Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/579 E. 2022/73 K. 27.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/579
KARAR NO: 2022/73
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/623
KARAR NO: 2018/738
DAVA TARİHİ: 13/07/2017
KARAR TARİHİ: 31/05/2018
DAVA: İtirazın İptali (Sigorta Poliçesinden Kaynaklanan Rücu)
KARAR TARİHİ: 27/01/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … Ltd. Şti’ye ait İstikbal marka mobilya ve … marka beyaz eşya satışı konusunda faaliyet gösteren işyerinin davacı şirket nezdinde sigortalandığını, davalılardan …, … ve …’ın malikleri olduğu … Mahallesi, … Caddesi … Sokak, No:… adresindeki arsada … A.Ş. tarafından Kasım 2016 tarihinden itibaren başlatılan hafriyat, forekazık ve şaktirik çalışmaları sırasında oluşan sarsıntı ve toprak hareketlerinin, 16/01/2017 tarihinde iki binanın birleşmesinden oluşan ve yaklaşık 600 m2 taban alanına sahip sigortalı şirketin mağazasında ek yerlerinde gözle görülür açılmalara neden olduğunu, yapılan ekspertiz çalışması incelemesinde 3.927,38 TL hasar tespit edildiğini ve bu rakamın davacı tarafından sigortalısına 04/04/2017 tarihinde ödediğini belirterek, davalıların İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün .. E. sayılı icra dosyasına yaptığı itirazların iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı … A.Ş cevap dilekçesinde özetle; davacının talebinin davalı tarafından titizlikle incelendiğini, bu konuda uzman bir bilirkişi heyetine başvurulduğunu, düzenlenen rapor ile davacının iddialarının yanında başkaca bir riskin mevcudiyetinin de olup olmadığı öğrenilerek varsa gerekli önlemlerin derhal alınmasının arzulandığını, İTÜ Rektörlüğü Döner Sermaye İşletmeleri tarafından hazırlanan 11/10/2016 tarih ve 937 sayılı geroteknik raporda … projesinin zemin koşullarının, sondaj bilgilerinin, geoteknik parametre bilgilerinin yer aldığı ve ilgili raporun 4 maddesinin 1 ila 5 alt maddelerinde herhangi bir zemin, duvar, taşıyıcı sistem vs. üzerinde çatlak görülmediği ve çatlağa sebep olacak şekilde bir işlem uygulanmadığının belirtildiği, ayrıca raporun 5. maddesinde oluşan deplasmanların öngörülen limit değerlerin altında olduğunun ve komşu bölümlere zarar verebilecek bir mahiyette olmadıklarının da tespit edildiğini, bu nedenle iddia edilen zarardan müvekkilinin sorumlu olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar …, … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; davalıların kusurundan dolayı oluşmuş bir hasarın söz konusu olmadığını, diğer taraftan davacı sigorta firmasının poliçe düzenlediği taşınmazın ruhsatsız ve imara aykırı bir yapı olduğunu, yapı şartlarına uygunsuz şekilde imal edildiğini, söz konusu taşınmazda yıllar içinde eklemeler yapıldığını, bu nedenle farklı zamanlarda imal edilmesinden kaynaklı olarak toprağa oturma süreçlerinin farklılığından dolayı duvar ve zeminde çatlamaların oluştuğunu ve söz konusu durumun davalı firmanın arsasındaki çalışmayla alakalı olmadan ve bu çalışmadan çok önce meydana geldiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “Mahallinde inşaat mühendisi bilirkişi refakatiyle icra edilen keşif sonrası dosyaya ibraz olunan teknik raporda; davacının sigortalısı olan … ve … bayisi olarak kullanılan mağazanın iki ayrı binanın sonradan birleştirilmek suretiyte büyütüldüğü, bina yükleri altında zemin tabakalarının sıkışması sonucu tasman olarak da adlandırılan bir miktar oturma olabileceği, taşınmazda oluşmuş ve her iki binanın birleşim yerinde kendini gösteren boya çatlaklarının oluşma sebebinin; dava konusu … ve … bayisi olarak kullanılan mağazanın iki ayrı binanın sonradan birleştirilmek suretiyle tek bir mağaza haline getirilmesi ve farklı temellere sahip binaların birbirlerinden bağımsız olarak farklı hareket etme eğilimleri sebebiyle olabileceği, … Sokağı … Ada, … Parseldeki inşaatın temeli kazılırken yapılan hafriyat, forekazık ve şaktirik (shotcrete/püskürtme beton) işlemleri sebebiyle olamayacağı açıkça ve net bir biçimde ifade edilmiştir. Rapor teknik açıdan denetime elverişli ve hükme esas alınabilir niteliktedir. Keşif mahallinde yapılan gözlem ve tespitler nazarında davacı sigortalısı olan işyerinin her iki binanın birleştirilmesi neticesinde tam olarak birleşim yerlerinde oluşan hasarın farklı temellere sahip binaların birbirinden bağımsız hareket etme eğilimleri ile meydana geldiği, dosyada mübrez geoteknik