Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/727 E. 2022/142 K. 09.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/727
KARAR NO: 2022/142
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2016/1083 Esas
KARAR NO: 2018/1037
KARAR TARİHİ: 19/10/2018
DAVA: Kayıt Kabul
KARAR TARİHİ: 09/02/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Müvekkilinin davalı Tasfiye Halindeki … AŞ işyerinde 24.03.2011-27.11.2013 tarihleri arasında çalıştığını, sigorta kaydının 24.03.2010-06.01.2011 tarihleri arasında müflis şirket nezdinde akabinde 07.01.2011-27.11.2013 tarihleri arasında … isimli şirkette gösterildiğini, müflis … A.Ş. ile … A.Ş. arasında organik bağ olduğunu, müflisin finansal durumunun bozulması sonucu hiçbir işçilik alacaklarını alamadan haksız olarak işten çıkartıldığını, davacının son aylık brüt ücretinin 5.057,83 TL olduğunu, davacının kıdem ve ihbar tazminatı ile yemek alacağı ve Eylül-Ekim-Kasım 2013 aylarına ilişkin maaş alacağını alamadığını, 11.868,92 TL kıdem tazminatı, 500,00 TL yemek alacağı, 9.300,00 TL ücret alacağı, 7.382,97 TL ihbar tazminatı, 620,44 TL işlemiş faiz olmak üzere 29.537,7 TL alacağın kabulü ile mevduata uygulanacak en yüksek faizi ve hem icra hem de dava vekalet ücreti ile birlikte iflas masasına kaydının yapılmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı iflas idaresi cevap dilekçesi ile; Davacının iflas idaresine sunduğu kayıt kabul talebinin yapılan değerlendirme sonucunda iddia ettiği alacaklarının varlığının kesin ve çelişkiden uzak bir şekilde ortaya konulamadığından reddedildiğini, davacının alacak taleplerini ispat etmekle yükümlü olduğunu beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, “Dosya kapsamına alınan 10/05/2018 tarihli mali müşavir ve SGK uzmanı tarafından dosyaya sunulan raporda işveren iflasını kural olarak iş sözleşmesine son vermediği, işçi ücreti için uygun bir süre içerisinde teminat verilmediği takdirde iş akdinin feshedilebileceği teminat gösterildiği takdirde ise işçinin işi yapmaya mecbur olduğu her ne kadar iş sözleşmesi devam etse dahi bu durumun işçiyi koruyamayacağı İİK.’nın 206. Maddesine göre belirtilen alacaklardan sonra işçi alacaklarının ilk sırada yeralarak güvence altına alındığı, dava konusu olayda davalı tarafın iş sözleşmesini haklı nedenle sonlandırdığına ilişkin herhangi bir belge sunmadığı, iş sözleşmesinin kıdem ve ihbar tazminatı almayı gerektirir şekilde sonlandığının belirtilerek rapor tanzim edildiği, rapor sonrası mahkememizin 4 nolu celsesi ara kararı gereğince davalı taraf itirazı gözetilerek dosya kapsamındaki hangi alacakların talep edilebileceğinin ve talep edilebilecek alacakların uygulanacak faizlerin belirlenmesi ve sözleşmenin feshinin iflas kapsamında tartışılması için dosya iş hukuku tazminat hesaplama uzmanı bilirkişiye verilmiş olup, 10/07/2018 tarihli hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu gözetilerek kıdem ve ihbar tazminatı bakımından SGK kayıtlarına göre davacının iş sözleşmesinin iflas tarihinden önce 27/11/2013 tarihinde sonra erdiği, davacı işçinin iş veren tarafından işten çıkartıldığının iddia edildiği, davalı tarafın ise dosyaya iş sözleşmesinin nasıl sona erdiği hususunda herhangi bir bilgi ve belge ibraz etmediği, davacının hizmet akdini son bulduğu ve çıkışının davalı tarafından SGK’ya bildirildiğinin dosya kapsamındaki belgelerden sabit olduğu, iş sözleşmesinin işveren tarafından haklı olarak sona erdirildiğinin ispat yükünü işverende olduğu