Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/808 E. 2022/838 K. 06.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/808
KARAR NO : 2022/838
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 20/04/2003 tarihli ortaklık devir sözleşmesiyle kooperatif üyesi olan …’in A Blok 6 nolu daire üzerindeki ortaklık hakkını devraldığını, devir sonucu müvekkilinin davalı yanın 164 nolu üyesi olduğunu, devir sözleşmesini takiben 26/04/2003 tarihinde müekkilinin üyelik aidatlarına karşılık 14 adet senet tanzim ederek kooperatif yetkilisine teslim ettiğini, söz konusu senet bedellerinin süresi içinde ödendiğini, müvekkilinin bütün üyelik borçlarını yerine getirdiğini, davalı kooperatif yetkilisince 15/05/2003 tarihinde verilen yazı ile tanzim edilen 14 tane senedin dışında herhangi bir ödemede bulunulmayacağının müvekkiline bildirildiğini, müvekkilinin kooperatif ortağı olduktan sonra 07/12/2004 tarihinde davalı kooperatif adına kesilen vergi cezalarını da kooperatif ortağı olarak ödediğini, bununla ilgili davalı yana 31/10/2006 tarihinde Beşiktaş 7.Noterliğinin 52872 yevmiye nolu ihtarnamenin gönderildiğini, ancak davalının edimlerini yerine getirmediğini ve müvekkilinin zararlarını giderecek herhangi bir işlem yapmadığını beyan ederek, müvekkiline ait A Blok 6 nolu dairenin tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tesciline, tescilin mümkün olmaması halinde müvekkilinini uğradığı zararın temerrüt faiziyle birlikte tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının kooperatif üyesi olmadığını, kooperatifçe tanınmadığını ve fiilen de hiç görülmediğini, üye olsaydı dahi iddia edilen tarihlere göre kooperatif ile üye arasındaki alacak ilişkilerinin TTK gereği 5 yıllık zaman aşımına tabi bulunduğundan zaman aşımına uğrayacağını, bu nedenle zamanaşımı itirazında bulunduklarını, davacının dava konusu ettiği A-6 nolu daire hakkında şimdilik 3 kişiye daha … tarafından sahte belgelerle verilmiş gibi evrak düzenlendiğini, kooperatif dairelerinin tapusunun bulunmadığını, kooperatifin gerçek üyelerinin listesinin 2004 yılında Kadıköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından 2004/1121 D.İş dosyası ile tespit edildiğini, bu tespitte davacının yer almadığını, davacının hiçbir genel kurula çağrılmadığını ve katılmadığını, hiçbir hazirun cetvelinde isminin bulunmadığını, kooperatif defterleri eski kooperatif başkanı … tarafından kooperatife teslim edilmediğini, kooperatifin bu konuda kooperatif eski başkanına ve ikinci başkanına karşı açmış olduğu defter istirdadı veya zayii davası neticesinde Kadıköy 4. ATM’nin 2005/480 E. Sayılı dosyasında “Davacı kooperatifin 21/02/2004 öncesine ait 1993-1994-1995-1996-1997-1998-1999-2000-2001-2002-2003-2004 yılları tüm yevmiye defteri, defteri kebir, envanter defteri, karar defterleri ve ortaklar defterlerinin ve kayıtlarının davalı …’de olduğunun ve davacıya teslim etmediğinin tespili ile bu defter ve kayıtların davalı …..den alınıp davacıya verilmesine” karar verilerek karar düzeltme aşamasından geçip kesinleştiğini, kooperatifin gerçek üyelerinin 2004 yılında Kadıköy 1. ATM’nin 2004 / 1121 D.İŞ dosyası ile tespit edildiğini ve davacının bu listede yer almadığını, …’in çeşitli tarihlerde kooperatif adresini sahte belgeler ile değiştirerek genel kurul toplantısı yapılması istemiyle İstanbul 13. ATM’ye, Bakırköy 1. ATM’ye başvuruda bulunduğunu, sahte belgelerle toplantılar yapıldığını, kooperatif üyeleri tarafından bu toplantılardan haberdar olunması üzerine genel kurul kararlarının iptali ve yargılamaların iadesi istemiyle davalar açıldığını, açılan davalarda genel kurulun mutlak butlanla batıl olduğu yönünde karar verildiğini, ayrıca bu eylemleri nedeniyle.hakkında… resmi belgede sahtecilik suçundan açılan davalarda Bakırköy 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 2009/636 Esas sayılı dosyası ile 7 yıl 6 ay, İstanbul Anadolu 8 Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2012/220 E sayılı dosyası ile 2 yıl hapis cezası verildiğini, kooperatif başkanı