Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/725 E. 2022/587 K. 18.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/725
KARAR NO: 2022/587
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2014/318
KARAR NO: 2018/871
DAVA TARİHİ: 02/11/2012
KARAR TARİHİ: 02/10/2018
DAVA: Tapu İptali Ve Tescil (Kooperatif Üyeliğinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/05/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, davalı kooperatifin üyesi olduğunu, yaklaşık 20 yıldır dava konusu taşınmazı kullandığını, kooperatifin inşaat projesinde kayıtlı bağımsız bölüm numaraları ile fiili kullanıma göre uyumsuzluk olup halen … Blok … kat … nolu bölüm ferden davacıya tahsis edilmiş ise de tapuda … Blok …Kat … nolu bağımsız bölüm olarak tescilli olduğunu, davacının kendisine tahsis edilmiş olan dairenin tapusunu alamadığı bu nedenlerde alacaklıları tarafından kooferatif aleyhine icra takibi yapıldığını, davacıya ait (…) nolu bağımsız bölüme haciz şerhi işlendiğini, davalı kooperatif adına kayıtlı Güngören ilçesi … ada … parselde kain tapunun … Blok …Kat (…)nolu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ve müvekkilinin adına tescilinin yapılmasını ayrıca bağımsız bölümün müvekkilinin adına tescili ile üzerindeki hacizlerin kaldırılmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı tarafça cevap dilekçesi sunulmamıştır. İhbar olunun … vekili ihbara karşı cevap dilekçesinde özetle; müvekkili hakkındaki davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu, iddia olunan olgular ve maddi vakıaların doğru olmadığını, kötü niyetli olduğunu, müvekkilinin haklarını bertaraf etme amacına yönelik iddia ve talep olduğunu, davanın hem esas ve hem de usul yönünden kabule şayan olmadığını, İddia olunan maddi vakıalardan dolayı iş bu dava açılmış ise de tüm emredici ve gerektirici yasal hükümler dairesinde davacıların iş bu davadaki istem ve itirazları hukuka uygun düşmemediğini, müvekkilinin davacılara karşı hukuki sorumluluğunun bulunmadığını, bu nedenlerle davanın hem esastan hem de usul yönünden reddi gerektiğini, bu sebepler ile yargılama esnasında belli olacak durumlar muvacehesinde; müvekkilim hakkındaki davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “…Dava üyelikten kaynaklanan tapu iptali ve tescili taleplerinden ibaret olup tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, tapu kaydı, kooperatif kayıt ve belgeleri, ticaret sicil kaydı, banka dekontları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına binaen; davalı kooperatifin üyesi olan davacının kooperatife karşı üyelikten kaynaklanan tüm akçeli yükümlülükleri yerine getirdiği ve kooperatif tarafından kendisine tahsis olunan bağımsız bölümün tapu kaydının davacı adına devri gerekmesine rağmen davalı kooperatifin bunu gerçekleştirmediği, davacının üyeliği gereği ödemelerinin tamamını aynı konumda bulunan diğer üyeler gibi genel kurul kararları çerçevesinde davalı kooperatife ödemiş olması, davacının davalı kooperatif genel kurul kararları ile üyelerden toplanmasına karar verilen ödemelerini, aynı konumdaki diğer üyeler gibi eşitlik ilkesi gereğince yükümlülüklerini yerine getirmiş olup inşaat imalat harcamalarının kullanıldığı toplu kredisinden kaynaklı banka kredi borçlarını da ödediği dikkate alındığında üyelik gereği adına tahsis edilen ve 20 yıldan beri fiilen kullanmakta olduğu dairenin adına tescilini talep etmekte haklı olduğu, mahkememizce davaya konu bağımsız bölüm hakkında