Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/591 E. 2022/253 K. 02.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/591
KARAR NO: 2022/253
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/858 Esas
KARAR NO: 2018/551
KARAR TARİHİ: 05/06/2018
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 02/03/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin temizlik hizmeti iş kolunda faaliyet gösterdiğini davalı firmaya defalarca temizlik hizmeti verdiğini hizmet bedelini davalıya fatura ettiğini, davalının 9 adet fatura bedelini ödemediğini, alacağın tahsili amacı ile İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile davalı aleyhine icra takibi yaptıklarını davalının takibe itiraz edip durdurduğunu davalının kötü niyetli olarak itirazda bulunduğunu borcun ise ödenmediğini alacağın tahsili amacı ile mahkeme huzurundaki davanın açılarak yapılan itirazın iptali takibin kaldığı yerden devamına karar verilmesini, davalı aleyhine %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yapılan yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin hava yolu taşımacılığı ile uğraşan saygın bir firma olduğunu, müvekkilinin davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, buna rağmen müvekkili şirket aleyhine haksız ve dayanaksız olarak icra takibine başladığını bu sebeple de takibe itiraz ederek durdurduklarını davacının kötü niyetli olduğunu, bu sebeple davanın reddine karar verilmesini, davacı aleyhine %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yapılan yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ” … Tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında ticari ilişkinin mevcut olduğu, alacağın davalıya fatura edildiği ancak davalı tarafından davacı şirkete ödemede bulunulmadığı,bunun üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile takip yapıldığı, itiraz üzerine takibin durduğu, davanın İ.İ.K nun 67. Maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, yapılan bilirkişi incelemesinde de davalının borçlu olduğunun belirlendiği, mahkememizce aldırılan raporun uygulama ve mevzuata göre yerinde olup hükme esas alınmaya elverişli olduğu ve davalının itirazında haksız olduğu kanaatine varıldığından, takibin devamı ile itirazın iptaline karar verilmiştir. İşbu davada davalı mahkememizce dosya kapsamı itibari ile haksız görüldüğünden ve talep olduğundan alacağın likit olması sebebiyle %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; davalı şirketin davacıya hiçbir borcu bulunmadığı, davalı şirkete fatura kesilmiş olmasının alacağı tek başına ispatlamayacağı, dava konusu icra takibinin soyut iddialarla başlatıldığı ve bu nedenle davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiği ve mahkemece husumet itirazında reddine karar verilmesi dosya kapsamına uygun olmadığı belirtilerek mahkemece verilen kararın kaldırılması talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır. Dava, cari hesap bakiyesinin tahsili amacıyla davalı aleyhine başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali ve icra inkar tazminat talebine ilişkindir.İstanbul … İcra Dairesi’nin … E. sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacının takip alacaklısı sıfatıyla davalı aleyhine (…,…,…,…,…,…,…,… ve … no lu faturaların cari hesap bakiyesi) 5.133 TL alacağa yönelik takip başlattığı, ödeme emrinin davalıya 16.08.2017 tarihinde tebliğ edildiği ve davalı vekilince 17.08.2017 tarihli itiraz dilekçesi sunulduğu anlaşılmıştır. Tarafların 2016 ve 2017 yıllarına ait ticari defterlerinin incelenmesi sonucunda mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenen raporda özetle; davacı şirketin ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun tutulduğu, taraflar arasında ticari işlemlere ilişkin hizmet sözleşmesinin bulunmadığı, davalı şirkete 2016 yılında toplam tutarı 4.071 TL olan 5 adet satış faturası düzenlendiği, davalının toplam 1.770 TL ödeme yaptığı, bu ödemeleri havale açıklamasıyla kaydedildiği ve 31.12.2016 tarihi itibariyle davacının 2.301 TL alacağının kaldığı, davacı şirketin davalı şirkete 2017 yılında toplam tutarı 2.832 TL olan 4 adet satış faturası daha düzenlediği ve davacının 31.12.2017 tarihi itibariyle 5.133 TL alacağının bulunduğu, davalı şirketin 2016-2017 yılına ait ticari defterinin incelenmesi sonucunda ise; açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olarak düzenlendiğinin anlaşıldığı, davalı şirketin davacı şirketten 2016 yılında toplam tutarı 4.071 TL olan 5 adet alım faturası düzenlediği ve davacı tarafa toplam 1.770 TL ödeme yaptığı, ödemelerin havale açıklamasıyla kaydedildiği, 31.12.2016 tarihi itibariyle davalının 2.301 TL borcunun kaldığı, davalı şirket kayıtlarında 2017 yılında toplam tutarı 2.832 TL olan 4 adet alım faturası olduğu, davalının 31.12.2017 tarihi itibariyle davacıya 5.133 TL borcunun kaldığı, bu