Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/506 E. 2021/1081 K. 27.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/506
KARAR NO: 2021/1081
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2015/581 Esas
KARAR NO: 2018/579
KARAR TARİHİ: 05/07/2018
DAVA: İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 27/10/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;davacı … şirketi ile dava dışı … A.Ş. arasında sigortalı işveren olarak dava dışı … A.Ş. ve/veya Taşeronları ve/veya alt Taşeronları ve/veya Süpervizörleri tarafından inşası üstlenilen … konut ve İş merkezi İnşaat projesi kapsamında … nolu, İnşaat Tüm Riskler Sigorta Poliçesi (İnşaat Ali Risk sigorta Poliçesi) imzalandığını. Yine dava dışı … A.Ş. ile borçlu … Ltd. Şti. arasında … Projesinde özel güvenlik hizmetlerinin verilmesine ilişkin imzalanmış Özel Güvenlik Hizmet Sözleşmesi bulunduğunu, iş bu sözleşmeye göre, borçlu şirket dava dışı müvekkil şirket sigortalısının … Projesinin güvenliğini sağlamayı taahhüt ettiğini, 01.08.2013 tarihinde sigortalı kıymet riziko adresinde … adıyla anılan AVM ve Konut Projesi alanında bulunan inşaat şantiye deposunda, … A.Ş.’nin tesisat işlerinin alt yüklenicisi … Ltd. Şti. Firmasının deposunda hırsızlık olayı meydana geldiğini, ekspertiz raporunda; inşaatın etrafının çevrili olduğu ve aktif olarak kullanılan 2 giriş kapısında 24 saat güvenlik görevlilerinin bulunduğu, hırsızların inşaata araçla ilk geldikleri yer olan kuzey batı ucundaki çift kanatlı demir araç giriş kapısının kapalı ve kanatların birinin kaynaklanmış vaziyette kapalı olduğu, demir kapıda bir kilidin bir halkaya asılı olduğu ancak kilidin takılması gereken diğer kapı kanadındaki halkanın hırsızlık esnasında kırılmış olduğu, kapıya yakın kısımdaki güvenlik kulübesinin hırsızlık olayından sonra getirildiği, şeklinde tespit yapıldığını. Söz konusu olayda borçlu güvenlik firmasının görevlerini layığı ile yapmamaları ve sorumlu bölgenin güvenlik ve koruma hizmetlerini savsaklamaları sonucu dava dışı sigortalının inşaat alanının soyulduğunu. Davalının borç ve ferilerine itirazının haksız ve kötü niyetle yapılmış bir itiraz olduğunu, bu nedenlerle, itirazın iptali ve alacağın % 20’sinden az olmamak kaydıyla icra İnkâr tazminatına karar verilmesinin yasa gereği olduğunu. davaların kabulü ile itirazın iptaline, takibin devamına, alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Hırsızlık olayının dava dışı … A.Ş.’nin alt yüklenicisi olan … Ltd. Şti. firmasına ait depoda meydana geldiğini, dava dışı … Ltd. Şti. arasında her hangi bir sözleşmenin mevcut olmadığını, bu nedenli müvekkil şirkete husumet yöneltilemeyeceğini, hırsızlık olayının meydana getirdiği zarardan davalı müvekkil şirketin sorumlu tutulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu. Müvekkil şirketin 5188 sayılı Özel Güvenlik hizmetlerine Dair Kanun hükümlerine göre kurulmuş olduğunu, bu hususta özel ve tüzel kişilerden gelen talepler doğrultusuna müşterilerine hizmet verdiğini. Bu talepler kapsamında 12 güvenlik görevlisi 4 kişi gündüz, 4 kişi gece, 4 kişi tatil (of) olacak şekilde görev yaptığını, Müvekkil şirket ile dava dışı … A.Ş. arasında İmzalan sözleşme uyarınca … A.Ş.’ye hizmet verildiğini. Taşeron firmaların depolarında bulunan malzeme cinsleri, adetleri, depoya gelen miktar ile harcanan miktar veya başka şantiyelere malzeme gidiş ve gelişi hakkında müvekkil şirketin hiçbir belge bilgi sorumluluğunun bulunmadığını. Dava dışı … A.