Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/539 E. 2021/1357 K. 22.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/539
KARAR NO: 2021/1357
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/356 Esas
KARAR NO: 2018/192
KARAR TARİHİ: 02/03/2018
DAVA: Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/12/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili ile davalı arasında 29/01/2015 tarihli sözleşme gereği 26-31 Ocak 2016 tarihindeki … Fuarı’na katılma konusunda anlaştıklarını, müvekkili sözleşmeye göre katılmayı istediği fuara ilişkin bedele karşılık senetleri davalıya sözleşme tarihinde verdiğini, senet tarihleri ve tutarları da yine sözleşmede belirtildiği, müvekkilinin kar yağışından dolayı uğradığı zarardan kaynaklı ticari işletmesini tasfiye etmeye mecbur kaldığını, bu durumu 23/06/2015 tarihinde davalıya bildirerek bu beklenmedik hal sebebiyle sözleşmeyi feshettiğini ve sözleşmeye göre kararlaştırılan hizmeti alamayacağını belirterek henüz vadesi gelmemiş senetleri iade etmesini talep etmiş; müvekkilin davalıya borçlu olmadığının tespitini, sözleşme gereği verilen senetlerin iptalini, davalı tarafından alacağı olmadığı halde yaptığı; Bakırköy …İcra Müdrülüğü’nde … nolu, Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nde … nolu ve Bakırköy …İcra Müdrülüğü’nde … nolu dosyalara ilişkin takiplerin durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davalının %40 haksın takip nedeniyle tazminatla cezalandırılmasını, haksız yapılan icra takiplerine ait masraf ve yargılama giderleri dahil tüm masraf ve yargı giderlerinin ve avukatlık ücretlerinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacının borcundan kurtulabilmesi için objektif imkansızlık söz konusu olması gerektiğini, ancak dava konusu olayda objektif imkansızlık değil subjektif imkansız söz konusu olduğunu, objektif imkansızlığın söz konusu olabilmesi için dava konusu olayda davacının hiçbir kusurunun olmadığını, hangi hal ve şart altında olursa olsun olaydaki mevcut imkansızlığın aynı şekilde gerçekleşeceğini davacı tarafın ispat etmek zorunda olduğunu, davacının fabrikanın çatı ve duvarının kar sebebiyle çökmüş olması başlı başına objektif için yeterli olmadığını, bu durumun hukuken kabul edilemeyeceğini belirterek davacının hukuk dayanaktan yoksun olan davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, ” Zararın oluş şekli, tarihi, meydana gelen zararın büyüklüğü, firmanın içinde bulunduğu katlanılamaz hal birlikte değerlendirildiği, İstanbul ilinde belirtilen tarihle yoğun kar yağışının olduğu, davacı tarafın panel çatısının çöktüğü ve büyük bir alanda zarar meydana getirdiği ve bu halin davacı firma açısından mücbir hal oluşturduğu, fuar tarihlerinin zarardan sonra bir seneye yakın bir zamanda gerçekleştirileceği saptanmış ise de davacı firmanın oluşan zarar nedeniyle fuar alanında sergileyecek mallarının bulunmayacağı ve ticarette yavaşladığı hatta ticareti terkettiği yönündeki davacı tarafın ifadeleri de samimi bulunmuş hizmetin alınmadığı, mücbir halin borcu sona erdiren olay olduğu ve verilen senetlerin de bedelsiz kaldığı ” gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili tarafından cevap dilekçesindeki nedenler tekrarlanarak istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE: HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, taraflar arasında düzenlenen fuar katılım sözleşmesinin mücbir sebebe dayalı feshinin ve davacının iş bu sözleşmeden dolayı borçlu olmadığının tespiti ile sözleşme kapsamında verilen senetlerin istirdadı istemine ilişkindir. Bakırköy …İcra Müdrülüğü’nde … nolu, Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nde … nolu ve Bakırköy …İcra Müdrülüğü’nde … nolu takip dosyaları incelendiğinde davalı tarafından davacı aleyhine dava konusu sözleşme kapsamında verilen 6.429,37 TL bedelli 4 adet senet alacağın tahsili amacıyla takip başlatıldığı görülmüştür. Dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler ışığında … 26-31 Ocak 2016 tarihleri arasında yapılacak fuara davacı şirketin katılımı konusunda 29/01/2015 tarihli sözleşme imzalandığı, katılım ücreti olan toplam 25.717,48 TL’nin Haziran, Temmuz, Ağustos ve Eylül 2015 vade tarihli 6.429,37 TL bedelli 4 adet senet ile ödenmenin yapılacağı kararlaştırıldığı, 19/02/2015 tarihinde yoğun kar yağışı nedeniyle davacının iş