Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/581
KARAR NO: 2022/146
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2016/1268 Esas
KARAR NO: 2018/605
KARAR TARİHİ: 05/06/2018
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 09/02/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirket ile davalı şirketin 01.01.2016 tarihli sözleşme ile davalının muhasebe, mali müşavirlik alanlarındaki iş ve işlemlerinin ifası için 21.12.2016 tarihinde sona ermek üzere aylık 1.180,00 TL (KDV Dahil) ücretle anlaştıklarını, müvekkilini sözleşmenin kendisine yüklediği edimleri eksiksiz ifa ederken davalı şirketin İstanbul Beşiktaş … Noterliğinin 04.07.2016 tarih ve … yev. No.lu ihtarnamesi ile sözleşmeyi 30.06.2016 tarihi itibariyle feshettiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin 4. Maddesi 16. Fıkrası “ sözleşmenin iş sahibi tarafından feshi halinde sözleşmede belirtilen sürelerin bedelinin tamamı meslek mensubuna/ortaklık bürosu veya şirkete iş sahibince ödenir. ” Maddesi taraflarca imza altına alınmış olduğundan müvekkili …Kargo ile ulaştırdığı 01.08.2016 tarih … gönderi no.lu uyarı ile doğmuş bulunan hakların (bakiye 6 aylık) 10 gün içinde ödenmesi ihtarı ile temerrüdü sağlamış olduğunu, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile müvekkilinin doğmuş alacakları için takip başlatıldığını, davalının takibe haksız itirazı nedeni ile itirazın iptali ile takibin devamına ve %20 den az olmamak üzere inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına, yargılama gideri ile birlikte vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Müvekkili ile davacı mali müşavirlik firması arasında akdedilen sözleşme ile davacı, müvekkil şirketin Muhasebe ve Mali Müşavirliğe dair iş ve işlemlerin ifası, işbu hizmetlerin karşılığında müvekkil şirketin davacıya aylık 750 TL ücret ödemesi hususunda anlaştıklarını , taraflar arasında kurulan ilişkinin bir vekalet ilişkisi olup, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin de bir vekalet sözleşmesi olduğunu , davacı şirketin vekalet sözleşmesinden kaynaklanan ödevlerini gereği gibi eksiksiz ve doğru şekilde ifa etmediğinden, müvekkil şirketin zarara uğramasına sebep olduğunu, bu sebeple, davalı müvekkilin, davacı ile arasındaki mevcut vekalet sözleşmesini haklı nedenlerle, tek taraflı olarak feshetme gereği hasıl olduğunu, belirterek haksız açılan davanın reddi ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir,
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, ” Davalı şirketin 04.07.2016 tarihinde, Beşiktaş … Noterliğinden gönderilen … yevmiye sayılı ihtarname ile 30.06.2016 tarihi itibarıyla ( 6 aylık süre sonunda) sözleşmeyi tek taraflı olarak feshettiği ve fesih sebebi olarak davacının yapması gereken işlemleri tam ve eksiksiz yapmadığı gerekçesini ileri sürdüğü, ancak davacının hangi işleri eksik yaptığına ilişkin bir açıklama bulunmadığı anlaşılmıştır. Mahkememiz dosyasında davalı taraf davacı tarafça yapılması gereken ve yapılmaması nedeniyle zarar gördüğü işlemleri açıklamıştır. Bu işlemler değerlendirildiğinde; – 16.01.2017 onay tarihli muhtasar beyanname 2016 yılı Nisan Dönemine ilişkin düzeltme beyannamesidir. Beyannamede düzeltme nedeni olarak serbest meslek makbuzu bilgisayar hatasından dolayı beyan edilmemiştir yazmaktadır. Beyannamenin veriliş tarihi 16.01.2017 ‘dir. Sözleşme fesih tarihinden sonraki döneme aittir. -23.08.2016 onay tarihli Muhtasar Beyanname Davacının 2016 Temmuz ayına ait davalı şirketin “012 ücret tutarını” sehven bildirmesi sebebiyle Beşiktaş Vergi Dairesi’ne verilen düzeltme beyannamesidir.Sözleşme fesih tarihinden sonraki döneme aittir. -08/2016-08/2016 Vergi