Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/523 E. 2021/1167 K. 17.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/523
KARAR NO: 2021/1167
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/02/2018
NUMARASI: 2015/351 esas – 2018/184 karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
KARAR TARİHİ: 17/11/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;müvekkile alacağa temlik eden …’ın kendisine ait şirkete ticari faaliyet sürdüren aynı zamanda bir şirketler grubunda uzun yıllar icra kurulu üyelikleri bulunan bir kişi olduğunu, ekonomik gücü itibariyle yüksek meblağlı ticari faaliyetleri bulunan bir kişi olduğunu, davalı şirketin anonim şirket olmadan önce S.S Anadolu Hal ve Lojistik İşletmecileri Toplu İşyeri Yapı Kooperatifi olarak faaliyetini sürdürdüğünü, davalı şirketin kooperatif aşamasında arazi üzerinde inşaat faaliyetlerinin yapılması için mevcut durumlarınnı nakit paraya sıkışıklığı nedeniyle durumdan haberdar olan müvekkile temlik eden …’ a kooperatifin % 5 hissesini vermek suretiyle koopertif üyeliği teklifinde bulunulduğunu, …’ ın teklifi kabul ederek kooperatife üye olmaya karar verdiğini, kooperatifin % 5 hissesinin sahibi ve kooperatif üyesi olarak ekonomik gelir elde edeceği düşüncesiyle itirazın iptali davasına konu yapılan icra takibinde belirtilen 2.160.530,49 TL ‘ nin banka dekontları ile kooperatif adına şahsi hesaplardan ödeme yapıldığını, vaat edien kooperatif üyeliğinin verilmediğini, temlik eden adına İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile davalı aleyhinde icra takibi yapıldığını, davalının icra takibine itiraz ettiğini ileri sürerek davalı şirket adına kayıtlı İstanbul İli Tuzla İlçesi … Mah. … pafta … Ada … Parsel sayılı gayrimenkulü üzerine ihtiyati tedbir karar verilmesine, davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’ nün … sayılı dosyasına vaki itirazlarının iptaline, takibin devamına, % 20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili dava dilekçesinde özetle; davanın bir yıllık hak düşürücü sürede açılmadığını, davanın dava şartı yokluğundan dolayı reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkilinin gerek kooperatif olarak faaliyetini sürdürdüğü dönemde gerekse tür değiştirdikten sonra temlik eden şahsa hisse devri gibi yazılı veya sözlü bir taahhüdün söz konusu olmadığını, davacının temlik edene kooperatif hisselerini getirilmediği yönündeki iddiasının yasal dayanaktan yoksun olduğunu, dava dışı …’ ın müvekkili olduğu şirkete borcu bulunan kişilerin talimatı ile yine ödeme yapması için kendisine gönderilen para ve dava konusu ödemeleri yaptığını ileri sürerek davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine, davanın esastan reddine, davacının takip konusu alacağın % 40′ ından aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”Davaya konu İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasının celp olunarak yapılan incelenmesinde dava dışı … tarafından dosyamız davalısı aleyhine muhtelif tarihlerde ve miktarlarda bankalar aracılığıyla gönderilen paralara ilişkin dekontlar dayanak tutulmak suretiyle sebepsiz zenginleşmeden doğan alacak açıklaması ile genel haciz yoluyla icra takibi başlatıldığı, davalının yasal süre içerisinde itirazı üzerine takibin durduğu, icra takibinde alacaklı bulunan … tarafından icra takibine konu alacağın dosyamız davacısı … Ltd. Şti’ne temlik edildiği, yazılı temlik uyarınca temlik alan tarafından işbu davanın açıldığı görülmüştür. Tarafların tüm delilleri celp olunarak dava dosyası ve davalı şirkete ait tüm yasal