Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/607 E. 2022/444 K. 13.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/607
KARAR NO: 2022/444
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2015/735
KARAR NO: 2018/661
DAVA TARİHİ: 26/06/2015
BİRLEŞEN DAVA
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2015/418
KARAR NO: 2015/1037
DAVA TARİHİ: 29/06/2015
DAVA: Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali
KARAR TARİHİ: 13/04/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacıların üyesi oldukları davalı Kooperatifin 31/05/2015 tarihinde yapılan genel kurulunun, davalı olarak gösterilen yönetim kurulu üyeleri (…, …, …) tarafından, bütün unsurları ile sahte olarak düzenlendiğini, 31/05/2015 tarihli genel kurul toplantısının yapılabilmesi için eski yönetim kurulu üyeleri …, … ve … tarafından alınmış herhangi bir kararın olmadığını, bu yönetim kurulunun imzalarının taklit edilerek genel kurul çağrısının yapıldığını, daha sonra Söğütlüçeşme/Kadıköy PTT’sinden 30/04/2015 tarihinde Kooperatifler Kanununun 45/2.maddesine göre taahhütlü posta gönderilmesi gerekirken bu maddeye aykırı olarak adi posta yoluyla 30 kooperatif üyesine toplantı çağrısının gönderildiğini, bunun haricinde kooperatif üyesi olmayan …, …, … ve …’a 29/04/2015 tarihinde elden genel kurul tebligatı yapıldığını, bu kişilerin genel kurul hazirun cetvelinde üye olmadıkları halde üye olarak gösterildiğini ayrıca bu kişilere sahte vekalet düzenlenerek üyeler …, …, …, … adına oy kullandırıldığını, genel kurulun … tarafından bakanlık temsilcisine yönetim kurulu katılmadığından nisabın sağlandığını belirterek “divanı biz seçelim, yönetim kurulundan kimse gelmeyecek, 45 dakikadır bekledik” diyerek toplantıyı açtığını ve kendisini divan başkanlığına seçtirdiğini, gerçek yönetim ve denetim kurulu tarafından hazırlanmayan ve gerçek yönetim ve denetim kurulu tarafından hazırlanmayan sahte olarak düzenlenen yönetim kurulu raporu, bilanço, gelir ve gider hesapları ile denetim raporunun okunduğunu, oy birliği ile ibra edilmediğini, kooperatif ana sözleşmesine aykırı olarak yönetim kurulu görev süresi (3) yıl olarak belirlendiği gibi daha önce kooperatif yönetimindeki görevinden dolayı ibra olunmamış ve hakkında halen Anadolu 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2013/240 esas sayılı dosyasında zimmet, görevi kötüye kullanma, evrakta sahtecilik suçlarından yargılanmakta olan davalı …’ün yönetim kurulu başkanı ve gerçekte üye olmayan … ile …’ın yönetim kurulu üyeliklerine seçildiklerini, bu açıklamalar uyarınca davalı kooperatifin 31/05/2015 tarihli genel kurul toplantısı her yönüyle sahte olması sebebiyle mutlak butlanla batıl, yok hükmünde olduğundan iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava Kooperatif tüzel kişiliğine karşı ikame edilmesi gerektiğinden husumet nedeniyle reddi gerektiğini, genel kurula katılan üyelerin tamamının kayıtlı ve resmi üyeler olduğunu, 11/05/2015 tarihli İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğün’den alınan yetki belgesinde yönetim kurulu üyesi olarak …, … ve …’ün göründüğünü, şikayet dilekçesinde …’in yönetim kurulu üyesi gösterildiğini, üyelere çağrı mektubunun 30/04/2015 tarihinde Kadıköy Söğütlüçeşme Postanesinden onaylı posta listesi ve yasal prosedürlere ve yasal nisaplara uygun olarak yapıldığını, genel kurullarda yasal olarak vekaleten oy kullanılabileceğini, Kooperatifler Kanununda ibra olmayan yönetim kurulunun tekrar yönetime seçilmeyeceğine dair bir yasa bulunmadığını, aksine yönetim kurulunun 2008 yılında ibra edildiğini, itirazda bulunan önceki yönetim kurulunun 2012 olağanüstü genel kurul, 2012 ve 2013 yılı olağan genel kurullarını yapmadığını ve yapılanları tescil ettirmediğini, bu nedenle savcılık soruşturması geçirdiklerini, yönetim kurulu üyeliği düşen … yerine bir sene geçmesine rağmen yedekten üye atanmadığını, bu nedenle yönetim kurulunun iki kişiye düştüğünü ve kooperatifin organsız bırakıldığını, kooperatif başkanı …’ün 2014 dönemi kongre hazırlıkları yaptıktan ve kongre günü yaklaştıktan sonra anlaşılamayan bir nedenle istifa ettiğini, hiçbir yetkisi kalmadığını ve iptal davası açmasının hukuka aykırı olduğunu, …’in konutunu 2010 senesinde satıp tapusunu verip ve üyeliği düşmesine rağmen hukuka aykırı olarak yönetim kurulu üyesi olarak görev başında kalmaya devam ettiğini, kooperatifi ve üyeleri bilerek ve kasten mağdur etmiş olmasına rağmen iptal davası ikame etmiş olmasının hukuka aykırı olduğunu, açıklanan nedenlerle hukuka aykırı olarak açılmış genel kurul toplantısının iptaline ilişkin davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN 2015/418 E. SAYILI DOSYASINDA;