yerinin çatısının çökmesi ile çatı altında bulunan koltukların, koltuk yapım malzemeleri ile makinelerin zarar gördüğü ve davacının ticari işletmesini tasfiye etmeye mecbur kaldığından bahisle mücbir sebebe dayalı sözleşmenin feshi ve davacının iş bu sözleşmeden dolayı borçlu olmadığının tespiti amacıyla iş bu davanın açıldığı anlaşılmış olup uyuşmazlık, 6098 sayılı TBK’nın 138. maddesi uyarınca taraflarca ön görülemeyen olağanüstü durum nedeniyle sözleşme ifasının imkansız hale gelip gelmediği ve davacının sözleşmeden dönme hakkı bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Hukukumuzda sözleşmeye bağlılık (…) ve sözleşme serbestliği ilkeleri kabul edilmiştir. Bu ilkelere göre, sözleşme yapıldığı andaki gibi aynen uygulanmalıdır. Bir başka söyleyişle, sözleşme koşulları borçlu için sonradan ağırlaşmış, edimler dengesi sonradan çıkan olaylar nedeni ile değişmiş olsa bile, borçlu sözleşmedeki edimini aynen ifa etmelidir. Gerçekten de sözleşmeye bağlılık ilkesi, hukuki güvenlik, doğruluk, dürüstlük kuralının bir gereği olarak sözleşme hukukunun temel ilkesini oluşturmaktadır. Ancak bu ilke, özel hukukun diğer bir takım istisnai ilkeleriyle sınırlandırılmıştır. TBK’nın 138. maddesi ile getirilen “Aşırı ifa güçlüğü” başlıklı yeni düzenleme, öğreti ve uygulamada sözleşmeye bağlılık (ahde vefa) ilkesinin istisnalarından biri olarak kabul edilen “işlem temelinin çökmesi”ne ilişkindir. Ancak “sözleşmeye bağlılık” ilkesi esas olup sözleşmeye müdahale müessesesi istisnai nitelikte bir kurum olmakla yasa koyucu tarafından da bu kurumun uygulanması ancak anılan maddede belirtilen dört koşulun birlikte gerçekleşmesine bağlanmıştır. Bunlar (1) sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü durum ortaya çıkması, (2) bu durumun borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkması yine (3)bu durumun sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirmesi ve (4) borçlunun, borcunu henüz ifa etmemiş olması veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olması halidir. Bu dört koşulun birlikte gerçekleşmesi halinde ise borçlunun, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönme hakkı bulunmaktadır. (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 27/06/2019 tarih 2019/2379 E. 2019/7997 K. Sayılı ilamı) Somut olayda, davaya konu takibe dayanak yapılan senetlerin sözleşme kapsamında verildiği, İstanbul Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı’nın 22/02/2015 tarihli yangın raporuna göre davacının zemin üzeri … katlı iş merkezinin teras katında koltuk imalathanesi olarak faaliyet gösteren iş yerinin çatısında biriken yoğun kar ağırlığından dolayı yaklaşık 3500 m2 sandviç panel çatının kısmen çöktüğü, çöken çatı altında koltuklar, koltuk yapımında kullanılan muhtelif malzemeler ve makinelerin zarar gördüğü anlaşılmıştır. Ancak mahkemece, davacı firmanın oluşan zarar nedeniyle fuar alanında sergileyecek mallarının bulunmadığı ve ticarette yavaşladığı, hatta ticareti terkettiği yönündeki davacı tarafın beyanları esas alınarak mücbir sebebin gerçekleştiğine karar verilmiş ise de bu hususta bir bilirkişi incelemesi yapılmadan, davacının iddiaları ispatlanmadan karar verilmiştir. Nitekim davacının iş yerinin çatısının, 26-31 Ocak 2016 tarihleri arasında yapılacak olan fuardan yaklaşık 1 yıl önce çökmüş olup, bu süre içerisinde davacının ticari faaliyetine devam edip etmediği yahut meydana gelen olayın TBK 138. maddesi kapsamında davacı yönünden aşırı ifa güçlülüğüne sebep olup olmadığı konusunda davacının ticari defter ve vergi kayıtları incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur.
Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; kararın açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı HMK’nın 353-(1).a.6 maddesi gereğince dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/356 E. 2018/192 K. sayılı 02/03/2018 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 4-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE, 5-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafça yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının Hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, 6-Davalı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 7-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,8-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.22/12/2021