Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/711 E. 2022/374 K. 30.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/711
KARAR NO: 2022/374
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ:İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2014/366
KARAR NO: 2018/458
KARAR TARİHİ: 26/04/2018
BİRLEŞEN DAVA: (Gebze 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 2012/361E.- 2014- 111K. Sayılı dosyası)
DAVA: Tazminat
KARAR TARİHİ: 30/03/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Asıl dosya davacı vekilinin dava dilekçesi özetle; müvekkileri ile davalı sigorta şirketi Ocak/2009 yılında ailece … Acentası aracılığı ile … Sigorta’ dan Özel Sağlık Sigortası yaptırdığını, davalı şirketin kendi insiyatifi ile poliçenin primini ikinci yılında 30/01/2010′ da 4.448-TL, poliçenin üçüncü yılında 30/01/2011′ de 7.000-TL ye yükselttiğini, davalı sigorta şirketinin davacı … için 2007-2008 yıllarında yaptırmış olduğu check-up tahlil sonuçlarında kan şekerinin 102 olması ve memede bulunan ufak bir kanamayı ileri sürerek ömür boyu yenileme hakkını kaldırdığını, davacı …’ a hiçbir teşhis konulmadığını, davacı …’ a hiçbir riziko taşımamasına rağmen ömür boyu yenileme hakkını da elinden alındığını, hiçbir rahatsızlıkları olmayan davacıları ömür boyu yenileme haklarının yenilenmesini, fazla alınan 3.000-TL primin iadesini, uğramış oldukları manevi zarar için de 10.000-TL zararın ödenmesi, sigortasız kaldıkları zamanda uğradıkları zararın da sigorta şirketinin mesuliyetinde olduğunun karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Birleşen dosya davacı vekilinin dava dilekçesi özetle; müvekkilinin 2007-2008 yıllarında kendi parası ile yaptırdığı checkhuplardaki teşhislerinde tutulan kayıtların hatalı olması nedeni ile … Sigorta A.Ş.’ye “ömür boyu yenileme hakkını” kaybettiğini, kayıtların yanlış oluşunun 31/01/2012 tarihinde sigorta yenileme olmayınca öğrendiklerini ve davalı hastane yetkililerine müracaatla bu kayıtların düzeltilmesini istediklerini, düzeltme işlemi olmadığında sigorta şirketi “ömür boyu yenileme hakkı”nı iptal ettiğini, bu kayıp nedeni ile ve yapılan teşhisin yanlışlığı sonucunda yapılan tıbbi araştırmalardaki masraf ve manevi üzüntü nedeniyle hiçbir rahatsızlığı olmadığı halde yanlış teşhis nedeniyle çekilen sıkıntılar nedeniyle fazlaya dair haklarının saklı kalmak kaydıyla 10.000 TL manevi tazminatın, yapılan laboratuar incelemeleri ve doktora ödenen ücret dahil olmak üzere 10.000 TL maddi tazminat ile sigorta şirketine ödediği 3.000 TL de olmak üzere toplam 23.000 TL maddi ve manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
CEVAP Davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin cevap dilekçesi özetle; davacı …, … ve … adına 30/01/2009 -30/01/2010 vadeli … nolu-30/01/2010-30/01/2011 vadeli … nolu-30/01/2011-30/01/2012 vadeli … nolu özel sağlık sigortası poliçelerinin düzenlendiğini, davacılar sigortalı oldukları 3 yıllık zaman zarfında dosyaya sunmuş oldukları primleri ile sigortalandığını ve aynı dönemlerde belirtilen tutarlarda davalı tarafından hasar ödemesi yapıldığını, davacıların sigorta süresi içinde davalı şirketten tazminat talepleri nedeniyle araştırma yaptıklarını ve sigortalanma tarihi öncesinde mevcut rahatsızlıkları olduğu tespit edildiğini, bu değerlendirmeler sonucunda sürprim ile teminat kapsamına alınabilecek hastalıklar için sigortalı onayı ile hastalık sürprimi uygulandığını, … için 30/01/2010-30/01/2011 dönemi içinde 22/03/2010 tarihinden itibaren gastroözafagial reflü rahatsızlığı nedeniyle %25 uygulamaya başlamış olduğunu yenilemede de hastalık sürprimi uygulandığını, … ile ilgili yapılan değerlendirme de 24/09/2008 tarihli kayıtlarda bilinen hastalık bölümde vertigo, geçirilmiş operasyon bölümünde hemoroid operasyonu ve yakınmalar bölümünde hiperglisemi bilgileri nedeniyle 30/01/2010-30/01/2011 döneminde muafiyet uygulandığını, … tarafından 01/02/2011 tarihinde