Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/76 E. 2021/38 K. 20.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/76
KARAR NO: 2021/38
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY ASLİYE 1.TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2015/253
KARAR NO: 2017/178
KARAR TARİHİ: 13/03/2017
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 20/01/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili kooperatifin ortağı olan davalının kooperatif Genel Kurul kararları uyarınca ödemesi gereken ortaklık ödemelerini ödemediğinden hakkında Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine icra takibinin durduğunu, ayrıca davalı borçlunun icra takibine itirazı ile birlikte yetki itirazında da bulunduğunu ancak müvekkili kooperatifin merkez adresi Bağcılar olduğundan Bakırköy mahkeme ve icra müdürlüklerinin yetkili bulunduğunu, davalının müvekkili kooperatife 13.253,00-TL ortaklık ödemesi borcu ve aylık %5 üzerinden işletilen 9.150,00-TL ‘lik gecikme cezası olmak üzere toplam 22.403,00-TL borçlu olduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına, haksız ve kötü niyetli itiraz nedeniyle % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili yasal süre geçtikten sonra ibraz ettiği cevap dilekçesinde; usule ilişkin olarak icra takibinde yapmış oldukları yetki itirazını tekrar ettiklerini, müvekkili ikametgah adresi ile kooperatifin merkez adresinin Antalya’da olduğunu, bu nedenle Antalya mahkemeleri ile icra dairelerinin yetkili bulunduğunu, yetki itirazlarının kabulü ile öncelikle yetki yönünden davanın reddini talep ettiklerini, müvekkilinin davacı kooperatife herhangi bir borcunun bulunmadığını, kaldı ki borcun varlığının kabulü halinde dahi talep edilen borcun zamanaşımına uğradığını, esasa ilişkin olarak ise müvekkilinin davacı kooperatifte 20/04/1999-05/10/2008 tarihleri arasında işçi olarak çalıştığını, hiçbir zaman kooperatife gerçek anlamda ortak olmadığını, kooperatifte sekreter olarak çalıştığını, davacı kooperatifte kooperatif yöneticileri tarafından müvekkilinin kooperatife ortak gibi gösterilerek kooperatife ait bazı tapuları müvekkilinin üzerine devrettiklerini, 20/07/2008 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurulda kooperatif yönetiminin değişmesi üzerine müvekkilinin tapuda kendi üzerine kayıtlı olan kooperatife ait taşınmazların tapu kayıtlarının kooperatif üzerine alınmasını talep ettiğini, bunun üzerine kooperatif yönetimi tarafından tapu işlemlerinin uzun süreceği belirtilerek müvekkiline Antalya … Noterliğinin 26/08/2008 tarih … yevmiye nolu gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi düzenlettirildiğini, gerçekte kooperatif adına kayıtlı olan taşınmazlarla ilgili düzenlenen satış vaadi sözleşmesinde belirtilen 8.000-TL’nin ödenmediğinin kooperatif muhasebe kayıtları ile sabit olduğunu, yine müvekkilinin kendi üzerinde bulunan kooperatif ortaklığını kooperatif yönetiminin talebi üzerine …’a 30/07/2008 tarihinde devrettiğini ve bu şekilde müvekkilinin kooperatif ortaklığının sona erdiğini, cevap dilekçesi ekinde ibraz ettikleri listeden de anlaşılacağı üzere müvekkilinin ortaklıktan ayrıldığı 30/07/2008 tarihi itibariyle kooperatife herhangi bir aidat borcunun bulunmadığını, daha sonrasında ise kooperatif tarafından 05/10/2008 tarihinde müvekkilinin iş akdinin haksız olarak feshedildiğini, yeni seçilen kooperatif yönetimi tarafından eski yönetim kurulu üyelerinin muvazaalı işlemleri ve Kooperatifler Kanununa aykırı davrandıkları nedeniyle yaptıkları şikayet üzerine Antalya 1.Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/443 esas sayılı dosyasından verilen karar ile ceza aldıklarını, bu yargılamada müvekkilinin beraat ettiğini, müvekkilinin Antalya … Noterliğinin 12/06/2009 tarih … yevmiye nolu ihtarnamesi ile davacı kooperatifteki çalıştığı döneme ilişkin ödenmesi gereken 14.731,65-TL alacak ile birlikte tüm yasal haklarını talep etmesi üzerine davacı kooperatif tarafından iş bu borcu ödememek için müvekkiline karşı icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin davacı kooperatife herhangi bir borcunun bulunmadığını, davacının müvekkilinde alacağı olduğunun kabul edilmesi halinde bu alacağın müvekkilinin kooperatiften olan iş akdinden kaynaklanan alacağından takas edilmesini talep ettiklerini , davacı tarafından en son müvekkili aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin icra takibine itirazı üzerine takibin durduğunu, ayrıca davacı tarafından açılan huzurdaki itirazın iptali davasında talep edilen icra inkar tazminatını alacak likit olmadığından kabul etmediklerini, müvekkili aleyhine yapılan icra takibi ile huzurdaki davanın haksız ve yersiz olduğunu belirterek davanın reddine alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ” davanın kısmen kabulü ile icra takip dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın kısmen iptaline, takibin 13.143 -TL asıl alacak, 8.425,38-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 21.568,38-TL alacak üzerinden devamına, bu miktarın içerisindeki asıl alacak olan 13.143-TL’ye takip tarihinden itibaren aylık %1,5 oranından başlamak ve yasal faiz oranının %100’ünü aşmamak üzere temerrüt faizi uygulanmasına,hükmolunan asıl alacak miktarı( 13.143-TL) genel kurul kararları uyarınca belirlenmiş olduğundan likit kabul edilmekle asıl alacağın takdiren %20’si tutarı 2.628,60-TL davacı kooperatif yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesine, davacının fazla isteminin reddine, davacının takipte kötü niyetli olduğu kanıtlamadığından davalı tarafın kötü niyet tazminat talebinin reddine ” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle: davalının, davacı kooperatife gerçekte üye olmadığını, kendi iradesi dışında ortaklık payı verildiğini, sadece işçi sıfatıyla çalıştığını, kendi üzerinde bulunan ortaklık payını da yine kooperatif yönetiminin isteği ile dava dışı …’a devrettiğini, ceza mahkemesinde davalı hakkında da yargılama yapıldığı ancak davalının beraat ettiği, kooperatif ticari kayıt ve belgelerinin usulüne uygun tutulmadığından hükme esas alınamayacağı, davalının 132 no lu üyeliğinin ikrar edilmesi nedeniyle üyeliğinin bulunduğunun mahkemece kabul edilmesine rağmen üyeliğin devredildiğini belirtir beyana ise itibar edilmemesinin hukuken dayanaksız olduğu belirtilerek mahkemece verilen kararın kaldırılması talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE Dava, davacı kooperatifin Genel kurul kararı ile belirlenen aidat alacağının tahsili talebiyle davalı aleyhine başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İcra takip dosyası: Bakırköy …İcra dairesinin … E sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı kooperatif tarafından takip alacaklısı olarak davalı aleyhine 31.12.2013 tarihine kadar olan Genel kurul Kararı ile tayin edilen ortaklık ödeme ve gecikme faizinin tahsili talepli olarak 13.253.00 TL asıl alacak( 2013 yılına kadar olan ortaklık ödeme alacağı) 9.150,00 TL gecikme faizi (Genel kurul kararı doğrultusunda aylık %5 üzerinden) olmak üzere toplam 22.403.00 TL nin tahsilinin talep edildiği , davalı tarafça yetkiye ve borca itiraz edilmesi nedeniyle 21.11.2014 tarihinde takibin durdurulmasına karar verildiği ve davacının ise, İİK 67. madde gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmaktadır. Bilirkişi heyetince (kooperatif hukuku uzmanı ve mali müşavir) düzenlenen raporda özetle: A- Davalının, davacı kooperatife üye olduğunun kabul edilmesi halinde, davalının, kooperatif üyeliğinin ana sözleşme ve 1163 sayılı kanun uyarınca belirlenen şekil şartlarına uygun olarak devir ve temlik etmediğinin kabulü ile , davalının zaman aşımına yönelik yaptığı itirazlarda nazara alınarak, 2009 yılı Mayıs ayından önceki 7.653.00 TL aidat ödemelerinden sorumlu tutulamayacağı ve ancak Mayıs 2009 yılı da dahil olmak üzere 2013 yılı Aralık ayı arasında toplam aylık 100 TL den ödenmesine karar verilen 56 aylık borç tutarı olan 5.600,00 TL den sorumlu tutulabileceği Genel kurul ile belirlenen aylık %20 ve %5 temerrüt faizinin Yargıtayın son yerleşik içtihatlarına aykırı olması nedeniyle uygulanamayacağı, yıllık %18 (aylık 1,5) oranındaki hesaplama uyarınca gecikme faizinin de 2.394,00 TL olarak hesaplanabileceği, B-Ancak, dosya kapsamı arasına alınan yazı ve belgeler uyarınca kooperatifin yaptığı işlemlerin tapu kayıtları ile örtüşmediği, davacı tarafından dava dışı üyeliğin devir ve temlik edildiği dava dışı …a doğrudan satılmış olma ihtimalinin yüksek olması , davalının kendi üzerindeki kooperatif ortaklığını, davacının talebi üzerine …a devir ve temlik ettiğine dair samimi beyanlarının dosyadaki bir kısım belgelerle örtüşmesi nedeniyle davalının 30.07.2008 tarihinden itibaren sorumlu olmayacağı, zaman aşımı defi nedeniyle 2009 Mayıstan önceki alacakların da tazminin talep edilemeyeceği ve nihai takdir ve değerlendirmenin mahkemeye ait olduğuna dair rapor tanzim edilmiştir. SGK Antalya İl Müdürlüğünce mahkemeye gönderilen davalıya ait sigorta hizmet kayıtlarının incelenmesinde: Davalının, davacı kooperatifte 20.04.1999 tarihinde sigortalı olarak işe başladığı, 05.10.2008 tarihinde ise işten ayrıldığı belirtilmiştir. Antalya Cevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünce düzenlenen dosya da yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda davalının, davacı kooperatifin 2003 yılından 2009 yılın kadar (2009 yılı dahil olmamak üzere)= 132 nolu üyesi olarak bulunduğu ve Genel Kurul toplantılarına katıldığı, İstanbul Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünce dosyasında ise davalının 2009 hesap yılı olağan genel kurul hazirun cetvelinde 132 nolu ortak olarak kayıt edildiği ve 2010,2011,2012 ve 2013 yıllarına ait, olağan genel kurul hazirun cetvelinde 132 nolu ortak olarak kaydının bulunduğu dair tespit yapılmıştır. Yönetim Kurulu Karar defterine göre; davalının dava konusu olmayan 23 nolu üyelikten ayrılma ve üyeliğin devrinin , davalı tarafça verilen dilekçe üzerine yönetim kurulunca kabul edildiği , yine 129 nolu üyeliğin yönetim kurulunca 13.01.2014 tarihinde alınan karar ile dava dışı kişilere devir ve temlik edilmesine dair oy birliği ile karar alındığı ve bu haliyle 23 ve 129 nolu üyeliklerin yasanın aradığı şekil ve şartlara riayet edilerek devredildiği anlaşılmaktadır. Yönetim kurulunun 15.12.2014 tarihinde aldığı karar ile 132 nolu ortağı ..