Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/531 E. 2022/99 K. 02.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/531
KARAR NO: 2022/99
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2015/1132
KARAR NO: 2018/479
DAVA TARİHİ: 07/12/2015
KARAR TARİHİ: 17/04/2018
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 02/02/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin davalı şirkete yemek hizmeti verdiğini, ancak bakiye 17.507,11 TL’nin ödenmediğini, alacağın tahsili için Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası üzerinden takibe geçildiğini, davalının 12.998,01 TL borcunu kabul edip, bu tutarı takipten sonra ödediğini 4.509,16 TL’lik kısmına itirazı üzerine takibin durduğunu öne sürerek, davalının haksız itirazının iptaline ve % 20 icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında 10/01/2011 tarihli sözleşme akdedildiğini, bu kapsamda davacının müvekkil şirkete hizmet sunduğunu, sözleşmenin 3.maddesi uyarınca, yemek, çay üretimi için gerekli yakıt, doğalgaz, LPG, elektrik giderlerine ilişkin davacıya toplam 4.509.16 TL’lik fatura gönderildiğini, bu faturalara davacının itiraz etmediğini ve davacının bakiye alacağından mahsup edildiğini, davacıya borcunun olmadığını savunarak davanın reddini ve % 20 tazminata mahkumiyetini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “Dava itirazın iptali davasıdır. Davaya konu İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası celp edilmiş, yapılan incelemesinde, Gebze …İcra Müdürlüğünün … sayılı esası üzerinde 17.507,17 TL 29/06/2015 tarihli cari hesap alacağı açıklamasıyla takip başlatıldığı, davalı borçlu vekilince 12.998,01 TL kadar davacı alacağının bulunduğu kabul edilerek bakiye borca ve yetkiye itiraz edilmesi üzerine takibe İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünde devam olunduğu, itirazen durduğu anlaşılmıştır. Mahkememizin 23/01/2017 tarihli alınan bilirkişi raporunda; Dava ve icra takip dosyası, dosyaya sunulan bilgi ve belgeler ile davacının ve davalının ticari defterleri üzerinde yapılan incelemeler sonucu, açıklanan nedenlerle, Sayın Mahkemenin kabulü halinde, Davacının davasına konu ettiği 4.509,16 TL alacak iddiasının, davalının davacıya kestiği 6 adet ve 4.509,16 TL “elektrik bedeli ve doğalgaz bedeli” açıklamaları ile kesilen faturalardan kaynaklandığı, ancak davacı tarafından bu faturaların muhasebe kayıtlarına alınmadığı, Davalının davacıya kestiği faturalarının tarafların aralarındaki 10/01/2011 tarihli Yemek Üretimi ve Sunumu Sözleşmesinin 3. maddesi A-İş alan’ın Yükümlülükleri 16. bendine uygun ve haklı olarak kesildiğinin belirlendiği, Açıklanan nedenlerle davacının davalıdan herhangi bir alacağının olmadığı, davalının takibe itirazının yerinde olduğu kanaatini bildirmiştir. Mahkememizin 27/11/2017 tarihli alınan bilirkişi raporunda; Davacı bu alacağını, AVANS faizi ile birlikte tahsilini talep ettiği, takip tarihinde avans faiz oranının % 10.50 olduğu, davacının takip tarihinden sonra icra dosyasına 03/09/2015 tarihinde 12.998.01 TL borç tutarını ödediği, 06/08/2015 takip tarihinden 03/09/2015 tarihine kadar süreçte, yıllık % 10.5 avans faiz oranı üzerinden, 12.998.01 TL ana para borcuna hesaplanan faiz tutarının, (12.998.01 / 360 x 29 gün x 0.105 = 109.94 TL olduğu, kanaatini bildirmiştir. Tüm dosya kapsamının değerlendirilmesinde; taraflar arasında yemek üretimi ve sunumu sözleşmesi bulunduğu; bununla davalı işverene ait işyerinde davacı işalan tarafından yemek hizmeti sunulması konusunda tarafların anlaştığı, davacı tarafça bu hizmet kapsamında