Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/513 E. 2021/1166 K. 17.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/513
KARAR NO: 2021/1166
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/10/2017
NUMARASI: 2015/170 esas – 2017/778 karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 17/11/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 27/06/2012 tarihinde meydana gelen … marka cihazın arızalanmasıyla ilgili olarak, dava dışı ve müvekkili şirketin sigortalısı … A.Ş ekspertiz tarafından yapılan hasar tespit raporundaki açıklamalar ve mahalde yapılan kontrollere göre cihazın davalı şirkete ait trafoda elektriklerin yanlış bağlanması neticesinde bölgede iş yapan tüm işletmelerde sorun yaşandığı gibi sigortalıya ait klimanın da bu sebeple zarar görüp onarımının mümkün olmadığının tespit edildiğini ve bu hasar sebebiyle sigortalı dava dışı şirkete 31/07/2012 tarihinde 15.291,00 TL hasar ödemesi yapıldığını, bu alacağın tahsili amacıyla İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında sigortalıya ödenen bu alacağın hasara sebep olan davalı şirketten rücuen tahsili amacıyla yapılan icra takibine haksız olarak itiraz edildiğini belirterek anılan icra dosyasındaki davalı itirazının iptaline, takibin devamına ve alacağın % 20 si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, zira 6098 sayılı TBK 73.maddesi uyarınca rücu isteminin 2 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğunu, itirazın iptali davasının bir yıllık hak düşürücüsü süre içinde açılması nedeniyle bu sebeple davanın reddinin gerektiğini, bunun dışında 12/09/2006 tarihli resmi gazetede yayınlanan Elektrik Piyasasında Dağıtım Sisteminde Sunulan Elektrik Enerjisinin Tedarik Sürekliliği, Ticari ve Teknik Kalitesi Hakkındaki Yönetmeliğin Geçici 1.maddesinin 11.bendine göre, tazminata ilişkin başvuruların, elektrik enerjisinin tekrar tesis edildiği günden sonraki 5 gün içinde yapılması ve başvuruların dağıtım şirketi tarafından 20 iş günü içinde değerlendirilerek işleme konulması gerektiğinin açık olduğu, ancak müvekkili şirkete süresinde herhangi bir müraacatın olmadığını, ayrıca aynı maddenin 12.bendine göre de, zarar gören teçhizatın tamir masrafını belgeleyen faturanın ibraz edilmesi ve bu zararın elektrik kesintisi ya da dalgalanmadan kaynaklandığının belgelenmesi halinde tazmin edileceğinin belirtildiğinin, dava konusu hasar bedelinin müvekkili şirketin dağıtım şebekesinin işletilmesinden kaynaklanmadığını, herhangi bir kusurlarının bulunmadığını, bu sebeple davanın reddi gerektiğini, müvekkili şirketin sorumluluğunun olabilmesi için eylemle zarar arasında bir illiyet bağının bulunmasının zorunlu olduğunun, somut olayda bu koşulun da bulunmadığını belirterek haksız davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”… İSBİ yetkililerin düzenlendikleri 24/06/2012 tarihli tutanakta özetle; 23/06/2012 gününü 24/06/2012 gününe bağlayan gece, sıralı elektrik kesintisi sonrasında güvenlikten gelen ihbar üzerine serbest bölgeye gelen elektrik şefi …’ın ilk kontrolde o sırada çalışmakta olan yangın pompalarının ters döndüğünü farkettiği ve bunun üzerine yapılan kontrolde şebeke enerji faz sırasının ters olarak bölgeye geldiği ve asansör UPS ve bölge kullanıcı firmalarından sigortalı olan …AŞ’nin bilgisayar odasında bulunan