Dönemine ait Beşiktaş Vergi Dairesi tarafından tahakkuk edilen ve 06.01.2017 tarihli vergi dairesi alındısı ile ödenen Özel Usulsüzlük Cezası Ağustos 2016 dönemini kapsamakta olup 06.01.2017 tarihinde ödenmiştir.Sözleşme fesih tarihinden sonraki döneme aittir. Davalının bildirdiği sebepler ayrıntısı ile incelendiğinden haklı fesih için gereken koşulların oluşmadığı, davalının fesihte haksız olduğu sabit bulunmuştur. Taraflar arasındaki sözleşmenin 4.16 maddesinde “..Sözleşmenin iş sahibi tarafından feshi halinde sözleşmede belirlenen sürelerin bedelinin tamamı Meslek Mensubu/Ortaklık bürosu veya şirkete iş sahibince ödenir” hükmü mevcuttur. Bu hüküm gereğince davacı kalan sözleşme dönemi için ücret talep edebilecektir. Davacının incelenen ve lehine delil olan ticari defterlerinden davalıdan 7.080,00 TL alacaklı ” olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; Yerel mahkeme eksik inceleme ile karar verdiğini, bilirkişi tarafından dosyaya ibraz edilen evraklar ve taraflar arasındaki sözleşme hatalı olarak incelendiğini, mahkemenin emsal gösterilen ve celbi istenilen dosyayı da celbetmeyerek eksik inceleme ile hüküm tesis ettiğini belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, mali müşavirlik hizmet sözleşmesinin tek taraflı feshi nedeniyle bakiye hizmet bedelinin tahsili amacıyla başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyası incelendiğinde; davacının 6 aylık hizmet bedeline istinaden 7.080,00 TL asıl alacağın tahsili için takip başlattığı, davalının yasal süresinde ödeme emrine itiraz ettiği, davanın yasal 1 yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Mahkemece, davacı alacağının varlığı ile davalının, muhasebe kayıtlarının usulüne uygun olarak ve zamanında hizmetin gereği gibi yerine getirilmediği iddiasına yönelik bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup mali müşavir bilirkişisinden alınan raporda özetle; “16.01.2017 onay tarihli Muhtasar beyanname, 2016 yılı Nisan Dönemine ilişkin düzeltme beyannamesi olup beyannamede düzeltme nedeni olarak ” serbest meslek makbuzu bilgisayar hatasından dolayı beyan edilmemiştir” yazdığı, beyannamenin veriliş tarihi 16.01.2017 tarihi olduğu, davacı ile davalı arasında imzalanan sözleşmeye göre, davalı şirketin muhasebe defler kayıtları iş sahibi (davalı şirket) tarafından yapıldığı, sözleşmenin 3. Maddesindeki yapılacaklar işler içerisinde muhasebe defter kayıtlarının yapılması yer almadığı, meslek mensubu (davacı) yapılan kayıtların kontrol edilmesinden sorumlu olduğu, iş sahibi (davalı) şirketine ait belgeleri (serbest meslek makbuzu vs.) zamanında ticari defterlerine kaydetmek durumda olduğu, zamanında ticari deftere kaydedilmeyen bu nedenle davacı tarafın görevi kapsamında düzenlediği beyannamede ver almayan serbest meslek makbuzu gelir vergisi kesintilerinden davacı tarafın sorumlu olmadığı açık olup yine sözleşmenin 4,3. maddesine göre bilgisayar hatasından kaynaklanan eksikliklerde sorumluluk iş sahibine ait olduğu, kaldı ki davalı tarafın delil olarak sunduğu 16.01.2017 tarihînde verilen Muhtasar Beyannamesi, davalının sözleşmeyi tek laraflı feshi için geçerli bir delil olmadığı, şöyle ki; davalı taraf, Nisan 2016 döneminde bilgisayar hatasından kaynaklandığını iddia ettiği eksik vergilemeye ilişkin beyannameyi taraflar arasındaki sözleşmeyi fesh ettiği tarih olan 04.07.2016 tarihinden yaklaşık 6 ay sonra hatanın farkına vararak 16.01.2017 tarihinde Vergi Dairesine verdiğini, netice olarak, davalı tarafın sözleşmeyi tek taraflı olarak fesh ettiği 04.07.2016 tarihinde böyle bir eksiklikten, bilgisayar hatasından haberi olmadığı açık olduğu, yani, davalı taraf sözleşmeyi fesh