Ş. ile Taşeron firma arasında imzalanan sözleşmede açıkça belirtildiği üzere; yüklenici konumundaki taşeron firmasının personelinin veya hizmetlerinden yararlandığı üçüncü şahısların kusurlarından dolayı meydana gelen her türlü kaza, hırsızlık vs. nedenlerle doğan zararların mali ve cezai sorumluluğu yükleniciye aittir ve onun tarafından karşılanacaktır, denildiğini. Bu nedenle … ile taşeron firma arasında imzalanan sözleşmenin celbini talep ettiklerini. Söz konusu alanın gerektiği sayıda personel çalıştırmayan, gerekli güvenlik kamera vs, sistemlerini kurmayan müşterinin kusurunun tamamını müvekkiline yüklemenin hukuk ve hakkaniyete aykırı olduğunu. Davanın esasına girildiği bir durumda hırsızlık mahallinde, söz konusu alanın en az kaç adet güvenlik personeliyle korunmasının gerektiğini ve diğer alınması gerekli güvenlik önlemlerinin neler olduğu hususunda keşif yapılmasını talep ettiklerini. Müvekkili şirketin daha önceden temerrüde düşmediği için işlenmiş faiz talep edilmesinin mümkün olmadığını, davanın öncelikle husumet yönünden ve esastan reddedilmesini, davacı tarafın icra takibi başlatmakla iş bu davayı ikame etmekle kötü niyetli olduğundan ötürü % 20’den az olmayacak şekilde kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ” … davacı … şirketine dava dışı … A.Ş arasında İnşaat Tüm Riskler Poliçesi bulunduğu, dava dışı sigortalı … ile davalı şirket arasında … Projesine Özel Güvenlik hizmeti verilmesine ilişkin imzalanmış Özel Güvenlik Hizmet Sözleşmesi bulunduğu, 01/08/2013 tarihinde sigortalı adresinde … adıyla anılan AVM ve konut projesi alanında bulunan inşaat şantiye deposunda dava dışı …ın tesisat işleri alt yüklenicisi … Ltd. Şti firmasının deposunda hırsızlık meydana geldiği, davacı … şirketinin sigorta poliçesi kapsamında dava dışı sigortalısı … çalınan malların bedelini ödediği, davacı … şirketinin de kusurlu olduğunu düşündüğü davalı şirkete sigorta poliçesi kapsamında halef olduğu iddiasıyla ödediği bedelin rucüen tahsilini talep ettiği, mahkememizce alınan ilk bilirkişi kök ve ek raporunda davalı şirketin sözleşme kapsamında yükümlülüklerini yerine getirmeyerek hırsızlığa neden olduğunun belirtildiği, davalı vekilinin itirazları sonucu içinde güvenlik uzmanının da bulunduğu farklı bir heyetten bilirkişi raporu alındığı, alınan 2.raporda meydana gelen hırsızlık sözleşme ve taraf iddia savunmaları irdelenerek hazırlandığı, kusura yönelik tespitlerin denetlenebilir ve hükme elverişli olması nedeniyle mahkememizce uygun bulunduğu, sonuç olarak hırsızlığın meydana gelmesinde dava dışı … İnşaatın % 30 oranında kusurlu, dava dışı … İnşaatın alt taşeronu olan … Ltd. Şti’nin % 30 oranında, davalı şirketin % 40 oranında kusurlu olduğu kanaatine varıldığı, davacı … şirketince yapılan ödeme davalının kusuru doğrultusunda oranlanmak suretiyle hesaplandığı ve davalının % 40 oranına isabet eden miktarın 15.377,55 TL olduğu, bu miktara ödeme tarihinden icra takip tarihine kadar avans faiz işletilmek suretiyle işlemiş faizin hesaplandığı, sonuç olarak davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının 15.377,55 TL asıl alacak, 1.557,13 TL işlemiş faiz yönünden kısmen iptaline, takibin belirtilen miktarlar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faiz işletilmesine, alacak likit olmadığından ve yargılamayı gerektirdiğinden davacı tarafın inkar tazminat talebinin reddine, davacı … şirketi takip başlatmakta haksız ve kötü niyetli olmadığından davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine ”dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ 1- Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; davalı güvenlik şirketinin %100 kusurlu olduğu, valilik tarafından güvenlik personelinin artırılması yöndeki talebinin uygun bulunmuş olması güvenlik sayısı bakımından belirlenen üst sınırına kadar personel sağlanmadığı hususunun bir güvenlik zafiyetine sebebiyet verildiği anlamına gelmediği, ayrıca davalı firmanın dava dışı sigortalı şirkete yazılı talepte bulunarak mevcut kadronun yetersizliğinin vurgulanması gerektiği, güvenlik zafiyetinden yaşanabilecek noktaların tespit edilerek gereği için dava dışı sigortalı yetkililerle bilgi alışverişi olması gerekirken bu hususta dosya kapsamında herhangi bir bilgi ve belge sunulmadığı, söz konusu alan bir inşaat alanı olup taşeronun kamera ve alarm sistemi kurdurma gibi bir yükümlülüğünde bulunmadığı zira davalı ile güvenlik şirketi ile güvenliğinin sağlanması konusunda anlaşmaya varıldığı, kusur oranlarının kabulünün mümkün olmadığı, davalı güvenlik firmasının akşam saatinde de kabul edilen eden olayda daha dikkatli ve özenli olarak güvenlik görevini sağlanması gerektiği, son alınan bilirkişi raporu ile ilk heyet bilirkişi raporu arasında çelişkinin hasıl olduğu ve giderilmediği, davalının %100 kusurlu olduğu ve alacağın da likit olduğu icra inkar tazminatına da hükmedilmesi gerektiği belirtilerek mahkemece verilen kararın kaldırılması talep edilmiştir. 2- Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Özel güvenlik sözleşmesinin taşeron şirketleri kapsamadığı, koruma anlamına gelip alınına gelebilecek tehlikelere karşı dava dışı sigorta şirketinin uyarısı, İstanbul Valiliği’nce güvenlik personeli sayısının 21’e çıkarılması gerektiği belirtilmesine rağmen bu hususta gerekli önlem alınmadığı ve … inşaatın güvenlik zafiyetinin sebebiyet verdiği, davalı şirketin dava dışı sigortayla yaptığı sözleşme uyarınca sorumluluklarını yerine getirdiği, hırsızlık olayı neticesinde çalınan mallara ilişkin davacı şirketin dava dışı şirkete ödeme yaptığı ve ödenen malın liste bedellerini itiraz edildiği, zira dava dışı şirketin davacı … şirketine liste halinde bedellere sunduğu ve bu malların hangi değerde olduğunun araştırılması gerektiği, dava dışı sigortalı şirketin güvenlik önlemlerini bilmesine rağmen uygulamaya koymadığı ve davalı şirketinin bir talep gelmediğinden sözleşmeyi revize etme veya kendiliğinden diğer güvenlik önlemlerini ( örneğin kamera sistemi gibi ) almasının beklenemeyeceği, kusur oranı itiraz edildiği belirtilerek ve mahkemece verilen kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır. Dava; sigortacının, dava dışı sigortalısına aralarındaki sigorta poliçesine dayanarak ödediği hasar bedelinin, hasardan sorumlu olduğunu iddia ettiği davalıdan 6102 Sayılı TTK’nun 1472. maddesi uyarınca rücuen tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı takip dosyasında, davacı tarafından 38.443,87 TL asıl alacak ve 3.869,67 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 42.313,54 TL alacağın tahsili istemiyle 31/10/2014 tarihinde başlatılan icra takibine ilişkin ödeme emri davalıya 11/11/2014 tarihinde tebliğ edilmiş olup, davalı vekilince 12/11/2014 tarihinde itiraz dilekçesi sunulmuş ve dava yasal süre içerisinde açılmıştır. Davacı … şirketi tarafından, dava dışı sigortalı … A.