klimaların çalışmadıklarının tespit edildiğinin açıklandığı ve bu hususun davalı şirkete derhal bildirildiği ve aynı bölgede faaliyette bulunan başka bir şirketin de makina motorlarının ters döndüğü, hava kompresörlerinin arıza yaptığı ve tüm makinaların durdurulmak zorunda kalındığının öğrenildiği, daha sonra BEDAŞ ekibi tarafından arızanın giderilerek faz sırasının normal hale getirilmiş olduğu, teknik ekiple jeneratörlerin sırayla devre dışı bırakılıp şebekenin normal duruma getirildiği ve arıza sırasında yapılan tespitlerde klima kompresörlerin çalışmasıyla bilgi işlem odası içinde sıcaklığın 21-22 derece olması gerekirken 40 derecelere ulaştığı ve duruma acilen müdahele edilip yedek kompresörün değişimi yapılıp odanın soğutulmaya devam edildiği, ancak bu arada kompresörler üzerinde teknik elenanlarca yapılan kontrollerde, 3 faz motror sargısından yanık kokusunun geldiği, ölçü aletiyle yaılan ölçümde sargı uçlarının kısa devre gösterdiği ve klima içindeki yağın bozulmuş olduğunun belirlendiği görülmektedir.Hasar ihbarı üzerine davacı sigorta şirketi tarafından yaptırılan ekspertiz incelemesinde de kompresörlerin test edilmesi üzeirne sargı uçlarının kısa devre yaptığı, yağ ve borularından yanık kokusunun geldiği, yağın bozulmuş olduğu, mekanik aksan ve pistonların bozulduğu … personelinin trafo merkezinde fazların yanlış sıralamayla bağlaması nedeniyle motorların ters döndüğü ve mekanik aksanlarda hasar oluştuğu açıklanmıştır. Dosyada mevcut bulunan bilirkişi raporundaki teknik açıklamalarında hasar gören klimanın kompresör motorlarının 3 fazlı olup, kompresörlerin ilk kurulmaları sırasında elektrik bağlantıları kontrol edilerek, doğru bağlantının sırasıyla, kompresörlerin doğru değerde ve doğru yönde basınç değeriyle çalışacağı, bağlantılarda kontrol edildikten sonra cihazın montajının tamamlanması gerektiği, sigortalıya ait klima kompresörlerinin mekanik aksanından kaynaklı bir arızanın oluştuğu, aynı arızanın başka işletmelerde de meydana geldiğinin dosyadaki delillerle sabit bulunduğu, cihazın ve arızalı kompresörlerin incelenmesi neticesinde klimadaki hasarın davalı şirket personelinin yine davalıya ait olan trafoda fazları yanlış bağlamasından kaynaklandığı, sigortalıya ait işyerinin iç elektrik tesisatından kaynaklanmadığı, elektrik enerjisi dağıtımında süreklilik ve kalitenin önem arz ettiği ve davalı şirketin elemanlarının kusurlu işlemi neticesinde hasarın oluştuğu ve tüm kusurun davalıda olduğu kabul edilmekle davacı tarafından sigortalısına ödenen hasar bedelini davalıdan rücuen isteyebileceği kabul edilmiştir. Mahkememizce itibar edilen bilirkişi raporunda, hasar bedelinin servis ve işçilik bedeliyle birlikte toplam 12.919,32 USD olup, poliçedeki 1.000,00 USD muafiyet tenzili sonrası hasarın 11.919,32 USD olarak belirlendiği, poliçede davacının zararın % 65 ‘ine teminat verdiği zira geri kalan % 35 ‘lik kısmının dava dışı… sigorta şirketi tarafında müşterek sigorta esasına göre sigortalandığı, bu durumda davacı sigorta şirketinin % 65 oranındaki hissesine tekabül eden miktarın 7.747,55 USD olduğu, poliçede hasarın müşterinin isteğine bağlı olarak ödeme tarihindeki Merkez Bankası döviz satış kuru karşılığı TL veya USD olarak ödeneceğinin açıklandığı, davacı tarafından ödemenin TL olarak yapıldığı, bu durumda 7.747,55 