Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/588 E. 2022/344 K. 23.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/588
KARAR NO: 2022/344
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2016/441 Esas
KARAR NO: 2018/581
KARAR TARİHİ: 05/07/2018
DAVA: Tazminat (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ: 23/03/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin … Blok … daireye tekabül eden hisseyi kooperatiften satın almak suretiyle 30.01.1995 tarihinde kooperatif üyeliğine kabul edildiğini, daha sonra müvekkilinin bu daireyi Kartal … Noterliğinin 12.04.2005 tarih … yevmiye sayılı sözleşmesi ile …’e, … de aynı daireyi, Kartal … Noterliği 15.06.2005 tarih … yevmiye sayılı sözleşme ile …’a sattığını, taşınmaz, …’da iken, Kadıköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi (yeni İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2004/538 E. 2007/421 K. Sayılı kararı ile davacı …’in … Blok … nolu dairenin sahibi olduğuna karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, taşınmazın son maliki görünen …’ın söz konusu mahkeme kararı uyarınca daireyi …’e vermek zorunda kaldığını ve doğan zararın tazmini için … aleyhine İstanbul Anadolu 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/958 E. 2013/361 K.sayılı dosyası ile dava açtığını, mahkemece davanın kabulü ile ödenen bedelin iadesine karar verildiğini, …’ın oluşan zararını ödemek zorunda kalan …’in, bu kez kendi zararının tazmini için müvekkil … aleyhine İstanbul Anadolu 16. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/143 E. 2016/96 K.sayılı dosyası ile dava açtığını ve bu dava lehine sonuçlanarak kesinleştiğini, mahkeme kararının alacaklı … tarafından İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası ile takibe konulduğunu, haciz baskı ve tehdidi altında kalan müvekkilinin takipte kesinleşen 56.230 TL yi ödemek zorunda kaldığını öne sürerek, 56.230 TL’nin, 08.04.2016 ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalı kooperatiften tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacı …’in 12.04.2005 tarihinde üyeliğini …’e devrettiğini ve devir talebinin müvekkilince 12.04.2005 tarih 60 sayılı yönetim kurulu kararı ile kabul edildiğini, akabinde …’in devren aldığı bu üyeliği, 15.067.2005 tarihinde …’a devrettiğini ve bu devir talebinin de 16.06.2005 tarih 2005/66 sayılı yönetim kurulu kararı ile kabul edildiğini, Kadıköy 2 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2004/583 E. 2007/421 K sayılı 26.05.2009 tarihinde kesinleşen dava ile … Blok … nolu dairenin tahsis hakkının …’e ait olduğunun tespiti nedeniyle müvekkil ile anlaşarak 29.04.2010 tarihli protokol ile …’a tüm haklarının ödendiğini, dolayısıyla da müvekkil kooperatifin gerek davacıya, gerek …’e borcunun olmadığını, kaldı ki davacının alacağının 5 yıllık zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, “…Davacı …’in, davalı kooperatifin 30.01.1995 gün 95/64 sayılı yönetim kurulu kararıyla davalı kooperatife üye olduğu ve kendisine … Blok … nolu daire tahsis edildiği, davacı …’in, hisse devir sözleşmesiyle daire üyeliğini, 12.04.2005 tarihli hisse devir sözleşmesiyle …’ devrettiği, …’in de, devraldığı … Blok … nolu daire üyeliğini, 15.06.2005 tarihinde …’a devrettiği, bu arada …’in, … Blok … nolu daire üyeliğinin kendisine ait olduğundan bahisle açtığı davada; Kadıköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20.06.2007 – E. 2004/583 K.2007/421 sayılı kararıyla; … Blok … nolu dairenin …’e ait olduğunun tespitine karar verildiği, bu karar üzerine …’ın, doğan zararını, (40.400 TL nin) kendisine üyeliği devreden …’ten tahsili için İstanbul Anadolu 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/958 K. 2013/361 sayılı kararıyla davanın kabulüne karar verildiği, …’in ise … aleyhine açtığı İstanbul Anadolu 16. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/143 Esas 2016/96 Karar sayılı dosyasında kabul kararına istinaden kendi zararını tazmin için davacı … aleyhine istanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası üzerinden başlattığı takip sonucu …ar Bankası 11.04.2016 tarihli dekontuyla yaptığı 56.230.00 TL’yi, rücuen davalı kooperatiften talep ettiği, davacının, davalı kooperatifin de kabulüyle kooperatife üye olduğu ve kendisine üyeliği tahsis edilen … Blok … nolu daire tahsisinin, daha önceden başka bir üyeye daha yapılmış olması nedeniyle mahkeme kararıyla bu daire tahsis üyeliği elinden alınmasında bir kusurunun olmadığı ve bu sebeple haksız yere ödemiş olduğu 56.230 TL’yi, davalı kooperatiften istemeye hakkı olduğu, husumet itirazının reddine karar verildiği, her ne kadar davalı kooperatif vekili zamanaşımı itirazında bulunmuş olsa da davacının bu bedeli 11/04/2016 tarihinde ödediği ve iş bu davanın 13/04/2016 tarihinde açıldığı dolayısıyla zamanaşımı