Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/816 E. 2022/792 K. 22.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/816
KARAR NO: 2022/792
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2015/35 Esas
KARAR NO: 2018/1033
KARAR TARİHİ: 24/10/2018
DAVA: Tazminat (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ: 22/06/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Müvekkili şirketin … (…) Merkezi Finans ve İhale Biriminden aldığı … (Lot:2 …) ihalesi sonucunda, … ile 30/03/2012 tarihli sözleşmeyi imzaladığını, söz konusu sözleşme kapsamında …’nun müvekkili şirketten temin edeceği tüm ürün ve hizmetlerin, Genelkurmay Başkanlığı Strateji Daire Başkanlığı için … tarafından tedarik edildiğini, …’nun ihale makamı ve 30/03/2012 tarihli sözleşmeyi yöneten makam, Genelkurmay Strateji Daire Başkanlığı’nın ise yararlanıcı kurum olduğunu, müvekkilinin bu sözleşme ile kuruma karşı taşıdığı sorumluluk ve yükümlülüklerin yerine getirilmesi için davalı şirketle 20/09/2012 tarihli alt yüklenici sözleşmesini akdederek işi davalıya verdiğini, davalının müvekkili şirketin kuruma karşı olan sorumluluk ve yükümlülüklerini süresi içerisinde yerine getirmeyi taahhüt ettiği halde, 20/09/2012 tarihli sözleşmenin 11. maddesi ve sözleşme eki proje yönetim planında belirtilen 10/11/2012 tarihinde taahhüt ettiği ürün ve/veya hizmetleri temin ve teslim etmediğini, davalıya 01/02/2013 tarihine kadar ek süre verildiğini ancak davalının 01/02/2013 tarihinde dahi ürün ve/veya hizmetleri temin ve teslim etmediğini, işi ancak 06/03/2013 tarihinde teslim ettiğini ve bu suretle de temerrüde düştüğünü, davalının ürün ve/veya hizmetleri sözleşme ve ilaveten verilen süre içerisinde de teslim etmemesi nedeniyle dava dışı … tarafından 42.475 EURO’su işin teslimindeki gecikme, 23.875 EURO’su ise, işin intranet ve internet hizmeti süresinin 24 aydan 22 aya inmesi nedeniyle olmak üzere toplamda; 66.850 EURO’yu müvekkili şirketin hak edişinden kestiğini ve kurum nezdindeki müvekkili şirket alacaklarından bu bedelin tahsil edildiğini, davalının işi süresinde yapmış olsa idi müvekkilinin hakedişini tam olarak alacak olduğunu, müvekkili davalıya kurumun hak edişlerinden kestiği 66.850 EURO bedelin ödenmesi için 30/10/2013 ve 12/12/2013 tarihlerinde iki ayrı ihtarname göndermişse de netice alamadığını, davalının söz konusu bedelleri ödemediğini beyanla 66.850 EURO bedelin tümerrüt tarihinden itibaren Devlet Bankalarınının EURO ile açılan bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiziyle davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Müvekkili Vodafone ile davacı … San. Ve Tic. A.Ş arasında 20/09/2012 tarihinde alt yüklenici sözleşmesi akdedildiğini, müvekkili ile davacı arasında akdedilen sözleşmenin, davacı ile dava dışı … ile akdedilen sözleşmenin ifasına yönelik bir sözleşme olduğunu, sözleşmenin ifası sürecinde gecikmeler yaşandığını, bu gecikmelerin neticesinde davacı ile … arasındaki sözleşme uyarınca davacının hak edişlerinden kesintiye gidildiğinin beyan edilmekte olduğunu, davacı tarafın kendi alacaklı olan …’ya başvurmadan müvekkili şirketten zararlarını rücuan talep etmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin akdedilen sözleşmedeki hizmeti sağlayabilmesi için öncelikle dava dışı … teknik hizmet satın alması gerektiğini, bunun akabinde sözleşmenin ifasına başlayabileceğini, bundan sonra ise davacının kendisine yüklenen edimleri ifa ederek projeyi …’ya teslim edeceğini, müvekkilinin sözleşmenin ifasından sonra gecikmeksizin … nezdinde gerekli başvuruları yaptığını, projenin 06/03/2013 tarihinde tamamlanması ile davacıya teslim edildiğini, davacının müvekkiline işin teslimi hususunda ek süre verildiğine dair iddialarının gerçek olmadığını, işin davacı tarafından durdurulması ile yeniden çalışmaların başlayacağı tarihin 01/02/2013 olarak belirlendiğini, davacının sözleşmenin ifası için üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmemesi nedeniyle yaşanan gecikmeler olduğunu ve bunlardan müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, taraflar arasındaki sözleşmenin de