Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/758 E. 2022/465 K. 13.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/758
KARAR NO: 2022/465
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/890 Esas
KARAR NO: 2018/1002
KARAR TARİHİ: 20/11/2018
DAVA: Kayıt Kabul
KARAR TARİHİ: 13/04/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müflis şirketin, müvekkilinden satın almış olduğu mal bedellerinden kaynaklanan 4.830,10 USD bakiye alacaklarının bulunduğunu, müflis şirketin iflas tasfiye işlemlerinin yürütüldüğü, istanbul Anadolu … icra ve İflas Müdürlüğümün … İflas sayılı dosyasına, 06.05.2013 tarih, … no.lu, 06.05.2013 tarih, … no.lu ve 21.05.2013 tarih, … no.lu faturalar ile cari hesap ekstresi sunularak, 14.918,73 TL alacaklarının, iflas tarihinden sonra işleyecek yasal faizi ile birlikte iflas masasına kayıl ve kabulü talebinde bulunulduğunu, ancak iflas idaresinin, müflis şirket yetkilisinin borcu kabul beyanına rağmen, “sunulan belgeler ve müflisin beyanı dikkate alındığında, alacağın varlığını tevsik edici nitelikte bulunmadığı ve yargılamayı gerektirdiği” gerekçesiyle alacaklarının tümüyle reddine karar verildiğini, faturalar ve cari hesap ekstresi ile müvekkili şirkete ait ticari defter ve belgeler üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesi sonucu alacaklarının varlığının vc miktarının sabit hale geleceğîni belirtmiş olup, müvekkili şirketin reddedilen 4.830,10 USD alacağının iflas tarihi itibarı ile TL karşılığı olan 14.918,73 TL’nin iflas masasına kayıt ve kabulüne, ikinci alacaklılar toplantısına reddedilen alacakları oranında katılmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın öncelikle süre yönünden reddedilmesi gerektiğini, kayıt kabul davasının, sıra cetvelinin ilanı ya da tebliği tarihinden itibaren 15 gün içerisinde açılması gerektiğini, davacı tarafından 14.918,73 TL olduğu iddia edilen alacağının kayıt ve kabulü için İflas idaresine başvurulduğunu, alacak ile ilgili olarak müflisin sorgusunun alındığını, alacaklının beyanı, belgeleri, şirket kayıtlarının incelendiğini ve masaya kaydedilen alacağının tamamının reddine karar verildiğini belirtmiş olup, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”…mal satışından kaynaklı bakiye alacağın müflisin sıra cetveline kayıt ve kabulüne ilişkin olup basit usulde yargılama yapılmasına karar verilmiştir. Davacı, müflis şirketin tasfiye işlemlerinin yürütüldüğü İstanbul Anadolu …İflas Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına başvuru yaptığını , sunulan belgelerin alacağı tevsik edici nitelikte olmaması, yargılamayı gerektirmesi nedeniyle reddine karar verildiğini belirterek mevcut davayı açmış olup, davalı taraf ise davanın süresinde açılmadığını, davacı alacağının kesin delillere dayanmadığını beyan ederek davanın reddini istemiştir. Davalı şirketin İstanbul Anadolu 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/ 272 esas sayılı dosyasında 19.10.2016 tarihinde iflasına kara verildiği, tasfiyenin adi tasfiye olarak yapıldığı, iflas işlemlerinin İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … iflas sayılı dosyasından yürütüldüğü, 03.03.2017 tarihinde birinci alacaklılar toplantısının yapıldığı, sıra cetvelinin 03.08.2017 tarihinde Karar gazetesinde, 08.08.2017 tarihinde Ticaret Sicil Gazetesinde yayımlandığı , davacı şirketin 4.830,10 USD ( 14.918,73 TL ) miktarlı alacak için 8 kayıt numarası ile başvurduğu, bu alacağın yargılamayı gerektirmesi nedeniyle reddedildiğine karar verildiğinin iflas müdürlüğü tarafından mahkememize bildirilmesi nedeniyle davanın açılış tarihinin 10.08.2017 tarihi olması, İİK 235 gereği davanın sıra cetvelinin ilanından itibaren 15 günlük süre içerisinde açılması nedeniyle davanın süresinde açıldığı tespit edilerek davalının süre itirazının reddine dair karar verilmiş, Tarafların tacir olmaları nedeniyle ticari defterlerinin incelenmesine ihtiyaç duyulmuş ve bu amaçla mali müşavir bilirkişi …dan rapor aldırılmış, sunulan raporda davacının incelenen 2013-2014-2015 ve 2016 yılı defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davacının incelenen defterlerine göre 19.10.2016 iflas tarihi itibariyle davalıdan 4.830,10 tl karşılığı 14.918,73 TL alacaklı olduğu, davalının incelenen 2014-2015 ve 2016 yılı defterlerinin de usulüne uygun tutulduğu, davalının kendi defterlerine göre 19.10.2016 iflas tarihi itibariyle 4.829,01 USD karşılığı 15.429,18 TL borçlu gözüktüğü ,dava konusu faturaların her iki şirket defterlerinde ihtilafsız olarak kayıtlı olduğu, bu fatura ve sevk irsaliyeleri üzerinde teslim alan bölümünde isim ve imzanın bulunduğu, davalı … şirket yetkilisi …in iflas masasına sunmuş olduğu beyanında borcu kabul ettiği hususları topluca değerlendirildiğinde