süresinin dolmadığı, bu nedenle zamanaşımı definin reddine karar vermek gerektiği, her ne kadar davalı vekili … Blok … nolu dairenin tahsis hakkının …’e ait olduğunun tespiti nedeniyle …’ın, müvekkili ile anlaşarak 29.04.2010 tarihli protokol ile …’a tüm haklarının ödendiğini, dolayısıyla da müvekkili kooperatifin gerek davacıya, gerek …’e borcunun olmadığını savunmuş olsa da söz konusu protokolün davalı ile … arasında yapıldığı, bu nedenle davacıyı bağlamayacağı, fazla ödeme varsa bile fazla ödemenin davalı Kooperatifçe dava dışı …’dan talep edilebileceği, …’a yapılan fazla ödemenin davacının alacağından mahsup edilmesinin dosya kapsamına uygun olmadığı, dolasıyla davacının icra dairesine ödediği 56.230,00 TL’nin dava tarihi olan 13/04/2016 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; davacı, üyeliğini yasal prosedüre uygun olarak devrettiğinden kooperatif üyeliği son bulduğunu, dolayısıyla üyelik sıfatı da ortadan kalktığından görevli mahkemenin genel asliye hukuk mahkemesi olduğundan görevsizlik kararı verilmesini, TBK’nın 147. Maddesi gereğince davacının talepleri 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, dava dışı Ürüstem Şahin’in üyeliğinin tespiti için açmış olduğu davanın kesinleştiği 26/05/2009 tarihinden itibaren başlayan 5 yıllık zamanaşımı süresinin davanın açıldığı tarih itibariyle sona erdiğini, üyeliğin ve 16 nolu dairenin tahsis hakkının …’e ait olduğunun tespiti kararı nedeniyle …’ın tüm hakları ödendiği, kooperatifin sorumluluğu kalmadığı dolayısıyla üyelikleri devreden gerek davacıya gerekse …’e borcu kalmadığını, tazminat bedeli olarak üyeliği devredenlerin serbest piyasa koşulları altında kendi aralarındaki alım satımı neticesi oluşan fiyattan zapta karşı tekeffül hükümleri uygulanarak ödenen en son meblağın tamamına hükmedildiğini, oysaki zapta karşı tekeffül hükümlerinin uygulanmaması gerektiğini belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dosya kapsamına göre davalı kooperatifin 30/01/1995 tarihli 95/64 sayılı yönetim kurulu kararı ile davacının kooperatif üyeliğine karar verildiği ve kendisine … Blok … nolu daire tahsis edildiği, davacının 12.04.2005 tarihli hisse devir sözleşmesiyle üyeliği …’e devrettiği, …’te devraldığı üyeliği …’a devrettiği, akabinde …’in, … Blok … nolu daire üyeliğinin kendisine ait olduğundan bahisle Kadıköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2004/583 Esasına kayıtlı açılan davanın kabulü ile …’in 16 nolu bağımsız bölümün de sahibi olmak üzere kooperatif üyesi olduğunun tespitine karar verildiği, verilen kararın temyiz incelemesi sonucu kesinleşmesi üzerine …’ın, doğan zararını, kendisine üyeliği devreden …’ten, …’te davacı …’den rücuen tazmini amacıyla asliye hukuk mahkemelerinde açılan davaların kabulüne karar verilmesi üzerine … tarafından mahkeme kararına istinaden zararın tazmini için davacı … aleyhine İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası üzerinden takip başlatıldığı, davacı tarafça takip dosyasına … Bankası 11.04.2016 tarihli dekontuyla 56.230.00 TL ödeme yapılması üzerine ödenen bedelin rücuen tazmini amacıyla işbu davanın açıldığı görülmüştür. Somut olayda uyuşmazlık, kooperatif üyeliğinden kaynaklanan geçersiz üyelik devri nedeniyle mahkeme kararına istinaden icra takibi baskısı altında ödenen bedelinin rücuen tazmini istemine ilişkin olup uyuşmazlığın dayanağı, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’ndan kaynaklanmaktadır. Anılan Kanun’un 99/1. maddesinde, bu yasada düzenlenen hususlardan doğan hukuk davalarının tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın ticari dava sayılacağı belirtilmiştir. Bu durumda söz konusu uyuşmazlıkla ilgili davada görevli mahkeme ticaret mahkemesidir. Davalı vekili, cevap dilekçesi ile zamanaşımı definde bulunmuş, TBK’nın 147. Maddesi gereğince davacının talepleri 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu ileri sürmüş ise de davacı yönünden zamanaşımı başlangıcı, dava dışı …’in üyeliğinin tespiti için açmış olduğu davanın kesinleşme tarihi değil davacının ödeme yaptığı 11/04/2016 tarihi esas alındığında 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı görülmüştür. Davalı vekili; üyeliğin ve 16 nolu dairenin tahsis hakkının …n’e ait olduğunun tespiti kararı nedeniyle …’ın tüm hakları ödendiğini, kooperatifin sorumluluğu kalmadığı dolayısıyla üyelikleri devreden gerek davacıya gerekse …’e borcu kalmadığını savunmuş ise de davalı kooperatif, davaya konu 16 nolu bağımsız bölümün öncesinde dava dışı …’e tahsis edilmesi, aynı daire için hem davacının hem …’in kooperatif üyeliğine karar verilmesi ve sonrası üyeliğin devredilmesi nedeniyle gerek davacının gerekse dava dışı üyeliği devralan … ve …’ın uğradığı zarardan sorumludur. Dosyaya ibraz edilen ibranameye göre davalı, …’ın zararını