defter kayıt ve dayanak belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak kök ve ek rapor alınmıştır. Alınan raporların dosyadaki verilere uygun ve denetime açık bulunduğu anlaşılmakla hükme esas alınmıştır. Davaya konu takibe yapılan dayanak belgeler temlik eden … hesabından muhtelif tarihlerde ve bedellerde davalıya toplam 2.160.530,49 TL lik bedelin gönderilmesine ilişkin … Beylikdüzü, … Bankası Tuzla Şubesi ve … Bankası İkitelli şubesine ait dekontlar olduğu görülmüştür. Dava dışı temlik eden …’ın davalı şirkete ( türünü değiştirmeden önceki haliyle kooperatife ) üye olacağı zannı ile yapılan protokol uyarınca kooperatifin bir kısım borçlarını ödemiş olmasına ve kooperatifin Toki nezdindeki işlerine ve diğer bir kısım işlerine yardımcı olmasına karşın davalının temlik edeni kooperatife üye yapmadığını iddia ederken davalı şirket de savunmasında; dava dışı temlik eden …’ın davaya konu takibe dayanak yapılan dekontlardaki ödemeleri davalı şirkete borcu bulunan üçüncü kişilerin talimatı ile ödeme yapmak üzere …’a gönderilen paraları kendisine ödediğini iddia etmiştir. Yani temlik eden …’ı bu ödemeleri gerçekte üçüncü kişilerin nam ve hesabına yapmasına rağmen sanki kendi nam ve hesabına yapıyormuş gibi dekont düzenlenmesini sağladığını, dolayısıyla davacının davalı şirketten talep edebileceği bir alacağının bulunmadığını bildirmiştir. Buna göre taraflar arasındaki somut uyuşmazlık davacıya alacağı temlik eden …’ın davalı şirketin paraların gönderildiği dönemde kooperatif halinde iken …’a kooperatif ortaklığı vaad edilmesi nedeniyle … tarafından davalıya paranın gönderilip gönderilmediği mi yoksa …’ın davalının savunmasında belirttiği gibi davalıya borcu bulunan üçüncü kişilerin ödemelerini … aracılığıyla yapıp yapmadıkları konusunda toplanmaktadır. Bu durumda davalının yaptığı savunmaya göre davacıya temlik eden tarafından kendisine ödeme yapıldığını kabul etmekte ancak bu ödemelerin temlik eden tarafından değil üçüncü kişilerin davalıya olan borçlarına karşın onların talimatı ile yapıldığını savunduğuna göre davalının bu hususu ispatlaması gerekmektedir. Tarafların tüm delilleri celp olunduktan sonra davalı şirketin tüm yasal ticari defter kayıt ve dayanak belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Yaptırılan incelemede davalı şirketin başlangıçta bir kooperatif olduğu ve ortaklarının ödemeleri dışında herhangi bir gelir kaynağının bulunmadığı, ortak ödemeleri dışında kooperatifin üçüncü şahıslardan kredi almalarının da olanaklı olmadığı, temlik eden tarafından yatırılan paraların kaydının bulunmadığı, davalı defterinin 10/09/2012 tarih 23 nolu yevmiye maddesinde 04/09/2012 tarihinde … Bankası A.Ş dekontunda …’dan gelen 480,00 TL havalenin yine …’a havale olarak gönderildiği, ancak havalenin …’dan geldiğini gösteren somut bir banka dekontunun davalı tarafça sunulamadığı, aksine … Bankası A.Ş nin mahkememize verdiği 04/03/2016 tarihli yazı ekinde gönderilen 04/09/2012 tarihli 480.000,00 TL tutarlı dekont incelendiğinde, 480.000,00 TL nin … tarafından … hesabına gönderilmiş olduğu anlaşılmıştır. Davalının incelenen yasal defterlerinde savunmasında belirttiği üzere üçüncü kişilerin şirkete ( eski haliyle kooperatife ) borcu bulunduğuna dair hiçbir kayıt bulunmadığı gibi davacıya alacağı temlik eden …’ın yaptığı ödemeler de kayıtlı olmadığı gibi bu ödemelerin üçüncü kişilerin borçlarına karşılık yapıldığına dair bir kaydın bulunmadığı tespit edilmiştir. Yapılan yargılama sonucunda dosyadaki tüm delillere ve alınan bilirkişi raporlarına göre davalıya davaya