Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/804 E. 2021/966 K. 13.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/804
KARAR NO: 2021/966
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/961
KARAR NO: 2018/1216
KARAR TARİHİ: 06/12/2018
DAVA: Sıra Cetveline İtiraz (Kayıt Kabul)
KARAR TARİHİ: 13/10/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının 03/10/2003 tarihinde davalı şirkette gemi mühendisi olarak çalışmaya başladığını, 2013 yılında şirket yönetimde boşalan yeri doldurmak üzere sembolik olarak şirket ortağı şeklinde gösterildiğini ancak ortaklığa kaydından sonra da işçi sıfatıyla çalışmaya devam ettiğini, 3600 iş gününü tamamladığında emekli olmak isteğini bildirmesi üzerine SGK tarafından kabul edildiğini ve 16/09/2016 iş yerinden ayrıldığını, emekli olduğu tarihte net maaşının 10.705,00 TL olduğunu, 55.614,98 TL kıdem tazminatına hak kazandığını, davalı şirket tarafından kıdem tazminatının ödenmediğini, iflas masasına yapılan başvurunun iflas idaresince reddedildiğini beyan ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 55.614,98 TL kıdem tazminatının iş sözleşmesinin sona erdiği tarihten itibaren işleyecek en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve iflas dosyasına yazılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın süre yönünden reddi gerektiğini, davacının iddia ettiği alacağına ilişkin müflis sorgusunun alındığını, alacaklının beyan ve belgeleri incelenerek talebin reddine karar verildiğini, kıdem tazminatına hak edebilmesi için iş akdinin haksız olarak feshi gerektiğini, emeklilik nedeniyle iş akdinin sonra erdiğine dair bir kayıt sunamadığını, davanın ispata muhtaç olduğunu beyanla reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “Dava, hukuki niteliği itibari ile; İİK.nun 235.maddesine dayalı kayıt kabul davasıdır. Müflis şirket hakkında İflas Müdürlüğünden gelen cevabi yazıda, davalı şirketin 19/10/2016 tarihi itibariyle iflasına karar verildiği, iflas tasfiyesinin adi tasfiye usulüne göre re’sen iflas müdürlüğü tarafından yürütüldüğü bildirilmiş, ayrıca davacının 34 kayıt sıra numarası ile alacak kaydı için başvurduğu, başvuru sırasında tebliğ gideri verdiği, masa kararının 22/08/2017 tarihinde tebliği ile mahkememizde açılan davanın İİK 235 maddesinde öngörülen 15 günlük hak düşürücü süre içinde açıldığı anlaşılmıştır. Mahkememizin 11/05/2017 günlü ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenerek uyuşmazlık noktaları belirlenip, tahkikat aşamasına geçilmiş, taraf delilleri toplanıp dosya bilir kişiye tevdi edilmiş bilir kişi tarafından ibraz olunan raporda davacının işten çıkış bildirgesinin Emeklilik nedeni ile sona erme olduğu rapor edilmiş ve davacının da yaş hariç emeklilik şartlarını haiz olduğu belirtilmiştir.Bilir kişi raporunun mahkememizce hüküm kurmaya elverişli bulunmuş ve Davacının SGK kaydı ile 3600 gün prim ve 15 yıllık çalışmaya ilişkin yasanın aradığı şartlara haiz olduğu saptanmış ve saptanan bu durum karşısında davacının yaş dışında emeklilik hakkına sahip olduğu anlaşılmış (Aynı doğrultuda T.C.YARGITAY 9. Hukuk Dairesi ESAS NO: 2016/7828 KARAR NO: 2018/14886 karar sayılı kararı) ve aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.” gerekçesiyle; “1-) Davanın KABULÜ ile Davacı tarafından Talep edilen 55.568,25 TL (kıdem tazminatı) işçilik alacağının müflis şirketin iflas masasına imtiyazlı olarak birinci sıraya İİK 206/A maddesi gereğince KAYIT VE KABULÜNE, 2-) Karar tarihinde alınması gerekli 35,90 TL harcın davacı tarafça peşin olarak yatırılan 949,77 TL harçtan mahsubu ile bakiye 913,87 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına…” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; İflas masası tarafından alacağın tamamının reddine karar verilmesinin sebebinin iflas masasına sunulan muavin defter fotokopisi, tazminat hesap pusulasının inceleme sonucunda kaşesiz olduğunun tespit edilmesi olduğunu, davacının alacağını borçlu olduğu iddia