karşılanmış ise de bu durum …’e bildirilmediğinden davalının kusuru ile … tarafından mükerrer ödeme yapılmasına sebebiyet verdiğinden gerek …’in gerekse davacının zararını karşılamakla sorumlu olduğu, fazla ödeme yapılmışsa davalının bu ödemeyi …’dan talep edebileceğinden davalı vekilinin bu yöndeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Davalı vekilinin diğer bir istinaf nedeni olarak; tazminat bedeli olarak üyeliği devredenlerin serbest piyasa koşulları altında kendi aralarındaki alım satımı neticesi oluşan fiyattan zapta karşı tekeffül hükümleri uygulanarak ödenen en son meblağın tamamına hükmedildiği, oysaki zapta karşı tekeffül hükümlerinin uygulanmaması gerektiğini ileri sürmüş ise de yukarıda açıklandığı üzere 16 nolu bağımsız bölümünün üyeliğinin dava dışı …’e tespiti nedeniyle davalı kooperatifin’in, öncelikle dairenin tahsis edildiği son üye …’ın, sonrasında üyeliği devreden … ve davacının zararlarını karşılamakla sorumlu olduğu, …’ın zararı karşılandığı iddia edilmiş ise de bu husus …’e bildirilmediğinden davalının sorumluluğu ortadan kalkmadığı, davacı aleyhine açılan rücuen tazminat davasının davalıya ihbar edilmesine rağmen davalı tarafça ödeme yapılmaması nedeniyle davalının faiz, yargılama ve takip giderlerinde de sorumlu olduğu görülmüştür. Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, HMK 353/1.b.1 bendi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvusunun esastan reddine karar verilmiştir. Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 14/09/2021 tarihli 2021/10 E. 2021/61 K. sayılı ilamında; 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 2. maddesinde ifade edilen (1) sayılı tarifenin 1/e bendinde belirtilen işin esasının hüküm altına aldığı kararlardan anlaşılması gerekenin, ilk derece mahkemesi yerine geçilerek verilen ve icra kabiliyeti söz konusu olan kararlar olduğu, ilk derece mahkeme kararlarına dair istinaf başvurusunun esastan reddi yönündeki kararların ise icra edilebilir karar niteliğinde olmadığı için maktu harca tabi olduğu ifade edilmiştir. Somut dosya yönünden Dairemizce yapılan inceleme neticesinde verilen istinaf başvurusunun esastan reddi kararı icra edilebilir bir karar niteliğinde değildir ve ilk derece mahkemesi kararının geçerliliği devam etmektedir. İlk derece mahkemesi kararı kaldırılarak esas hakkında yeni bir karar verilmediği için emsal ilamda açıklanan hususlar Dairemizce de uygun bulunarak, davalı yönünden istinaf karar harcının maktu olarak belirlenmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davalının istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2- Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf nispi karar harcının, davalı tarafından yatırılan 960,27 TL harçtan mahsubu ile bakiye 879,57 TL’ nin istemi halinde davalı tarafa iadesine, 4-Davalının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına, 5- Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oy çokluğu ile karar verildi.23/03/2022
MUHALEFET ŞERHİ 492 sayılı Harçlar Yasası’nın 2. maddesinde “Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olduğu ” belirtilmiştir. Harçlar Kanunu Genel Tebliği , (1) Sayılı Tarife Yargı Harçlarının III- karar ve ilam harcı başlıklı 1/a madddesinde “Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68.31 oranında nisbi harç alınacağı”, 1/e maddesinde ” (değişik:5235/m. 52) yukarıdaki nisbetlerin Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay ve Yargıtay’ın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları içinde aynen uygulanacağı” belirtilmektedir. Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 27.12.2021 tarih ve 2021/9035 E 2021/7367 K sayılı ilamında da ”…. Bölge Adliye Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan temyiz başvurusu üzerine HMK’nın 344 maddesi uyarınca, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekiline usulüne uygun şekilde tebliğ edilen muhtıra kapsamında 1 haftalık kesin süre içerisinde gerekli harç ve giderlerin yatırılmadığı gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesince HMK’nın 366/1 maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 344/1 maddesi uyarınca davacının temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına ilişkin olarak verilen 05/11/2021 tarihli ek kararda hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi 05/11/2021 tarihli ek kararının onanmasına ”dair karar verildiği nazara alındığında; nisbi değere tabi bulunan davalarda, davanın kabulüne/kısmen kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı aleyhine davalı tarafça istinaf yasa yoluna başvurulması halinde Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddi ile nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmesi gerektiği düşüncesiyle, sayın çoğunluğun bu konuya ilişkin görüşüne katılmamaktayım.