olarak birçok sahte senet düzenleyip piyasaya sürdüğünü, 70 civarında fabrikasyon olarak üretilmiş üyelik davası açılmasına sebebiyet verdiğini, bu nedenle devam eden davaların bulunduğunu, müvekkili kooperatifin …. ve yönetim kurulunca haksız kazanç kaynağı olarak kullanıldığını, kooperatifin tamamının düşük gelir seviyesine sahip 160 kişinin oluşturduğu bir kooperatif olduğunu, bu kişilerin artık bir grup kişi tarafından sömürülmelerinin had safhaya ulaşması ve ödeyecek güçlerinin kalmaması üzerine 2004 yılı nisan ayında … isimli kişiyi görevden aldıklarını ve kısa süre içerisinde el birliği yaparak inşaatları tamamlayıp konutlarına oturduklarını, kooperatif üyelerinin 7 yıldan bu yana bu kişice kooperatife verilen zararları ödemeye çalıştıklarından bahisle, davacının davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; “İstanbul Anadolu 8.Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/220 Esas sayılı dosyası, Kadıköy 1.ATM’ nin 2005/666 Esas sayılı dosyasına ait karar örneği, tapu kayıtları, genel kurul toplantı tutanakları ve hazirun cetvelleri celp ve ibraz edilmiş, davalı … ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.Davaya konu tapı iptali istenen taşınmazın rayiç değeri hesaplatılarak davacı tarafından harç tamamlanmıştır.
Öncelikle davacının davalı koperatife ortak olup olmadığını belirlenmesi gerekmektedir, Bu nedenle kooperatif kayıtları üzerinde inceleme yapılmasına karar verilmiş ise de davalı kooperatif tarafından Kadıköy 4.ATM nin 2005/480 Esas sayılı dosyasında; kooperatifin 21/02/2004 tarihinden önceye ait ticari defter ve kayıtlarının eski yönetim kurulu başkanı olan … tarafından yeni yönetime devredilmediğine ilişkin tespit kararı verildiğini beyan ederek karar örneğini dosyaya sunmuştur.Davacı tarafından dosyaya 20/04/2013 tarihli bir devir sözleşmesi ibraz edildiği, bu sözleşmede A blok 6 nolu dairenin tahsis hakkı sahibi … tarafından davacı …’a devredildiği ve devir bedelinin alındığı yazılı olup, protokolün taraflarca imzalandığı belirtilmiş ise de protokolün altında davacının herhangi bir imzasının olmadığı ve protokolde ismi olmayan bir kişinin vekilinin imzasının olduğu, protokol ekinde bu imza sahibinin … isimli davacıyı temsile yetkli olduğuna dair bir belge ve vekaletnamenin de olmadığı dolayısıyla bu protokolün taraflar arasında imzalanmış geçerli bir devir protokolü olduğundan bahsedilemeyeceği anlaşılmıştır. Kooperatif bir devrin geçerli olabilmesi için öncelikle devreden kimsenin koperatif ortağı olması gerekir. Davalı kooperatifin ortaklarının Kadıköy 1.ATM.nin 2004/1121 Esas sayılı dosyasında tespit edildiği, bu liste içerisinde …in ortak olarak hiçbir yerde isminin bulunmadığı anlaşılmıştır. Çevre ve şehircilik il müdürlüğünden davalı kooepratifin 2003 yılı ve öncesine ait genel kurul, hazirun listeleri getirtilerek incelenmiştir. 1996 yılı ile 2015 yılları arasında tüm hazirun cetvelleri incelendiğinde, …’in 2000 yılına kadar isminin ortak olarak yer almadığı anlaşılmaktadır. Davacının ise 2003 yılından sonraki hazirun listelerinde yer almadığı, davacı tarafından kooperatife ödenmiş herhangi bir aidat bulunmadığı, davacının sunduğu ödeme makbuzlarının kooperatif muhasebe sistem ve kayıtlarında yer almadığı, ibraz edilen bu makbuzların kooperatife ait birbirini takip eden sıra ve seri numaralarının bulunmadığı, davacının ibraz ettiği belgelerin kooperatife ait tahsilat makbuzları niteliği taşımadığı ve dolayısıyla davacının kooperatif ortaklığını ispatlayamadığı kanatine varılmıştır. Dosya kapsamına göre, davacının davalı kooperatife ödemelerini tam olarak yapmış bir ortak olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı ve dolayısıyla tapu iptali ve tescil talebinin yerinde bulunmadığı, kooperatife yaptığı ödemeleri ispatlayamadığı için zarar talebinin de reddi gerektiği” belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; dosyaya sunulan 20/04/2013 tarihli devir sözleşmesinin açıklattırılması gerektiği kanaatine varılması halinde usulüne uygun olarak süre ve imkan