Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/64 E. 2020/317 K. 14.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/64
KARAR NO: 2020/317
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2015/501 Esas
KARAR NO: 2017/1026
KARAR TARİHİ: 21/09/2017
DAVA: Kayıt Kabul
KARAR TARİHİ: 14/12/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davacı ile davalı müflis şirket arasında ticari ilişki söz konusu olduğunu belirli tarihlerdeki faturaların ödenmemesi nedeniyle davalı aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını davalının takipten önce iflas ettiğini bunun üzerine 29.202,07 TL ‘nin iflas masasına kaydı için başvuruda bulunduklarını ancak başvurunun reddedildiğini bu nedenle alacağının iflas masasına kaydını talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile; kayıt kabul davasının süresinde açılmadığını bu nedenle davanın süre yönünden reddine karar verilmesini ayrıca faturaların alacağın varlığı için yeterli olmadığını bu nedele davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, davacı şirket ile müflis arasında akdi bir ilişki olduğu, davacının ibraz ettiği ve ileri sürdüğü faturalara göre teslim şartını ispatladığı (imzası bulunan …’un müflis şirketin eski çalışanı olduğu, bu nedenle malların teslim edildiği) ticari defter kayıtlarına göre davacının iflas tarihi itibariyle 26.259,52 TL tutarında alacaklı olduğu bilirkişilerin müşterek raporları ile mütalaa ettikleri, alınan kök ve ek raporlar, fatura ve sevk irsaliyeleri incelendiğinde, bilirkişi raporunun usul ve yasaya uygun olduğu, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu gerekçesiyle bilirkişi raporunda hesaplanan miktar üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; mahkemece yapılan yargılama sırasında alınan bilirkişi raporuna dayalı olarak karar verildiği, bilirkişi, ticari defterler üzerinden yapılan inceleme neticesinde davacı ticari defterlerinin ibraz edildiği, davalı ticari defter ve belgelerin sunulmadığını belirttiği ve değerlendirmeyi iş bu hususa göre yaptığı, ancak davalı ticari defterleri Anadolu … İflas Müdürlüğü … iflas dosyasının içerisinde yer almakta olup yerinde inceleme yapılması gerektiği, bu husus rapora yönelik itirazımızda ifade edildiği yapılan itirazların mahkemece reddedildiği, hükme elverişli olmayan bilirkişi raporu hükme esas alınması yasaya ve hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE Dava, İİK 235. maddesi gereğince açılmış olan sıra cetveline itiraz ( kayıt kabul) davasıdır. İİK 235. maddede, sıra cetveline itiraz edenlerin, cetvelin ilanından itibaren 15 gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecbur oldukları, 223’üncü maddenin üçüncü fıkrası hükmünün mahfuz olduğu belirtilmiştir. Maddede düzenlendiği üzere, sıra cetveline itiraz davası açma süresi 15 gündür. Süre, sıra cetvelinin ilanından itibaren başlar. İİK 166. maddedeki gazetelerde yapılan ilanlardan en son ilan tarihinden itibaren işlemeye başlar. İflas masasına alacak yazdırırken, tebligatı kabulü elverişli adres gösterilerek, Adalet Bakanlığınca çıkarılan tarifede gösterilen yazı ve tebliğ giderlerini avans olarak vermek