Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/68 E. 2020/360 K. 23.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/68
KARAR NO: 2020/360
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/02/2017
NUMARASI: 2015/995 Esas – 2017/89 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan Rücu)
KARAR TARİHİ: 23/12/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … Limited Şirketine ait iş yerinin müvekkili sigorta şirketi tarafından iş yerim paket sigorta poliçesi ile sigortalandığını, 08/05/2014 tarihinde gece saatlerinde ve 09/05/2014 tarihinde meydana gelen yağış nedeniyle müvekkili şirket sigortalısına ait bodrum katta yer alan iş yerinin duvarlarından içeri sızan yağmur suyunun iş yerine sirayet ettiğini, beyaz eşya deposu olarak kullanılan iş yerinde bulunan ürünlere zarar verdiğini, durumun …’ye bildirildiğini, tutanak tanzim edildiğini, tutanakta 09/05/2014 tarihinde yaşanan yoğun yağış sebebiyle … Caddesindeki atık su hattında tıkanıklık yaşandığı ve kanal açma araçları ile çalışılarak sorunun giderildiğinin belirtildiğini, müvekkili şirket tarafından hasar tespiti için atanan eksper tarafından ekspertiz raporu düzenlendiğini, kullanılamayacak derecede hasar gören ürünler için sigortalıya 01/07/2014 tarihinde toplam 8.678,23 TL ödeme yapıldığını, davaya konu olayın davalının gerekli önlemleri almamasından kaynaklandığı için davalı idarenin haksız fiil sorumluluğunun bulunduğunu, müvekkili şirket tarafından sigortalısına yapılan ödemeden davalının sorumlu olduğunu ve müvekkilinin hasarı ödemekle sigortalısına halef olduğunu belirterek, müvekkili şirket sigortalısına yapılan 8.678,23 TL hasar ödemesinin ödeme tarihi olan 01/07/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu eylem hizmet kusuru niteliğinde olduğundan görevli mahkemenin İdare Mahkemeleri olduğunu, ayrıca her iki tarafın tacir olması nedeniyle bu tür davalarda yetkili mahkemenin Ticaret Mahkemeleri olduğunu, olayda İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğunu, dava konusu yerin projeye uygunluğunun denetlenmesi gerektiğini, hasarlı olayın davacı sigortalısının kusuru neticesinde ve sorumluluk sahasında meydana geldiğini, istenen miktarların fahiş olduğunu belirterek yersiz ve mesnetsiz davanın usul ve esastan reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/995 E. 2017/89 K. Sayılı 15/02/2017 tarihli kararı ile; “…Dava, sigorta poliçesi kapsamında ödenen tazminatın, rücuen tahsili istemine ilişkindir. İddia ve savunma ışığında mahkememizce yapılan yargılama neticesinde, davacının sigortalısına ait işyerinde yağmur suyunun sızması nedeniyle meydana gelen hasar nedeniyle dava dışı sigortalısına davacının 8.673,23 TL ödeme yaptığı, bu bedeli ise halefiyet prensibi kapsamında davalıdan talep ettiği anlaşılmaktadır. Mahkememizce konusunda uzman bilirkişi heyeti oluşturularak rapor düzenlettirilmiştir. Söz konusu raporda, yağmur sularının muhtemelen açık bırakılan bodrum kat havalandırma penceresinden girmesi sonucunda, iş yerinde bulunan muhtelif elektrikli eşyanın zarar görmesi şeklinde meydana geldiği tespit edilmiştir. Taraf itirazları üzerine mahkememizce ek rapor aldırılmış ve ek raporda da bilirkişi heyeti, aynı görüş ve tespite yer vermiştir. Yine söz konusu hasarın meydana geldiği iş yerinin önünde bulunan kaldırımın ilgili belediye tarafından muhtemelen yük indirme bindirme faaliyeti için alçak