edilen kişinin imzasını taşıyan yazılı belgeyle ispat etmesi gerektiğini, davacının delil olarak sunduğu tazminat pusulasında müflis şirket imza ve kaşesinin olmadığı hususunun bilirkişi raporuyla da sabit hale geldiğini, buna rağmen bilirkişi tarafından imza ve kaşe içermeyen bu belgedeki ücret tutarınca tazminat hesabı yapıldığını, raporun hatalı olup hüküm kurmaya elverişli olmadığını beyan ederek, kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır. Dava, İİK 235. maddesi gereğince açılmış olan sıra cetveline itiraz (kayıt kabul) davasıdır. İİK 235. maddede, sıra cetveline itiraz edenlerin, cetvelin ilanından itibaren 15 gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecbur oldukları, 223. maddenin üçüncü fıkrası hükmünün mahfuz olduğu belirtilmiştir. Maddede düzenlendiği üzere, sıra cetveline itiraz davası açma süresi 15 gündür. Süre, sıra cetvelinin ilanından itibaren başlar. İİK 166. maddedeki gazetelerde yapılan ilanlardan en son ilan tarihinden itibaren işlemeye başlar. İflas masasına alacak yazdırırken, tebligatı kabule elverişli adres gösterilerek, Adalet Bakanlığınca çıkarılan tarifede gösterilen yazı ve tebliğ giderlerini avans olarak vermek suretiyle, İflas idaresince alınacak kararların kendisine tebliğ edilmesini istemiş olan alacaklılara, alacaklarının kabul veya ret edildiği ayrıca tebliğ edilir (İİK 223). Bu alacaklılar için sıra cetveline itiraz davası açma süresi, sıra cetvelinin ilanından itibaren değil, bu tebligatın yapıldığı tarihten itibaren işlemeye başlar. Somut olayda, İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … İflas sayılı dosyası ile ilgili vermiş olduğu cevabı yazısına göre, davacı … kayıt numarası ile iflas masasına alacak kaydı yaptırarak tebligat masrafını yatırmış, iflas dairesince düzenlenen sıra cetvelinde alacağın tamamı reddedilmiştir. Sıra cetveli 08/08/2017 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ve 03/08/2017 tarihli Karar Gazetesinde ilan edilmiştir. Davacı vekiline ise 22/08/2017 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davacı vekili tarafından tebligat masraf avansı yatırıldığından 15 günlük yasal sürenin tebliğ tarihinden itibaren hesaplanması gerekmektedir. Davanın 24/08/2017 tarihinde yasal 15 günlük hak düşürücü süre içerisinde açıldığının anlaşılması üzerine işin esasının incelenmesine geçilmiştir. İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/272 E. 2016/764 K. sayılı kararıyla … A.Ş’nin 19/10/2016 günü saat 18:46 itibariyle iflasına karar verilmiş, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 05/03/2020 tarihli 2017/994 E. 2020/1552 K. sayılı ilamıyla kararın onanmasına ve Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 20/01/2021 tarihli 2020/1950 E. 2021/142 K. sayılı ilamıyla karar düzeltme isteminin reddine karar verilmesi neticesinde kesinleşmiştir. İİK’nun 195/1. maddesinde “Borçlunun taşınmaz mallarının rehni suretiyle temin edilmiş olan alacaklar müstesna olmak üzere iflasın açılması müflisin borçlarını muaccel kılar. İflasın açıldığı güne kadar işlemiş faiz ile takip masrafları anaya zammolunur.” hükmü yer almaktadır. İİK’nın 195. maddesinde müflisin borçlarının iflasın açılması ile muaccel olacağı ve iflasın açıldığı güne kadar işlemiş faiz ve takip masraflarının ana paraya ilave edilerek masaya kaydedileceği öngörülmüş olduğuna göre, iflas masasına yazılacak alacakların iflas tarihi itibariyle hesaplanıp, belirlenmesi gerekmektedir. İflasın açılması ile ipotekle temin edilen alacaklar hariç, diğer alacaklar muaccel hale gelir ve iflasın açıldığı tarihe kadar işleyen faizler ve takip masrafları da asıl alacağa eklenerek masaya yazılır. İİK’nun 206/4 maddesi ise; “Teminatlı olup da rehinle karşılanmamış olan veya teminatsız bulunan alacaklar masa mallarının satış tutarından, aşağıdaki sıra ile verilmek üzere kaydolunur: Birinci sıra: A) İşçilerin, iş ilişkisine dayanan ve iflâsın açılmasından önceki bir yıl içinde tahakkuk etmiş ihbar ve kıdem tazminatları dahil alacakları ile iflâs nedeniyle iş ilişkisinin sona ermesi üzerine hak etmiş oldukları ihbar ve kıdem tazminatları,…” şeklinde düzenlenmiştir. Dava konusu alacak, davacının 03/10/2003 tarihinden emekli olduğu 16/09/2016 tarihine kadar gemi mühendisi olarak müflis şirkette çalışmasından kaynaklanan kıdem tazminatı alacağı istemine ilişkindir. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda; davacının 03/10/2003-16/09/2016 tarihleri arasında 13 yıl 11 gün müflis şirkette çalıştığı, SGK hizmet dökümüne göre son brüt ücretinin 10.705,00 TL olduğu, davacının işten çıkış nedeninin Kod-14 Emeklilik nedeniyle sona erme olarak bildirildiği, davacının brüt 55.993,23 TL brüt, 55.568,25 TL net kıdem tazminatı alacağı bulunabileceği hesap edilmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 29/04/2021 tarihli 2017/9-881 E. 2021/547 K. sayılı ilamı; “…1475 sayılı Kanun’a eklenen bu hüküm ile 506 sayılı Kanun’un 60. ve geçici 81. (ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 28. md.) maddesi uyarınca ağırlaştırılan emeklilik koşulları karşısında, kıdem tazminatına emeklilik nedeniyle hak kazanılmasının koşulları yumuşatılmış, işçilerin adı geçen hükümlere göre yaşlılık aylığı hakkını elde edememelerine karşın kıdem tazminatı alabilmelerine olanak tanınmıştır. Başka bir ifadeyle, işçilere 506 sayılı Kanun’un saklı tutulmuş olan geçici 81. maddesinde yer alan yaş koşulları aranmaksızın sadece bu maddede yer alan sigortalılık süresini ve prim ödeme gün sayılarını tamamlamaları koşuluyla, kendi istekleri ile iş akdini feshetmeleri hâlinde de kıdem tazminatı ödeneceği hükme bağlanmıştır (Süzek, S. : İş Hukuku, 18. Baskı , İstanbul 2019, s. 735). 1475 sayılı Kanun’un 14. maddesinde, 506 sayılı Kanun’un geçici 81. maddesinin bentleri arasında ayrım öngörülmeden tamamına atıf yapılmıştır. Dolayısıyla işçiler bu maddede yer alan en az sigortalılık süresi ve prim ödeme gün sayısını doldurmaları hâlinde iş sözleşmesini feshederek kıdem tazminatı alabilirler. Geçici 81. maddede yaş hariç en az sigortalılık süresi ve prim ödeme gün sayısı 15 yıllık sigortalılık süresi ve 3600 gün prim ödeme koşulunun sağlanması ile (C) bendinde öngörülmüştür. İşçinin 1475 sayılı Kanun’un 14.maddesinin 1. fıkrasının (5) numaralı bendinden yararlanmak koşuluyla iş sözleşmesini feshetmesi ve kıdem tazminatı alması, onun aynı veya başka bir işverene ait işyerinde çalışmasına bir engel oluşturmaz. Bu durum işçinin 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 49. maddesinde ifadesini bulan çalışma hakkının bir gereğidir. Gerçekten de, işçinin emeklilik nedeniyle iş sözleşmesini feshetmesinden hemen sonra yeni bir işte çalışmaya başlaması veya öncesinde iş görüşmeleri yapmış olması hakkın kötüye kullanılması olarak düşünülemez. Nitekim fesihten kısa bir süre sonra yeniden çalışmasını gerektirecek durumlar ortaya çıkabileceği gibi, işçinin bu hakkını kendisi için daha olumlu sonuçlar doğurabileceğini düşündüğü bir başka işyerinde çalışma amacı ile de kullanması mümkündür. 1475 sayılı Kanun’un 14.maddesinin 1. fıkrasının (5) numaralı bendindeki düzenleme ile kanun koyucunun amacının işçinin çalışma hayatını aktif şekilde sonlandırması olduğundan bahsedilemez. Kanunda sigortalılık süresi ve prim ödeme gün sayısına ilişkin şartları taşıyan işçi, kendisi için çalışma koşullarının daha olumlu olduğunu düşündüğü bir işyerinde çalışma amacı ile bu hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde öngörülen dürüstlük kuralına aykırılık olarak kabul edilemez. İşçinin hangi amaçla bu hakkı kullandığı, kıdem tazminatına hak kazanması açısından önem arz etmemektedir…” denilerek, 15 yıl ve 3600 gün prim ödeme koşulunun sağlanması ve kişinin emeklilik nedeniyle işten ayrılması halinde kıdem tazminatına hak kazanacağı açıklanmıştır. Tuzla Sosyal Güvenlik Merkezi’nin 07/10/2016 tarihli yazısında davacının 15 yıl ve 3600 prim ödeme gün sayısını tamamlamış olduğu bildirilmiş, işten