poliçenin yenilenmesi için kredi kartı ile ödeme talimatı imzalanmış olup ekinde acente yazısı ile …’ın vertigo ile hiperlipidemi için toplam %30 hastalık sürprimi ile yenileme onayı verildiğini, davacıların 2. Poliçe yılında primlerini %1 oranında 3. Poliçe yılında yukarıda yazılı nedenlerle %60 oranında artırıldığını, ferdi sağlık sigortası özel şartalar madde 9.2 uyarınca ömür boyu yenileme garantisi kriterlerinin geçerli olduğunu, davacıların 3. Yılın sonunda sağlık sigorta piliçelerini daval şirketin devam ettirmediğini, 4. Yıl için davalı şirketten poliçe düzenlemiş olmaları halinde ömür boyu yenileme garantisi değerlendirmesi poliçedeki her bir kişinin hasar/ prim oranına istinaden poliçe yapılacağını, ancak davacıların 3. Yılın sonunda poliçelerini yenilemedikleri için değerlendirme yapılmadığını, poliçe şartları uyarınca davacıların ömür boyu yenileme garantisi hakları olmadığından bu hakkın iddiasi talebinin de yersiz olduğunu, davacıların ilk poliçe düzenlenirken önceki rahatsızlıklarını sakladığını, kötü niyetli hareket ederek poliçe düzenlenmeden önce rahatsızlıklarını gizlediğini, davacıların poliçe primleri poliçe özel ve genel şartlarına göre tespit edildiğini, davacıların belirlenen tutarlar üzerinden poliçe düzenlettiğini ve primlerini ödediğini, bu nedenle 3.000-TL prim iadesinin reddini, davacıların manevi tazminat talebinin yersiz olduğunu, poliçelerini yeniletmediğini bu nedenle tazminat talebinin reddini, yine poliçe yaptırmaksızın sağlık harcamalarının davalı şirketten karşılanması talebi ile sebepsiz zenginleşmesi talebinin de reddini talep etmiştir. Birleşen dosya davalısı cevap dilekçesinde özetle; davacının ömür boyu yenileme hakkını kaybetmesinin davalı ile ilgisi bulunmadığını, davacının kendisine sorulan sorulara göre hekim tarafından form düzenlendiğini, bu bilgilerin sigorta şirketi tarafından değerlendirilmesi sonucu verilen kararın davalı ile ilgisi bulunmadığını, davacıya şeker hastalığı teşhisi konulmadığını, açlık kan şekerinin 102 yazıldığını, sigorta hekimlerinin bunu şeker hastalığı olarak yorumlamasının davalının sorumluluğunda olmadığını, davacının hemoroid ve vertigo rahatsızlığının bulunmadığını gösteren 2011 tarihli raporlarının davalı nezdinde check up yapıldıktan iki yıl altı ay sonraya ait olduğunu, bu raporların davacının daha önce bu rahatsızlıkları geçirmediği anlamını taşımadığını, davacının muhatabının sigorta şirketi olduğunu, davacının maddi ve manevi tazminat talebinin haksız olduğunu savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ” … Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacılar için davalı sigorta şirketince 2009-2010, 2010-2011, 2011-2012 dönemlerini kapsayan ferdi sağlık sigorta poliçeleri düzenlendiği; davacıların 2012-2013 yılı poliçe dönemi için kendilerine ömür boyu yenileme hakkı verilmediğini ve toplam 3.000,00-TL prim artışı yapıldığını fazladan prim ödendiği iddia ettikleri, doktor bilirkişinin de katılımı ile düzenlenen teknik açıdan yeterli, hükme esas almaya elverişli, denetime açık 27/12/2016 tarihli bilirkişi raporuna göre; sigorta şirketi özel şartlarında yer alan ömür boyu yenileme garantisi için 3 dönem üst üste %100 prim oranının aşılmaması şartının geçerli bir şart olduğu, davacılardan … yönünden 3 dönem üst üste %100 H/P oranının aşılmaması şartının yerine gelmediği ve bu davacının ömür boyu yenileme garantisi hakkı kazanmadığı tespit edildiği, yine davacı …’ın Fibrokistik Meme Hastalığı ve Hemoroidektomi rahatsızlıkları yönünden beyan yükümlülüğünü ihlal ettiği bu nedenle poliçede kapsam dışı bırakılmasının sigortacı yönünden haklı olduğu, öte yandan tüm davacıların 2012-2013 döneminden sonra poliçelerini yenilemediklerinin dosya kapsamından ve davacılar vekilinin 13/02/2017 tarihli celsede ki beyanından anlaşıldığı, bu haliyle poliçe yenilense idi dahi davacı .. sigorta özel şartlarına göre ömür boyu yenileme hakkının mevcut olmayacağı, kaldı