Ş. İle … mah. … cad. No:… Sancaktepe / İstanbul riziko adresi yönünden 12.11.2013-31.01.2014 tarihlerini kapsayan, İnşaat Tüm Riskler Sigorta Poliçesi düzenlenmiş, dava konusu hasar 01.08.2013 tarihinde meydana gelmiş, dosya kapsamında yer alan ödeme belgesine göre davacı … şirketi tarafından sigortalısına banka kanalıyla 20.12.2013 tarihinde 38.443,87 TL hasar ödemesi yapılmıştır. Rücu ve halefiyet, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 22/03/1944 Tarih E. 37, K. 9, R.G. 03/07/1944 sayılı kararında “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava olmayıp; aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmıştır. 6102 sayılı TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472.maddesinde ise “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir. Dosya kapsamında yer alan sigorta sözleşmesi ve ödeme belgesi dikkate alındığında, davacının aktif dava ehliyetinin bulunduğu anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; dava konusu hasarın hangi nedenden kaynaklandığı, oluşan zarardan davalının kusur ve sorumluluğunun yada kusursuz sorumluluğunun bulunup bulunmadığı ve zararın miktarı noktalarında toplanmaktadır. Ekspertiz raporunu incelenmesinden, 01.08.2013 tarihinde davaya konu inşaatın kuzeybatı köşesinde bulunan kapalı olan ve kullanılmadığı beyan edilen arka giriş kapısından 19:00 sularında doblo marka olduğu tahmin edilen bir aracın girdiğinin beyan edildiği, olayın başlangıcının bu kapının karşısındaki bayinin güvenlik kamera kayıtlarında da görüldüğü gelen şahıs tanık kapının arkasındaki kaynağı kırdıktan ve kapıyı açtıktan sonra araçla -3. kattaki malzeme deposuna geldikleri ve burada bulunan … Mühendisliğe ait malzeme deposu ve yan tarafındaki aynı firmanın alet edavat deposunun kilit halkalarını kırmak suretiyle içeri girdikleri ve inşaat malzemeleri ile yardımcı aletlerin çalındığı, … firmasının sözleşme gereği inşaattaki hırsızlık olayını engelleme görevinde bulunduğu, toplam tazminat bedelinin 48.406,37 TL talep edilmiş ise de 9.690,00 TL muafiyet bedelinin tenzili ile 38.443,87 TL toplam tazminat tutarı olarak hesaplandığı belirtilmiştir. … şirketi ile … inşaat arasında düzenlenen 30.10.2010 tarihli Özel Güvenlik Görevlisi Hizmet Sözleşmesinde riziko Bu adresinin … mahallesi … caddesi no: … Sancaktepe olarak belirtildiği ve hizmet kapsamı ve koşullarını belirten 3. Maddede iş bu sözleşmenin kapsamının şirket tarafından 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine dair kanun ve özel güvenlik hizmetlerine dair kanunun uygulanmasına ilişkin yönetmelik ve ilgili yasal mevzuat hükümleri uyarınca müşteriye (… İnşaat) ait belirtilen adres ve işletmede özel güvenlik personeli hizmetlerinin kesintisiz olarak yürütülmesi ve organize edilmesi konusunda olduğu, müşterinin işyerinde haftanın 7 günü 08.00-20.00 /20.00-08.00 saatleri arasında 12/24 saatlik vardiya sistemiyle hizmet verileceği, çalışma saati dışında iş yerine kimsenin sokulmayacağı ancak müşteri yetkilisinin yazılı izniyle ve acil hallerde müşteri personelinin işyerine girebileceği, şirketin işletmenin iç ve dış güvenliğinden sorumlu olup giriş ve çıkış kapılarında gerekli tedbirler alacağı ve müşteriye güvenlikle ilgili konularda yardımcı olacağı, (sözleşmenin 3.13 maddesinde) görev alanına dışarıdan gelebilecek her türlü hırsızlık, sabotaj, soygun, yangın gibi her türlü tehdit, tehlike ve tecavüzlere karşı korunmak için proje sorumlusu tarafından düzenlenecek plan ve programı müşteri tarafından kabul edilmezse de proje sorumlusu