Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/751 E. 2022/663 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/751
KARAR NO: 2022/663
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/358
KARAR NO: 2018/1129
DAVA TARİHİ: 06/04/2018
KARAR TARİHİ: 03/12/2018
DAVA: Kooperatif Ortaklığından Çıktığının Tespiti ve Alacak
KARAR TARİHİ: 02/06/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının, üyelik devir sözleşmesi ve davalı kooperatifin yönetim kurulu kararıyla ortaklığa kabul edildiğini, davacının davalı kooperatif nezdindeki bu ortaklıktan daha sonra çıkmak istemesi üzerine davalı kooperatife çıkma ihtarı keşide ettiğini ve anılan ihtarnamenin davalı kooperatife 14/02/2017 tarihinde tebliğ edildiğini, davacının ortaklıktan çıkmasına yönelik davalı kooperatifin yönetim kurulunca bir karar alınmadığı gibi ortaklıktan çıkma payı ile sermaye payının kendisine ödenmediğini, bu nedenlerle davacının davalı kooperatif üyeliğinden ayrıldığının tespiti ile HMK 107.maddesi uyarınca belirsiz alacak davası olarak açılan davada bilirkişi incelemesi neticesinde tespit edilerecek sermaye payı ve diğer alacaklarının çıkma bildiriminin kooperatife tebliğ edildiği 14/02/2017 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Tevzi formuna göre dava, 5.000,00 TL üzerinden açılmıştır.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı yanın kooperatif üyeliğini 16/10/2015 tarihinde tapuda devir ettiği, devirden önceki tarihlerde de kooperatif üyelik hakkına karşılık gelen işyerini teslim almakla kooperatiften hak ve alacağının kalmadığını, nitekim davacının 27/02/2008 tarihli devir sözleşmesi ile kooperatif üyeliğini …’den devir almış olup bu üyeliğe karşılık gelen … Blok No:… adresinde bulunan işyerini teslim aldığını, davalı kooperatifte yapılan ferdileşme işlemleri gereği davacı yana 24/03/2008 tarihinde bu üyeliğine karşılık gelen işyerinin tapuda adına tescil edildiği, davacının üyeliğine karşılık gelen işyerini tapudan teslim almakla kooperatiften tüm hak ve alacaklarını temin ettiğini, bu nedenle kooperatiften herhangi bir hak ve alacağının bulunmadığını, davacının üyeliği gereği kendisine isabet eden bu işyerini daha sonra 16/10/2015 tarihinde …’a sattığını, bu satış işlemi gereği 15/03/2006 tarih ve … yevmiye numarası ile tapuya tescil edilmiş olan kooperatif yönetim planının 8. maddesi gereğince üyeliğin de devredildiğini, davacının 09/05/2008 tarihli tapu teslim tutanağı ve taahhütname ile işyerini tapuda 3.kişiye devrettiği tarihte ortaklık hissesini de devir etmiş olacağı ve davalı kooperatifi ibra ettiğini, gayrikabili rücuu olarak beyan ve kabul ettiğini, davacının ortaklıktan ayrılma bildirimini, Beykoz … Noterliğinin 07/02/2017 tarih ve … yevmiye nolu ihtarname ile kooperatife bildirdiğini, kooperatifin de söz konusu bu ihtarnameyi 14/02/2017 tarihinde tebellüğ ettiğini, kabul anlamına gelmemekle beraber çıkma alacağına ilişkin talep yönünden, davanın süresi içinde açılmadığını zira davalı kooperatifin 2017 yılı bilançosunun 31/03/2018 tarihli genel kurulda onaylanarak kesinleştiği dikkate alındığında ayrılma payı alacağının tahsiline yönelik alacak davasının 31/03/2018 tarihinden 1 ay sonra açılması gerekeceği 1 aylık süre dolmadan açılan huzurdaki davanın hem esastan hem de süre yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “İş bu dava, kooperatif üyeliğinden ayrıldığının tespiti ile kooperatiften ayrılma payı alacağının talebine ilişkindir. Somut olayda; davacı …’un 27.02.2008 