konu yapılan ödemelerin alacağı davacıya temlik eden dava dışı … tarafından yapıldığı, savunmada ileri sürüldüğü gibi …’a davalıya yatırılmak üzere üçüncü kişiler tarafından paraların verilmesinden sonra dahi gerçek ödemeyi yapan üçüncü kişi ya da diğer ortak ve şahısların ödeme belgelerini …’dan talep etmeleri ve tahsilat makbuzlarında kendi adlarının olmadığını görmeleri ve bu durumda ödeme belgelerine o tarihte düzeltme yapmış olmaları gereği hayatın olağan akışına uygun ve basiretli bir ödeyen gibi davranmış olma gereğinin doğal bir sonucu olmasına rağmen bunun yapılmamış olması, basiretli bir ödeyen gibi hareket etmeyen kişilerin doğacak sonuca katlanmaış olmaları yasa gereği olduğu gibi temlik eden …’ın mahkememizce yaptırılan ekonomik ve sosyal durumuna ilişkin Emniyet soruşturmasına ilişkin tutanaklardan maddi durumunun davaya konu edilen paraları davalıya göndermeye yeterli olduğu davalı tarafça davaya konu edilen paraların temlik eden … tarafından ödenmesinin arkasındaki gerçeği yani üçüncü kişilerin yaptığı ödemeler olduğu yönündeki savunmasını ispatlayamadığı, vicdani kanaatine varılarak davanın kabulüne” kararı verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ 1-Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; temlik edenin mali durumu bakımından bu kadar yüksek miktarda bir ödemeyi yapmasının mümkün olmadığı, kooperatifin hiçbir zaman nakit sıkışıklığı içerisinde bulunmadığı, kooperatiflerin kredi alabilmesinin önüne hiçbir yasal engel olduğunu olmadığı ve davalı şirketin %5 hissesinin değerinin araştırılmadığı , icra takibine konu yapılan alacağın 2.160.530,49 TL’ye karşılık gelip gelmediğinin araştırılması gerektiği, temlik eden bütün iddialarını sadece dekont ve banka senedine dayandırdığı, bunun yanında sözleşme yazılı belgenin bulunmadığı ve ispat yükünün mahkemece davalı tarafta yorumlanmasının yanlış olduğu, mahkemeye sunulan uzman görüşünü hiçbir şekilde değerlendirilmediği hükme esas alınamadığının gerekçede belirtilmediği, bu durumun adil yargılanma hakkının açıkça ihlal edildiğini gösterdiği , dava dışı ihbar olunan …’ın davadaki beyanlarının tartışılmadığı, Toki yazısında de belirtildiği üzere kamulaştırma bedelinin alıcılar kısmında …, … ve … isminin geçtiği, temlik edenin %5 hisse karşılığı ödediği iddia edilen para toplamının Toki’nin davalı şirketten talep ettiği kamulaştırma bedele denk geldiği, burada sebepsiz olarak zenginleşenin alıcılar olduğu ve temlik edenin fiilinin haksız fiil olduğu temlik edilenin ekonomik durumunun değerlendirilmesinin hatalı olduğu, dava dışı temlik edenin …’ın hangi gerekçelerle kendisine 549.00 TL ‘yi verdiğinin ispat etmesi gerektiği, faturaların değerlendirilmediği ve alacak likit olmadığı halde icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de usul ve yasaya uygun olmadığı belirtilmiştir. 2-Feri müdahil … vekilince sunulan istinaf dilekçesinde özetle; davanın 1 yıllık hak düşürücü sürede açılmadığından dolayı öncelikle usulden reddine karar verilmesi gerektiği, temlik edenin davalı şirkete herhangi bir borç vermediği ve kendisine hisse vaadinde bulunulmadığı, dava dışı temlik edenin farazi beyanları nazara alınarak karar verildiği, bankalardaki ödeme dekontlarında her zaman fiilen bankaya ödeme yapan kişinin ismini yazılı olduğunu ve temlik edenin kötü niyetli davranarak aldığı paraları kendi adına dekont düzenlettirerek bankaya yatırdığı, …’la 03.09.2012 tarihinde 548.000 TL nin gönderildiği ve buna ilişkin havalenin sunulduğu, ekonomik durumun araştırması tamamen temlik edenin beyanına göre