teminatsız tedbir konulduğu, haciz kararı verilmediği, Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/55 esas sayılı dosyasının 31/01/2018 tarihinde kesinleştiği, davacının hacizlerin kaldırılması talebinin ayrı bir dava konusu olduğu, sonradan tapu iptal ve tescil kararına dayalı olarak haczin kaldırılması için, Hukuk Genel Kurulu’nun 13.06.2001 tarih ve 2001/12-461 esas 2001/516 karar sayılı kararı ve Yargıtayın süreklilik arzeden içtihatları doğrultusunda genel mahkemede mülkiyet hakkına dayalı olarak dava açması gerekir. Celp edilen tapu kaydının incelenmesinde, davaya konu taşınmaz üzerinde hacizler olduğu, bu hacizlerden bir kısmının kamu kurumları tarafından konulduğu, davamızın konusunda muvazaa iddiasının bulunmadığı, davacı her ne kadar dava konusu taşınmazın tapu kaydına işlenen haciz şerhinin kaldırılmasını talep ve dava etmişse de söz konusu işlemin idari işlem niteliğinde bulunması ve tapu kayıtlarında haciz olarak işlenen kaydın Bakırköy 2. Asliye Hukuk 2011/389 Esas, 2013/246 Karar sayılı ilamı ile konulan yargılama ve vekalet ücretine ilişkin Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası olduğu, mahkeme ilamının aksine, taşınmaz kaydındaki haczin kaldırılması yolunda karar verilemeyeceği, bu konu ancak mahkemeye başvurarak haczin kaldırılması sağlanabileceği, diğer haciz olan İstanbul …İcra Müdürlüğünün 12/05/2010 tarih … sayılı haczin dava tarihinden önce olduğu, yargılama konusu yapılmış ve sonucunda mülkiyet aktarımına karar verilmesi muhtemel taşınmazlar hakkında verilen ihtiyati tedbir kararları bu kararların tapu siciline işlenildiği tarihten itibaren üçüncü kişiler için de alenilik kazandığı, artık kayda verilen şerhten itibaren mülkiyet aktarımına engel teşkil edeceği ve kayıt maliki borcundan ötürü ihtiyati haciz ya da icra-i haciz alacaklıları içinde hüküm ifade edeceği, Mahkememizce 29/03/2014 tarihinde ihtiyati tedbir kararı verilmiş ve 18/04/2014 tarihinde tedbir kararı işlenmiş olup haciz alacaklılarını bağlayacağından; davacının, davalı kooperatife yapmış olduğu ödemeler ve denklik ilkesi dikkate alındığında dava harcı bakımından ikmali gerekmediği anlaşılmakla…” gerekçesiyle, ” 1-Davanın kabulü ile İstanbul İli, Güngören İlçesi, … Ada, … Parselde kain tapunun … Blok …Kat, … nolu bağımsız bölümlü taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline, 2-İİK nın 28. maddesi uyarınca hüküm özetinin derhal ilgili tapu sicil müdürlüğüne tevdiine, 3-Safahatta verilen ihtiyati tedbir kararının hükmün kesinleşeceği tarihe kadar devamına” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Dava dilekçelerinde hem … no.lu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tescilini hemde taşınmaz üzerindeki hacizlerin kaldırılmasını talep ettiklerini, yerel mahkeme kararında tapu iptal ve tescil istemi kabul edilmesine rağmen taşınmaz üzerindeki hacizlerin kaldırılması talepleriyle ilgili olarak herhangi bir hüküm kurulmadığını, gerekçe kısmının ise tutarsız olup hacizlerin neden kaldırılmadığının net bir şekilde açıklanmadığını, taşınmazın müvekkili tarafından 20 yıldan fazla süreden beri kullanıldığını ve tescilden önce mülkiyetin kazanıldığını, bu nedenle tescil kurucu değil bildirici olduğundan kooperatif borcundan dolayı konulan hacizlerin kaldırılması gerektiğini, gerekçede taşınmaz üzerinde kamu hacizleri olduğundan bahsedilmiş ise de kamu haczi olmadığını belirterek tapu iptal ve tescil yönünden kararın onanmasını ancak