Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/8 E. 2020/15 K. 24.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/8
KARAR NO : 2020/15
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 21/06/2017
NUMARASI : 2016/1531 Esas – 2017/747 Karar
DAVA: İtirazın İptali
DAVA TARİHİ: 05/12/2016
KARAR TARİHİ: 24/09/2020
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket tarafından işletilen köprü ve otoyolların davalı şirkete ait muhtelif araçların ihlalli geçişlerinden doğan ve yasal süresinde ödenmeyen geçiş tutarları ve yasadan kaynaklı para cezası bedellerinin tahsili amacıyla Bursa …. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasından başlatılan icra takibine haksız biçimde kısmen itiraz ettiğini, davalı şirketin ihlali geçiş vakalarına itiraz etmediğini geçmişe ilişkin ana para bedellerini ödediğini, ancak ceza tutarı ve buna ilişkin faiz harç ve ferilere itiraz ettiğini, araçların ihlali geçişleri sırasında düzenlenen bir bildirimin araç sürücüsüne teslim edildiğini bu tarihten itibaren 15 gün içinde geçiş ücretinin ödenmesi halinde ceza tahakkuk ettirilmediğini ancak 15 günlük süre içerisinde ödeme yapılmaması halinde 6001 sayılı kanunun 30/5 maddesi gereğince geçiş ücretinin on katı tutarında ceza tahakkuk ettiğini tahsil edilen cezaların %60’ının hazine payı olarak devlete ödendiğini, ihlalli geçişlere itiraz etmeyen davalının bundan kaynaklanan ceza ve ferilere de itiraz edemeyeceğini ileri sürerek itirazın iptali ne ve davalının % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirkete ait araçların, kiralama yoluyla ihbarı talep edilen … Tic. Ltd. Şti. bünyesinde şehirlerarası yolcu otobüsü olarak kullanıldığını, bu nedenle bu araçlarda ihbar edilen şirkete ait HGS cihazları takılı olduğundan ve söz konusu yüzlerce geçişin doğruluğunu teyit edecek zaman olmadığından, dava hakkı saklı kalmak ve kabul anlamına gelmemek kaydıyla icra dosyasında cezalı olarak hesaplanan toplam geçişlere ait asıl ücret tutarı olan 29.937,00 TL, bu ücrete ait 2.694,00 TL vekalet ücreti, takip tarihinden sonra işleyen 30,00 TL işlemiş faiz, 50,00 TL yasal dosya masrafı ile 29.937,00 TL bedele ait 1.362,00 TL tahsil harcının icra dosyasına ödendiğini, ihlal geçişlerin yapıldığı iddiasını kabul anlamına gelmemek üzere, müvekkili şirkete ait araçlar tarafından yapılan geçişlere ait ücretlerin süresi içerisinde ödenmeyerek ihlal geçişi yapılmış olsa dahi, davacı tarafından geçiş ücretinin 10 katı tutarındaki ceza ödeme talebinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkili şirketin davacı şirketle ihlal geçişlerde 10 kat cezai şart ödeyeceğine ilişkin herhangi bir sözleşmesi bulunmamakta olup, davacı şirket tarafından talep edilen ceza 6001 sayılı yasanın 30/1 maddesinde belirtilen idari para cezası olduğu ancak davacı şirketin herhangi bir şekilde idari para cezası düzenleme ve talep etme yetkisi söz konusu olamayacağı gibi, idare tarafından da belirtilen geçişlerle ilgili müvekkili şirket aleyhine düzenlenen yada tebliğ edilen kesinleşmiş herhangi bir idari para cezasının da bulunmadığını, her ne kadar davacı taraf yasanın 30/5 maddesine göre bu cezaları talep ettiğini belirtmekte ise de, ortada düzenlenen bir idari para cezası olmadığından bunu talep ve tahsil hakkının bulunmadığını, davacının yasanın 30/5 maddesine göre bu cezaları talep edebilmesi ancak idare tarafından bu geçişlerle ilgili idari para cezası düzenlenerek tebliğ edilmesine rağmen müvekkili şirket tarafından ödenmemesi halinde mümkün olabileceğini, ihlalli geçiş olduğu ileri sürülen geçişlere ait düzenlenen idari para cezası olmadığından, davacı şirket tarafından bu cezaların talep ve tahsil hakkı da bulunmadığını, 6001 sayılı yasanın 30/5 maddesi Anayasaya aykırı olduğunu, HGS sisteminin güvenilir olmadığını bu nedenlerle davanın reddinin gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacı şirketin idari para cezası düzenlenmeden ihlal geçişlerden dolayı 10 kat ceza talep etme hakkı bulunduğu kabul edilse dahi, davacı şirket tarafından herhangi bir bildirimde bulunulmaksızın ceza talep etmesinin kötü niyetli ve dürüstlük kuralına aykırı olduğunu belirterek davanın reddini ve dava konusu borcun doğumuna sebep olan müvekkili şirkete ait araçlar kiralama yoluyla … Tic. Ltd. Şti’ne ait