yapıldığı hususu da tespit edilmiştir. Bu duruma ise davalının bir tesirinin ve dahası davalının kusurlu herhangi bir eyleminin neden olmadığı değerlendirmesi yapılmıştır. Bu tespitler ve raporlar mahkememizce oluşa ve dosya içeriğine uygun bulunmuş ve raporlar mahkememizce hükme esas alınabilir kabul edilmiştir. Bu kabul ve değerlendirmeler neticesinde mahkememizde; davaya konu zararlandırıcı olayın oluşumunda davalıya atfı kabil bir kusurun bulunmadığı, kusurun taşınmaz maliki ve ilgili belediyede olduğu yönünde vicdani kanı oluşmuştur.” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ İlk Derece Mahkemesince gerekçeli kararın davacı vekiline 09/11/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davacı vekili 23/11/2017 tarihinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Somut olayın akabinde müvekkili şirket sigortalısı tarafından olayın gerek müvekkili şirkete gerekse davalı …’ye bildirildiğini ve davalı tarafça sigortalıya “09/05/2014 tarihindeki yoğun yağış sebebiyle … Caddesindeki atık su hattında tıkanıklık yaşandığı ve kanalı açma araçlarıyla sorunun giderildiği” şeklinde cevap verilerek sorunun atık su hattındaki tıkanıklıktan kaynaklandığının açık ve net bir şekilde ikrar edildiğini, bilirkişi raporunda bu cevabın ve olayın akabinde alınan eksper raporunun dikkate alınmadığını, raporda sadece keşif sırasında müvekkili şirket sigortalısının işyerinin önünden geçen yolun durumuna üstten yüzeysel bir şekilde bakılarak kanaate varılmasının, somut olayın tamamen hatalı değerlendirilmesine sebep olduğunu, kök bilirkişi raporunun teknik inceleme ve değerlendirmeler kısmında “…09/05/2014 tarihinde meydana gelen aşırı yoğun yağmur yağışı ile … Caddesinde yoldan akan su miktarının doğal olarak artması ayrıca … verilerine göre kanalizasyon tıkanması, atık suyu taşması da ek neden olmuş olsa da, neticede sigortalıya ait binanın su girişine yol veren ön cephedeki iki adet mazgal/havalandırma penceresinden bodrum katına yoldan sadece yağmur suyu girişiyle, biriken suyun depodaki ürünlerde hasar meydana getirdiği anlaşılmıştır.” denilmekte ise de sonuç bölümündeki “binanın kendi çatısından akan suyun yola değil binanın önüne aktığı bu nedenle de …’nin hayatın olağan akışına aykırı bir fiili bulunmadığı” sonucuna nasıl varıldığının anlaşılmadığını, yine raporun sonuç bölümünde “yağmur sularının ön cepheden muhtemelen açık bırakılan bodrum kat havalandırma penceresinden içeri girmesi sonucunda zeminde birikerek hasara sebep olduğunun” belirtildiğini, bu tespitler karşında hasarın ne şekilde meydana geldiğine dair raporda kesin bir sonuca varılmadığını, çelişkili, eksik incelemeye ve varsayımsal tespitlere dayalı bilirkişi raporuna karşı sunulan itirazlara ilişkin ek raporda da bir değerlendirme yapılmadığını, yine kök raporda sorumluluğun bina sahibi ile ilgili belediyeye ait olduğu belirtilmesine rağmen, ek raporda … Atık Suların Kanalizasyona Deşarj Yönetmeliği maddelerine değinilerek sorumluluğun mal sahibine ait olduğunun belirtildiğini, bina sahibinin sorumluluğuna gidilebilmesi için öncelikle binanın inşaatının projeye uygun olup olmadığının, binanın inşasında bir kusur olup olmadığının denetlenmesi, ayrıca hasarın temiz su hattından değil atık su hattının tıkanması neticesinde meydana gelip gelmediği irdelenerek kusur dağılımının buna göre belirlenmesi gerektiğini, bilirkişi incelemesinde bu tespitler