Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/648 E. 2022/313 K. 16.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/648
KARAR NO: 2022/313
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2015/1243
KARAR NO: 2018/880
DAVA TARİHİ: 30/12/2015
KARAR TARİHİ: 06/09/2018
BİRLEŞEN DAVA DOSYASI
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2016/1139
KARAR NO: 2016/777
DAVA TARİHİ: 27/10/2016
DAVA: Tazminat (Hayat Sigorta Poliçesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 16/03/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkilinin murisi …’ın dava dışı …’tan çeşitli zamanlarda kullandığı kredilere istinaden davalı şirket tarafından “Teminatlı Uzun Süreli Kredi Hayat Sigorta Poliçeleri” düzenlendiğini, müvekkilinin eşinin 07/12/2014 tarihinde hepatit (B) hastalığına bağlı olarak aniden vefat ettiğini, defalarca gerek bankaya gerek davalı şirkete tazminat talebiyle başvuru yapılmasına rağmen olumlu bir yanıt alınamadığını, en son davalı şirketin 09/03/2015 tarihli yazısıyla murisin hastalığını bilmesine rağmen beyan etmediği gerekçesiyle taleplerini reddettiğini ancak tıbbi kayıtlarla sabit olduğu üzere murisin hasta olduğuna ilişkin herhangi bir teşhisin mevcut olmadığını, hepatit (B) hastalığına bağlı ilk ilacın 14/11/2014 ve 26/11/2014 tarihlerinde alındığını, poliçenin tanzim tarihinde bahse konu hastalığa ilişkin herhangi bir teşhis ve tedavi yapılmadığını, 17/06/2011 tarihinde Karadeniz Ereğli Devlet Hastanesi’nde yapılan laboratuar tetkikinde hepatit (B)’nin negatif olduğunu ancak 10/10/2014 tarihinde yapılan tetkikte hepatit (B)’nin pozitif olarak tespit edildiğini, daha önce murisin HPV olduğuna ilişkin herhangi bir teşhis mevcut olmadığını, teşhisin üzerinden çok geçmeden vefat ettiğini belirterek öncelikle lehtar bankaya ödeme yapılmasını, bakiye tazminat tutarından müvekkiline ödenmesi gereken tutarın tespiti ile şimdilik 300,00 TL’nin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesi özetle; öncelikle daini mürtehinin muvafakatinin alınması gerektiğini, istemin meblağ poliçesine konu olması sebebiyle kısmi dava açılamayacağını, müteveffanın 05/03/2014 tarihli Uzun Süreli Kredi Hayat Sigortası Başvuru Formunu doldurarak imzalandığını ve bu kapsamda tamamen sağlıklı olduğunu beyan ettiğini, yine 14/08/2013 tarihli başvuru formunda da aynı yönde beyanda bulunduğunu, müteveffanın beyanını esas alarak mevcut risk yönetmeliği kapsamında değerlendirme yapılarak sigorta teminatı verildiğini, vefat tarihinde teminat tutarının … sayılı sertifika yönünden 15.750,00 TL, 2531646 sayılı sertifika yönünden 13.924,00 TL olduğunu, tazminat talebinin değerlendirilmesi bağlamında toplanan bilgilere göre sigortalı murisin hepatit (B) hastalığı olduğunu ve bu hastalığın ölüm nedeni olan karaciğer Ca hastalığı için risk faktörü olduğunun tespit edildiğini, beyan yükümlülüğüne aykırı davranılması nedeniyle poliçeden doğan vefat teminatının ödenemeyeceğinin bildirildiğini, müteveffanın sağlık beyanlarını doldurduğu tarihten önce hasta olduğunu, hastalığının daha önce teşhis edilmesine ve tedavi görmesine, sigorta esnasında hastalığı sorulmasına rağmen müvekkili şirkete beyan etmediğini, TTK.m.1435 hükmü uyarınca doğru beyan yükümlülüğü bulunduğunu, keza aynı yasanın 1439/2’de sigorta ettiren ihmali ile beyan yükümlülüğü ihlal edildiğini riziko gerçekleştikten sonra tespit edilmesi halinde kasıt derecesinde kusur var ise tazminat ödeme yükümlülüğünün ortadan kalkacağının hükme bağlandığından bahisle yerinde olmayan davanın reddini istemiştir.
