Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/745 E. 2022/473 K. 20.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/745
KARAR NO: 2022/473
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/859
KARAR NO: 2018/516
KARAR TARİHİ: 13/07/2018
DAVA: TAZMİNAT (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ: 20/04/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan hizmet alımı sırasında onlara bağlı olarak çalışan işçilerine, iş mahkemesi kararına istinaden ilama bağlı yapmış olduğu ödemelerden davalıların sorumlu olması nedeniyle rucuen fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 15.386,96-TL alacağın davalılardan, ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek T.C.Merkez Bankasının kısa vadeli kredilere uyguladığı avans faizi ile birlikte sorumlu oldukları dönemler itibariyle tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin dava dışı personelle belirli süreli iş sözleşmesi yaptığını, iş süresinin sona ermesi ile sözleşmenin kendiliğinden sona erdiğini, müvekkili şirketin yalnızca personel temininde bulunduğunu, dava dışı çalışanın gerçek işvereninin … A.Ş olduğunu, ihale dokumanı kapsamında müvekkili şirketin sorumluluğunu olağan dönemdeki alacaklarının karşıladığını, feshe bağlı ve sonradan doğan alacaklar ile ilgili sorumluluğun olmadığını, dava konusu talep için rücu edilebileceği hakkında açık bir hüküm bulunmadığını ileri sürerek, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”… iş mahkemesi kararına dayalı icra takibi sonucu dava dışı sigortalıya ödenen işçi alacağının rücuen tahsili istemine ilişkindir. Tüm dosyanın birlikte değerlendirilmesinden, taraflar arasında hizmet alım sözleşmeleri düzenlendiği, davalı şirketlerin davacıya ait müdürlükler, müstakil üniteler ve sosyal tesislerdeki güvenlik hizmetlerini farklı zamanlarda yüklenmiş oldukları bu farklı zamanlarda davalı şirketlerin bünyesinde çalışan dava dışı şahsın davacı şirketin davalıların her biriyle yapmış olduğu değişik tarihteki sözleşmeler gereği davacı kurum yanında çalıştığını, dava dışı işçinin iş mahkemesinde açmış olduğu davada işçi lehine hükmedilen bedelin mahkeme kararına istinaden dava dışı işçi tarafından icra takibine konu edildiği, dosyada davacının ödeme yaptığı, ödemek zorunda kaldığı bedeli tahsil amaçlı olarak eldeki davayı açmış olduğu, davacı kurum ile davalıların her biriyle ayrı ayrı olmak üzere farklı tarihlerde farklı dönemlere ilişkin imzalanan sözleşmelerde ve bunun eki niteliğindeki teknik şartnamelerde işçi alacak ve haklarından yüklenici sıfatıyla davalı şirketlerinde sorumlu olduğu hususunun hüküm altına alınması nedeniyle davalı şirketlerinde sözleşmeye bağlılık ilkesinden hareketle sorumluluğunun bulunduğu, davacı şirketin ödemiş olduğu bedeli davalı şirketlerden rücuen talep etme yetkisinin bulunduğu, davacı şirketin davalı şirketlerden hizmet alımı yapması nedeniyle davacı şirket ile davalıların her biri arasında ayrı ayrı alt işveren- üst işveren ilişkisinin kurulduğu davalıların farklı dönemlerde davacı şirkete bağlı olup davacı şirketin iş yerinde çalıştırmış oldukları dava dışı işçinin 4857 sayılı iş yasasında kaynaklanan ve mahkeme kararıyla hüküm altına alınan işçi alacağından yüklenici sıfatıyla sözleşme ve atıf yaptığı şartname gereği davalı şirketlerin alt işveren sıfatıyla kendi dönemlerinden sorumlu olduğunun kabulüyle bunun aksini belirtir bir sözleşme hükmü de bulunmadığından davanın kabulüne 14.591,96-TL’nin 04/12/2013 tarihinden, 795,00-TL’nin 25/12/2013 tarihinden itibaren işleyecek kısa vadeli kredilere uygulanan avans faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı … Ltd. Şti. vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; davalı şirketin dava dışı personelle belirli süreli iş sözleşmesi yaptığı ve iş süresinin sonra ermesi ile sözleşmenin kendiliğinden sona erdiği, davalı şirketin yalnızca personel temini bulunduğu ve dava dışı çalışanın gerçek işverenin davacı olduğu, ihale kapsamında davalı şirketin sorumluluğu olan dönemdeki alacaklarını karşıladığı, feshe bağlı ve sonradan doğan alacaklarla ilgili herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığı ve davacı ile davalı arasındaki sözleşmeler incelendiğinde dava dışı personel için yapılacak ödemelere karşılık gelecek miktarlar için teminat yatırıldığı ve gerektiğinde teminatın bozulacağı hususu belirtilmiş olup davalı şirkete rücu edebileceğine dair açık bir hüküm bulunmadığı ve davanın reddine karar verilmesi gerektiği belirtilerek mahkemece verilen kararın kaldırılması talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesi ve iş mahkemesi ilamı gereğince, dava dışı işçiye ödenen işçilik alacaklarının yargılama ve takip masrafları ile birlikte rücuen tahsili istemine ilişkindir.Uyuşmazlık, davacı tarafından ödenen işçilik alacağından ve yargılama ve takip giderlerinden kimin ne oranda sorumlu olduğu hususundadır. 4857 sayılı İş Kanununun 2/6. maddesinde, “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.” hükmü bulunmaktadır. Asıl işverenle alt işverenler arasında yapılan hizmet akitlerine göre yapılan iş kapsamında ve değişen alt işverenlere ait işyerinde ara vermeden çalışan işçilerin işçilik alacakları için açtıkları davalar sonunda ödenmesine karar verilen miktarlardan alacaklı işçiye karşı her biri müteselsilen sorumludurlar. Burada kanundan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusu olup, asıl ve alt işverenler, dış ilişki itibariyle (işçiye karşı) müteselsilen sorumludurlar. İç ilişkide (alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki ilişkide) ise, bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda taraflar kendi aralarında sözleşme yapabilirler. 6098 sayılı Borçlar Kanununun 167. maddesindeki düzenleme uyarınca, aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça müteselsil sorumlulardan her biri alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu olacaklardır. Yasa hükmünde eşit sorumluluğun müteselsil borçlularda aksinin kararlaştırılmaması halinde uygulanacağı belirtilmiştir. Kamu kurumlarının ihale yolu ile muhtelif işlerin yapılması konusunda taşeron şirketlerle yaptıkları hizmet sözleşmeleri nedeniyle çalışan işçilerin, işçilik alacakları için açtıkları davalar sonunda karara bağlanan miktarları 4857 sayılı İş Kanunun 2. maddesindeki düzenleme gereğince müşterek ve müteselsil sorumlu olarak ödemesi nedeniyle bu miktarları 6098 sayılı TBK nun 162. maddesindeki “tazminatın kendi payına düşeninden fazlasını ödeyen kişi, bu fazla ödemesi için diğer müteselsil sorumlulara karşı rücu hakkına sahip olur ve zarar görenin haklarına halef olur” hükmü uyarınca ödeyen taraf rücuen istemde bulunabilir. Somut olayda, uyuşmazlığın çözümü için taraflar arasında imzalanan hizmet alım sözleşmesi, hizmet alım tip sözleşmesi, teknik şartname ve hizmet işleri genel şartnamelerinin sorumluluğa yönelik hükümlerinin tatbiki gerekir. Bu nedenle tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme ve şartname hükümlerinde işçi alacaklarından kimin ne kadar sorumlu olduğuna ilişkin hüküm varsa bu hükümler tarafları bağlar. Hizmet sözleşmelerinde, ihale evraklarında teknik ve idari şartnamelerde ve diğer taraflar arasında karşılıklı düzenlenen belgelerde yüklenici şirketin sorumluluğuna ilişkin açık hüküm olan hallerde, asıl