yapıldığı belirterek mahkemece verilen kararın kaldırılması talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır.Dava itirazın iptali ve icra inkar tazminat istemine ilişkindir. İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasının incelenmesinde; 13/12/2016 tarihinde 2.160.530,49 TL’nin (sebepsiz zenginleşmeden doğan alacak açıklamasıyla ) tahsili amacı ile takip başlatılmış, ödeme emrinin 11/04/2014 tarihinde tebliği sonucu davalı tarafından süresi içerisinde 15/04/2014 tarihinde itiraz edilmesi üzerine dava ( davacı vekilinin itiraz dilekçesini 18.03.2015 tarihinde tebliğ aldığı na dair şerh düşüldüğü görülmekle) İİK 67. maddesi uyarınca yasal 1 yıllık sürede açılmıştır. Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle, davalı aleyhine İstanbul Anadolu … İcra müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasıyla yapılan takibin sebepsiz zenginleşmeye dayandığı, davalı şirketin anonim şirket olmadan önce … Yapı Kooperatifi olarak faaliyette bulunan ve kooperatif aşamasındayken İstanbul ili Tuzla ilçesinde yaklaşık 1.000.00 m2 tarla vasfında olan bir arazisi olduğu ve kooperatif aşamasında bu arazi üzerinde yapılacak inşaat faaliyetlerinin yapılması amacıyla ekonomik durum itibariyle nakit paraya sıkışıklığının davacı şirkete temlik eden …’ın kooperatifin %5 hissesini vermek suretiyle kooperatif üyeliği teklifinde bulunulduğu ve temlik eden …ın da bu teklifi kabul ederek üye olmaya karar verdiği, banka dekontlarıyla sabit şahsi hesaplardan yapılan toplam 2.160.530,49 TL ‘nin ödendiği, ancak kooperatif üyeliğinin verilmediği , dava dışı temlik eden tarafından yapılan bu ödemelerin iadesinin talep edilmesine rağmen herhangi bir ödeme yapılmadığı belirtilerek davalı aleyhine başlatılan takibe yönelik itirazın iptali ve icra inkar tazminatına hükmedilmesi talep edilmiştir. İstanbul Anadolu … İcra dairesine sunulan alacağın temlik sözleşmesinde sözleşmenin dava dışı … (temlik eden ) ile davacı ( temlik alan ) arasında düzenlendiği ve temlik edilen icra dosyasının İstanbul Anadolu … İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosya alacağı olarak belirtildiği anlaşılmaktadır. Dava dışı …’ın icra takibinde ödenmesini talep ettiği miktardaki ödemenin davalı şirket hesabına yapmasının mümkün olmadığı, şirkete borcu bulunan 3. Kişilerin talimatı ile yine ödeme yapması için kendisine gönderilen para ile dava konusu ödemeleri yaptığı, …’ın bu ödemeleri gerçekte 3. Kişilerin nam ve hesabına yapmasına rağmen 3. Kişilerle muvazaalı hareket ederek sanki kendi nam ve hesabına yapmış gibi gösterdiği iddia edilerek davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir. Mahkemece dava dışı temlik eden …’ın davalı şirket adına ( … Koop.) ödemeyi yapıp yapmadığının araştırılması amacıyla yazılan müzzekkere cevaplarında: -… Bankası A.Ş. Yönünden; 30.07.2012 tarihinde … nolu Toki hesabına … tarafından kamulaştırma bedeli olarak 1.562.478,65 TL yatırıldığı … yönünden 31.05.2011 tarihinde cari hesaptan kooperatif adına 44.891,84 TL tutarında … sicil nolu … Kooperatif emlak vergisi ödemesidir açıklamasıyla Tuzla Belediye Başkanlığı’na … sorgu numarasıyla EFT yapıldığı -… Bankası yönünden ; 04.09.2012 işlem tarihli ve alıcının kooperatif olarak belirtildiği 480.000,00 TL , 04.09.2012 tarihli alıcının … gayrimenkul olarak, 35.000,00 TL, 07.09.2012 işlem tarihli alıcının … olarak, 20.500,00 TL, 10.10.2012 işlem tarihli 3.690 TL bedelli ve alıcının … gayrimenkul olarak belirtildiği ve 21.09.2012 işlem tarihli 6.500,00 TL, 10.10.2012 işlem tarihli 7.470,00 TL bedelli