tarihinde tanzim edilen üyelik devir sözleşmesi gereğince, kooperatifin eski üyesi olan …’den kooperatif üyeliğini tüm hak ve vecibeleri ile devir aldığı, davacının … nolu davalı kooperatif nezdindeki üyeliğini devir yoluyla elde ettiği, tapu kayıtları uyarınca İstanbul ili, Esenler İlçesi, … köyü, … Ada, … parsel de kain … Blok Kat:… … nolu bağımsız bölümün … Yapı Kooperatifi adına kayıtlı iken, üyeler adına ferdileşme işlemi gereği kooperatif üyesi davacı … adına 24.03.2008 tarihinde … yevmiye nolu işlemle tapuda tescil edildiği, davacı tarafından da 16.10.2015 tarihinde … yevmiye nolu işlemle bağımsız bölümün …’a satıldığı, davacıdan 16.10.2015 tarihinde taşınmazı satın alan …’ın ise davalı kooperatif ortaklığına kabul için 16.10.2015 tarihinde kooperatife başvurduğu anlaşılmıştır.Davacı tarafın kooperatif üyeliğinden ayrıldığının tespiti konusunda yapılan değerlendirme uyarınca; 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 13.maddesine uygun olarak bir ortağın ana sözleşmeye uygun olarak istifa etmesine rağmen kooperatifin istifayı kabulden kaçınması halinde ortağın çıkma dileğini noter aracılığı ile kooperatife bildirmesi halinde, çıkmanın gerçekleşeceğini düzenlenmiş olması nedeniyle, ortağın bu istifa bildiriminin yenilik doğurucu bir hak niteliğinde olduğu, ihtarnamenin de kooperatife ulaştığı anda sonuç doğuracağıdır. Somut davada; Gerek davacı, gerekse davalı kooperatifin dosyaya sundukları beyanlarında davacının, Beykoz … Noterliği 07.02.2017 tarih … yevmiye no ile keşide ettiği ihtarname ile üyelikten istifa etme iradesini davalı kooperatife bildirdiği ve keşide edilen iş bu ihtarnamenin de davalı kooperatife 14.02.2017 tarihinde tebliğ edilmiş olduğu tartışmasızdır. Bu nedenle davacının noter aracılığı ile ve sözleşme serbestisi ilkesi gereği üyelikten çıkma iradesini davalı kooperatife kanun ve ana sözleşme hükümlerine uygun olarak bildirmesi ve bu ihtarnamenin de davalı kooperatife 14.02.2017 tarihinde tebellüğ edilmiş olması karşısında bildiri tarihi olan 14.02.2017 tarihinde ortaklıktan çıkmanın gerçekleştiğinin kabul edilmesi gerekeceği, bu nedenle de davacının istifa bildirimi gereğince davalı kooperatifin ortağı bulunmadığı, dolayısıyla mahkememizce bu hususta tespit hükmü kurulmasında davacının hukuki yararının bulunmadığı anlaşılmakla kooperatif üyeliğinden ayrıldığı talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. Kooperatif ortaklığından istifa ederek ayrılan davacının alacak isteminde bulunup bulunmayacağına ilişkin yapılan değerlendirmede; yapı kooperatifi ana sözleşmelerinde belirtildiği 1163 sayılı kanuna göre kurulan kooperatif tüzel kişiliğinin amacının, kooperatif üyelerinin ihtiyacı olan işyeri veya bağımsız bölümü yapıp ve üyelerine teslim etmektir. Diğer bir değişle kooperatif ortağı, üyeliği gereği bir bağımsız bölüm elde etmek amacıyla genel kurul kararlarıyla belirlenen aidat, inşaat maliyetlerini ödeyerek, neticesinde bir bağımsız bölüme tekabül eden tüm ödemelerin gerçekleştirilmesi halinde üyenin kendine tahsis edilen bağımsız bölümü tapuda edinmektir. Kooperatif üyesinin, akçeli yükümlülüklerini yerine getirdiği halde adına tahsis edilen bu bağımsız bölümü ferdileşme işlemi gereği hak ettiği halde adına tescil edilmemesi veya ödemeler devam ederken, kooperatif üyesinin açık kapı ilkesi gereği üyelikten çıkmak istemesi halinde çıkma tarihine kadar bağımsız bölüm elde etmek için ödediği bedelleri geri alabileceğidir. Diğer bir değişle üyenin ödeme