şehirler arası yolcu otobüsü olarak kullanıldığı için davanın bu şirkete ihbarını, davacı tarafın % 20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleriyle ücreti vekaletin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; dava ilamsız takibe itirazın iptali davası olup takibe dayanak yapılan alacağın ise davalı şirkete ait araçların, davacı şirket tarafından işletilen köprü ve otoyollardan ücret ödemeden istifade etmesinden kaynaklanan geçiş ücretleri ve ceza bedellerinden ibaret olduğu, ispat külfetinin davacı taraf üzerinde olduğu ancak davalının sunulan ihlalli geçiş tutanaklarına açık biçimde itiraz etmemesi nazara alındığında davacının ihlalli geçişleri yeterince ispatladığı, davalı taraf geçiş ücretlerinin HGS bakiyesinden tahsil edilip edilmediğinin araştırılmasını istemiş ise de bu yönde araştırma yapmaya gerek görülmediği, HGS kayıtlarının doğrudan davalı tarafından görülebilecek ve denetlenebilecek kayıtlar olduğu, davalı HGS üzerinden ödeme yapmış ise bunu açıkça mahkemeye bildirmesi gerektiği, 6001 sayılı kanunun 30/5.maddesinde yazılan cezanın idari para cezası olmadığı ve genel hükümlere göre tahsil edilecek yasadan kaynaklanan bir bedel olduğu, işletmecinin ise tahsil ettiği tutarın % 60’ını hazine payı olarak ödeyeceği, yani davacı şirketin yasa tarafından kendisine verilen bir görevi yerine getirdiği, davalı tarafın anayasaya aykırılık savunmalarının da yerinde görülmediği, davacı tarafça talep edilen alacağın haklı olduğu kanaati ile davalının ihlalli geçişlere ilişkin ana para miktarını ödediği de nazara alınarak davanın kısmen kabulüne, davalı tarafça geçiş ücretlerinin ödenmiş olması sebebiyle kötüniyetli olmadığı kanaati ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine yer olmadığın, davanın reddedilen kısmı yönünden de kötü niyetle takip yapıldığına dair yeterli kanaat oluşmadığından kötüniyet tazminatının reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ İlk Derece Mahkemesince gerekçeli kararın davacı vekiline 11/10/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davacı vekili 03/10/2017 tarihinde süresi içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; dava itirazın iptali davası olup, sadece yatırılacak nispi harç tutarının tespiti açısından dava dilekçesine “harca esas değer” miktarının yazılı olduğu kısım “takip meblağından kısmi ödeme düşülmüş tutar” olan 299.361,75 TL üzerinden değil, dava tarihi itibariyle güncel dosya borcu olan 326.648,67 TL üzerinden yazıldığını, yazılan bu rakam davanın esasını değil sadece yatırılacak nispi dava harç tutarını etkileyecek rakamsal bir hatayı içermekte olup davanın esasını etkileyecek nitelikte olmadığını, dava dilekçesinin sonuç ve istem bölümünde de açıkça “itirazın iptali” talebi yazılmış olduğundan sadece nispi harç ve karar harç tutarlarını etkileyecek harca esas değer kısmındaki rakamsal hata nedeniyle müvekkili şirket aleyhine red vekil ücreti doğuracak şekilde haklı davada kısmen kabul kısmen red yönünde hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, mahkemece icra inkar tazminatı davalının kötüniyetli olmadığı gerekçesi ile reddedilmiş ise de alacaklı lehine borçlu aleyhine hükmedilecek icra ve inkar tazminatında kötüniyet şartının aranmadığını, sadece alacağın likit olmasının yeterli olduğunu, belirtilen sebepler ve resen nazara alınacak nedenlerle HMK 353/b-2 bendi uyarınca yeniden yargılama yapılmasına veya duruşma yapılmasına gerek duyulmadan düzeltilebilecek hususlardan olduğu nazara alınarak yerel mahkemenin kısmen kabul ve kısmen red yönündeki hükmünün davanın kabulü şeklinde düzeltilmesini, kararda kısmen redde yönelik red vekil ücreti ve sair feri hususların düzeltilmesini, icra inkar tazminatına hükmedilmesi şeklinde yeniden esas hakkında karar verilmesini, istinaf giderlerinin davalı taraf üzerinde bırakılmasını talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince gerekçeli kararın davalı vekiline 12/10/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekili 26/10/2017 tarihinde süresi içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu 10 kat ceza idari para cezası niteliğinde olup, davacı şirketin doğrudan ceza uygulama, talep ve tahsil yetkisi olmadığını, davacı tarafın ceza tutarının istenmesine dayanak yaptığı 6001 sayılı kanunun 