verilerek sözleşmenin açıklattırılması ve dosya kapsamında bulunmadığı belirtilen vekaletnamenin sunulmasının sağlanması gerekirken yargılama aşamasının tamamı boyunca hiç bir şekilde ihtilaflı hale gelmeyen sözleşmenin geçersiz olduğundan bahisle “…protokolün taraflar arasında imzalanmış geçerli bir devir protokolü olduğundan bahsedilemeyeceği…” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi HMK ile öngörülen usuli süreç izlenmeksizin, eksik inceleme ve hatalı değerlendirmeye dayalı olarak karar verildiğini, gerekçeli kararda …’in kooperatif ortağı olmadığı belirtilmiş ise de dosyaya sunulan 20/04/2013 tarihli devir sözleşmesinin taraflarının müvekkili ile …. olduğunu, ”davalı kooperatifin ortaklarının Kadıköy 1. ATM’nin 2004/1121 D.İş sayılı dosyasında tespit edildiği, bu liste içerisinde …’in ortak olarak hiçbir yerde isminin bulunmadığı” gerekçesinin uyuşmazlık bakımından herhangi bir nedenselliğe sahip olmadığını, kararda bahsi geçen değişik iş dosyasından müvekkili haberdar olmadığından savunma hakkı ve itiraz hakkı tanınmadığını, bu nedenle değişik iş dosyasında yapılan tespit ile müvekkili haklarının sınırlandırılamayacağını, ayrıca değişik iş dosyasında yapılan tespitlerin birçoğunun beyan usulü yapıldığını hiç bir belge ve bilgiye dayanmadığını, delil olarak değerlendirmeye elverişli bulunmayan değişik iş kararında devir sözleşmesine taraf dahi olmayan…’in ortak olarak isminin geçmiyor olmasının davanın reddine gerekçe yapılması nedeniyle hükmün eksik inceleme ve hatalı değerlendirmeye dayandığını, hazirun cetvelleri kooperatifin olağan/olağanüstü genel kurul toplantılarına katılanları belirlemek için tutulan bir tutanak niteliğini haiz olup, müvekkilinin kooperatif ortaklığı hakkında bir yargıya varılmasını sağlamayacağını, mahkemenin bu yöndeki tespiti hatalı olmakla birlikte, hazirun cetvellerine göre dahi devreden ….’in devir tarihi olan 20/04/2003 tarihinde davalı kooperatifin üyesi olarak göründüğünü, kooperatif senetlerinin geçerli olabilmesi için kanunda herhangi bir şekil şartı öngörülmediğini, senetlerin ait olduğu 2003-2004 tarihlerinde davalı kooperatifte muhasebe sistem ve işleyişinin nasıl olduğu veya davalı kooperatife üye olan diğer kişilerin aidat ödemelerini hangi usulle yaptıklarına dair dosyada herhangi bir belge veya beyan mevcut değilken, dosyaya sunulan ödeme makbuzlarının müvekkilinin kooperatif üyeliğini tespite elverişli olmadığı kanaatine varılmasının somut inceleme ve araştırma içermeyip soyut kabullere dayandığını, dosyaya müvekkilinin davalı kooperatif ortağı olduğunu ispata elverişli mahiyette kooperatif ortaklık cüzdanı, tahsis edilen daire bilgilerini içeren kooperatif yazısı, kooperatif senet bordrosu, kooperatif yetkilisinden alınmış borcu yoktur yazısı gibi belgeler ibraz edilmiş ve davalı tarafça itiraza uğramamışken bu kayıtlar incelenmeksizin karar verilmesinin hatalı olduğunu zira bu belgelerin dahi kooperatif üyeliğinin resmi olarak kooperatif kayıtlarına geçtiğinin göstergesi niteliği taşıdığını, kooperatif kayıtlarının dosyaya sunulması yükümlülüğü davalı kooperatife ait olduğundan davalı koperatifin üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmeyerek kooperatif kayıtlarını sunmamasının müvekkili aleyhine değerlendirilemeyeceğini, bu yönde de mahkemece hatalı olarak aleyhe değerlendirme yapıldığını beyan ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nın 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır.