BİRLEŞEN İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN 2016/1139 E. SAYILI DOSYASINDA;
DAVA Davacı vekili dilekçesinde özetle ; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin murisi …’ın dava dışı … T.A.Ş.’den çekmiş olduğu kredilere istinaden davalı şirketin Teminatlı Uzun Süreli Kredi Hayat Sigorta Poliçelerinin düzenlendiğini, murisin 07/12/2014 tarihinde ani rahatsızlanmaya bağlı olarak vefat ettiğini, ölüm nedeniyle gerek sigorta şirketine gerekse davalı şirkete başvuru yapıldığını ancak davalının başvuruyu reddettiğini, davalının hukuka aykırı olarak müvekkillerine ve annelerine bir ödeme yapmadığını, bunun üzerine müvekkillerinin annesi …’ın İstanbul Anadolu 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 2015/1243 esas sayılı dosya ile sigorta şirketine dava açtığını, bu davaya … T.A.Ş.’nin daini mürtein kayıtlı muvafakat verdiğini, kredilerin taşıt kredisi olup araç pert olunca kasko şirketi tarafından ödendiğini ve muvafakattan da görüleceği üzere bankaya olan borcun kasko şirketi tarafından kapatılması sebebiyle poliçenin yasal lehdarlarının müvekkilleri olduğunu, müvekkillerinin de murisin mirasçıları olarak davalıya alacaklarını tahsil amaçlı dava açmak zorunda kaldıklarını ileri sürerek belirsiz alacak davaları kapsamında, murisin ölüm tarihi itibari ve dava tarihi itibariyle dava dışı lehdar bankaya olan borcu ve faizlerinin tespiti ile bankaya yapılan ödemeler de dikkate alınarak bankaya ödenmesi gereken bir sigorta tazminatı olup olmadığı var ise ödenmesi gereken bu bedellerin tespiti ile dava dışı bankaya ödenmesine, daha sonra varsa bakiye sigorta teminatı açısından müvekkillerine ödenmesi gereken miktarın şimdilik her biri için 50’er TL toplamda 150 TL’nin davalıdan tahsiline, iş bu dosyanın İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1243 Esas sayılı dava dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı tarafa dava dilekçesi tebliğ edilmemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “…Dava, Hayat Sigorta Poliçesi ile sigortalanan murisin vefatı üzerine sigorta teminatının tahsili istemine ilişkin olup, davalı sigorta şirketi sigorta poliçesinin düzenlenmesi esnasında murisin Hepatit (B) hastalığı olduğu halde, bunu sakladığı, bu şekilde beyan yükümüne aykırı davrandığını, buna bağlı olarak tazminatın ödenemeyeceğini savunmuş, davacılar ise murisin hepatit (B) hastalığı bulunmadığını, Bülent Ecevit üniversitesi sağlık uygulama ve araştırma merkezinin 24/12/2016 tarihli epikriz formunda yer alan “59 yaşında 4,5 yıldır HEB B, tedavi aldığı notunun sehven yazıldığını ileri sürmüştür. Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi tarafından düzenlenen dosyada mevcut ölüm belgesinde ölüm nedeninin karaciğer yetmezliği ve hepotoselüler karsinom olarak açıklandığı; hastalığın başlangıcı ile ölüme geçen sürenin 2 ay olarak yer aldığı; Davacıların miras bırakanı 07/12/2014 tarihinde vefat eden …’ın ölüm sebebinin Hepatocellüler Karsinom olarak belirlendiği, hızlı ilerleyen, agresif bir kanser türü olan Hepatocellüler Karsinomun ilk belirtisini geç dönemde vermesi ve son poliçe tarihi olan 05/03/2014 tarihinden önce müteveffa sigortalının bu hastalık ve bu hastalığa neden olacak Hepatit B gibi herhangi bir nedene yönelik tedavi görmediği, dolayısıyla, dava dosyası kapsamından, adı geçen şahsın, sigorta poliçelerinin düzenlendikleri tarihlerden (14/08/2013 ve 05/03/2014) önce, ölüme neden olan hastalık ve ona neden olacak bir