Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/551
KARAR NO: 2021/660
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ:İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2015/682 Esas
KARAR NO: 2018/587
KARAR TARİHİ: 18/06/2018
DAVA: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ:23/06/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında 01.09.2014 tarihinde hak ediş usulü şirket sözleşmesi yapıldığını, bu sözleşme uyarınca sözleşmenin fesih tarihine kadar hak etmiş olduğu ve geçersiz fesih nedeniyle muaccel hale gelen sözleşmenin 5 aylık sürelerine ait bedellerin tazmininin talep edildiğini bu sözleşmede müvekkili tarafından davalı … kuruluşuna beyin cerrahisi branşında sağlık hizmetinin sözleşmede belirtilen şartlar doğrultusunda sunulması davalı şirketin de bunun karşılığı olan bedeli müvekkiline ödemesi yönünde anlaştıklarını, ancak davalının sözleşme hükümlerine aykırı olarak hiçbir haklı gerekçe olmaksızın Bursa … Noterliği’nin 02.03.2015 tarih … yevmiye no’lu ihtarıyla sözleşme gereklerine uymayan verimsiz çalışmalar hastaneyi SGK, İl sağlık müdürlüğü ve hizmet verilen hastalara karşı sorumluluk gerektirecek şekilde verilen hizmetin gereğine aykırı uygulamalar nedeniyle tüm hakları saklı kalmak kaydıyla 4. madde gereğince 02.04.2015 tarihi itibariyle fesh ettiklerini ifade ettikleri, uzlaşmanın sağlanamadığını, feshin haksız ve dayanaksız olarak gerçekleştiğini, sözleşmenin kalan 5 aylık süresinin müvekkil şirket ve ekibinin hak etmiş olduğu ödenmeyen tutarı talep etme hakkını oluşturduğu, tazmin sorunluluğunun bulunduğunu, müvekkilinin tüm edimlerini kusursuz olarak yerine getirdiğini, feshin geçersiz olup alacakların muaccel hale geldiğini, davalının temerrüt tarihi itibariyle işleyecek ticari faizi ile dava konusu alacaklarının şirketin fesih tarihine kadar hak etmiş olduğu ve davalı tarafından ödenmeyen 10.000,00 TL alacağın şimdilik kaydı ile 15.04.2015 sözleşmenin geçerli bir neden olmadan haksız fesih edilmiş olması nedeniyle geri kalan 5 aylık ücreti 450.000,00 TL’nın yine 15.04.2015 tarihinden itibaren en yüksek ticari faizi ile davalıdan tahsiline, masraf ve vekalet ücretine karar verilmesi talep ve dava olunmuştur.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında mevcut sözleşmenin bulunduğunu ancak müvekkili tarafından haklı nedenle davacının kusurlu işlemleri sebebiyle, katlanılmaz hale gelmesinden dolayı feshin yapıldığını, geçerli sebep gösterildiğini ve fesih hükümlerini yine sözleşmede yer alan şartlar doğrultusunda yaptıklarını, 1 ay önceden haber verdiklerini, hastane bünyesinde sunulan sağlık hizmetinin standartlardan uzak olduğunu bu nedenle gelir kaybı ile tazminat talebinin yerinde bulunmadığı, müvekkilinin temerrüte düştüğünün kabul edilemeyeceğini, dava tarihinden önce referanslarının iyi olmasının sözleşmenin fesh edilemeyeceği anlamı taşımadığını, ileri sürülen iddialarını somut delillerle kanıtlayamadıklarını, bu nedenle haksız davanın reddine karar verilmesi istenilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”… Davalı tarafından taraflar arasındaki bu sözleşmenin, sözleşmenin sona erme tarihinden önce gönderilen fesih ihtarı ile fesh edildiği, kusurlu işlemlerden bahsedildiği ve haklı nedene bu şekilde dayandırıldığı, denetlenen talimat raporunda işlemlerin Nöroşiruji kliniğinde ve beyin cerrahisi ile ilgili hususları kapsayan bölümde olmasına istinaden bu yönde uzman hekimin de yapılan işlemleri denetlemesi için bilirkişi olarak tayininin gerektiği ve