kesilen bakiye fatura bedelinin ödenmediğinden bahisle iş bu davanın açıldığı, taraf defterleri üzerinde inceleme yapılmasına karar verildiği, her iki tarafça da defterlerin incelemeye sunulduğu, davacı taraf kayıtlarında takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 17.507,17 TL alacaklı, davalının ise 12.998,01 TL davacıya borçlu göründüğü ve davalının takip başladıktan sonra kayıtlarında borç görünen tutarı davacı tarafa ödeyerek kendi kayıtlarına göre davacıya borçlu görünmediği, buna karşın davalının davacı tarafa kestiği 4.509,16 TL tutarlı faturaların davacı kayıtlarında bulunmadığı, ilgili fatura içeriklerinin elektrik ve doğalgaz tüketimine ilişkin olduğu yapılan ve denetime elverişli bulunmakla hükme esas alınan bilirkişi raporuyla belirlenmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmenin 3/A maddesinin tetkikinde yemek ve çay üretimi için gerekli doğalgaz, LPG, elektrik tüketim bedellerinin işalan davacıya ait olacağı ve davalı işverenin bu tüketim kalemlerini kendi abonelikleri üzerinden temin ediyor ise aylık olarak bu tüketim bedellerinin işalan davacıya fatura edilip davacıdan tahsil edileceğinin kararlaştırıldığı, davalı tarafça kesilip davacı kayıtlarında bulunmayan 4.509,16 TL tutarındaki faturaların sözleşmenin bu hükümlerine uygun olarak kesilmekle birlikte davacı kayıtlarında bulunmadığı, davalının bu tutarı kendi muhasebe kayıtlarında davacının alacağından mahsup ettiği, davacının sözleşmede öngörüldüğü ve kararlaştırıldığının aksine sözleşme konusu yemek hizmetini davalı işyeri dışında bir yerde temin ettiğine ve bu nedenle davalı işyerinde elektrik ve doğalgaz tüketimine yol açmadığına ilişkin bir kayıt ve ispat vasıtası sunmamış olmakla davalıya sözleşme gereği kararlaştırılan ve davalı tarafça fatura edilen 4.509,16 TL kadar elektrik ve doğalgaz tüketiminden kaynaklı borcu bulunduğu, bakiye cari hesap alacağının kalmadığı kanaatiyle davanın reddine, takibin kötüniyetli yapıldığına dair kanaat ise oluşmamış olmakla tazminat talebinin reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Kararın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, dosya kapsamında alınan her iki bilirkişi raporunda da taraflara ait ticari defterler incelenerek ihtilaflı alacağın davalı şirketin 15/02/2012, 29/02/2012, 08/03/2012, 19/04/2012, 03/07/2012, 25/07/2012 tarihlerinde toplamda 4.509,16 TL bedelli faturalardan kaynaklandığı, taraflar arasında akdedilen Yemek Üretimi ve Sunumu Sözleşmesi’nin işalanın yükümlülüklerini düzenleyen 3. maddedeki “Yemek ve çay üretimi için gerekli yakıt Doğalgaz, LPG, Elektrik tüketim bedeli işalana aittir. İşveren söz konusu tüketim kalemlerini, sistem olarak kendinden temin ediyor ise aylık olarak bu tüketim bedellerini işalana fatura edecek ve tahsilatını işalandan yapacaktır.” hükme dayandırıldığını, davalı tarafça faturalandırılma yapılmış ise de müvekkil şirkete bu harcama kalemleri hususunda bilgilendirme yapılmadığını ve faturaların tebliğ edilmediğini, faturalar ile tek taraflı alacak kalemi yaratmaya çalışılarak fatura bedeline ve içeriğine itiraz etme hakklarının ellerinden alındığını, faturalarda sadece “elektrik bedeli, doğalgaz bedeli” gibi ifadeler yazmakta olup bu bedellerin müvekkilinin yemek üretimi yaptığı mutfağın tüketim bedelleri olabileceği gibi davalı şirketin işyerinin tümüne ait faturalar veya tüm işyerine ait faturalardan daha da yüksek bir meblağ olma ihtimalinin de unutulmaması gerektiğini, yine mahkemece bu faturaların tebliğ kayıtlarının sunulması için davalı tarafa 4 haftalık kesin süre verilmesine