haliyle davalı şirketin davacı şirkete cari hesaptan kaynaklanan 5.133 TL borcunun bulunduğu görüş ve tespitinde bulunulmuştur. Davanın davaya konu somut olayda; dava dilekçesine ekli ve icra takibine konu olan faturaların hizmet bedeli açıklamasıyla düzenlendiği, mali müşavir bilirkişince düzenlene raporda 2015 ve 2016 yılına ait ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun bir şekilde yapıldığı tespiti karşısında ticari defterlerin sahibi lehine delil sıfatına haiz olduğu ve taraflar arasında sunulan yazılı bir sözleşme olmasa dahi ticari ilişkinin varlığının kanıtlandığı, tarafların dava dosyasının sundukları ödeme makbuzları ve düzenlenen faturalar, ticari defter ve belgelerinin uyarınca her iki tarafın ticari defterlerine göre 131.12.2017 tarihi itibariyle cari hesaptan kaynaklı 5.133 TL davacı tarafın alacağının bulunduğu anlaşılmaktadır. Her ne kadar mahkemece düzenlenen gerekçeli karar başlığında davalı şirket ünvanı ”… ve Tic A.Ş.” olarak belirtilmiş ise de; davalı şirket unvanının ”… A.Ş. ” olduğu ve mahkemece bu hususta gerekçeli karar başlığında maddi hata yapıldığı anlaşıldığından dairemizce düzeltme yoluna gidilmiştir. HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, hükme esas alınan ve denetime elverişli bilirkişi raporuna, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmadığı anlaşılmakla; kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b.1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilmiştir. Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 14/09/2021 tarihli 2021/10 E. 2021/61 K. sayılı ilamında; 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 2. maddesinde ifade edilen (1) sayılı tarifenin 1/e bendinde belirtilen işin esasının hüküm altına aldığı kararlardan anlaşılması gerekenin, ilk derece mahkemesi yerine geçilerek verilen ve icra kabiliyeti söz konusu olan kararlar olduğu, ilk derece mahkeme kararlarına dair istinaf başvurusunun esastan reddi yönündeki kararların ise icra edilebilir karar niteliğinde olmadığı için maktu harca tabi olduğu ifade edilmiştir. Somut dosya yönünden Dairemizce yapılan inceleme neticesinde verilen istinaf başvurusunun esastan reddi kararı icra edilebilir bir karar niteliğinde değildir ve ilk derece mahkemesi kararının geçerliliği devam etmektedir. İlk derece mahkemesi kararı kaldırılarak esas hakkında yeni bir karar verilmediği için emsal ilamda açıklanan hususlar Dairemizce de uygun bulunarak, davalı yönünden istinaf karar harcının maktu olarak belirlenmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınan 98,10 TL’nin başvuru harcının hazineye GELİR KAYDINA, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL’nin istinaf karar harcından, davalı tarafından yatırılan 87,65 TL’nin harcın mahsubu ile kalan7,65 TL’nin ilk derece mahkemesince davalıya İADESİNE, 4-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davalıya ilk derece mahkemesince iadesine, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oyçokluğu ile karar verildi.02/03/2022
MUHALEFET ŞERHİ 492 sayılı Harçlar Yasası’nın 2. maddesinde “Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olduğu ” belirtilmiştir. Harçlar Kanunu Genel Tebliği , (1) Sayılı Tarife Yargı Harçlarının III- karar ve ilam harcı başlıklı 1/a maddesinde “Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68.31 oranında nisbi harç alınacağı”, 1/e maddesinde ” (değişik:5235/m. 52) yukarıdaki nisbetlerin Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay ve Yargıtay’ın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları içinde aynen uygulanacağı” belirtilmektedir. Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 27.12.2021 tarih ve 2021/9035 E 2021/7367 K sayılı ilamında da ”… Bölge Adliye Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan temyiz başvurusu üzerine HMK’nın 344 maddesi uyarınca, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekiline usulüne uygun şekilde tebliğ edilen muhtıra kapsamında 1 haftalık kesin süre içerisinde gerekli harç ve giderlerin yatırılmadığı gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesince HMK’nın 366/1 maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 344/1 maddesi uyarınca davacının temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına ilişkin olarak verilen 05/11/2021 tarihli ek kararda hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi 05/11/2021 tarihli ek kararının onanmasına ”dair karar verildiği nazara alındığında; nisbi değere tabi bulunan davalarda, davanın kabulüne/kısmen kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı aleyhine davalı tarafça istinaf yasa yoluna başvurulması halinde Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddi ile nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmesi gerektiği düşüncesiyle, sayın çoğunluğun bu konuya ilişkin görüşüne katılmamaktayım.