hastalığa ilişkin bir teşhis ve tedavi gördüğüne yönelik hiçbir somut veri bulunmadığı, Hal böyle olunca, davalının davacıların murisinin kasıtlı olarak hepatit B hastalığını sakladığı iddiasını ispatlayamadığı, 14/08/2013 tarihli … sayılı poliçe yönünden vefat tarihinde teminat tutarının (poliçenin ikinci yılı olmakla) 13.494,00 TL olduğu, 05/03/2014 tarihli … sayılı poliçe yönünden vefat tarihinde teminat tutarının (poliçenin birinci yılı olmakla) 15.750,00TL olduğu; Poliçede lehtarın … Ereğli Karadeniz Şubesinin gösterildiği, sigortalının ölümü tarihinde anılan bankaya olan kredi borçlarının 25/01/2016 tarihinde kapatıldığı, davacı alacağının bu tarih itibariyle muaccel hale geldiği, davalının da 15 gün sonrasında 10/02/2016 tarihinde temerrüde düştüğü, uzun süreli kredi hayat sigortaları bilgilendirme formunda “sigortalının vefatı durumunda tazminat ödemesikalan kredi tutarı kadar ilgili banka şubesine teminattan arta kalan kısım ise kanuni mirasçılarının bildirileceği hesap numarasına yapılacağı” hükmünün yer aldığı, murisin kredi borcu bulunmadığı; bir başka anlatımla kapatıldığı anlaşıldığından, bedel üzerinde asıl ve birleşen davanın davacılarının hak sahibi olacağı, Asıl davanın davacısının … sayılı poliçe sebebiyle (15.750,00 TL/4=) 3.937,50 TL, … sayılı poliçe sebebiyle (13.494,00 TL/4 =) 3.481,00 TL olmak üzere toplam 7.418,50 TL alacağı olduğu, Birleşen davanın da davacılarının beherinin … sayılı poliçe sebebiyle 3.937,50 TL, … sayılı poliçe sebebiyle 3.481,00 TL olmak üzere toplam 22.225,50 TL alacağı olduğu belirlenmekle bedel artırım dilekçesi de gözetilerek asıl davanın ve birleşen davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği” gerekçesiyle; “1-Asıl davanın kabulü ile; 7.418,50 TL’nin 10/02/2016 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, 2-Birleşen davanın kabulü ile; Davacı … için 7.418,50 TL, Davacı … için 7.418,50 TL, Davacı … için 7.418,50 TL, Olmak üzere toplam 22.255,50 TL’nin 10/02/2016 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Bülent Ecevit Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi kayıtlarına göre murisin poliçe tanzim tarihinde hepatit hastalığı olmasına rağmen bu hastane raporunda yer alan hepatit tanısının hangi belgeye dayandığı tespit edilemediği için vefat teminatının ödenmesi gerektiği yönündeki bilirkişi görüşünün adalet ve hakkaniyet ilkesini zedelediğini, poliçe tanzim tarihinde mevcut Hepatit B hastalığının ölüm nedeni olan Karaciğer Ca hastalığı için risk faktörü olduğu için bilirkişi raporu ve kararın hatalı olduğunu, Yargıtay kararları uyarınca murisin kendisinde mevcut olan hastalıklarını beyan etmesi gerektiğini, bilirkişi raporlarına karşı itirazlarının değerlendirilmesi için SGK veya Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumuna müzekkere yazılarak murise ait hastane ve ilaç kayıtlarının istenilmesi talep edilmesine rağmen bu taleplerinin mahkemece kabul görmediğini, ayrıca davanın kabulünde ıslah edilen tutar ve ıslah tarihi nazara alınmayarak tüm alacak taleplerine aynı tarihten faiz işletilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu beyan ederek kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nun 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nun 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır. Dava, tüketici kredisi grup hayat sözleşmesi sertifikası kapsamında murisin kredi borcundan kaynaklanan sigorta teminatının sigorta şirketinden tahsili istemidir. Sigortalı muris …’ın, dava dışı … AŞ’den ihtiyaç kredisi kullandığı, sigortalı murisin kullandığı krediler nedeniyle, davalı tarafından 14/08/2013-2017 tarihleri arasında ve 05/03/2014-2017 tarihleri arasında geçerli uzun süreli kredi hayat sigorta poliçeleri düzenlendiği, … A.