yapmasına rağmen adına henüz bir bağımsız bölüm tescil edilmemesi veya tescil edilmesinin mümkün olmaması gerektiğidir. Bu durum çerçevesinde ise bir üyenin çıkma payı alacağını kooperatiften isteme hakkına sahip olacağıdır. Nitekim,1163 sayılı kanunun 17. Mad ve ana sözleşme hükümleri gereğince kooperatif üyeliğinden kendi isteğiyle çıkan veya çıkarılan ortağın ayrılma payı alacağını yedek akçeler hariç olmak üzere, ayrıldığı yıl bilançosuna göre hesaplanacağı, 1163 sayılı kanuna göre kooperatif üyeliğinden çıkan veya çıkarılan ortağın da kooperatife çıkma tarihine kadar ödemiş olduğu aidatın tamamını değil ayrıldığı yıl bilançosuna göre hesaplanacak olan masraf hissesi düşüldükten sonra bakiyesinin iadesini talep hakkını haiz olup bilançonun genel kurulca kabulü suretiyle kesinleşmesinden itibaren bir ay geçtikten sonra bu hakkı talep edilebileceğidir. Ancak somut olayda, davalı Kooperatifin ibraz ettiği tapu örneği ve davacının dosyaya sunduğu beyanlarından da anlaşıldığı üzere davacının üyeliği gereği ve akçeli yükümlülükleri karşılığında davalı kooperatif tarafından kendisine bağımsız bölüm tahsis edildiği gibi söz konusu bu bağımsız bölümün tapuda, davacı adına ferdileşme işlemi gereği tescil edildiğinin tartışmasız olması, davalı kooperatifin ana sözleşme çerçevesinde üyelerine bağımsız bölümleri ferdileşme işlemi gereğince tescil ettirdiği de dikkate alındığında, kooperatif üyeliği gereği bağımsız bölümü adına tescil edilen davacının, artık ayrılma payı alacağı isteminde bulunamayacaktır. Kaldı ki ibraz edilen kooperatif ana sözleşmesine göre kooperatifin sermaye ve yedek akçeleri üzerinde de hak iddia edilmesinin mümkün olmaması karşısında davacının 1163 sayılı kanun ve ana sözleşme çerçevesinde üyeliği gereği tahsis edilen bağımsız bölümü 24.03.2008 tarihinde tapuda adına tescil edilmiş bulunduğu dikkate alındığında davalı kooperatifin davacıya karşı görevini yerine getirdiğinin kabulü ile taşınmazı üstüne aldıktan sonra tebliğ tarihi olan 14.02.2017 de üyelikten çıkışı kesinleşen davacının artık ayrılma payı alacağı iddiasında olamayacağı takdir ve sonucuna varılarak iş bu talebinin de reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Kooperatif Ana Sözleşmesinin ortaklıktan çıkma başlıklı 13.maddesine göre, Kooperatif üyesinin çıkma iradesini kooperatif yönetim kuruluna ulaştırdığı tarihten sonra yapılan ilk genel kurulda üyenin kooperatiften çıkarılması gündeme alınıp karara bağlanmak zorunda olduğu için çıkmanın tespitini istemesinde müvekkilin hukuki yararının olduğunu, kooperatif bilançosunda açıkça görüleceği üzere kooperatifin ferdileştirme dışında mal varlığı bulunduğunu, bu nedenlerle mahkemenin istifa ihtarnamesinin davalıya tebliği ile müvekkilin ortaklıktan otomatik olarak çıktığı yönündeki gerekçesinin ve davalı kooperatif tarafından müvekkiline bağımsız bölüm tahsis edilerek ana sözleşme çerçevesinde yükümlülüğünü yerine getirdiği, müvekkilinin yükümlülüklerini yerine getiren kooperatiften ayrılma payı alacağı isteminde bulunamayacağı yönündeki gerekçesinin usul ve yasaya açıkça aykırı olduğunu beyan ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nın 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır. Dava, kooperatif üyeliğinden ayrıldığının tespiti ile ortaklıktan çıkma payının ödenmesi istemine ilişkindir. Davacı, 27/02/2008 tarihli üyelik devir sözleşmesi gereğince, kooperatif üyeliğini tüm hak ve vecibeleri ile kooperatifin eski üyesi olan …’den devralarak 3779 