Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/701 E. 2022/420 K. 06.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/701
KARAR NO: 2022/420
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2016/224 Esas
KARAR NO: 2018/1059
KARAR TARİHİ: 31/10/2018
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 06/04/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Taraflar arasında 18/05/2005 ve 27/05/2005 tarihli “Mega Vizyon Üyelik Bilgi Formu” başlıklı Üyelik Sözleşmesi tanzim edildiğini ve yıllarca davalı şirketin grup otellerine … TV sistemi kurulduğunu, sistemin kurulmasından sonra davalı şirketin otellerine yıllarca teknik destek ve hizmet verildiğini, müvekkili şirketin edimini ifa etmesinden sonra davalı şirkete ve grup otellerine faturalar kesildiğini ve davalı şirket tarafından ödemeler yapılmışsa da sözleşmenin tanziminden birkaç yıl sonra ödemelerde aksamaların başladığını ve gerek telefonla, gerekse e-mail yoluyla ödemelerin düzenli yapılmasının istenildiğini, bu uyarılarla davalı şirket ve grup otellerinin kısmen ödeme yapması sağlanmışsa da 2011 yılı sonlarına doğru cari hesap alacaklarının ödenmediğini, müvekkili şirket tarafından 06/11/2013 tarihinde davalı şirket ve yetkililerinden e-mali yoluyla; … İzmir 1.464,82-TL, … Aydın 1.540,06-TL. … Fuar 1.937,86-TL, … Afyon 1.762,33-TL ve … Çiğli 1.167,02-TL olarak borçların ödenmesinin talep ediliğini ve bunun üzerine davalı şirket ve grup otellerden sadece … Fuar ve … Çiğli’nin cari hesap borçlarının tamamın, … Aydın’ın ise 1.088,82-TL’sinin ödendiğini, … İzmir’in 1.464,82-TL, … Aydın’ın 451,24-TL ve … Afyon’un 1.762,33-TL cari hesap borcunun ödenmediğini, bu üç otelin faiz hariç toplam 3.678,39-TL cari hesap borcunun mevcut olduğunu, borçların ödenmesi için gönderilen ihtara da olumsuz cevap verildiğini, bu fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 3.678,39 TL’nin 01/05/2011 tarihinden itibaren aylık %10 faizi ile davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile; müşteri memnuniyeti açısından … TV kullanımı için müvekkili şirketin çeşitli grup otel yetkililerinin, Mega Vizyon Üyelik Bilgi Formlarını imzaladığını, ancak müvekkili şirketin söz konusu uygulamayı kaldırmaya karar vermesi sonucu paralı televizyon kanalları için kart satan davacı yanın kartlarının müvekkili şirketin elinde kaldığını, bu nedenle söz konusu kartların 17/12/2012 tarihinde fatura kesilerek davacı yana iade edildiğini, fatura ve kartların 17/12/2012 tarihinde yurtiçi kargo ile … San. Tic. A.Ş. adına gönderilmiş olduğunu, alacağı olduğunu iddia eden davacı yanca kartların fatura edilerek iade edilmesinden sonra müvekkili şirket ile hiçbir iletişime geçilmediğini, söz konusu alacağı olduğunu iddia eden davacı yanın, basiretli bir tacir gibi davranması gerekir iken yaklaşık dört yıl sonra, alacağı olduğunu iddia etmesinin açıkça haksız ve kötü niyetli olduğunu gösterdiğini, taraflar arasındaki ticari ilişkinin 2012 yılında sonlandırıldığını ve müvekkilinin davacıya herhangi bir borcunun kalmadığını beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, ” …Taraflar arasında davacının otellerine tv kartı kurulumu ve hizmeti verilmesi hususunda ticari ilişki bulunduğu, davalının söz konusu üyeliğe son vererek kartları iade faturası ile davacıya iade ettiği, söz konusu iade faturası ile davacının alacağının da ödendiğini ve herhangi bir alacağının kalmadığını iddia ettiği, her iki tarafın ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede 5.173,43 TL bedelli iade faturasının defterlerde kayıtlı olduğu, davacının usulüne uygun tutulmuş defterlerine göre bu faturanın mahsubundan sonra da davalıdan 3.678,39 TL alacaklı olduğu, her ne kadar davalının defterlerine göre alacak kalmamış ise de bu farklılığın davalı tarafından düzenlenen iade faturalarından kaynaklandığı ve bu faturaların davacının defterlerinde kayıtlı olmadığı, davalının faturaların davacıya tebliğ edildiğine dair herhangi bir tebliğ evrakı da sunmadığı, dolayısı ile bu iade faturaların davacı açısından kesinleştiğinin kabul edilemeyeceği ve davacının talep ettiği tutarda alacaklı olduğu anlaşılmakla ” davanın kabulü ile 3.678,39 TL alacağın 1.916,06 TL’sinin 16/12/2015 ve 1.762,33 TL’sinin 13/12/2015 tarihinden işleyecek aylık %10 faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili tarafından cevap dilekçesindeki nedenler tekrarlanarak istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde;Dava, taraflar