hacizlerin kaldırılması talepleriyle ilgili bir karar verilmediğinden, bu istemin kabulü ile hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nın 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır. Dava, kooperatif üyeliğinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil ile taşınmaz üzerinde mevcut olan ihtiyati hacizlerin kaldırılması istemine ilişkindir. Dava 02/11/2012 tarihinde açılmış, kooperatif adına çıkartılan tebligatın iade edilmesi üzerine TK 35.maddesi uyarınca tebligat yapılarak taraf teşkili sağlanmıştır. Davalı kooperatifin yargılama aşamasında 6102 sayılı TTK’nun geçici 7.maddesi uyarınca 09/10/2014 tarihinde sicilden re’sen terkin edildiği, son yönetim kurulu üyelerinin … (başkan), … (başkan yardımcısı), … (üye) olduğu anlaşılmıştır. Kooperatifin sicilden terkin edilmesi nedeniyle işbu dosyada ihbar olunan sıfatına sahip … vekili tarafından ihya istemiyle açılan dava neticesinde Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 22/11/2017 tarihli, 2016/55 E. 2017/1171 K sayılı ilamı ile; “davacı sicilden resen terkin edilen kooperatifin ihyasını talep etmiş, getirilen sicil kaydı ve tüm delillerden davacı kooperatifin 6102 Sayılı Yasanın 7.maddesi gereğince resen terkin edildiği, 6552 Sayılı Yasanın 133.maddesi ile değişik T.T.K.nun geçici 7.maddesinde yapılan değişiklik ile ihtara rağmen sermaye arttırımı yapılmamasına ilişkin sürenin 01/07/2015 tarihine kadar uzatıldığı, dolayısıyla bu hükmün önceki haliyle yapılan terkinin hükümsüz hale geldiği, ayrıca terkin edilen kooperatif hakkında açılmış dava ve icra takibinin bulunduğu anlaşıldığından davacının davalı ticaret sicil müdürlüğüne karşı açmış olduğu davanın kabulü ile … Yapı Kooperatifi’nin ihyasına, kooperatifinin terkin edildiğinde yetkilisi bulunan … ve …’ın tasfiye memuru olarak atanmasına” karar verilmiş ve 31/01/2018 tarihinde kesinleşmiştir. Dava, davalı kooperatif hasım gösterilerek açılmış olup davacı vekili 02/05/2016 tarihli ve 24/06/2016 tarihli dilekçeleri ile davanın haciz alacaklıları …, …, …, …, …’e ihbarını talep etmiş, mahkemece davanın ihbarı yönünden işlem yapılmıştır. Kooperatif uzmanı ve mali müşavir bilirkişi heyetinden alınan raporda özetle; Davalı kooperatif, davaya karşı cevaplarını dosyaya sunmadığı gibi ortaklar pay defteri ve yönetim kurulu karar defterlerini dosyaya ibraz etmediği, bu nedenle davacının, davalı kooperatifin üyesi olup olmadığı yönünden incelemenin Ticaret Sicil İl Müdürlüğünden dosyaya gönderilen kayıtlar, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünün dosyaya gönderdiği genel kurul tutanak ve hazirun cetvelleri, tapu müdürlüğü kayıtları, davacının dava dosyasına sunduğu ödeme makbuz ve belgeleri, banka ödeme kayıtları ve dosya eki niteliğinde bulunan Bakırköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/304 E sayılı dosya kapsamı çerçevesindeki tüm kayıt ve belgeler ile karşılaştırmalı olarak yapıldığı, davacı … adına … tarafından düzenlenen su faturası bulunduğu, S.S.Cömertkent KYK tarafından düzenlenen ortaklık senedine göre davacı …’in davalı kooperatif tarafından 09/12/1986 tarihinde üyeliğe kabul edilerek 09/12/1986 tarihinde davalı kooperatif üyesi bulunduğu, davacıya üyeliği gereği tahsis edilen bağımsız bölüm nedeniyle davacının toplu konut kredi taksitlerini … Bakırköy şubesine 15 adet banka ödeme makbuzu ile toplam 321.286.890 TL ödediği, ibraz edilen senet alındı bordrosuna göre davacıdan 1997 yılı bütçe açığına