raporu dahilinde yapılan ölçümler sonucu bulunan bütün deplasman değerlerinin, öngörülen limit değerlerin altında bulunduğu ifade edilmekle zarar ile eylem arasında uygun illiyet bağı rabıtası tespit olunmadığından rücuen tazminat isteminin şartlarının oluşmadığı takdir edilerek takibe itirazın haklı olduğu kanaatine varılmış ve davanın reddine…” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Hükme esas alınan bilirkişi raporunda dava dışı sigortalının mağazasının iki ayrı daireden oluşması nedeniyle tasman adı verilen bir miktar oturmanın oluşabileceği ifade edilmiş ise de tasman olarak adlandırılan zeminde çökmenin oluşması için büyük miktarda bir toprak tahliyesinin ya da dış etkenlerden kaynaklı toprakta sarsıntının meydana gelmesi gerektiğini, dava dışı sigortalının 8 yılı aşkın süredir aynı dairede kiracı olup kendi yapmış olduğu eklemeler yahut tadilat söz konusu olmadığını ve 8 yıl gibi uzun bir sürede böyle bir zarar meydana gelmemiş olmasına rağmen hasarın davalıların inşaatında yapılan hafriyat ve kazı çalışmaları ile aynı tarihe denk gelmesinin tesadüf olamayacağını, bilirkişi raporunun eksik ve hatalı olduğunu, ekspertiz raporunda da davalılar tarafından yapılan hafriyat çalışması sırasındaki forekazık ve şaktirik çalışmalarında oluşan sarsıntı ve toprak hareketlerinden dolayı hasarın meydana geldiği, bu nedenle davalılara karşı rücu imkanının bulunduğunun rapor edildiğini, davanın reddine sebep gösterilen tasman adı verilen çökme yaşınmışsa da davalıların taşınmazında yapılan inşaat çalışmasında toprağın hareketlendirilmesi neticesinde meydana geldiğini ve davalılar meydana gelen zarardan müşterek ve müteselsilen sorumlu olduklarını beyan ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nun 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nun 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır. Dava; sigortacının, dava dışı sigortalısına aralarındaki sigorta poliçesine dayanarak ödediği hasar bedelinin, hasardan sorumlu olduğunu iddia ettiği davalılardan 6102 sayılı TTK’nun 1472. maddesi uyarınca rücuen tahsili istemine ilişkindir. Davacı sigorta şirketi tarafından, dava dışı sigortalı … Ltd. Şti’ye ait … marka mobilya ve … marka beyaz eşya satışı konusunda faaliyet gösteren işyeri için 10/02/2016-2017 tarihleri arasında … no’lu … Sigorta Poliçesi düzenlenmiş, dava konusu hasar ihbarı 13/01/2017 tarihinde yapılmış ve davacı sigorta şirketi tarafından yaptırılan ekspertiz incelemesi neticesinde sigortalısına 04/04/2017 tarihinde 3.917,38 TL hasar tazminatı ödenmiştir. İstanbul … İcra Dairesi’nin … E. sayılı dosyasında, davacı tarafından 3.917,38 TL asıl alacak ve 46,36 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 3.963,74 TL’nin hasardan sorumlu olduğu iddia edilen davalılardan tahsili için icra takibi başlatılmış, davalıların süresinde itirazı üzerine takip durmuş ve dava yasal sürede açılmıştır. Rücu ve halefiyet, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 22/03/1944 Tarih E. 37, K. 9, R.G. 03/07/1944 sayılı kararında “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava olmayıp; aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmıştır. 6102 sayılı TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472.maddesinde ise “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir. Dosya kapsamında yer alan sigorta sözleşmesi ve ödeme belgesi dikkate alındığında, davacının aktif husumet ehliyetinin bulunduğu anlaşılmıştır. Dava konusu ihtilaf, hasar nedeniyle davalıların sorumlu olup olmadıkları noktasında toplanmaktadır. Ekspertiz raporunda; hasarın dava konusu bina yakınındaki … Mahallesi, … Caddesi, … Sokak, No:… adresindeki … ve ortakları/hissedarları adına kayıtlı arsada Kasım 2016 tarihinden itibaren … A.