Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/755 E. 2022/834 K. 06.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/755
KARAR NO : 2022/834
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2016/908 Esas
KARAR NO : 2018/893
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 06/07/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı şirket arasında ticari ilişki bulunduğunu, müvekkilinin davalıya verdiği hizmet nedeniyle cari hesap dökümündeki alacaklı olduğu miktara ilişkin 19.08.2016 tarihinde İstanbul … İcra Müd.’nün … E. sayılı dosyasında 22.064,18 TL asıl alacak üzerinde icra takibi başlattıklarını; davalının ödeme emrini tebliğ aldığı 22.08.2016 tarihinde şirket hesaplarına 17.793,37 TL kısmi ödeme yaptığını ve icra dosyasına sunmuş olduğu dilekçe ile tüm borca ve ferilerine itiraz ettiğini; davalının icra takibine yaptığı itirazın iptaline ve takibin işleyecek faiziyle birlikte devamını, bu nedenle davalı itirazının iptaline, takibin devamına, davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine ve yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davacı taraf arasında imzalanan Güvenlik Hizmetleri Sözleşmesinin 7. maddesinin 2. bendinde “Taraflar 1 ay önceden yazılı olarak bildirmek kaydıyla sözleşmeyi her zaman tek taraflı olarak feshetme hakkına sahiptir.” ibaresini geçtiğini, Sözleşme kapsamında müvekkilinin kendi üzerine düşen edimlerini süresinde yerine getirdiğini, hizmetin ifa edileceği yeri belirlediğini, 22.08.2016 tarihinde 17.793,37 TL ödeme yaptığını ve üzerine düşenleri yaptığını, tüm bunlara rağmen müvekkilinin hizmet alamadığını,ve bu nedenle de sözleşmeyi 09.09.2016 tarihinde ihtar çekerek feshettiğini, Müvekkilinin aldığı hizmet karşılığı ödemelerini eksiksiz olarak yaptığını, davacının takibe konu ettiği faturalar ise müvekkilinin hizmet almadığı döneme ilişkin olduğunun davacı yana çekilen ihtarnameler ile sabit olduğunu, faturanın tek başına alacağı kanıtlamak için bir ispat aracı olamayacağı hususunun Yargıtay kararları ile de açıkça görüldüğünü, davalının hizmet sunulduğunu da ispat etmesi gerektiğini, bu nedenlerle davanın reddine, tazminata hükmedilmesini, yargılama masrafı ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”… Taraflar arasındaki 01.02.2016 tarihli sözleşmenin 7.2 maddesi gereğince, taraflardan her biri, 1 ay önceden yazılı olarak haber vermek koşulu ile sözleşmeyi her zaman feshedebilir.Davalı taraf 12.07.2016 tarihli Noter ihtarnamesi ile taraflar arasında akdedilen 01.02.2016 tarihli güvenlik hizmetleri sözleşmesinin sözleşme maddeleri gereği işbu ihtarnamenin tebliğinden 1 (ay) sonra feshedileceği ihtarında bulunmuştur. Söz konusu ihtarname 21.07.2016 tarihinde davacı çalışanına tebliğ edilmiştir. Bu durumda, sözleşmeye ve ihtarın tebliğ tarihine göre, davalı taraf, 21.08.2016 tarihine kadar davacıya güvenlik hizmeti ücreti ödemek zorundadır. 21.07.2018 tarihine kadar ücret istemek hakkına sahip olan davacı taraf, Ağustos ayından sadece 11 günlük ücret talebinde bulunmuştur. Davacı taraf işbu 11 günlük ücret talebinde haklıdır. Ağustos ayında toplam 21 günlük ücret talep hakkına sahip iken 11 günlük ücret talep eden davacı, kendi tercihi ve talebi ile bağlıdır; davalı sözleşme hükmü gereğince Ağustos ayında ücret ödemekle yükümlü bulunmadığı savunmasını ileri süremeyeceği kanaatine varılmakla; Taraflar arasında yapılan sözleşme uyarınca davacının güvenlik hizmeti edimini 2016 Ağustos ayında da yerine getirdiği, buna karşılık davalının 2016 Ağustos ayı güvenlik hizmet ücreti ödemediği, davacının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasında takip tarihi itibariyle davalıdan 22.064,19 TL alacaklı olduğu anlaşılmakla; Davanın kabulüne, davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin aynı şartlarla devamına, takip tarihinden sonra yapılan ödemelerin infaz aşamasında değerlendirilmesine, Asıl alacağın %20 oranında tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Takip tarihi itibariyle muaccel olmayan bir borcun istenildiği, TTK 1530/4 maddesi uyarınca 30 günlük ödeme süresi beklenilmeden icra takibine geçildiği, puantaj kayıtlarının hizmetin verildiğini ispatlama imkanı bulunmadığı, vekalet ücretinin hesabının