Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/502 E. 2021/1023 K. 20.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/502
KARAR NO: 2021/1023
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2016/632
KARAR NO: 2018/467
DAVA TARİHİ: 11/08/2015
KARAR TARİHİ: 30/04/2018
DAVA: Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
KARAR TARİHİ: 20/10/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı … Ltd. Şti’nin müvekkili şirket nezdinde hediye işyeri sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu 15/02/2015 tarihinde sigortalı işyerinin bulunduğu iş merkezinin zemin katındaki güvenlik birim ofisinde fişi prize takılı TV’nin kablo bağlantı noktalarında meydana gelen arkın kablo izolelerini tutuşturarak yangın çıkması ve yangının is ve dumanın sigortalı işyerine sirayet etmesi sonucunda maddi hasarın meydana geldiğini, yangında zarar gören işyerinin müvekkili şirkete yaptığı müracaat sonucunda ekspertiz incelemesi yaptırıldığını hasar tazminatı olan 13.906,00 TL’nin 31/03/2015 tarihinde müvekkili şirket tarafından ödendiğini, müvekkili şirketin TTK’nun 1472. maddesi gereği sigortalının haklarına halef olduğunu, bina sahibi olan davalı …’ın meydana gelen hasardan TBK’nun 69. maddesi uyarınca sorumlu olduğunu iddia ederek 13.906,00 TL’nin ödeme tarihi olan 31/03/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı …’ın işyerinin müvekkili sigorta şirketine işyeri sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu işyerinin komşuluk mali mesuliyeti için azami 750.000,00 TL’ye kadar teminat verildiğini müvekkili sigorta şirketinin kiracı mali mesuliyet teminatını vermediğini kaldı ki olayda yangının binadaki bir bozukluktan kaynakladığının da ortaya konulamadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; meydana gelen olayda müvekkilinin kusurunun bulunmadığını müvekkilinin maliki bulunduğu taşınmaz ile ilgili olarak tüm sorumluluklarını yerine getirdiğini ayrıca tazminat tutarının fahiş olduğunu savunarak davanın usul ve esastan reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “…Uyuşmazlığın çözümü adına bilirkişi refakatinde mahalinde inceleme yapılmış buna göre gerek yangın raporu ve gerekse bilirkişi heyetinin denetime elverişli tespitleri uyarınca meydana gelen yangının davalı işyeri malikinin kusurundan kaynaklandığı, dava dışı sigortalının veya 3. kişinin kusurunun bulunmadığı tespit edilmiştir. Ayrıca eksper raporunda belirlenen hasar miktarınında kadri maruf olduğu anlaşılmıştır.Bu kapsamda TBK’nın 49 ve devamı maddeleri uyarınca haksız fiil hükümlerine göre davalı bina sahibi meydana gelen zarardan sorumludur. Dava konusu yangının meydana geldiği davalı …’ın işyerinin davalı … Sigorta A.Ş. tarafından sigortalandığı, yangın halininde teminat kapsamında olduğu, bu teminatın yangın dolayısıyla 3.kişiler yönünden hasarıda kapsadığı anlaşılmakla meydana gelen hasarda davalı … Sigorta A.Ş.’ninde sorumlu olduğu sonucuna varılmıştır. Bu açıklamalar ışığında TTK’nın 1472 maddesi uyarınca davacı tarafın rücu talebinin kabulü ile davacı tarafından sigortalısına ödenen 13.906 TL’nin ödeme tarihi olan 31/03/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı …dolu Sigorta A.Ş. vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; poliçede kiracıya karşı mali mesuliyet teminatı bulunmadığından müvekkilinin sorumlu olmadığını, … A.Ş. nezdinde dava konusu yangına ilişkin olarak açılmış bulunan … nolu hasar dosyasının celbini ve bu dosya da incelenerek bir değerlendirme yapılması talep etmelerine rağmen eksik inceleme neticesinde karar verildiğini beyanla, kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Meydana gelen yangın olayı nedeniyle müvekkilinin tam kusurlu olduğu yönünde karar verilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, bina maliki olan müvekkili tüm sorumluluklarını yerine getirdiğinden, müvekkile kusur atfedilmesinin mümkün olmadığını, ödenen tazminat tutarının oldukça fahiş olmasına rağmen bu hususun dahi araştırılmadığını ayrıca işyeri sigorta poliçesi kapsamında diğer davalı … Sigorta A.Ş.’ye tek başına sorumluluk yüklenmesi gerekirken, müvekkilinin de sorumluluğundan bahsedilerek kusur atfetmenin hukuka aykırı olduğunu beyanla kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır. Dava, davacı sigorta şirketinin, dava dışı sigortalısına aralarındaki sigorta poliçesine dayanarak ödediği hasar bedelinin, sorumlu olduğunu iddia ettiği davalılardan 6102 sayılı TTK’nın 1472. maddesi uyarınca rücuen tahsili istemine ilişkindir. Davacı ile dava dışı sigortalı … Ltd. Şti. arasında 03/03/2014-2015 tarihlerini kapsayan, Hediye İşyeri Sigorta Poliçesi düzenlendiği, sigorta teminatının 20.000,00 TL olduğu, dava konusu yangının 15/02/2015 tarihinde meydana geldiği, davacı sigorta şirketi tarafından sigortalısına 31/03/2015 tarihinde 13.906,00 TL hasar ödemesi yapıldığı dosya kapsamında yer alan poliçe ve ödeme kayıtlarının tetkiki ile tespit edilmiştir. Dava dışı sigortalı … Ltd. Şti.’nin, yangın olayının meydana geldiği iş merkezinde kiracıdır. İş merkezinin maliki ve kiralayanın davalı … olup taraflar arasında kira sözleşmesi bulunmaktadır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 1. maddesinde; “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.” hükmü yer