bu şekilde yorumlanamayacağını, davacının zarar iddiasının soyut ve mesnetsiz olduğunu, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkiline bir sorumluluk yüklenecek ise bunun kendi kusuru oranında olması gerektiğini, davacının müvekkili tarafından yapılan ifayı ihtirazi kayıt ileri sürmeksizin kabul ettiğini beyanla davanın reddine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, ” … Davacı ile dava dışı … arasında akdedilen sözleşme ile 31/03/2013 tarihinde teslim edilecek projenin ifası için iş bu davanın tarafları arasında 20/09/2012 tarihli alt yüklenici sözleşmesinin imzalandığı, bu sözleşme ile davalının, davacının, dava dışı şirkete karşı üstlendiği internet ve intranet hizmetlerinin temin edilmesi işini alt yüklenici olarak üstlendiği, sözleşmenin 11. maddesinde işin teslim tarihinin 10/11/2012 olarak belirlendiği, sözleşmenin 16.2. maddesinde ise davalının işi teslimde gecikmesi ve bu gecikmenin projenin kabulünü etkilemesi, projenin tamamının gecikmesine yol açması ve davacının gecikme cezası ödemesine neden olması halinde davalının, davacının uğradığı tüm gecikme cezası ve doğrudan tüm zararlarını ayrıca ödeyeceğinin kabul edildiği, davalının işi 06/03/2013 tarihinde teslim ettiği ve dava dışı … tarafından davacıya işin tesliminin gecikmesi nedeniyle 68.650 Euro ceza kesildiği hususunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmadığı, davalı tarafın, davacının işi durdurduğunu ve işin 01/02/2013 tarihinde yeniden başladığını, davacının kendi üzerinde olan yükümlülükleri yerine getirmemesinden kaynaklanan gecikme ve bu nedenle düzenlenen ceza bedelinden sorumlu olmayacağını iddia ettiği, taraflar arasında geçen e-mail yazışmalarını bu iddiasının delili olarak gösterdiği, incelenen e-mail yazışmalarında, davacının işi durdurduğuna dair bir beyan olmadığı, yazışmalara göre işin teslim tarihinin 01/02/2013 olarak uzatıldığı, davalının ise işi bu süreden de sonra 06/03/2013 tarihinde teslim ettiği, davacının da …’ya teslimi 06/06/2013 tarihinde yaptığı ve bu nedenle … tarafından sözleşme bedeli üzerinden maktu %15 oranında tazminat ile 2 ay performans kesintisi nedeniyle toplam 66.850 Euro kesinti yaptığı, davalının sözleşmenin mezkur maddesi uyarınca davacının uğradığı tüm zararlardan sorumlu olduğu” gerekçesiyle davanın kabulü ile 66,850 Euro’nun 18/01/2014 tarihinden itibaren Devlet bankalarının Euro ile açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; Kabul anlamına gelmemekle birlikte davacı tarafça dava konusu ve … tarafından davacının hak edişlerinden yapılan kesintinin bir mahkeme kararına dayanmaması nedeniyle hukuka uygun olarak yapılıp yapılmadığı hususlarının öncelikle araştırılması gerektiğini, … tarafından yapılan kesintinin haksız olduğu tespit olunduğu takdirde müvekkil şirkete rücu edilebilecek bir alacak olmayacağını, bu nedenle … tarafından davacının hak edişlerinden yapılan kesintinin neye dayanılarak yapıldığı ve nasıl hesaplandığı, söz konusu kesintinin hukuka uygun olarak yapılıp yapılmadığı hususlarında hiçbir araştırma ve inceleme yapılmadan karar verildiğini,Davacı tarafça işin durdurulduğundan ve 01/02/2013 tarihinde yeniden başlatıldığından, davacının, işin ifası için yükümlendiği edimleri yerine getirmediğinden ve alınması gerekli izinleri almadığından gecikmenin meydana geldiğini, Davacı şirketin, … tarafından hak edişlerinde kesinti yapılmasına sebep gecikmenin, müvekkil şirket tarafından işin geç teslim edildiğini kabul etmemekle birlikte 06/03/2013 tarihinde teslim edilmesinden kaynaklandığı ve dava konusu ödemenin yalnızca bu nedenle yapıldığı hususları açıklığa kavuşturulmaksızın davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğunu, Davacı ile … arasında akdedilen sözleşme kapsamında davacı tarafça ifa edilecek hizmet ve işin yerine getirilmesi için davacının birçok alt yüklenici ile sözleşme akdettiği ve çalıştığı dosya muhtevası ile sabit olduğunu, yine müvekkil şirket tarafından işin teslimi sonrası davacının …’ya işi teslim etmesi için kalan sürenin makul ve yeterli bir süre olup olmadığı, yine müvekkil şirket tarafından