rağmen davalının bu kayıtları sunmadığı, kesin süreye rağmen yapılmayan işlemde tarafın o işlemi yapma hakkı ortadan kalkacağı için mezkur faturaların hükme dayanak olarak alınmasının ve itirazın haklı bulunmasının kanuna aykırı olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin 3. maddesindeki hükümde faturalardırma yükümünün davalıda olduğunun ifade edildiğini, somut olayda davalı şirketin basiretsiz davranarak fatura kesmesine rağmen faturayı teslim, tebliğ etmediği gibi faturayı kendi uhdesinde tutarak cari hesaptaki borcundan düştüğü ve faturaya itiraz imkanının ortadan kaldırıldığını, faturalar ile ilgili müvekkiline herhangi bilgi verilmediği için fatura alacaklarının davalı şirketin müvekkile karşı mevcut borçlarıyla takasının söz konusu olmayacağını, takas hakkının kullanılması yönünde bir talep de bulunmadığını, takas hakkı Borçlar Kanununun 139. maddesinde düzenlenmiş olup, aynı tür alacaklar ve borçların muaccel olması şartıyla birbirleriyle takas edilmesi söz konusu ise de ortada herhangi bir takas beyanı bulunmadığını, davalı şirket faturaları tebliğ etmediği gibi herhangi bir bildirim yapmadan takas hakkının kullanıldığının mahkemece varsayıldığını açıklanan nedenlerle kararın hatalı olduğunu beyan ederek İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1132 E. 2018/479 K. sayılı kararının kaldırılmasına kararı verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nun 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nun 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır. Dava, tacirler arası hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı tarafından 29/06/2015 tarihli cari hesap alacağı açıklamasıyla 17.507,17 TL alacağın tahsili istemiyle Gebze … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası üzerinde takip başlatıldığı, davalı tarafından 12.998,01 TL alacak kabul edilerek bakiye kısım yönünden ayrıca yetkiye itiraz edildiği, davalının bakiye borca ve yetkiye itirazı üzerine takibe İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası üzerinden devam olunduğu, davalının borca itirazı üzerine davanın yasal süre içerisinde açıldığı tespit edilmiştir. Taraflar arasında 10/01/2011 tarihinde imzalanan yemek üretimi ve sunumu başlıklı sözleşmede davacı “İşalan”, davalı “İşveren” olarak anılmış, 2.maddesinde sözleşmenin konusu “Yemeğin İşalan tarafından … adresinde yerinde üretim yapılarak, … Şubesi,… , Bursa tesislerinde taşıma olarak İşveren yemekhanelerinde İşveren personeline servis yapılması; İşveren misafirhanesine gelecek özel misafirler için yemek pişirilmesi, servisi, mutfak ve yemekhaneler ile ilgili tüm araç, gereç ve malzemeler ile yiyecek ve içeceğin İşveren tarafından satınalınması, sağlık kurallarına uygun olarak muhafaza edilip servis yapılması, mutfak ve yemekhanelerinin temiz tertipli ve düzenli tutulması iş bu sözleşmenin konusunu oluşturur.” şeklinde açıklanmış, Sözleşmenin 3.maddesinde “Faturalar her ayın 7, 14, 21, 28, 30, 31’de kesilecek, ödemeler ise fatura tarihi itibari ile asgari 45 gün vadeye uygun çeklerle veya vadesinde nakit olarak yapılacaktır.”, ” Yemek ve çay üretimi için gerekli yakıt Doğalgaz, LPG, Elektrik tüketim bedeli işalana aittir. İşveren söz konusu tüketim kalemlerini, sistem olarak kendinden temin ediyor ise aylık olarak bu tüketim bedellerini işalana fatura edecek ve tahsilatını işalandan yapacaktır. Su İşveren tarafından karşılanacaktır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde; davacı şirketin 2012, 2013, 2014 ve 2015 yıllarına ait ticari defterlerinin gerekli açılış ve kapanış