Ş. tarafından yapılan hafriyat, forekazık ve şaktirik çalışmaları nedeniyle oluşan sarsıntı ve toprak hareketlerinin sebep olduğu ve tazminat tutarının KDV Hariç 3.917,38 TL olarak hesap edildiği anlaşılmaktadır. İTÜ Deprem Mühendisliği ve Afet Yönetimi Enstitüsü Deprem Mühendisliği Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. … tarafından hazırlanmış geoteknik ek raporunda özetle; …’in birbirinden dilatasyonla ayrılmış 2 binayı kullandığı, iki bina temel taban kotları arasında yaklaşık 6.0 m mesafe bulunduğu, kazı tarafında daha üst temel taban kotunda bulunan 1. binanın 2. bina ile dilatasyon çevresinde tavanda ve döşemede ayrıca iksaya yakın olan kısımlardaki duvarlarda çatlaklar görüldüğü, binanın kolon, kiriş ve betonarme perde taşıyıcı sistemlerinde çatlak görülmediği, iksaya paralel duvarda çatlak bulunmadığı, kazı yüzeyinin güvenliğini sağlayan iksa sisteminin onaylı projeye uygun olarak imal edildiği, yapılan ölçümler sonucu bulunan bütün deplasman değerlerinin öngörülen limit değerlerin altında bulunduğu belirtilmiştir. Mahkemece mahallinde keşif yapılarak İnşaat Mühendisi …’tan alınan 22/03/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; keşif mahallinde ve dava dosyasında sunulan belgelerde yapılan incelemeler sonucu dava konusu … ve … bayisi olarak kullanılan mağazanın iki ayrı binanın sonradan birleştirilmek suretiyte büyütüldüğü, bina yükleri altında zemin tabakalarının sıkışması sonucu tasman olarak da adlandırılan bir miktar oturma olabileceği, dava konusu mağazanın bulunduğu her iki binanın temelleri farklı olduğu için yükler altında çalışmasının da farklı olacağı, bir başka ifadeyle binaların birbirlerinden bağımsız olarak hareket etmelerinin mümkün olduğu, eğer binaların zemin tabakalarında bir oturum olduysa her iki binanın zemine oturumlarının ayrı ayrı miktarlarda ve zamanlarda olma ihtimalinin yüksek olduğu, her iki binanın birleşim yerlerindeki alçıpan ve macun çekilerek yapılmış olan boyadaki çatlakların, her iki bina arasındaki farklı hareket etme eğilim ve imkanları sebebiyle oluşması beklenebilir bir sonuç olduğu, dava dosyasında bulunan Ocak 2017 tarihli olduğu görülen ve Prof. Dr. … tarafından hazırlanmış olan Geoteknik Ek Raporunun İstanbul İli, Kağıthane İlçesi, … Mahallesi, … pafta, … Ada, … Parsel iksa sistemi hakkında yazılmış raporda, yapılan ölçümler sonucu bulunan bütün deplasman değerlerinin, öngörülen limit değerlerin altında bulunduğu görüldüğü, dava konusu taşınmazda oluşmuş ve her iki binanın birleşim yerinde kendini gösteren boya çatlaklarının oluşma sebebinin; dava konusu … ve … bayisi olarak kullanılan mağazanın iki ayrı binanın sonradan birleştirilmek suretiyle tek bir mağaza haline getirilmesi ve farklı temellere sahip binaların birbirlerinden bağımsız olarak farklı hareket etme eğilimleri sebebiyle olabileceği, … Sokağı … Ada, … Parseldeki inşaatın temeli kazılırken yapılan hafriyat, forekazık ve şaktirik (shotcrete/püskürtme beton) işlemleri sebebiyle olamayacağı sonuç ve kanaati bildirilmiştir. 6098 sayılı TBK’nun 49. maddesinde “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” hükmü yer almaktadır. Sigortalı işyerinde hasar meydana gelmiş ise de, Prof. Dr. … tarafından hazırlanmış geoteknik ek raporunda kazı yüzeyinin güvenliğini sağlayan iksa sisteminin onaylı projeye uygun olarak imal edildiği, yapılan ölçümler sonucu bulunan bütün deplasman değerlerinin öngörülen limit değerlerin altında olduğu tespit edilmiş, mahkemece alınan bilirkişi raporunda her iki binanın birleşim yerinde kendini gösteren boya çatlaklarının oluşma sebebinin … ve … bayisi olarak kullanılan sigortalı mağazanın iki ayrı binanın sonradan birleştirilmek suretiyle tek bir mağaza haline getirilmesi ve farklı temellere sahip binaların birbirlerinden bağımsız olarak farklı hareket etme eğilimleri sebebiyle olabileceği, inşaatın temeli kazılırken yapılan hafriyat, forekazık ve şaktirik (shotcrete/püskürtme beton) işlemleri sebebiyle olamayacağı ifade edilmiştir. Mevcut dosya kapsamı itibariyle hasarın davalılara ait arsada mevcut inşaat çalışmaları nedeniyle meydana geldiği ispatlanamamıştır. Açıklanan nedenlerle; dosya kapsamına göre ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu ulaşılan maddi olay ve hukuki değerlendirme usul ve yasaya uygundur. HMK’nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık olup olmadığı hususunda re’sen ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak inceleme yapılmış, kamu düzenine aykırı herhangi bir husus tespit edilmemiştir. Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçeler yerinde olmadığı anlaşılmakla istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b.l bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf 98,10 TL başvuru harcının Hazineye irat kaydına, 3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından, davacı tarafından yatırılan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davacıya ilk derece mahkemesince iadesine, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 27/01/2022