iş davacıya iddia edildiği gibi 01/02/2013 tarihinde teslim edilmiş olsaydı davacının, işi …’ya süresinde teslim edip edemeyeceği ve gecikmeye davacının, kendi kusuru ile sebebiyet verip vermediği araştırılmadığını, Dava konusu projede müvekkil şirketin, sorumlu olduğu kısım tespit edilerek, davacının hak edişinden yapılan kesintinin tamamının müvekkil şirkete ait iş nedeniyle yapıldığı hususu ispat edilememiş olmasına rağmen Yerel Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, sözleşmenin geç ifa edildiği iddiası ile uğranılan zararın rücuen tazmini talebine ilişkindir. Mahkemece, taraflarca dosyaya sunulan sözleşme, işin teslimine dair evraklar, e-mail yazışmaları, kurumlardan celp edilen belgeler üzerinde inceleme yapılarak davacının uğramış olduğu bir zarar var ise miktarının tespiti hususunda üç kişilik bilirkişi heyetinden alınan 07/09/2015 tarihli raporda özetle; “Tarafların incelemeye konu ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmuş olduklarını, davacının ticari defterlerinde dava dışı …’ya 66.850 Euro’yu 30/09/2013 tarihinde alacak kaydettiğini, bu kesintinin defterlere 167.980,68 TL olarak işlendiğini, davacının söz konusu bedel yönünden davalı adına herhangi bir fatura düzenlemediğini, dava konusu projenin akdedilen sözleşmesinde internet ve intranet alt yapılarının kurulması işlemlerinin bulunduğunu, taraflar arasında akdedilen sözleşmede işin teslim süresinin 10/11/2012 olarak belirlendiğini, teslimin 06/03/2013 tarihinde yapıldığını, söz konusu gecikmenin davacıdan kaynaklanmadığını, davalının işin gecikmesi ile davacıya herhangi bir müracaatının olmadığını” tespit ve beyan etmiştir. Dosya kapsamına göre; davacı şirket ile … (İhale Biriminin İstihdam ve Bütçe Esasları Hakkında Kanun ile Merkezi Finans ve İhale Birimi Personel Yönetmeliği’ne tabi olarak faaliyette bulunan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Avrupa Birliği (AB) Komisyonu arasında imzalanan mutabakat zaptı ile kurulmuş, işlevsel özerkliğe haiz, özel statülü bir kuruluş) arasında yararlanıcı kurum Genel Kurmay Başkanlığı olacak şekilde K.K.K EDOK. K.lığına internet ve intranet alt yapılarının kurulması konusunda 30/03/2012 tarihli sözleşme imzalandığı, işbu sözleşme ile 31/03/2013 tarihinde teslim edilecek projenin ifası için tarafları arasında 20/09/2012 tarihli alt yüklenici sözleşmesinin imzalandığı, davalı alt yüklenicinin, geç ifası nedeniyle işin tesliminden kaynaklı gecikmeden kaynaklı … tarafından, davacının hak ediş bedelinden, sözleşme bedeli (286.500 Euro) üzerinden maktu %15 oranında 42.975,00 Euro artı 2 ay performans kesintisi (24 aydan 22 aya inmesi nedeniyle) 23.875,00 Euro olmak üzere toplam 66.850,00 Euro kesinti yapıldığı görülmüştür. Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 11. maddesinde işin teslim tarihinin 10/11/2012 olarak belirlendiği, sözleşmenin 16.2. maddesinde ise davalının işi teslimde gecikmesi ve bu gecikmenin projenin kabulünü etkilemesi, projenin tamamının gecikmesine yol açması ve davacının gecikme cezası ödemesine neden olması halinde davalının, davacının uğradığı tüm gecikme cezası ve doğrudan tüm zararlarını ayrıca ödeyeceği karalaştırılmış olup davacı ile … arasındaki işin teslim süresi 31/03/2013 olduğu, davalı alt yüklenici tarafından işin 06/03/2013 tarihinde teslim edildiği, davacı tarafça da 06/06/2013 tarihinde asıl işveren …’ya teslim edildiği konusunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Davalı vekili cevap ve istinaf dilekçesinde, davacı tarafça işin durdurulduğunu ve 01/02/2013 tarihinde yeniden başlatıldığını, davacının kendi üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediğinden gecikmenin meydana geldiğini iddia etmiş ise de dosyaya sunulan e-mail yazışmalarından davacının işi durdurduğuna dair bir beyanı olmadığı, hizmetin yetiştirilememesi nedeniyle davalıya 01/02/2013 tarihine kadar ek süre verildiği, davalıdan kaynaklı gecikmeden dolayı davacıya atfedilecek bir kusur bulunmadığı görülmüştür. Davalı cevap ve istinaf dilekçesinde sözleşme konusu hizmetin ifa edilebilmesi için dava dışı …’dan teknik