çıkış bildirgesinde Kod:14 olarak belirtilmiştir. Davacının emeklilik nedeniyle iş akdi sona erdiğinden, kıdem tazminatına hak kazandığı sabittir. SGK hizmet dökümüne göre davacının son brüt ücretinin 10.705,00 TL olduğu anlaşıldığından, bilirkişi tarafından bu ücret üzerinden yapılan hesaplama neticesinde, davacının 55.568,25 TL net kıdem tazminatına hak kazandığı hesap edilmiş olmakla, raporun hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Yine söz konusu alacak İİK 206/4. fıkrası gereğince, birinci sırada kaydı gereken alacaklar arasındadır. Ancak davacının dava dilekçesindeki talebi 55.614,98 TL olup mahkemece 55.568,25 TL’nin iflas masasına kayıt kabulüne karar verilmesine rağmen davanın tam kabulü yönünde hüküm tesis edilmesi hatalıdır. Yine kayıt kabul davaları alacağın iflas masasına kaydı istemine ilişkin olup, belirli bir miktarın tahsiline yönelik olmadığından, alacağın iflas masasına kaydına karar verilmekle yetinilir. Alacağın ödenmesi ancak tasfiye sonunda masa mevcudunun sıra cetveline uygun biçimde dağıtımı aşamasında gerçekleşir ve alacakların tam olarak ödenip ödenmeyeceği ancak bu aşamada anlaşılabilir. Bu nedenlerle, bu davalarda maktu harç alınması ve maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekir. Açıklanan nedenlerle mahkemece karar ve ilam harcının nispi olarak belirlenmesi de hatalıdır. Bu hususlar 6100 sayılı HMK 355.madde kapsamında kamu düzenine aykırılık teşkil ettiğinden resen incelenmiştir. Anılan yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, davalı vekilinin istinaf talebinin açıklanan nedenlerle kabulü ile 6100 sayılı HMK’nın 353/1.b.2 bendi uyarınca, davanın 55.568,25 TL üzerinden kısmen kabulü ile maktu harç alınmasına ve maktu vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M:Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere, 1-Davalı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile, 6100 sayılı HMK’nun 353/1.b.2 bendi uyarınca İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/961 E. 2018/1216 K. sayılı 06/12/2018 tarihli kararının KALDIRILMASINA ve YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE, 2-Davanın KISMEN KABULÜ ile; 55.568,25 TL (kıdem tazminatı) işçilik alacağının müflis şirketin iflas masasına imtiyazlı olarak birinci sıraya İİK 206/A maddesi gereğince KAYIT VE KABULÜNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE, 3-İlk derece mahkemesi yargılama giderleri yönünden, a-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcının, davacı tarafça yatırılan 949,77 TL’den mahsubu ile bakiye 890,47 TL’nin davacıya iadesine, b-Davacı tarafından yapılan tebligat gideri, müzekkere gideri, bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 572,80 TL yargılama giderinden, davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 572,22 TL ile 59,30 TL harç gideri toplamı 631,52 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, c-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca maktu 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ç-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca maktu 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, d-HMK’nın 333. maddesi gereğince, taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine, 4-İstinaf yargılama giderleri yönünden, a-Davalı tarafça yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına, b-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından, davalı tarafça yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL harcın davacıdan tahsili Hazineye irat kaydına, c-Davalı tarafın yapmış olduğu 165,70 TL harç (istinaf başvuru ve karar harcı toplamı) ve 23,50 TL posta masrafı olmak üzere toplam 189,20 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ç-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davalıya ilk derece mahkemesince iadesine, d-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, e-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.13/10/2021