ın üyelik devrine ilişkin olarak verdiği dilekçe ile 132 nolu üyeliğin tüm aktif ve pasifleriyle davalıya devir ve temlik edilmesine oy birliği ile kabul edilmiştir. Ortaklar pay defterine göre, davalının defterin 71 nolu sayfasında 132 nolu ortak olarak kaydedildiği, ancak iş bu defterin kuruluştan itibaren tüm ortakları ve ortak devirlerini gösteren bir defter olmadığı, 2013 yılında tasdik ettirildiği, pay defterinde kayıtlı ortakların üyelikleri sebebiyle yaptıkları tüm ödemelerin defterde gösterilmediği, üyelik devir işlemleri sonucunda alınan yönetim kurulu kararlarının gösterilmediği belirtilmektedir. Davalı tarafın beyanından, 20.04.1999-05.10.2008 tarihleri arasında sekreter işçi olarak kooperatifte çalıştığı, o dönemdeki yöneticilerin kedisini ortak gibi gösterdikleri ve kooperatife ait bazı tapuları adına devir ettikleri ,20.07.2008 tarihinde olağanüstü genel kurulda yönetimim değişmesi üzerine davalının kendi adına kayıtlı bulunan taşınmazların kooperatif üzerine alınmasını talep ettiği ve 132 nolu üyeliği dava dışı …a 30.07.2008 tarihinde devrettiği belirtişmiştir. Yönetim Kurul karar defterinde ise davalının 30.07.2008 tarihinde üyeliği …’a devrinin kabulüne dair yönetim kurulu kararı bulunmadığı anlaşılmaktadır. Antalya 1. Ağır Ceza Mahkemesinde 2011/443 E sayılı dosyada davalı hakkında da zimmet suçu işlediğinden bahisle yargılama yapılmış ise de davalının kooperatifte yetkili müdür veya yetkili üye olmadığı ve bu haliyle atılı suçun yasal unsurlarının oluşmamış olmasından bahisle beraat kararı verilmiştir. Antalya 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/537 e 2014/270 K sayılı dava dosyası ile, davalı aleyhine davacı tarafça açılan tapu iptal ve tescil davasında ‘Antalya ili … ilçesi … köyü … ada … parsel … blokta bulunan … nolu bağımsız bölümüm … arsa payının, … no lu bağımsız bölümüm … arsa payının, … nolu bağımsız bölümün … arsa payının, … nolu bağımsız bölümün … arsa payının davalı adına tapu kaydının iptali ile davacı adına kayıt ve tesciline dair karar verilmiştir. Üyelik devir sözleşmesi yapıldığı tarih itibariyle sözleşmenin yanları arasında geçerli sonuç doğurmasına karşın, kooperatif bakımından 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 14/3. maddesi uyarınca, devrin kooperatife bildirilmesi ve yönetimin makul sürede yapacağı inceleme sonunda devir alanın ortaklık şartlarını taşıması durumunda devir alanı makul süre içerisinde üyeliğe kabul kararı verdiği tarihte hüküm ifade eder.(Yargıtay 23.Hukuk Dairesi 2014/9811 E 2015/995K) Ortaklığın devir biçimi yasada gösterilmemiştir. Ancak pay devrinin alacağın temliki yolu ile yapılması, temlikin de BK’nın 163. maddesi maddesi uyarınca yazılı olması gerekmektedir. Üyeliğe bağlı hak ve alacakların borçlusu kooperatif, alacaklısı ise üyeliği devir alan yeni ortaktır. Eğer devir eden ortak pay yönünden borçlu ise, borcun nakli hükümleri uygulanır (BK 173 vd), borç devir alana geçer. Ancak, pay devri için resmi şekle bile gerek bulunmamaktadır. Her ne kadar yapı kooperatifinde, ortakları mal sahibi yapmak amacı olsa bile, pay devri, bir satış vaadi de değildir. Bu nedenle, adi yazılı devir dahi geçerlidir. Devredenin borçları, devre ve devrin kabulüne engel değildir. Devredenin borçları devir alana geçer ve ödemediği takdirde devralanın ihraç edilme olanağı da her zaman vardır. Daire satımında üyelik kendiliğinden alıcıya satım ile birlikte geçmez. Satıcının üye olması ve üyeliğinin alıcı tarafından ayrıca devir alınması gerekmektedir. Üyelik ayrıca devredilmedikçe satıcının üyeliği kooperatif nezdinde devam eder. Satıcının üye olması, alıcının bu üyeliği ayrıca devir alması, devir alanın kooperatif üyelik koşullarını taşıması halinde kooperatifin bu kişiyi 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 14/3. ve ana sözleşmenin 17/2. maddeleri uyarınca ortaklığa kabul etmesi zorunludur. Üyelik devir sözleşmesi yapıldığı tarih itibariyle sözleşmenin yanları arasında geçerli sonuç doğurmasına karşın, kooperatif bakımından ise 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 14/3. ve ana sözleşmenin 17/1. ve 2. maddeleri hükümleri gereği, devrin kooperatife bildirilmesi