Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/753 E. 2022/700 K. 08.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/753
KARAR NO : 2022/700
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/262
KARAR NO : 2018/830
DAVA TARİHİ: 02/03/2016
KARAR TARİHİ: 18/09/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil sigorta şirketine 03/03/2014-2015 vadeli ve 0001-1110-00959463 numaralı “Tüm İşyeri Sigorta Poliçesi” ile sigortalı olan dava dışı … Teknoloji Mühendislik Ve Tic. A.Ş. kullanımındaki sigortalı mahalde meydana gelen hırsızlık olayı neticesinde zarar oluştuğunu, dava dışı sigortalının … Holding A.Ş. bünyesindeki …. Şirketler Grubunun bir üyesi olduğunu, sigortalı firmanın riziko adresinde grup şirketlerinden olan …İç ve Dış Ticaret Soğutma Sistemleri San. A.Ş. ve…Bakır İşletmeleri San Ve Tic. A.Ş. ile birlikle faaliyet gösterdiğini, sigortalı firmanın grup şirketlerinde yer aldığı 20.000 m2 alana sahip tesisin içinde depo olarak faaliyette bulunduğunu, dava konusu hırsızlık olayının meydana geldiği sigortalı mahallin bulunduğu deponun gözetim, güvenlik ve emniyet hizmetlerinin davalı şirket tarafından üstlenildiğini, sigortalı mahalde hırsızlık hadisesinin meydana gelmesinde davalının sorumluluğunun söz konusu olduğunu, davalı şirket tarafından üstlenilen güvenlik hizmetleri gereği gibi yapılmadığından mahal içerisinde güvenlik zafiyeti oluştuğunu, müvekkilinin rücuen alacağının sağlanması amacıyla hasara sebebiyet veren davalı şirkete 22/08/2015 tarihli rücu yazısı gönderdiğini, iş bu yazıdan olumlu bir netice alınamaması üzerine davalı şirket aleyhine İstanbul Anadolu 11. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, takibe borçlu şirket tarafından haksız ve dayanaksız olarak itiraz edildiğini beyan ederek itirazın iptali ve takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili ile …. İç ve Dış Soğutma Sistemleri San. A.Ş. arasında güvenlik sözleşmesi mevcut olup, sigortalı …Teknoloji Müh. Ve Tic. A.Ş. ile müvekkili şirket arasında özel güvenlik hizmetine ilişkin bir sözleşme bulunmadığını, sigortalı şirketin ayrı tüzel kişilik olduğunu, … A.Ş. ile imzalanan özel güvenlik hizmeti sağlanmasına ilişkin sözleşmelerinde sigortalı … A.Ş. ile … A.Ş’nin birlikte faaliyet göstermelerinden dolayı …A.Ş.’nin de müvekkilince korunacağını gösteren bir ifade yer almadığını, sözleşmede … A.Ş. isminin geçmediğini, dolayısıyla müvekkil şirket bu davada taraf olamayacağından husumet yokluğundan davanın reddi gerektiğini, müvekkili şirketin 16/10/2010 tarihinden beri … A.Ş, Gebze tesislerinde yaklaşık 20.000 m2 alanda özel güvenlik hizmeti verdiğini, dava dışı sigortalı…. A.Ş.nin ise … Holding A.Ş. bünyesindeki şirket olduğunu, ilgili ekspertiz raporuna göre 06/02/2015-18/02/2015 tarihleri arasında meydana gelen hırsızlık olayı neticesinde meydana gelen maddi zarardan kaynaklı olarak müvekkili şirkete rücu yazısı gönderildiğini, akabinde icra takibi yapıldığını, müvekkili şirketin hırsızlık olayında bir kusurunun bulunmadığından davanın reddi gerektiğini, müvekkili şirket tarafından … A.Ş.’ye sunulan 07/12/2012 tarihinde risk değerlendirme raporuna göre müvekkili şirket …. A.Ş.’nin bina ve tesislerinde gerekli incelemeleri gerçekleştirdiğini, güvenlik zafiyeti meydana gelmemesi için görüş ve önerilerini, alınması gereken önlemleri bildirdiğini, buna göre … A.