davacının dava konusu malları davalı şirkete teslim ettiği ve 19.10.2016 iflas tarihi itibariyle 4.829,01 USD karşılığı alacaklı olduğunun bildirildiği görülmüştür. Davaya konu faturaların her iki tarafın defterlerinde ihtilafsız şekilde kayıtlı olması, müflis şirket yetkilisinin icra müdürlüğüne sunduğu beyanında borcu kabul ettiğini beyan etmesi, davaya konu malların davalıya teslim edildiği konusunda ihtilaf bulunmaması, davacının alacağının davalının defterlerinde dahi 4.829,01 USD karşılığı 15.429,18 TL olarak kayıtlı olması, fatura bedellerinin tutarı ve davacının 2013 yılından bu yana tutulan defterlerinin incelenmesi, davalının ise 2014 yılından itibaren tutulan defterlerinin incelenmesi gözönüne alındığında davacının usulüne uygun tutulan defterlerine itibar edilmek suretiyle davalıdan 4.830,10 USD karşılığı 14.918,73 TL alacaklı olduğu tespit edilmekle davanın miktar itibariyle tam kabulüne dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin davanın süresinde açıldığı yönündeki kararın usul ve yasaya uygun olmadığı, faturaların tek başına alacağın iflas masasına kaydı için yeterli bir neden olmadığı, davacı tarafın, davalı … şirket ile aralarındaki akdi ilişki olduğunu ispat etmesi gerektiği, satışın yapılıp malın veya hizmetin teslim edildiği ve satışın veresiye yapıldığının davacı tarafça ispatlanması gerektiği, mahkemece alacağın varlığının ispat edilememiş olmasına rağmen haksız ve hukuka aykırı olarak davanın kabulüne karar verdiği belirtilerek mahkemece verilen kararın kaldırılması talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, İİK 235. maddesi gereğince açılmış olan sıra cetveline itiraz (kayıt kabul) davasıdır. İİK 235. maddede, sıra cetveline itiraz edenlerin, cetvelin ilanından itibaren 15 gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecbur oldukları, 223. maddenin üçüncü fıkrası hükmünün mahfuz olduğu belirtilmiştir. Maddede düzenlendiği üzere, sıra cetveline itiraz davası açma süresi 15 gündür. Süre, sıra cetvelinin ilanından itibaren başlar. İİK 166. maddedeki gazetelerde yapılan ilanlardan en son ilan tarihinden itibaren işlemeye başlar. İflas masasına alacak yazdırırken, tebligatı kabule elverişli adres gösterilerek, Adalet Bakanlığınca çıkarılan tarifede gösterilen yazı ve tebliğ giderlerini avans olarak vermek suretiyle, İflas idaresince alınacak kararların kendisine tebliğ edilmesini istemiş olan alacaklılara, alacaklarının kabul veya ret edildiği ayrıca tebliğ edilir (İİK 223). Bu alacaklılar için sıra cetveline itiraz davası açma süresi, sıra cetvelinin ilanından itibaren değil, bu tebligatın yapıldığı tarihten itibaren işlemeye başlar. Somut olayda, İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … İflas dosyası dosyası ile ilgili vermiş olduğu 17/08/2017 tarihli cevabı yazısına göre, Müflis şirket hakkında tasfiyenin İİK 219 maddesi uyarınca adi tasfiye olarak yapılmasına karar verildiği, 03.03.2017 günü saat 14:30’da 1. Alacaklar toplantısı yapıldığı ve tasfiye işlemlerinin devam etmekte olduğu, iflas kararının henüz kesinleşmediği, tanzim edilen sıra cetvelinin 03.08.2017 tarihli Karar Gazetesinde ve 08.08.2017 tarihli ticaret sicili gazetesinde yayımlandığı, davacı vekili 11/01/2017 tarihinde 8 kayıt numarası ile iflas masasına 4.8309,10 USD (14.918,73 TL ) alacak için kayıt yaptırdığı , iflas dairesince düzenlenen sıra cetvelinde alacağın tamamı reddedildiği, kararının davacı vekiline tebliğe gönderildiği, 55 TL masraf avansı yatırıldığı ve 18.08.2017 tarihinde davacı vekiline tebliğin yapılmış olduğu tespit edilmiştir. Somut olayda, davanın 10/08/2017 tarihinde açıldığı ve bu haliyle yasal 15 günlük hak düşürücü süre içerisinde açıldığının anlaşılması üzerine işin esasının incelenmesine geçilmiştir. …nin, İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/272 E. 2016/764 K. sayılı kararıyla 19/10/2016 tarih itibariyle iflasına karar verilmiştir. UYAP sisteminde yapılan incelemede kararın Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 05/03/2020 tarihli 2017/994 E. 2020/1552 K. sayılı ilamı ile onandığı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 20/01/2021 tarihli 2020/1950 E. 2021/142 K sayılı ilamı ile karar düzeltme isteminin reddine karar verildiği anlaşılmıştır. İflas dairesince mahkemeye gönderilen bilgi ve belgeler arasında müflis şirket yetkilisi olarak belirtilen … isminin yazılı ve altında imzanın atılı olduğu ” 8. Sırada alacak kaydı yaptıran alacağın bakiyesini kabul ediyoruz ” yazılı beyan sunulduğu görülmüştür. Mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenen raporda özetle : tarafların incelenen defterlerini usule uygun tutulduğu, dava konusu faturalar ve sevk irsaliyelerinde teslim olan bölümde isim ve imzanın bulunduğu, alacağın kaynağı faturaların her iki şirket defterlerinde ihtilafsız olarak kayıtlı olduğu, davalı … şirket yetkilisi …n iflas masası’nın sunmuş olduğu beyanında borcu kabul ettiği hususları birlikte değerlendirildiğinde davacının dava konusu malları davalı şirkete teslim ettiği ve 19.10.2016 iflas tarihi itibariyle 4.829,01 USD (14893,14 TL ) alacaklı olduğu görüş ve tespitinde bulunulmuştur. Ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Davaya konu somut olayda;… seri numaralı 45.812,26 USD bedelli, 1.122,24 USD bedelli ve … seri numaralı 191,16 USD bedelli , 3 adet faturadan kaynaklı olarak bakiye 4.830,10 USD nin tazminat talepleri iflas masasına kayıt ve kabulüne ilişkin davanın açıldığı, tarafların incelenen defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu 12.06.2018 tarihli bilirkişi raporunda belirtilmiştir . Davalı şirket hakkında İstanbul Anadolu 3. Asliye ticaret mahkemesinin 2013/272 esas sayılı dosyasında 19.10.2016 tarihinde iflas kararı verildiği ve bu tarihli Merkez Bankası efektif döviz satış kuru karşılığı ( 1 USD= 3,0887 TL ) nazara alındığında 4.830,01 USD nin karşılığı 14.915,45 TL’ye tekabül etmektedir. İş bu nedenle, HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmadığı anlaşılmakla; kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b.1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 14/09/2021 tarihli 2021/10 E. 2021/61 K. sayılı ilamında; 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 2. maddesinde ifade edilen (1) sayılı tarifenin 1/e bendinde belirtilen işin esasının hüküm altına aldığı kararlardan anlaşılması gerekenin, ilk derece mahkemesi yerine geçilerek verilen ve icra kabiliyeti söz konusu olan kararlar olduğu, ilk derece mahkeme kararlarına dair istinaf başvurusunun esastan reddi yönündeki kararların ise icra edilebilir karar niteliğinde olmadığı için maktu harca tabi olduğu ifade edilmiştir. Somut dosya yönünden Dairemizce yapılan inceleme neticesinde verilen istinaf başvurusunun esastan reddi kararı icra edilebilir bir karar niteliğinde değildir ve ilk derece mahkemesi kararının geçerliliği devam etmektedir. İlk derece mahkemesi kararı kaldırılarak esas hakkında yeni bir karar verilmediği için emsal ilamda açıklanan hususlar Dairemizce de uygun bulunarak, davalı yönünden istinaf karar harcının maktu olarak belirlenmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınan 121,30 TL’nin başvuru harcının hazineye GELİR KAYDINA,3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından, davalı tarafından yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL’nin istinaf eden davalıdan tahsili ile hazineye GELİR KAYDINA, 4-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davalıya ilk derece mahkemesince iadesine, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy çokluğu ile karar verildi.13/04/2022
MUHALEFET ŞERHİ 492 sayılı Harçlar Yasası’nın 2. maddesinde “Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olduğu ” belirtilmiştir. Harçlar Kanunu Genel Tebliği , (1) Sayılı Tarife Yargı Harçlarının III- karar ve ilam harcı başlıklı 1/a maddesinde “Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68.31 oranında nisbi harç alınacağı”, 1/e maddesinde ” (değişik:5235/m. 52) yukarıdaki nisbetlerin Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay ve Yargıtay’ın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları içinde aynen uygulanacağı” belirtilmektedir. Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 27.12.2021 tarih ve 2021/9035 E 2021/7367 K sayılı ilamında da ”… Bölge Adliye Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan temyiz başvurusu üzerine HMK’nın 344 maddesi uyarınca, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekiline usulüne uygun şekilde tebliğ edilen muhtıra kapsamında 1 haftalık kesin süre içerisinde gerekli harç ve giderlerin yatırılmadığı gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesince HMK’nin 366/1 maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 344/1 maddesi uyarınca davacının temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına ilişkin olarak verilen 05/11/2021 tarihli ek kararda hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nin 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi 05/11/2021 tarihli ek kararının onanmasına ”dair karar verildiği nazara alındığında; nisbi değere tabi bulunan davalarda, davanın kabulüne/kısmen kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı aleyhine davalı tarafça istinaf yasa yoluna başvurulması halinde Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddi ile nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmesi gerektiği düşüncesiyle, sayın çoğunluğun bu konuya ilişkin görüşüne katılmamaktayım.