bu yönde uzman bilirkişinin ilgili klinikte kendi branşına yönelik hususları denetlediği, bunun adı geçen uzmanlık alanı dışında bir başkası tarafından denetlenemeyeceği, kaldı ki talimat işlemlerinin ayrıca kayıtları kontrol edecek ve bu yönde de uzman mali müşavir ve bağımsız denetçinin de gözetiminde yapıldığı, yapılan denetlemede davalının feshe konu ettiği ve davacıyı sorumlu tuttuğu, dolayısıyla da kesinti yaptığı işlemlerin de görev yapan doktorların herhangi bir hatasının kastı ve ihmalinin bulunmadığı, kaldı ki mesleklerinin usulüne uygun olarak icra ederek epikriz raporlarını düzenledikleri bu raporların ve yapılan işlemlerin hastane tarafından faturalandırırken ya da kayda alınırken yine uzman bilirkişinin açıkladığı üzere yanlış kayda geçilmesi ve pratisyen hekimin de bu işlemi yaptığı nedenle bu aksaklıkların yaşanabileceği ancak bu durumda bu hususun sorumluluğunun davacıya yüklenemeyeceği, kaldı ki bu aksaklıkların yine rapor ile belirlendiği üzere ve mahkememizce de takdir edildiği nedenle SGK ile karşılıklı görüşmeler sonucu düzeltilebileceği, aksi halde üst kurula itiraz edilebileceği en olmadığı şekilde mahkeme yoluyla dava edilebileceği belirtilmiş ve hekimin burada kusurlu olarak adedilebileceği bir durumun mevcut olmadığı, hekimin sadece kendi mesleki bilgileri doğrultusunda işlemlerini yerine getirdiği, gereken ücretlerin muhasebe ve ilgili mali birimlece sonuçlandırıldığı, bu durumda SGK’nun yapmış olduğu kesintiden davacının sorumlu tutulmasının da mümkün olmadığı k,alitesiz, düşük ve özensiz hizmet iddiasına bir dayanak teşkil edecek kayıt ve delilin yer almadığı belirtilerek davacının sözleşme gereği verdiği hizmete ilişkin kusurunun bulunmadığı görülmüştür. Bu durumda davacı davasıyla talep ettiği ödenmeyen alacak ve sözleşmenin erken ve haksız feshine dayalı kalan süre içerisindeki alacağa yönelik istemi mali olarak denetlenmiş, yapılan hesaplamalar ile her iki tarafın ticari defter ve kayıtlarında yer alan 2014 ve 2015 yılında elde edilen gelir ortalaması belirlenmiş 30.09.2014 tarihinden sözleşmenin fesih olunduğu 02.04.2015 tarihine kadar davacının kesmiş olduğu KDV si ile birlikte fatura toplamının 826.215,53 TL olduğu, KDV’siz bedelin 841.117,35 TL olduğu bu miktarın 7 aylık süre içerisinde yapıldığı nedenle aylık davacının kar değerinin belirlenmesi yapılmış, aylık 118.030,79 TL olarak elde ettiği gelirin 5 aylık süreye tekabül eden miktarının KDV hariç 590.153,95 TL olarak belirlenip uzman doktora bu süreç içerisinde yani 7 aylık sürede ödenen bedelin hesaplanması ile son 5 aydaki ödeyeceği miktar da düşülmek suretiyle sonuçta davacının davalıdan sözleşmeden geri kalan 5 aylık süre için 513.752,35 TL gelir kaybının oluşacağının hesap edildiği, defter ve kayıtların birbirini teyid ettiği, dosyada tarafların alınan beyanları ile davalının beyin cerrahı bilirkişinin beyanlarının dikkate alınamayacağının ifadesi karşısında bu konuda uzman ve görüşü alınabilecek bilirkişinin bir beyin cerrahı olması gerektiği, davacının talebinde yer alan 450.000,00 TL bedeli ıslah ederek, ıslah edilen 513.752,35 TL üzerinden talep ettiği ve bu miktarın davasına konu ettiği yönündeki açıklamaları dosya kapsamı ile alınan tüm raporların usulüne uygun bulunduğu, başka incelenebilecek herhangi bir hususun değerlendirilemeyeceği ve kalmadığı, davalının hizmetin ayıplı olarak verildiğine dair ifade edilen son beyanlarında dahi faturalandırmadaki sorunların gündeme getirildiği ancak bunun kayıtlarda yapılan incelemede ve