Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/664 E. 2022/415 K. 06.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/664
KARAR NO: 2022/415
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/724
KARAR NO: 2018/748
DAVA TARİHİ: 30/06/2017
KARAR TARİHİ: 28/06/2018
DAVA: Kayıt Kabul
KARAR TARİHİ: 06/04/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili belediyenin müflis … A.Ş’den 314.670,00 TL vergi alacağının bulunduğunu, müflis şirketin vergi borcu nedeniyle iflas işlerinin görülmekte olduğu İstanbul Anadolu … İcra İflas Müdürlüğünden … iflas sayılı dosyasına kayıt için başvurduklarını, davalı iflas idaresinin sadece 182.788,19 TL’yi kabul ettiğini kalan kısmı reddettiğini oysa söz konusu vergi borçlarının emlak vergisinden kaynaklanan ve kesinleşmiş bir alacak olup 26/06/2014 tarihi itibariyle 314.670,00 TL olduğunu ve kamu alacağı olması nedeniyle ilk sıraya kaydı gerektiğini, idari işleme dayanan kamu alacağının iflas idaresince reddedilemeyeceğini ancak işlemin iptaline ilişkin dava açılmasının mümkün olduğunu, belirterek, iflas idaresinin kısmen kabul kararına karşı itirazlarının kabulü ile 314.670,00 TL olarak alacağın kaydına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Vergi borçlarının doğduğu dönemin iflas tarihinden sonra olduğunu, ana para olan 182.788,19 TL’yi kabul ettiklerini ancak faiz miktarının fahiş olması nedeniyle ve iflas tarihinden sonra doğmuş olması nedeniyle 131,881,81 TL’yi kabul etmediklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “Dava, İİK 235. Madde gereğince açılan kayıt kabul ve sıra cetvelindeki sıranın değiştirilmesine ilişkindir. Mahkememizce alacağa ilişkin kayıtlar getirtilmiş; iflas masası ile yazışma yapılmış, söz konusu yazışmada sıra cetvelinde kayda yönelik taleblerinin kısmen kabul, kısmen ret edildiğini davacı … vekiline 22/06/2017 tarihinde tebliğ edildiği öğrenilmiş; dava 30/06/2017 tarihinde açılmış bulunduğundan 15 günlük hak düşürücü süre içinde davanın ikame edildiği anlaşılmış; Mahkememizce müflis şirketin kayıtları üzerinde inceleme yapmak üzere uzman bilirkişi görevlendirilmiş; hükme esas alınan ve kabule şayen bulunan bilirkişi raporunda; ret edilip, dava konusu edilen alacağın İFLASTAN SONRA DOĞAN BORÇ OLDUĞU, bu nedenle iflas alacağı değil, MASA ALACAĞI OLDUĞU rapor edilmiştir. Bununla birlikte doğan alacakta hesaplanmıştır. Dava, alacağın sıra cetveline kayıt davası olup; iflas alacağı olmayan bir başka deyişle iflas kararından sonra doğan masa alacaklarının sıra cetveline kaydı mümkün değildir. Yasa gereğince masa alacakları sıra cetveline yazılmaz; iflas alacağından önce ödenir. Tamamı ödenemezse, tasfiye sonunda bakiye kalırsa bakiye kalan bu miktar üzerinden nazara alınır. Masa alacağı, sıra cetvelinde gösterilmeyip, sadece pay cetvelinde gösterilir. Hal böyle olunca; açılan davanın kayıt kabul davası olduğu; masa alacağı olarak pay cetveline kayıt için bir talep bulunmadığından görevsizlik kararı da verilemeyeceği sebebiyle; davanın reddine karar verilmiş; ret kararı bu davaya özgü dava şartından gerçekleştiği için kaldı ki bu tür davalar zaten maktu harç ve vekalet ücretine tabi olduğu için davalı lehine de maktu vekalet ücreti takdir edilmek suretiyle aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.” gerekçesiyle, “Davacı tarafça iflas masasına kaydı istenen alacağın iflas alacağı olmadığı, iflastan sonra doğan masa alacağı olduğu ve masa alacağının sıra cetveline kaydı istenemeyeceğinden talebin USULDEN REDDİNE, ” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; İflas idaresinin alacak kayıt bildirimi karşısında yaptığı kabul ya da ret işlemlerinin nitelik itibari ile bir “yetki”nin değil, bir görevin ifası için tanınmış “hak”kın kullanımı olduğunu, İflas idaresi bir kamu hukuku kişisi olmadığından, özel hukuk kaynaklı alacak kayıt bildirimlerini ret hakkı bulunmakla beraber idari işleme dayalı ve kendisi de idari bir işlem olan kamu alacağının kayıt bildirimini ret hakkı bulunmadığını, kamu alacağı niteliği taşıyan bir alacağın