tarafından müşteriye yazılı olarak bildirilen, güvenlik personelinin işini yapmasına engel olan veya güvenliği tehdit eden gelişmelere karşı müşteri tarafından gerekli önlem alınmazsa doğacak zarardan şirketin sorumlu olmayacağı, sözleşmenin 30.10.2010 ile 20.06.2011 tarihleri arasında yürürlükte kalacağı belirtilmiştir . İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2014/5513 E. sayılı soruşturma dosyasının incelenmesinden 01.08.2013 günü inşaat şantiyesinde meydana gelen hırsızlık olayı nedeniyle 1000 adet spring uprigt uç, 3535 adet küresel vana, 30 adet test drenaj vanası, 160 adet pislik tutucu, 63 adet itfaiye su vanası, 33 adet pirinç kollektör, 6 adet darbeli matkap, 8 adet spiral motoru, 300 metre TTR kablosunun çalınması nedeniyle gerçekleşen hırsızlık olayı sonucunda daimi arama kararı verildiği belirtilmiştir . İstanbul Valiliği Emniyet Müdürlüğünce 5188 sayılı kanun konulu 04.03.2011 tarihli .. inşaat’a yönelik şirkete ait …mahallesi … Caddesi no … Sancaktepe/ İstanbul adresinde faaliyet gösteren şantiye ofisi ve şantiye alanının daha önce özel güvenlik şirketlerinden hizmet almak suretiyle tahsis edilmiş 12 kişilik özel güvenlik personeli kadrosunun artırılarak 21 kişilik özel güvenlik kadrosuna çıkartılması talebinin değerlendirildiği, 09.05.2008 tarih ve 56106 sayılı valilik onayı ile özel güvenlik şirketlerinin hizmet satın almak suretiyle tahsis edilen 12 kişilik özel güvenlik personeli kadrosunun artırılarak 21 kişilik özel güvenlik kadrosuna çıkartılmasına, şirkete ait etrafı tel örgü ve sac levha ile çevrili alanın tamamının görev alanı olarak belirlenmesine, ayrıca ilave tedbir olarak alana hakim 24 saat kayıt yapan kamera sistemi kurdurması , alanın kamera sistemiyle korunmasına devam edilmesinin, kameraların çalışır durumda tutulmasının ve kamera görüntülerinin kayıt altına alınmasının özel güvenlik komisyonunun 2011/377 sayılı kararı ve 03.03.2011 tarihli valilik onayı ile uygun görüldüğü belirtilmiştir. 23.05.2016 tarihli bilirkişi heyetince düzenlenen raporda özetle; davacının sigortasını ödediği 38.443,87 TL ‘nin kadri maruf olduğu, sözleşmenin 3.7 maddesinde şirket işletmenin iç ve dış güvenliğinden sorumlu olup giriş ve çıkışlarda gerekli tedbirleri alacak ve müşteriye güvenlik ile ilgili konularda yardımı olacağına dair hükmünün yer aldığı ve sözleşme gereğince davacının sigortasına ait inşaat alanında sözleşme konusu işle ilgili olarak güvenlik ve gözetim görevini üstlenen davalının işini, davacının sigortalısının denetleme ve kontrol yetkisi saptanamadığı, hırsızlık olayında davacının sigortalısının dava şirket çalışanına talimat verdiğine dair bir savunma ve delil bulunmadığı, dava dışı sigortalıya yüklenilebilecek bir kusura rastlanılmadığı, bu nedenle 38.443,87 TL ‘nin 20.12.2013 ödeme tarihinden itibaren avans faizle birlikte talep edilebileceği, işlemiş faiz yönünden yapılan incelemede ödeme tarihinden takip tarihine kadar avans faiz üzerinden yapılan hesaplamadan işlemiş faiz miktarının 3.892,84 TL hesap edildiği belirtilmiştir. Mahkemece 06.04.2017 tarihli celsede 1 nolu ara kararı ile dava dilekçesinde faizin dava değerine dahil edilmediği, davaya konu takip talebinde faiz talebinde de bulunduğu anlaşıldığından faiz talebi bulunduğu takdirde toplam bedel üzerinden harç ikmal etmek üzere bir sonraki celse kadar süre verilmiş ve davacı vekilince tamamlamam harcının ikmal edildiğine dair beyan dilekçesi ile ekinde sayman mutemedi alındısı