ve yönetimin makul sürede yapacağı inceleme sonunda devir alanın ortaklık şartlarını taşıması durumunda devir alanı makul süre içerisinde üyeliğe kabulü kararı verdiği tarihte hüküm ifade eder. 17/1. madde hükmünde yer alan yazılı başvuru koşulu, devrin geçerliliğine ilişkin olarak değil, devrin kooperatife iletilmesi ve kabulü için ispat bakımından sevk edilmiştir. Bu nedenle, kooperatif üyelik hakkının devredildiğinin davadan önce davalı kooperatife bildirilmemesi, devir alanın hakkına olumsuz bir etki yapmaz. (Yargıtay 23.Hukuk dairesi2015/2728 E 2015/2508 K ) Aksu Tapu sicil müdürlüğünün Antalya ili … ilçesi … mah. … da … parselde … blok … nolu taşınmazla ilgili olarak tapu kaydının incelenmesinde; davalı adına kayıt ve tescil yapılmamış ise de mahkemece davalının 132 nolu üyeliği dava dışı …’a devrettiği ve bu şekilde kooperatif üyeliğinden ayrıldığını açıkça ikrar etmesi nedeniyle tapu kayıtlarında yer alan bu durumun davalı lehine değerlendirilmediği belirtilmiştir.Davaya konu somut uyuşmazlıkta, davalı tarafça sunulan deliller arasında 20.10.2009 tarihli davalı tarafından ”sayın Av. … S.S. Antalya Yeni Hava – iş Konut Yapı Kooperatifine hitaben düzenlenen ve tarihisiz ortaklık ödemeleri hakkındaki muhtıraya hitaben yazılan yazıda 132 no lu ortaklıkla ilgili olarak, tarafına tahsis edilen … ada … blok … nolu bağımsız bölümü 30.06.2008 tarihinde dava dışı …’a devrettiğini ve ortaklıktan ayrıldığını, kooperatife herhangi bir borcunun bulunmadığını belirtir dilekçenin gönderildiğine dair PTT alındısının bir örneği sunulmuştur. Hukukumuzda kooperatiflere giriş ve çıkışlara ”açık kapı ilkesi” benimsenmiştir. Çıkma için usulüne uygun bir bildirim bulunması yeterlidir. Çıkmanın haklı bir nedene dayanma zorunluluğu da bulunmamaktadır. Ortağın hiç bir surette kooperatiften çıkamayacağına dair düzenlemeler hükümsüzdür. Kooperatifler Kanunun 11/1 maddesi bu kurala bir istisna getirmiş olup buna göre; kooperatiften çıkma hakkının kullanılması ana sözleşme ile en çok 5 yıl süreyle sınırlanabileceği belirtilmiştir. Kooperatifler kanunun 10 .maddesine göre her ortağın kooperatiften çıkma hakkı bulunmaktadır. Ortaklıktan çıkma tek taraflı irade beyanıyla hukuki sonuç doğurmaktadır.Ortaklıktan çıkma isteğinin yönetim kurulunun kabulden kaçınması veya kabul edilmemesi halinde ise, ortak çıkma isteğini noter aracılığıyla yönetim kuruluna bildirir ve bu bildiri tarihinden itibaren çıkma gerçekleşir. Davaya konu somut uyuşmazlıkta ise icra takip dosyasına konu edilen takip alacağı dayanağı 132 no lu üyeliğin dava dışı …’a devrinin kabulüne dair bir karar bulunmadığı bilirkişi raporu ile sabittir. Zamanaşımı, takas defi yönünden yapılan inceleme; Mahkemece zaman aşımı ve takas defi süresinde ileri sürülmesi halinde değerlendirilebileceği davaya konu uyuşmazlıkta ise süresinden sonra sunulduğu belirtilerek mahkemece dikkate alınmadığını belirtilmiştir. Dava dilekçesinin davalıya 01.04.2015 tarihinde usulüne uygun şekilde tebliğ edildiğin dosyada mübrez tebligat parçasından anlaşıldığı, takas ve zaman aşımı defi bulunulduğunu belirtir cevap dilekçesinin ise 08.06.2015 tarihinde mahkemeye sunulduğu ve ve bu haliyle basit yargılama usulüne tabi iş bu dava da HMK 316-319 maddeleri uyarınca süresinde cevap dilekçesi sunulmadığı anlaşılmaktadır. Tüm Yargıtay Daireleri ve Dairemizce “cevap dilekçesinin ıslahı suretiyle zamanaşımı definde bulunulabileceği” kabul edilmektedir. Ancak bunun temel koşulu davalının süresinde usulüne uygun cevap dilekçesi vermesidir. Hiç sunulmayan cevabın ıslahı olamayacağı gibi,süresinde verilmeyen yok hükmündeki cevabında ıslahı