iflas masasına kaydedilmesi için yapılan bildirimin reddinin, bu kayıt başvurusu bir idari işlemi konu aldığından idari işlemin de tanınmaması, yok sayılması anlamına geldiğini, bir kamu alacağının var olup olmadığının iflas idaresinin yapacağı bir araştırma ile değil, böyle bir kamu alacağını konu alan bir idari işlem olup olmadığı ile belirlenebileceğini, söz konusu bir kamu alacağı ise iflas idaresinin görevinin ancak bu alacağın doğruluğunu değil varlığını saptamaktan ibaret olduğunu, kamu alacağı idari işlemle belirlenmekte olup kamu borçlusunca bu işleme karşı idari yargıda dava açılabileceğini, eldeki dosyada ise ticaret mahkemesince izlenecek yolun borcun bir kamu borcu olup olmadığı ve bu eğer bir kamu borcu ise bu borcun kesinleşip kesinleşmediğini incelemekten ibaret olduğunu, bir başka değişle ne iflas idaresinin ne de ticaret mahkemelerinin bir idari işlemle belirlenmiş kamu alacağını yok saymasının mümkün olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nun 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nun 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır.Dava, vergi alacaklarının iflas masasına kayıt kabulü istemiyle açılmıştır. Kadıköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2008 /493 E. 2009/95 K. sayılı kararı ile müflis … A.Ş.’nin iflas erteleme talebinin reddi ile 05/03/2009 saat 17:05 itibari ile iflasına karar verildiği, iflasın açılmasıyla müflis şirket hakkındaki işlemlerin Kadıköy İflas Müdürlüğü’nün … iflas sayılı dosyasında yürütüldüğü anlaşılmıştır. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda; davacının talebine konu 2010-2014 takvim yıllarına ilişkin emlak vergisi borcunun iflastan sonra doğan borç olduğu, bu nedenle masaya kaydının kural olarak mümkün bulunmadığı, ancak masa borcu olması halinde ise sıraya tabi olmayıp doğrudan masanın tasfiye sırasında öncelikle ödeyeceği borçlar arasında yer alacağı, iflas kararının üzerinden yaklaşık 9 yıl geçtiği, bu devre kapsamında taşınmazın satılmadığının, mükellefiyetinin devam ettiğinin anlaşıldığı, başvuruya konu vergi iflastan sonra doğan borç olup kayıt kabul davalarının iflas tarihi itibariyle muaccel halde bulunan ve iflasın açılmasıyla muaccel hale gelen alacaklar yönünden söz konusu olması nedeniyle kayıt kabul davası ve sıraya konu olmayan “masa alacağı” olduğu sonucuna varıldığı, masa borcunun tazmin edileceği, değilse tasfiyede bakiye kalırsa nazara alınacağı, mahkemece bahse konu alacağın masa borcu olmadığı kabul edilse dahi taşınmazın halen satılmadığının anlaşılması halinde gerek AATUHK’un 21/2 ve gerek İİK’nın 206/1. maddesinde, eşya ve taşınmazın aynından doğan vergilerin rehinli alacaklardan da önce tahsil edileceklerinin açıkça hükme bağlandığı, emlak vergisi taşınmazın aynından kaynaklandığından (vergiyi konu taşınmazın satışından elde edilecek para yönünden) sıra cetveline rüçhanlı olarak kaydedilmesi gerektiği, davacının 26/06/2014 talep tarihi itibariyle tahakkuk etmiş vergi aslının 182.788,19 TL olduğunda uyuşmazlık bulunmadığı, 26/06/2014 tarihi itibariyle birikmiş gecikme zammının ise 59.793,59 TL olduğu yönünde görüş bildirilmiştir. Müflis yönünden talep edilebilecek alacaklar üç gruba ayrılır. Bunlar; iflastan önce doğan iflas alacakları, iflastan sonra iflas masasının teşekkülü neticesinde iflas masasınca yapılan masraf ve giderlerin oluşturduğu masa alacakları ve iflas tarihinden sonra doğan genel alacaklardır. İflas alacağı, iflas açıldığı anda müflise karşı hukuken mevcut olan alacaklar yani müflisin iflasın açıldığı andaki borçları olup, iflas masasından istenebilirken, müflisin iflas açılmasından sonra doğan borçları iflas alacağı olmadığından iflas masasından talep edilemez. Masa alacakları ise müflisin değil, iflas masasının yaptığı borçlardır. Alacak, iflastan sonra doğmuş ve masa borcu da değilse, sırasına ve esasına itiraz edilebilecek ve İİK’nın 235. maddesine dayalı kayıt kabul istemine konu olabilecek müflis borçlarından olmayıp, müflisin genel hükümlere göre sorumlu olduğu, iflas