hastanenin ilgili bölümünün işleyişinin alınan raporlar ile de belirlendiği, hizmet kusuru ve doktor kusuru sayılamayacağı, dolayısıyla sözleşmenin 4. maddesinin fesih koşullarının bulunmadığı, davacının celse de 10.000,00 TL alacağı yönünden yaptığı talebe yönelik isteminden vazgeçtiği ve karşı tarafın da bu yönde bir itirazının bulunmadığı, tarafların bu aşamada sulh olma ihtimallerinin de olmayıp davanın mahiyeti ve niteliğinin teknik değerlendirmeleri gerektirdiği nedenle tanıkların dinlenmesinin de dosyaya bir fayda getirmeyeceği anlaşılmış, davacının vazgeçtiği alacak kalem yönünden karar oluşturulmasına yer olmadığına gelir kaybına yönelik istemlerin ise talepleri çerçevesinde beyan ve ıslah dilekçeleri kapsamında açıklanan gerekçeler ile bu değerler üzerinden kabulüne” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan sözleşmenin geçerli sebebe dayandırılarak feshedildiği, davacının taleplerinin kabul edilerek karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, mahkemece buna dayanak olarak 5 hastadan alınan fazla paranın sorumluluğunun davacı üzerinde olmayıp davalı şirketin muhasebesinde olduğunun belirtildiği ancak taraflar arasındaki sözleşmenin iş akdi şeklinde düzenlenmediği ve hak ediliş usulü şeklinde ilerleyen bir sözleşme olduğu bu sebeple davalı şirketin imzalamış olduğu hak ediş usulü sözleşmelerinde doktorlar ile dava şirket arasındaki iş ilişkisinin kurulamayacağı her doktorun kendi hastasına bakmakla serbest olduğu, ancak hastaların muayene veya tedavi işlemlerini hastaneden almaları sebebiyle faturanın davalı şirket adına kesildiği, aynı zamanda il sağlık müdürlüğüne davacının yaptığı işlemler nedeniyle iletilen şikayetler ve bunun sonucunda yapılan denetimlerin de davaların iddialarını destekler mahiyette olduğu, davalı şirket yönünden davacı ile imzalanan sözleşmeye devam edilmesinin imkansız ve katlanılmaz bir hale geldiği bu nedenle feshin gerçekleştiği, alınan bilirkişi raporlarının eksik hazırlandığı, süre ilişkin tespitin yapılmasının hukuki bir mesele olduğu dava konusu sadece beyin cerrahisi uzmanı bilirkişince tespit edilemeyeceği, fesin geçerli nedene de dayanıp dayanmadığının SGK ve SUT hükümlerine uygun olup olmadığının tespiti için uzman bilirkişi heyetinden kusur raporunun alınması gerektiği, fazla alınan ücretlerin ve dolayısıyla SGK tarafından kesilen cezanın davalı şirkete yüklenilmesi hatalı iken mahkemece söz konusu cezaların neden kesildiği, nelerin eksik veya yanlış yapıldığının tespiti yönünde bir araştırma yapılmadan karar verildiği, davacı şirket tarafından verilen hizmetlerinin SUT hükümlerine uygun şekilde hatasız ve düzgün bir şekilde gerçekleşseydi davalı şirketin herhangi bir yaptığımla karşılaşmayacağı ve taraflar arasındaki sözleşmenin de feshedilmemiş olacağını göz önünde bulundurulması gerektiği ve mahkemenin söz konusu cezai yaptırım yaptırımların içeriğini araştırmadan, verilen hizmet ilişkisini tespit etmeden hizmeti yerinde ve hukuka uygun verilip verilmediğini araştırmadan karar vermesinin de hatalı olduğu belirtilerek mahkemece verilen kararın kaldırılmasını talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE Dava, 01.09.2014 tarihli sözleşmenin fesih tarihi olan 02.04.2015 tarihinde hak edildiği belirtilen ve fesih nedeniyle muaccel hale geldiği iddia olunan sözleşmenin kalan 5 aylık sürelerine ilişkin bedellerinin tazmini istemidir. Taraflar arasında düzenlenen hak ediş usulü şirket sözleşmesinin incelenmesinde; sözleşme konusunun beyin cerrahisi