yapılmadığından, bina malikinin sorumluluğuna gidilmesi gerektiği şeklinde bir kanaate varılmasının mümkün olmadığını, Yargıtay 11. HD’nin 2012/4432 E., 2013/4267 K. sayılı emsal ilamına göre …’nin kusursuz sorumluluğunun bulunduğunu ayrıca hasardan doğan sorumluluğun bina maliki dışında ilgili Belediyeye yöneltilebileceği belirtilmiş ise de; ilgili Belediyeden kastın Büyükşehir Belediyesi mi yoksa Şişli Belediyesi mi olduğunun da açıklanmadığını, sorumluluk …’ye değil ilgili belediyeye yöneltilecek ise bunun gerekçesinin de detaylı hukuki açıklamalar yapılmak suretiyle belirtilmesi gerektiğini, yerel Mahkeme tarafından davanın belediyeye ihbarı gerekip gerekmediği belirlenerek gerekiyorsa ihbar edilmesi lazım gelirken bu husus da irdelenmeksizin eksik inceleme ike davanın reddine karar verilmesinin yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır. Dava İstanbul 19. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmış olup, İstanbul 19. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/483 E. 2015/304 K. sayılı 07/07/2015 tarihli kararı ile görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmiş ve kararın kesinleşmesi akabinde İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/995 E. sayılı dosyası üzerinden yargılamaya devam olunmuştur. Dava, sigortacının dava dışı sigortalısına aralarındaki sigorta poliçesine dayanarak ödediği hasar bedelinin 6102 Sayılı TTK’nın 1472. Maddesi uyarınca sorumlu davalı kurumdan rücuen tahsili istemine ilişkindir. Davacı ile dava dışı sigortalı … Limited Şirketi arasında 28/04/2014-28/04/2015 tarihlerini kapsayan, Mağazam Paket Sigorta Poliçesi imzalandığı, emtia teminatının 550.000,00 TL olduğu, dava konusu hasarın 09/05/2014 tarihinde meydana geldiği, davacı sigorta şirketi tarafından sigortalısına 01/07/2014 tarihinde 6.678,23 TL ve 29/08/2014 tarihinde 2.000,00 TL olmak üzere toplam 8.678,23 TL hasar ödemesi yapıldığı dosya kapsamında yer alan poliçe ve ödeme kayıtlarının tetkiki ile tespit edilmiştir. Dava, rücu talebine dayanmakta olup, rücu ve halefiyet Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 22/03/1944 Tarih E. 37, K. 9, R.G. 03/07/1944 sayılı kararında “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava olmayıp; aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır. 6102 sayılı TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472.maddesinde ise “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir. Dosya kapsamında yer alan sigorta sözleşmesi ve ödeme belgesi dikkate alındığında, davacının aktif dava ehliyetinin bulunduğu anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; dava konusu hasarın hangi nedenden kaynaklandığı, oluşan zarardan davalının kusur ve sorumluluğunun yada kusursuz sorumluluğunun olup olmadığı ve zararın miktarı noktalarında toplanmaktadır. Dava dışı sigortalının 09/05/2014 tarihinde meydana gelen hasar nedeniyle, 10/05/2014 tarihinde …’ye yaptığı başvuruya 23/05/2014 tarihinde; “İdaremiz kayıtlarında yapılan incelemede 09/05/2014 tarihindeki yoğun yağış sebebiyle … Caddesindeki atık su hattında tıkanıklık yaşandığı ve kanal açma araçlarıyla çalışılarak bu sorunun giderildiği anlaşılmıştır.” şeklinde cevap verilmiştir. Ekspertiz raporunda; hasarın yağmur sularının bodrum kat duvarlarından içeriye girmesi sonucu zeminde birikerek muhtelif cins ve miktarda emtiada zarara sebebiyet vermesi şeklinde meydana