ancak iş bu davada buna ilişkin işverence herhangi bir bilgi ve belge dosyaya sunulmadığından işçinin sözleşmesini haksız olarak feshedildiği kanaatine varılmış olup, işçinin kıdem tazminatına hak kazanacağı, davacının aylık brüt ücreti iş sözleşmesinin sona erdiği tarihteki 3.254,44 TL’lik kıdem tazminatı tavanını aştığından bu tavan dikkate alınarak bilirkişice yapılan hesaplama mahkememizce uygun görülmüştür. Kıdem tazminatı faizi bakımından ise kıdem tazminatının iş sözleşmesinin fesih tarihi olan 27/11/2013 tarihinden 18/02/2014 iflas tarihine kadar yıllık % 10,20 faiz oranı üzerinden hesaplanacağı kanaatine varılmıştır. Yine ücret alacağı yönünden davacı tarafça Eylül, Ekim ve Kasım 2013 aylarına ilişkin ücret alacağı talep edilmiş olup, ücretin ödendiğinin yazılı belge ile işverence ispat edilmesi gerekmekte olup, işveren tarafından bu yönde bir belge ibraz edilmediğinden işçiye aylık ücretin asgari geçim indirimi dahil olarak ödenmesi gerektiğinden bilirkişi tarafından yapılan ücret alacağı mahkememizce uygun görülmüştür. Son olarak yemek ücreti açısından dosya kapsamında davacıya yemek yardımı yapıldığına dair ve yemek bedelini ispata yarar herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığından yemek ücreti yardımı yapıldığı hususunun ispatlanmaması nedeniyle bu yönden bir hesaplama yapılmamıştır. Sonuç olarak hüküm kurmaya elverişli, ayrıntılı ve irdeleyici son bilirkişi raporu olan 10/07/2018 tarihli raporda da belirtildiği üzere davacının SGK kayıtlarına göre 24/03/2010 – 06/01/2011 tarihleri arasında davalı Krom … A.Ş. İsimli şirkette, 07/01/2011-27/11/2013 tarihleri arasında ise dava dışı … A.Ş.’de sigortalı olarak çalıştığı her iki şirketin ticaret sicil kayıtlarında ortakları, faaliyet alanları, faaliyet adresleri ve yetkililerinin aynı olduğu, birlikti istihdamın dava konusu olayda gerçekleşmiş olduğu kanaatine varılarak her iki işverenin iş kanunundan kaynaklanan alacaklar açısından işçiye karşı müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları anlaşılmış olup, davacının her iki şirket tarafından birlikte istihdam edildiği ve her iki şirketin davacının 24/03/2010 – 27/11/2013 tarihleri arasında geçen toplam çalışma süresi için hak edilen kıdem ve ihbar tazminatı ile ücret alacağından müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu anlaşılmakla davacının talep edebileceği alacak tutarını 28.730,04 TL olduğu ” gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 28.730,04 TL alacağın müflis Tasfiye halindeki … A.Ş.’nin İflas Masasına kayıt ve kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; hükme esas alınan bilirkişi raporu yetersiz olduğunu, söz konusu davanın bir kayıt kabul davası olduğu gerçeğinden uzak bir şekilde işçi işveren ilişkisinden kaynaklanan alacak davasıymış gibi tanzim edildiğini, davacı, iflas masasına başvurduğu sırada söz konusu takibe dayanak olacak ve alacağın varlığını işaret edecek belgeleri ibraz etmediğinden ve iflas öncesi müflis şirket organlarının fiilen görev başında olmaması dolayısıyla ödeme emrine ilişkin cevapların denetlememesi ve ödeme emrine itiraz edilememesi nedeniyle iflas idaresince alacağın varlığına ilişkin kesin ve çelişkiden uzak bir kanaat getirilemediğini, böyle bir durumda iflas idaresinin söz konusu red kararı bakımından usul ve hukuka aykırı bir durum bulunmadığını, davacı, alacağın mevcudiyetini ve miktarını somut olgularla ispatlayamadığını, ayrıca müflis şirketin fiili iflasının bir sonucu