branşındaki sağlık hizmeti ve davalı tarafından sözleşmenin diğer tarafı olan davacı şirketten sözleşmede belirtilen bedel üzerinden hak ediş usulüyle temin edilerek satın alınacağı, sözleşmenin süresinin 1 yıl olduğu ve tarafların mücbir haller halinde geçerli sebep göstererek bir ay önceden haber vermek şartıyla, sözleşmeyi tek taraflı feshedebileceği, 1 yılın sonunda ise sözleşmenin otomatik olarak uzamayacağı, iş bu sözleşmeyle davacı tarafından, sağlık kuruluşunda (davalı) görevlendirilecek hekim, tıbbi deontoloji tüzüğü ve Türkiye tabipler birliğinin kabul ettiği meslek bilgi kuralları hükümleri ile yürürlükteki ilgili tüm mevzuat hükümlerine uygun özel ihtisas, deneyim ve tıbbi maharet gerektiren tıbbi bir tedavi ve hususiyet taşıyan, tıbbi operasyonları beceri ile gerçekleştiren ihtisas alanı olan ve aynı biçimde ihtisaslaşmış olup davalının muvafakatı ile sağlık kuruluşuna ait hastaneler için hizmet sağlayacağının belirlendiği, buna göre davalı şirket bünyesindeki nöroşirüji kliniğinde klinik şefi – uzman doktor – doktor sıfatına sahip olma şartı ile davalı bünyesinde branşı ile ilgili tüm konularda mesleğin gereklerine uygun olarak hastalara hizmet vereceği, davacının ilgili hastanesinde şirketin hekimlerinin yapacağı tedaviler için tüm teknik, tıbbi ve diğer sağlık personeli altyapısını sağlayacağı, davacının, iş bu sözleşme hükümleri çerçevesinde kalan mükellefiyetlerini … – Bursa adresinde bulunan hastanede gerçekleştireceği taraflar arasında düzenlenen 01.09.2014 tarihli sözleşmeden anlaşılmaktadır. Davalı tarafça fesih bildirimi konulu Bursa … Noterliği vasıtasıyla … yevmiye numaralı 02.03.2015 tarihli ihtarnamede; davacının sözleşme gereklerini uymayan verimsiz çalışmaları, davalı hastaneye gerek SGK gerek İl Sağlık Müdürlüğü gerekse de verilen hizmetin hastalara karşı sorumluluğunun yerine getirilmesi konusunda özüne aykırı davranış nedeniyle tüm yasal hakları saklı kalmak kaydıyla sözleşmenin 4. maddesine uygun olarak 02. 04. 2015 tarihi itibarıyla sözleşmenin feshedildiği ve sözleşmenin feshi nedeniyle bu tarih itibari ile sözleşme gereği hizmet temin edilmesine son verileceği belirtilmiştir. Davacı tarafça Bursa … Noterliği vasıtasıyla … numaralı 15.04.2015 tarihli davalıya yönelik Bursa … noterliği vasıtasıyla çekilen ihtarnameye karşı sunulan itiraz ve beyan konulu ihtarnamede; sözleşmenin 4. maddesi uyarınca sözleşme süresinin mücbir haller haricinde geçerli sebep gösterilerek bir ay önceden haber vermek şartıyla tek taraflı olarak feshedileceği, bu çerçevede feshin haksız olduğu ve fesih tarihi itibari ile davacı ve hizmet sunan hekimliğinin hizmetin sürdürülmeye hazır olduğu ve bu nedenle feshin kabul edilmediği, sözleşmenin kalan süresi olan 5 aylık ücret KDV hariç olmak üzere 544.000 olarak hesaplandığından bu miktarın ödenmesi gerektiği aynı zamanda şirketin ve ekibin hak etmiş olduğu belirtilen ancak ödenmeyen kesintiler karşılığı KDV hariç 253.000 TL alacak ile şirket ortaklı ortaklarından doktor …’in 42 aylık kıdem tazminatı toplamı olan 14.000 TL ‘nın ödenmesi talep edilmiştir. Davalı vekilince sunulan cevap dilekçesinde davacı şirketin hastane bünyesinde sunduğu sağlık hizmetinin kalite standartlarının en uzak olduğu, bu kapsamda şikayetleri iletildiği, aynı şekilde hekimin yükümlülüğü altında olan epikrizlerin hatalı düzenlenmesi sonucunda SGK tarafından cezai işlemler uygulandığı, hatalı belgelendirmeler dolayısıyla faturalandırmada sıkıntılar yaşandığı, hastaneye kesilen idari ve cezalarının