geldiği ayrıca … tarafından atık su hattında tıkanıklık yaşandığı ve kanal açma araçlarıyla çalışılarak bu sorunun giderildiğinin bildirildiği, hasara uğrayan emtia bedelinin 20.958,00 TL olduğu ve sigortalıya %20 sovtaj ile bırakıldığı için 20.958,00 TL x %20 = 4.191,60 TL’nin sigorta bedelinden tenzili sonucu zararın 16.766,40 TL hesap edildiği, kıymet kaybına uğrayan emtia bedelinin ise 944,98 TL olması sebebiyle toplam zararın 16.766,40 TL + 944,98 TL = 17.711,38 TL olduğu, hasar tarihi itibariyle teminat 551.657,53 TL olduğundan, %2 muafiyetin 551.657,53 TL x %2 = 11.033,15 TL ve muafiyetin uygulanması neticesinde ödenmesi gereken hasar bedelinin ise 17.711,38 TL – 11.033,15 TL = 6.678,23 TL olduğu belirtilmiştir. Mahallinde 18/03/2016 tarihinde yapılan keşif neticesinde bilirkişiler İnşaat Mühendisi … ve Sigorta Hukuku Uzmanı … ve Mali Müşavir … tarafından düzenlenen 07/04/2016 tarihli kök raporda; hasara konu adreste binanın ön cephesinden yağmur sularının bodrum kat havalandırma penceresi/mazgallarından içeri girmesi sonucu zeminde birikerek bu bölümde bulunan muhtelif cins ve miktarda elektrikli emtianın ıslandığı ve hasar gördüğü, o tarihte gece havalandırma pencerelerinin açık bırakılıp bırakılmadığı hakkında bilgi edinilemediği ve geçen 22 aylık süre zarfında duvarda da su izinin kalmadığı, badana yapılmış gibi göründüğü, 09/05/2014 tarihinde meydana gelen aşırı yoğun yağmur yağışı ile … Caddesinde yoldan akan su miktarının doğal olarak artması ayrıca … verilerine göre kanalizasyon tıkanması, atık suyun taşması da ek neden olmuş olsa da, neticede sigortalıya ait binanın su girişine yol veren ön cephedeki iki adet mazgal/havalandırma penceresinden bodrum katına yoldan sadece yağmur suyu girişiyle, biriken suyun depodaki ürünlerde hasar meydana getirdiği, bina cephesindeki yaya kaldırımının muhtemelen yükleme boşaltma yapmak amacıyla belediye elemanlarına yapım aşamasında düşük tutturulduğu, binanın kendi çatısından akan suyun yola değil binanın önüne aktığı burada …’nin hayatın olağan akışına aykırı bir fiilinin bulunmadığı, davacı sigorta şirketinin muhatabının … olmadığı, bina sahibi ve ilgili belediyenin ortak sorumluluğunun olduğu yönünde görüş ve kanaat sunulmuştur. 19/08/2016 tarihli ek raporda ise; sigortalının aynı zamanda bina maliki olduğu, taşınmaz sahibi tarafından parsel çıkış bacasında atık suyun geri gelmesini önleyecek (çekvalf, betonarme tecrit duvarı vs) tedbirlerin alınmamasından dolayı bodrum katta bulunan depoya su sirayet ettiğinin teknik bilirkişi tarafından keşif sırasında tespit edildiği, birleşik sistem kanalizasyon şebekesine bağlı veya bağlanacak olan binaların bodrum katlarının atık suları yer çekimi ile akıtabilse dahi taşınmaz sahibi tarafından parsel çıkışına atık suyun geri tepmesini engelleyecek tedbirlerin alınmasının zorunlu olduğu, hasara konu olayda aşırı yoğun yağmur yağışı ile yoldan akan su miktarının doğal olarak artması ayrıca … verilerine göre kanalizasyon tıkanması, atık suyun taşması da ek neden olmuş olsa da, neticede sigortalıya ait binanın su girişine yol veren ön cephedeki iki adet mazgal/havalandırma penceresinden bodrum katına yoldan sadece yağmur suyu girişiyle, biriken suyun depodaki ürünlerde hasar meydana getirdiği, … Atıksuların Kanalizasyon Şebekesine Deşarj Yönetmeliğinin geçici 1, geçici 2 ve 14-9 maddelerine göre yapılması zorunlu ara bağlantıların yönetmeliğe aykırı olarak yapılması nedeniyle ortaya çıkacak sorunların giderilmesinin … yükümlülüğünde olacağının düşünülmemesi gerektiği, bina kanal bağlantısının yönetmelik hükümlerine göre yapılarak kanal bağlantı ruhsatı alınması halinde sorumluluğun …’de olacağı aksi halde yönetmeliğe uygun olmayan kanal bağlantılarında …’nin sorumlu olması düşünülemeyeceğinden, dosyaya konu hasar nedeniyle …’nin sorumlu olmadığı belirtilmiştir. 