sunulmuştur. Bilirkişi heyeti düzenlenen ek raporda 02.08.2013 tarihinde şantiyede meydana gelen hırsızlık olayı sonucunda davalı şirket çalışanların tam kusurlu olduğu, gerekli titizlik ve dikkatin gösterilmiş olması halinde hırsızlık olayının önlenebileceği, davalı şirket çalışanlarının gerekli tedbirleri almadığı ve dava dışı sigortalı ile davalı arasında sözleşme akdedilmiş olması nedeniyle davalı şirketin de TBK 116 maddesi gereğince oluşan zarardan sorumlu olduğu, dava dışı inşaat firmasına yükletilecek bir kusura rastlanılmadığı, davacı … şirketinin sigortalısına 20.12.2013 tarihinde 38.443, 87 TL ödeme yaptığı ve sigorta şirketinin ödeme tarihinden itibaren avans faizi birlikte ödediği miktarın davalıdan talep edebileceği, icra takip tarihine kadar işlemiş faizin talepte bağlı kalınarak 3.869,67 TL olarak hesap edildiği görüş ve tespitinde bulunulmuştur. Davalı vekilinin bilirkişi heyetinde güvenlik uzmanı de olması gerektiği yönündeki itirazları değerlendirilerek mahkemece makina yüksek mühendisi, güvenlik uzmanı ve inşaat bilirkişisinden oluşan yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınmasına karar verilmiş ve düzenlenen raporda özetle ;bilirkişi heyetince hırsızlık olayının meydana geldiği yere gidildiği ve çevresinin gezilmek suretiyle incelendiği , hırsızlık olayının meydana geldiği -3. Katta şantiye döneminde malzeme ve takımının kurulduğu depolama alanlarının kapılarının daha sonra daha sağlıklı yapıldığı ve kilit altında tutulduğunun gözlemlendiği, sözleşme hükümleri ve söz konusu işyeri sahasının kaç tane güvenlik görevlisiyle korunabileceğinin incelenmesinde ise, sözleşmede 12 kişilik güvenlik personeli ile şantiye sahasında görev ve işbölümünün yapıldığı, yaklaşık 190 dönüm arazide olay günü de fiilen gece 4 gündüz 4 personeli ile güvenliğin sağlandığı, görev bölümü incelendiğinde şantiye sahasında 2 giriş çıkış kapısının olduğu ve kuzey batı cephesinde bulunan kapının kullanılmadığı , mobil araç ile gezildiğinde dahi iş bu alanın fiziki ve elektronik güvenlik önlemleri alınmadan sadece 3 güvenlik personeli ile korunmasının hayatın olağan akışı ile uygun olmadığı, dosya kapsamında İstanbul Valiliği Emniyet Müdürlüğünün 04.03.2011 tarihli yazısı ile dava dışı … İnşaatın talebi üzerine 12 kişilik güvenlik personel kadrosunun 21 kişilik özel güvenlik kadrosuna çıkarıldığı, bu durumda davacı … şirketi sigortalısının 12 kişilik güvenlik personel kadrosunda her hangi bir değişiklik yapmayarak bahse konu izin belgesinin gereğini yerine getirmeyerek sadece 12 güvenlik kadrosunun kullanımına devam ederek şantiye sahasında ve saha dahilinde bulunan ürün, alet edevat deposunun korunmasında güvenlik zafiyetinin sebebiyet verdiği, İstanbul Valiliği’nin … inşaata verilen 21 kişilik güvenlik kadrosunun sadece 12 kişisinin kullanıldığı, ayrıca kamera sisteminin kurulmadığı, dava dışı sigortalının alt taşeronu … Mühendislik yetkililerinin şantiye sahasında -3. Bodrum katta depo olan yerde kıymetli ürünler ile sahada kullanılan alet edevat depolarına kamera ve hırsızlık alarm ihbar sistemi kurdurarak herhangi bir önlem de alınmadığı ve bu haliyle davalı … firmasının sahada her bir vardiyada görevlendirdiği 4 kişilik özel güvenlik personeli ile yaklaşık 197 dönümlük arazi içindeki şantiye ve dahilinde bulunan kıymetlerin koruma ve gözetim hizmetlerinin yapılamayacağı, yaptığı işin profesyonelliği ile bağdaşmayacağını bilmesi ve dava dışı sigortalıyı yazılı olarak