nolu kooperatif üyeliğine devir yoluyla hak kazanmıştır. Ferdileşme işleminin tamamlanması ile 195 nolu bağımsız bölüm 24/03/2008 tarihinde davacı adına tapuda tescil edilmiştir. Bu bağımsız bölümün 16/10/2015 tarihinde davacı tarafından dava dışı …’a satışı neticesinde, … adına tescil edilmiştir. Davalı tarafça …’ın isim ve imzasının yer aldığı 16/10/2015 tarihli kayıt formu cevap dilekçesi ekinde ibraz edilmiştir. Satan Ortak Adı: …, Blok No ve Dükkan No: … Blok No:…95, Alanın Adı Soyadı: … şeklinde düzenlenen formun altında “Kooperatif ortaklığını, Kooperatifler Kanunu, Ana Sözleşme ve Yönetim Planı çerçevesinde devraldığımı kabul ve beyan ederim” ifadesi yer almaktadır. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 10.maddesinde; “Her ortağın kooperatiften çıkma hakkı vardır. Çıkma keyfiyetinin kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürmesi halinde ayrılmak istiyen ortağın, muhik bir tazminat ödenmesine dahi hüküm anasözleşmeye konulabilir.”, 11.maddesinde “Kooperatiften çıkma hakkının kullanılması, anasözleşme ile en çok 5 yıl için sınırlandırılabilir. Haklı ve önemli sebeplerle bu süreden evvel çıkabileceği hususunda Anasözleşmeye hüküm konulabilir. Bir ortağın hiçbir suretle kooperatiften çıkamıyacağına dair bağlamalar hükümsüzdür.”, 12.maddesinde “Çıkış, ancak bir hesap senesi sonu için ve en az 6 ay önceden haber verilerek yapılır. Anasözleşmede daha kısa bir süre belirtilip hesap senesi içinde çıkışa müsaade edilebilir.”, 13.maddesinde “Yönetim kurulu, anasözleşmeye uygun olarak yapılacak isteğe rağmen, bir ortağın kooperatiften istifasını kabulden kaçınacak olursa, ortak çıkma dileğini noter aracılığı ile kooperatife bildirir. Bildiri tarihinden itibaren çıkma gerçekleşir.”, 17.maddesinde “Kooperatiften çıkan veya çıkarılan ortakların kendilerinin yahut mirasçılarının kooperatif varlığı üzerinde hakları olup olmadığı ve bu hakların nelerden ibaret bulunduğu anasözleşmede gösterilir. Bu haklar, yedek akçeler hariç olmak üzere, ortağın ayrıldığı yıl bilançosuna göre hesaplanır. Kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürecek nitelikteki iade ve ödemeler, anasözleşmede daha kısa bir süre tespit edilmiş olsa bile genel kurulca üç yılı aşmamak üzere geciktirilebilir. Bu durumda kooperatifin muhik bir tazminat isteme hakkı saklıdır. Çıkan veya çıkarılan ortaklar ile mirasçılarının alacak ve hakları bunları istiyebilecekleri günden başlıyarak beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Çıkan veya çıkarılan ortağın sermaye veya mevduatından kısmen veya tamamen yoksun kalacağı hakkındaki şartlar hükümsüzdür.”, Toplu İşyeri Yapı Kooperatifi Ana Sözleşmesi’nin 13.maddesinde; “Her ortak hesap senesi sonundan en az 1 ay önce yönetim kuruluna yazı ile başvurmak suretiyle ortaklıktan çıkabilir. Yönetim kurulu bu hükme uygun olarak yapılacak isteğe rağmen yazılı başvurunun kooperatif kayıtlarına girişinden itibaren 1 ay içinde kabulden kaçınırsa ortak çıkma dileğini noter aracılığı ile yönetim kuruluna bildirir. Bildiri tarihinden itibaren çıkma gerçekleşir.”, 15. maddesi ”Devir dışında bir nedenle ortaklığı sona erenlerin sermaye ve diğer alacakları, o yılın bilançosuna göre hesaplanarak bilanço tarihinden itibaren 1 ay içerisinde geri verilir. Ayrılan ortaklar kooperatifin yedek akçeleri üzerinde bir hak iddia edemezler. Ortaklığı sona erenlerin alacak ve hakları bunları isteyebilecekleri günden itibaren 5 yıl geçmekle zamanaşımına uğrar” hükümleri yer