davacı tarafa bildirildiği, sunulan sağlık hizmetinin kalitesini çok düşük, kalitesiz olduğu belirtilerek sözleşmenin geçerli sebep gösterilmek suretiyle feshedildiği, ifası mümkün bir edimin söz konusu bulunmadığı belirtilmiş ve gerek davacı ve gerek davalı tarafın sundukları beyan dilekçelerinde tanık deliline dayandıklarını belirtmişlerdir. Mahkemece 07/03/2016 tarihli celsede tanık dinletmeye ilişkin hususta tanıklarını hangi konuya dayalı olarak dinletmek istediklerini belirtmeleri ve aynı zamanda isim ve adreslerini de yazılı olarak sunmaları için taraf vekillerine 2 haftalık kesin süre verildiği ve davacı vekilince bu konuda sunulan beyan dilekçesinde, taraflar arasındaki sözleşme kapsamında süreç hakkında herhangi bir şikayet olup olmadığı, davalı şirketin faturalama ve doktorlarla hak ediş düzenleri arasında bilgi sahibi olması nedeniyle bu konuda bilgi verecekleri hususunda tanık dinletileceği belirtilerek ve tanık isimleri sunulmuş olup davalı tarafça da bulunan yazılı beyan dilekçesinde de; tanıklarının davacının hastalara uyguladığı işlemlerle ilgili davalı hastaneye iletilen şikayetler, hekim tarafından hatalı düzenlendiği belirtilen belgeler dolayısıyla faturalandırmanın yanlış yapılması ve SGK tarafından işlem bedellerinin davalı şirkete bu sebeple ödenmemesi bu hususta davacının yönetim tarafından uyarılması, davacının sözleşmenin tarafı açısından fesih temelini bu olgulara dayandığı belirtilerek tanıkların feshe ilişkin bilgi ve görgülerinin mahkeme sunacaklarını belirtmiş, ayrıca tanık isimleri belirtilmiştir.Mahkemece davacının ticari defterinin incelenmesi ve davaya konu sözleşmede tarafların yükümlülüklerinin yerine getirilip getirilmediği ve feshin haksız olup olmadığı konusunda beyin cerrahisi uzmanı ve mali müşavir den oluşan bilirkişi heyetinden rapor alınmış ve düzenlenen raporda özetle; dosyaya ibraz edilen bilançoların hesaplama yapabilmek için yetersiz olduğu, öncelikle bilançoların onaylı olmadığı bu haliyle hesaplama yapmanın mümkün bulunmadığı, ayrıntılı gelir tablosu ayrıntılı kurumlar vergisi beyannamelerinin ibraz edilmesi gerektiği, davacının tutması gereken zorunlu defterlerden uyuşmazlığa konu 2014 ve 2015 yılına ait defterlerinin açılış tasdiklerinin ve kapanış tasdiklerinin süresinde yaptırıldığı, davacının sunduğu sağlık hizmeti karşılığında hastaneden alınacak ücretin davalı şirkete fatura karşılığı tahsil edildiği ve dolayısıyla hastadan alınacak ücretin davalı şirketin muhasebesinin sorumluluğunda olduğu, ancak doktor epikrizi doğru yazmış olsa bile SGK tarafından faturalarda kesinti yapılabildiği, delil olarak gösterilen ilk 5 hastayla ilgili olan hastane tarafından kesilen faturalarında hastalardan alınan fazla ücretler sonraki 8 hastayla ilgili olanlarda SGK mevzuatı gereği yapılan kesintiler olduğundan dolayı bu tür kesintilerin özel hastanede çalışan tüm hekimlerin başına gelen bir durum olduğu ve bir kusur olarak kabul edilemeyeceği, bu haliyle sözleşmenin haklı nedenle feshedilmesini gerektirecek kusur ve sorumluluğun oluşmadığı yönünde kanaat oluştuğu, zarar ve sorumluluk için davalı tarafından davacının hesaplarında yapılan bir kesintiyle ilgili kayıt görülmediği, dosyaya ibraz edilen onaysız bilançolarının hesaplama yapabilmek için yetersiz olduğu ve davacının 2014 ve 2015 yılına ait kurumlar vergisi bilançoları ile aynı yıllara ait kapanış öncesi ayrıntılı mizanını ve eylül ekim kasım aralık 2014 ile ocak şubat mart nisan 2015 aylarına ait BS formlarını 2014 yılına ait muavin