2560 sayılı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanununun 2.maddesinde …’nin görev ve yetkileri düzenlenmiş, b bendinde “Kullanılmış sular ile yağış sularının toplanması, yerleşim yerlerinden uzaklaştırılması ve zararsız bir biçimde boşaltma yerine ulaştırılması veya bu sulardan yeniden yararlanılması için abonelerden başlanarak bu suların toplanacakları veya bırakılacakları noktaya kadar her türlü tesisin etüt ve projesini yapmak veya yaptırmak; gerektiğinde bu projelere göre tesisleri kurmak ya da kurdurmak; kurulu olanları devralıp işletmek ve bunların bakım ve onarımını yapmak, yaptırmak ve gerekli yenilemelere girişmek”, d bendinde ise “Su ve kanalizasyon hizmetleri konusunda hizmet alanı içindeki belediyelere verilen görevleri yürütmek ve bu konulardaki yetkileri kullanmak” …’nin görev ve yetkileri arasında sayılmıştır. Aynı kanunun 17.maddesinde “Kanalizasyon şebekesi bulunan cadde ve sokaklardaki her taşınmazın kanalizasyona bağlanması zorunludur. Bu bağlantılar, bedeli taşınmazın sahibinden alınmak suretiyle … tarafından yapılır veya projesine uygun olarak yaptırılır.”, 18.maddesinde “Yapı için belediyeden ruhsat isteyen gerçek ve tüzel kişiler, daha önce …’den su ve kanalizasyon durumu hakkında belge almak zorundadır. … o yerdeki su ve kanalizasyon şebekesine göre su ve kanalizasyon durum belgesi verir. Yapıların durum belgesi alınmadan veya tesisatın durum belgesine aykırı olarak yapılması hallerinde imar mevzuatının ruhsatsız yapılar hakkındaki hükümleri uygulanır. İmar planlarının hazırlık safhasında altyapı tesisleriyle uyum yönünden …’nin de görüşünü almak şarttır.”, 25.maddesinde ise “Yağmur sularının uzaklaştırılması ile ilgili tesislerin yapılması veya bu tip tesislerin işletilmesi, gerekli harcamalar ilgili belediyelerce karşılanmak şartıyla … tarafından yerine getirilir. Bu tesislerin yapılması veya işletilmesine ilişkin harcamalar tarifelere dahil edilemez.” hükümleri yer almaktadır. Yasal düzenlemeler uyarınca …’nin yağmur sularının toplanmasına ilişkin yapım, bakım, onarım görevlerinin yanı sıra denetim yükümlülüğü de bulunmaktadır. … Atıksuların Kanalizasyon Şebekesine Deşarj Yönetmeliğinde evsel atıksu kanalizasyon bağlantılarının ne şekilde yapılacağı, buna dair ruhsatın nasıl verileceği hususlarında düzenlenmiş, yönetmelik hükümleri uyarınca ya da diğer mevzuatla yasaklanmış olan eylem ve eylemlerin ya da faaliyetlerin tespiti halinde bu faaliyetlerin veya eylemlerin durdurulması, engellenmesi ya da ortadan kaldırılması için yapılacak işlemlerin neler olduğu belirtilmiştir.Yönetmeliğe göre mal sahibi, müteahhit veya apartman yöneticisi parsel çıkış bacasına atıksuyun geri gelmesini önleyecek tedbirleri almalıdır. Ayrıca yağmur suları ve kirli olmayan bütün diğer yüzeysel drenaj suları, atıksu kanallarına ve hiçbir atıksu kanalı da yağmursuyu kanalına bağlanmamalıdır. Ancak bu önlemlerin alınmamış olması davalının denetim yükümlülüğü nedeniyle olan sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Kaldı ki, Borçlar Kanunu hükümlerine göre davalının atık su hattından doğan zararlardan yapı sahibi olarak da sorumluluğu vardır. TBK’nın 69. (Mülga 818 sayılı B.K’nun 58) maddesi uyarınca, bir binanın veya diğer yapı eserlerinin maliki, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden doğan zararı gidermekle yükümlüdür. Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre, TBK’nın 69.maddesindeki sorumluluk, objektif özen yükümlülüğüne aykırılıktan doğan “ağırlaştırılmış” bir kusursuz sorumluluk halidir. Bu sorumlulukta zarar gören, yapı malikinin (somut olayda davalı …’nin) kusurunu kanıtlamak zorunda değildir. Yapı maliki ise, kusurun bulunmadığı savunmasının ötesinde uygun illiyet bağının kesildiğini kanıtlamalıdır. Kusursuz sorumlulukta illiyet bağının kesilebilmesi için zarar görenin ağır kusurunun olması, üçüncü bir kişinin illiyet bağını kesebilecek nitelikte ağır kusurunun olması veya zararlandırıcı sonucun meydana gelmesinde öngörülmeyen bir halin bulunması şartlarından birini gerçekleşmesi gerekmektedir. Ancak, imal olunan şey malikinin ek kusuru varsa, illiyet bağının kesilmesi malikin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Davalıya ait atık su hattı maddede açıklanan “imal olunan şey” kavramına dahil olup, davalı bu boruların kötü yapılmasından veya muhafazasından kaynaklanan zarardan kusursuz sorumlu olup sisteminin sorunsuz bir şekilde çalışmasını sağlamakla yükümlüdür. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2017/2031 Esas, 2019/10321 Karar sayılı ve Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2018/5489 Esas, 2020/3698 Karar ilamları) Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda; “…09/05/2014 tarihinde meydana gelen aşırı yoğun yağmur yağışı ile … Caddesinde yoldan akan su miktarının doğal olarak artması ayrıca, … verilerine göre kanalizasyon tıkanması, atık suyun taşması da ek neden olmuş olsa da, neticede sigortalıya ait binanın su girişine yol veren ön cephedeki iki adet mazgal/havalandırma penceresinden bodrum katına yoldan sadece yağmur suyu girişiyle, biriken suyun depodaki ürünlerde hasar meydana getirdiği, bina cephesindeki yaya kaldırımının muhtemelen yükleme boşaltma yapmak amacıyla belediye elemanlarına yapım aşamasında düşük tutturulduğu…”, ek raporda ise; “sigortalının aynı zamanda bina maliki olduğu, taşınmaz sahibi tarafından parsel çıkış bacasında atık suyun geri gelmesini önleyecek (çekvalf, betonarme tecrit duvarı vs) tedbirlerin alınmamasından dolayı bodrum katta bulunan depoya su sirayet ettiğinin teknik bilirkişi tarafından keşif sırasında tespit edildiği, birleşik sistem kanalizasyon şebekesine bağlı veya bağlanacak olan binaların bodrum katlarının atık suları yer çekimi ile akıtabilse dahi taşınmaz sahibi tarafından parsel çıkışına atık suyun geri tepmesini engelleyecek tedbirlerin alınmasının zorunlu olduğu…zorunlu ara bağlantıların yönetmeliğe aykırı olarak yapılması nedeniyle ortaya çıkacak sorunların giderilmesinin … yükümlülüğünde olacağının düşünülmemesi gerektiği, bina kanal bağlantısının yönetmelik hükümlerine göre yapılarak kanal bağlantı ruhsatı alınması halinde sorumluluğun …’de olacağı” belirtilmiş olup, kanalizasyon tıkanmasının atık suyun taşmasına neden olduğu belirtilmesine rağmen davalının kusursuz olduğu yönündeki tespit yerinde olmayıp rapor kendi içinde