ödeme makbuzlarının dosyaya ibraz edildiği anlaşılmaktadır. Toplu Konut İdaresi Başkanlığınca mahkemeye gönderilen yazı cevabında 1.562.478,65 TL ‘nin 30.07.2012 tarihinde yatırıldığına dair dekont örneği sunulmuş ve bedelin temlik eden tarafından yatırıldığı belirtilmiştir. İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünce mahkemeye gönderilen 16.03.2016 tarihli yazı cevabında dava dışı temlik edenin gerçek kişi ticari işletme kaydının bulunmadığı belirtilmiştir. Bakırköy İlçe Emniyet Müdürlüğünce dava dışı …’ın sosyal ve ekonomik durumu hakkında yapılan araştırma sonucunda birçok özel kurum ve yöneticilerini ve bazı kamu kurumu yöneticilerini uzmanlık alanlarında yönetim danışmanlığı yaptığı, ayrıca bazı kurumlarda icra kurulu üyelikleri, yönetim kurulu üyeliği, denetçi ve denetim kurulu başkanlıkları, profesyonel çalışan ve uzman olarak disiplin kurulu üyeliği, mali işler müdürlüğü gibi görevlerde bulunduğu ve hala bazı görevlerinin devam ettiği, üzerine kayıtlı gayrimenkulün olup olmadığı yönündeki tespit ve araştırma sonucunda İstanbul , İzmir, Giresun gibi yerlerde taşınmazlarının bulunduğu, üzerine piyasa değeri 75.000 TL olan aracın bulunduğu, menkul mal olarak da kendisinin ve eşi mevduat hesaplarının yer aldığı, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasına göre kredi puanlı kriterlerinin en üst seviyelerde olduğu ve bundan dolayı tek bir bankadaki kredi kartının 90.000 TL olduğu yönünde tespitte bulunulmuştur. Bilirkişi tarafından düzenlenen kök raporda özetle: Temlik eden … tarafından icra dosyasına sunulan ödeme belgelerinin incelenmesinde toplam miktarın 2.160.530,49 TL olduğu, davalı taraf bundan ibraz edilen ticari defterlerin incelenmesinde açılış tasdiklerinin süresi içerisinde yaptırıldığı, yaptırması gereken kapanış tasdiklerinin ise; 2010-2011 envanter defteri yönünden yaptırılmadığı, davacının yaptığı ödemelerin davalı ticari defter kayıtlarında bulunmadığı, dosyaya sunulan ödeme yazıları birlikte bir bütün olarak değerlendirildiğinde; dava dışı …’ın toplam 2.160.530,49 TL ‘yi ödediğinin anlaşıldığı ve bu durumda takip tarihi itibari ile davacının bu miktar nazara alınmak suretiyle davalıdan alacaklı olduğu, davalının başlangıçta bir kooperatif olup ortak ödemeleri dışında herhangi bir gelir kaynağının bulunmadığı, davacı tarafından yatırılan paraların bir dayanağının mevcut olmadığı, başka şahısların borçlarının ödenmesi yönündeki iddiaya ilişkin olarak somut bir delil bulunmadığı yönünde tespitte bulunulmuştur. Davalı vekilince UYAP sistemi aracılığıyla gönderilen beyan dilekçesinde dava dışı …, …, … ve …’na davanın HMK 61 maddesi uyarınca ihbarına karar verilmesini talep etmiştir. İhbar bulunan … vekilince sunulan beyan dilekçesinde; davalı taraf yanında fer’i müdahil olarak katılma talebinin bulunduğu, temlik edenin ödemeleri kendi şahsi parasıyla yapmadığı, kendisine ödeme yapması için gönderilen paralar ile bu ödemelerin yapıldığı, o dönemde dava dışı …nun bodrolu çalışanı olarak …’ın çalıştığı, …nun şirketteki hissesi oranında 03.09.2012 tarihinde 549.000,00 TL yi gönderdiği belirtilmiş ve dosyada alınan ve bu havaleye ilişkin düzenlenen banka kayıt örneğinin incelenmesinde … tarafından … nolu hesaptan dava dışı temlik eden …’a 549.900 TL ‘nin gönderildiği, iş bu gönderimle ilgili olarak ise herhangi bir açıklamanın belirtilmediği anlaşılmaktadır. Dava dışı temlik edenin SGK kayıtların incelenmesinde … sicil numaralı işyerinde 06.02.2007-13.03.2013 tarihin tarihleri arasında çalıştığı ve iş bu dava dışı şirketin ticari