Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/59 E. 2020/73 K. 07.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/59
KARAR NO: 2020/73
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2014/1279 Esas
KARAR NO: 2017/916
KARAR TARİHİ: 07/11/2017
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ
KARAR TARİHİ: 07/10/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA ve KARŞI DAVAYA CEVAP: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili davacının gümrük müşavirliği hizmeti veren bir şirket olduğunu, taraflar arasındaki sözleşme kapsamında davalıya vekaleten hareket eden müvekkili şirket ile Gümrük Başmüdürlüğü arasında, İstanbul Gümrük Başmüdürlüğü’nün 11/06/ 013-2013/398 sayılı tutanağı gereğince davalıya kesilen 5.194,26 TL bedelli cezanın 2.597,00 TL olarak ödenmesi hususunda uzlaşmaya varıldığını, kalan cezanın af kapsamına alındığını, 2.597,00 TL ceza tutarının davalının nam ve hesabına davacı şirket tarafından ödendiğini, ayrıca davalının 1.486,80 TL gümrük hizmet bedeli ile 1.419,94 TL cari hesap bakiyesinden kaynaklanan alacağını ödenmediğini, söz konusu alacağın tahsili amacıyla davalı/borçlu aleyhine Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibine girişildiğini, davalının haksız ve kötü niyetli itirazı üzerine takibin durduğunu beyanla davalının itirazının iptalini, davalı/ borçlunun % 20 oranından az olmamak üzere icra-inkar tazminatı ile mahkumiyetini talep ve dava etmiştir. Davacı karşı davaya cevap dilekçesinde; müvekkil şirketin herhangi bir hatalı işlemi olmadığından karşı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP ve KARŞI DAVA: Davalı vekili cevap dilekçesinde; … Gümrük Müşavirliği Ltd .Şti’nin müvekkili nam ve hesabına yürüttüğü gümrük müşavirliği hizmet sözleşmesinden kaynaklanan yükümlülüklerini yasal mevzuat ve işin gereğine uygun şekilde yerine getirmemesi nedeniyle müvekkilinin maddi zarara uğradığını ve ayrıca ticari itibarının zedelendiğini, özen görevine uymayan karşı tarafın müvekkilinden alacaklı olmadığını, takibin haksız ve kötü niyetli, takibe vaki itirazlarının ise yerinde olduğunu beyanla davacının davasının reddini, kötü niyetle takip başlatan davacının % 20 oranından az olmamak üzere kötü niyet tazminatı ile mahkumiyetini talep etmiştir. Karşı dava dilekçesi ile, davacının gümrük müşavirliği sözleşmesine aykırı davranışları nedeniyle müvekkili şirketin maruz kaldığı (5.194,26 TL para cezası+ 2.029,46 TL navlun bedelinden ibaret ) 7.223,75 TL maddi tazminatın davacıdan tahsilini, ayrıca 11/12/2013 tarihli faturada gümrük hizmet bedeli 436,60 TL gösterilmesine rağmen davacı tarafa 708,00 ödeme yapıldığı gözetilerek fazladan ödenen ve sebepsiz zenginleşmeye sebebiyet veren 271,40 TL’nin iadesini, müvekkilinin ticari itibar ve şöhretinin olumsuz etkilenmesi nedeniyle 2.000,00 TL manevi tazminatın davacı/karşı davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, davacı …nin gümrük müşavirliği hizmeti kapsamında … Ltd. Şti’nden icra takibi ile 5.541,84 TL alacağın tahsilini talep ettiği, ancak takip tarihi itibariyle tahsili gereken alacağının 2.906,74 TL olduğu tespit edilmekle davanın kısmen kabulüne, itirazın 2.906,74 TL tutarındaki alacak itibariyle iptali ile takibin devamına, davalı … Ltd.