Ş.’nin bina ve tesislerinin bulunduğu bölgenin dış tehditlere açık, hırsızlık olayı sonrası kaçış yollarına sahip olduğu, tesisin batı cephesindeki tel çit henüz tamamlanmadığından emniyetli olmadığı belirtilerek fiziki güvenlik sistemlerinin yetersizliğinin vurgulandığını, bu pasif tedbirlere destekleyici unsur olarak en az 3 güvenlik personelinin gece ve gündüz bulundurulmasının zorunlu olacağının ifade edildiğini ayrıca bir dizi güvenlik seviyesini artırıcı önlemlerin sıralandığını, raporda müvekkili şirket tarafından en az 3 güvenlik personelinin bulundurulması gerektiği ifade edilmesine rağmen dava dışı şirketin 2 güvenlik personeli istihdam ettğini, risk değerlendirme raporundaki tedbirlerin dava dışı … tarafından yerine getirilmediğini, bu sebeple müvekkili şirkete kusur yüklenmesinin mümkün olmadığını, …. A.Ş. tarafından güvenlik personel sayısının arttırılmadığını belirterek davanın öncelikle husumetten reddini aksi halde esastan reddini ve % 20 az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; “Davacı … şirketinin dava dışı sigortalısı olan… Teknoloji Mühendislik Ve Ticaret A.Ş.’nin iş yerinde meydana gelen hırsızlık olayı sonrasında belirlenen dava dışı sigortalısına ödenen hasar bedelinin kusurlu gördüğü davalıdan tahsili amacıyla icra takibi başlattığı, takibe itiraz edilmesi üzerine itirazın iptali istemiyle bu davanın açıldığı görülmüştür.Mahkememizce taraflarca bildirilen deliller toplandıktan sonra güvenlik uzmanı, makine mühendisi ve sigorta hukuku uzmanı bilirkişilerden oluşan heyetten rapor aldırılmıştır. Mahkememizce yapılan yargılama, toplanan deliller ve bilirkişi incelemesi ile; davaya konu hırsızlık olayının 18/02/2015 tarihinde meydana geldiği ve davacının sağladığı sigorta poliçesi örtüsü altında olduğu, poliçede hırsızlık teminatına yer verildiği ancak davacı sigortacının bu teminatı betonarme-çelik bina için verilmiş olduğunun hırsızlık sigortası genel şartları gereğince kabulünün zorunlu olduğu, somut olayda hırsızlık eylemin açık alanda gerçekleştirilmiş olduğunun dosyada da mevcut olan polis olay yeri inceleme kayıtları ile sabit olunması karşısında açıklanan hırsızlık olayının davacının poliçe teminatı kapsamında bulunmadığı ve davacının dava dışı sigortalısına bu kapsamda yapmış olduğu ödemenin hatır ödemesi olduğu anlaşıldığından davanın reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili şirket uhdesinde tanzim edilen poliçenin salt betonarme/çelik bina için verildiği, açık alanda gerçekleşen hırsızlık olayının teminat dışında kaldığı yönünde değerlendirmenin son derece hatalı olduğunu, poliçede “Açıkta ve sundurma altındaki muhteviyat, sel, su baskını, fırtına ve kar ağırlığı teminatları dışındadır.” denilmek suretiyle açık alandaki muhteviyatın sadece ve sadece sel, su baskını, fırtına ve kar ağırlığı teminatı kapsamında değerlendirilemeyeceğinin belirtildiğini, Hırsızlık Sigortası Genel Şartlarında hangi durumların poliçe teminatı dışında kaldığının tahdidi olarak sayıldığını, ancak olayın bu kapsamda olmadığını, teminat dışı kaldığı düşünüldüğü takdirde ise “mutabakatname & ibraname” belgesi uyarınca alacağın temliki hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini, davalının güvenlik sözleşmesi kapsamında oluşan hasarı ödemekle yükümlü olduğunu beyan ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nın 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır.