yanlış yapıldığı belirtilerek mahkemece verilen kararın kaldırılması talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır. Dava itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir. Davaya konu İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası dosya arasında fiziken bulunmadığı 01.11.2018 tarihli müzekkere ile iade edildiği, ancak mahkeme gerekçeli kararında ”davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 19/08/2016 tarihinde fatura alacağından kaynaklı 22.064,19 TL’lik ilamsız takipte bulunulduğu, ödeme emrinin borçluya 22/08/2016 tarihinde tebliğ olduğu,davalı borçlu şirket vekilinin 23/08/2016 havale tarihli dilekçesi ile borca itiraz etmesi üzerine takibin durduğu ve süresi içerisinde itirazın iptali davası açıldığı” belirtilmiştir. Taraflar arasında düzenlenen güvenlik hizmet sözleşmesi incelenmesinde davalının işveren, davacının yüklenici sıfatıyla adlandırıldığı, sözleşmenin 7. maddesinde sözleşme başlangıcı, süresi, sona ermesi ve feshin düzenlendiği buna göre sözleşmenin 01.02.2016 tarihine itibaren 1 yıl süreyle akdedildiği, tarafların bir ay önceden yazılı olarak bildirmek kaydıyla sözleşmeyi her zaman tek taraflı olarak fesih etme hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Fesih İhtarnamesi: Davalı tarafça davacı şirkete Kartal … Noterliği’nden keşide ettiği 12.07.2016 tarih ve … yev. nolu ihtarname ile; “… Müvekkil şirket tarafından da akdedilen sözleşme görülen lüzum gereği feshedilecektir. Sözleşme doğrultusunda işbu hususu tarafınıza bildirme zorunluluğu doğmuştur. ….taraflar arasında akdedilen 01.02.2016 tarihli güvenlik hizmetleri sözleşmesinin sözleşme maddeleri gereği işbu ihtarnamenin tebliğinden 1 (ay) sonra feshedileceğini, sözleşmenin feshi ile birlikte müvekkilinin sözleşmeye ilişkin sorumluluğunun olmayacağını…” ihtarında bulunmuş ve ihtarname 21.07.2016 tarihinde davacı şirket çalışanına tebliğ edilmiştir. Puantaj cetveli: Davacı tarafın mahkemeye ibraz ettiği ağustos 2016 puantaj cetvelinde davacı şirket çalışanları …, … ve … davalı işinde çalıştığı belirtilmektedir. Bilirkişi tarafından düzenlenen raporda özetle: Tarafların ticari defterlerinin süresinde yapıldığı, defterlerin usulüne uygun şekilde tutulduğu,Taraflar arasındaki anlaşmazlığın davacı şirketin, “Özel Güvenlik Hizmeti… Ağustos ayı 11 günlük hizmeti” açıklamalı 16.08.2016 tarih ve … nolu 3.418,38 TL tutarındaki fatura alacağını talep edip edemeyeceği ve davalı şirketin, “04.08.2016 tarihinde vukuu bulan hırsızlık olayı, Palace Şantiyesi/ Güvenlik Görevlisi zaafiyeti nedeni ile” açıklamalı 11.08.2016 tarih ve … nolu 852,43 TL tutarındaki faturasının borcundan düşülüp düşülemeyeceği olduğu, Davacı şirket ticari defterlerinde; İcra takip tarihi itibari ile davalı şirketten 17.793 ve TL alacaklı gözükmekte ise de bunun talebini karşılıklı iade fatura düzenlemekten kaynaklandığı, davacı şirketin alacağının takip tarihindeki alacağının 22.064,18 (17.793,37 TL+852,38 TL+3.418,38 TL) TL , Davalı şirketin, takip sonrası dava tarihinden önce 22.08.2016 tarihinde 17.793,37 TL ödemesi ile, davacı şirketin dava tarihi itibariyle 4.270,81 TL alacağının kaldığı, Davalı şirket ticari defterlerinde ise; 19.08.2016 icra takip tarihi itibariyle 17.793,37 TL bonçlu olduğu, davalı şirketin takip sonrası dava tarihinden önce 22.08.2016 tarihinde 17.793,37 TL ödemesi ile, dava tarihi itibariyle davalı ticari defterlerinde alacağı kalmadığı belirtilmiştir. Uyuşmazlık esas itibariyle davacı tarafça düzenlenen 16.08.2016 tarih ve 3.418,38 TL bedelli ”Özel Güvenlik Hizmeti… Ağustos ayı 11 günlük hizmeti” düzenlenen faturanın alacağının talep edilip edilemeyeceği ve davalı şirketin 11.08.2016 tarih ve 852,43 TL bedelli “04.08.2016 tarihinde vukuu bulan hırsızlık olayı, Palace Şantiyesi/ Güvenlik Görevlisi zaafiyeti nedeni ile” açıklamalı fatura bedelinin davalının borcundan düşülüp düşülemeyeceği noktasındadır. Öncelikle belirtilmesi gerekir ki, 04.08.2016 tarihinde meydana geldiği iddia olunan hırsızlık olayı nedeniyle her ne kadar 852,43 TL tutarındaki fatura bedelinin davalının borcundan düşülmesi gerektiği belirtilmiş ise de; dosya kapsamında faturada yazılı olayın meydana geldiğini kanıtlayacak herhangi bir bilgi