Şti’nin söz konusu gümrük müşavirliği hizmeti/vekalet sözlemesine aykırılık nedeniyle maddi ve manevi zarara uğradığı hususunun ispat edilemediği, tazminat koşullarının oluşmadığı anlaşılmakla karşı davanın reddine karar karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı-karşı davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; bilirkişi raporlarına karşı ileri sürmüş olduğumuz itirazlarının dikkate alınmaksızın karar verilmiş olduğunu, tarafların cari hesap ekstresinde yazılı bulunan tüm tutarların gümrük müşavirliğinden kaynaklanan hizmet alımından kaynaklanmış olması nedeniyle, bu tutarın hem fatura bedeli hem de cari hesap ekstresinde kayıtlı tutar olarak mükerreren tahsiline hükmedilmiş olduğunu, davacının cari hesap alacağı bulunmadığını, her iki bilirkişi raporunda yazılı bulunan haliyle, davacı/karşılık davalı … müşavirliğinin ağır kusuru ile özen borcuna aykırı davranarak, ayıplı hizmet vermiş olduğu hususunun açıkça saptanmış olmasına ve bundan kaynaklanan zararların giderilmesi hususunda taahhütte/beyanda bulunulmuş olmasına rağmen, bu hatalı hizmet sonrasında (yasaya uygun olarak düzeltilerek) verilen hizmet bedellerinin davacı/karşılık davalı yararına olmak üzere tahsiline hükmedildiğini, keza, davacı-karşı davalının vekalet akdinin gerektirdiği özen borcuna aykırı davranışı sonucunda müvekkil şirkete vermiş olduğu zararların (antrepo ve diğer harcama bedellerinin yanı sıra, özellikle Gümrük İdaresi’nin resmi saymanlık alındısı ile davalı/karşı davacı … tarafından ödendiği sabit bulunan 5.194,00 TL gümrük para cezasının) tahsiline karar verilmesi gerektiğini,taraflar arasındaki uyuşmazlığın, alacağı sadece çekişmeli değil, aynı zamanda belirsiz hale getirmiş olduğu açık bir şekilde ortaya çıkmış olmasına rağmen, davacı/karşılık davalı yararına icra inkar tazminatına hükmedildiğini ancak kısmen reddine karar verilen dava bölümü (davacı/karşılık davalının başlatmış olduğu icra takibinde haksız olduğu kabul edilen 2.597,00 TL tutarlı likit alacak kısmı) yönünden davalı/karşı davacı yararına tazminata hükmedilmediğini belirterek istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasını, talepleri doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Asıl ve karşı dava, taraflar arasındaki hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davalı vekilinin asıl dava yönünden İstinaf kanun yoluna başvurulabilmesi için ilk derece mahkemesi kararının kesin karar niteliğinde olmaması gerekir. Verilen hükmün taraflarca istinaf edilebilmesi için kabul ve reddedilen miktarın, kararın verildiği tarihteki istinaf sınırının üzerinde olması gerekir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 341/2.fıkrasında, miktar ve değeri üç bin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararların kesin olduğu düzenlenmiştir. Aynı yasanın, “ Parasal sınırların artırılması “ üst başlığı ile, ek madde 1’de, 200’üncü, 201’inci, 341’inci, 362’inci ve 369’uncu maddelerdeki parasal sınırların her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların, o yıl için 04.01.1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunun mükerrer 298’inci maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması süreti ile uygulanacağı, ikinci fıkrada, 341’inci, 362’inci ve 369’uncu maddelerdeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktarın esas alınılacağı ifade edilmiştir. İstinafa konu ilk derece mahkemesinin itirazın iptali kararının, davalı tarafından istinaf edilen kısmı, karar tarihi itibariyle 2.906,74 TL olduğundan HMK’nun 341/2 maddesi uyarınca kabul edilen miktar karar tarihi itibariyle geçerli olan kesinlik sınırı 3.110,00 TL olduğundan davalının istinaf talep hakkı bulunmamaktadır. Bu nedenle miktar itibariyle kesin olan karara ilişkin istinaf dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Karşı dava yönünden; davalı karşı, davacının gümrük müşavirliği sözleşmesine aykırı davranışları nedeniyle müvekkili şirketin maruz kaldığı 5.194,26 TL para cezası ve 2.029,46 TL navlun bedel toplamı 7.223,75 TL maddi tazminat ile 11/12/2013 tarihli faturada gümrük hizmet bedeli 436,60 TL gösterilmesine rağmen davacı tarafa 708,00 ödeme yapıldığı gözetilerek fazladan ödenen ve sebepsiz zenginleşmeye sebebiyet veren 271,40 TL’nin iadesini, müvekkilinin ticari itibar ve şöhretinin olumsuz etkilenmesi nedeniyle 2.000,00 TL manevi tazminatın davacı/karşı