Dava, kooperatif üyeliğinden kaynaklı tapu iptal ve tescil, bu talebin yerinde görülmemesi halinde ise uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. Somut olayda, davacının kooperatif üyeliğinin geçerli olup olmadığı hususunda ihtilaf mevcuttur. Zira davalı tarafın savunması, davalı kooperatifin eski yönetim kurulu başkanı olan … tarafından davacı dışında bir çok kişiye sahte üyelik belgeleri düzenlendiği, dava konusu taşınmaza ilişkin davacı dışında 3 kişinin daha tescil talebinde bulunduğu, …’in kooperatif defter ve kayıtlarını iade etmediği, kooperatif ortaklarının Kadıköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2004/1121 D.İş sayılı dosyasında tespit edildiği ancak davacının bu listede yer almadığı ayrıca davacının hiçbir genel kurula davet edilmediği ve toplantılara katılmadığı, hazirun listelerinde yer almadığı, kooperatife herhangi bir ödeme yapmadığı yönündedir.Kadıköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2004/1121 D.İş sayılı dosyası incelendiğinde; kooperatif vekili tarafından sunulan dilekçe ile kooperatif eski yönetim kurulunun ibra edilmediği ve ibra edilmeyen yönetim kurulunun kooperatif defter ve kayıtlarını iade etmemeleri nedeniyle konutların kimlere tahsis edildiğinin tespit edilemediği ifade edilerek bu yönde gerekli bilirkişi incelemesi yapılması ve kooperatif üyelerine ait konutların tespiti talep edilmiştir. Bilirkişi tarafından yapılan inceleme neticesinde; inşaatı devam eden kooperatifte 7 blok toplam 164 konut bulunduğu, üye sayısının 148 olduğu, konut belirlemesine esas kayıtlar incelendiğinde ortakların tek tek tespitinin yapıldığı ve bu kayıtlara göre davacının talep ettiği A Blok 6 no.lu dairenin … adına tahsis edildiği anlaşılmıştır.Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesinde kooperatif uzmanı, mali müşavir ve inşaat mühendisi bilirkişi heyetinden alınan kök raporda; Davacı tarafından ibraz edilen 20/04/2003 tarihli bir devir sözleşmesinde A Blok 6 no.lu dairenin tahsis hakkı sahibi …. tarafından davacı …’a devredildiği ve devir bedelinin alındığının yazılı olduğu, protokolün taraflarca imzalandığının belirtildiği ancak protokolün altında davacı …’ın imzası bulunmadığı, onun yerine protokolde ismi olmayan bir kişinin imzası bulunduğu, protokol ekinde bu imza sahibinin … temsile yetkili olduğuna dair bir vekaletname veya bir belge bulunmadığı, bu durumda protokolün taraflar arasında imzalanmış geçerli bir devir protokolü olduğunun belirlenemediği, kooperatifte bir devrin geçerli olabilmesi için öncelikli olarak devreden kimsenin kooperatif ortağı olmas gerektiği, davalı kooperatifin ortakları Kadıköy 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2004/1121 sayılı tesbit dosyasında belirlenmiş olup, bu dosyadaki ortaklar listesinde devreden ….’in ortak olarak gözükmediği, bu durumda Ticaret Sicil Memurluğundan veya Ticaret İl Müdürlüğünden davalı kooperatife ait 2003 yılı öncesi genel kurul hazirun listelerinin getirtilerek incelenmesi gerektiği, yine davacının ibraz ettiği 15/05/2003 tarihli kooperatif imzalı bir belgede davacıdan 14 adet senet alındığı ve bunun dışında bir ödeme yapmayacağı yazılı olup kooperatiflerde herhangi bir ortağı ödemeden muaf tutulacak şekilde ortaklık tesis edilmesinin mümkün olmadığı, bu nedenle davacının ortaklığının kabul edilmesi halinde ise 2003 tarihinden sonra diğer ortakların ödemiş oldukları aidat miktarlarını ve işlemiş faizlerini davacının da ödemesi gerektiği, davacı tarafça ibraz edilen 26/04/2003 tarihli senet bordrosunda 14 adet senet vade ve miktarı yazılı olup senet bordrosu altında davacının imzasının bulunmadığı, öncelikle davacının ortak olup olmadığının tespiti gerektiği belirtilmiştir. Ek raporda ise; Dosyaya gelen ticari sicil kayıtlarına göre davalı kooperatifin 1991 yılında kurulduğu, kooperatif başkanlığına ….’in getirildiği, davacının ortaklığını devraldığını belirttiği …’in incelenen hazirun cetvellerinde 2000 yılına kadar isminin yer almadığı, 2001 yılından sonra 2005 yılına kadar hazirun cetvellerinde ortak olarak …’in ismi yer almakta ise de devir yapıldıği belirtilen 2003 ve sonrasında hazirun cetvellerinde davacının isminin bulunmadığı, buna rağmen devir tarihinden sonra hazirun cetvellerinde …’in yer almaya devam ettiği, bu durumun …’in birden fazla ortaklığı bulunduğu anlamına gelebileceği ancak davacının 2003 yılından sonraki hazirun listelerinde yer almamış olmasının davacının kooperatif ortaklığı hakkında kesin bir yargıya ulaşılmasına mani olduğu gibi kooperatifle ortak arasındaki ilişkilerin ispatı yönünde en belirleyici unsurun ortak