Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/546 E. 2022/42 K. 19.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/546
KARAR NO: 2022/42
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2016/1012
KARAR NO: 2018/661
KARAR TARİHİ: 03/07/2018
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 19/01/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Müvekkil şirket her nevi tekstil ve tekstil ürünler ile deri ürünleri, kumaş, örme, iplik, elyaf iç ve dış giyim mamul ve ham maddelerinin yıkanması, boyanması ve baskı işlemlerinin yapılması ve fason işçiliğinin dışarıya yaptırılma alanlarında faaliyet gösterdiğini, davalı şirket müvekkil şirketin yapmış olduğu hizmete karşılık olarak kesmiş olduğu faturalara itiraz etmediği gibi toplamda 17.290,28-TL’lik borcunu da defalarca talep edilmesine rağmen ödemediğini, bunun üzerine davalı yönünden İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında takibe başlatıldığını, davalı tarafın borca ve takibe itiraz ettiği, haksız itiraz eden borçlu aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Müvekkil şirketin davacı şirkete herhangi bir borcu bulunmadığını, haksız ve mesnetsiz davanın reddini, haksız ve kötüniyetli olarak takip başlatan davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, ” Dosya kapsamına alınan ve hüküm kurmaya elverişli bulunan 28.12.2017 havale tarihli bilirkişi raporunda da belirlendiği üzere; Tarafların ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu ve bu kapsamda lehlerine delil teşkil ettiği, davalı şirketin dönem içinde davacı şirkete ödemeler yapmış olmasından davacı şirket ile davalı şirket arasında bir ticari ilişkinin mevcut olduğu, davacı tarafın ticari defter kayıtlarına göre takip tarihi itibariyle davacı tarafın davalı şirketten 17.290,28-TL tutarında alacaklı göründüğü, davalı tarafın ticari defter kayıtlarına göre davacıya 17.290,42-TL tutarında borçlu göründüğü, tarafların kendi defter kayıtlarının birbirini teyit ettiğinin tespit edildiği, her ne kadar davalı şirket yapılan ödemeler ile borcun sonra erdiğini beyan etmiş ise de; ticari defterlerinde ödemeye ilişkin herhangi bir kayıt bulunmadığı gibi herhangi bir belge de ibraz edilemediği ” gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; faturanın varlığı fatura konusu hizmetin sunulduğunu ispata yeterli olmadığını, yargıtay kararlarında belirtildiği gibi faturada yazılı işin yapıldığının davacı tarafça usulüne uygun biçimde ispatlanması gerektiğini, davacı yan faturada yazılı işin yapıldığına dair sunulmuş hiç bir delil bulunmadığı gibi mahkemece bu hususun da araştırılmadığını, ayrıca takip tarihinden itibaren faiz uygulanmasına karar verilmesinin hatalı olduğunu, faizin başlangıç tarihinin dava tarihi yada ödeme emrinin tebliğ edildiği tarihten itibaren 7 günlük sürenin sona ermesinden sonraki gün olarak kabul edilmesi gerektiğini belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava; taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanan bakiye fatura bedeline dayalı başlatılan takibe vaki itirazın iptali ile takibin devamına ilişkindir. İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası incelendiğinde; davacının faturalara istinaden 17.290,28 asıl alacak, 225,96TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 17.516,24 TL alacağın tahsili için takip başlattığı, davalının yasal süresinde ödeme emrine itiraz ettiği, davanın yasal 1 yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, alınan bilirkişi raporunda özetle; takip konusu faturaların hem davacının hem davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı tarafça bir kısım ödemeler yapıldığı, davacı tarafın ticari defter kayıtlarına göre takip tarihi itibariyle davacı tarafın davalı şirketten 17.290,28-TL tutarında alacaklı göründüğü, davalı tarafın ticari defter kayıtlarına göre davacıya 17.290,42-TL tutarında borçlu göründüğü tespiti yapılmıştır. Tüm dosya kapsamı incelendiğinde taraflar arasında ticari ilişkinin 2016 yılından önce başladığı icra takibine dayanak yapılan faturaların hem davacının hem davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davacının itiraza konu bakiye 17.290,28 TL alacağın davalının muhasebe kayıtlarından da teyit edildiği anlaşılmıştır. Davalı vekili her ne kadar faturalara konu hizmetin verildiği davacı tarafça ispatı gerektiğini savunmuş ise de söz konusu faturaların davalının ticari defterlerinde kayıtlı olması hizmetin verildiğine karine oluşturmakta olup aksi davalı tarafça ispatlanması gerekmektedir. (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27/06/2003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamı ve Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 10/02/2016 tarihli 2015/4576 E. 2016/621 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 08/02/2016 tarihli 2015/5485 E. 2016/550 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 09/12/2015 tarihli 2015/2467 E. 2015/7975 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 11/01/2016 tarihli 2015/4473 E. 2016/19 K. Sayılı benzer mahiyette ilamları) Bu nedenle aksi davalı tarafça ispatlanamadığından bu faturalar yönünden bakiye alacağa yapılan itirazın iptaline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, HMK 353/1.b.1 bendi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınan 98,10 TL’nin başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.181,10 TL’nin istinaf karar harcından, davalı tarafından yatırılan 295,50 TL’nin harcın mahsubu ile bakiye 885,60 TL’nin istinaf eden davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davalıya ilk derece mahkemesince iadesine, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 /1-b.1 bendi ile aynı kanunun 362/1.a Maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.19/01/2022