davalıdan tahsilini talep etmiştir. Tarafların dava ve cevap dilekçesinde dayandıkları deliller dosyaya ibraz edilmiş olup mahkemece iki farklı heyetten bilirkişi raporu alınmıştır. Birinci heyetten alınan 17/11/2016 tarihli raporda, ” davalı/karşı davacı isteminde 06.09.2013 tarih ve 0935216 sayılı alındı belgesi karşılığında Halkalı Gümrük Saymanlığı Müdürlüğü’ne 5.194,26 TL tutarlı para cezası ödemiş olduğunu belirterek söz konusu bedelin iadesini davacı/karşı davalıdan talep ettiği, dosya kapsamında yer alan belgeler incelendiğinde, sıra nosu: … olan “Alındı Belgesi”nin sureti bulunduğu, ilgili ödemenin kim tarafından yapılmış olduğu ilgili belgelerden tam olarak anlaşılamadığı, davalı/karşı davacının da söz konusu ödemeyi yaptığını ispata yarar vesaik dosya kapsamında bulunmadığı, dolayısıyla davalı/karşı davacının iddiasının dosyada var olan belgeler çerçevesinde tam olarak ispat edilemediği, Davalının karşı davasında yer alan talepler bakımından; 24.05.2013 tarih ve … sayılı fatura karşılığı ödemiş olduğu anlaşılan 2.029,49 TL ilk navlun bedelinin vekalet görevinin özenli bir şekilde davacı/karşı davalı tarafından gereği gibi ifa edilmemesi nedeniyle davalı/karşı davacı tarafından talep edilebileceği, Davacı/karşı davalıca düzenlenen 11.12.2013 tarihli faturada gümrük hizmeti bedeli olarak gösterilen bedelin davalı karşı davacı tarafından ödenmiş olduğunu ispata yarar bir vesaikin sunulmadığı ve ödemenin davalı/karşı davacı tarafından ispat edilemediği dolayısıyla 271,40 TL farkının sebepsiz zenginleşme olarak talep edilemeyeceği ” belirtilmiştir İkinci heyetten alınan 18/08/2017 tarihli raporda, ” davalı/karşı davacının talep ettiği 9.495,15 TL’nin 7.223,75 TL’lik kısmı ile ilgili davalı/karşı davacı … tarafından ödenmesi gereken masraflar olduğu, bununla birlikte 271,40 TL tutarın davacı/karşı davalı …’nden talep edilemeyeceği” belirtilmiştir. Somut olayda, taraflar arasında gümrük müşavirliği hizmeti verilmesi konusunda ticari ilişki bulunduğu anlaşılmıştır. Dava dosyasında yer alan belgeler incelendiğinde, Halkalı Gümrük Müdürlüğünün 28.05.2013/ tarih sayılı ek tahakkuk ve/veya para cezası kararında, müdürlüklerine tescilli 02.04.2013/… geçici ithal beyannamesi ile kısmi muafiyet suretiyle geçici ithal edilen eşyanın kesin ithaline ilişkin 02.05.2013/… tarih sayılı serbest dolaşım beyannamesinin tetkikinde; Gümrükler Genel Müdürlüğünün 2013/6 genelgeye göre geçici ithal beyannamesinin tescil tarihinde önce döviz transferi yapılmamış olması nedeniyle KKDF yükümlüğü doğduğu anlaşıldığından, söz konusu beyanname muhteviyatı eşyaya ilişkin müdürlükleri kayıtlarına 08.05.2013/67607 tarih sayılı giren dilekçede eşya siparişinin iptal edilmesi sebebiyle beyanname iptal edilerek eşyanın mahrecine iadesi talep edildiğinden, KDDF den kaynaklanan KDV ne ilişkin para cezası tutarı için Gümrük Kanunun 234. Maddesi gereğince işlem tesis edildiği anlaşılmaktadır. Her iki bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere TBK. m. 502 ve 4458 sayılı Gümrük Kanunu m.181/2 nazara alındığında, gerekli beyanların ilgili makamlara yapılmaması nedeniyle davacı/karşı davalının vekalet görevinden kaynaklanan özen borcunu gereği gibi ifa etmediği, bu sebeple ortaya çıkan para cezasına kendi kusuru ile sebep olduğu sonucuna varıldığı görülmüştür. Nitekim davacının, asıl davadaki taleplerinden ödenen para cezasının iadesi talebinin kendi kusuru nedeniyle cezaya sebebiyet verdiği gerekçesiyle reddedilmiştir. O halde davalı karşı davacının, birinci heyet raporunda belirtildiği üzere 24.05.2013 tarih ve … sayılı fatura karşılığı ödemiş olduğu anlaşılan 2.029,49 TL ilk navlun bedelinin vekalet görevinin özenli bir şekilde davacı/karşı davalı tarafından gereği gibi ifa edilmemesi nedeniyle davalı/karşı davacı tarafından talep edilebileceğinden