hesap dökümünü ibraz etmesi gerektiği, bu belgenin ibrazı halinde davacının istemiş olduğu 544.000 brüt üzerinden hesapladığı net 450.000 TL’nın doğruluğu ve olması gereken rakamın tespitinin yapılabileceği belirtilmiştir. Mahkemenin 24.07.2017 tarihli ara kararı uyarınca 2 mali müşavir, medeni hukuk anabilim dalı öğretim görevlisinden oluşan bilirkişi heyetinden 01.02.2018 tarihli yeni bir rapor alınmış iş bu raporda; davacı tarafın sözleşmenin erken feshi; nedeniyle gelir kaybı iddiası ile ilgili olarak yapılan inceleme ve hesaplama sonucunda, sözleşmenin feshedilmeden önceki döneminde aylık ortalama KDV hariç 118. 030,79 TL davacının aylık gelir elde ettiği ve bu durumda sözleşmenin kalan süresi olan 5 ay için yapılan hesaplamada KDV hariç 590.153,95 TL geri elde edeceğinin hesaplandığı, davacının 2015 yılı öncesi hizmetleriyle ilgili olarak haksız olarak kesintiye uğradığı hakkı edişlerden talep ettiği alacak iddiası ve istemi yönünden yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda ise toplam 215.944,50 TL kesinti yapıldığı, bu kesintilerin incelenebilmesi için davalı tarafından işletilen hastanesinin nöroşirürji kliniğine dair tüm ayakta, yatılı tedavi gören ameliyat olan ve yoğun bakımda kalan hasta kayıtlarının fesih tarihine kadar incelenmesi sonucunda brüt cironun buna bağlı olarak davacı şirketin gerçekleşen hak edişlerin hesaplanması gerektiği fakat bu kayıtların dosyada mevcut bulunmadığı dosyaya sunulan beyin cerrahisi bölümü SGK, fiyatlandırması, medikal muhasebe ve hak ediş kesintisi adı altında yapılan kesintiler listesi ve tablosunun davalı tarafından işletilen hastaneden temin edilmesi ile ilgili olarak ise bu konuda uzman teknik bir hekimin kurul’a eklenmesi halinde kesin inceleme yapılabileceği ve bu haliyle 5 aylık gelir kaybı olarak davacının 513.752,35 TL talep edebileceği davacının ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olduğu ve ihtarın tebliğ tarihi olan 16.04.2015 tarihinden ticari faizle talebi konusunda değerlendirmenin mahkemeye ait olduğu, hak edişlerle ilgili kesintinin ise hesaplanabilmesi için bu konuda uzman teknik bir hekimin kurul’a eklenmesi halinde inceleme yapılabileceği görüşünde bulunulmuştur. Davacı vekilince sunulan ıslah dilekçesi ile bilirkişi raporları doğrultusunda alacak miktarının 513.752,32 TL yükseltildiği ve bu alacağın 15.04.2015 tutarının itibaren işleyecek en yüksek avans faiziyle birlikte tazmini istenmiştir. Mahkemece yapılan yargılama aşamasında 09.04.2018 tarih celsede davacı vekili dava dilekçesinde sözleşmenin feshi için 10.000 TL ödenmeyen alacakları talep ettiklerini ancak işbu talep edilen alacağın atiye terk edildiği ve vazgeçildiğini belirtmiş ve davalı vekilince işbu vazgeçme talebini kabul ettiği belirterek ve her iki taraf vekilinin imzalı beyanları alınmıştır. İspat; davaya konu yapılan hakkın gerçekten var olup olmadığının anlaşılması, maddi hukukun o hakkın doğumunu veya sona ermesini kendisine bağladığı vakıaların doğru olup olmadığının tespit edilmesi sonucunda mümkün olur. Davaya konu hakkın ve buna karşı yapılan savunmanın dayandığı vakıaların var olup olmadıkları hakkında mahkemeye kanaat verilmesi işlemidir (KURU, B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 2001,6. b., 2.c., s. 1966). TMK’nun 6. maddesi gereğince “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür”, HMK’nun 190. maddesi gereğince “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” Somut olayda; gerek 06.01.2017 tarihli ve gerekse 01.02.2018 