USD hasar bedelinin ödeme tarihindeki Merkez Bankası döviz satış kuru üzerinden TL olarak belirlenmesi gerektiği, ayrıca poliçede esas alınacak döviz kurunun 1 USD’nin 1.8198 TL olarak kararlaştırıldığı, oysa, davacı tarafından daha düşük kur esas alınarak 24/06/2012 tarihinde 1 USD’nin 1.8065 TL olarak kabulüyle hesap yapıldığı, buna göre taleple bağlılık ilkesi gereğince ! USD’nin 1.8065 TL olarak dikkate alınması gerektiği, 7.747,55 USD X 1,8065 TL şeklindeki hesaba göre hasar bedelinin 13.995,94 TL olarak tespit edildiği, davacının isteyebileceği miktarın 13.995,94 TL olduğu kabul edilmiştir. Hasar bedelinin ödendiği tarihten itibaren faizin istenebilir olduğu, bu durumda ödemenin yapıldığı 08/08/2012 tarihinden icra takip tarihi olan 28/03/2013 tarihine kadar geçen sürenin 231 gün olup, davacı tarafça yıllık % 9 oranında yasal faiz istendiği dikkate alınarak ve anılan dönemde yasal faizin yıllık % 9 olduğu da tespit edilmekle 13.995,94 TL’nin 231 gün için % 9 oranından hesaplanan faizinin 808,26 TL olduğu, buna göre asıl alacak 13.995,94 TL ve işlemiş faiz 808,26 TL olmak üzere toplam 14.804,20 TL’nin davalıdan istenebilir olduğu, davalının icra dosyasındaki itirazının bu miktar için haksız olup iptali gerektiği kabul edilmekle davanın tespit edilen miktar üzerinden davanın kısmen kabulüne ilişkin hüküm kurulmuştur. Her ne kadar davacı taraf icra inkar tazminatı isteminde bulunmuşsa da alacağın hasar bedeline ilişkin olup likit bulunmadığı ve yargılama neticesi belirlendiği açık olduğundan icra inkar tazminat istemi yerinde görülmemiş ve bu talebin reddine ”karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İİK madde 67 uyarınca davanın süresinde açılmadığı, zaman aşımına uğradığı, huzurdaki davanın aynı zamanda esastan kaldıırlması gerektiği, Elektrik İç Tesisleri Yönetmeliğince konulması zorunlu olan binanın sayaç girişine veya daire içine tesisatı besleyen küçük akım rölesinin konulmadığı ve bu önlemin alınmadığı, aynı zamanda kullanılan cihazların uzun süreden beri kullanımdan kaynaklanan yıpranma ve ömürlerinin doldurma gibi nedenlerle arızalanmalar söz konusu olabileceği, iç tesisat uzantısı priz ve prize takılı cihazın fişinin gevşek olması, eskime gibi hallerde kullanıcı yani abonenin sorumlu olduğu, binanın elektrik kofra ve panosu ile bina içindeki kablolar, müşteri tarafından test edilmiş olup müşterinin mülkiyetinde olan kısımlar olduğu, davacı tarafın bu olayı zenginleşme aracı olarak kullandığı, bilirkişi raporlarında daha önce davacı sigorta şirketince tek taraflı olarak düzenlenen ekspertiz dosyasının hiçbir değerlendirmeye tabi tutulmaksızın aynen kabul edildiği, mahkemece hatalı karar ve denetime elverişsiz bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm tesis edildiği, tazminata ilişkin başvurularının 5 gün iş günü içerisinde yapılması ve bu başvuruların dağıtım şirketi tarafından 20 iş günü içerisinde değerlendirmesi gerektiğinin Elektrik Piyasasında Dağıtım Sisteminde Sunulan Elektrik Enerjisinin Tedarik Sürekliliği, Ticari ve Teknik Kalitesi hakkındaki yönetmeliğin geçici 1. Maddesinde belirtildiği, ancak meydana gelen hasara yönelik davacı şirket veya dava dışı sigortalı tarafından herhangi bir başvuru yapılmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmesi gerektiği iddia olunmuştur .