işveren ödemiş olduğu miktarın tamamını, ilgili alt işverenden rücuen tahsilini talep edebilirken alt işverenin, asıl işverenden rücu imkanı yoktur. Sözleşme değerlendirilirken işçinin çalıştığı dönemlere ilişkin sözleşme hükümleri dikkate alınmalıdır. Buna göre, son alt işverenin alacağın tamamından sorumlu tutulamayacağı, tamamından sorumlu olmasının İş Kanunu gereği yalnız işçiye karşı olduğu, işçiyi çalıştırmış olan alt işverenlerin her birinin dava dışı işçiyi çalıştırdığı dönemi kapsayan kısmından sınırlı sorumlu olacağı, ayrıca işçilik alacakları davası neticesinde davacının ödediği yargılama giderleri, faiz ve vekalet ücreti yönünden de alt işverenlere rücu edilecek işçilik alacağı miktarına göre bir oranlama yapılarak davacının alt işverenlerden bu alacak kalemi ile ilgili talep edebileceği miktar da açıkça belirlenmelidir. (Y.13. HD. 24/05/2018 T, 2015/38873 E.-2018/6205 K. ve yine aynı Dairenin 31.5.2018 T, 2016/2779 E.- 2018/6452 K. ve 11/05/2017 tarih, 2016/7790 E. 2017/5936 K. sayılı ilamları) Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; dava dışı …’in Bakırköy 5. İş Mahkemesi’nin 2013/489 E. sayılı (bozma öncesi 2010/693 E. Sayılı) dosyasında işçilik alacaklarının tahsili amacıyla dosyanın tarafları aleyhine dava açtığı, mahkemece davanın kısmen kabulü ile ” 1-6.409,35 TL kıdem tazminatını iş akdinin feshi tarihi olan 13/3/2010 tarihinden itibaren en yüksek banka mevduat faiziyle birlikte davalılar son işveren … Limited Şirketi ile davalı … A.Ş. den ortaklaşa ve danışmalı olarak alınarak davacıya verilmesine ve 1 nolu davalı Vip Güvenlik ve Korunma Hizmetleri Limited Şirketi’nin sorumluluğunun 5.594,39 TL ile sınırlı tutulmasına 2-250 TL yıllık izin ücreti alacağının dava tarihi olan 16/9/2010 tarihinden itibaren ve 425,61 TL yıllık izin ücreti alacağının ıslah tarihi olan 16/4/2012 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte son iş veren … Limited Şirketi ile davalı … A.Ş. ‘den ortaklaşa ve dayanışmalı olarak alınıp davacıya verilmesine 3- Davacının fazla mesai ücreti alacağı talebinin reddine “şeklinde karar verildiği, kararın, Yargıtay 22. Hukuk Dairesi Başkanlığının 2014/7357 Esas ve 2014/9233 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verildiği, dava dışı alacaklı işçinin / Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı ile davacı şirket aleyhine icra takibine geçtiği, davacı tarafça icra dosyasına 29/11/2013 ve 19/12/2013 tarihinde toplam 15.386,96 TL ödeme yapıldığı, davacının işçilik alacaklarının rücuen tahsili amacıyla işbu davayı açtığı anlaşılmıştır. Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki Koruma ve Güvenlik Hizmet Alım tip sözleşmesinin kıdem tazminatı ve diğer işçi alacaklarına ilişkin teminat başlıklı 12.2 maddesinde ” Yüklenici, sözleşme kapsamında çalıştırdığı işçilerin 4857 Sayılı İş Kanunu’nun alt işverenlik uygulamasını düzenleyen 2/6 maddesi kapsamında, …’dan doğrudan talep edebilecekleri İş Mevzuatı’ndan kaynaklı kıdem, ihbar, fazla mesai, yıllık ücretli izin alacağı vs alacakları ile ilgili olarak 3.500.000 TL’lik (teminat tutarı 2 nolu davalı şirket ile akdedilen sözleşmede 1.000.000 TL olarak belirlenmiştir.)süresiz ve kati teminat mektubunu …’a vermiştir. …, bu sözleşme kapsamında çalışan işçilere ödemek zorunda kaldığı/kalacağı İş Mevzuatı’ndan kaynaklı kıdem, ihbar, fazla mesai, yıllık ücretli izin alacağı bedeli ve sair giderleri Yüklenici ‘den yazılı olarak talep edecektir. Bu bedelin 3 işgünü içerisinde …’a ödenmemesi halinde …, işçilik alacaklarına ilişkin teminatı paraya çevirerek alacağını tahsil etmeye yetkilidir. Kıdem tazminatı ve diğer işçilik alacaklarına ilişkin