Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/73 E. 2020/318 K. 14.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/73
KARAR NO: 2020/318
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2016/785 Esas
KARAR NO: 2017/365
KARAR TARİHİ: 09/05/2017
DAVA: TAZMİNAT (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
KARAR TARİHİ: 14/12/2020
100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesi ile; Müteveffa … ile … Bankası A.Ş arasında Sütçüler Şubesi nezdinde 11.05.2012 tarihinde 10.000,00 TL bedelli bireysel kredi sözleşmesi akdedildiğini ve bu kredinin güvence altına alınması maksadı ile aynı tarihte davalı … Hayat ve Emeklilik A.Ş ile … poliçe numaralı 11.500,00 TL teminat bedelli hayat sigortası sözleşmesi imzalandığını, Müteveffa …’nın 19/07/2012 tarihinde vefat ettiğini, geriye mirasçı olarak kalan eşi ve çocuklarının davalıya müracaat ile teminatın ödenmesini talep ettiklerini ancak davalı şirket tarafından müteveffanın kredi kullanım tarihinden önce kanser hastası olması gerekçesi ile teminatın ödenmesini reddettiğini, bu nedenlerle davacının 11.500,00 TL alacağının tespiti ile dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle beraber davalıdan tahsilini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile; … Bankası A.Ş ile müvekkili şirket arasında imzalanan … Hayat Sigortası kapsamında rizikonun gerçekleşmesi halinde birinci derecede hak sahibi olduğunu, birinci derece hak sahibinin sigortanın vefat anındaki kredi borcu, bu borca ait faiz ve yasal masraflarını geçmemek kaydıyla … Bankası A.Ş olduğunun kabul edildiğini, davacılar murisi … , müvekkili şirket ile … Bankası A.Ş arasında imzalanan sözleşme uyarınca sigorta kapsamına alındığını, sigortalı … tarafından imzalanan … Hayat Sigorta sertifikasında kanser hastalığının teminat dışı olduğunu, sigortanın murisi tarafından 11/05/2012 tarihinde kullanılan tüketici kredisi sonrası sözleşme kapsamında 15/11/2012-03/04/2012 dönemine ilişkin 11.500-TL bedelli teminat üzerinden sigorta sertifikası düzenlendiğini, muris sigortalının 19/07/2012 tarihinde vefatı sonrası banka tarafından 23/07/2012 tarihinde vefat ihbarında bulunulduğunu, vefat ihbarına ilişkin belgeler incelendiğinde sigortalı …’nın sigorta sertifikasının düzenlendiği tarihten yaklaşık 2 ay sonra 19/07/2012 tarihinde kanser hastalığı sonucu vefat ettiğinin ölüm belgesinden anlaşıldığının, davacılar vekili tarafından 08/10/2012 tarihli ihtarname ile tazminat talebinde bulunulmuş ise de, bu talepte kanser hastalığının sigorta öncesinde mevcut ve sabit olması ve kanser hastalığının sigorta sözleşmesi ile teminat kapsamında olmaması nedeni ile reddedildiğini, bu nedenlerle davanın husumet yönünden reddini, alacak isteminin esastan reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, HMK 114/1 mad.göre aynı davanın daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması dava şartı olup HMK 115 mad.göre mahkemenin dava şartının mevcut olup olmadığını kendiliğinden araştırma yükümlülüğü bulunduğunu, buna göre işbu davanın açılış tarihi olan 28/07/2016 tarihinden önce İstanbul Kapatılan 37.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/8-159 E-K sayılı dosyasının tarafları ve dava konusunun aynı olduğu ve kesin hükme bağlandığı bu nedenle HMK 114/1-i ve 115 mad.gereğince dava şartının yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; davanın usul yönünden reddine ilişkin ilk kararın, uyuşmazlığın esası hakkında inceleme yapılmaksızın verildiğinden maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmediğini iş bu davanın ilk davadan farklı olarak önceki kararın kesinleşmesi akabinde müvekkilerin müteveffaya ait kredi borcunun tamamı ihtirazı kayıt ile ödemeleri nedeniyle dava dışı lehtar bankanın halefi sıfatıyla açıldığını belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususları da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, muris tarafından çekilen krediye bağlı olarak miras bırakanı ile davalı arasında düzenlenen “Tüketici Kredilerine Yönelik Hayat Sigortası Poliçesi” kapsamında poliçe teminatının tahsili istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, Müteveffa … ile dava dışı … Bankası arasında 11/05/2012 tarihinde 24 ay vadeli toplam 10.00,00 TL tutarlı Tüketici Kredi Sözleşmesi düzenlendiği, kredinin teminatı olarak 11.05.2012 başlangıç, 03.04.2014 bitiş tarihli “Tüketici Kredilerine Yönelik Hayat Sigortası Poliçesi” ile davalı sigorta şirketince vefat halinde 11.500,00 TL sigorta bedeli ile sigorta sözleşmesi akdedildiği, bu sigortanın birinci derecede hak sahibinin sigortalının vefat anında kredi borcu, bu borca ait faiz ve yasal masrafları geçmemek kaydıyla … Bankası A.Ş olduğu, müteveffanın 19/07/2012 tarihinde vefat ettiği, sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminatın tahsili için İstanbul 37. Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesi ve verilen kararın kesinleşmesi üzerine, davacılar tarafından kredi borcunun tamamı ihtirazı kayıt ile aylık taksitler halinde 3. Kişi bankaya ödendiği iddiası ile işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. İstanbul Kapatılan 37.Asliye Ticaret Mahkemesi ‘nin 2013/8-159 E-K sayılı dosyası incelendiğinde; … mirasçıları tarafından … Hayat ve Emeklilik A.Ş. Aleyhine işbu davaya konu edilen 11.500,00-TL sigorta tazminatın tahsili istemli açılan davanın, sözleşmeden kaynaklı bedeli talep etme hakkının mirasçılara ait olmadığı, hak sahibi ve lehdarın dava dışı banka olması nedeni ile davacıların husumet ehliyetinin bulunmadığı gerekçesi ile davanın usulden reddedildiği, 12/11/2015 tarihinde Yargıtayca kararın onanarak 10/06/2016 tarihinde kararın kesinleştiği anlaşılmıştır. Kesin hüküm, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 114/1-i bendinde, “ Aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması “ ifadesi ile dava şartları arasında sayılmıştır. Aynı yasanın 303. maddesinde “ kesin hüküm “ düzenlenmiştir. 303. maddede, bir davaya ait şekli anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerektiği, bir hükmün, davada veya karşılık davada ileri sürülen taleplerden sadece hükme bağlanmış olanlar hakkında kesin hüküm teşkil edeceği düzenlemelerine yer verilmiştir. Somut olayda İstanbul Kapatılan 37.Asliye Ticaret Mahkemesi ‘nin 2013/8-159 E-K sayılı kararı işbu davada kesin hüküm sonucunu doğurabilmesi için yasada belirtildiği şekilde her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekmektedir. Kapatılan İstanbul 37. Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan davanın, sözleşmeden kaynaklı bedeli talep etme hakkının dava dışı bankaya ait olması nedeniyle husumetten reddine karar verildiği, iş bu davanın ise ilk açılan davanın kesinleşmesi üzerine kredi borcunun tamamı ihtirazı kayıt ile ödendiği, davacıların dava dışı bankanın halefi konumuna geldiği iddiası ile açılmıştır. Görüldüğü üzere dava sebepleri farklı olduğu, işbu davanın halefiyet sıfatıyla açıldığı bu nedenle ilk davada husumet yokluğundan reddine verilen karar bu davada kesin hüküm oluşturmadığı anlaşılmıştır. Ancak mahkemece işin esasına girilmeden önce dava şartlarından olan görev hususu öncelikle değerlendirilmesi ve mahkemenin görevli olup olmadığı tespiti gerekmektedir. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilmesi gerekmektedir. 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/1-(k) maddesinde, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiler “tüketici”; 3/1-(l) maddesinde ise, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemler “tüketici işlemi” olarak kabul edilmiş ve tüketici kanununun kapsamı esaslı şekilde genişletilmiştir. Aynı Kanunun 73/1. maddesinde “tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda” tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilirken; 83/2. maddesinde de “taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez” hükmüne yer verilmiştir. Davacılar, davalı sigorta şirketi ile hayat sigorta sözleşmesi imzalayan murisin mirasçılarıdır. Somut olayda uyuşmazlık, bir tarafı tüketici olan sigorta sözleşmesinden kaynaklanmakta olup dava 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra, 28/07/2016 tarihinde açılmıştır. Bu kanunun yürürlüğe girmesinden sonra açılan davalarda görevli mahkeme, tüketici mahkemeleri olacaktır. (Yargıtay 11.H.D., 10.10.2016 T., 2016/7590 E., 2016/7972 K.) Dolayısıyla İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen görevsizlik kararı verilmesi gerekirken davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, bu davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevli olduğu halde, hukuki ilişkinin tespitinde yanılgıya düşülerek, kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmesi hatalı olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin HMK 353/1.a.3 maddesi uyarınca kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına dair aşağıda belirtildiği şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı tarafın istinaf talebinin esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin KABULÜ ile, HMK’nun 353/1.a.3. maddesi uyarınca İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 09/05/2017 tarih, 2016/785 esas 2017/365 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2-HMK’nın 114/1-c maddesindeki görev dava şartı yokluğundan HMK’nın 115/2.maddesi uyarınca görevsizlik (davanın usulden reddi) kararı verilerek dosyanın görevli Tüketici Mahkemesine gönderilmesi kararı verilmek üzere mahkemesine İADESİNE, 3- Davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına, 4-Davacı vekili tarafından yatırılan peşin yatırılan 35,90 TL karar harcının talep halinde davacı iadesine, 5-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 6-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 362-1-c maddesi uyarınca oy birliğiyle ve kesin olmak üzere karar verildi.