tarafından kooperatife ödenmiş bulunan aidatlar olacağı, dava konusu olayda davacı tarafından kooperatife ödenmiş herhangi bir aidat bulunmadığı, dosyaya ibraz edilmiş bulunan ödeme makbuzlarının normal bir A4 kağıdına yazılmış olup, kooperatiflerdeki muhasebe sistem ve düzenine uygun bulunmadığı gibi ibraz edilmiş bulunan belgelerde kooperatife ait birbirini takip eden sıra ve seri numaraları bulunmadığı ve ibraz edilmiş bulunan belgelerin kooperatife ait tahsilat makbuzları niteliğini taşımadığı, bu şekildeki belgelerin her zaman ve herkes tarafından düzenlenmesi mümkün olup, bu makbuzların kooperatif hesaplarına intikal etmiş paralar olup olmadığı ancak kooperatif defterlerinin incelemesi ve kayıtların birbirini tutması ile mümkün olduğu, diğer taraftan herhangi bir ortağın tüm ödemelerini normal bir A4 kağıdına yapılmış makbuzlarla yapmış olmasının gerek kooperatifçilik ilkelerine gerekse hayatın normal akışına aykırı olduğu, dolayısıyla davacının yapmış olduğu ödemelerin normal bir aidat ödemesi olarak kabul edilemeyeceği, bu ödemelerin kooperatif defterleri ile ve kayıtlarıyla uyuştuğunu söylemenin ve geçerli bir ödeme olarak kabul etmenin mümkün olmadığı, açıklanan nedenlerle davacının kooperatife ödemelerini tam olarak yapmış bir ortak olarak kabul edilemeyeceği, tapu iptal ve tescil talebinin yerinde olmadığı belirtilmiştir.
UYAP sisteminde yapılan sorgulamada, Kadıköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2004/523 E. sayılı dosyası ile … tarafından davalı kooperatife 26/08/2004 tarihinde açılan davada; davacı …’nun 30/08/2002 tarihinde davalı kooperatife 25 milyar ödeyerek peşin bedelli üye olduğunu, kendisine A Blok 6 nolu dairenin tahsis edildiğini belirterek, peşin yatırdığı 25.000 TL eskalasyon değerinin tespitini ve tespit edilen eskalasyon değeri ile birlikte dava tarihi itibariyle 3.150.00 TL kira alacağının tahsilini talep ettiği, kooperatif tarafından …’nun kooperatif üyesi olmadığı yönünde davaya cevap verildiği, bunun üzerine …’nun Kadıköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2005/344 Esas sayılı dosyası ile üyeliğin tespiti istemiyle dava açtığı ve açılan davanın Kadıköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2004/523 E. sayılı dosyası birleştirildiği anlaşılmıştır. Kadıköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2004/523 E. 2009/673 K. sayılı kararı ile; “…davacının, davalı kooperatifin ortağı olduğu ve A blok 6 numaralı dairenin kendisine tahsis edildiği, kooperatife yapılan ödemelerin çift imza ile yapılmasının davalı kooperatifin iç meselesi olduğu, tek imza taşıyan tahsilat makbuzlarının ispat açısından yeterli olmasının yanı sıra 30.08.2002 tarih, 47 numaralı yönetim kurulu kararıyla davacının nakden ve defaten ödeme yaptığının kabul edildiği, karardaki imzaların başkan ve ikinci başkan tarafından sahiplenildiğinden çift imza koşulunun gerçekleştiği, kesin süreye rağmen davalının davacıya daire tahsis etmediği, aynı dairenin üç ayrı ortağa tahsis edilmesi nedeniyle davacıya daire tahsisinin mümkün olmadığından daire karşılığı tazminatın hesaplandığı, davacıya kira bedeli ödenmesi taahhüdüne dair genel kurul kararı bulunmadığı ortaklığın tespiti için açılan davanın mevcut davada ön mesele olarak incelenmesi gerektiği gerekçesiyle asıl davada ıslahla artırılan 40.982,46 TL’nin faizi ile birlikte davalı kooperatiften tahsiline, ortaklık tespitine ilişkin davanın hukuki yarar yokluğundan, kira tazminatına ilişkin davanın ise esastan reddine…” karar verilmiş, temyiz edilmesi neticesinde Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2011/1221 E. 2011/573 K. sayılı ilamı ile; “Yargılama sırasında alınan 26.09.2007 tarihli bilirkişi raporunda kooperatife ait 164 dairenin bulunduğu belirtilmektedir. Dosyada bulunan hazurun cetvellerinin bir kısmında daire sayısından daha az üye olduğu anlaşılmaktadır. 