olarak sona eren iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiği kanaatine varılmış olması da hatalı olduğunu ileri sürerek mahkeme kararının kaldırılmasını talep emiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, İİK 235. maddesi gereğince açılmış olan sıra cetveline itiraz ( kayıt kabul) davasıdır. İİK 235. maddede, sıra cetveline itiraz edenlerin, cetvelin ilanından itibaren 15 gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecbur oldukları, 223’üncü maddenin üçüncü fıkrası hükmünün mahfuz olduğu belirtilmiştir. Maddede düzenlendiği üzere, sıra cetveline itiraz davası açma süresi 15 gündür. Süre, sıra cetvelinin ilanından itibaren başlar. İİK 166. maddedeki gazetelerde yapılan ilanlardan en son ilan tarihinden itibaren işlemeye başlar. İflas masasına alacak yazdırırken, tebligatı kabulü elverişli adres gösterilerek, Adalet Bakanlığınca çıkarılan tarifede gösterilen yazı ve tebliğ giderlerini avans olarak vermek suretiyle, İflas idaresince alınacak kararların kendisine tebliğ edilmesini istemiş olan alacaklılara, alacaklarının kabul veya ret edildiği ayrıca tebliğ edilir (İİK 223. M). Bu alacaklılar için sıra cetveline itiraz davası açma süresi, sıra cetvelinin ilanından itibaren değil, bu tebligatın yapıldığı tarihten itibaren işlemeye başlar. Somut olayda, İstanbul … İflas Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile ilgili vermiş olduğu 01/12/2016 tarihli cevabı yazıda, müflis … A.Ş hakkında İstanbul 39. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/283 Esas sayılı dosyasında 18/02/2014 tarihinden geçerli olmak üzere iflas kararı verildiği, düzenlenen ek sıra cetveli 23/10/2016 tarihli … Gazetesi ile 27/10/2016 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği, davacı tarafça İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı icra takip dosyasına konu edilen kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yemek ücreti, ücret alacağı ve kıdem tazminatı işlemiş faiz alacağı olarak toplam 33.307,00 TL alacak kaydı yaptırıldığı, iflas idaresince talebin tamamının reddine karar verildiği, red kararı 19/10/2016 tarihinde tebliğ edildiği ancak alacaklı tarafından masraf yatırılmadığı bildirilmiştir. Davanın, 02/11/2016 tarihinde yani masraf yatırılmadığından en son ilan tarihinden itibaren yasal 15 günlük hak düşürücü süre içerisinde açıldığının anlaşılması üzerine işin esasının incelenmesine geçilmiştir. Davacının işyeri dosyası ve SGK kayıtları celp edildikten sonra mali müşavir ve aktüer bilirkişisinden alınan 10/05/2018 tarihli müşterek raporda özetle; “taraflar arasında hizmet süresine ilişkin ihtilafın olmadığı, davacının 24.03.2010 – 06.01.2011 tarihleri arasında müflis şirket nezdinde akabinde 07.01.2011-27.11.2013 tarihleri arasında firma sicil bilgilerinden aralarında organik bağ bulunduğu, … isimli şirkette olmak üzere 24.03.2010-27.11.2013 tarihleri arasında toplam 3 yıl 9 ay 3 gün hizmetinin olduğu, taraflar arasında ücretin miktarına ilişkin ihtilafın olmadığı, davalı tarafın iş akdinin haklı sebeple sonlandığına ilişkin hiçbir belge sunmadığı, iş akdinin kıdem ve ihbar tazminatı almayı gerektirir şekilde sonlandığı duruma göre hesaplama yapılması gerektiği, SGK hizmet cetveli incelendiğinde en son bildirilen prime esas kazancın aylık 5.057,83 TL (net 3.100,00 TL) olduğu, kıdem tazminatı hesaplamaları sırasında işçiye ödenen temel ücretin yanısıra, düzenli olarak sağlanan tüm para ve para ile ölçülebilir menfaatlerin brüt tutarları (yol parası, yemek parası, düzenli olmak koşulu ile ikramiye ödemeleri v.b.), dikkate alınması gerektiği, yasal düzenleme gereği, her tam çalışma yılı için ödenen kıdem tazminatı tutarı, fesih tarihinde geçerli bulunan kıdem tazminatı tavanı ile sınırlandırılmış olduğu, davacının iş akdi 27.11.2013 tarihinde sonlanmış olup, ilgili dönemde kıdem tazminat tavanı 3.254,44 TL olduğu, brüt ücretin bu tutarı aşması halinde kıdem tazminat tavan tutar üzerinden hesaplanması gerektiği, davacı taraf bakiye yemek ücret alacağının olduğunu belirtmiş, miktarına ilişkin bir bildirimde bulunmadığı, … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasındaki “İlamsız Takipteki Ödeme Emri” incelendiğinde; aylık net ücretin 3.100,00 TL olduğu, bunun prime esas kazanç brüt tutarının 3.940,19 TL olduğu, hizmet cetvelinde en son prime esas brüt ücretin 5.057,83 TL olarak gösterildiği, dolayısıyla yemek ücreti ve diğer sosyal hakların prime esas kazanca dahil edildiği, prime esas kazancın tüm brüt ücreti yansıttığı duruma göre değerlendirme yapılacağı, kıdem ve ihbar tazminatına esas brüt ücret 5.057,83 TL olup, bu tutarın ilgili dönem kıdem tazminat tavanı olan 3.254,44 TL’yi aştığı, hesaplama kıdem tazminat tavanı olan 3.254,44 TL üzerinden yapılması gerektiği, sonuç olarak dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin incelenmesi neticesinde yapılan hesaplama sonucunda davacının davalıdan 12.138,07 TL kıdem tazminatı, 7.953,43 TL ihbar tazminatı, 9.300,00 TL ücret alacağı ile 500,00 TL yemek ücretine ilişkin alacak talebinde bulunabileceği” yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir. Tarafların bilirkişi raporuna yönelik beyan ve itirazlarının yeniden değerlendirilmesi için hesap uzmanı yeni bir bilirkişiden alınan 10/07/2018 tarihli raporda özetle ” SGK kayıtlarına göre davacının, 24.03.2010-06.01.2011 tarihleri arası davalı … sicil nolu … A.Ş isimli şirkette, 07.01,2011-27.11.2013 tarihleri arası dava dışı … sicil nolu … A.Ş adlı şirkete sigortalı olarak çalıştığı, Her iki şirkete ait sicil kayıtlarında her iki şirketin ortakları, faaliyet konuları, faaliyet adresleri ile yetkilileri aynı olduğu, yargıtay kararlarında birlikte istihdamın varlığı halinde her iki işverenin İş Yasasından kaynaklanan alacaklar bakımından işçiye karşı müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı yönünde görüş bildirilmiş olup, bu kapsamda davacının her iki şirket tarafından birlikte istihdam edildiği ve her iki şirketin davacının 24.03.2010-27.11.2013 tarihleri arası geçen toplam çalışma süresi için hak edilen kıdem ve ihbar tazminatı ile ücret alacağından müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu, davacı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E.sayılı dosyası ile 14.03.2014 tarihinde yapılan ilamsız takipile talep edilen alacak kalemleri 11.868,92 TL kıdem tazminatı, 500,00TL yemek ücreti, 9.300,00 TL 2013 yılı Eylül, Ekim Kasım maaş alacağı, 7.382,97 TL ihbar tazminatı, 620,44 TL kıdem tazminatından oluşan toplam 29.672,33 TL bedelin 14/03/2014 tarihli yapılan kapak hesabıyla birlikte 33.30700 TL alacak tutarının iflas masasına kaydı amacıyla talepte bulunulduğu, davacının davalı işverenin sorumluluğunda bulunan 24.03.2010-27.11.2013 tarihleri arası geçen hizmet süresi 3 yıl, 8 ay, 3 gün olduğu, SGK hizmet dökümünde kazanılan aylık brüt ücreti 5.057,83 TL olarak kaydedildiği, davacının talep konusu ettiği ücret alacağı dönemindeki vergi dilimi dikkate alındığında anılan