uyarması gerektiği olup buna karşı bir uyarı yapıldığına dair bilgi ve belge bulunmadığından hırsızlık olayının meydana gelmesinde %40 oranında kusurlu olduğu, dava dışı … İnşaat firması yetkililerinin 12 kişilik güvenlik kadrosunun 21 kişiye yükseltilmesi için mülki makamlara bu talebi üzerine vali tarafından 2011/377 sayılı karar ve 03.03.2011 tarihli onayı ile 21 kamera ve kayıt sisteminin çalışır vaziyette bulundurması konusunda kendilerine 04.03.2011 tarihli yazı ile tebliğ edilmesine rağmen görevini ifa edilmediği anlaşıldığından %30 oranında kusurlu olduğu , … inşaat firmasının taşeronu … Mühendislik şirketinin basiretli bir tacir gibi davranmayarak çok sayıdaki kıymetli ürünleri ve günlük kullanılan aletlerinin konulduğu bölümde kamera sistemi, hırsızlık alarmı, ihbar sistemi gibi tedbirler almadığından ve depodan alınacak birtakım güvenlik önlemlerini davalı şirket elemanları ile irtibatlı hale getirmediğinden olayın gerçekleşmesinde %30 oranında kusurlu olduğu tespitinde bulunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda 2. Bilirkişi heyetinden alınan raporda meydana gelen hırsızlık sözleşme ve tarafların iddia ve savunmalarına irdelenerek hazırlandığı, kusura yönelik tespitlerin denetlenebilir, hükme elverişli olduğu belirtilerek hükme esas alınmış, bu doğrultuda davalının İstanbul Anadolu … icra müdürlüğünün … E. sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazın 15.377,55 TL asıl alacak, 1.557,13 TL işlemiş faizi yönünden kısmen iptaline fazla ilişkin talebinin ise reddine dair karar verildiği belirtilmiş ise de; Uyuşmazlığa konu dosya kapsamında iki farklı heyetten rapor alınmış olup, ilk heyet raporunda tüm Kusurun davalı güvenlik şirketinde olduğu, davalının gerekli tedbirleri almadığı ve hırsızlık olayında davacının dava dışı sigortasına yüklenilebilecek bir kusura rastlanılmadığı, ikinci heyet raporunda ise , davalı güvenlik firmasının %40, dava dışı … firması yetkililerinin %30 ve dava dışı sigortalı … firmasının alt taşeronu … şirketinin olayın meydana gelmesinde %30 oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir. Bilirkişi raporları arasındaki gerek davalı ve gerekse dava dışı şirkete yüklenen kusura ilişkin çelişki giderilmeden karar verilmiştir. Bu durumda mahkemece, konusunda uzman bilirkişi kurulundan uyuşmazlığa konu hırsızlık olayında dosyada yer alan tüm bilgi ve belgeler incelenmek suretiyle tarafların kusur oranına yönelik çelişkilerin giderilmesi yönünde ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, çelişki giderilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK 353/1.a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dairemizin kararına uygun şekilde yargılama yapıldıktan sonra yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı ve davalı tarafın istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2- İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, 2015/581 Esas, 2018/579 Karar ve 05/07/2018 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İadesine, 4-Harçlar Kanunu gereğince davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye Gelir Kaydına, 35,90 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya İadesine, 5-Harçlar Kanunu gereğince davalı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye Gelir Kaydına, toplamda 403,30 TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya İadesine, 5-Davacı ve davalının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.27/10/2021