tasdiklerinin yapıldığı, davalının 2012, 2013 ve 2014 yıllarına ait ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin yapıldığı, 2012 yılı yevmiye defterinin kapanış tasdikinin yapılmadığı, diğer defterlerinin kapanış tasdikinin yapıldığı, taraf ticari defterleri arasındaki farkın davalı tarafından düzenlenen 15/02/2012, 29/02/2012, 08/03/2012, 19/04/2012, 03/07/2012, 25/07/2012 tarihli toplam 4.509,16 TL bedelli faturadan kaynaklandığı, bu faturaların elektrik ve doğalgaz tüketim bedellerine ilişkin olduğu belirtilmiştir. Mahkemece davalı vekiline faturaların tebliğ edildiğine ilişkin kayıtları sunması için 2 haftalık kesin süre verilmesine rağmen faturaların davacıya tebliğ edildiğine dair bir kayıt ibraz edilmediği anlaşılmıştır. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 08/02/2016 tarihli 2015/4521 E. 2016/549 K. sayılı ilamı; “…Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27/062003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. (Faturalar ve dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın m. 21/2.) Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nın 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır…. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir. (Geniş bilgi için Bkz: Prof. Dr. Sami Karahan, Ticari İşletme Hukuku, 23. Baskı, Eylül 2012, Konya; Sh 111 vd.)…Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir. Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde, borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir..” şeklindedir. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 10/02/2016 tarihli 2015/4576 E. 2016/621 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 08/02/2016 tarihli 2015/5485 E. 2016/550 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 09/12/2015 tarihli 2015/2467 E. 2015/7975 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 11/01/2016 tarihli 2015/4473 E. 2016/19 K. sayılı ilamları da aynı mahiyettedir. Davalı şirketin yevmiye defterinin kapanış tasdiki yapılmadığından defterlerinin usulüne uygun tutulmadığı anlaşılmakla ayrıca faturaların davacı tarafa tebliğ edildiği de ispatlanamadığından, faturalara konu bedellerin taraflar arasındaki sözleşme uyarınca düzenlendiğinin, davacı tarafından verilen hizmetten kaynaklı elektrik ve doğalgaz giderlerine ilişkin olduğunun davalı tarafça ispatlanması gerekmektedir. Mahkemece bu hususta bir inceleme ve değerlendirme yapılmaksızın, davacının faturalar nedeniyle borçlu olduğu yönündeki tespiti hatalıdır. Açıklanan nedenlerle, davalı tarafından düzenlenen 15/02/2012, 29/02/2012, 08/03/2012, 19/04/2012, 03/07/2012, 25/07/2012 tarihli toplam 4.509,16 TL bedelli faturaların, sözleşme kapsamında davacı tarafından verilen hizmetten kaynaklı elektrik ve doğalgaz giderlerine ilişkin olduğuna dair ispat yükü davalı üzerinde olduğundan, mahkemece davalıya bu yöndeki delillerini sunmak üzere kesin süre verilmesi, sunulacak deliller değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1.a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dairemizin kararına uygun şekilde yargılama yapıldıktan sonra yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1132 E.2018/479 K. sayılı ve 17/04/2018 karar tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE, 3-Davacı tarafça yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına,4-Davacı tarafından yatırılan 308,02 TL istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine, 5-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1.g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 02/02/2022