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının, kooperatifin üyesi ve 31/05/2015 tarihinde yapılan genel kurul öncesi dönemin denetçisi olduğunu, davalı olarak gösterilen yönetim kurulu temsilcilerinin bu genel kurulunu tamamen bütün unsurlarıyla sahte olarak düzenlediklerini, 31/05/2015 tarihinde yapılan genel kurul toplantısının icrası için eski yönetim kurulu üyelerinin aldığı bir karar olmadığını, bu duruma rağmen başkan ve üyenin imzaları taklit edilerek olağan genel kurul çağrısı yapıldığını, daha sonra bu sahte karara dayanarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İl Müdürlüğünden olağan genel kurul toplantısı için temsilci talebinde bulunulduğunu, 30 kooperatif ortağına Kooperatifler Kanunun 45/2.maddesine aykırı şekilde adi posta yoluyla çağrı gönderildiğini, kooperatife üye olmayan kişilerin üyeymiş gibi gösterilerek genel kurul tebligatı yapıldığını, kooperatif üyesi olmayan beş kişinin asil üye sıfatıyla ve iki gerçek üye olmak üzere toplam yedi asil ayrıca sahte vekaletle altı kişi olmak üzere on üç üyenin hazır bulunduğunu ve davalı …’ün bakanlık temsilcisini yönlendirerek toplantıyı açtırıp kendisini divan başkanı seçtirdiğini, gerçek yönetim ve denetim kurulu tarafından hazırlanmayan ve gerçek yönetim ve denetim kurulu tarafından hazırlanmayan sahte olarak düzenlenen yönetim kurulu raporu, bilanço, gelir ve gider hesapları ile denetim raporunun okunduğunu ve oy birliği ile ibra edilmediğini, davalı kooperatifin 31/05/2015 tarihli genel kurul toplantısı her yönüyle sahte olması sebebiyle mutlak butlanla batıl, yok hükmünde olduğundan iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava Kooperatif tüzel kişiliğine karşı ikame edilmesi gerektiğinden husumet nedeniyle reddi gerektiğini, genel kurula katılan tüm üyelerin tamamının kayıtlı ve resmi üyeler olduğunu, 11/05/2015 tarihli İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğün’den alınan yetki belgesinde yönetim kurulu üyesi olarak …, … ve …’ün göründüğünü, şikayet dilekçesinde …’in yönetim kurulu üyesi gösterildiğini, üyelere çağrı mektubunun 30/04/2015 tarihinde Kadıköy Söğütlüçeşme Postanesinden onaylı posta listesi ve yasal prosedürlere ve yasal nisaplara uygun olarak yapıldığını, genel kurullarda yasal olarak vekaleten oy kullanılabileceğini, Kooperatifler Kanununda ibra olmayan yönetim kurulunun tekrar yönetime seçilmeyeceğine dair bir yasa bulunmadığını, aksine yönetim kurulunun 2008 yılında ibra edildiğini, itirazda bulunan önceki yönetim kurulunun 2012 olağanüstü genel kurul, 2012 ve 2013 yılı olağan genel kurullarını yapmadığını ve yapılanları tescil ettirmediğini, bu nedenle savcılık soruşturması geçirdiklerini, yönetim kurulu üyeliği düşen … yerine bir sene geçmesine rağmen yedekten üye atanmadığını, bu nedenle yönetim kurulunun iki kişiye düştüğünü ve kooperatifin organsız bırakıldığını, kooperatif başkanı …’ün 2014 dönemi kongre hazırlıkları yaptıktan ve kongre günü yaklaştıktan sonra anlaşılamayan bir nedenle istifa ettiğini, hiçbir yetkisi kalmadığını ve iptal davası açmasının hukuka aykırı olduğunu, …’in konutunu 2010 senesinde satıp tapusunu verip ve üyeliği düşmesine rağmen hukuka aykırı olarak yönetim kurulu üyesi olarak görev başında kalmaya devam ettiğini, kooperatifi ve üyeleri bilerek ve kasten mağdur etmiş olmasına rağmen iptal davası ikame etmiş olmasının hukuka aykırı olduğunu, açıklanan nedenlerle hukuka aykırı olarak açılmış genel kurul toplantısının iptaline ilişkin davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “Esas ve birleşen dava; davalı kooperatifin 2014 yılına ilişkin 31/05/2015 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan kararlarının iptali istemine; ilişkindir. İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 20/03/2017 tarihli İstanbul Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün 14/03/2017 tarih ve … sayılı yazısına cevabının incelenmesinde; davalı … Konut Kooperatifinin dosyasında yapılan incelemede kooperatifin 10/06/2015 tarihinde tescil edilen 31/05/2015 tarihli genel kurul toplantısında 3 yıl süre ile yönetim kurulu üyeliklerine …, … ve …’ün seçildiği; aynı tarihte tescil edilen 08/06/2015 tarihli yönetim kurulu kararında ise yönetim kurulu üyesi …’ün görev almaktan feragat edip yerine yedek üyelerden …’ın kabulüne karar verildiğinin belirtildiğini; ancak T.C. İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/12/2016 tarih ve 2015/735 Esas sayılı ara kararı ile kooperatifin 2014 yılına ilişkin 31/05/2015 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan kararların yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verildiğini; bu hususun müdürlükçe 23/02/2017 tarihinde tescil edildiğini; bu bağlamda, kooperatifin yukarıda bahsi geçen 10/06/2015 tarihli tescilinden önce yönetim kurulu üyeleri ile ilgili olarak dosyasına intikal eden en son sicil kaydının 13/04/2012 tarihinde tescil edilen 01/04/2012 tarihli genel kurul kararı olduğunu; bu genel kurul kararında yönetim kurulu üyeliklerine 1 yıl süre ile …, … ve …’ün seçildiğini; 30/04/2012 tarihinde tescil edilen 16/04/2012 tarih ve 49 Karar nolu yönetim kurulu kararında …’ün yönetim kurulu başkanı, …’ün yönetim kurulu 2. Başkanı ve …’in yönetim kurulu üyesi olarak seçildiğini; yönetim kurulu başkanı …’ün imzasının yanında yönetim kurulu üyelerinden …’ten veya yönetim kurulu üyelerinden …’den herhangi birisinin kooperatif ünvanı altına vaaz edecekleri iki imza ile kooperatifin temsil ve ilzam olunmasına karar verildiğinin belirtildiği; görülmüştür. İstanbul Anadolu 43. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 23/05/2018 tarih ve 2017/414 esas sayılı yazı cevabı ve ekinde gönderilen … sayılı uzmanlık raporuna göre; … Yapı Kooperatifi’nin 2014 dönemi olağan genel kurul hazirun cetvelindeki … adına atılı imza ile …, … ve … isimli şahısların mevcut mukayese imzalarının karşılıklı olarak incelenmesi neticesinde; inceleme konusu imzanın … isimli şahsın mevcut mukayese imzaları arasında kaligrafik ve grafolojik özellikler yönünden uygunluk ve benzerlik bulunduğu belirlenmekle; bahse konu … adına atını imzanın … isimli şahsın eli ürünü olduğu yönünde kanaat bildirildiği; görülmüştür. Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bilirkişi … tarafından düzenlenen; 26/08/2016 tarihli bilirkişi raporunun dosyaya sunulduğu, incelenmesinde; davalı kooperatifin 31/05/2015 günü yapılan 2014 yılı olağan genel kuruluna ilişkin yönetim kurulu kararının yetkili kişilerce alınmadığı; 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 45/3 ve ana sözleşmenin 25. maddesindeki ortaklara çağrı usul ve esaslarına ve iyiniyet kurallarına uyulmadığı; genel kurula hazirun cetvelinde ortaklar adına vekaleten atılan imzaların dayanağı vekaletnamelerin asil üyeler tarafından vekiller adına verilmediği-dosyaya ibraz edilmiş vekaletnameler bulunmadığı; vekaletnamelerdeki imzaların kendileri tarafından atılmadığı yönündeki şikayetleri vekillerin kooperatif üyesi olmadıkları, vekillerin dosyaya mübrez savcılık ifadelerine ve dosya kapsamında yapılan diğer tespitlere göre yapılmış olan genel kurul kararının geçersiz ve yok hükmünde bulunduğu yönünde görüş bildirildiği; incelenen bilirkişi raporundan anlaşılmıştır. Bilirkişi … tarafından düzenlenen 10/03/2017 tarihli rapora göre; inceleme konusu belgelerde atılı imzalar ile …, …, …, …, … ve …’un mevcut mukayeseye esas imzaları, belge incelemeleri laboratuvarında …, … mikroskop ve diğer optik aletlerden de istifade edilmek suretiyle grafolojik ve grafometrik yöntemlerle karşılıklı olarak incelendiğini ve neticede; İncelemeye konu 10/04/2015 tarihinde İstanbul Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne hitaben yazılmış dilekçede; … ve … adına atılı imzaların bu şahısların elinden çıkmadığı kanaatine varıldığını; İncelemeye konu 14/05/2015 tarihinde Kadıköy …Noterliği’nce … yevmiye numarası ile onaylanmış, 24/04/2015 tarih ve (4) nolu karar suretinde sol alt bölümünde mevcut kaşe izi üzerinde sol ve sağ bölümde bulunan iki adet ıslak imzanın, ıslak imzalar olmayıp, fotokopi makinesi veya lazer baskı sistemi kullanılan bilgisayar yazıcısı bulguları gösterdiklerinin tespit edildiğini; İncelemeye konu posta listesi başlıklı belgede; mevcut kaşe izi üzerinde sol ve sağ bölümde bulunan iki adet imzanın ıslak imzalar olmayıp, fotokopi makinası veya lazer baskı sistemini kullanan bilgisayar yazıcısı bulgularını gösterdiğini; sol alt bölümde … ismi altında atılı bulunan imza ile …’ün mevcut mukayese imzalarının karşılaştırılması sonucu bahse konu imzanın …’ün elinden çıktığı kanaatine varıldığını; alt bölümde … ismi altında atılı imzanın mevcut mukayese imzalar ile kıyaslanması sonucunda bahse konu imzanın …’un elinden çıktığı kanaatine varıldığını; İncelemeye konu iki adet genel kurul tutanağı başlıklı belgede; … adına atılı imzaların adı geçene ait olduğu; … adına atılı imzanın bu şahsın elinden çıktığının tespit edildiğini; İncelemeye konu 29/05/2015 tarihli iki adet üye tebligat listesinde; …, … ve … adına atılı imzanın bu şahıslar elinden çıktığının tespit edildiğini; İncelemeye konu 29/05/2015 tarihli (ticaret sicil dosyası içinde bulunan) üye tebligat listesinde; …, … ve … adına imzalan bu şahıslar elinden çıktığı, … ve …’in elinden çıkmadığının tespit edildiğini; İncelemeye konu … Yapı Kooperatifi 2014 yılı olağan genel kurul hazirun cetvelinde; …, …, … ve … adına atılı imzanın bu şahısların elinden çıktığının tespit edildiğini; İncelemeye konu 31/05/2015 tarihli kooperatif ve üst kuruluşları genel durum bildirim formunda; sağ bölümde atılı bulunan imzanın … elinden çıktığının tespit edildiğini; sol bölümdeki imza ile ilgili bir kanaat beyanında bulunmaya yeterli derecede bulgu belirlenemediğini; İncelemeye konu … Yapı Kooperatifi 2015 yılı tahmini bütçesi başlıklı belgede; … ve … adına atını imzanın bu şahısların elinden çıkmadığını; bu belgedeki imzanın mevcut mukayeseye esas imzaları ile karşılaştırılması sonucu …, … ve … elinden çıktığı kanaatine varıldığını; İncelemeye konu … Konut Yapı Kooperatifi 2014 0101 2014-31/12/2014 dönemi gelir tablosu başlıklı belge ve … Kooperatifi 2014 0101 2014-31/12/2014 başlıklı iki belge olmak üzere toplam 3 belgede; kaşe üzerinde sol ve sağ bölümde bulunan ikişer adet imzanın ıslak imzalar olmayıp, fotokopi makinesi veya lazer baskı sistemi kullanan bilgisayar yazıcısı bulguları gösterdiğini; … ve … ismi altında mavi renkli mürekkep kalem ile atılı imzanın, adı geçenin elinden çıktığını; İncelemeye konu 31/05/2015 tarihli aday üye önergesine ilişkin belgede; aynı tarihli “divan başkanlığına önergemizdir” başlıklı belgede; … ismi altında atılı bulunan toplam 5 adet imzanın, … elinden çıktığı; 31/05/2015 tarihli aday üye önergesine ilişkin belgede; aynı tarihli “divan başkanlığına önergemizdir” başlıklı belgede, … ismi altında atılı bulunan toplam 4 adet imzanın, … elinden çıktığı 31/05/2015 tarihli aday üye önergesine ilişkin belgede; aynı tarihli “önerge divan başkanlığına” başlıklı belgede, … ismi altında atılı bulunan toplam 2 adet imzanın, … elinden çıktığı 31/05/2015 tarihli aday üye önergesine ilişkin belgede; aynı tarihli “divan başkanlığına önergemizdir” başlıklı belgede, … ismi altında atılı bulunan toplam 2 adet imzanın, … elinden çıktığı 31/05/2015 tarihli aday üye önergesine ilişkin belgede; aynı tarihli “önerge, divan başkanlığına” başlıklı belgede, … ismi altında atılı bulunan imzanın, … elinden çıktığı, …Yapı Kooperatifi 2014 yılı faaliyet raporu başlıklı belgede; kaşe üzerinde sol ve sağ bölümde bulunan ikişer