arasındaki hizmet sözleşmesinden kaynaklı alacak istemine ilişkindir Tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup alınan raporlarda özetle; davalının ticari defterlerinde davacı ile cari ilişkisi olduğunu, her bir otel için hesapların ayrı ayrı tutulduğunu, davalının davacı adına … kart iadesi açıklaması ile 17/12/2012 tarihli ve … nolu toplam 5.173,43 TL bedelli faturayı düzenlediğini, bu fatura bedelinin otel borçlarından düşüldüğünü ve defterlere göre davalının davacıya … Afyon ve … Aydın otelleri için herhangi bir borcunun kalmadığı, davacının ticari defterlerine göre, davalı tarafından düzenlenen 5.173,43 TL iade faturası, davacının alacağından mahsup edildikten sonra davacının, davalıdan 3.716,17 TL alacaklı olduğu, taraflar arasındaki cari hesap hesap farklılığın, davalı tarafından davacı yana düzenlenen Aydın Otel yönünden 52,24 TL’lik, İzmir Otel yönünden 2.196,56 TL iade faturasının, … Otel yönünden 1.762,33 TL iade faturasının davacı yanın kayıtlarında olmamasından kaynaklandığı tespitine yer verilmiştir. Dosya kapsamına göre, davacının otellerine TV kartı kurulumu ve hizmeti verilmesi konusunda taraflar arasında Mega Vizyon Üyelik Bilgi Formu düzenlendiği, davalıya ait otellere, sözleşmeye konu … TV sistemi kurulduğu, davacının cari hesaptan kaynaklanan borcun ödenmediğinden bahisle işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 01/06/2015 tarih 2014/7976 Esas 2015/4126 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere ” YİBBGK’nın 27.06.2003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında açıklandığı üzere; Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. (Dava tarihinde yürürlükte olan 6762 sayılı TTK md. 23/2). Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nın 23. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır. Buna göre; fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili olarak düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. TTK’nın 23. maddesinin 2 ve 3. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. İkinci fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura münderecatının doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir. Taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa, düzenlenen belge fatura değildir. Bu belge, belki icap olarak kabul edilebilir ki, buna itiraz edilmemesi, anılan 23/2. madde hükmü anlamında sonuç doğurmaz. Öte yandan, sadece faturanın tebliğ edilmiş olması akdi ilişkinin varlığını ispatlamaz. Karşı tarafın akdi ilişkiyi inkâr etmesi halinde tacir, öncelikle akdi ilişkiyi başkaca delillerle ispatlamalıdır. Akdi ilişkinin ispatlanamaması halinde faturanın anılan fonksiyonundan yararlanma imkanı yoktur. Faturanın ispat aracı olması, ancak niteliği gereği faturaya geçirilmesi gereken bilgiler (olağan içerik) hakkında geçerlidir. Sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili olarak düzenlenen faturanın şekli ve kapsamının ne olması gerektiği konusunda, Türk Ticaret Kanunu’nda özel bir hüküm bulunmamakta, anılan yasanın 23. maddesinde neyi ifade ettiği açıklanmaksızın faturanın münderecatından söz edilmektedir. Faturanın zorunlu içeriği ve şekil şartlarına ilişkin ayrıntılı düzenleme Vergi Usul Kanunu’nda yer almaktadır. Faturanın olağan içeriği, akdin ifası ile ilgili hususlarla sınırlıdır (VUK.m.230). Dolayısıyla, faturanın içeriği, faturanın bu temel niteliğine uygun olmadığı taktirde, sekiz günlük itiraz süresinin geçirilmesi bu hususları yazılı delil haline getirmez. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir. (Geniş bilgi için Bkz: Prof. Dr. Sami Karahan, Ticari İşletme Hukuku, 23. Baskı, Eylül 2012, Konya; Sh 111 vd.) Faturanın karşı tarafa usulüne uygun tebliğ edildiğini kanıtlama yükümlülüğü faturayı gönderen tarafta olup, faturayı gönderenin bu hususu kanıtlaması halinde, bu kez, TTK’nın 23/2. maddesinde yazılı 8 günlük yasal süre içerisinde faturaya itiraz ve iade ettiğini kanıtlama yükümlülüğü ise, karşı tarafa aittir. TTK’nın 23/2. maddesi uyarınca tebliğe rağmen faturayı süresinde itiraz ve iade etmeyerek, ticari defterlerine borç kaydeden tacir, fatura münderecatını aynen kabul etmiş ve faturayı gönderen taraf, faturaya dayalı bu alacağının varlığını HMK’nın 222. maddesi (TTK’nın 84. ve 85. maddeleri) uyarınca ispatlamış olur. Somut olayda, davacının ticari defter ve kayıtlarına göre davalıdan 3.716,17 TL alacaklı olduğu, davalının ticari defterlerine göre davacıya borcu kalmadığı görülmüş