Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/498
KARAR NO: 2021/1065
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2016/1202
KARAR NO: 2018/348
DAVA TARİHİ: 30/12/2016
KARAR TARİHİ: 05/04/2018
ASIL DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARŞI DAVA: Tazminat
KARAR TARİHİ: 27/10/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı / karşı davalı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin yapmış olduğu işin hizmet bedeli olarak 2.019,60 TL ve 2.376,00 TL olmak üzere toplam 2 adet fatura kesildiğini, davalının iki fatura bedelinden bakiye 3.753,82 TL tutar ile ilgili olarak herhangi bir ödeme yapmadığını, bunun üzerine davalı aleyhine Büyükçekmece … icra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, borçlunun borca ve ferilere itiraz ettiğini ve takibin durduğunu beyanla itirazın iptali ile takibin devamına davalının % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP VE KARŞI DAVA Davalı / karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin üstüne düşen bütün sorumlulukları yerine getirmiş olup gerekli ödemeleri yaptığını, 12/09/2014 tarihinde davacı tarafça hazırlanmış menüden müvekkili firma personelinin zehirlendiğini, 12/09/2014 tarihli menüdeki yemeklerin numunelerinin TC Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı İstanbul Gıda Kontrol Laboratuvarı Müdürlüğüne gönderildiğini, “…” analizin uygun olmadığı sonucuna varıldığını, söz konusu durum neticesinde personelin tamamının zehirlenme dolayısı ile işe devam edemediğini ve rapor alındığını, müvekkili firmanın 3 günlük üretim aksaması yaşayarak 38.422,55 TL kayba uğradığını, zehirlenme neticesinde personelleri için tedavi ve tahlil giderlerini bizzat ödediğini, bu durumun 30/01/2015 tarihli … yevmiye numaralı ihtarname ile davacıya ihtar edilmişse de herhangi bir netice alınmadığını, kaşı tarafın bakiye alacağını kabul etmemek ile sayın mahkemece böyle bir kanaate varılması halinde karşı taraftan alacaklı olmaları sebebiyle iş bu alacağa ilişkin takas defini ileri sürdüklerini belirterek asıl davanın reddine aksi halde takas definin kabul edilerek mahsup yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Karşı davadaki beyanlarında ise 12/09/2014 tarihinde çorba, pilav ve tavuk dönerden oluşan menüden müvekkili firma çalışanlarının zehirlendiğini, bu zehirlenme neticesinde birtakım zararlar meydana geldiğini, zararların tedavi giderleri ile 3 günlük üretim aksaması neticesinde 45.203 kg’ın karşılığı olan 38.422,55 TL bedelden oluştuğunu, zararların tazmin edilmesi için karşı tarafa gönderilen ihtarnameden netice alınamadığını, karşı davalının BK 49.maddesi uyarınca zararlardan sorumlu olduğunu beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 38.422,05 TL olan maddi tazminatına ilişkin karşı davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
KARŞI DAVAYA CEVAP Davacı / karşı davalı vekili karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; asıl davanın cari hesap ilişkisinden kaynaklı fatura borcuna ilişkin olup, davalının açmış olduğu karşı davanın ise muaccel olmamış bir alacağa ilişkin tazminat davası olduğunu, bu haliyle davalar arasında bağlantı olmadığından karşı davanın tefrik edilmesi gerektiğini, yemeklerin tesliminden sonraki muhafaza hizmet ve sunumlarına ilişkin sorumluluğun müvekkili firmada olmadığını, davacının tazminat tutarını hesaplarken hangi ölçütleri esas kaldığının anlaşılamadığını, uğramış olunduğu iddia edelin zarar tutarının kabulünün mümkün olmadığını, davacı firma tarafından yaptırılmış olan incelemenin