adet imzanın ıslak imzalar olmayıp, fotokopi makinesi veya lazer baskı sistemi kullanan bilgisayar yazıcısı bulguları olduğunu gösteren, … ve … ismi altında mavi renkli mürekkeple atılı imzanın, mevcut mukayese imzaları esasa alınarak yapılan incelenmesinde … ve … elinden çıktığını; İncelemeye sonu …Yapı Kooperatifi 2014 yılı denetim kurulu raporu başlıklı belgede; … ve … ismi altında mavi renkli mürekkeple atılı imzanın, mevcut mukayese imzaları esasa alınarak yapılan incelenmesinde … ve … elinden çıktığı yönünde görüş bildirildiği; incelenen bilirkişi raporundan anlaşılmıştır. İncelenen tüm dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmaları ile bilirkişi raporu içeriğine göre; taraflar arasında; davacıların davalı …nin üyeleri oldukları; hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davalı kooperatifin 31/05/2015 tarihinde yapılan 2014 yılı olağan genel kurulunun toplanması için kooperatif yönetim kurulu üyelerine (başkan …, üyeler … ve …) tarafından 21/04/2015 tarihli kararın alınıp alınmadığı; bu karardaki imzaların adı geçenlere ait olup olmadığı; kooperatif üyelerine an sözleşme ve kanun kapsamında genel kurulun usulen bildirilip bildirilmediği; yapılan tebligatların usulüne uygun olup olmadığı; davalı kooperatifin dava konusu 31/05/2015 tarihinde yapılan genel kurulu toplantısına bakanlık temsilcisi atanmasına ilişkin 14/05/2015 tarihli talep dilekçesi ve eklerindeki belgelerde davalı kooperatif adına atılı imzaların yönetim kurulu başkan ve üyelerine ait olup olmadığı; davalı kooperatifin, dava konusu 31/05/2015 tarihli genel kuruluna katılan …, …, …, … ve …’ın kooperatif üyesi olup olmadıkları; davalı kooperatifin dava konusu 31/05/2015 tarihli genel kuruluna vekalet yoluyla katılan …, …, …, …, … ve … adına sunulan vekaletnamelerin geçerli/ adı geçenlerce düzenlenip düzenlenmediği; sahte olup olmadığı; bu kapsamda genel kurul toplantısının kanuna ana sözleşmeye uygun yapılıp yapılmadığı ve iptali koşullarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplanmaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama ve yargılama sırasında bilirkişilerden alınan denetime elverişli rapor içeriklerine göre; davalı kooperatifin, 2014 yılına ilişkin 31/05/2015 tarihli olağan genel kurul toplantısı yapılabilmesi için gerekli olan başta 10/04/2015 tarihli İstanbul Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne hitaben yazılmış dilekçe olmak üzere gerekli belgeler ile genel kurula sunulan belgeler ile önergelerin tamemen ve/veya kısmen gerçeğe aykırı olarak düzenlendiği; ayrıca, dava konusu genel kurul toplantısına kooperatif üyesi olmayanlarında katıldığı ve oy kullandığı; bu haliyle, davalı kooperatifin dava konusu genel kurulun tüm süreçleri itibariyle kanuna aykırı yapıldığı; bu durumda, esas ve birleşen davada davacıların, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 53. maddesine göre, çağırılmayan ortağın genel kurulda alınan kararlara red oyu vermesi ve muhalif kalıp keyfiyeti tutanağa geçirtme koşulları aranmaksızın iptal davası açma hakkı bulunduğu; bu nedenlerle, esas ve birleşen davada; davacıların, işbu davayı açmakta haklı ve hukuki yararlarının bulunduğu görülmekle; esas ve birleşen davada davacılar tarafından davalı aleyhine yasal süresi içinde açılan esas ve birleşen davanın [HMK.nun. 304-(1).maddesi uyarınca; kararın bu bölümündeki maddi hata anlam açıklığının sağlanması açısından esas ve birleşen davayı kapsayacak şekilde resen düzeltilmiştir.] kabulü ile davalı … Yapı Kooperatifi (İstanbul Ticaret Sicil No:…)’nin, 2014 yılına ilişkin 31/05/2015 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan tüm kararların iptaline, Mahkememizin 24/11/2017 tarih ve 2015/735 esas sayılı davalı kooperatife yönetici kayyımı atanmasına yönelik tedbir kararının devamına, Mahkememizin 08/12/2016 tarih ve 2015/735 esas sayılı davalı kooperatifin 2014 yılına ilişkin 31/05/2015 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan kararların yürütülmesinin durdurulmasına ilişkin tedbir kararının devamına” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; sahtecilik iddiası ile ilgili olarak 1 grafolog, 1 kooperatifçi ve 1 hukukçudan oluşan 3 kişilik heyet vasıtasıyla inceleme yapılması talepleri dikkate alınmadan grafoloji ve sahtecilik uzmanı bilirkişi …’den alınan rapor neticesinde karar verildiğini, imzanın sahte olup olmadığının tespiti için öncelikle imza sahiplerinin mukayeseye esas imza örneklerinin alınması ve bu şekilde inceleme yapılması gerektiğini ancak böyle bir inceleme yapılmadığını, itirazları üzerine bilirkişi …’in 09/06/2017 tarihinde verdiği ek raporun 2.bendinde …, …, …, …, … ve …’ün mukayeseye esas imzaları taşıyan belgelerdeki imzalarını kabul edip etmediklerinin araştırılması ve adı geçen kişilerin huzurda oturarak ve ayakta imza örneklerinin alınarak istiktablarının oluşturulması gerektiği belirtilmesine rağmen mahkeme hiçbir inceleme yapılmadan dava dosyasında mevcut ve yetersiz 2 rapor baz alarak davacıların sahtecilik iddiaları var sayılarak davanın kabulüne karar verildiğini, yerel mahkemenin bu raporlara dayanarak ayrıca tedbir kararını devam ettirerek müvekkili kooperatife kayyum atadığını, kayyum atama kararına karşı itirazlarının 20/12/2017 tarihli ara karar ile reddedildiğini, bu ara karara karşı istinaf taleplerinin ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin 11/04/2018 tarih, 2018/6121 