istinaden 5.000.000 TL peşin kalanı 25/11/1997 tarihinde 10.000.000 TL, 25/01/1998 tarihinde 10.000.000TL, 25/03/1998 tarihinde 10.000.000 TL olmak üzere toplam 35.000.000 TL tahsil edildiği, 1996 yılı bütçe açığına istinaden peşin 8.000.000 TL kalanı 30/11/1996 tarihinde 10.500.000 TL, 28/02/1997 tarihinde 10.500.000 TL, 30/05/1997 tarihinde 10.500.000 TL, 30/08/1997 tarihinde 10.500.000 TL olmak üzere 50.000.000 TL tahsil edildiği, davalı kooperatifin 25/03/1991 tarihli ortaklarına gönderdiği yazıda kat mülkiyetine geçip ortaklara müstakil tapularının verilmesi için toplam olarak 3.125.000 TL’nin 20/03/1991 tarihine kadar ödenmesini bu hususta kooperatife başvurulması gerektiğini bildirdiği, davacının 01/05/1991 tarihli makbuzla kooperatife 625.000 TL daha sonra 30/06/1991 tarihinde senetle 800.000 TL, 30/07/1991 tarihli senetle 800.000 TL, 30/08/1991 senetle 900.000 TL olmak üzere tapu tesciline yönelik toplam 3.125.000 TL yi davalı kooperatife ödemiş olduğu, davacının yapmış olduğu bu ödeme toplamının emsal gösterilen ve Bakırköy 2 Asliye Hukuk Mah 2006/304 E sayılı dosyası ile tapu iptal tescilinin kabulüne karar verilen davalı kooperatif üyesi …’ın yaptığı ödemeler ile aynı olduğu, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünün Bakırköy 10 ATM 2012/468 E sayılı dava dosyasına gönderdiği bir kısım genel kurul tutanak ve genel kurul hazirun cetvelleri üzerinde yapılan incelemede; 21/06/1997 tarihinde yapılan 2006 hesap yılı genel kurulunda kooperatifte toplam kayıtlı üye sayısının 1184 olduğu ve davacı …in kooperatifin kayıtlı ortağı bulunduğu yine 27/01/2001 tarihinde yapılan 2000 hesap yılı olağan genel kurul hazirun cetvelinde davacının davalı kooperatifin kayıtlı üyesi olduğu, 25/06/2003 tarihinde yapılan 2002 hesap yılı hazirun cetvelinde davacı …’in kooperatif ortağı olarak hazirun listesinde kayıtlı bulunduğu, 04/05/2005 tarihinde yapılacak 2004 hesap yılı genel kurul hazirun cetvelinde ve 11/06/2005 tarihinde yapılan 2004 hesap yılı olağan genel kurul hazirun cetvelinde davacının davalı kooperatifin ortağı olarak kayıtlı bulunduğu, bu durumda gerek ibraz ettiği ortaklık senedi gerekse dosyadaki genel kurul hazirun cetvellerindeki kayıtlarla da tevsik edildiği üzere davacının kooperatif üyesi olduğu, Davalı kooperatifin genel kurul kararları üzerinde yapılan incelemelerde kooperatifin birden fazla tipte ve m2 de daire ve dükkan inşa ettiği ve kooperatif üyelerinin üyeliğe ilk girişte kooperatif yönetimince daha önce belirlenen daire tiplerinden seçmek suretiyle üyeliklerin yapıldığı, ilk giren ortaklardan (davacıdan ve davacı ile aynı tarihte ve şartlarda üye olan … ‘dan) inşaat imalat rakamlarının kooperatifin üye adına çektiği toplu konut kredisi ile üyelerin bankaya borçlanmak suretiyle ödemelerin tahsil edildiği ve ilk etaptaki üyeler adına tahsis edilen tapu devir ve tescillerinin toplu konut idaresine olan banka kredi borçlarının tamamlanması ve genel kurullarda kararlaştırılan ödemeler çerçevesinde ferdileşme işlemi yapılarak devir ve temlik edildiği nitekim dava dosyasına sunulan tapu kayıtları ile de tevsik edildiği üzere bir çok üyeye tahsis edilen bağımsız bölümlerin tapu tescillerinin yapıldığı ilk ortak olup tescil yapılmayan bir kısım ortakların ise dava yoluyla hükmen tapu tescilinin yapılmasını mahkemelerden talep etmesi neticesinde bunu elde ettiği, davacının da kooperatifin ilk üyelerinden biri olarak kooperatif genel kurul kararları ile