ettiğinde bu durumdan haberdar olmadığı, bu nedenle, sözleşme feshinden sonra ortaya çıkan bu durumun daha önceki bir tarihte fesh edilen bir sözleşmenin fesih nedeni olarak kullanılması gerçekçi olmadığı, -23.08.2016 onay tarihli Muhtasar Beyanname, davacının 2016 Temmuz ayına ait davalı şirketin “012 ücret tutarını” sehven bildirdiği sebebiyle Beşiktaş Vergi Dairesi’ne verilen düzeltme beyannamesine ilişkin davalının iddiası yerinde ve geçerli olmadığı, davalı taraf, davacı ile olan sözleşmesini 04.07.2016 tarihinde 30.06.2016 tarihi itibarıyla fesih ettiği, davacı taraf, 30 Haziran 2016 tarihine kadar davalı şirkete muhasebe hizmeti verdiği, dolayısıyla davalının sözleşmeyi fesh ettiği tarih olan 04.07.2016 tarihinden sonraki işlemler, hatalar, eksiklikler davacı muhasebeci tarafın sorumluluğunda olmadığı, nitekim, Temmuz 2016 döneminin kesilen vergilerini kapsayan ve vergi yasalarına göre Ağustos 2016 döneminde vergi dairesine verilmesi gereken Muhtasar Beyannamedeki eksiklikler, hatalar davacı tarafın sorumluluğunda olmadığı -08/2016-08/2016 Vergi Dönemine ait Beşiktaş Vergi Dairesi tarafından tahakkuk edilen ve 06.01.2017 tarihli vergi dairesi alındısı ile ödenen Özel Usulsüzlük Cezası, Ağustos 2016 dönemini kapsayan ve 06.01.2017 tarihinde ödenen bir ceza olup davalının davacı ile sözleşmesini fesh ettiği 04.07.2016 tarihinden sonraki dönem olan Ağustos 2016 döneminden kaynaklanan bir cezadan dolayı, davacıya sorumluluk yüklenemeyeceği, Ayrıca davalının 01.02.2017 tarihli, davacının dava dilekçesine cevap dilekçesinde sözleşmeyi fesh etme gerekçeleri arasında yer alan ” ….müvekkil firma, Gelir İdaresi Başkanlığından belirli aralıklarla mükellefler için düzenlenen Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanunlardan davalının mali müşaviri olan davacı fırma tarafından haberdar edilmediği gibi haberdar edilse bile borç yapılandırma süresi, sürenin başlangıç ve bitiş tarihleri, yapılandırma koşullan gibi temel hususlarda dahi müvekkil firmayı doğru ve gereği gibi bilgilendirmemiştir.” ifadesine ilişkin somut herhangi bir belge sunulmadığı, davalının beyanı dışında, davacı taralın işini eksik yaptığını gösterecek bir delil bulunmadığı, Davalı tarafın 07.11,2017 tarihli dilekçesi ile sunduğu, İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesindeki 2016/1239 E. Sayılı davaya ilişkin belgelerde, davanın taraflarının görülen davadan farklı olduğu, davacı yanın aynı olmasına karşılık, davalı yanın … A.Ş, olduğu, yani davalının farklı bir tüzel kişilik olduğu anlaşıldığı, Yine delil olarak sunulan Bilirkişi Raporunun, İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’ndeki 2016/1239 E. Sayılı davaya ilişkin olduğu, bu davada huzur haklarının muhasebeleştirilmemiş ve beyan edilmemiş olmasından kaynaklanan eksik hizmetten dolayı tek taraflı fesih işleminin değerlendirildiği tespit edildiği, huzurdaki davadaki tek taraflı fesih işleminde davalının ileri sürdüğü deliller farklı olduğundan, iki dava arasında davacı tarafın aynı olması dışında bir benzerlik bulunmadığı, Davalı taraf, davaya cevap dilekçesinde sözleşmeyi tek taraflı fesh etmesinin gerekçeleri arasına, davacının tahakkuk fişlerini zamanında ödemediğini ifade ettiği, ancak, taraflar arasında 01.01.2016 tarihinde imzalanan sözleşmenin 3. Maddesinde sayılan yapılacak işler arasında vergi ödeme işi yer almadığı bu nedenle davalının fesih gerekçelerinin ve sunduğu delillerin tek taraflı fesih nedenlerini destekleyecek geçerli deliller olmadığı ” yönünde görüş bildirmiştir. Dosya kapsamına göre, taraflar arasında, davalının muhasebe, mali müşavirlik alanlarındaki iş ve işlemlerinin ifasına yönelik 01/01/2016 tarihli