E. 2018/689 K. sayılı ilamıyla reddedildiğini, bu kararın da hukuki dayanaktan tümüyle yoksun olduğunu beyan ederek, açıklanan hususlar ve re’sen tespit edilecek nedenlerle kararın kaldırılmasını ve davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nun 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nun 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır.Dava, davalı kooperatifin 31/05/2015 tarihli olağan genel kurul toplantısına ilişkin o dönem yetkili yönetim kurulu üyelerinin toplantı kararı almadığı, genel kurul toplantısı yapılması için sahte belge ile Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne başvuruda bulunulduğu, ortak olmayan kişilerin hazirun cetveline eklendiği ve oy kullandırıldığı, vekaleten kullanılan oyların sahte olduğu, yönetim kurulu ve denetim kurulu faaliyet raporlarının sahte olduğu, ortaklara çağrının usulsüz olduğu iddiaları ile alınan kararların yok hükmünde olduğundan iptali istemiyle açılmıştır. Dava dilekçesinde davalı olarak yönetim kurulu üyeleri …, …, … gösterilmiş ise de kooperatifi temsilen bu kişilerin gösterildiği, davalı kısmında kooperatif isminin de yer aldığı anlaşılmakla, davanın kooperatife yöneltildiği ve kooperatifin davalı sıfatının bulunduğu açıktır. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 43. maddesinde; “Yönetim kurulu veya anasözleşme ile bu hususta yetkili kılınan diğer bir organ ve gerektiğinde denetçiler kurulu, ortağı olduğu üst birlik ve tasfiye memurları genel kurulu toplantıya çağırma yetkisine sahiptirler. Ancak genel kurul yukarıda belirtildiği şekilde toplanamadığı takdirde ilgili bakanlık genel kurulu toplantıya çağırma yetkisine sahiptir.” denilerek, genel kurulu toplantıya çağırmaya yetkili organların yönetim kurulu, denetim kurulu, tasfiye memuru, üst birlik ve ilgili bakanlık olduğu ifade edilmiştir. 1163 sayılı Kanun’un 44.maddesinde ise dört ortaktan az olmamak kaydıyla ortak sayısının en az onda birinin isteği üzerine yönetim kurulu tarafından genel kurulun toplantıya çağrılacağı, yönetim kurulu bu isteği en az on gün içinde yerine getirmediği takdirde, toplantı yapılmasını isteyen ortakların müracaatı üzerine veya doğrudan doğruya ilgili bakanlık tarafından genel kurul toplantıya çağrılabileceği, çağrılmadığı takdirde ise ortakların mahkemeye başvurarak genel kurulu bizzat toplantıya çağırma izni alabilecekleri düzenlenmiştir. 1163 sayılı Kanun’un 45.maddesinde; “Genel kurul olağan ve gerektiğinde olağanüstü olarak toplanır. Olağan toplantının her hesap devresi sonundan itibaren 6 ay içinde ve en az yılda bir defa yapılması zorunludur. Genel kurul, anasözleşmede gösterilen şekil ve surette toplantıya çağrılır. Toplantı nisabı anasözleşmede gösterilir. Ancak yapı kooperatiflerinin genel kurul toplantılarında ortakların en az 1/4’ünün şahsen veya temsilen hazır bulunmaları şarttır. Genel kurul toplantı tarihi, yeri ve gündemi toplantıdan en az 15 gün önce ilgili bakanlığa ve mülki idare amirliğine yazılı olarak bildirilir. Genel kurulun sevk ve idaresi, ortaklar veya üst kuruluş temsilcileri arasında seçilen başkan ve üyeler tarafından sağlanır.” hükmüne yer verilmiş. Kooperatif ana sözleşmesinin 25.maddesinde; “Her iki şekilde genel kurul için ortakların davetten mutlak haberdar edilmelerini sağlamak üzere, keyfiyetin taahhütlü mektuplarla ayrıca mahalli gazetelerde, gazete olmayan yerlerde mahalli örf ve adetlere göre ilan suretiyle bildirilmesi gerekir…” şeklinde çağrı usulü belirlenmiştir. Ancak 31/05/2015 tarihli olağan genel kurul toplantısına ilişkin ortaklara çağrının adi posta yoluyla yapıldığı anlaşılmaktadır. Genel kurul toplantı tutanağına kooperatifin ortaklar listesinde kayıtlı 34 ortağı olduğu, 30 ortağa çağrının posta ile gönderildiği, 7 ortağın asaleten 6 ortağın vekaleten katıldıkları yazılmıştır. Ayrıca önceki genel kurulda hazirun cetvelinde 30 ortak bulunmakta olup, 31/05/2015 tarihli hazirun cetvelinde yer alan …, …, … ve …’ın önceki genel kurul toplantısına ilişkin hazirun cetvelinde yer almadıkları tespit edilmiştir. Ancak bu kişilerin üyelik kayıtlarının olmadığı, kooperatife herhangi bir ödeme yapmadıkları mali müşavir bilirkişi … tarafından düzenlenen 26/08/2016 tarihli bilirkişi raporunda belirtilmiştir. Bu kişilerin hem asaleten hem de vekaleten toplantıya katılarak oy kullandıkları anlaşılmaktadır. Kooperatifin 25/04/2015 tarihli … no.lu yönetim kurulu kararında ise …’ün … no.lu üyeliğini 2008 yılında …’a devrettiği fakat yönetim kurulu’nun bu zamana kadar bu hususta herhangi bir karar almadığı belirtilerek bu devir işleminin karar altına alınmasına, …’ın, …’ın ve …’nın yeni üye olarak üyeliklerinin kabulüne karar verildiğine dair … ve … imzalı kararın dosyaya yer aldığı anlaşılmakla, bu kararda yer alan imzalar yönünden ise herhangi bir inceleme yapılmamakla birlikte yönetim kurulu başkanı …’ün 24/04/2015 tarihinde kooperatif yönetim kurulu başkanlığı görevinden istifa ederek bu hususu noter kanalı ile kooperatife bildirdiği, ayrıca gerek … gerekse …’in yukarıda adı belirtilen kişilerin kooperatife ortak olmadıklarını hem ceza dosyasında hem de eldeki dosyada dava dilekçesinden itibaren ifade ettikleri açıktır. Mahkemece bilirkişi …’den alınan imza incelemesine ilişkin 10/03/2017 tarihli raporda; genel kurul toplantısının yapılması için yönetim kurulu üyesi olan davacılar … ve …’e atfen atılan imzaların, davacılara ait olmadığı tespit