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır. Dava; sigortacının, dava dışı sigortalısına aralarındaki sigorta poliçesine dayanarak ödediği hasar bedelinin, hasardan sorumlu olduğunu iddia ettiği davalıdan 6102 Sayılı TTK’nun 1472. maddesi uyarınca rücuen tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı takip dosyasında, davacı tarafından ( Açıklama: 31.07.2012 hasara konu rücu bedelidir) 15.291,00 TL asıl alacak ve 897,35 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 16.188,35 TL alacağın tahsili istemiyle 26/03/2013 tarihinde davalı ve …A.Ş.. aleyhine başlatılan icra takibine ilişkin ödeme emrinin davalıya 03/04/2013 tarihinde tebliğ edildiği belirtilmiş olup, davalı vekilince 08/04/2013 tarihinde itiraz dilekçesi sunulmuş ve borçlu tarafından yapılan itirazın davacıya tebliğ edildiğine dair dosyada herhangi bir bilgi ve belgenin bulunmadığı de bu haliyle davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır. Davacı sigorta şirketi tarafından, dava dışı sigortalı … A.Ş. isimli işyeri için 02.10.2011/2012 tarihlerini kapsayan, İşyeri Paket Sigorta Poliçesi düzenlenmiş, dava konusu hasar 23/06/2012 tarihinde meydana gelmiş, poliçede riziko adresi yazan büroda bulunan demirbaş, tesisat, klima ve bilgisayarlar ile davacı dava dışı sigortalı tarafından yapılan tüm mal masraflar nedeniyle 650.00 USD müşterek sigorta esası ile davacı sigorta şirketinin %65, dava dışı … sigorta A.Ş. ‘nin %35 oranıyla sigortalandığı ,dosya kapsamından davacı sigorta şirketi tarafından 8.397,55 USD hasar ödemesi yapıldığı anlaşılmıştır. Rücu ve halefiyet, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 22/03/1944 Tarih E. 37, K. 9, R.G. 03/07/1944 sayılı kararında “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava olmayıp; aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmıştır. 6102 sayılı TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472.maddesinde ise “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir. Dosya kapsamında yer alan sigorta sözleşmesi ve ödeme belgesi dikkate alındığında, davacının aktif dava ehliyetinin bulunduğu anlaşılmıştır. Davaya konu uyuşmazlıkta, davalı tarafça TBK’nun 73. maddesinde belirtilen 2 yıllık zaman aşımı süresinden sonra huzurdaki davanın açıldığı ileri sürülerek zaman aşımı definde bulunulmuş ve mahkemece 27.02.2017 tarihli celsede zaman aşımı definin hasarın meydana geldiği ( 27.06.2012) ve icra takibinin yapıldığı tarih (26.03.2013) nazara alınmak suretiyle reddine dair karar verildiği belirtilmiş olup mahkemece verilen kararın dosya kapsamına uygun olduğu anlaşılmaktadır. Ticari paket sigortası hasar raporunu incelenmesinden ; Riziko mahalline gidildiği ve yapılan görüşmede bilgi işlem odası olarak kullanılan yerde yaklaşık 3 gün önce klima arızasının meydana geldiği ve gece yarısı saat 01.00 Sularında serbest bölgenin bağlı olduğu trafoda elektriğin yanlış bağlanması neticesi bölgede iş yapan tüm işletmelerde sorun yaşandığını, kendilerinde klima kompresörlerin hasar gördüğünü ve toplamda 6 adet kompresörün stop ettiğini, olayın sabah gelince fark edildiğini ve normal şartlarda bilgi işlem odası ısısının 21-22 derece olması gerekirken bir anda 40 dereceyi ve fazlasını gördüklerini, teknik servisin acilen çağırıldığını ve oluşan hasarın karşılanması için sigorta şirketine haber verildiği, arızanın kompresörlerin tespit edildiği ve sargı uçlarının kısa devre gösterdiği , ayrıca yağ çıkışı borularından yanık kokusu geldiği , yağın bozulmuş olduğunun belirlendiği bu deliller sonucunda kompresörlerde ki mekanik aksamın hasarlı olduğu ve sıkışma yaptığı içinde sargıları yaktığının tahmin edildiği ve sonrasında Serbest Bölge ile görüşüldüğü, alınan bilgiler doğrultusunda bölgenin bağlı olduğu trafik merkezinde … A.