almaktadır. Mahkemece kooperatif uzmanı …’ten alınan bilirkişi raporunda özetle; Davacının 1163 sayılı Kanun ve ana sözleşme hükümlerine uygun olarak noter aracılığı ile ve sözleşme serbestisi ilkesi gereği üyelikten çıkma iradesini davalı kooperatife bildirdiği ve bu ihtarnamenin de davalı kooperatif tarafından 14/02/2017 tarihinde tebellüğ edilmiş olması karşısında bildirim tarihi olan 14/02/2017 tarihinde ortaklıktan çıkmanın gerçekleştiğinin kabul edilmesi, bu nedenle de davacının istifa bildirimi gereğince davalı kooperatifin ortağı olmadığının tespit edilmesi gerekeceği, -Yapı kooperatifi ana sözleşmelerinde belirtildiği 1163 sayılı kanuna göre kurulan kooperatif tüzel kişiliğinin amacının, kooperatif üyelerinin ihtiyacı olan işyeri veya bağımsız bölümü yapıp üyelerine teslim etmek olduğu, diğer bir değişle kooperatif ortağı üyeliği gereği bir bağımsız bölüm elde etmek amacıyla genel kurul kararlarıyla belirlenen aidat, inşaat maliyetlerini ödeyerek, neticesinde bir bağımsız bölüme tekabül eden tüm ödemelerin gerçekleştirilmesi halinde üyenin kendine tahsis edilen bağımsız bölümü tapuda edindiği, -Somut davada ise; davalı kooperatifin ana sözleşmede belirlenen amacını gerçekleştirerek her bir üye adına tahsis ettiği işyerini, önce inşaa ederek daha sonra ferdileşme işlemleri gereği hem davacıya hem de diğer üyeleri adına tapuda tescil ettirmiş olduğu, kooperatif üyesinin akçeli yükümlülüklerini yerine getirdiği halde adına tahsis edilen bağımsız bölümün ferdileşme işlemi gereği hak ettiği halde adına tescil edilmemesi veya ödemeler devam ederken kooperatif üyesinin açık kapı ilkesi gereği üyelikten çıkmak istemesi halinde çıkma tarihine kadar bağımsız bölüm elde etmek için ödediği bedelleri geri alabileceği, diğer bir değişle üyenin ödeme yapmasına rağmen adına henüz bir bağımsız bölüm tescil edilmemesi veya tescil edilmesinin mümkün olmaması gerektiği, bu durum çerçevesinde ise bir üyenin çıkma payı alacağını kooperatiften isteme hakkına sahip olacağı, 1163 sayılı Kanunun 17. Mad ve ana sözleşme hükümleri gereğince, kooperatif üyeliğinden kendi isteğiyle çıkan veya çıkarılan ortağın ayrılma payı alacağının yedek akçeler hariç olmak üzere ayrıldığı yıl bilânçosuna göre hesaplanacağı, 1163 sayılı kanuna göre kooperatif üyeliğinden çıkan veya çıkarılan ortağın da kooperatife çıkma tarihine kadar ödemiş olduğu aidatın tamamını değil ayrıldığı yıl bilançosuna göre hesaplanacak olan masraf hissesi düşüldükten sonra bakiyesinin iadesini talep hakkını haiz olup bilançonun genel kurulca kabulü suretiyle kesinleşmesinden itibaren bir ay geçtikten sonra bu hakkı talep edilebileceği, diğer bir değişle hakkın talep edilme tarihinin, alacağın istenebilme muacceliyet tarihi olduğu, davalı Kooperatifin ibraz ettiği tapu örneği ve davacının dosyaya sunduğu beyanlarından da anlaşıldığı üzere davacının üyeliği gereği ve akçeli yükümlülükleri karşılığında davalı kooperatif tarafından kendisine bağımsız bölüm tahsis edildiği gibi söz konusu bu bağımsız bölümün tapuda davacı adına ferdileşme işlemi gereği tescil edildiğinin tartışmasız olması karşısında, davalı kooperatifin ana sözleşme çerçevesinde inşa ettirdiği bağımsız bölümleri üyeleri adlarına tescil ettirdiği de dikkate alındığında, kooperatif üyeliği gereği bağımsız bölümü adına tescil edilen davacının artık ayrılma payı alacağı isteminde bulunamayacağı, kooperatif ana sözleşmesine göre davacının kooperatifin sermaye ve yedek akçeleri üzerinde hak iddia etmesinin mümkün olmaması karşısında ve 1163 sayılı kanun ve ana sözleşme çerçevesinde üyeliği gereği tahsis edilen bağımsız bölümü 24/03/2008 tarihinde tapuda adına tescil edildiği de dikkate alındığında davalı kooperatifin davacıya karşı görevini yerine getirdiğinin kabulü ile taşınmazı üstüne aldıktan sonra tebliğ tarihi olan 14/02/2017’de üyelikten çıkışı kesinleşen davacının artık ayrılma payı alacağı iddiasında olamayacağı yönünde kanaat bildirilmiştir. Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 08/09/2014 tarihli 2014/7612 E. 2014/5400 K sayılı ilamı ile; “…Davalı kooperatif anasözleşmesinin 17/3. maddesi, “Devir halinde eski ortağın kooperatife karşı tüm hak ve yükümlülükleri yeni ortağa geçer” hükmünü içermektedir. Ortaklığın devir biçimi yasada gösterilmemiştir. Ancak pay devrinin alacağın temliki yolu ile yapılması, temlikin de dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan BK’nın 163. maddesi uyarınca yazılı olması gerekmektedir. Üyeliğe bağlı hak ve alacakların borçlusu kooperatif, alacaklısı ise üyeliği devir alan yeni ortaktır. Eğer devir eden ortak pay yönünden borçlu ise, borcun nakli hükümleri uygulanır (BK 173 vd), borç devir alana geçer. Ancak, pay devri için resmi şekle bile gerek bulunmamaktadır. Her ne kadar yapı kooperatifinde, ortakları mal sahibi yapmak amacı olsa bile, pay devri, bir satış vaadi de değildir. Bu nedenle, adi yazılı devir dahi geçerlidir. Devredenin borçları, devre ve devrin kabulüne engel değildir, devredenin borçları devir alana geçer ve ödemediği takdirde devralanın ihraç edilme olanağı da her zaman vardır. Daire satımında üyelik kendiliğinden alıcıya satım ile birlikte geçmez. Satıcının üye olması ve üyeliğinin alıcı tarafından ayrıca devir alınması gerekmektedir. Üyelik ayrıca devredilmedikçe satıcının üyeliği kooperatif nezdinde devam eder. Satıcının üye olması, alıcının bu üyeliği ayrıca devir alması, devir alanın kooperatif üyelik koşullarını taşıması halinde kooperatifin bu kişiyi 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 14/2. ve anasözleşmenin 17/2. maddesi uyarınca ortaklığa kabul etmesi zorunludur. Üyelik devir sözleşmesi yapıldığı tarih itibariyle sözleşmenin yanları arasında geçerli sonuç doğurmasına karşın, kooperatif bakımından ise 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 14/3. ve anasözleşmenin 17/1. ve 2. maddeleri hükümleri gereği, devrin kooperatife bildirilmesi ve yönetimin makul sürede yapacağı inceleme sonunda devir alanın ortaklık şartlarını taşıması durumunda devir alanı makul süre içerisinde üyeliğe kabulü kararı verdiği tarihte hüküm ifade eder. 17/1. madde hükmünde yer alan yazılı başvuru koşulu, devrin geçerliliğine ilişkin olarak değil, devrin kooperatife iletilmesi ve kabulü için ispat bakımından sevk edilmiştir. Bu nedenle, kooperatif üyelik hakkının devredildiğinin davadan önce davalı kooperatife bildirilmemesi, devir alanın hakkına olumsuz bir etki yapmaz…” şeklinde karar verilmiştir. Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 19/10/2015 tarihli 2015/6781 E. 2015/6671 K sayılı ilamında; “…1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 13. maddesinde ortağın anasözleşmeye uygun olarak istifa etmesine rağmen kooperatifin istifayı kabulden kaçınması halinde ortağın çıkma dileğini noter aracılığı ile kooperatife bildirmesi halinde çıkmanın gerçekleşeceği düzenlenmiştir. Ortağın istifa bildirimi yenilik doğurucu nitelikte olup, kooperatife ulaştığı anda sonuç doğurur. Yukarıda anılan 13. maddenin