ki tüm davacıların yenilemedikleri poliçe kapsamında ömür boyu yenileme hakkının iadesini dava yolu ile talep etmekte hukuki yararlarının bulunmadığı, sözleşme serbestisi ilkesi çerçevesinde, davacıların kendi iradeleri ile kurmadıkları sözleşme ilişkisinin mahkemece kurulmasına olanak bulunmadığı; asıl ve birleşen dava davacısı …’ın her iki dava dilekçesi incelendiğinde; sürprim uygulanması nedeniyle fazladan ödendiği iddia olunan ve iadesi talep edilen 3.000,00-TL’nin davacı …’a ait prim olduğunun anlaşıldığı, yukarıda izah edilen gerekçeleri tekrarla Fibrokistik Meme Hastalığı ve Hemoroidektomi rahatsızlıkları yönünden beyan yükümlülüğünü ihlal ettiği anlaşılan Nesrin Baykaş’a sürprim uygulanmasının poliçe genel şartlarının 6. Maddesi ve 5684 Sayılı Kanun’un 12 maddesi kapsamında sözleşmeye aykırılık teşkil etmediği, bu haliyle davacının asıl davada sigorta şirketinden prim iadesi talep edemeyeceği, birleşen davada ise her ne kadar davacının Dayebetes Mellitus, kolestrol yüksekliği ve Vertigo rahatsızlıkları yönünden beyan yükümlülüğünü ihlal etmediği tespit edilmiş ise de; sigorta şirketinin 2011-2012 döneminde davacıya sürprim uygulamasının tek başına bu rahatsızlıklardan kaynaklanmadığı, davacının aynı zamanda poliçe tanziminden önce var olan Fibrokistik Meme Hastalığı ve Hemoroidektomi rahatsızlıkları yönünden beyan yükümlülüğünü ihlal ettiği, kaldı ki birleşen dosya davalısı tarafından dosyaya sunulan tedavi evraklarında, davalıya ait hastanede çalışan hekimlerce davacıya Dayebetes Mellitus tanısı konulduğuna dair herhangi bir hekim raporu bulunmadığı, davacının sadece açlık kan şekeri sonuçlarının mevcut olduğu, başka ifade ile davacıya sürprim uygulanmasının birleşen dosya davalısının kusurundan ileri gelmediği, bu nedenle prim tutarının birleşen davalıdan tazmin edilmesi talebini kabul şartlarının oluşmadığı, asıl ve birleşen davalarda davacıların dava tarihinden önceki döneme ait maddi zararları bulunduğuna dair dosyaya herhangi bir delil sunmadıkları, davacılar vekilinin 31/03/2017 teslim tarihli dilekçesi ekinde sunduğu … ve …’a ait faturaların tamamının dava tarihinden sonrasına ait olduğu, maddi tazminat talebinin konusunu muhtemel zararların oluşturamayacağı, öte yandan yukarıda da izah edildiği üzere; davacıların kendi iradeleri ile sağlık sigortası poliçesini yenilemedikleri, başka ifade ile sözleşme ilişkisini devam ettirmedikleri, bu nedenle dava tarihinden sonra yaptıkları tedavi masraflarının ne sözleşmeye aykırılık ne de haksız fiil hükümleri çerçevesinde maddi zarar olarak değerlendirilemeyeceği, yine davacıların manevi tazminat talep koşullarının oluştuğunu ispat edemedikleri anlaşılmakla; asıl davada davacıların ömür boyu yenileme haklarının iadesi, fazla ödenen primin iadesi, maddi ve manevi tazminat taleplerinin; birleşen davada davacı …’ın birleşen dava dışı sigorta şirketine fazladan ödediği primin tutarı ile maddi ve manevi zararlarının tazmini taleplerinin reddine” kararı verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; davacılardan … ve …’ın 3. dönem üst üste hasar prim oranının %100 aşılmadığı için ömür boyu yenileme hakkı olduğu, bilirkişi raporunda bu hususun vurgulandığı ancak mahkemece bu konuda bir inceleme yapılmadığı, 16.04.2013 tarihli raporda da ”… Bu poliçedeki ömür boyu yenileme kaydının davacı … dışındaki davacılar açısından düzeltmesi gerektiği ” belirtildiği, ayrıca beyan hükümlerini ihlal etmediği belirtilerek herhangi bir rahatsızlıktan poliçede kapsam dışı bırakılmasının yerinde olmadığı bu nedenle …’tan alınmış olan primlerin iadesinin gerektiği, 2013 yılından bugüne kadar sağlık sigortası olmadığı için manevi zarar ve yıkımın de göz ardı edildiği belirtilerek mahkemece verilen kararın kaldırılması talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır. Dava, (Asıl dava dosyası yönünden) hiçbir rahatsızlığı bulunmadığı iddia olunan davacıların ömür boyu yenileme hakkının