Ş. personelinin fazları yanlış sıralamada bağladığı ve bu yüzden motorlarının ters döndüğü dolayısıyla mekanik aksamın tamamen kullanılamaz duruma geldiğini saptandığı belirtilmiştir. Sigorta uzmanı, İ.T.Ü makine fakültesi öğretim üyesi ve İ.T.Ü. Elektrik mühendisi öğretim üyesinden oluşan bilirkişi heyetince düzenlenen raporda; hasar gören klima kompresörlerinin üretici firma speklerine göre kompresör motorlarının 3 fazlı olup kompresörlerin ilk kurulumları sırasında elektrik bağlantıları kontrol edilerek, doğru bağlantı sırası ile kompresörlerin doğru değerde ve doğru yönde basınç değeri ile çalışacağı bağlantılar kontrol edildikten sonra cihazın montajının tamamlandığı, olay gecesi kompresörlerde mekanik aksamdan kaynaklı bir arızanın meydana geldiği, eş zamanlı olarak bölgede birbirinden uzakta başka işlerle meşgul olan ve o sırada motor çalıştıran tüketiciler de de aynı sorun meydana geldiği, bu durum 24.06.2012 tarihli tutanakta tespit edildiği gibi … trafosu içinde veya AG çıkışının devamında kablolarda yapılan arıza giderme işi sırasında, ek yapılan kabloların faz sıraları kontrol edilmeden yanlış sırada bağlanmaları nedeniyle meydana geldiği, bu durumda doğru elektrik bağlantısı ile tek yönde sağlanan soğutucu gazın iletiminin sağlanamadığı, motorun aşırı yük şartlarına maruz kaldığı, meydana gelen olayda da motor koruma sistemi devreye gelene kadar motor sargılarının izolasyonları kavrularak zarar gördüğü ve aşırı ısıdan kompresör içindeki yağın niteliğinin bozulduğunun anlaşıldığı, bu haliyle bölgedeki elektrik dağıtım işinden sorumlu kuruluşun … olması nedeniyle meydana gelen olayın … kontrolündeki trafonun AG tarafından meydana geldiği, toplam hasar bedelinin … A.Ş.’yi rücu edebileceği, toplam hasar miktarının 12.919,32 USD olduğu, 1.000 USD muafiyet tenzili sonrası 11.919,32 USD hasar miktarının davacı sigorta şirketinin %65 hissesi karşılığı 7.747,55 USD olduğu görüş ve tespitinde bulunulmuştur. Bilirkişi heyetince düzenlenen ek raporda; daha önceki raporun keşif yapıldıktan sonra yeniden düzenlendiği teknik açıdan herhangi bir değişiklik yapılmasına gerek olmadığı ve buna göre davacı sigorta şirketi ile dava dışı sigorta nezninde 27.06.2012 tarihinde cihazlarda oluşan hasar ve zararın taraflar arasında geçerli poliçeye göre tanzim olunarak talep olunabileceği ve icra takip dosyasında 15.291 TL asıl alacak, 897,35 TL (yıllık %9 faiz olmak üzere) 16.188,35 TL toplam alacağa yönelik davalı taraf yapılan itirazın yerinde görülmediği belirtilmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; dava konusu hasarın hangi nedenden kaynaklandığı, oluşan zarardan davalının kusur ve sorumluluğunun ya da kusursuz sorumluluğunun bulunup bulunmadığı ve zararın miktarı noktalarında toplanmaktadır. Elektronik cihaz sigortaları genel şartlarının teminat kapsamı başlıklı 1. Maddesinde ”sigortacı bu poliçe ile bu poliçenin ayrılmaz cüzünü teşkil eden ekli cetvelde cinsi, sayısı, yapım yılları, niteliği ve sigorta kıymetleri yazılı, münferit ünite veya muhtelif birimler halinde belirtilmiş olan elektronik makine, teçhizat veya bilgi işlem sistemlerinin deneme devresinden sonra normal çalışır halde iken veya aynı işyerinde temizleme, bakım, revizyon ve yer değiştirme esnasında veya dururken, önceden bilinmeyen ani ve beklenmedik her türlü sebepten ve ezcümle -işletme personelinin veya 3. Kişilerin ihmali, kusuru, hatası, dikkatsizliği veya sabotajından -sigortalı kıymetlerinin bulunduğu mahallelerde yapılan hırsızlık veya hırsızlığa teşebbüsten -hatalı dizayn ve malzemeden -kısa devre, yüksek voltaj ve endüksiyon akımının etkilerinden -yangın, yıldırım, her nevi infilak ve bunlar sebebiyle yapılan söndürme, yıkıma ve