Dava, işyeri sigorta poliçesi kapsamında oluşan hasar nedeniyle sigortalıya yapılan ödemenin rücuan tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı ile dava dışı sigortalı … Teknoloji Mühendislik ve Ticaret A.Ş. arasında 03/03/2014-2015 tarihlerini kapsayan, 0001-1110-00959463 poliçe numaralı Tüm İşyeri Sigorta Poliçesi düzenlenmiştir. İşyerinde meydana gelen hırsızlık (bahçede makaraya sarılı halde bulunan bakır kabloların kesilerek çalınması) olayı nedeniyle davacı şirket tarafından sigortalısına 24/07/2015 tarihinde 35.240,30 TL ödeme yapıldığı ifade edilmekle birlikte ödeme belgesi gerek dava gerekse icra dosyası kapsamında bulunmamaktadır. Sigorta şirketi tarafından dosyaya ibraz edilen bila tarihli “Mutabakatname & İbraname” başlıklı belgede sigortalı….Teknoloji Mühendislik ve Ticaret A.Ş.’nin meydana gelen hasar olayı nedeniyle sigorta şirketinden 35.240,30 TL hasar ödemesi alarak ödenen tazminat miktarı kadar ferileri için sigorta şirketini ibra ettiği, ileride sorumluluk/kusur oranlarında bir değişiklik olduğu takdirde sigorta şirketinin istirdat haklarının saklı olduğu, 3.kişilere karşı olan talep ve dava haklarının tazminat miktarı kadar kısmını sigorta şirketine ödenen tutar kadarınca devir ve temlik ettiği belirtilmiş, belge sigortalı ….Teknoloji Mühendislik ve Ticaret A.Ş. tarafından kaşe basılarak imzalanmıştır.İstanbul Anadolu 11. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında; davacı tarafından 35.240,30 TL asıl alacak, 830,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 36.070,30 TL alacağın asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi birlikte tahsili istemiyle 28/10/2015 tarihinde başlatılan icra takibine ilişkin ödeme emri 03/11/2015 tarihinde davalı tarafa tebliğ edilmiş ve davalı tarafça süresinde itiraz üzerine, duran takibe ilişkin İİK 67.maddesi uyarınca yasal süre içerisinde eldeki dava açılmıştır. Dava, rücu talebine dayanmakta olup, rücu ve halefiyet Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 22/03/1944 Tarih E. 37, K. 9, R.G. 03/07/1944 sayılı kararında “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava olmayıp; aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır. 6102 sayılı TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472.maddesinde ise “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir.Ekspertiz raporu incelendiğinde; ekspertiz talep tarihinin 09/03/2015 olduğu anlaşılmakla, sigortalı beyanında hırsızlığa konu kablodan en son 06/02/2015 tarihinde kendilerince 50 cm kesim yapıldığı, o tarihte herhangi bir eksiklik olmadığı, 18/02/2015 tarihinde bir proje için kabloya ihtiyaç duyulduğu zaman kablodaki eksikliğin farkedildiği, bu nedenle hırsızlık olayının 06/02/2015-18/02/2015 tarihleri arasında meydana geldiği ifade edilmiştir. Sigortalı şirket mali işler müdürünün polis merkezine verdiği 06/03/2015 tarihli şikayetinde “depoya sığmayan bir kısım bakır kabloların bahçeye konulduğunu, 18/02/2015 tarihinde işyerinde çalışan yetkililerin bahçede bulunan bakır kablonun kesilmiş olduğunu fark ettikleri, bu beyan üzerine işyerine gittiğinde yaklaşık 900 metrenin kesilerek çalındığını tespit ettiklerini ve bahçe telleri kesilerek çıkıldığını düşündüklerini” beyan etmiştir. Aynı tarihli (06/03/2015) polis görgü tespit tutanağında kablonun sarılı olduğu makara hizasından tel örgünün orta kısmından yaklaşık 50X50 cm genişliğinde tel örgünün kesildiği tespit edilmiştir. Eksper tarafından 06/02/2015-18/02/2015 tarihleri arasındaki tüm kamera kayıtlarının incelendiği, depo önünde paletler üzerinde bulunan muhtelif emtia nedeniyle kablo makarasının görülemediği, ayrıca fabrika sahası aydınlatmalarının bir kısmının çalışmaması nedeniyle de görüntülerin oldukça karanlık olduğu, alanda 2 güvenlik görevlisi bulunduğu, güvenlik görevlilerinin 1 saat arayla fabrika sahası içerisinde kontrole çıkığı, güvenlik görevlileri ile yapılan görüşmede depo önünde bulunan klima üniteleri nedeniyle ünitelerin arkasında bulunan kablo makarasının görülemediği ve kameraya yansımaması nedeniyle hırsızlığın fark edilemediğinin belirtildiği, eksper tarafından yapılan incelemede de bu beyanın doğrulandığı, sigortalı ile faaliyet gösteren… İç ve Dış Ticaret Soğutma Sistemleri San. A.