brüt ücretten; %14 SGK ve %1 işsizlik primi kesintisinden sonra bulunan vergi matrahından %27 gelir vergisi ve brüt ücretin binde 7,59 TL damga vergisi kesintisi yapılınca asgari geçim indirimi hariç net tutan 3.100,00 TL olduğu, bu tutara talep konusu dönemde geçerli olan 73,40 TL agi ilave edilince davacıya ödenmesi gereken aylık net ücret alacağı agi dahil (3.100,00+ 73,40)= 3.173,40 TL olduğu, davacı tarafından icra dosyası ile aynca 500,00 TL yemek alacağı talep edildiği, işveren tarafından yemek ücreti ödenmesi yada yemek verilmesi yasal olarak zorunlu olmadığı, ancak fiilen yemek verilmesi veya ücretinin ödenmesi durumunda bunun iş şartı haline gelmesi ve ödenmemesi halinde ise talep edilmesi mümkün olduğu, somut olayda davacıya işyerinde yemek verildiğini veya yemek ücreti ödenerek bunun iş şartı haline geldiğini gösterir bir bilgi vebelge bulunmadığı, yine takibe konu edilen yemek ücretinin hangi döneme ait olduğu belli olmadığı gibi, yemek yardımı yapılması halinde bunun aylık tutarını ispata yarar bir bilgi ve belgede dosyada bulunmadığı, bu nedenle ispat edilemeyen yemek ücretinin hesaplamalarda dikkate alınması gerektiği, davacı tarafından ayrıca kıdem tazminatı bakımından işlemiş faiz alacağı da talep edildiği, iş Yasasına göre kıdem tazminatı bakımından faiz başlangıcı hizmet akdinin sona erdiği tarih olup, yasaya göre ayrıca temerrüt gerekmediği, diğer alacaklar bakamından faiz talep edilebilmesi için borçlunun ayrıca temerrüde düşürülmesi gerektiği, dava dosyasında davalının iflasına karar verildiği 18.02,2014 tarihinden önce temerrüde düşürüldüğüne ilişkin bir belge mevcut olmadığından davalının temerrüdü sadece kıdem tazminatı bakımından gerçeklemiş olup, talep edilebilir kıdem tazminatı tutarı üzerinden hizmet akdinin sona erdiği 27.11.2013 tarihiden davalının iflasına karar verilen 18.02.2014 tarihine kadarki süre için faiz talep edilebileceği, Iş Yasası ve bu konudaki Yargıtay kararlanna göre kıdem tazminatı bakımından faiz oranı bankalarca 1 yıllık mevduata fiilen uygulanan(uygulanacağı açıklanan değil) en yüksek banka mevduat faizi olduğu, her ne kadar dava dosyasında hizmet akdinin sona erdiği Kasım 2013 tarihinde bankalarca 1 yıl vadeli mevduata fiilen uygulanan en yüksekmevduat faiz oranlarını gösterir bir belge mevcut değil ise de;Merkez Bankası tarafından web sitesinde fiilen uygulanan faizoranları açıklandığı, söz konusu siteden temin edilen bilgilere göre davacının hizmet akdinin sona erdiği 27.11.2013 tarihindeki en yüksek faiz oranı %10,20 olup, davacının kıdem tazminatı alacağının bu oran üzerinden işlemiş faizinin hesaplanması gerektiği, Kıdem ve ihbar tazminatı bakımından SGK kayıtlarına göre davacının hizmet akdi iflas tarihinden önce ve 27.11.2013 tarihinde son bulduğu, dava dilekçesinde davacının işveren tarafından çıkartıldığı iddia edildiği, davalı taraf ise hizmet akdinin ne şekilde son bulduğu hususunda bir bilgi ve belge ibraz etmediği, davacının hizmet akdinin son bulduğu ve çıkışının davalı tarafından SGK’ya bildirildiği dosyada mevcut belgelere göre sabit olup, bu konudaki Yargıtay kararlarına göre kural olarak hizmet akdinin işveren tarafından haklı olarak sona erdirildiğinin ispat yükü işverende olduğu, somut olayda hizmet akdinin işveren tarafından haklı olarak sona erdirildiği veya hizmet akdinin işçi tarafından haklı veya haksız olarak sona erdirildiği hususunda bir bilgi ve belge ibraz edilmediği, davacının aylık brüt ücreti hizmet akdinin sona