masasının dağıttığı iflas hissesi oranında değil tasfiyede bakiye kalırsa ödenecek olan bir alacak niteliğindedir. İflas tarihinden sonra doğan böyle bir alacağın varlığı ve miktarı konusunda bir uyuşmazlık bulunmasa da, inceleme şikayet yolu ile icra mahkemesince değil, alacağın dayandığı hukuksal ilişkiye göre genel hükümler doğrultusunda iflas masası aleyhine açılan davada genel mahkemelerce tespit edilecektir. Böyle bir davada davalı iflas idaresidir. İflastan sonra oluşan alacağın masaya kaydı istenemez ancak tasfiyede bakiye kalırsa nazara alınır. Masa borçları, iflasın açılmasından iflas tasfiyesinin sonuçlanmasına kadar, iflas masası tarafından yapılan borçlardır. İflas kararının ilan giderleri, iflas idaresine ödenecek ücretler, masanın taraf olduğu davalarda kendisini temsil eden avukatın ücretleri, defter tutma giderleri, masa mallarının muhafazası için yapılan giderler örnek olarak verilebilir. Masa alacakları, iflas alacaklarından da önce ve tam olarak ödenir. İflas alacakları ise, iflas tarihinden önce doğan müflis borçlarıdır. Bu alacakların ödenmesi için açılan dava kayıt kabul davası olarak adlandırılmaktadır. İflas tarihinden önce müflisten alacaklı olanların, bir diğer ifade ile iflas alacaklılarının alacaklarını iflas masasına kaydettirmek için açtıkları ve dayanağını İİK’nun 235. maddesinden alan davalardır. Kayıt kabul davalarında tahsile değil, alacağın iflas masasına kaydına karar verilmekle yetinilir. Alacağın ödenmesi ancak tasfiye sonunda masa mevcudunun sıra cetveline uygun biçimde dağıtımı aşamasında gerçekleşir ve alacakların tam olarak ödenip ödenmeyeceği ancak bu aşamada anlaşılabilir. Bu davalarda görevli mahkeme İİK’nun 235. maddesi uyarınca iflas kararı verilen yer Asliye Ticaret Mahkemesi’dir. Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde talep edilen alacakların iflas alacağı olmadığı, zira iflas tarihinden sonra doğan vergi borçları olduğu tespit edilmekle, bu durumda kayıt kabul istemine konu olacak bir alacak olmadığı anlaşılmaktadır. Yukarıda yapılan açıklamalar uyarınca, davacının talebine konu alacak, iflas tarihinden sonra doğan vergi alacağıdır. Emsal mahiyette Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 18/04/2016 tarihli 2015/4632 E. 2016/2415 K. sayılı ilamında; “Davalı müflis şirket önce 30/06/2005 tarihinde Ankara Başkent Vergi Dairesince vergi mükellefiyetinin re’sen kapatıldığı, davalı müflis şirketin 12/12/2011 tarihinde iflas ettiği ve iflas masasının kurulduğu, 213 VUK’nın 255. maddesine göre tahakkuk ettirilen vergi usul cezasının ise iflas tarihinden sonra olduğu, bu nedenle alacağın, masa borcu niteliğinde olduğu, bu borçla ilgili alacak davasının idari nitelikte olup idari yargıda (vergi mahkemesinde) masaya karşı açılacak alacak davası niteliğinde olduğundan yargı yolu nedeniyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, bu husus gözardı edilerek işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.” gerekçesiyle bozma karar verilmiş ve karar düzeltme istemi ise Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 06/05/2019 tarihli 2016/9283 E. 2019/1688 K. sayılı ilamı ile reddedilmiştir. Somut dosya yönünden de, mahkemenin yargı yolu nedeniyle görevsizlik kararı vermesi gerekirken yukarıda yazılı gerekçelerle verilen usulden red kararı hatalı olduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK 353/1.a.4 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dairemizin kararına uygun şekilde karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/06/2018 tarihli 2017/724 Esas 2018/748 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1.a.4 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dairemiz kararı uyarınca işlem yapılaması içim dosyanın mahkemesine İADESİNE, 3-Harçlar Kanunu gereğince davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye GELİR KAYDINA, istinaf karar harcının talep halinde davacıya İADESİNE, 4-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1.g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.06/04/2022