Ş. ile güvenlik şirketi arasında güvenlik sözleşmesinin mevcut olduğu, hasar depo önündeki açık alanda meydana geldiği için teminat kapsamında olup olmadığının değerlendirilmesinin sigorta şirketine ait olacağı, ödenmesi halinde davalı güvenlik şirketine rücu edilebileceği, hasar miktarının ise 35.240,30 TL olduğu belirtilmiştir. Mahkemece güvenlik uzmanı, makine mühendisi ve sigorta uzmanı bilirkişi heyetinden alınan raporda; Davalı ile …AŞ arasında imzalanan sözleşmenin 01/01/2015-2016 tarihleri arasında geçerli olduğu, 2.maddesi Tanımlar başlığı altında Site 5-paragrafında “İşverenin konuçlandığı sınırları önceden belirlenmiş kapalı ve açık alanları,” 6. Paragrafında ise “Bina ve Tesis; İşverenin kullandığı veya üçüncü şahıslara kullanım hakkı verdiği, her türlü meskun mahalli,” şeklinde tanımlandığı ve güvenlik şirketi çalışanlarınca bahse konu alanın görev alanı olarak belirlendiği, 2 güvenlik görevlisinin gündüz, 2 güvenlik görevlisinin gece, 2 güvenlik görevlisinin ise vardiya değişiminde görevlendirildikleri, 20.000 m2’lik bir alan ve kapı girişinde 1 güvenlik görevlisi bulundurulduğu dikkate alındığında diğer güvenlik görevlisinin mahalli özenle korumasının hayatın olağan akışı ile örtüşmeyeceği, güvenlik personelinin zorunlu ihtiyaçları da bulunduğundan görev yerinde ayrılmak zorunluluğun doğacağı, zira güvenlik şirketi tarafından oluşturulan 07/12/2012 tarihli risk değerlendirme raporunda 2 kişilik güvenlik görevlisinin yetersiz kalacağının, bahçedeki tel örgülerin yetersiz olduğundan bahsedildiği, ayrıca Kocaeli Valiliğince verilen özel güvenlik izin belgesinde alanın 8 güvenlik personeli ile korunmasına karar verildiği, bu nedenlerle personel sayısının yetersiz olduğu, güvenlik şirketinin risk analiz raporu ile … A.Ş. yetkililerini uyarmasına rağmen tesisi çevreleyen tel örgülerin iyileştirilmediği, tesisin mevcut kamera durumları, monte edildikleri yerler, görüş alanları, çözünürlükleri (IP kameralar) yükseklikleri ile diğer fiziki engellerin ve güvenlik personeli sayısı ile ilgili alınması gerekli ve tavsiyeleri gözardı edildiği bu bağlamda belirtilen güvenlik tedbirlerinin … A.Ş. tarafından yeterli şekilde alınmadığı, her ne kadar dava dışı sigortalı yetkileri makaranın büyük olması nedeniyle depoya sığmadığını beyan etmekte iseler de, makaranın bulunduğu açık alanda geniş bir demir kafes yapılarak bakır kablonun sarılı olduğu makarayı da kafesin içine alarak kilit altında tutulması ve bahsedilen kafese kamera ve pır dedektörü (harekete bağlı sensör) ile alarm verecek dış sirenin güvenlik noktasına bağlatılması ile koruma altına alınmasının gerektiği yani sigortalı şirketin kendisine ait kıymetin özenle koruma yükümlülüğünü tam olarak yerine getirmediği, güvenlik sözleşmesinin tarafı olan dava dışı ….A.Ş.’nin açıklanan nedenlerle %40 oranında, davalı güvenlik şirketinin bu risklere rağmen alanda sağlıklı bir koruma hizmetinin sunulamayacağı ve bu şartlar devam ettiği takdirde sözleşmenin tek yanlı olarak fesih edileceği hususunda bir ihtarda bulunmadan riski bile bile göreve devam ettiği belirlendiğinden %40 oranında, sigortalının ise maddi değeri yüksek olan bakır kabloyu özenle saklama yükümlülüğünü yerine getirmediğinden, hırsızlık olayının gerçekleşmesini kolaylaştırması nedeniyle %20 oranında kusurlu oldukları, poliçede hırsızlık teminatının mevcut olduğu ve poliçe kitapçığından