kurtarma ameliyelerinden -kavrulma, kararma, duman ve isten -deprem hariç fırtına, sel, seylap, yer kayması, toprak çökmesi gibi bir afetlerden -su ve rutubet etkisi ve bunlardan doğan korozyon hasarından -istisna edilmeyen diğer hallerden, husule gelen maddi ziyade hasarların gerektirdiği tamirat masrafları ve ikame bedellerini temin eder. ”Hükmü yer almaktadır. Davaya konu somut uyuşmazlıkta hükme esas alınan bilirkişi heyetince düzenlenen rapor ve diğer bilgi ve belgeler nazara alındığında, kompresörlerin incelenmesi sonucunda içlerindeki bobinlerden yanık kokusunun geldiği, kompresörlerin arızalanış şeklinin içindeki sargıların aşırı akım neticesinde yanması olduğu, olay sırasında elektrik sisteminden kaynaklı arızaların eşzamanlı olarak bölgede birbirinden uzakta başka işlerle meşgul olan ve o sırada motor çalıştıran tüketicilerde de meydana geldiği, meydana gelen olayın …’a rapor edildikten sonra kabloların faz sıralarının düzeltildiği ve sistemin normal çalışır hale getirildiği, kompresörde doğru faz sırası ile tek yönde sağlanan soğutucu gazın iletiminin faz sırasının değiştirilmesi neticesinde sağlanamadığı ve motoru aşırı yük eklendiği, meydana gelen olayda da motor koruma sisteminin devreye girene kadar motor sargılarının izolasyonları kavurarak zarar gördüğü, aşırı ısıdan kompresör içindeki yağ niteliğinin bozulduğu , her ne kadar davalı tarafından arızalarının dava dışı sigortalının sorumluluğu nedeniyle meydana geldiği ve binanın iç tesisatından kaynaklandığı itirazı yapılmış ise de meydana gelen arızanın …’ın arıza ekibinin kendi kusuru ile fazları yanlış bağlamasından kaynaklandığı, ve bu nedenle bedaş’ın %100 kusurlu olduğu yönünde tespitte bulunulmuş ise de; dava dışı sigortalının elektrik enerjisinin olumsuz etkilerinden korunmaya yarar kaçak rölesi taktırıp taktırmadığı, bu durumun müterafik kusura etkisi araştırılarak bilirkişi heyetinden denetime açık, hükme esas teşkil edecek ek rapor tanzim edilmesi istenerek oluşacak sonuç dairesinde karar verilmesi gerekmektedir.
Kabule göre de; Elektrik Piyasasında Dağıtım Sisteminde Sunulan Elektrik Enerjisinin Tedarik Sürekliliği, Ticari ve Teknik Kalitesi hakkındaki yönetmeliğin geçici 1. maddesinin 11. bendi ”…tazminata ilişkin başvurular elektrik enerjisinin tekrar tesis edildiği günden sonraki 5 iş günü içinde yapılmalıdır. Başvurular dağıtım şirketi tarafından 20 iş günü içerisinde değerlendirilerek işleme konulur. Ödemeler tazminatın kesinleşmesini takip eden ilk elektrik faturasının toplam meblağında indirim yapılmak suretiyle tüketiciye ödenir. Tazminat bedelinin elektrik faturasının toplam meblağını geçmesi durumunda, artan kısım bir sonraki elektrik faturasına yansıtılır” hükmü yer almakta ise de; düzenlemenin emredici bir hüküm olmayıp, madde metninden de anlaşılacağı üzere zarar görene verilmiş bir ödev değil hak niteliğindedir. Zararın tazmini için başvurulmamış olması hakkın kaybı anlamına gelmediğinden davalının bu yöndeki itirazları yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun bu yönden kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353.1.a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dairemizin kararına uygun şekilde yargılama yapıldıktan sonra yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İstanbul 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/170 E. 2017/778 K. sayılı 09/10/2017 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE, 3-Davalı tarafça yatırılan 85,70 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına, 4-Davalı tarafça yatırılan 284,21 TL istinaf karar harcının talep halinde iadesine 5-Davalının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1.g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 17/11/2021