erdiği tarihteki 3.254,44 TL.lık kıdem tazminatı tavanını aştığından hesaplamada anılan tavan dikkate alınması gerektiği, Davacı tarafından Eylül, Ekim ve Kasım 2013 aylarına ait ücret alacağı talep edildiği, yasal olarak ücretin ödendiğini yazılı belge ile ispat yükü işverende olduğu, davalı tarafından bu yönde bir belge ibraz edilmediği, davacının 27 Kasım da işinin son bulduğu, talep konusu dönemde davacının talep edilebilir ücret alacağı 2 ay, 27 gün (30 + 30 + 27 = 87 gün) üzerinden hesaplanması gerektiği, işçiye aylık ücretin agi dahil olarak ödenmesi gerekmekte olduğundan, agi dahil belirlenen aylık net 3.173,40 TL hesaba esas alınması gerektiği, davacıya yemek yardımı yapıldığını ve tutarını ispata yarar bir bilgi ve belge bulunmadığından yemek ücreti talebi bakımından bir hesap yapma imkanı bulunmadığı, kıdem tazminatının 27.11.2013 fesih tarihinden, 18.02.2014 iflas tarihine kadar yıllık %10,20 faizi oranı olduğundan, bu kapsamda yapılan hesaplamalar neticesinde net kıdem tazminatı bedelinin 11.868,92 TL, net ihbar tazminatı bedelinin 7.382,97 TL, ücret alacağının 9.202,86 TL, kıdem tazminatı işlemiş faizinin 275,29 TL olmak üzere toplam 28.730,04 TL alacak bedeli olduğu” yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir. Dosya kapsamına göre davacı tarafça İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı icra takip dosyasına konu edilen kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yemek ücreti, ücret alacağı ve kıdem tazminatı işlemiş faiz alacağı olarak toplam 33.307,00 TL alacağın müflis şirket masasına kaydı talep edildiği, iflas idaresince ilamsız takibe dayanak belgelerin sunulmaması ve söz konusu alacağa ilişkin yargılama gerektirdiğinden talebin tamamının reddine karar verilmiş ise de davacının 24/03/2010 – 06/01/2011 tarihleri arasında davalı … A.Ş. İsimli şirkette, 07/01/2011-27/11/2013 tarihleri arasında ise dava dışı … A.Ş.’de sigortalı olarak çalıştığı her iki şirketin ticaret sicil kayıtlarında ortakları, faaliyet alanları, faaliyet adresleri ve yetkililerinin aynı olduğu, aralarında organik bağ bulunduğu, bu nedenle her iki işverenin İş Kanun’undan kaynaklanan alacaklar açısından işçiye karşı müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu, kural olarak hizmet akdinin işveren tarafından haklı olarak sona erdirildiği ispat yükü davalı işverene ait olup davacının hizmet akdinin ne şekilde son bulduğu hususunda bir bilgi ve belge ibraz edilmediğinden ve davacının Eylül, Ekim ve Kasım aylarına ait ücret alacağın ödendiği yazılı belge ile ispat edilmediğinden davacının kıdem ve ihbar tazminatı ile ücret alacağını almaya hak kazandığı, bu kapsamda yapılan hesaplama neticesinde hükme esas alınan hesap uzmanı bilirkişisinin 10/07/2018 tarihli raporu denetime açık, kapsamlı hüküm kurmaya elverişli nitelikte olduğundan davalı iflas idaresi vekilinin istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, HMK 353/1.b.1 bendi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvusunun esastan reddine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davalının istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2- Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından, davalı tarafından yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL’ nin istinaf eden davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Davalının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına, 5- Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.09/02/2022