olamaz. Bu nedenle davaya hiç cevap vermeyen, davalının olmayan cevap dilekçesini ıslah ederek yaptığı zamanaşımı definin hukuki değeri olmadığı düşünülmeden bu def’i değer verilerek karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir (Yargıtay 9 Hukuk Dairesi 2017/5376 E 2017/10441K sayılı ilamı) Cevap dilekçesinde zaman aşımı ileri sürülmemiş ya da süresi içerisinde cevap dilekçesi verilmemişse 6100 Sayılı HMK nun 141/2 maddesi uyarınca ancak davacının açık muvafakati ileri ileri sürülebilir. Yargıtay 04.11.2014 tarihli ve 3943 E.-6950 K; 08.12.2014 tarihli ve 5307 E.-790 K. sayılı ilamlarında da açıklandığı üzere, takas talebinin mutlaka karşı dava şeklinde ileri sürülmesi zorunlu olmayıp, savunma olarak da ileri sürülmesi olanaklıdır. İlke olarak, takas def’i de diğer defiler gibi cevap dilekçesinde süresinde ileri sürülmelidir.Somut olayda ise süresinden sonra sunulan cevap dilekçe sinde ileri sürüldüğü anlaşılmaktadır. Hükme esas alınan bilirkişi heyet raporunda mali yönden yapılan değerlendirmede, davacının ticari defterlerinin incelenmesinde, 2007 ve 2008 yılı yevmiye defterlerinde 131-ortaklardan alacak hesabında açılış maddesinde ve kapanış maddesinde ortakların ad ve soyadlarının belirtilmediği, bu nedenle 2006,2007,2008 ve 2009 yılı ticari defterlerinde kooperatifi hangi ortağından ne kadar alacaklı olduğunun belirlenmediği, 2009 yılına ait ticari defterlerinde ibraz edilmediği, ancak 2010 yılına ait yevmiye defteri açılış maddesinde 131- ortaklardan alacaklar hesabının ayrıntılı dökümünün yapıldığı, 2010 yevmiye defterinde davalıdan alacak tutarının 3.510,00 TL olarak belirtildiği, 31.05.201 tarihinde 69 madde ile yaptırılan kayıtta ”hesap düzeltmesi” açıklamasıyla 4.493,00 TL cari hesabın borçlandırıldığı, kooperatif bilgisayar kayıtlarına göre, 2007,2008,2009,2010,2011,2012 ve 2013 yıllarında aylık 100 ‘er TL aidat tahakkuk ettirildiği, , her ne kadar 2001 yılı Genel Kurul da aylık %20 , 2008 hesap yılı Genel Kurulda ise aylık %5 gecikme faizi işletileceği belirlenmiş ise de ; 3095 sayılı kanuni faiz ve temerrüt faizine ilişkin kanunun 2/ 1 maddesi TBK 120/2 maddesi uyarınca yasal temerrüt faizinin yüzde yüz fazlasının aşılamayacağı , her ne kadar TBK davaya konu olaydan ve davadan sonra yürürlüğe girmiş ise de TBK nun yürürlüğü ve uygulama Şekli Hakkındaki 6101 sayılı kanunun 7. maddesi TBK kamu düzeni ve geçici ödemelere ilişkin 76, faize ilişkin 88, temerrüt faizine ilişkin 120.maddesi emredici düzenleme getirmesi sonucunda yıllık yasal faizin %9×2=%18 (aylık 1,5) olarak uygulanması gerektiği anlaşılarak davacının, takip tarihi itibariyle davalıdan 13.143,00 TL asıl alacak, aylık %1,5 gecikme faizi üzerinden yapılan hesaplama sonucu 8.425,38 TL işlemiş faiz olarak hesaplanmıştır. HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun ve dosyada hükme esas alınan bilirkişi raporu ve diğer delillere göre davacının 132 no lu üyeliğini yasanın aradığı usule göre devretmediği, iş bu üyelikten kaynaklı aidat borcundan sorumlu tutulması gerektiği anlaşılmakla , davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiş ve HMK m. 353/1-b1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınan 85,70 TL’lik başvuru harcının Hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.473,33 TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin yatırılan 368,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.104,83 TL’ nin istinaf eden davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa, avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 20/01/2021 tarihinde HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.