30/5 fıkrasında belirtilen cezanın idari para cezası niteliğinde olduğunu ve davacı tarafın doğrudan icra yoluyla bu cezayı talep ve tahsil yetkisinin olamayacağını, aksi yorumun Anayasa’ya aykırı olduğunu, HGS hesaplarında bakiye olmasına rağmen geçiş ücretinin hesaplardan çekilmediğini, müvekkili şirket tarafından ihbar olunan şirkete kiralanan 5 otobüste ihbar olunan şirkete ait HGS cihazı ve 1 adedinde ise müvekkili şirkete ait HGS cihazının takılı olduğunu, dilekçe ekinde sunulan HGS hesapları incelendiğinde, gerek ihbar olunan şirkete ait HGS hesaplarında gerekse müvekkili şirkete ait HGS hesaplarında geçiş ücretlerini karşılayacak miktarlarda bakiye mevcut olmasına rağmen geçiş anında bu ücretlerin sistem tarafından çekilmediğini, müvekkili şirkete ait HGS cihazının takılı olduğu … plakalı aracın HGS hesabına şirket hesaplarından otomatik olarak bakiye azaldığında günlük 250 TL ile 500 TL arasında para aktarıldığını, bu nedenle HGS bakiyesinin hiçbir zaman geçiş ücretlerinin altına düşmediğin, diğer ihbar olunan şirkete ait HGS cihazlarının takılı olduğu araçlara ilişkin HGS hesaplarında da sürekli bakiye olduğunun kayıtlarda açıkça görüldüğünü, mahkemece HGS hesaplarını incelemeden eksik inceleme ile karar oluşturulduğunu, ihlalli geçişlere ilişkin davacı tarafından müvekkili şirkete yapılan yasal bir tebligat ve bildirim olmadığını, ihbar olunan şirket veya çalışanlarına yapılan yasal bir bildirimin de bulunmadığını, kaldı ki söz konusu araçların tamamı ihbar olunan şirket tarafından işletilmekte olduğundan, araçları kullanan şoförlerin tamamı da ihbar olunan şirketin çalışanları olduğundan bu çalışanlara yapılan bildirim ise müvekkili şirkete yapılmış sayılamayacağını, ihlalli geçişlere yönelik icra takibinden önce yapılan yazılı bildirim bulunmadığından ve icra takibi yapıldıktan sonraki 7 gün içerisinde de ana geçiş ücretleri müvekkili şirket tarafından ödenmiş olduğundan, müvekkili şirketten ceza bedeli talep edilmesinin yasal olmadığını, davanın reddedilen kısmı yönünden davacı taraf kötüniyetli olmasına rağmen, mahkemece davacı tarafından kötü niyetle takip yapıldığına dair yeterli kanaat oluşmadığından, davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmemiş olmasının hukuka aykırı olup, karar bu yönden de hatalı olduğunu izah edilen ve resen gözetilecek sebeplerle usul ve yasaya aykırı kısmen kabul kararının kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılarak davanın reddine karar verilmesine, yargılama giderleriyle ücreti vekaletin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır.Dava açıldığı sırada davacı tarafından, dava dilekçesinde ihtiyati haciz talep edilmesi sebebiyle 48,10 TL ihtiyati haciz harcı ile 29,20 TL peşin harç yatırıldığı, yargılama aşamasında başkaca harç alınmadığı anlaşılmış, icra dosyası kapsamında ise 1.646,49 TL peşin harç yatırıldığı dava dilekçesi ekinde sunulan kayıt ile tespit edilmiştir.492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 28.maddesi “(1) sayılı tarifede yazılı nispi harçlar aşağıdaki zamanlarda ödenir. a) (Değişik: 23/7/2010-6009/18 md.) Karar ve ilam harcı, Karar ve ilam harçlarının dörtte biri peşin, geri kalanı kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenir…”, 30.maddesi “Muhakeme sırasında tesbit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o celse için muhakemeye devam olunur, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 409 uncu maddesinde gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması, noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır.”, 32.maddesi ise “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Ancak ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. Yani nispi harca tabi davalarda, dava değeri üzerinden hesap edilen harcın 1/4’ünün peşin olarak ödenmesi gerekmektedir. Dava açılırken, harcın eksik alınmış olması halinde mahkemece davaya devam olunabilmesi için harcın, Harçlar Kanunu’nun 30. ve 32.maddeleri uyarınca tamamlanması yoluna gidilir ve davacıya eksik harcı yatırması için süre verilir. Şayet verilen süreye rağmen eksik harç ikmal edilmez ise dosya işlemden kaldırılır ve 6100 sayılı Yasanın 150.maddesi uyarınca süresinde tamamlanarak yenilenmez ise davanın açılmamış sayılmasına karar verilir. Harçlar Kanununun 