Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/696 E. 2022/572 K. 10.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/696
KARAR NO: 2022/572
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/733 Esas
KARAR NO: 2018/943
KARAR TARİHİ: 19/09/2018
DAVA: Menfi Tespit (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/05/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı kooperatifin 01/10/2017 tarihli 150 no’lu karar iddiasıyla 8.900,00 TL üyelik alacağı 7.636,93 TL işlemiş faiz istemiyle müvekkili aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’ nün … E. Sayılı dosyasıyla 17/04/2017 tarihinde icra takibi başlattığını, gönderilen ödeme emrinin 19/04/22017 tarihinde muhtara bırakıldığını, tebligat parçasında yönetici …’ın imzadan imtina ettiği ve haber kağıdı bırakıldığı yazılı olsa da müvekkilinin kapısına haber kağıdı bırakılmadığını, hiç bir komşusuna haber verilmediğini, müvekkilinin bu nedenle itiraz süresini geçirdiğini, müvekkiline yapılan tebligatın usulüne uygun olmadığını, müvekkilinin davalı kooperatife herhangi bir borcunun bulunmadığını, kooperatif üyeliğinden kaynaklanan tüm borç ve yükümlülüğünü yerine getirdiğini, davalı tarafından müvekkiline verilen 25/05/2007 tarihli ekstrede borcu kalmadığının açıkça yazıldığını, davalı kooperatifin faiz talebinin de hukuki dayanağı olmadığını beyanla müvekkilinin İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’ nün … E. sayılı takibinden dolayı davalıya borçlu olmadığınını tespitine, davalının % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; icra takibine konu edilen borcun 12/07/2006 tarihinde resmi gazetede yayınlanan kooperatif üyelerinin ödemekle yükümlü olduğu dönem bütçesi olduğunu, kooperatifin, genel kurul toplantısı için 25/06/2006 tarihinde usulüne uygun olarak toplandığını, toplantıda bir sonraki döneme ilişkin dönem bütçesinin kooperatif üyelerince ödenmek üzere yani daire başına 13.900,00 TL olarak önerildiğini, yapılan oylama neticesinde 63 kabul oyu ile daire başına 13.900,00 TL’nin temmuz 2006 tarihinden başlamak üzere 14 taksitle ödenmesinin kabul edildiğini, davalı tarafın belirlenen ödemelere ilişkin 5.000,00 TL ödeme yaptığını, yapılan icra takibinin de 5.000,00 TL mahsub ile 8.900,00 TL olarak açıldığını beyanla davanın reddine, davacının % 20 den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”… Yapılan yargılama sonunda toplanan tüm deliller ile denetlenip benimsenen ve somut olaya uygun görülen bilirkişi raporundaki gerekçeler ve hesaplamalara göre; davanın İİK 72 maddesine göre açılan menfi tespit davası olduğu, davalı alacaklı tarafından davacı hakkında 8.900,00 TL kooperatif üyelik alacağı ve 7.636,93 TL işlemiş faiz üzerinden takip yapıldığı ödeme emrinin 19.04.2017 tarihinde tebliğ edildiği, itirazın 28.06.2017 tarihinde yapıldığı, ancak tebligatın usulsüzlüğüne ilişkin açılmış bir dava bulunmadığı ve takibin kesinleştiği, davalı alacağının kooperatif üyelik aidatından kaynaklandığı, Yapı Kooperatifleri anasözleşmelerinin 23. maddesinde aidat toplanması hususunun Genel Kurulun görev ve yetkilerinde olduğu, ve bu görev ve yetkilerin terkedilemeyeceği, yönetim kurulu üyelerinin genel kurulun devredemeyecekleri yetkileri kullanamayacakları, davalı kooperatifin 26.06.2006 tarihli genel kurul toplantısının gündemindeki 13. Maddesinde daire başına 13.900,00 TL toplam aidat bedelinin belirlendiği, davacı tarafından 25.05.2007 tarihinde 5.000,00 TL ödeme yapıldığı ve ödemenin davalı kayıtları ile de sabit olduğu, davacının 8.900,00 TL borcu bulunduğu, asıl alacak dışında ödemenin geciktirilmesi durumunda bir karar bulunmadığı, davalı tarafından takiple talep edilen ve gecikme faizi olan 7.636,93 TL işlemiş faiz yönünden davacının borcu bulunmadığı bu miktar yönünden davanın kabulü gerektiği, davalının haksız ve kötüniyetle talep ettiği bu miktar yönünden İİK 72/5 maddesi gereğince % 20 tazminat ile mahkumiyeti gerektiği, davacı tarafından teminat yatırılarak takip durdurulmuş olduğundan İİK 72/4 maddesi gereğince 8.900,00 TL’nin % 20’si oranında davacının tazminat ile mahkumiyetine” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ 1-Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece her ne kadar davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de; davacı tarafın kooperatifin kötü niyetli davrandığını ispata yarar somut bir delil sunamadığını, davanın reddi ile takipte kesinleşen miktar üzerinden davacı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği belirtilerek mahkemece verilen kararın kaldırılması talep edilmiştir. 