defterlerinin incelenmesi ile düzenlenen bilirkişi heyeti ek raporunda özetle , dava dışı … Şirketinin ticari defterlerin açılış tasdiklerinin süresinde ve usulüne uygun yapıldığı, temlik edenin çalıştığı dönemlere ilişkin yapılan incelemede 2020-01 döneminden 2.287,51 TL brüt ücret ile başladığı ve 2010-2012 tarihine kadar bu ücretle devam ettiği, ödemelerin kimin tarafından yapıldığının ihtilaflı olduğu ve kayıt – belgenin incelenmesinde bu ödemelerin … tarafından yapıldığının anlaşıldığı, dava dışı …nun şirketinde muhasebe elemanı olarak çalıştığı, kendisine kooperatife yatırmak üzere verilen paraları ödeyenler adına değil de kendi adına yatırılmış olduğunu ve bu sebeple kooperatiften bir alacak talep etmesinin mümkün bulunmadığı yönündeki iddiaların ise ispatlanamadığı, zira temlik eden tarafından yapılan ödeme ve tahsilat makbuzlarında dava dışı kişi ve şirketlerin kendi adlarına olmadığını görünce bu durumda ödeme belgelerinin de düzeltilmiş olmasının hayatın olağan akışına uygun olacağını halbuki ödeme belgelerindeki bu düzeltmeler yapılmasını talep etmemesinin basiretli bir tacir gibi davranma ilkesine aykırılık teşkil ettiğini ve …’ın maddi durumunun araştırılmasındaki bilgi ve belgelerin bu ödemeleri yapabilecek durumda olduğunu gösterdiğinden kök raporda belirtilen görüşte değişiklik olmadığı belirtilmiştir . Prof. Dr. … tarafından düzenlenen Hukuki mütalaada özetle; somut olayda ne hisse devri sözleşmesi kurulduğu ne de geçerlilik şekli olan yazılı şekilde uygun bir hisse devri sözleşmesinin söz konusu olduğu, hisse devri sözleşmesi veya hisse devri vaadi sözleşmesi bir hukuki işlem olduğu için ortaklık sıfatını kazanabilmesi HMK madde 200 ‘ün somut olayda uygulama alanı bulacağı, icra takip dosyasında borç ilişkisinin kaynağı sebepsiz zenginleşme olarak gösterildiği oysa yargıtay kararlarına göre makbuzların bulunması tek başına ispat açısından yeterli olmadığı, zira havalenin bir ödeme aracı olarak var olan bir borcun ödendiğine karine teşkil ettiği, davacının dava dosyası içerisinde yer alan ödemenin ne için yapıldığına dair hiçbir açıklama içermeyen banka dekontları dışında sebepsiz zenginleşmeden veya başkaca bir hukuki ilişkiden doğan alacağın olduğunu gösterir herhangi bir yazılı bilgi ve belgeyi dosyaya sunamadığı ve iddiasını ispatlayamadığı, davaya fer’i müdahil olan kişinin açık ifadesinde de belirtildiği üzere temlik edenin muhasebeci olarak görev yaptığı, ödemelerde işverenin direkt talimatı ile kooperatif veya kooperatif alacaklarına yapıldığı, bir an için işçi muhasebecinin bankadan almış olduğu dekontlara dayanarak sebepsiz zenginleşme davası açabileceğinin kabul edilmesi halinde temsilen işverenler adına hizmet eden kişilerin 3. Kişilere yapılan havalelerde de belli bir süre geçtikten sonra sebepsiz zenginleşme davası açabilecekleri yolunun açılmış olduğu ve bu durumun da hukuka aykırı sonuçlar yaratacağı belirtilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yasal defterlerde de belirtilmiş olduğu üzere 3. Kişilerin kooperatif ve borcu bulunduğuna dair hiçbir kayıt bulunmadığı gibi davacıya alacağın temlik edenin yaptığı bu ödemelerin 3. Kişinin borcuna karşılık yapıldığına dair bir kaydının bulunmadığı, ekonomik ve sosyal duruma ilişkin emniyet soruşturmasındaki yer alan bilgi ve belgelerin bu paraların davalıya göndermesinin hayatın olağan akışına aykırılık teşkil etmeyeceği, ayrıca 3. Kişi yada ortakların ödeme belgelerini …’dan talep etmeleri ve tahsilat makbuzlarında kendi adlarının olmadığını görmeleri durumda ödeme belgelerinde o tarihte