29.maddesi ise “İlama dayanmayan takip isteklerinden alacak miktarının binde beşi peşin alınır. Peşin harçlar takip sonunda alınacak asıl harca mahsup olunur. İlama dayanmayan takiplerde alacaklı mahkemeye müracaata mecbur kalırsa, peşin alınan harç kendisine iade olunur. Veya alacaklının isteği üzerine mahkeme harçlarına mahsup edilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Yani ilamsız takibe dayalı olarak açılan davada icra dosyasında yatırılan peşin harcın, nispi karar ve ilam harcından mahsup edilebilmesine yasal imkan tanınmıştır. İstinafa konu dava itirazın iptali istemine ilişkin olduğundan ve davacı harçtan muaf olmadığından, yatırılması gereken harcın Harçlar Kanunu 28.maddesi gereğince tespiti ile peşin olarak ödenmesi gerekmekte ve harç ödenmedikçe, davaya devam edilmesinin olanağı bulunmamaktadır. HMK 355.maddede “İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü taktirde bunu resen gözetir” hükmü gözönüne alındığında, dava açılırken gerekli harçların yatırılmaması hususu HMK 355.madde kapsamında kamu düzenine aykırılık teşkil ettiğinden resen incelenmiştir. Somut olayda, davacının açmış olduğu itirazın iptali davasında dava dilekçesinde gösterdiği 326.648,67 TL değer üzerinden Harçlar Kanunu 28.maddesi gereğince yatırması gereken nispi peşin 1/4 karar ve ilam harcının 5.578,34 TL olduğu, dava dosyasında 77,30 TL peşin harç ile icra dosyasında 1.646,49 TL peşin harç yatırıldığı, bu durumda alınması gereken bakiye harç miktarının 3.854,55 TL olduğu hesap edilmiştir. Bu harç ikmal edilmeden yargılamaya devamla hüküm kurulmuş olması HMK 355. madde gereği kamu düzenine aykırılık teşkil etmektedir.Ayrıca, davalı vekili istinaf dilekçesinden “..HGS hesapları incelendiğinde, gerek ihbar olunan şirkete ait HGS hesaplarında gerekse müvekkili şirkete ait HGS hesaplarında geçiş ücretlerini karşılayacak miktarlarda bakiye mevcut olmasına rağmen geçiş anında bu ücretlerin sistem tarafından çekilmediği..” yönündeki itirazları yönünden de mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmaksızın karar verilmiş olması, Anayasanın hak arama hürriyeti başlıklı 36.maddesindeki “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” hükmüne ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun hukuki dinlenilme hakkı başlıklı 27.maddesinde yer alan “davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Bu hak; yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerir.” düzenlemesine aykırıdır. Bu nedenle mahkemece konusunda uzman bankacı ve bilgisayar mühendisi bilirkişi heyetinden davacıya ait sistem ile davalı HGS kayıtları üzerinde inceleme yaptırılarak, her bir geçiş yönünden, geçiş anında yeterli bakiyenin olup olmadığı, bakiye yeterli değilse otomatik yükleme yapılıp yapılmadığı, otomatik yükleme yapmış ise geçişten itibaren 15 gün içerisinde davacı tarafça tahsilat yapılıp yapılmadığı/tahsilatın mümkün olup olmadığı hususlarında bilirkişi raporu alınması gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle eksik harç ikmal edilmeden ve bilirkişi incelemesi yaptırılmadan hüküm kurulmuş olması sebebiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 355 ve 353.1.a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, davacı tarafın istinaf sebeplerinin ve davalı tarafın sair istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, dairemizin kararına uygun şekilde yargılama yapıldıktan sonra yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davalı tarafın istinaf başvurusunun KABULÜNE, davacı tarafın istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına,2-Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1531 E., 2017/747 K., sayılı 21/06/2017 tarihli kararının HMK’nun 355 ve 353/1.a.6 maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE,4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcının davalı tarafından yatırılan 5.198,10 TL harçtan mahsubu ile bakiye 5.114,60 TL harcın talep halinde davalıya İADESİNE 5-Davacının istinaf talepleri bu aşamada incelenmediğinden davacı tarafından yatırılan istinaf harcının talep halinde davacıya İADESİNE 6-Tarafların yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 7-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.a.6 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.24/09/2020