prosedüre uygun koşulları taşımadığını, davacı firma yemekleri muhafaza etme konusunda gerekli özen ve disiplini göstermediği gibi anlaşıldığı kadarıyla konusunda eğitimsiz ve duruma hakim olmayan personelleri tarafından servis edildiğini, bu haliyle yanlış muhafaza ve servisten kaynaklı ürünlerde problemler meydana geldiğini beyanla karşı davanın tefrik edilmesini ve neticeten reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “Mahkememizce tarafların ticari defter ve belgeleri ile dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, SMMM … ile gıda mühendisi … tarafından düzenlenen raporda, tarafların ticari defterlerinin süresinde ve usule uygun tutuludğu ve sahipleri lehine delil niteliği taşıdığı belirtilmiştir. Raporda, davacı ve davalı yasal defter kayıtlarına göre 13/01/2015 takip tarihi itibari ile davacı asıl alacağının 3.731,82 TL’si olduğu, Diğer bir ifade ile tarafların takip tarihi itibari ile oluşan davacı asıl alacağı konusunda tam mutabakatlarının bulunduğu, talimat mahkemesinde davalının defterleri üzerinde yapılan incelemede davacının takip konusu faturalarının davalı defterlerinde aynen kayıtlı olduğuna dair tespit yapıldığı, Diğer taraftan davalı defterlerinde kayıtlı olan kredi kart ödemesi ve iade faturası içeriğinin ise dosya kapsamında ki vesaiklerle ispatının yapılmamış olduğu ayrıca iade faturası ve kredi kartı ödemesi ile ilgili davacının herhangi bir kabulünün bulunmadığı, davalının takip konusu fatura içeriği hizmetleri aldığına dair kabulünün bulunduğu, davalının aldığı hizmetlerin bir kısmını iade ettiği ve/veya kalan kısmını ödediğine dair ispat edici mahiyette vesaik sunmadığı dikkate alındığında 13/01/2015 takip tarihi itibari ile davalı taraftan 3.731,82 TL’si asıl alacaklı olduğunun ispatlandığı, davalı tarafın TBK. m 117 uyarınca rapor içeriğinde ayrıntısı verildiği üzere 13/01/2015 Takip tarihi itibari ile mütemerrit olduğu nazara alındığında takip tarihi öncesinde işlemiş faiz tahakkukunun mümkün olmadığı,13/01/2015 tarihli 4.808,60 TL’lik takip miktarı ile karşılaştırıldığında 678,60 TL’lik fazlalığın olduğu, Fazlalığın işlemiş faiz talebinden kaynaklandığı,bu itibarla takibin 3.731,82 TL.sı üzerinden devamı ile davalının mütemerrit olduğu nazara alınmak suretiyle 13/01/2015 takip tarihinden itibaren talep doğrultusunda davacı asıl alacağı 3.731,82 TL.sına davacı talebi doğrultusunda 3095 Sy.K.nun 4489 Sy.K.nun ile değişik 2.Maddesi gereğince T.C Merkez Bankası tarafından dönemde Kısa Vadeli Avans Kredilerine uygulanan faiz oranları (01/01/2015 sonrası %10,50) üzerinden basit usulde (3095 Sy.K.m3) temerrüt faizi tahakkukunun uygun olacağı, sonuç olarak, dosya üzerinden yapılan incelemede, iddia olunan zehirlenme nedeni olarak gösterilen yemek için alınan numunelerin, dava konusu yemeği temsil ettiğine, doğru numune alma şekli ve yönteminin kullanılarak numune alındığına dair gerekli delillerin sunulamadığı, rapor içeriğinde ki teknik değerlendirmeler dikkate alındığında davalı karşı davacının davasının reddinin gerekeceği belirtilmiştir. Bilirkişi raporu gerekçeli ve denetlemeye açık hazırlanmış olup, mahkememize hükme esas alınmıştır. Dosya kapsamı ve toplanan deliller hep birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasında davacının davalıya personel yemek hizmeti verdiği ve dava konusu fatura içeriğindeki yemeklerin davalıya teslim edildiği hususunda uyumazlık bulunmadığı, asıl davadaki uyuşmazlığın icra takibine konu fatura bedelinin davalı tarafça ödenip ödenmediği, karşı davadaki uyuşmazlığın ise faturaya konu yemeklerden