bahsedildiği, ancak bu kitapçığın dosya kapsamında bulunmaması nedeniyle celbi gerektiği, poliçede riziko adresi başlığı altında “bina yapı tarzının betonarme/çelik olarak gösterildiği, teminatın bina için verildiği, hırsızlık olayının açık alanda meydana geldiği bu nedenle poliçe teminatı dışında kaldığı ancak poliçe kitapçığının celbi sonrasında özel şartların tetkiki ile nihai görüş verilebileceği, sigortalı şirket talep haklarını davacı … şirketine temlik etmiş ise de davacı TTK 1472.maddesi uyarınca kanuni halef sıfatına dayandığı, TBK 183.maddesindeki akdi halef sıfatına dayanmadığı için bu konunun incelenemeyeceği ancak mahkemece aksi kanaat halinde hasar miktarı olan 35.240,00 TL’nin %40’ına tekabül eden 14.096,00 TL yönünden sorumlu olacağı, takip tarihinden önce davalıya gönderilen rücu yazısının tebliğ şerhi olmadığından TBK 117.maddesi uyarınca temerrüde düşürülmeden faiz istenemeyeceğinden takip öncesi işlemiş faiz talep edemeyeceği yönünde görüş bildirilmiştir. Poliçe incelendiğinde, “açıkta ve sundurma altındaki muhteviyat sel, su baskını, fırtına ve kar ağırlığı teminatları dışındadır” ibaresi yer almasına rağmen hırsızlık yönünden teminat dışı kaldığına ilişkin bir ibare yer almamaktadır. Davacı vekili duruşmada; ödenen bedel temlik alındığı için poliçe kitapçığının dosyaya sunulmasına ve bu yönde ek rapor alınmasına gerek olmadığı yönünde beyanda bulunmuş ise de poliçede açıkça “poliçe kitapçığına” atıfta bulunulmasına rağmen mahkemece bu hususta davacı vekiline süre verilmemesi hatalıdır. Poliçe kitapçığı dosya kapsamına alınarak, olayın poliçe kapsamında olup olmadığı yönünde Hırsızlık Sigortası Genel Şartları da incelenerek değerlendirme yapılması gerekmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 10/11/2020 tarihli 2018/17-156 E. 2020/868 K. sayılı ilamı; “…19. Öğretide sigortacının halefiyeti; “zarar gören sıfatı ile sigorta ettiren rizikonun gerçekleşmesi sebebiyle meydana gelen zararlar için üçüncü şahsa karşı herhangi bir hukuki sebebe binaen tazminat alacağına sahip ise, bu hakkın ödenen sigorta tazminatı miktarınca kanun icabı sigortacıya geçmesi hali” olarak tanımlanmaktadır (Omağ, M. K.: Türk Hukukunda Sigortacının Kanuni Halefiyeti, İstanbul, 2011, s. 53; Ulaş, I.: Uygulamalı Zarar Sigortaları Hukuku, Ankara, 2012, s. 224; Kender, R.: Türkiye’de Hususi Sigorta Hukuku, İstanbul, 2017, s.371). 20. 6762 sayılı TTK’da halefiyetin tanımına yer verilmemekle, 1301. maddesinde; “Sigortacı sigorta bedelini ödedikten sonra hukukan sigorta ettiren kimse yerine geçer. Sigorta ettiren kimsenin vaki zarardan dolayı üçüncü şahıslara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel nispetinde sigortacıya intikal eder.Sigorta ettiren kimse, 1 inci fıkra gereğince sigortacıya intikal eden haklarını ihlal edecek bir hal ve harekette bulunursa sigortacıya karşı mesul olur. Sigortacı zararı kısmen tazmin etmiş ise sigorta ettiren kimse kalan kısmından dolayı üçüncü şahıslara karşı haiz olduğu müracaat hakkını muhafaza eder.” şeklinde düzenleme getirilmiştir.21. Sigortacının 6762 sayılı TTK’nın 1301. maddesinde düzenlenen yasal halefiyet ilkesine bağlı olarak üçüncü kişiden istemde bulunulabilmesi için yalnızca sigorta bedelinin ödenmesi yeterli değildir. Halefiyete dayalı olarak rücu davasının açılabilmesi için sigortacı ile sigortalayan arasında geçerli bir sigorta sözleşmesinin varlığı, sigortacının geçerli olan sigorta ilişkisi nedeniyle sigortalayana ödeme yapması, sigortalısının zarar sorumlusuna karşı dava hakkının bulunması gerekmektedir. Eş söyleyişle; 6762 sayılı TTK’nın 1301. maddesi gereğince sigorta şirketi ancak sigorta poliçesi çerçevesinde ödemekle yükümlü olduğu tazminatı ödedikten sonra zarar sorumlularına rücu edebilir. Bunun dışında kalan hâllerde yapılan ödemelerden dolayı sigorta