Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/724 E. 2022/373 K. 30.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/724
KARAR NO: 2022/373
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/75 Esas
KARAR NO: 2018/265
KARAR TARİHİ: 23/03/2018
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 30/03/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı şirket arasında varılan mutabakat gereği reklam yayını için anlaştıklarını, davalı ile sağlanan mutabakat gereğince şirketin pazarlama ve satışını yaptığı bir medikal cihazın reklam görseli ile cihaz ile ilgili bilgi veren metin içeriği, müvekkili şirketin imtiyaz sahibi olduğu “…” isimli derginin ekinde yayınlandığını, müvekkilinin verdiği reklam hizmeti karşılığında davalı şirkete fatura tahakkuk ettirildiğini ve bu faturanın davalı şirkete kargo yoluyla teslim edildiğini, davalı borçlunun tebliğ aldığı faturaya yasal süresi içerisinde itiraz etmediğini, davalının fatura bedelini ödemediğini, alacağının tahsili amacıyla davalı şirkete karşı Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalı-borçlu şirketin dosya borcuna itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına davalı şirketin %20 icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, davacı tarafın delil olarak sunmuş olduğu kargo teslimat tarihinin 03/03/2015 tarihi olduğunu, faturanın tanzim tarihinin ise 28/03/2015 tarihli olduğu, faturanın henüz düzenlenmediği tarihte müvekkile tebliğ edildiği hususunun hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, faturanın müvekkiline tebliğ edilmediğini, tebliğ hususundaki ispat yükünün davacı tarafta olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”… fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunmasının gerekli olduğu olgusudur. Ticari işletmeye ilişkin olarak ve belli faaliyetlerde bulunma halinde tacirler tarafından o faaliyetle ilgili olan karşı taraf adına düzenlenmesi gereken ticari bir belge niteliğindeki fatura, sözleşmenin yapılması ile ilgili değil; taraflar arasında yapılmış bir satım, hizmet, istisna ve benzeri sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Öyle ki, taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa düzenlenen belge fatura olmayıp, olsa olsa icap mahiyetinde kabul edilebilecek bir belgedir ve elbette bu belgeye itiraz edilmemesinin TTK’nun 21/2. maddesi anlamında sonuç doğurması da beklenemez. Kısacası; TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrası uyarınca gönderilen faturaya sekiz gün içinde itiraz olunmaması halinde fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılması için, faturayı düzenleyen kişinin aynı maddenin ikinci fıkrasına göre ticari işletmesi icabı mal satmış, imal etmiş yada iş görmüş bir tacir olması gerekir. TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrası hükmü ile, fatura özellikle tacirler arasında ifaya yönelik bir ispat aracı olarak kabul edilip; süresinde itiraz edilmemekle mündericatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenenin aleyhine, bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Eş söyleyişle, faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır. Buna göre; fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili olarak düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin varlığı şarttır. TTK’nun 21. maddesinin 2 ve 3. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. İkinci fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura münderecatının doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir. (Bkz 27.06.2003 gün ve 2001/1 Esas, 2003/1 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2011/15-472 E.,2011/608 K sayılı kararı) Takip dosyası ve tüm dosya kapsamına nazaran; davacı vekili tarafından takibe konu 28/03/2015 tarihli faturanın … kargo aracılığıyla davalıya teslim edildiğine ilişkin kargo önizleme belgesi sunulmuş ve bu belge doğrultusunda ilgili kargo firmasına yazılan müzekkere cevabı ekinde de taşıma irsaliyesi sunulmuş ise de; kargonun sunmuş olduğu taşıma irsaliyesinden teslim edilen belgenin içeriği belli olmadığından ve taraflar arasında daha önceden de ticari alışveriş olup, davaya konu faturanın davalıya tebliğ edildiği, ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmiş, davacının takibi kötü niyetle başlattığı hususu da ispatlanamadığından kötü niyet tazminat talebinin de reddine” kararı verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; 4.130 TL bedelle faturanın davalı çalışanı …’ya tebliğ edildiği, davanın tanzim edilen faturalardan haberdar olduğu, mahkemece faturanın tebliğ edilmediği şeklindeki gerçek dışı beyanlarına itibar edilerek ticari defterler üzerinde de herhangi bir bilirkişi incelemesi yaptırma gereği dahi duymadığı, davalının hizmet almadığı yönünde bir itirazın bulunmadığı ve taraflar arasındaki ilişkinin varlığının çekişmesiz olduğu, bu haliyle eksik inceleme ve hüküm tesisi yoluna gidildiği belirtilerek verilen kararın kaldırılması talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, tacirler arası hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı tarafından 26/10/2016 tarihli cari hesap alacağı açıklamasıyla 4.130 TL alacağın tahsili istemiyle Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası üzerinde takip başlatıldığı, davalı tarafça icra müdürlüğü yetkisi ile borca itiraz edildiği ve davanın yasal süre içerisinde açıldığı tespit edilmiştir. Mahkemece 13.09.2017 tarihli celsede icra dairesinin yetkisine