üyelerden toplanmasına karar verilen tüm ödemelerini yapan diğer üyeler gibi eşitlik ilkesi gereğince akçeli yükümlülüklerini yerine getirmiş olduğu ve banka kredi borçlarını da ödediği dikkate alındığında üyelik gereği adına tahsis edilen ve 20 yıldan beri oturmakta veya fiilen kullanmakta olduğu dairenin adına tescilini talep etmekte haklı olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama neticesinde tapu iptali ve tescil isteminin kabulüne karar verilmiş, hüküm kısmında ihtiyati hacizlerin kaldırılması istemi yönünden bir karar verilmemiş, gerekçe kısmında ihtiyati hacizlerin kaldırılması isteminin reddi gerektiği yönünde açıklama yapılmıştır. Karar davacı vekili tarafından ihtiyati hacizlerin kaldırılması gerektiği ileri sürülerek istinaf edilmiştir. İstinaf konusu, eldeki dava yönünden ihtiyati hacizlerin kaldırılmasına karar verilip verilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 11/10/2018 tarihli 2016/503 E. 2018/4673 K sayılı ilamında; “…Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, inşaat halindeki yerden tapu devralan üçüncü kişilerin de iyiniyet iddiasında bulunamayacaklarını, bu kişilerin TMK’nın 1023. maddesinden yararlanamayacakları, yüklenicinin edimlerini yerine getirmediğinden bahisle arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin feshi halinde yüklenicinin devrettiği taşınmazların takyidatlarından arındırılmış olarak arsa sahiplerine devri gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Davacı vekili 23.09.2015 tarihli ıslah dilekçesiyle, tapu kaydının üzerindeki hacizlerden arındırılmış olarak tesciline karar verilmesini talep etmiş bu haciz lehdarlarını dahili davalı olarak göstermiştir. Islah yoluyla dahi talebe yeni bir talep eklenemez ve yanılgıya dayalı olmadan taraf çoğaltılamaz. Somut olayda dava dilekçesinde olmadığı halde taşınmazların üzerinde bulunan hacizlerin kaldırılması ıslahla yeni bir talep olarak istenmiş ve haciz lehtarları dahili davalı olarak davaya katılmıştır. Bu husus HMK’nın ıslah hükümlerine ve 124. madde hükümlerine aykırı olduğundan davaya dahil edilen kişiler hakkındaki talebin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır…” Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 10/10/2012 tarihli 2012/3583 E. 2012/5879 K sayılı ilamında; “…Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı kooperatifin ortağı olan davacıya … Blok … nolu dükkanın tahsis edildiği ancak dükkanın ferdi mülkiyet sonucunda yüklenici firma olan davalı şirket adına tescil edildiği ve üzerinde hacizlerin bulunduğu, taraflarca da … Blok … nolu dükkanın davacıya ait olduğunun kabul edildiği, davacı tarafından dükkan üzerindeki hacizlerin kaldırılması talep edilmiş ise de, hacizlerle hak sahibi olan kişilere karşı ayrı bir dava açılması gerektiği, davada hasım olmayan haciz sahipleri aleyhine karar verilemeyeceği gerekçesiyle asıl ve birleşen 2007/758 esas sayılı davaların kısmen kabulü ile … blok … nolu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline, taşınmaz üzerindeki takyidatların kaldırılması talebinin reddine, birleşen 2007/366 sayılı dosyanın takip edilmediği gerekçesiyle HUMK’nun 409 gereğince açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili asıl davada reddedilen istemleri yönünden temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, asıl davada davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.” şeklinde verilen kararlar ile lehine ihtiyati haciz kararı verilen