almaktadır. HMK 114/1.c maddesi uyarınca “Mahkemenin görevli olması” dava şartlarından olup, HMK 138 maddesi dikkate alınarak dava şartlarının öncelikle karara bağlanması gerekmektedir. HMK 115. maddesinde ise “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir…” düzenlemesi yer almaktadır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 30/01/2017 tarihli, 2014/17930 E. 2017/720 K. sayılı ilamında; “…Davanın açıldığı Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; davacının sigortalısının halefi olarak davalıdan rücuen tazminat isteminde bulunduğu, davacının sigortalısı olan şirket ile davalı arasında kira ilişkisi bulunduğu ve kira ilişkisinden doğan uyuşmazlıkta HMK’nun 4/a maddesi gereği Sulh Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu gerekçesiyle, davanın görev yönünden reddine, kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde dosyanın Sulh Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiş; davacı vekilinin başvurusu ile dosya, temyize konu kararı veren mahkemeye gelmiştir. Mahkemece, davacının sigortalısının halefi olarak açtığı davada, BK’nun 58. maddesindeki (yeni TBK’nun 69. Md.) yapı malikinin sorumluluğu gereği dava açıldığı ve uyuşmazlığın kira sözleşmesinden kaynaklanmadığı, davanın genel hükümlere göre ilk açıldığı Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülmesi gerektiği gerekçesiyle, mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, işyeri sigorta poliçesi gereği ödeme yapan davacının ödediği bedelin, zarardan sorumlu olduğu iddia olunan davalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir. Davacı sigorta şirketi, bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 22/03/1944 Tarih E. 37, K. 9, RG. 03/07/1944 sayılı kararında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticarî dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır. Öte yandan, TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472. maddesinde “sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder” hükmüne yer verilmiştir. 6100 sayılı HMK’nun “Sulh hukuk mahkemelerinin görevi” başlığı altındaki 4. maddesinde de “(1) Sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın; a) Kiralanan taşınmazların, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları, b) Taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin davaları, c) Taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davaları, ç) Bu Kanun ile diğer kanunların, sulh hukuk mahkemesi veya sulh hukuk hâkimini görevlendirdiği davaları, görürler.” hükmüne yer verilmiştir. (1086 Sayılı HUMK’nun 8/II-1 maddesinde de dava konusu şeyin değerine bakılmaksızın, kira sözleşmesine dayanan her türlü tahliye, akdin feshi yahut tespit davaları, bu davalarla birlikte açılmış kira alacağı ve tazminat davaları ve bunlara karşılık olarak açılan davaların Sulh Hukuk Mahkemelerinde görüleceği” şeklinde benzer düzenlemeye yer verilmişti). Somut olayda, davacı sigorta şirketinin, sigortalısının halefi olarak açtığı davada, dava dışı sigorta ettiren ile davalı arasındaki temel hukuki ilişkinin kira sözleşmesi olduğu açıktır.” denilerek, sigortalı ile davalı arasındaki temel hukuki ilişkinin kira ilişkisi olması halinde, görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğuna işaret edilmiştir. Yine sigorta şirketi tarafından, sigortalının halefi olarak açılan davada da, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 22/03/1944 tarih E. 37, K. 9, RG. 03/07/1944 sayılı kararı ve TTK’nun 1472.maddesi uyarınca görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesidir. Açıklanan nedenlerle, somut uyuşmazlıkta, dava dışı sigortalı ile davalı arasındaki temel ilişki kira ilişkisi olduğundan, görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesidir ve halefiyet gereğince dava açan sigorta şirketi yönünden de aynı mahkeme görevlidir. Mahkemenin görevsizliği nedeniyle 6100 sayılı HMK’nun 114/1.c ve 115 maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar vermesi gerekirken; yazılı olduğu biçimde işin esası hakkında karar vermiş olması istinaf sebebi olarak gösterilmese de görev kamu düzenine ilişkin olduğundan re’sen değerlendirilerek, davalı vekillerinin esasa ilişkin istinaf sebepleri şimdilik incelenmeksizin, kararın 6100 sayılı HMK’nun 353/1.a.3 ve 355. maddeleri uyarınca kaldırılmasına ve görevsizlik kararı verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı vekillerinin istinaf başvurusunun sair istinaf sebepler incelenmeksizin KABULÜ ile Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, 2016/632 E. 2018/467 K. ve 30/04/2018 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1.a.3 bendi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dairemizin kararı doğrultusunda işlem yapılması için dosyanın mahkemesine İADESİNE, 3-Davalı taraflarca ayrı ayrı yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harçlarının Hazineye irat kaydına, 4-Davalı taraflarca ayrı ayrı yatırılan 237,48 TL istinaf karar harçlarının ilk derece mahkemesince iadesine, 5-Davalı tarafların yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davalıya ilk derece mahkemesince iadesine, 8-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.a.3 ve 362/1.g bendi uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 20/10/2021