28.06.2009 tarihli genel kurul toplantı tutanağında ise yönetim kurulunca tasdik edilen hazirun listesinde 153 ortağın bulunduğundan bahsedilmektedir. Bu durumda öncelikle, davacıya tahsis edilecek konutun bulunup bulunmadığı duraksamaya yer bırakmayacak şekilde açıklığa kavuşturulmalı, daire bulunması halinde, bu daireye yönelik olarak davacının tüm edimlerini yerine getirmesi halinde davalı kooperatif adına olan tapunun iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesi, şayet tahsis edilebilecek konut mevcut değilse, Yargıtay’ın, ortağa verilecek konut bulunmaması halinde tazminatın belirlenmesine ilişkin altı aşamalı hesap yöntemini içerir yerleşik kararlarına göre tazminat miktarının belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.” gerekçesi ile bozulmuş ve İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/621 E. sırasına kaydedilmiştir. Bozma kararının ardından Sabri Karaoğlu tarafından davalı olarak kooperatif ve … hasım gösterilerek İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/425 E. sayılı dava açılmıştır. Bu davada davacı …; üyeliğinin 30/08/2002 tarihinde kooperatifin A blok 6 numaralı dairenin anahtar teslimi olarak adına kaydedildiğini, davalı kooperatifin üyelik kaydını yok sayarak haksız ve hukuka aykırı olarak anılan daireyi …’e tahsis ettiğini, davalı kooperatifin 18/05/2003 tarihli olağan genel kuruluna davacının katıldığını ve hazirun cetvellerini imzaladığını, söz konusu hazirun cetveline ilişkin bakanlık temsilcilerinin “ortaklık kayıt defterine uygun olduğunu” tespit ettiklerini, 18/05/2003 tarihli hazirun cetvelinde davalı …’in adının olmadığını, …’nun üyeliği yok sayılarak… adına yapılan üyelik devri ve konut tahsisinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür. Açılan bu davanın da İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesine 2012/621 E. sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; “…davalı kooperatifin ortaklık pay defteri Beyoğlu 6. Noterliğinden 25/02/2004 tarihinde …yev. no ile tasdik edilmiş olup, bu defterin 147’nci sahifesinde …’in kaydı mevcuttur. Defter kaydında A Blok 6 no.lu daire kayıtlı gözükmektedir. Defterde üyelik kararının tarih ve numarası yazılı bulunmamaktadır. Ancak bu önceki üyelik kaydı 31/12/1998 olarak Levent Aslan isimli ortağa aittir. Bir sonraki üyelik kaydı ise 03/12/2004 tarihinde …adlı üyeliğe aittir. Dolayısı ile …’in ortaklığı bu iki tarih arasındaki bir tarihte yapılmış olmak gerekir. Diğer taraftan dosya içinde mevcut genel kurul hazirun listelerinin incelenmesinde … adlı ortağın 01/03/1998 tarihli genel kurul hazirun listesinde 21 sıra no.sunda isminin kayıtlı olduğu görülmektedir. Bu durumda …’in ortaklığı 01/03/1998 tarihinden önceki veya en son 01/03/1998 tarihinde tesis edilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Davacının ortaklık iddiası ise 30/08/2002 tarihinde ortak olduğudur. Mevcut durumda … ve …’nun ortaklığının çatışması halinde üstün tutulacak ortaklık hakkı …’e ait ortaklık olacaktır. Davalı kooperatifin ortaklarına tahsis edilecek başkaca boş daire bulunmadığı ve Yargıtay bozma ilamında belirtilen şekilde yapılan hesaplamaya göre davacının asıl davada davalı kooperatiften 40.982,45 TL alacağı bulunduğu, birleşen Kadıköy 4 Asliye Ticaret Mahkemesi dosyasındaki istem yönünden hukuki yarar bulunmadığı, yine birleşen İst And. 1. Asliye Ticaret Mahkemesi yönünden davalı … yönünden davanın esastan reddi gerektiği, bu dosyada 2. Kez davalı gösterilen kooperatif yönünden asıl davada yargılama yapıldığından usulden reddi gerektiği” yönünde karar verilmiştir. Mahkemece verilen kararın, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 01/03/2016 tarihli 2015/2649 E. 2016/1275 K. sayılı ilamı ile onanmasına ve Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 16/01/2019 tarihli 2016/5126 E. 2019/107 K. sayılı ilamı ile karar düzeltme isteminin reddine karar verilmiştir. Yargıtay denetiminden geçen bu karar gereğince A Blok 6 no.lu dairenin Kadıköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2004/1121 D.İş sayılı dosyasında da belirlendiği gibi …’in ortaklığına tahsis edildiği kesinleşmiştir. Davalı kooperatif ile ortak olduğunu iddia eden kişiler arasında devam eden birçok dava olduğu UYAP kayıtlarında yapılan inceleme ile tespit edilmiştir. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 12/02/2020 tarihli 2016/9170 E. 2020/906 K. sayılı ilamı ile incelendiğinde; kooperatif yönetim kurulunun 25/12/2001 tarih ve 23 no.lu kararı ile ortağı olduğunu ve kendisine B Blok 19 no.lu dairenin tahsis edildiği iddia edilen ortak tarafından dairenin tahsisi, daire verilemediği takdirde kooperatife ödenen bedelin faizi ile birlikte tahsili istemiyle açılan dava neticesinde mahkemece davacının, kooperatif genel kurullarına çağrılmadığı ve kooperatife 2001 yılında üye olduğunu iddia etmesine rağmen, hazırun cetvellerinde de adının geçmediği, davacı kooperatife üye olduğuna dair hiçbir resmi kaydın bulunmadığı, davacının davalı kooperatife üyelik yükümlülüklerinden doğan ödemelerini yaptığına ilişkin herhangi bir banka kaydı yahut resmi kaydın mevcut bulunmadığı, dava dışı davalı kooperatifin eski başkanı …’in kesinleşmiş mahkeme kararına rağmen 2004 yılı öncesine ilişkin defter ve kayıtları sunmadığı, 2001 yılı itibariyle denetleme yapılmasının da mümkün bulunmadığı, davacının talebinin TMK 2. maddesine de aykırı bulunduğu gerekçeleriyle davanın reddine karar verildiği ve kararın onandığı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 11/02/2020 tarihli 2016/9155 E. 2020/862 K. sayılı ilamı ile incelendiğinde; kooperatif yönetim kurulunun 20/12/2000 tarihli 57 no.lu kararı ile ortağı olduğunu ve kendisine A Blok 21 no.lu dairenin tahsis edildiği iddia edilen ortak tarafından dairenin tahsisi, daire verilemediği takdirde kooperatife ödenen bedelin faizi ile birlikte tahsili istemiyle açılan dava neticesinde mahkemece davacının kooperatife üye olduğuna dair hiçbir resmi kaydın bulunmadığı, davacının davalı kooperatife üyelik yükümlülüklerinden doğan ödemelerini yaptığına ilişkin herhangi bir banka kaydı yahut resmi kaydın mevcut bulunmadığı, dava dışı davalı kooperatifin eski başkanı/yöneticisi …’in kesinleşmiş mahkeme kararına rağmen 2004 yılı öncesine ilişkin defter ve kayıtları sunmadığından, 2000 yılı itibariyle denetleme yapılmasının da mümkün bulunmadığı davacının, davalı kooperatife üye olduğunu ve adına daire tahsis edildiği ve ödeme yaptığına ilişkin ileride çıkacak uyuşmazlıkta ispat sorunlarını aşmak için, bir belgeler dizisi de oluşturmadığı ayrıca, davacının 2005 yılından dava tarihine kadar genel kurullara çağrılmadığı iddiasına dayalı açılan davada, aradan geçen süreçte davacının, davalı nezdinde ve resmi makamlar nezdinde kayıtlara geçen hiçbir talepte bulunmaması da dikkate alındığında, bu durumun TMK 2. maddesine de aykırı bulunduğu gerekçeleriyle davanın reddine karar verildiği ve kararın onandığı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 10/03/2016 tarihli 2015/3747 E. 2016/1471 K. sayılı ilamı ile incelendiğinde; kooperatif yönetim kurulunun 25/08/2001 tarihli 18 no.lu kararı ile ortağı olduğunu ve kendisine G blok 11 no.lu dairenin tahsis edildiği iddia edilen ortak tarafından dairenin tahsisi, daire verilemediği takdirde kooperatife ödenen bedelin faizi ile birlikte tahsili istemiyle açılan dava neticesinde mahkemece, iddia, savunma, dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davacının 2001 yılında davalı kooperatif üyesi olduğunu bildirmesine rağmen bu tarihte kooperatif yöneticisi olan ve davaya müdahil olarak katılan …ve ….ın görevden alındıkları tarihe kadar dört yıla yakın süre içerisinde yapılan tüm genel kurullarda hazirun cetvellerine alınmadığı gibi kesinleşmiş Kadıköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2005/480 E., 2008/908 K. sayılı ilamla kooperatifin 1993-2004 (dahil) yıllar tüm defterlerinin davaya müdahil olarak katılan …’te kaldığının sabit olduğu, kooperatife üye olduğunu iddia eden davacının iddialarının hiçbir delil ve belge ile ispatlanamadığı, kooperatifin başkanı olduğu dönemde … tarafından davacıdan tahsil edildiği belirtilen makbuzların her zaman için tanzimi mümkün olup; resmi özelliği bulunmayan