sözleşme imzalandığı, sözleşmenin 01.01.2016-31.12.2016 dönemini (12 ayı) kapsadığı, aylık hizmet bedeli 1.180,00 TL (KDV dahil) olarak kararlaştırıldığı, davalının 04.07.2016 tarihinde, 30.06.2016 tarihi itibarıyla ( 6 aylık süre sonunda) sözleşmeyi tek taraflı olarak feshettiği anlaşılmıştır. Davalı taraf her ne kadar hizmetin gereği gibi ifa edilmediğinden sözleşmenin tek taraflı feshedildiğini iddia etmiş ise de hükme esas alınan bilirkişi raporunda ifade edildiği gibi fesih gerekçeleri ve sunulan deliller, haklı fesih nedenlerini destekleyecek nitelikte olmadığı, haklı fesih için gereken koşulların oluşmadığı, davacının sözleşmeden kaynaklanan muhasebecilik hizmetini, Türk Borçlar Kanunu’nun 502. vd. maddelerinde düzenlenen vekalet sözleşmesi hükümlerine göre yerine getirdiği, bu nedenle davalının feshinin haksız olduğu, sözleşmenin 4.16 maddesindeki “..Sözleşmenin iş sahibi tarafından feshi halinde sözleşmede belirlenen sürelerin bedelinin tamamı Meslek Mensubu/Ortaklık bürosu veya şirkete iş sahibince ödenir” hükmü uyarınca davacının 2016 yılı Temmuz ayından itibaren sözleşmenin bitim tarihine kadar ki 6 aylık hizmet bedelini (6 x 1.180,00 TL/ay =7.080,00) talep etme hakkı bulunduğundan davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, HMK 353/1.b.1 bendi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davalının istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2- Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf maktu karar harcından, davalı tarafından yatırılan 120,90 TL harcın mahsubu ile arta kalan 40,20 TL’ nin istemi halinde davalı tarafa iadesine, 4-Davalının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına, 5- Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliği Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oy çokluğu ile karar verildi.09/02/2022
MUHALEFET ŞERHİ 492 sayılı Harçlar Yasası’nın 2. maddesinde “Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olduğu ” belirtilmiştir. Harçlar Kanunu Genel Tebliği, (1) Sayılı Tarife Yargı Harçlarının III- karar ve ilam harcı başlıklı 1/a madddesinde “Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68.31 oranında nisbi harç alınacağı”, 1/e maddesinde ” (değişik:5235/m. 52) yukarıdaki nisbetlerin Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay ve Yargıtay’ın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları içinde aynen uygulanacağı” belirtilmektedir. Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 27.12.2021 tarih ve 2021/9035 E 2021/7367 K sayılı ilamında da ”…. Bölge Adliye Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan temyiz başvurusu üzerine HMK’nın 344 maddesi uyarınca, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekiline usulüne uygun şekilde tebliğ edilen muhtıra kapsamında 1 haftalık kesin süre içerisinde gerekli harç ve giderlerin yatırılmadığı gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesince HMK’nın 366/1 maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 344/1 maddesi uyarınca davacının temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına ilişkin olarak verilen 05/11/2021 tarihli ek kararda hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi 05/11/2021 tarihli ek kararının onanmasına ”dair karar verildiği nazara alındığında; nisbi değere tabi bulunan davalarda, davanın kabulüne/kısmen kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı aleyhine davalı tarafça istinaf yasa yoluna başvurulması halinde Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddi ile nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmesi gerektiği düşüncesiyle , sayın çoğunluğun bu konuya ilişkin görüşüne katılmamaktayım.