davacı ile davalı ticari defter ve kayıtlarındaki farkın, davalı tarafından davacı yana düzenlenen …Otel yönünden 52,24 TL’lik, İzmir Otel yönünden 2.196,56 TL, Afyon Otel yönünden 1.762,33 TL iade faturasının davacı yanın kayıtlarında olmamasından kaynaklandığı anlaşılmıştır. Emsal Yargıtay kararları uyarınca, davacı alacağının, davalının ticari defterlerinde kayıtlı olması hizmetin verildiğine karine oluşturduğu, aksinin davacı tarafça ispatı gerektiği, her ne kadar davalı tarafça iade faturaları düzenlenmiş ise de bu faturaların davacının ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı gibi davacıya tebliğ edildiği ispatlanamadığından davacının sözleşme kapsamında sunmuş olduğu hizmetten dolayı alacaklı olduğu, ihtarnamelerin tebliğ edildiği tarih gözetilerek sözleşmede kararlaştırılan aylık 10 temerrüt faizi oranından işlemiş faize hükmedildiği anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, HMK 353/1.b.1 bendi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvusunun esastan reddine karar verilmiştir. Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 14/09/2021 tarihli 2021/10 E. 2021/61 K. sayılı ilamında; 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 2. maddesinde ifade edilen (1) sayılı tarifenin 1/e bendinde belirtilen işin esasının hüküm altına aldığı kararlardan anlaşılması gerekenin, ilk derece mahkemesi yerine geçilerek verilen ve icra kabiliyeti söz konusu olan kararlar olduğu, ilk derece mahkeme kararlarına dair istinaf başvurusunun esastan reddi yönündeki kararların ise icra edilebilir karar niteliğinde olmadığı için maktu harca tabi olduğu ifade edilmiştir. Somut dosya yönünden Dairemizce yapılan inceleme neticesinde verilen istinaf başvurusunun esastan reddi kararı icra edilebilir bir karar niteliğinde değildir ve ilk derece mahkemesi kararının geçerliliği devam etmektedir. İlk derece mahkemesi kararı kaldırılarak esas hakkında yeni bir karar verilmediği için emsal ilamda açıklanan hususlar Dairemizce de uygun bulunarak, davalı yönünden istinaf karar harcının maktu olarak belirlenmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davalının istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2- Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL karar harcından, davalı tarafından yatırılan 232,85 TL harcın mahsubu ile bakiye 152,15 TL’ nin istemi halinde davalı tarafa iadesine, 4-Davalının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına, 5- Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile aynı kanunun 362/1-a. maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy çokluğu ile karar verildi.06/04/2022
MUHALEFET ŞERHİ 492 sayılı Harçlar Yasası’nın 2. maddesinde “Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olduğu ” belirtilmiştir. Harçlar Kanunu Genel Tebliği , (1) Sayılı Tarife Yargı Harçlarının III- karar ve ilam harcı başlıklı 1/a madddesinde “Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68.31 oranında nisbi harç alınacağı”, 1/e maddesinde ” (değişik:5235/m. 52) yukarıdaki nisbetlerin Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay ve Yargıtay’ın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları içinde aynen uygulanacağı” belirtilmektedir. Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 27.12.2021 tarih ve 2021/9035 E 2021/7367 K sayılı ilamında da ”…… Bölge Adliye Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan temyiz başvurusu üzerine HMK’nın 344 maddesi uyarınca, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekiline usulüne uygun şekilde tebliğ edilen muhtıra kapsamında 1 haftalık kesin süre içerisinde gerekli harç ve giderlerin yatırılmadığı gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesince HMK’nın 366/1 maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 344/1 maddesi uyarınca davacının temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına ilişkin olarak verilen 05/11/2021 tarihli ek kararda hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi 05/11/2021 tarihli ek kararının onanmasına ”dair karar verildiği nazara alındığında; nisbi değere tabi bulunan davalarda, davanın kabulüne/kısmen kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı aleyhine davalı tarafça istinaf yasa yoluna başvurulması halinde Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddi ile nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmesi gerektiği düşüncesiyle, sayın çoğunluğun bu konuya ilişkin görüşüne katılmamaktayım.