ve belge sunulmadığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki sözleşmenin 7.2 maddesinde taraflardan her birinin bir ay önceden yazılı olarak karar vermek koşuluyla sözleşmeyi feshedebileceği açık hükme bağlanmıştır. Davalı tarafça çekilen 12.07.2016 tarihli noter ihtarnamesinde ihtarnamenin tebliğinden itibaren 1 ay sonra sözleşmenin feshedileceğinin belirtildiği, 21.07.2016 tarihinde davacı çalışanlar tebliğ edildiği, davacı tarafın ibraz ettiği Ağustos 2016 puantaj cetvelinde davacı şirket çalışanlarının davalı işyerinde çalıştığının belirtildiği bu haliyle davacı tarafın Ağustos ayına ilişkin 11 günlük ücret talebinde bulunmasının dosya kapsamına uygun olduğu anlaşılmaktadır. Henüz alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılmadığı dönemde, borçlunun itiraza konu borcu kısmen veya tamamen ödemesi mümkündür, bunu engelleyen herhangi bir yasa maddesi bulunmamaktadır. Takibe konu borcun kısmen ödendiği durumlarda ödenmeyen borç tutarına yönelik itirazın iptali davasında, itirazdan sonra ödenmiş olan miktar bakımından itirazın iptalinin istenilmesinde hukuki yararın mevcut olmayacağı kuşkusuzdur. Sonuç itibariyle, icra takibinden sonra ve itirazın iptali davası açılmadan önce borçlu tarafından ödeme yapılması halinde, yapılan bu ödeme düşüldükten sonra kalan miktar üzerinden dava açılması gerekir. Yani takipten sonra, ancak davadan önce yapılmış olan ödemeler yönünden dava açılmasında, davacı tarafın hukuki yararı bulunmamaktadır. (HGK’nın 19.10.2011 gün ve 2011/532-640 E.K. Sayılı ilamı) Bu itibarla, Mahkemece yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda davalının icra takibinden sonra, ancak davadan önce yapmış olduğu ödemeler nazara alınarak davacının 6098 sayılı TBK’nın 100. maddesi uyarınca ne miktar bakımından hukuki yararının bulunduğu tartışılıp, değerlendirilerek, sonucuna göre bir karar vermek gerekir (Yargıtay 11. H.D.’nin 11.03.2015 tarih,2014/17299 E, 2015/3353K Sayılı İlamı). Bu kapsamda öncelikle, takip tarihi itibariyle tespit edilen alacak tutarına, takip tarihinden sonra, takip ile birlikte temerrüdün başladığı kabul edildiğine göre, ödeme tarihine kadar işleyen faiz tutarı, icra vekalet ücreti, icra masrafları eklenmek suretiyle bulunacak toplam alacaktan, TBK’nun 100. maddesi gereği, kısmi ödemelerin öncelikle fer’i alacaklardan düşülerek, davacının itirazın iptali davası açmakta ve miktar bakımından hukuki yararının bulunduğunun tespiti gerekecektir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davalı tarafça icra takibine itiraz edilip, takip durduktan sonra takibe konu asıl alacak tutarının davacıların hesabına havale edildiği ve bu haliyle icra takibine yapılan itirazın haksiz olduğu itirazın iptaline, takibin aynı şartlarla devamına, takip tarihinden sonra yapılan ödemelerin infaz aşamasında değerlendirilmesine dair karar verilse de öncelikle mahkemece; uyuşmazlığa konu icra dosyası dosya arasına alınarak, kapak hesabının düzenlenmesinin istenilmesi ve davalı tarafça davaya konu uyuşmazlığa konu olarak davacılara yapılan ödemeler nazara alınarak yapılacak inceleme ve değerlendirmeden sonra; icra takibine başlamasından sonra itirazın iptal davası açıldığı tarihten önce de TBK 100. maddesine göre yapılan ödemenin öncelikle işlemiş faiz, takip masraflarına mahsup edileceği de göz önünde bulundurularak takipten sonra ve davadan önce gerçekleşen kısmi ödemelerin TBK 100. maddesi gereğince hesaplanması ve vekalet ücretinin yargılama sonucunda hükmedilecek miktar nazara alınarak karara bağlanması gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.a.6 bendi gereğince kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına, dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine iadesine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı tarafın istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/908 Esas, 2018/893 Karar sayılı ve 07/09/2018 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İadesine, 4-Harçlar Kanunu gereğince davalı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının Hazineye GELİR KAYDINA, istinaf karar harcının talep halinde davalıya İADESİNE, 5-Davalının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.06/07/2022