şirketinin poliçe ilişkisine dayanılarak rücu davası açması mümkün değildir.22. Sigortacı tarafından sigortalısına, poliçe hükümlerine uygun olmayan bir ödeme yapılması durumu ise öğreti ve uygulamada “ex gratia ödeme” yani “hatır ödemesi” olarak adlandırılmaktadır.23. Poliçe hükümlerine aykırı bir ödeme yapıldığında sigortacı, TTK 1301. maddesinde düzenlenen halefiyet hakkını kazanamaz. Sigortacının açtığı rücu davasında halefiyet şartları gerçekleşmemiş olup da sigortacı ödeme yaptığı sigortalısından zarar sorumlusuna karşı olan dava hakkını alacağın temliki yoluyla devralmışsa, bu takdirde davacı davacılık sıfatını 6762 sayılı TTK’nın 1301. maddesinden değil, 818 sayılı BK’nın 162 vd. maddelerinde düzenlenmiş olan alacağın devri hükümlerinden almış olacak ve sigortaca rücu davası şeklinde açılan dava ret olunmayarak, genel hükümler çerçevesinde çözüme kavuşturulacaktır (Ulaş, s. 264). Tüm bu hususlar mahkemece resen araştırılmalıdır. 24. Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; dosyada mevcut 15.07.2009 tarihli ibraname içeriğinden, dava dışı sigorta ettirenin 141.155,00TL tazminat karşılığında dava konusu hırsızlık nedeniyle uğradığı zarara ilişkin üçüncü kişilere karşı talep ve dava haklarını, ödenen tazminat kadar davacı … şirketine devrettiği görülmüştür. Eş söyleyişle davacı ile sigortalısı arasında düzenlenen ibranamede davacı şirket, zarar ile ilgili olarak sigortalının üçüncü şahıslara karşı olan talep ve dava haklarını temlik almış, sigortalı davalıdan talep edebileceği alacağını BK’nın 162 ve devamı maddeleri uyarınca davacı şirkete temlik etmiştir. Bu durumda davacının sigorta ilişkisi dışında alacağın temliki hükümlerine göre de talep hakkı bulunduğu kuşkusuzdur.” Hasarın teminat dışı kaldığının tespiti halinde ise talep alacağın temliki hükümleri uyarınca değerlendirilmelidir. Davacı … şirketi, sigortalısına ödeme yapıp sigortalının olay nedeni ile 3. kişilere karşı olan talep ve dava haklarını dosya içerisinde mevcut ibra ve temlik belgesiyle temlik almıştır. Başka bir anlatımla, dava dışı sigorta ettiren, olayla ilgili olarak uğradığını iddia ettiği zarar nedeniyle davalıdan talep edebileceği alacağını dava tarihinde yürürlükte bulunan TBK’nın 183. ve devamı maddeleri uyarınca davacı şirkete temlik etmiştir. Bu durum karşısında davacının sigorta ilişkisi dışında alacağın temliki hükümlerine göre de talep hakkı bulunmaktadır. YHGK’nun yukarıda yer verilen kararında da ifade edildiği gibi sigortacı tarafından hatır ödemesi yapıldığı takdirde TTK’nın 1472.maddesinde düzenlenen halefiyet şartları gerçekleşmeyecek ise de, sigortacı tarafından aynı zamanda alacağın temlik alınması durumunda TBK’nın 183 vd maddelerinde düzenlenen “alacağın devri” hükümleri çerçevesinde somut olayın değerlendirilmesi gerekmektedir. Ancak mahkemece bu yönde bir değerlendirme yapılmamıştır. Açıklanan nedenlerle, ödeme belgesinin ve poliçe kitapçığının davacı tarafça dosyaya ibraz edilmesi, öncelikle davacının isteminin TTK’nın 1472.maddesi kapsamında değerlendirilmesi, ödemenin hatır ödemesi (ex gratia) olduğunun belirlenmesi halinde ise bu kez davacının sigorta ilişkisi dışında alacağın temliki hükümlerine göre talep hakkı bulunduğu gözetilerek dosya kapsamında yer alan temlikname nazara alınıp, TBK 183.vd maddeleri uyarınca iddia ve savunma doğrultusunda inceleme yapılıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, Dairemizin kararına uygun şekilde yargılama yapıldıktan sonra yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/262 E. 2018/830 K. sayılı 18/09/2018 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE,
3-Davacı tarafça yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine,
5-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1.g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 08/06/2022