alınması gereken teminat bedeli her yıl … tarafından yeniden belirlenecek olup, sözleşme süresince de … ilave teminat talep etme hakkına sahiptir. İlave teminat talep edilmesi halinde, firma bu talebi havi tebligatı izleyen en geç 5 işgünü içerisinde ilave süresiz ve kati teminat mektubunu …’a verecektir. Aksi, …, talepte bulunduğu teminat tutarı kadar firmanın hakedişlerine bloke koyma hakkına sahiptir.” hükmünün yer aldığı görülmektedir. Bu itibarla taraflar arasında düzenlenen hizmet alım sözleşmesi ve eki niteliğinde teknik ve idari şartnamelerde yüklenici firmanın ihale konusu işlerin yapılmasında çalıştıracağı personelin ücret ve benzeri alacağı ile sair tazminat haklarından dolayı davacının bir yükümlülüğü olmadığı, sorumluluğun yüklenici firmalarda olduğu kararlaştırılmıştır. Ancak yukarıda açıklandığı üzere son alt işverenin alacağın tamamından sorumlu olmasının İş Kanunu gereği yalnız işçiye karşıdır.
Yargıtay emsal kararlarında ifade şekilde “İşçiye ödenen kıdem tazminatı iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanmakta olup bu kıdem tazminatının tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yükleniciler işverene karşı sorumludurlar. Yıllık izinler kullanılmadığı taktirde iş sözleşmesinin feshi ile ücrete dönüşmektedir. Sözleşmeyi feshedenin son yüklenici olduğu ve yıllık izinlerinde bu fesih ile ücrete dönüştüğü gözönüne alındığında yıllık izin ücretinden son yüklenici sorumlu olacaktır. İhbar tazminatından son işveren sorumludur. Bunların dışında hafta tatil ücreti, ücret alacağı, fazla mesai ücreti gibi işçiye ödenen tazminatlardan yükleniciler işverene karşı işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak sorumlu olacaklardır. İşveren tarafından bu ödemelerin feri mahiyetinde yapılan ödemeler de aynı esasla yüklenicilerden tahsil edilebilecektir. Yükleniciler aleyhine açılan rücu davalarında ayrı sözleşmelerle hizmet ifa eden yükleniciler mecburi dava arkadaşı olmadığı gibi borçtan müteselsilen sorumlu olacaklarına ilişkin kanun hükmü veya sözleşme bulunmamaktadır. Bu nedenle alacak davalarında her davalı aleyhine ayrı tahsil hükmü kurulmalıdır.” (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 29/06/2021 tarih 2021/946 Esas 2021/3065 Karar) Mahkemece, ihbar tazminatından ve yıllık izin ücretinden son işveren sorumlu tutularak ve diğer işçi alacakları için yukarıda belirlenen ilkeler çerçevesinde (davacının ödediği yargılama giderleri, faiz ve vekalet ücreti yönünden de alt işverenlere rücu edilecek işçilik alacağı miktarına göre bir oranlama yapılarak davacının alt işverenlerden bu alacak kalemi ile ilgili talep edebileceği miktar da açıkça belirtilerek) işçilik alacakları konusunda uzman bilirkişiden rapor alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile ödenen bedelin tamamından davalıların sorumlu tutulması doğru görülmemiştir. Sonuç olarak, davalı … şirketi vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a.6 bendi gereğince kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına, belirtilen eksik hususlar doğrultusunda dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine iadesine karar verilmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı … Ltd. Şti. tarafın istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, 2017/859 Esas, 2018/516 Karar ve 13/07/2018 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İadesine, 4-Harçlar Kanunu gereğince davalı … Ltd. Şti. tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye GELİR KAYDINA, istinaf karar harcının talep halinde davalı … Ltd. Şti.’ne İADESİNE, 5-Davalının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 20/04/2022