hizmet satın alınması gerektiğini, … şirketinin proje uyarınca Mamak ve Edok bölgelerine fiber optik kablolarının tesis edilebilmesi sürecinde bu bölgelerin askeri bölgeler olması nedeniyle gerekli izinlerin alınması gerektiğini, bu izinlerin alınmasında gecikme yaşandığını, davacının ise çalışma yapılacak askeri bölge için sözleşme tarafı olan askeri kurum ile görüşmeler yaparak izinler alması ve …’a dolayısıyla müvekkil şirkete ortam sağlaması gerektiğinden dolayı davacının kusurlu olduğunu iddia etmiştir. Ancak davalı, işin kendisi tarafından yürütülmesine engel olan bir hususu iş sahibi davalıya zamanında bildirdiğine dair bir belge yada kanıt sunamamıştır. Kara Kuvvetleri Komutanlığına yazılan müzekkere cevabında, Lot2 Ağ Hizmet Sözleşmesi için gerekli izin ve başvuruların kim tarafından, hangi tarihte gerçekleştirildiği ve izinlerin hangi tarihlerde verildiği, hangi tarihlerde çalışma yapıldığı konularında herhangi bir bilgi ve belgeye ulaşılamadığı bildirilmiştir. Görüldüğü üzere gerekli izinlerin alınmadığından dolayı gecikmenin yaşandığı iddiası davalı tarafça ispatlanamadığı gibi, bu husus kabul edilse bile davacıya bu konuda bildirim yapıldığı da ispatlanamadığından davacıya atfedilecek bir kusur bulunmamaktadır. Davacı, davalıdan kaynaklı gecikme nedeniyle asıl işveren tarafından uygulanan gecikme cezasını, davalı ile yapılan sözleşmenin 16.2. maddesi uyarınca davalıya rücu imkanı bulunmaktadır. Bunun için kesinleşmiş mahkeme kararına gerek yoktur. Ancak … tarafından yapılan kesintinin sözleşmeye uygun olup olmadığı belirlenmesi gerekmektedir. … tarafından davacının hak ediş bedelinden, sözleşme bedeli (286.500 Euro) üzerinden maktu %15 oranında 42.975,00 Euro artı 2 ay performans kesintisi (24 aydan 22 aya inmesi nedeniyle) 23.875,00 Euro olmak üzere toplam 66.850,00 Euro kesinti yapıldığı görülmüş ise de dosyaya ibraz edilen 30/03/2012 tarihli ihale sözleşmesinde, geç teslimattan dolayı sözleşme bedeli üzerinden %15 oranında kesinti yapılacağına dair cezai şart hükmüne rastlanılmamıştır. Varsa sözleşmenin eki niteliğindeki teknik ve idari şartnameler getirtilerek sözleşme bedeli üzerinden %15 oranındaki kesintinin ve 2 aylık performans kesintisinin neye istinaden yapıldığı, 2 aylık performans gecikme cezasının nasıl hesaplandığı belirlenerek, … tarafından yapılan kesintinin sözleşmeye uygun olup olmadığı, davacıdan talep edip edemeyeceği tespit edildikten davalıya rücu edebileceği göz ardı edilerek eksik inceleme ile karar verildiği anlaşılmıştır. Öte yandan, davalı tarafça her ne kadar geç teslimat yapılmış ise de asıl işveren … ile yapılan sözleşmede kararlaştırılan teslim süresi olan 31/03/2013 tarihinden önce 06/03/2013 tarihinde işin tamamlanıp davacıya teslim edildiği tarafların kabulündedir. O halde, davalı şirket tarafından işin teslimi sonrası, davacının, asıl işveren …’ya işi teslim etmesi için kalan sürenin makul ve yeterli bir süre olup olmadığı, işin davacıya tesliminden sonra davacıdan yada varsa başka alt yüklenicilerden kaynaklı herhangi bir eksiklik ve kusurdan kaynaklı bir gecikme yaşanıp yaşanmadığı konusunda bilirkişi heyetinden alınacak ek rapor sonucunda davalının müterafik kusuru yada varsa dava dışı üçüncü şahısların kusurları bulunup bulunmadığı tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; kararın açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı HMK’nın 353-(1).a.6 maddesi gereğince dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemenin 2015/35 E. 2018/1033 K. sayılı 24/10/2018 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1.a.6 bendi ve 355. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dairemizin kararı doğrultusunda işlem yapılması için dosyanın mahkemesine İADESİNE, 3-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına, istinaf karar harcının istemi halinde davalı tarafa ilk derece mahkemesince iadesine, 4-Davalının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davalıya ilk derece mahkemesince iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.g bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.22/06/2022