çelişkilidir. Zararın, aşırı yağan yağmur nedeniyle debinin yükselmesinden dolayı davalının kanalizasyon borusunun yetersiz kalması veya borunun tıkanması sonucu oluştuğu anlaşılmaktadır ki, bu halde sigortalı binada geri tepmeyi engelleyici sistemin olmaması, davalının kusursuz sorumluluğunu ortadan kaldırmaz, zira bu durumda davalının sorumluluğunu gerektiren illiyet bağı kesilmemiştir. Bilirkişi raporunda yukarıda açıklanan mevzuat hükümleri gereğince bir değerlendirme yapılmadığı gibi binaya ait projelerin belediyeden getirtilmemiş olması sebebiyle “kanal bağlantısının yönetmelik hükümlerine göre yapılmadığı” yönündeki tespitin sebebi ise anlaşılamamıştır. Ayrıca hasarın yoğun yağış nedeniyle meydana geldiği belirtilmiş olmakla, hasar tarihi itibariyle yağış verileri celp edilmemiştir. Diğer bir husus ise davacı tarafça sunulan ve sigortalısına yaptığı ödemeye esas teşkil eden ekspertiz raporunda hasar miktarı 6.678,23 TL olarak hesap edilmesine rağmen, davacı tarafça sigortalısına 01/07/2014 tarihinde 6.678,23 TL ve 29/08/2014 tarihinde 2.000,00 TL olmak üzere toplam 8.678,23 TL hasar ödemesi yapılarak dava toplam bedel üzerinden açılmasına karşın, 29/08/2014 tarihinde 2.000,00 TL ödemenin hangi gerekçe ile yapıldığı davacı tarafça açıklanmamış, mahkemece alınan kök ve ek raporda ise yapılan ödemelerin yerinde olup olmadığı yönünde bir hesaplama yapılmamıştır. Açıklanan nedenlerle mahkemece, davacı vekilinin 29/08/2014 tarihinde yapılan 2.000,00 TL ödemeye ilişkin beyanının alınması, Meteoroloji Genel Müdürlüğünden hasar tarihi itibariyle meydana gelen yağış oranının, diğer yıllara göre karşılaştırmasını da içerir şekilde verileri temin edilerek meydana gelen zararın öngörülebilir olup olmadığının araştırılması, binaya ait projelerin celp edilmesi, konusunda uzman bir heyetten yukarıdaki açıklamalar gereğince; hasarın neden kaynaklandığı, …’nin kusursuz sorumluluk hali/kusur durumu, bina maliki veya başka herhangi birinin zararın meydana gelmesinde kusuru olup olmadığı, bunların kusuru var ise zararın meydana gelmesinde mevcut kusurun ağırlığı, davalı …’nin denetim yükümlüğünden kaynaklanan herhangi bir kusuru olup olmadığına ilişkin mevzuat hükümlerinin ve olay tarihi itibariyle yağış miktarının hasara etkisinin değerlendirilmesi ayrıca tazminat hesabı yapılması suretiyle rapor alınarak karar verilmesi gerektiğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dairemizin kararına uygun şekilde yargılama yapıldıktan sonra yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/995 E. 2017/89 K. Sayılı 15/02/2017 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 3-Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılarak yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine İADESİNE, 4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken ve davacı tarafça yatırılan 85,70 TL istinaf yoluna başvuru harcının Hazineye irad kaydına, 5-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 54,40 TL istinaf karar harcından, davacı tarafça yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,00 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irad kaydına, 6-Davacı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 7-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 8-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.a.6 ve 362/1.g bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 23/12/2020