düzeltme yapmış olmaları gereğinin hayatın olağan akışına uygun ve basiretli bir tacir gibi davranmanın doğal bir sonucu olmasına rağmen bunun yapılmamış olduğu nazara alınarak davanın kabulüne dair karar verilmiştir. Davaya konu somut olayda ; uyuşmazlık konusu itirazın iptali davasına konu dayanak ödeme belgelerinde belirtilen bedellerinin dava dışı temlik eden … tarafından davalı (kooperatif ) üye olmak amacıyla mı yoksa dava dışı kişi/kişiler adına kooperatife yapılan ödemeler mi olduğu hususudur. Taraflarca sunulan deliller, mahkemece ilgili kurum ve kuruluşlara yazılan müzekkereler sonucunda gönderilen cevabı yazılar birlikte değerlendirildiğinde yapılan bu ödemenin hukuki niteliği ile ispat külfeti üzerinde ayrıca durulması gerekmektedir. İkrar içeriğine göre 3 ayrılmaktadır. A) Basit ikrar (adi ikrar) ; karşı tarafın ileri sürdüğü bir vakanın doğru olduğunun kayıtsız şartsız bildirmesine basit ikrar denilmektedir. B)-Vasıflı ikrar; Karşı tarafın ileri sürdüğü vakanın doğru olduğunun bildirilmesi ancak bunun hukuki niteliğinin iddia edilen den başka olduğunun belirtilmesidir. ”…davalı, karşı tarafın ileri sürdüğü maddi vakıanın varlığını (havale ile para gönderildiğini) kabul etmekle birlikte, onun hukuki niteliğinin (vasfının), ileri sürülenden başka olduğunu bildirmek suretiyle gerekçeli inkarda (vasıflı ikrar) bulunmuştur. Öğreti ve uygulamada kabul edildiği üzere vasıflı ikrar (gerekçeli inkar), bölünemeyen ikrarlardan olduğundan bu durumda ispat yükü davacıdadır.(Bkz. HGK.nun aynı yöndeki 12.3.2003 tarih, 2003/3-118 esas ve 2003/158 karar; 9.6.2004 tarih, 2004/4-362 esas ve 2004/347 karar sayılı kararları) Öte yandan davacı, delil olarak yurtdışından garanti bankası aracılığı ile yaptığı havaleye dayanmışsa da, havale kural olarak bir ödeme vasıtasıdır. Başka bir ifade ile havalenin, mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı yolunda yasal bir karine mevcuttur. Bu yasal karinenin aksini (havalenin borcun ödenmesinden başka bir amaçla yapıldığını) iddia eden bu iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür. (Yargıtay 13.Hukuk Dairesi 2.11.2017 6382/10653 K sayılı ilam ) ”…davalının, davacı tarafça, kendisine dava konusu 14.000 Euronun gönderildiğini ikrar ettiği, ancak davacının iddia ettiğinin aksine paranın ödünç olarak değil, komisyon ücreti olarak kendisine gönderildiğini savunduğu, dolayısıyla davalının vasıflı ikrar da bulunduğu, bu durumda somut olayda, havaleci durumundaki davacı şirket, yasal karine gereği, davalıya yaptığı dava konusu havalenin, ödünç olarak gönderildiğini ispatlamak zorunda olduğu,davacı başkaca kesin delillerle bu hususu ispatlayamamış olduğu gibi davacı vekilinin yemin deliline de dayanmayacaklarını belirttiği gerekçesi ile davanın ve şartları oluşmadığından kötü niyet tazminatının reddine” karar verilmiş ve bu karar onanmıştır. Yargıtay 19.Hukuk dairesi 13.06.2016, 2192/10509
”…Davacı, davalıya karz ilişkisine dayalı olarak borç para verdiğini ve geri ödenmediğini ileri sürerek, verdiği paranın davalıdan tahsili amacıyla başlattığı takibe vaki itirazın iptali istemiyle eldeki davayı açmıştır. Davalı ise, gönderilen paranın borç olarak gönderilmediğini, yirmi üç kişi ortak kullandıkları bir arazinin davacıya devredildiğini ve bu arazinin istimlak edildiğini, davacı tarafından gönderilen paranın istimlak sonucu davacıya ödenen paradan kendi hissesine düşen para olduğunu, banka havalesinde de borç olduğuna dair bir açıklama bulunmadığını belirterek davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davalı