iadesi, fazladan tahsil edildiği belirtilen 3.000 TL primin 3 davacıya eşit olarak iadesi ile toplam 10.000 TL manevi tazminatın (davacılardan … yönünden 4.000 TL , diğer davacılar yönünden ise 3.000′ er TL olmak üzere) davalıdan tahsili istemine ilişkindir. (Birleşen dava dosyası yönünden) davacı … yönünden ömür boyu yenileme hakkının, kayıtların hatalı olarak tutulması nedeniyle kaybedildiği iddiasına dayalı olarak 10.000 TL manevi tazminat, doktora ödenen ücret dahil olmak üzere 10.000 TL maddi tazminat ve sigorta şirketini ödediği 3.000 TL olmak üzere toplam 23.000 TL maddi ve manevi tazminatın davalıdan tahsili istemine ilişkin olup Gebze 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/361 esas sayılı dava dosyasında mahkemece yapılan yargılama sonucunda 28.02.2014 tarihli kararıyla iş bu dava dosyasının İstanbul 40. Asliye ticaret mahkemesinin 2012/61 esas sayılı dava dosyasıyla (İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/366 Esas) birleştirilmesine dair karar verilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 344. maddesinde “İstinaf dilekçesi verilirken, istinaf kanun yoluna başvuru harcı ve tebliğ giderleri de dâhil olmak üzere tüm giderler ödenir. Bunların hiç ödenmediği veya eksik ödenmiş olduğu sonradan anlaşılırsa, kararı veren mahkeme tarafından verilecek bir haftalık kesin süre içinde tamamlanması, aksi hâlde başvurudan vazgeçmiş sayılacağı hususu başvurana yazılı olarak bildirilir. Verilen kesin süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde, mahkeme başvurunun yapılmamış sayılmasına karar verir. Bu karara karşı istinaf yoluna başvurulması hâlinde, 346. maddenin ikinci fıkrası hükmü kıyas yoluyla uygulanır.” hükmü yer almaktadır. Davaya konu somut olayda, davacılar vekili Av. … tarafından sunulan 03.12.2018 tarihli istinaf yasa yoluna başvuru dilekçesinde, davacı ve dosya ayrımı yapılmadığı ve mahkemece verilen kararının kaldırılması talep edildiği, ancak 03.12.2018 işlem tarihli sayman mutemeti alındısında ise (istinaf karar harcı 71,80 TL, istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 196,20 TL olmak üzere) toplam 268,00 TL harcın yatırıldığı anlaşılmaktadır. Davacı vekilince hangi davacılar ve hangi dava dosyaları yönünden istinaf yasa yoluna başvurulduğunu yazılı sunulacak beyan dilekçesi ile açıklaması gerekmektedir. Davacılar vekilinin tüm davacılar yönünden ve asıl- birleşen dava dosyaları yönünden istinaf yasa yoluna başvurulduğunu yazılı olarak belirtilmesi halinde; 6100 sayılı HMK’nın 344. maddesi uyarınca eksik yatırılan istinaf karar harcını ve istinaf kanun yoluna başvurma harcı yatırması/yatırıldığına dair belgeyi sunması için yazılı bildirim yapılarak bir haftalık kesin süre verilmesi gerekmektedir. Gerek asıl ve gerekse birleşen dava dosyalarında maddi tazminat ve manevi tazminat talepli davaların açıldığı nazara alınmak suretiyle asıl ve birleşen dava dosyasında yer alan her bir dava yönünden ayrı ayrı istinaf karar harcı ve istinaf kanun yoluna başvurma harcı yatırılması gerektiği gözden uzak tutulmamalıdır. Kesin süre içerisinde yatırılmadığı/sunulmadığı takdirde sadece istinaf başvuru harcı ve karar harcı yatırılan davacılar ve dava dosyaları yönünden inceleme yapılacağı hususu ihtar edilmeli, tüm davacılar ve asıl-birleşen dava dosyası yönünden istinaf yasa yoluna başvurulmuş ise eksik yatırılan istinaf harcı yukarıda belirtildiği şekilde ikmal edildiği takdirde dosyanın istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmesi gerekmektedir. İş bu nedenle, eksikliğin ikmali için dosyanın ilk derece mahkemesine geri çevrilmesine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere; 1-Yukarıda belirtilen eksikliğin giderilmesi için HMK’nun 352.maddesi gereğince dosyanın Mahkemesi’ne GERİ ÇEVRİLMESİNE 2-Geri çevirme sebebine göre sunulan istinaf başvurusunun bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile kesin olarak karar verildi.30/03/2022