yapılan itirazın takibin para borcuna ilişkin olması ve alacaklının ikametgahı icra dairesi yetkili olması nedeniyle reddine dair karar verildiği belirtilerek yapılan yargılama sonucunda davacının açtığı davanın ve davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine dair karar verilmiş olup davacı vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur . Dava dilekçesi ekinde yer alan … kargo fatura teslim belgesi ile 04.03.2015 tarihli taşıma irsaliyesi sunulmuş, Dava dışı … kargo şirketine mahkemece müzekkere yazılarak faturanın kim tarafından teslim alındığı, teslim olanın imzasını içeren, fatura ve vergi ve belgelerin ivedi olarak mahkemeye gönderilmesine istenilmiş olup 13.12.2017 tarihli yazıda kargo gönderisine ait gönderi, kimlik, adres ve iletişim bilgilerini içerir sistem çıktısı ve teslim belgesi örneği mahkemeye sunulmuştur. Taraflar arasındaki e-posta yazışmaların incelenmesinde 2.065 TL’lik fatura ödemesinin 22.05.2015 tarihine kadar yapılacağı konusunda taraflar arasında mutabakat sağlandığının belirtildiği, dava konusu olan 28.03.2015 tarihli 4.130 TL’nin teslim detayına ilişkin … kargo ile ilgili mail gönderildiği, fatura ödeme vadesinin 90 gün nakite dönüş/ödeme tarihinin 26.06.2015 ve ödeme yapılabilecek hesap numarasının (… …) olduğu, faturanın 08.05 tarihinde firma çalışanı …’ya teslim edildiği ve … kargo teslim detay bilgisinin de davalı tarafa gönderildiği hususları davalı tarafça sunulan yazışma örneklerinde belirtilmiştir. Kadıköy Vergi Dairesine yazılan müzekkereye cevaben davalıya ait 2015 yılı BA-BS kayıtlarının dökümü ile Davutpaşa Vergi Dairesi’ne yazılan müzekkereye cevaben davacıya ait 2015 yılı BA-BS formları mahkemeye gönderilmiş ve dosya arasına alınmıştır. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 08/02/2016 tarihli 2015/4521 E. 2016/549 K. sayılı ilamı; “…Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27/062003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. (Faturalar ve dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın m. 21/2.) Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nın 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır… Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir. (Geniş bilgi için Bkz: Prof. Dr. Sami Karahan, Ticari İşletme Hukuku, 23. Baskı, Eylül 2012, Konya; Sh 111 vd.)… Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir. Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde, borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir…” şeklindedir. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 10/02/2016 tarihli 2015/4576 E. 2016/621 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 08/02/2016 tarihli 2015/5485 E. 2016/550 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 09/12/2015 tarihli 2015/2467 E. 2015/7975 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 11/01/2016 tarihli 2015/4473 E. 2016/19 K. sayılı ilamları da aynı mahiyettedir. ”… Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir. Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi, değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür. Ancak, uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı açısından, fatura tebliğinin noter aracılığıyla ya da imza karşılığı elden tebliğ yolu ile ya da telgraf, teleks yolu ile veya PTT aracılığıyla ya da faks çekilmesi yahut güvenli elektronik imza ile elektronik posta gönderilmesi şeklinde yapılması uygundur. Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir. Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde, borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi halinde alacaklının HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir.” (Yargıtay 15.Hukuk Dairesi 11.11.2020 tarih 2019/3926 E 2020/2954 K sayılı ilam) Davaya konu somut olayda; davacı ve davalı tarafın ticari defter ve kayıtlara delil olarak dayanılmasına rağmen bu hususta bir inceleme yapılmadığı, dosyaya sunulan mail yazışmaları, bu yazışmalara yönelik davacı tarafça sunulan itirazların değerlendirilmediği, tarafların BA-BS kayıtlarının ve sunulan delillerin ( 25.03.2015 tarihli … Dergisi’nde yayınlanan reklam sayfası gibi) ise incelenmediği anlaşılmaktadır. Yukarıda belirtilen eksiklikler ikmal edilerek, tebliğ edilmemiş faturadan kaynaklı itirazın niteliğine göre fatura konusu işin yapılıp yapılmadığı sunulan deliller ve bilirkişi incelemesi ile araştırılarak sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu hususta bir inceleme ve değerlendirme yapılmaksızın, davacının davasının reddine dair karar verilmesi hatalıdır. Açıklanan nedenlerle, davacı tarafından düzenlenen 28.03.2015 tarih ve … seri numaralı toplam 4.130 TL bedelli faturanın, ticari ilişki kapsamında davacı tarafından verilen hizmetten kaynaklı düzenlenip düzenlenmediği, bu faturadan kaynaklı davacının davalı aleyhine takip başlatmasında haklılık durum ve oranının, sunulan deliller değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1.a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dairemizin kararına uygun şekilde yargılama yapıldıktan sonra yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, 2017/75 Esas, 2018/265 Karar ve 23/03/2018 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İadesine, 4-Harçlar Kanunu gereğince davacı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye GELİR KAYDINA, istinaf karar harcının talep halinde davacıya İADESİNE, 5-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.30/03/2022