tarihli bilirkişi heyet raporlarında yukarıda da belirtildiği gibi tazminat hesabı yapılabilmesi için tazminata konu 2014 ve 2015 yıllarına ait gelir tablosu ayrıntılı mizan ve kurumlar vergisi beyannameleri, bu beyannamelerle ilgili BS formları ile kapanış öncesi ayrıntılı mizanların ve raporda belirtilen diğer belgelerin ibraz edilmesi gerektiği, davalı firma tarafından işletilen hastanenin nöroşirürji bölümüne ait tüm ayakta, yatılı tedavi gören, ameliyat ve yoğun bakımda ki hastane kayıtlarının fesih tarihine kadar incelenebilmesi amacıyla ilgili bilgi ve belgelerin bilirkişi raporlarında da belirtildiği üzere eksiksiz bir şekilde dosya arasında alınması, davalı tarafça davaya konu sözleşmenin geçerli sebebe dayalı olarak feshedilip feshedilmediğini daha detaylı incelenebilmesi amacıyla gerek cevap dilekçesinde gerekse istinaf dilekçesinde belirtilen ve davacı tarafın yaptığı iddia olunan işlemler nedeniyle İl Sağlık Müdürlüğü’ne iletilen şikayetlerle ilgili olarak düzenlenen bilgi ve belgelerin ilgili kurumdan istenilmesi, faturalandırmada ki hataların SGK’na sunulacak işlemler ile yapılan hatalı belgelendirmeler nedeniyle olup olmadığının araştırılması, bu konuda tarafların sorumluluklarının incelenmesi, davalı hastaneye kesilen idari para cezalarının da incelenerek hangi dönemlerde ve hangi sebeplerde kesildiği, bu kesilen kesildiği iddia olunan idari para cezalarında taraflarının kusur durumu ve oranı, sözleşmenin yüklendiği yükümlülükler ile kesilen idari para cezalarının bağlantısının saptanması, kesilen idari para cezaları ile ilgili olarak davalı tarafça davalıya davacı şirkete herhangi bir uyarıda (sözlü ya da yazılı) bulunup bulunmadığının incelenmesi, ilgili SGK ve SUT hükümleri nazırı alınmak suretiyle iddiaların araştırılabilmesi amacıyla yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınması gerekmektedir. Aynı zamanda, Bursa … Noterliği’nin … yevmiye 15 Nisan 2015 tarihli ihtarnamenin davalıya tebliğine dair düzenlenen tebligat mazbatasının bir örneğinin dosya arasına alınması, mahkemece verilen ara karar sonucunda her iki taraf vekilince sunulan beyan dilekçesi ile tanık listesinin sunulduğu ve tanıkları hangi konularda dinletmek istediklerinin belirtilmesine rağmen mahkemece tanıkların dinlenmesi amacıyla tebligat çıkarılmadığı da anlaşıldığından öncelikle feshin haklı nedene dayanıp dayanmadığının tespiti için taraf delillerinin toplanması, tanıkların dinlenmesi ve bu eksiklikler ikmal edildikten sonra mali müşavir, beyin cerrahisi alanında ve SUT alanında/hastane yönetimi alanında uzman bilirkişilerden oluşan yeni bilirkişi heyeti oluşturulmak suretiyle davaya konu uyuşmazlıkla ilgili denetime açık, tarafların iddialarının da karşılandığı heyet raporu alınmak suretiyle hüküm kurulması gerekmektedir. İş bu nedenle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1.a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, Dairemizin kararına uygun şekilde yargılama yapıldıktan sonra yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilerek aşağıdaki şeklide hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı tarafın istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, 2015/682 Esas, 2018/587 Karar ve 18/06/2018tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE, 4-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye Gelir Kaydına, 8.738,10+35,90 TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya İadesine, 5-Davalının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.23/06/2021