2-Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Hükme esas alınan bilirkişi raporunda icra dosyası ve dava konusu borcun kaynağının irdelenmediği, davalı kooperatifin yaptığı icra takibinde borcun kaynağı 01.10.2007 tarih ve 150 nolu karar olduğu açıkça yazılı olmasına rağmen raporda borcun kaynağının 25.06.2006 tarihli genel kurul kararı olduğunu belirttiği , davalı kooperatif tarafından verilen belgeye göre davacının bir borcunun bulunmadığı, zaman aşımı itirazının değerlendirilmediği ve usulsüz tebligat nedeniyle İstanbul Anadolu 3. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2017/738 sayılı dosyasında açılan dava sonucunda davanın kabulüne dair karar verildiği belirtilerek istinafa konu iş bu dava yönünden verilen kararın uygulama alanı kalmadığı belirtilmiştir. Davacı vekilince sunulan 24.01.2020 tarihli beyan dilekçesinde; davaya konu takip dosyası ile ilgili olarak İstanbul Anadolu 3. İcra Hukuk mahkemesinin 2017/738 esas sayılı dava dosyası ile de tebligatın usulsüz olduğu iddiasıyla açılan davada mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne dair karar verildiği, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine dosyaya bakan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk dairesinin 2019/696 esas 2019/2391 karar sayılı ilamı ile mahkeme kararının kesinleştiği, dolayısıyla usulsüz tebligatla şeklen kesinleşen icra takibine yapılan itirazın süresinde yapıldığı ve icra takibinin durduğu, açılan menfi tespit davasının da konusuz kaldığı belirtilerek bu yönde hüküm tesis edilmesi talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nun 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususları da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, kooperatif aidat borçlarının tahsili amacıyla davalı tarafça başlatılan İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … E sayılı icra takip dosyasında borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Davaya konu İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı takip dosyasında, davacı tarafından (8.900 TL’lik 01.10.2007 vade tarihli diğer alacak-kooperatif 150 no’lu üyelik alacağı) 8.900 TL diğer alacak-kooperatif 150 no’lu alacak ve 7.636,93 TL takip öncesi faiz olmak üzere toplam 16.536,93 TL alacağın tahsili istemiyle 11/04/2017 tarihinde icra takibi başlatıldığı ve davalı tarafa 19/04/2017 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen raporda özetle; davalı kooperatifin 25.06.2006 tarihli genel kurul toplantısının 13. gündem maddesi kapsamında daire başına ödenecek toplam 13.900 TL’nin alınmasına dair karar verildiği, davacının düzenlenen tahsilat makbuzunda davalıya 25.05.2007 tarihi itibarı ile 5.000 TL ödediği bunun kayıtlara intikal ettirildiği, 13.900 TL’lik kooperatif aidatından ödemenin tenzili birlikte davacının 8.900 TL’lik borcunun kaldığı, takip dosyasında ki borcun sadece 8.900 TL’lik bölümünün genel kurula dayalı olduğu, gecikme faizinin ise genel kurul kararına dayalı olmadığı görüş ve tespitinde bulunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davanın kısmen kabulüne dair karar verilmiş olup işbu karara yönelik davalı ve davacı vekilince ayrı ayrı istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. İstanbul Anadolu 3. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2017/738 Esas 2018/661 Karar sayılı ilamının bir örneğinin davacı vekilince dosyaya ibraz edildiği anlaşılmakla yapılan incelemede; davacı taraf aleyhine yapılan icra takibinde gönderilen ödeme emrine 19.07.2017 tarihinde muhtara bırakıldığı, kapıya haber kağıdının yapıştırılmadığı ve komşuya haber verilmediği, tebligat mazbatasında yazılı … isimli kişinin davacının komşusu olmadığı ve usulsüz yapılan tebligatla sonucunda davacının 2 dairesi ve 2 aracında haciz konulduğu, tebligata yönelik şikayetin kabulü ile öğrenme tarihi olarak belirtilen 16.06.2017 tarihinin tebliğ tarihi olarak kabulüne, taşkın hacizler nedeniyle … plakalı araç üzerindeki haczin dışındaki diğer hacizlerin kaldırılması talep edilmiş olup mahkemece yapılan yargılama sonucunda somut olayda … isimli kişinin site yönetimi yöneticisi veya kapıcısı olmadığı gibi davacının da komşusu olmadığı belirtilerek tebligatın usulsüz olduğu kanaatine varılması sonucunda davacının usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile İstanbul Anadolu … İcra Dairesi … sayılı dosyasında tebliğ tarihinin 16.06.2017 tarihi olduğunu tespitine dair karar verilmiştir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce 26.12.2019 gün ve 2019/696 Esas 2019/2391 Karar sayılı ilamı ile İstanbul Anadolu 3. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2017/738 Esas 2018/661 Karar sayılı kararına karşı davalının istinaf yasa yoluna başvurusunun HMK 353 /1-b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair kesin olarak oybirliği ile karar verildiği anlaşılmaktadır.Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2018/1294 E. 2019/4362 K. sayılı ve 16/09/2019 tarihli; “… Ayrıca menfi tespit davası bir icra takibine karşı açıldığı için takip talebiyle sıkı sıkıya bağlıdır. Mahkemece davalı alacaklının takip konusu yapmadığı cari hesap alacağının iş bu davada değerlendirilmesi de doğru olmamıştır…” şeklinde kararı ile itirazın iptali davasında olduğu gibi, takibe dayalı olarak açılan menfi tespit davasının da icra takibiyle sıkı sıkıya bağlı olduğuna işaret edilmiştir. Davaya konu uyuşmazlıkta; icra takibi dayanağını 01.10.2007 vade tarihli alacağın oluşturduğu belirtilmiş olup bu döneme ilişkin alacağın mevcut olup olmadığı, alacağın bulunması halinde davacının sorumlu tutulduğu miktarın bilirkişi raporunda açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Yukarıda belirtilmiş olduğu üzere davalı kooperatifin 25.06.2006 tarihli genel kurul toplantısının 13. Gündem maddesi kapsamında daire başına ödenecek toplam tutarın 13.900 TL olarak belirtildiği ve bu haliyle davacının yaptığı ödemenin tenzili ile bakiye 8.900 TL’lik borcu kaldığı belirtilmiş ise de, takipteki vade tarihi nazara alınmak suretiyle davacının kooperatif aidat borcu varlığının hiçbir şüpheye mahal bırakılmaksızın tespit edilmesi gerekmektedir. İş bu nedenle, davalı kooperatifin 25.06.2006 tarihli genel kurul toplantısına ait tüm belgelerin eksiksiz olarak dosya arasına alınarak takibe konu ödeme emrinde belirtilen” 8.900,00 TL’lik 01.10.2007 vade tarihli diğer alacak (kooperatif 150 no’lu üyelik alacağı) alacağın hangi alacak kalemlerine dayandığı da araştırılarak davacının menfi tespit davası açmasında haklılık durum ve oranının incelenmesi gerekmektedir. Aynı zamanda, dosyaya ibraz edilen İstanbul Anadolu 3. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2017/738 esas, 2018/661 karar sayılı ilamı ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk dairesinin 2019/696 esas 2019/2391 karar sayılı ilamı incelendiğinde, uyuşmazlığa konu takip dosyasında usulsüz tebliğ şikayeti iddiasının yerinde olduğu ve Tebligat Kanununun 32. Maddesi gereğince davacının usulsüz tebliğden haber olduğu 16.06.2017 tarihine göre tebliğ tarihi tespitine karar verildiği anlaşılmaktadır. Bu haliyle davacı vekilinin davanın konusuz kaldığı yönündeki beyanının karşılanmasına yönelik anılan iş bu dava dosyası incelenmek suretiyle varılacak sonuç çerçevesinde karar ihdası yoluna gidilmelidir. Kötü niyet tazminatı yönünden yapılan inceleme: Davacı (borçlu ) lehine tazminata hükmedilebilmesinin koşulları; -Alacaklının borçlu hakkında icra takibinde bulunmuş olması -İcra takibinin haksız ve kötü niyetle yapılmış olması Yukarıda da belirtildiği üzere menfi tespit davasında davalının kötü niyet tazminatına hükmedilebilmesi için, davalının takibinde haksız olması yetmez, aynı zamanda kötü niyetli olduğunun da ispatlanması gerekir. ”… Dava icra takibinden dolayı borçlu bulunmadığının tespiti istemine yöneliktir. Davalı icra takibinde haksız ise de takipte kötüniyetli olduğuna dair herhangi bir delil bulunmadığından kötüniyet tazminatı isteminin reddi gerekirken, kötüniyet tazminatına hükmedilmesi doğru görülmemiştir.” belirtilmektedir. (Yargıtay 19.Hukuk Dairesi 29.03.2018 T. 2016/16552;1638) Davalı vekilince sunulan istinaf yasa yoluna başvuru dilekçesinde, davalı kooperatif aleyhine hükmedilen kötü niyet tazminatının şartlarının gerçekleşmediği belirtilmekle, mahkemece dosyada yer alan bilgi ve belgeler ışığında İİK’nun 72/5 maddesinde belirtilen şartların gerçekleşip gerçekleşmediğinin kararda tartışılması gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle, taraf vekillerince ayrı ayrı sunulan istinaf başvurusunun kabulüne; kararın açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı HMK’nın 353-(1).a.6 maddesi gereğince dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı ve davalının tarafın istinaf başvurusunun KABULÜNE,2-İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/733 Esas, 2018/943 Karar sayılı ve 19/09/2018 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İadesine, 4-Harçlar Kanunu gereğince istinafa başvuranlar tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye GELİR KAYDINA, istinaf karar harcının talep halinde istinafa başvuranlara İADESİNE, 5-İstinafa başvuranlarının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 10/05/2022