Ş.’nin dain mürtehin olarak yer aldığı poliçede vefat teminatının her yıl için ayrı ayrı belirlendiği anlaşılmıştır. Sigortalının 07/12/2014 tarihinde vefatı nedeniyle davalı sigorta şirketine yapılan başvuru reddedildiğinden, sigortalının yasal mirasçıları tarafından vefat tazminatının ödenmesi istemiyle asıl dava 30/12/2015 ve birleşen dava 27/10/2016 tarihinde açılmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 1. maddesinde; “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.” hükmü yer almaktadır. HMK 114/1.c maddesi uyarınca “Mahkemenin görevli olması” dava şartlarından olup, HMK 138 maddesi dikkate alınarak dava şartlarının öncelikle karara bağlanması gerekmektedir. HMK 115. maddesinde ise “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir…” düzenlemesi yer almaktadır. 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 2. maddesi; “Bu Kanun her türlü tüketici işleri ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde düzenlenmiş, 3. maddesinde tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi olarak, tüketici işlemi ise; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem olarak tanımlanmıştır. Aynı yasanın 73/1 bendinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu, 73/4 bendinde tüketici mahkemelerinde görülecek davalarda 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Altıncı Kısmında yer alan basit yargılama usulüne göre yürütüleceği belirtilmiş, 83/2 maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve 6502 Sayılı Yasa’nın görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engelleyemeyeceğine işaret edilmiştir. Somut uyuşmazlıkta, murisin kullandığı krediler tüketici kredisi ve bu krediler nedeniyle düzenlenen hayat sigortası poliçeleri tüketici işlemi olduğu için görevli mahkeme tüketici mahkemesidir. Mahkemenin görevsizliği nedeniyle 6100 sayılı HMK’nun 114/1.c ve 115/2 maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar vermesi gerekirken; yazılı olduğu biçimde işin esası hakkında karar verilmesi 6100 sayılı HMK’nun 353/1.a.3 maddesine aykırı olduğundan, görev hususu HMK’nun 355. maddesi uyarınca re’sen nazara alınarak, davalı vekilinin esasa ilişkin istinaf sebepleri şimdilik incelenmeksizin kararın HMK’nun 353/1.a.3 bendi uyarınca kaldırılmasına ve görevsizlik kararı verilmek üzere dosyanın mahkemesine karar dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun sair istinaf sebepler incelenmeksizin KABULÜ ile İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemenin 2015/1243 E. 2018/880 K. sayılı 06/09/2018 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1.a.3 bendi ve 355.maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dairemizin kararı doğrultusunda işlem yapılması için dosyanın mahkemesine İADESİNE, 3-Davalı tarafından asıl ve birleşen dava yönünden ayrı ayrı yatırılan 98,10’ar TL istinaf başvuru harçlarının Hazineye irat kaydına, istinaf karar harçlarının ilk derece mahkemesince iadesine, 4-Davalının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davalıya ilk derece mahkemesince iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.a.3 ve 362/1.g bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.16/03/2022