yazılış biçimi ortağın istifasının kooperatifçe kabulünü gerekli kıldığı izlenimi yaratmakla beraber noter aracılığı ile yapılan bildirime özel önem verilmek suretiyle, noter aracılığı ile yapılan bildirimin kabulünün gerekli bulunmadığı vurgulanmıştır. Bu durumda ortağın yenilik doğurucu nitelikteki istifa iradesini ilk olarak noter vasıtasıyla kooperatife tebliğ etmesi ortaklıktan çıkmanın gerçekleşmesi için yeterlidir. Mahkemece, bu ilkeye uygun olarak istifanın noter aracılığıyla tebliği ile hukuki sonuç doğuracağı tespit edilmiş ise de somut olayda, davalı kooperatifçe dava öncesi keşide edilen ihtarnamelerde istifanın geçerli olmadığının bildirildiği, davacının genel kurullara davet edildiği, dolayısıyla davalı kooperatifçe istifa hususunda muaraza yaratıldığı anlaşıldığından davacının üye olmadığının tespitini istemekte hukuki yararı bulunmaktadır. Bu durumda mahkemece, davacının, üye olmadığının tespiti isteminin kabulüne karar verilmesi gerekirken, dava tarihinden önce yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde bu istemin reddi doğru olmamıştır…” şeklinde karar verilmiştir. Emsal ilamlar değerlendirildiğinde; taşınmazın devredilmiş olması üyeliğin de devredildiği anlamına gelmediğinden, davacının üyeliği devredip devretmediğinin tespiti yönünden, davalı tarafından sunulan …’a ait kooperatif kayıt talep formuna ilişkin davacının beyanı da alınarak ve her ne kadar davalı tarafça cevap dilekçesinde üyeliğin bu belge uyarınca …’a devredildiği belirtilmiş ise de bağımsız bölümün 16/10/2015 tarihinde devrinden sonra yapılan genel kurullarda davacının hazirun cetvelinde yer alıp almadığı, toplantılara katılıp katılmadığı tespit edilerek, davanın açıldığı tarih itibariyle hukuki yararının olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir. Ayrıca mahkemece gerekçeli kararda davacının üye olmadığının tespitini istemede hukuki yararının bulunmadığı açıklandığına göre bu gerekçeye istinaden HMK’nın 114/1.h ve 115/2 maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, esastan reddine karar verilmesi de hatalıdır. Yine kooperatif üye defteri incelenerek, …’ın kooperatif üyesi olarak kaydedilip kaydedilmediğinin, kooperatif defter ve kayıtlarında inceleme yaptırılarak davacının taşınmazı devrettiği tarihten sonra kooperatife aidat ödemesi yapıp yapmadığının belirlenmesi, ödeme yapılmış ise bu ödemelerin kooperatif aidatı mı hizmet bedeli mi olduğunun belirlenmesi, davacı vekili tarafından kooperatifin ferdileşme dışında da mal varlığı bulunduğu iddia edildiğinden bu hususun araştırılarak tüm üyelere tahsis yapılıp yapılmadığının ve kooperatif adına kayıtlı taşınmaz kalıp kalmadığının tespit edilmesi, kooperatif kayıtlarında mali müşavir bir bilirkişi aracılığı ile inceleme yaptırılarak heyet raporu düzenlenmesi için mevcut bilirkişiye ek mali müşavir bir bilirkişi atanarak iddia ve itirazların değerlendirilmesi suretiyle ek rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK 353/1.a.6 maddeleri uyarınca kaldırılmasına, Dairemizin kararına uygun şekilde yargılama yapıldıktan sonra yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/358 E. 2018/1129 K. Sayılı 03/12/2018 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE, 3-Davacı tarafça yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına, 4-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine, 5-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1.g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 02/06/2022