edilmiştir. Somut dosya yönünden, kooperatifin 31/05/2015 tarihli olağan genel kurul toplantısına ilişkin yönetim kurulunun ortakları toplantıya çağırmasına ilişkin usul izlenilmiştir. Ancak o dönem yetkili yönetim kurulu üyelerinin bu yönde bir işlemleri olmadığı, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne yapılan başvuruda imzaların yönetim kurulu üyelerine ait olmadığı, toplantıya ilişkin ortaklara çağrı kağıdı gönderilmesi, ortaklar listesinin hazırlanması, yönetim kurulu ve denetim kurulunun faaliyet raporları, bilançolar, gelir gider tabloları gibi genel kurulda okunarak değerlendirilecek ve denetim kurulu ile yönetim kurulu üyelerinin ibralarının oylanacağı belgelerin yetkili kurullar tarafından hazırlanmadığı yani genel kurula ilişkin tüm işlemlerin o dönem yetkili yönetim kurulunun ve denetim kurulunun bilgisi dışında oluşturulduğu iddia edilmektedir. Nitekim bu hususlarda davacılar tarafından İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan şikayet neticesinde, şüpheli şahıslar hakkında kamu davası açıldığı da sabittir. İstanbul Anadolu 43. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 31/10/2019 tarihli 2017/414 E. 2019/911 K. sayılı kararı UYAP sisteminden temin edilerek yapılan incelemesinde; asıl dosya davacılarının sahte belgeler ve üyeliklerle kooperatif genel kurul toplantısının yapıldığı, toplantı öncesinde evrakların müşteki yönetim kurulu başkan ve üyesi tarafından düzenlenmediği, imzalanmadığı, imzaların sahte olduğu, gerçekte kooperatif ortağı olmayan kişilerin ortak gibi kaydedildiği, bu kişilerin hem asaleten hem de vekaleten sahte oy kullandıkları iddiasıyla …, …, … hakkında resmi belgede sahtecilik, bakanlık temsilcisi olarak toplantıya katılan … hakkında ise görevi kötüye kullanma suçundan kamu davası açıldığı, mahkemece yapılan yargılama neticesinde; “…Olağan genel kurul toplantı tutanağına mağdur … adına vekaleten imza atan …’un savunmasında kendisi adına verilen vekaletname üzerine hazirun cetvelini imzaladığını beyan ettiği, mağdur …’nın ise kooperatifteki üyeliğini 2008-2009 yıllarında dairesini satması nedeniyle sonlandırdığını, halen üye olarak gözüktüğünü ancak genel kurul toplantısına yapılacağına ilişkin gündem maddelerinin ve ekindeki vekaletnamenin adresine gönderildiğini, vekaletnameye adını ve soyadını yazarak kooperatife geri gönderdiğini ifade ettiği, sanık … tarafından bilahare dosyaya sunulan evrakta mağdur … tarafından …’a verilmiş vekaletname aslının olduğu bu bağlamda sanığın savunmasının vekalet aslı ile doğrulandığı, mağdurun da vekaletnameyi bizzat imzalayarak gönderdiğini beyan etmesine göre sanık …’ın hazirun cetveline mağdurun bilgisi ve rızası ile vekili sıfatıyla imza attığından üzerine atılı resmi belgede sahtecilik suçunun unsurları oluşmadığından beraatine karar verildiği, Sanık … hakkında ise mağdurlar … ve … adına Çevre ve Şehircilik il müdürlüğüne hitaben onlar adına sahte imza attığı iddia edilmiş ise de söz konusu evrakın dilekçeden ibaret olduğu bu nedenle resmi belge niteliğinde olmadığı, özel bir evrak olduğu ve grafoloji uzmanının raporuna göre mağdurların adına atılan imzaların sanığın eli ürünü olduğunun tespit edilememesi nedeniyle sanığın evrakta sahtecilik yaptığına yönelik cezalandırılmasına yeterli somut ve kesin delil elde edilemediğinden beraatine karar verildiği, Sanık …’ın vekaleten hazirun cetveline imza attığı, yerine imza atılan tanık …’in ifadesinde 2014 yılı Ocak ayında kooperatifteki hissesini sattığını, toplantıdan haberi olmadığını, vekalet göndermediğini, imza atan sanığı tanımadığını beyan etmesi ve ticaret mahkemesinde sunulan bilirkişi raporunda tanık adına atılan imzanın sanığın eli ürünü olduğunun belirtilmesi karşısında sanığın savunmasına itibar edilemeyeceği, imzaya dayanak olduğunu iddia ettiği vekaletname aslını sunamadığı, resmi evrak niteliğindeki genel kurul toplantı tutanağına vekaleten imza ettiği tanığı tanımadığı, tanığın da vekalet göndermediğini beyan etmesi ve sanığı suçlamasını gerektirir bir hal bulunmamasına göre samimi beyanlarına itibar edilebileceği, sanığın imzasına dayanak olan vekaletnameyi sunamadığı gibi verilmiş bir vekalet de olmadığı,… sanığın eylemine uyan resmi belgede sahtecilik suçundan TCK 204/1,62,53 maddeleri gereğince cezalandırılması gerektiği ancak yasal şartları oluştuğundan hakkındaki hapis cezasının takdiren ertelenmesine karar verildiği…” gerekçeleriyle, resmi belgede sahtecilik suçunun … ve … tarafından işlendiğinin sabit olmaması nedeniyle 5271 Sayılı CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca ayrı ayrı beraatlerine, …’ın resmi belgede sahtecilik suçundan mahkumiyetine karar verilmiştir. Karara karşı istinaf yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Ceza Dairesi’nin 10/02/2020 tarihli 2020/751 E. 2020/638 K. sayılı kararı ile gerek beraat gerekse mahkumiyet hükmü yönünden istinaf taleplerinin esastan reddine kesin olarak karar verildiği anlaşılmıştır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 26. maddesinde “Taraflar, bir sözleşmenin içeriğini kanunda öngörülen sınırlar içinde özgürce belirleyebilirler.”, 27. maddesinde “Kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olan sözleşmeler kesin olarak hükümsüzdür. Sözleşmenin içerdiği hükümlerden bir kısmının hükümsüz olması, diğerlerinin geçerliliğini etkilemez. Ancak, bu hükümler olmaksızın sözleşmenin yapılmayacağı açıkça anlaşılırsa, sözleşmenin tamamı kesin olarak hükümsüz olur.”,1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 98. maddesinin yollamasıyla, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 447. maddesinde “Genel kurulun, özellikle; a) Pay sahibinin, genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran, b) Pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran, c) Anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan, kararları batıldır.” hükümleri yer almaktadır. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2015/2561 E. 2016/1050 K. sayılı 24/02/2016 tarihli ilamı; “…1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 45/2. maddesi, “Genel kurul sözleşmede gösterilen şekil ve surette toplantıya çağrılır. Toplantı nisabı sözleşmede gösterilir. Ancak yapı kooperatiflerinin genel kurul toplantısında ortakların en az 1/4’ünün şahsen veya temsilen hazır bulunmaları şarttır.” hükmünü; aynı Kanun’un 51/1. maddesi ise “Kanun veya anasözleşmede aykırı hüküm bulunmadıkça, genel kurul kararlarında ve seçimlerde oyların yarıda bir fazlasına itibar olunur” hükmünü; anasözleşmenin 33. maddesinin 1. fıkrası, “Genel kurulun toplanabilmesi ve gündemdeki konuları görüşebilmesi için, kooperatife kayıtlı ortaklardan genel kurula katılma hakkına sahip olanların en az 1/4’ünün şahsen veya temsilen toplantıda hazır bulunması gerekir. İlk toplantıda nisap temin edilmediği takdirde ikinci toplantıda nisap aranmaz.” hükmünü; 2. fıkrada ise “Genel kurulda kararlar, ortaklar cetvelinde imzası bulunanların yarıdan fazlasının oyu ile alınır.” hükmünü içermektedir. Aynı Yasa’nın “Ek ödeme Yüklemi” başlıklı 31. maddesinde “Anasözleşme, ortakları ek ödemelerle yükümlendirebilir. Ancak, ek ödemelerin yalnız bilânço açıklarını kapatmada kullanılması şarttır. Ek ödeme yüklemi sınırsız olabileceği gibi, belirli miktarlarda veya iş hacmi ile veya paylarla orantılı olarak sınırlandırılabileceği” öngörülmüştür. Aynı şekilde, söz konusu Yasa’nın 52/1. maddesinde, ek ödeme ihdası hakkında alınacak kararlar için bütün ortakların 3/4’ünün rızasının gerektiği düzenlenmiştir. Anılan hükümler emredici nitelikte olup, bu hükümlere aykırılık teşkil eden genel kurul kararları, BK’nın 19 ve 20. maddeleri hükümlerine göre mutlak butlanla batıldır. Yok hükmünde olan kararlar, baştan beri hüküm ifade etmezler ve bunların yok hükmünde olduğunun tespiti için açılacak davalarda genel kurulda muhalefette bulunmuş olma şartı aranmayacağı gibi, bir aylık hak düşürücü süre içinde açılmış olmaları da dinlenmeleri yönünden zorunlu değildir. Sonradan icazetle dahi geçerli hale gelmezler. Yokluk halinde, hukuki işlem bir veya daha fazla unsurunun yokluğu nedeniyle şeklen dahi olsa mevcudiyet (varlık) kazanamamaktadır. Hukuken yok olan bir işleme hiçbir hukuki sonuç bağlanabilmesi mümkün değildir. İptali kabil kararlar ise, daha çok ortakların menfaatlerini koruyan düzenlemelere aykırılık teşkil eden, emredici kurallar dışında, yorumlayıcı ve şekle ilişkin kuralların ihlal edildiği kararlardır. İptali gereken kararlar, baştan itibaren geçersiz olmadıklarından, iptal edilinceye kadar geçerli bir kararın hüküm ve sonuçlarını doğururlar. Bu nitelikteki kararların yokluğunun tespiti davası açabilmek için kararlara muhalif olmak gerekmediği gibi, açılacak dava da herhangi bir süreye tabi değildir…” “Genel kurul kararlarının oluşması için yasanın öngördüğü koşulların hiçbirisi yoksa veya karar içeriği ve esasa ilişkin ögeleri yönünden kamu düzeni, yasanın koruyucu kurallarına veya ahlak ve adaba aykırı yada konusu imkansız ise mutlak butlanla batıldır ve yok hükmündedir. Bu tür kararlar baştan beri hükümsüzdür. Sonradan geçerli duruma getirilemez. Her ilgili süreye bağlı olmadan geçersizliğin tespiti isteyebilir… Batıl genel kurul kararları baştan itibaren hüküm doğurmazlar ve daha sonra sağlığa kavuşturulamazlar; mahkemece re’sen dikkate alınırlar; bir davada itiraz olarak ileri sürülebilecekleri gibi süreye bağlı olmaksızın bir tespit davasının konusunu da oluşturabilirler. Diğer yandan söz konusu kararlar işlem güvenliği yönünden bir önemli sakıncayı içerirler. Kooperatifin bir kararının, kararın alınmasından yıllar sonra bile butlanının ileri sürülebilmesi tehlikesi ve tehdidi, kooperatifin yönetiminde, pay sahiplerinde ve alacaklılarda büyük tedirginliğe neden olabilir. Yıllar sonra mahkemece butlanın tespiti, o kararın kurduğu birçok ilişkiyi çoğu kez geriye etkili olarak ortadan kaldırır. Bu sakıncası sebebiyle mahkemelerin, geçersizlik kararlarını sıkı değerlendirmeler sonucu vermeleri gerekir… Kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkansız olan genel kurul kararları kesin olarak hükümsüzdür. Genel kurul kararlarının bir kısmının hükümsüz olması, diğerlerinin geçerliliğini etkilemez, ancak kesin olarak hükümsüz kararlar olmaksızın diğer kararların alınmayacağı açıkça anlaşılırsa, kararların tamamı kesin olarak hükümsüz olur (TBK m.27 kıyasen). Mutlak butlanla batıl olan genel kurul kararları kooperatif ortakları ve üçüncü kişiler açısından hiçbir hak ve borç doğurmaz. Genel kurulun bu tür kararlarının iptali, her zaman istenebilir, bir aylık hak düşürücü süreye tabi değildir. Ortakların mutlak butlanla sakat kararların iptalini isteyebilmesi için genel kurul toplantısında hazır bulunması, itirazını tutanağa yazdırması da gerekmez… Kooperatifler Kanunu’nun; toplantı nisabı sağlanmadan