tarafından, kamulaştırma bedelinden kendi hissesine düşen paranın gönderildiği iddia edildiği, dolayısıyla ödemenin aksini söyleyen davalının bu iddiasını yazılı belge ile ispat etmesi gerektiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de; havale bir ödeme vasıtası olup, var olan bir borcun ödendiğini gösterir. Bu karinenin aksini havaleyi gönderen şahsın ispat etmesi gerekir. Davalı, karşı tarafın ileri sürdüğü maddi vakıanın varlığını kabul etmekle birlikte, onun hukuki niteliğinin (vasfının), ileri sürülenden başka olduğunu bildirmek suretiyle gerekçeli inkarda (vasıflı ikrar) bulunmuştur. Öğreti ve uygulamada kabul edildiği üzere vasıflı ikrar (gerekçeli inkar), bölünemeyen ikrarlardan olduğundan bu durumda ispat yükü davacıdadır. Davacı taraf, davaya konu paranın borç olarak verildiği yolundaki iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür; buna bağlı olarak, davalı savunmasını ispat ile yükümlü olmayacaktır.Ayrıca, davacı, davalı tarafa yemin teklifinde bulunmuş ise de yemin deliline de dayanmamıştır. O halde, mahkemece, ispat yükünün davacı üzerinde olduğu gözetilerek ve tarafların sundukları deliller değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, mevcut olayda ispat yükü ters çevrilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.” yargıtay 13.Hukuk Dairesi 25.6.2019 19251/7728 C) Bileşik ikrar : Bileşik ikrarda bulunan taraf, diğer tarafın ileri sürdüğü vakıayıikrar eder. Fakat ikrarına bu vakıdan çıkan hukuki sonucu hükümden düşüren ve ilgili bulunmayan başka bir vaka ekler. Bileşik ikrarı kendi arasında bağlantılı ve bağlantısız bileşik ikrar olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Bağlantılı bileşik ikrarda; ikrar edilen vakıa ikrar edilen vakıa arasında doğal bir bağlantı vardır. Bağlantısız bileşik ikrar de ise itiraf edenin ikrarına eklediği vakıa ile ikrar edilen vakıa arasında hiçbir bağlantı bulunmamaktadır. Davaya konu somut olayda; davalının kendisine yapılan ödemelerin varlığını ikrar ettiği fakat dava dışı temlik eden kişinin bu paraları davalı şirkete borcu olan 3. Kişiler adına ödediğini ifade ettiği, bu haliyle davalının açıklamalarının yukarıdaki bilgiler ışığında bileşik ikrar niteliğinde olduğu , ispat yükünün davalı tarafta bulunduğu ve davalının dava dışı temlik edenin yaptığı ödemelerin davalı şirkete borcu bulunan 3. Kişilerin borçlarından dolayı yapıldığının dosyada yer alan bilgi ve belgeler ve sunulan deliller değerlendirildiğinde ispat edemediği, temlik eden …’ın gerçekleştirdiği faaliyetler ve dekontlarda ödemelerinin sabit olduğu anlaşılmakla; HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, hükme esas alınan ve denetime elverişli bilirkişi raporuna , yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, hukuki mütalada yer alan tespitlerin yukarıda açıklandığı üzere uygun düşememesi dosya kapsamına uygun düşmemesine göre; davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b.1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b.l bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınan 98,10 TL’nin başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 147.585,83 TL’nin istinaf karar harcından, davalı tarafından yatırılan 36.897,90 TL’nin harcın mahsubu ile bakiye 110.687,93 TL’nin istinaf eden davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, 4-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davalıya ilk derece mahkemesince iadesine, 5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361/1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 17/11/2021