kişiler hakkında usulüne uygun şekilde açılan bir dava olmaksızın, hacizlerin kaldırılması istemi yönünden karar verilemeyeceğine işaret edilmiştir. Mahkemece kararın gerekçe kısmında ihtiyati hacizlerin kaldırılması taleplerinin reddine dair gerekçe yazılmış ise de hüküm kısmında bu talep yönünden bir karar verilmediği anlaşılmaktadır. Somut olayda, taşınmaz üzerinde hacizleri bulunan ihbar olunan kişilerle davalı kooperatif arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığından dahili dava yoluyla davaya katılmaları mümkün değildir. Islah yoluyla dahi olsa 6100 sayılı HMK 124. maddesi dışındaki hallerde taraf değişikliği yapılması mümkün olmayıp somut olayda bu madde koşulları gerçekleşmediğinden, emsal ilamlar da nazara alındığında, davada taraf sıfatı olmayan, ihbar olunanlar lehine tapuda mevcut olan hacizler yönünden, ihbar olunanlar hakkında usulüne uygun olarak açılan bir dava bulunmadığından karar verilemeyecektir. Talep davalı açısından değerlendirildiğinde ise hacizlerin kaldırılması talebi yönünden davalının pasif husumet ehliyeti olmadığı açıktır. Bu nedenle istemin reddine karar verilmesi gerektiğinden, 6100 sayılı HMK’nun 355.maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf isteminin kabulüne karar verilerek kararın kaldırılmasına ve HMK’nun 353/1.b.2 maddesi uyarınca yeniden hüküm tesis edilerek yukarıda açıklanan gerekçelerle ihtiyati hacizlerin kaldırılması isteminin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1.b.2 bendi uyarınca KABULÜNE, 2-Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/318 E. 2018/871 K. Sayılı 02/10/2018 tarihli kararının KALDIRILMASINA ve YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE, a-Davanın KABULÜ ile İstanbul İli, Güngören İlçesi, … Ada, … Parselde kain tapunun … Blok …Kat, … nolu bağımsız bölümlü taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline, b-İİK’nın 28. maddesi uyarınca hüküm özetinin derhal ilgili tapu sicil müdürlüğüne tevdiine, c-Safahatta verilen ihtiyati tedbir kararının hükmün kesinleşeceği tarihe kadar devamına, ç-Davacı tarafın taşınmaz üzerindeki ihtiyati hacizlerin kaldırılması talebinin pasif husumet yokluğundan REDDİNE, d-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 683,10 TL harçtan peşin alınan 148,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 534,60 TL harcın davalı kooperatiften tahsili ile Hazineye irad kaydına, e-Davacı tarafından yapılan 1.621,40 TL posta masrafı, bilirkişi ücreti, 172,95 TL harç gideri toplamı 1.794,35 TL yargılama giderinin davalı kooperatiften tahsili ile davacıya ödenmesine, f-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine, g-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 2.180,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, ğ-HMK’nun 333. maddesi uyarınca davalı tarafından yatırılan avanstan kullanılmayan bakiye avansın kararın kesinleşmesinden sonra davalıya iadesine, 3-İstinaf yargılama giderleri yönünden, a-Davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına, b-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcının davacı tarafından yatırılan 170,78 TL’den mahsubu ile bakiye 90,08 TL’nin davacıya karar kesinleştiğinde iadesine, c-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, ç-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davacıya iadesine, d-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nun 361/1 maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 18/05/2022