bu makbuzların davacı lehine delil teşkil etmesinin de mümkün olmadığı, kooperatifin ticari defterleri müdahil …’te kalmış olmakla; … tarafından tahsil yapılmış olsa dahi kooperatif hesaplarına geçmemiş olan paralardan dolayı davalı kooperatifin yönetimi hakkında kamu davaları açılan ve mahkumiyet hükümleri tesis edilen …’ten teslim alamamış olan yeni yönetimin davacıya karşı sorumluluğunun bulunmadığı, davacının dava konusu ettiği bağımsız bölümün kendisine ait olduğuna dair davada iddiası kesin ve inandırıcı delillerle ispatlanamadığı ve davacının üyeliğinin varlığının sübut bulmadığı gerekçesiyle, davanın reddine ilişkin verilen kararın temyiz incelemesi neticesinde “Davacı tarafından ortaklığa kabul edildiğini iddia ettiği 25.08.2001 tarihinden, işbu davanın açıldığı 21.12.2009 tarihine kadar yaklaşık 8 sene hiçbir hak talebinde bulunulmamasının, ortaklık hakkından zımnen vazgeçtiği, bu durumun benimsendiği ve açılan davanın TMK’nın 2. maddesi hükmündeki iyiniyet kurallarına uymadığı” gerekçesiyle onandığı anlaşılmaktadır. Somut dosyada; davalı kooperatifin yapmış olduğu genel kurul toplantılarına ilişkin tüm belgeler getirtilmiş olup, incelenen kayıtlarda davacının kooperatif ortağı olduğuna dair bir kayıt yer almamaktadır. Davacı vekili hazirun cetvelinin genel kurul toplantılarına katılanları belirlemek için tutulan bir tutanak niteliğini haiz olup, kooperatif ortaklığı hakkında bir yargıya varılmasını sağlamayacağını ileri sürmüş ise de, genel kurul toplantılarından önce hazırlanan hazirun cetvelleri kooperatife kimlerin ortak olup, ortaklığı nedeniyle toplantıya kimlerin katılabileceğini gösteren, ortaklığın ihtilafı halinde göz önüne alınacak en önemli kayıtlardan birisidir. Davacı kooperatife 20/04/2003 tarihli devri sözleşmesiyle ortak olduğunu iddia etmesine rağmen dava tarihi olan 20/10/2015 tarihine kadar hiçbir toplantıya katılmadığı açıktır. Davacı tarafından kooperatif ortağı olduğuna ve A Blok 6 no.lu dairenin kendisine tahsis edildiğine dair bir kısım belgeler sunulmuş ise de bu belgelerin kooperatif kayıtları ile örtüşmediği tespit edilmiştir. Ayrıca yukarıda özetlendiği gibi A Blok 6 no.lu dairenin davacı dışında başka kişiler yönünden de ihtilaflı olduğu ve ihtilafın A Blok 6 no.lu dairenin kooperatif ortağı olan …’in ortaklığına tahsis edildiğinin tespiti ile giderildiği anlaşılmaktadır. Davalı kooperatifin eski yönetim kurulu başkanı olan … tarafından oluşturulan çeşitli kayıtlarla birçok kişiye üyelik belgesi düzenlendiği ancak bu belgelerin kooperatif kayıtları ile uyumlu olmadığı, davacının 2003 yılında ortak olduğunu iddia etmesine rağmen dava tarihine kadar hiçbir genel kurul toplantısına katılmadığı gibi hazirun cetvellerinde de yer almadığı, 2006 yılında kooperatife ihtarname göndermiş ise de davanın 2015 tarihinde açıldığı dikkate alındığında bu tarihe kadar yaklaşık 9 sene boyunca yine hiçbir hak talebinde bulunulmadığı, bu yönden de açılan davanın TMK’nın 2. maddesi hükmündeki iyiniyet kurallarına uymadığı, davacının herhangi bir aidat ödemesi yapmadığı, dava dilekçesi ekinde yer alan senet bordrosuna konu ödemeleri kooperatife yaptığına dair bir belge ibraz edemediği anlaşılmakla, dosya kapsamına göre ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu ulaşılan maddi olay ve hukuki değerlendirme usul ve yasaya uygundur. HMK’nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık olup olmadığı hususunda re’sen ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak inceleme yapılmış, kamu düzenine aykırı herhangi bir husus tespit edilmemiştir. Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçeler yerinde olmadığı anlaşılmakla istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.b.l bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından, davacı tarafından yatırılan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davacıya ilk derece mahkemesince iadesine,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nun 361/1 maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 06/07/2022