bu kısım yönünden talebin kabulüne karar verilmesi gerekmektedir. Davalı/karşı davacı isteminde 06.09.2013 tarih ve … sayılı alındı belgesi karşılığında Halkalı Gümrük Saymanlığı Müdürlüğü’ne 5.194,26 TL tutarlı para cezası ödemiş olduğunu belirterek söz konusu bedelin iadesini davacı/karşı davalıdan talep etmiş ise de söz konusu ödemeyi yaptığına dair dosya sunulmuş herhangi bir delil bulunmadığından ispatlanamayan bu talebin reddine karar verilmesi yerinde görülmüştür. Davalı/karşı davacının 11/12/2013 tarihli faturada gümrük hizmet bedeli 436,60 TL gösterilmesine rağmen davacı tarafa 708,00 ödeme yapıldığı gözetilerek fazladan ödenen 271,40 TL’nin sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca iadesini talep etmiş ise de 11/12/2013 tarihli faturayı ödediğini ispata elverişli yasal deliller ile kanıtlayamadığından bu talebinde reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. 6098 sayılı TBK’nın 58. maddesinde, kişilik haklarının zedelenmesi nedeniyle zarar görenlerin, uğradığı manevi zararlarına karşılık manevi tazminat talep edebilecekleri hükmü düzenlenmiştir. Davalı-karşı davacı ticari itibar ve şöhretinin olumsuz etkilenmesi nedeniyle manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Davacının, vekalet görevini özenli bir şekilde yerine getirmemiş olması haksız eylem olarak değerlendirilemez. Somut olayda davacının, TBK 58. maddesine göre kişinin sosyal, fiziki ve kişilik değerlerine saldırı oluşturacak nitelikte bir eylem bulunmadığından, ilk derece mahkemesinin manevi tazminat talebinin reddine ilişkin kararı da doğrudur. Açıklanan nedenlerle davalı-karşı davacının asıl dava yönünden; miktar itibariyle kesin olan karara ilişkin istinaf dilekçesinin HMK 341. Maddesi gereğince reddine, karşı dava yönünden; davacının vekalet görevinin özenli bir şekilde gereği gibi ifa etmemesi nedeniyle davalı-karşı davacının ilk navlun bedeli olarak ödediği 2.029,49 TL’yi davacı-karşı davalıdan talep etme hakkı bulunduğundan talebin kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken talebin tümden reddine karar verilmiş olması nedeniyle davalının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına, HMK’nın 353/1-b.2 bendi gereğince hükmün düzeltilmesi cihetine gidilerek yeniden esas hakkında hüküm tesis edilmesine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere 1-Davalı-karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ İLE, HMK’ nın 353/1-b-2 bendi uyarınca Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1279 Esas, 2017/916 Karar ve 07/11/2017 tarihli kararının KALDIRILMASINA ve YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE, 2- Davacı-karşı davalı …tarafından davalı – karşı davacı … Ltd. Şti aleyhine açılan ana davanın KISMEN KABULÜ İLE, a-Davalı / borçlunun Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerin- den takibine girişilen dava konusu 5.541,84 TL’lık borcun 2.906,74 TL’lık kısmına vaki itirazının iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, Davalının icra takibi ile mütemerrit olduğu gözetilerek davacının 2.906,74 TL tutarındaki asıl alacağına takip tarihinden % 9 oranında oranında faiz uygulanmasına, Fazlaya ilişkin davacı talebinin reddine, b-Likit alacağa vaki haksız itirazı ile takibin durmasına sebebiyet veren davalı/borçlunun hüküm altına alınan asıl alacağın (2.904,74 TL’nin) % 20 ‘si oranında icra/inkar tazminatı ile mahkumiyetine, c-Yasal şartlar oluşmadığından davalı lehine kötü niyet tazminatı takdirine yer olmadığına, ç-Harçlar Kanunu gereğince tahsili gereken 198,56 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 94,64 TL harcın mahsubu sonucu bakiye 103,92 TL harcın davalıdan tahsil edilerek Hazine’ye irat kaydına, d-Davacı tarafça sarf olunan 1.752,00 TL yargılama giderinin kabul/red oranına göre 911,04 TL ‘si ile (25,20 