dolayı karşı dafacı çalışanlarının zehirlenip zehirlenmediği, daha doğrusu zehirlenmenin bu yemeklerden kaynaklanıp kaynaklanmadığı, bu yemeklerden kaynaklanmışsa, yemeklerin bozulmasında tarafların kusur durumlarına ilişkindir. Bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere davalı tarafça fatura bedelinin ödendiği veya fatura konusu ürünlerin kısmen veya tamamen iade edildiği ispatlanamadığından, asıl davada davacının iddiasına ispatladığı anlaşılmıştır. Karşı dava yönünden ise, iddia olunan zehirlenme nedeni olarak gösterilen yemek için alınan numunelerin, dava konusu yemeği temsil ettiğine, doğru numune alma şekli ve yönteminin kullanılarak numune alındığına dair gerekli delillerin sunulamadığı, ürünün niteliğine göre farklı şekillerde ve aşamalarda zehirlenmeye neden olabilecek duruma gelebileceği, doğru numune alma şekli ve yöntemi kullanıldığı ispatlanamadığından bilirkişi raporundaki teknik değerlendirmeler dikkate alındığında davalı karşı davacının davasını ispatlayamadığı anlaşılmakla karşı davanın reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı / karşı davacı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Karşı dava yönünden; Yargılama sürecinde alınan bilirkişi heyeti raporunda yargılamanın başından beri ifade edilen husus ve kriterlerin hiç birinin dikkate alınmadığını, bilirkişilerin zarar hesabında iddia ve delilleri görmezden geldiğini, “…Yukarıda ve rapor içeriğinde ki teknik değerlendirmeler dikkate alındığında davalı karşı davacının davasının reddinin gerekeceği…” ifadesi ile mahkemenin yerine geçerek yetkileri dışında hukuki değerlendirmeler yaptıklarını, bu rapora dayanılarak verilen kararın hatalı olduğunu , bilirkişi raporuna süresi içerisinde itiraz edilmiş olmasına rağmen yeni bir bilirkişi raporu alınması taleplerinin gerekçesi dahi belirtilmeden Yerel Mahkeme tarafından reddedildiğini, adil yargılanma haklarının engellendiğini, Müvekkili Şirket yetkililerinin karşı tarafın sunduğu hizmet neticesinde alınan yemeklerden zehirlenen personellerinin öncelikle can güvenliğini sağlayarak akabinde hukuki süreci başlatmak adına yemeklerin analizi için başvuruda bulunduklarını, karşı tarafın adeta personelin can güvenliğinden önce delillerin toplanması gerektiğini iddia eder beyanlarının kabulünün mümkün olmadığını, karşı tarafın zehirlenmenin sebebinin Müvekkili Şirket kaynaklı olduğu iddiasının da gerçeği yansıtmadığını, zira söz konusu yemeklerin servisten sadece 5-10 dakika önce kabı içerisinde Müvekkili Şirkete gönderildiğini, akabinde ise hijyen kurallarına uygun şekilde derhal servis edildiğini, karşı tarafın iddia ettiği gibi yemeklerin asla bekletilmediğini ve kalan yemek olması halinde imha edildiğini, o gün Müvekkil Şirket personelinin dışarıdan hiçbir şey yemediği gibi sadece o günün menüsündeki yemeklerden yediğini, dolayısıyla yemeklerin zehirlenmeye sebebiyet verme nedeninin pişirilme ve/veya ambalajlama aşamasından kaynaklandığının açık olduğunu, Müvekkili Şirketin zaman kaybetmeden ilk fırsatta T.C. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı İstanbul Gıda Kontrol Laboratuvarı’na başvurduğunu, numuneler üzerinde yapılan incelemeler neticesinde tüm yemeklerde sağlığa zararlı ve zehirlenme kaynağı olan “…” tespit edildiğini ayrıca tavuk dönerde “…” değerlerinin de kanun ile belirlenmiş değerlere uygun olmadığının görüldüğünü, Yerel Mahkemenin taleplerine rağmen söz konusu analiz sonuçlarının ne sebeple gerçekleşebileceğini, söz konusu durumların kullanılan malzeme sebebiyle mi pişirme sebebiyle mi sağlıksız ambalaj sebebiyle mi olduğunu dahi araştırmadığını, tanıklarının dinlenmediğini, işçilerin ne sebeple zehirlendiğinin araştırılmadığını, zehirlenme vakasını inceleyen hastaneye yazı yazma gereği dahi duyulmadığını, eksik inceleme sebebiyle verilen kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla, karşı davanın reddi yönündeki kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Asıl dava yönünden; Müvekkili Şirketin üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirmesine rağmen karşı tarafın hem basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğüne hem de anlaşmaya aykırı davranışları nedeniyle Müvekkili Şirketin 3 gün üretim yapamadığını ve bu sebeple ciddi bir maddi zarara uğradığını, karşı tarafın iddialarını kabul anlamına gelmemek kaydıyla bir an için alacaklı olduğu kabul edilse dahi yukarıda belirtilen kusurları nedeniyle Müvekkili Şirket nezdinde oluşan zararlardan sorumlu olduğunu, bu nedenle takas defi ileri sürüldüğünü ancak Yerel Mahkemenin eksik incelemesi ve hatalı kararı nedeniyle Müvekkili Şirketin maddi zararının göz ardı edildiğini beyanla asıl davanın kabulü yönündeki kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır. Asıl dava tacirler arası hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali, karşı dava ise aynı sözleşme nedeniyle tazminat istemine ilişkindir. Asıl dava yönünden; Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasının yapılan incelemesinde; davacı tarafından, davalı hakkında 3.731,82 TL asıl alacağın değişen oranlarda ticari faizi ile tahsili istemiyle icra takibi başlatılmıştır. İstinafa konu dava itirazın iptali istemine ilişkin olduğundan, yatırılması gereken harcın Harçlar Kanunu 28.maddesi gereğince tespiti ile peşin olarak ödenmesi gerekmekte olup harç ödenmedikçe davaya devam edilmesinin olanağı bulunmamaktadır. 492 sayılı Harçlar Kanununun 28.maddesi “(1) sayılı tarifede yazılı nispi harçlar aşağıdaki zamanlarda ödenir. a) (Değişik: 23/7/2010-6009/18 md.) Karar ve ilam harcı; Karar ve ilam harçlarının dörtte biri peşin, geri kalanı kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenir…”, 30.maddesi “Muhakeme sırasında tesbit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o celse için muhakemeye devam olunur, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 409 uncu maddesinde gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması, noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır.”, 32.maddesi ise “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Ancak ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. Nispi harca tabi davalarda, dava değeri üzerinden hesap edilen harcın 1/4’ünün peşin olarak ödenmesi gerekmektedir. Dava açılırken, harcın eksik alınmış olması halinde mahkemece davaya devam olunabilmesi için harcın, Harçlar Kanunu’nun 30. ve 32.maddeleri uyarınca tamamlanması yoluna gidilir ve davacıya eksik harcı yatırması için süre verilir. Şayet verilen süreye rağmen eksik harç ikmal edilmez ise dosya işlemden kaldırılır ve HMK’nun 150.maddesi uyarınca süresinde harç tamamlanarak dosya yenilenmez ise davanın açılmamış sayılmasına karar verilir. Dava dilekçesinde dava değeri 3.731,82 TL olarak belirtilmiştir. Alınması gereken nispi harç miktarı 3.731,82 X 68,31 / 4000 = 63,73 TL’dir. Ancak tevzi formunda dava değeri “0” olarak belirtilmiş ve maktu olarak 29,20 TL harç yatırılmıştır. Dava dilekçesinde icra dairesine yatırılan harcın mahsup istemine ilişkin bir ibare yer almamakla birlikte, 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 29/3 maddesinde “İlama dayanmıyan takiplerde alacaklı mahkemeye müracaata mecbur kalırsa, peşin alınan harç kendisine iade olunur veya alacaklının isteği üzerine mahkeme harclarına mahsup edilir.” hükmü uyarınca, takip dosyasına yatırılan peşin harcın, nispi harçtan mahsup edildiği düşünülse dahi, davacı tarafından icra dosyasına yatırılan peşin harç miktarı 18,66 TL’dir. Yani bu miktar dahil edildiği takdirde de 29,20 TL + 18,66 TL = 47,86 TL harç yatırıldığı hesap edilmekle, 63,73 TL – 47,86 TL = 15,87 TL harcın yatırılmadığı, dosya kapsamında ve UYAP sisteminde harcın tamamlandığına ilişkin bir kayıt yer almadığı, ilk derece mahkemesi gerekçeli kararında da yatırılan harç miktarının 29,20 TL olduğu belirtilerek hesaplama yapıldığı anlaşılmaktadır. 6100 sayılı HMK’nun 355.maddesinde “İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü taktirde bunu resen gözetir” hükmü gözönüne alındığında, dava açılırken gerekli harçların yatırılmaması hususu HMK’nun 355.madde kapsamında kamu düzenine aykırılık teşkil ettiğinden resen incelenmiştir. Somut dosyada, eksik harç tamamlatılmadan yargılamaya devamla hüküm kurulmuş olması HMK 355. madde gereği kamu düzenine aykırılık teşkil etmektedir. Karşı dava yönünden; Karşı dava, davalı tarafça verilen yemek hizmeti nedeniyle davacı şirkette çalışan personellerin zehirlendiği, bu nedenle şirketin 3 gün üretim yapamadığı ve şirket personelinin tedavi masraflarının karşılandığı iddiası ile maddi tazminat istemine ilişkindir. Karşı davacı personelinin tedavi masrafları ve üretim yapılamaması nedeniyle toplam 38.422,05 TL tazminat talep etmiş, bu talepler ayrıştırılmamıştır. Mahkemece her iki talep kalemi yönünden ayrı ayrı olacak şekilde hangi miktarda tazminat talep edildiğinin açıklattırılması gerekmektedir. Yargılama aşamasında mali müşavir ve gıda mühendisi bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır. Gıda mühendisi bilirkişi teknik değerlendirmesinde; Dava dosyasında yer alan, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı İstanbul Gıda Kontrol Laboratuvar Müdürlüğü’ne ait 22/09/2014 tarihli çorba, pilav ve tavuk döner analiz raporlarına göre özel istekle giden numunelerin ilgili mikrobiyolojik kriterlere uygun olmadığının anlaşıldığı, çorbada …, tavuk dönerde … ve …, pilavda … tespit edildiği, raporda adı geçen mikroorganizmaların patojen (hastalık yapıcı) olup, zehirlenme etmeni oldukları, analizi yapılan tüm yemek numunelerinin gıda zehirlenmesine neden olan patojenlerle bulaştığı, dava konusu zehirlenmeye yönelik delil niteliğinde tutanak ve doktor raporunun dosyada yer almadığı, analiz raporlarına ait numunelerin nasıl ve kim tarafından alındığına dair herhangi bir tutanak ya da bilginin dosyada bulunmadığı, analiz raporlarında numune alma tutanağına yönelik bilgilerin boş bırakıldığı, zehirlenmenin yemek servisinin yapıldığı 12/09/2014 tarihinde gerçekleştiği bilgisine karşın, yemek numunelerinin alınış ve laboratuvara getiriliş tarihlerine yönelik bilginin analiz raporlarında ya da diğer başka bir belgede bulunmadığı, numunelerin özel istekle herhangi bir tutanak tutulmadan laboratuvara ulaştırıldığının anlaşıldığı, mikrobiyolojik analiz yapılabilmesi için numune alma metodunu bilen sorumlular tarafından, özel kaplara alınan numunelerin, belirlenen süreyi geçmeden laboratuvara ulaştırılmaları koşulu bulunduğu, mikrobiyolojik analiz yapılabilmesi için ilgili mevzuata uygun numune alma kurallarına göre numune alma zorunluluğu olduğu, somut dosyada analizi yapılan numunelerin alınış ve laboratuvara ulaştırılmalarına yönelik bir