suretiyle, İflas idaresince alınacak kararların kendisine tebliğ edilmesini istemiş olan alacaklılara, alacaklarının kabul veya ret edildiği ayrıca tebliğ edilir (İİK 223. M). Bu alacaklılar için sıra cetveline itiraz davası açma süresi, sıra cetvelinin ilanından itibaren değil, bu tebligatın yapıldığı tarihten itibaren işlemeye başlar. Somut olayda, İstanbul … İflas Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile ilgili vermiş olduğu 03/06/2015 tarihli cevabı yazıda, müflis … A.Ş.’nin Kadıköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/865 esas sayılı dosyası ile 31/12/2012 günü iflasına karar verildiği, davacının, iflas masasına 13/02/2015 tarihinde … kayıt sıra numarası ile 29.202,07 TL alacak üzerinden masaya kayıt talebinde bulunduğu, bu sırada tebliğ için de masraf yatırdığı, masa red kararı, davacı vekiline 28/04/015 tarihinde tebliğ edildiği, ayrıca ek sıra cetveli 17/04/15 tarihinde … Gazetesi’nde, 21/04/2015 tarihinde Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilen edildiği bildirilmiştir. Davacı vekili tarafından masraf yatırıldığından masa red kararın tebliğ tarihi olan 28/04/2015 tarihinden itibaren yasal 15 günlük hak düşürücü süre içerisinde 11/05/2015 tarihinde davanın açıldığının anlaşılması üzerine işin esasının incelenmesine geçilmiştir. Davacı ile müflis şirket arasındaki ticari ilişkinin belirlenmesi ve iflas tarihi itibariyle davacının alacağının tespiti noktasında mali müşavir ve hukukçu bilirkişinden alınan nihai 26/06/2017 tarihli müşterek raporda özetle; ” incelenen davacı şirket ve kayıtlarına göre davalıdan iflas tarihi itibariyle 26.259,52 TL tutarında alacaklı olduğu saptandığı, davacı şirketin iflas masasına 29.202,07 TL tutarında alacağı için başvurduğu, davalı şirketin ise incelemeye katılmadığı, ticari defter ve kayıtlarını sunmadığı, heyet üyelerimizden bilirkişi Doç. Dr. … tarafından düzenlenen 28/03/2016 tarihli kök rapor aşamasında; davacının sadece sevk irsaliyeleri bulunan …, …, … nolu faturalar bakımından alacağın varlığını ispat ettiği, bu faturaların toplam tutarı 15.630,62 TL olduğu şeklinde görüş bildirildiği, 04/01/2017 tarihli ek rapor aşamasında ise Kök raporumuzdan sonra dosyaya 13/12/2011 ve 14/12/2011 tarihli iki adet sevk irsaliyesi sunulduğu, bu yeni durum karşısında, … isimli kişinin, 18/09/2010 ile 14/12/2011 tarihleri arasında müflis şirkette çalışan birisi olup olmadığının tespiti gerektiği şeklinde görüş bildirildiği, davacı tarafından ibraz edilen faturalarda adı geçen “…” isimli şahısla ilgili SGK kayıtlarının ve 18/09/2010-14/12/2011 tarihleri arasında çalışanların listesinin dosyaya sunulduğu görüldüğü, ilgili SGK yazıları inceleniğinde …’un faturalar teslim tarihi olan 18/09/2010-14/12/2011 tarihleri arasındaki çalışan listesinde isminin yer aldığı görüldüğü, bu durumda faturalara konu teslimin davalı tarafın kabulünde olduğu açık olduğu her ne kadar davacı şirket, iflas masasına 29.202,07 TL tutarında alacağı içi ti başvurmuş ise de , incelenen davacı şirket ticari defter kayıtlarına göre davacının davalıdan 26.259,52 TL tutarında alacaklı olduğu ” şeklinde tespit ve değerlendirme yapılmıştır.
Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de davalı vekili istinafında, müvekkilinin ticari defterleri incelenmeden rapor tanzim edildiğini, davalı müflis şirketin ticari defterleri Anadolu …İflas Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası içerisinde yer aldığı ve yerinde inceleme yapılması gerektiği bilirkişi raporuna yönelik itirazda belirtmelerine rağmen itirazlarının haksız şekilde reddedildiğini ve müflis şirketin defterleri incelenmeden verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu savunmuştur. Savunma hakkı, Anayasanın hak arama hürriyeti başlıklı 36. maddesinde “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” düzenlemesi ile açıkça hüküm altına alınmıştır. İddia ve savunma hakkı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun hukuki dinlenilme haklı başlıklı 27. maddesi ile usul hukukumuza yansıtılmıştır. Anılan maddenin birinci fıkrasında davanın taraflarının kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip oldukları belirtildikten sonra maddenin ikinci fıkrasında bu hakkın “açıklama ve ispat hakkı”nı da içerdiği vurgulanmıştır. Davanın taraflarının usul hukuku hükümlerine aykırı olarak açıklama ve ispat hakkını kullanmalarının kısıtlanması, iddia ve savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkeme, iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın, hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukukî dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir. Bu hak çerçevesinde, tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir. Bu kapsamda hukuki dinlenilme hakkı, bilgilenme/bilgilendirme, açıklama yapma, yargı organlarınca dikkate alınma ve kararların gerekçeli olması gibi hususları içerdiği açıktır. Bilgilenme hakkı, yargılamanın içeriğine dair tam bir bilgi sahibi olmanın yanında gerek karşı tarafın gerekse de yargı organlarının dosya içeriğine yapmış oldukları işlemleri öğrenmelerini kapsar. Bilgilenme/bilgilendirme hakkının etkin biçimde kullanılabilmesi için gönderilecek tebligat ve davetiyelerde kanunda öngörülmüş şekil şartlarına sıkı sıkıya uyulması gerekmektedir. Ayrıca bu hak sadece davanın başındaki iddia ve savunmalar açısından değil yargılamanın her aşamasında dikkate alınmalıdır. Bu kapsamda devam eden bir yargılamada, tarafların açıklamaları için bilgilendirme yeterli olmayıp yargılamada yer alan diğer kişilerin (tanık, bilirkişi gibi) açıklamaları açısından da önemlidir. Bilgilenme hakkının usulüne uygun kullanımı ile tarafların haklarında öğrendikleri isnat ve iddialara karşı beyanda bulunabilme, davaya yönelik bilgi ve belge verebilme yani açıklama yapma hakkı da hukuki güvenceye bağlanmaktadır. Böylece davanın her iki tarafına eşit şekilde açıklama yapma hakkı tanınması ile adaletin görünür kılınması sağlanacaktır. Açıklamada bulunma hakkı, tarafların, yazılı veya sözlü şekilde iddia ve savunmalara karşı itirazda bulunabilme, davaya ilişkin beyanda bulunmalarını sağlar. ( Yargıtay 22. H.D. 22/06/2020 tarih 2017/29720 E. 2020/6157 K. Sayılı ilamı) Somut uyuşmazlıkta, mahkemenin 11/07/2017 tarihli celseninde SGK’ya yazılan müzekkerelere cevap verildikten sonra heyete bir mali müşavir eklenerek tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde 26/04/2017 günü inceleme yapılmasına ve bilirkişiye yerinde inceleme yetkisi verilmesine karar verilmiştir. Her ne kadar müflis şirketin ticari defterleri sunulmadığından bilirkişilerce inceleme yapılamamış ise de; davalıya ticari defterleri sunması için kesin süre verilmediği ve kesin sürenin sonuçları ihtar edilmediği gibi, bilirkişiye yerinde inceleme yetkisi de verildiği anlaşılmakla Anadolu …İflas Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası içerisinde yer aldığı bildirilen davalının ticari defter ve kayıtları incelenmeden hüküm kurulması davalının hukuki dinlenilme hakkının ihlali niteliğindedir. Açıklanan nedenlerle tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yönteminde usule aykırılık bulunduğu anlaşıldığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun bu yönden kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353.1.a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dairemizin kararına uygun şekilde yargılama yapıldıktan sonra yeniden karar verilmek üzere, bu aşamada esasa ilişkin itirazlar incelenmeksizin dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı tarafın istinaf başvurusunun Kabulü İle İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/501 E. 2017/1026 K. 21/09/2017 tarihli kararının HMK’nun 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın, dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE, 3-Başvuru tarihinde yürürlükte bulunan harçlar yasası uyarınca alınması gereken 85,70 TL harcın hazineye İRAT KAYDINA, 4-Davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının talep halinde İADESİNE, 5-Davalı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.a.6 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.14/12/2020