TL başvuru harcı + 94,64 TL peşin nispi harç + 3,80 TL vekalet harcından ibaret ) 123,64 TL harcın davalı taraftan tahsil edilerek davacıya ödenmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, e-Davalı tarafından sarf olunmuş yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar tesisine yer olmadığına, f-Sarf olunmayan gider/delil avanslarının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine, g- Kendisini vekil ile temsil ettiren davacı lehine hüküm altına alınan dava değerine göre hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Av. Kan. ve AAÜT gereğince takdir olunan 1.980,00 TL vekalet ücretinin davalı taraftan tahsil edilerek davacı tarafa ödenmesine, ğ- Kendisini vekil ile temsil ettiren davalı lehine red olunan dava değerine göre hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Av. Kan. ve AAÜT gereğince takdir olunan 1.980,00 TL vekalet ücretinin davacı taraftan tahsil edilerek davalı tarafa ödenmesine, 3- Davalı-Karşı davacı … Ltd. Şti tarafından davacı- karşı davalı …aleyhine açılan karşı davanın KISMEN KABULÜ İLE, a-Davalı-karşı davacının ilk navlun bedeli olarak ödediği 2.029,49 TL’nin karşı dava tarihi olan 12/02/2015 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davacı-karış davalıdan alınarak davalı-karşı davacıya verilmesine, Fazlaya ilişkin talebin reddine, b-Manevi tazminat talebinin reddine, c-Manevi tazminat talebi yönünden alınması gerekli olan 54,40 TL red harcı ile alacak talebi yönünden alınması gerekli olan 138,60 TL karar ilam harcından davalı-karşı davacı tarafça yatırılan 162,15 TL’nin mahsubu ile bakiye 30,85 TL’nin davacı-karşı davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, ç-Davalı-karşı davacı tarafça yatırılan 27,70 TL başvurma harcı ile 107,75 TL nispi harcın ( davacı-karşı davalıca ödenmesi gerekip de davalı tarafça yatırılan nispi harçtan mahsup edilen kısım ) toplamı 135,45 TL’nin davacı-karşı davalıdan alınarak davalı-karşı davacıya verilmesine, bunun dışında davalı-karşı davacı tarafça sarf edilen 108,90 TL posta tebligat gideri, 1.000,00 bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.108,90 TL yargılama giderinin kabul -red oranı ( %21,36 ) üzerinden hesaplanan 236,80 TL yargılama giderinin davacı-karşı davalıdan alınarak davalı-karşı davacıya verilmesine, d-Davalı-karşı davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar yönünden AAÜT uyarınca 13/2 maddesi uyarınca 2.029,49 TL vekalet ücretinin davacı-karşı davalıdan alınarak davalı-karşı davacıya verilmesine, e-Davacı-karşı davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen karşı dava miktar yönünden AAÜT uyarınca 1.980,00 TL vekalet ücretinin davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya verilmesine, f-HMK 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde artan gider avansının yatıranlara resen iadesine,
İstinaf Giderleri Yönünden; 4-Başvuru tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 55,20 TL’nin 98,10 TL’den mahsubu ile HAZİNEYE İRAT kaydına, 5- Karar tarihinde yürürlükte bulunan istinaf karar harcı 148,60 TL’nin peşin yatırılan 35,90 TL karar harcı ile başvuru harcı olarak alınan 98,10 TL’den bakiye kalan 42,90 TL eklenerek toplam 78,80 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 69,80 TL harcın davacı-karşı davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAT kaydına, 6- Davalı-karşı davacıdan tarafından sarfedilen 134,00 TL harç (55,20 + 78,80 ) ile istinaf yargılama aşamasında tebligat posta masrafından oluşan 55,50 TL masraf olmak üzere toplam 189,50 TL istinaf yargılama giderinin davacı-karşı davalıdan alınarak davalı-karşı davacıya verilmesine, 7- İstinaf yargılaması duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1.b-2 bendi ile aynı kanunun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.07/10/2020