bilgiye ulaşılamadığı, numune alınış yöntemi, numune alınan kap (numune alınırken olası bulaşma) sonucu etkileyebilecek etmenler olup ayrıca, analizi yapılan numunelerin, o gün yenen ve zehirlenme etmeni olduğu iddia edilen yemekleri temsil ettiğine dair bir delil de sunulamadığı, yemek servisinin anlaşmayı kapsamaması, servisi yemek hizmeti alan tarafın üstlenmesi halinde, yemeğin servis edilmeden önce uygun olmayan sıcaklıkta ve koşullarda bekletilmesinin de zehirlenme nedeni olabileceği, dosyada yer alan yemek analiz raporlarında verilen, … ve … mikroorganizmalarının insanlardan bulaşma ihtimalinin çok yüksek olduğu, bulaşmanın, yemek üretimi sırasında olması mümkün olduğu gibi, servis edilmeden önce uygun olmayan ortamda bekletilmesi sırasında da gerçekleşme olasılığının bulunduğu, servis öncesi bekleme süresinin uzaması ile mikroorganizmaların çoğalma ve yemeğin bozulma hızının artacağı, sonuç olarak dosya üzerinden yapılan incelemede, iddia olunan zehirlenme nedeni olarak gösterilen yemek için alınan numunelerin, dava konusu yemeği temsil ettiğine, doğru numune alma şekli ve yönteminin kullanılarak numune alındığına dair gerekli delillerin sunulmadığı yönünde görüş ve kanaat sunmuştur. Dosya kapsamında Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı İstanbul Gıda Kontrol Laboratuvar Müdürlüğü’ne ait 22/09/2014 tarihli analiz sonuçları mevcut ise de rapora konu analizin ne şekilde yapıldığı, numunelerin kim tarafından hangi tarihte alındığı hususları araştırılmamıştır. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı İstanbul Gıda Kontrol Laboratuvar Müdürlüğü’ne yazı yazılarak, rapora konu numunelerin hangi yöntemle alındığı, davacı tarafından mı teslim edildiği yoksa kurum personeli tarafından yerinde numune alma işleminin mi yapıldığı ve numunelerin hangi tarihte alındığının tespit edilmesi gerekmektedir.Yine karşı davacı personellerinin yaşadıkları zehirlenmeye ilişkin hastane kayıtları, doktor raporları, tahlil sonuçları dosyada bulunmadığından bu belgelerin ve tedavi için yapılan masraflara ilişkin kayıtların getirilmesi gerekmektedir. Ayrıca karşı dava yönünden zamanaşımı itirazına ilişkin mahkemece bir değerlendirme yapılmamış olması da hatalıdır. Açıklanan nedenlerle; asıl dava yönünden eksik harcın ikmal edilmesi için gerekli işlemlerin yapılması ve karşı dava yönünden ise zamanaşımı itirazı değerlendirilerek ve eksikliler ikmal edildikten sonra heyete doktor bir bilirkişi de eklenmek suretiyle ek rapor alınması gerektiğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 355 ve 353.1.a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, Dairemizin kararına uygun şekilde yargılama yapıldıktan sonra yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı/karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1202 E. 2018/348 K. sayılı 05/04/2018 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE, 3-Davalı/karşı davacı tarafça asıl dava yönünden yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına, 4-Davalı/karşı davacı tarafça karşı dava yönünden yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına, 5-Davalı/karşı davacı tarafından asıl dava yönünden yatırılan 63,73 TL istinaf karar harcının ve karşı dava yönünden yatırılan 35,90 TL istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine, 6-Davalı/karşı davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 7-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 8-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1.g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 27/10/2021