alınan kararları (KK m.45, 21, 22); temsile ilişkin hükümlere uyulmaksızın alınan kararları (KK m.49) ve karar nisabına uyulmaksızın alınmış kararlar (KK m.22, 51, 52, 84) emredici kanun hükümlerine aykırılık teşkil ettiğinden mutlak butlanla batıl kararlardır (Kooperatifler Hukuku, Mahmut Coşkun, sayfa 741, 742, 743, 744).” Somut dosya yönünden; 2014 hesap yılına ilişkin 31/05/2015 tarihli olağan genel kurul toplantısı yapılabilmesi için gerekli olan 10/04/2015 tarihli İstanbul Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne hitaben yazılmış dilekçenin, genel kurula sunulan belgelerin sahte olarak düzenlendiği, imzaların o dönem yönetim kurulu başkanı … ve üyesi …’e ait olmadığı, ortaklara çağrının iadeli taahhütlü mektupla yapılmadığı tespit edilmekle, bu durumda genel kurul kararları mutlak butlanla batıldır. Mahkemece bu hususun tespiti yönünde karar verilmesi gerekirken, emredici nitelikte olan hükümlere aykırılık teşkil eden genel kurul kararlarının baştan itibaren hüküm ifade etmeyeceği, iptali kabil kararların ise iptal edilinceye kadar geçerli bir kararın hüküm ve sonuçlarını doğuracağı gözardı edilerek gerekçedeki tespitle çelişecek şekilde kararların iptaline karar verilmesi hatalı olmuştur. (Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2019/3143 E. 2019/4881 K. sayılı 25/11/2019 tarihli ilamı) Açıklanan nedenlerle, davalı kooperatifin 2014 yılı hesap dönemine ilişkin 31/05/2015 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan kararların mutlak butlanla batıl olduğunun tespitine karar verilmesi gerektiğinden, davalı vekilinin istinaf talebinin 6100 sayılı HMK’nun 355.maddesi uyarınca değerlendirilerek kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1.b.2 bendi gereğince kaldırılmasına ve yargılamada eksiklik olmaması nedeniyle yeniden hüküm tesisine, davalı vekilinin sair istinaf taleplerinin reddine, istinaf talebinin kabul sebebi nazara alınarak istinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir. İlk derece mahkemesince birleşen dava kabul edilmesine rağmen vekalet ücreti ve yargılama giderleri yönünden birleşen davacı aleyhine hüküm tesis edilmiş ise de, birleşen davacı tarafından karara karşı istinaf yoluna başvurulmadığından, ilk derece mahkemesince bu yönlerden kurulan hüküm aynen muhafaza edilerek aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı tarafın istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 355.maddesi uyarınca KABULÜNE, 2- İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/735 E. 2018/661 K. Sayılı 20/06/2018 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1.b.2 bendi uyarınca KALDIRILMASINA ve YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE, a-Asıl davanın KABULÜ ile davalı kooperatifin 31/05/2015 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan kararların mutlak butlanla batıl olduğunun TESPİTİNE, -İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/735 E. sayılı 24/11/2017 tarihli davalı kooperatife yönetici kayyımı atanmasına yönelik tedbir kararının devamına, -İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/735 E. sayılı 08/12/2016 tarihli davalı kooperatifin 2014 yılına ilişkin 31/05/2015 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan kararların yürütülmesinin durdurulmasına ilişkin tedbir kararının devamına, b-Birleşen (İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/418 E. sayılı) davanın KABULÜ ile davalı kooperatifin 31/05/2015 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan kararların mutlak butlanla batıl olduğunun TESPİTİNE, 3-Asıl davada yargılama giderleri yönünden; a-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL harçtan, peşin alınan 27,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 53,00 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,b-Davacılar davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 2.180,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, c-Davacılar tarafından yatırılan 27,70 TL başvuru harcı ve 27,70 TL peşin harç toplamı 55,40 TL ile yargılama aşamasında yapılan 10.953,45 TL (kayyım ücreti 6.233,45 TL, fotokopi masrafı 398,00 TL, bilirkişi ücreti 3.750,00 TL, posta masrafı 572,00 TL) yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, d-Davalının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, e-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine, 4-Birleşen davada yargılama giderleri yönünden; a-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL harçtan, peşin alınan 27,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 53,00 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, b-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 2.180,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, c-Davalının yaptığı yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, d-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine, 5-İstinaf yargılama giderleri yönünden, a-Davalı tarafça asıl dava yönünden yatırılan 98,10 TL ve birleşen dava yönünden yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına, b-Davalı tarafça asıl dava yönünden yatırılan 35,90 TL ve birleşen dava yönünden yatırılan 35,90 TL istinaf karar harçlarının davalıya iadesine, c-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının davalıya iadesine, ç-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361/1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 13/04/2022