyanlara göre eski no …) yazılı olduğu tespit edilmiştir. Bu kayıtlara göre ilk olarak davacılar yönünden hazirun cetvelinde yazılı parsel … (yani yeni …) no.lu parseldir. Ayrıca son hazirun listesinde … ise üye olarak yer almamaktadır. Mahkemece gerek bu belgelerin incelenmemesi gerekse … yönünden üyeliğinin devam edip etmediği yönünden değerlendirme yapılmaması hatalıdır. Mahkemece “dava konusu olan … ada, … parselin … ve … adına tahsisine ilişkin yönetim kurulu karar defterinde, defterin sayfaların kopartılarak yeniden düzenlendiği, tasfiye haline giren kooperatifin yönetim kurul kararına aykırı olarak, devir ve tahsis işlemleri yapılamayacağı, yönetim kurulu karar defterlerinde usulüne uygun olarak tutulmadığı bu nedenle itibar edilemeyeceği, davacıların 29/05/2011 tarihli genel kurul hazirun cetvelinde … ada, … parselde imzasının bulunduğu ve tahsisin davacılar adına yapıldığı” gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de verilen karar eksik incelemeye dayalıdır. Zira yukarıda ifade edildiği gibi davacıların ilk olarak yer aldığı 2009 yılına ait 13/06/2010 tarihli genel kurul toplantısı hazirun cetvelinde isminin karşısında yazılan parsel numarası … ada … parsel olup bu husus değerlendirilmemiş, davacıların hisseleri devir yoluyla mı yoksa yeni ortak kaydı ile mi aldıkları, davacı …’nün hisselerini devredip devretmediği araştırılmamıştır. Dosya kapsamında alınan raporlar hükme elverişli değildir. Mahkemece yukarıda açıklanan eksikliklerin ikmal edilmesi, Büyükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/451 esas nolu dosyasının fiziki olarak dosya kapsamına alınması, Bakırköy 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2019/311 esas sayılı (yönetim ve denetim kurulu üyeleri hakkında zimmet, resmi belgede sahtecilik suçlarından açılan kamu davası) dosya akıbeti sorularak örneğinin istenilmesi, eksiklikler ikmal edildikten sonra kooperatif konusunda uzman bilirkişi heyetinden kooperatif kayıtlarında yerinde inceleme yaptırılarak rapor alınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK 353/1.a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dairemizin kararına uygun şekilde yargılama yapıldıktan sonra yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/63 E. 2019/61 K. sayılı …/01/2019 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE,3-Davalı tarafça yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına,4-Davalı tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcının ilk derece mahkemesince iadesine,5-Davalının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1.g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 14/09/2022