Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/487 E. 2021/1080 K. 27.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/487
KARAR NO: 2021/1080
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2015/154 Esas
KARAR NO: 2018/572
KARAR TARİHİ: 25/06/2018
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 27/10/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı borçlu arasında Kurumsal Tip Gsm Abonelik Sözleşmeleri imzalandığı, sözleşmeler uyarınca davalının birçok telefon hattı aldığını, müvekkil tarafından aktive edilen hatların davalı tarafından kullanıldığını, davalı aldığı hatları uzun bir süredir kullanmasına rağmen faturaları zamanında ödemediğini, bu nedenle yapılan icra takibine itiraz ettiğini, borcun ödenmemesi üzerine davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, ödeme emrinin 25/10/2013 tarihinde borçluya tebliğ edildiğini, davalının 01/11/2013 tarihinde haksız ve kötü niyetli olarak takibe itiraz ettiğini, yapılan itirazın iptali ile icra inkar tazminatına mahkum edilmesi için huzurdaki davanın ikame edildiğini, izah edilen nedenlerle, davalının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun itirazın iptaline, takibin cevabına, alacağın likit olduğunu, davalının alacağın %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili dava dilekçesinde özetle; mahkeme nezdinde açılan itirazın iptali davası her şeyden önce yasayla düzenlenen 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığını, İstanbul … İcra Müdürlüğü tarafından müvekkiline gönderilen ödeme emrinin 29/10/2013 tarihinde tebellüğ alındığını ve 01/11/2013 tarihinde icra takibine itiraz edildiğini, itiraz sonucu takip 01/11/2013 tarihinde İcra Müdürlüğünce durdurulduğunu, bu tarihten beri 2 yıl geçtiğini, alacaklı bu süre içinde takip dosyasında mevcut itiraz ve durdurma kararından haberdar olmaması hayatın olağan akışına tamamen aykırı olduğunu, itirazdan yeni haberdar olmalarına da inkar bulunmadığını, açılan iş bu davanın süresi içinde açılmadığından davaya bu yönüyle itiraz edilerek davanın reddinin talep edildiğini, davanın esasına ilişkin itirazlar ise; müvekkili şirket ile … A.Ş. Arasında 10/11/2010 tarihinde hizmet sözleşmesi akdedildiğini, Kurumsal GSM Aboneliği gerçekleştirildiğini ve …’ten hizmet alınmaya başlandığını, 2012 yılının 10 ayına kadar hizmet alımına dair yansıtılan ücretlerde bir sorun yaşanmamasına rağmen 2012 yılına ait 10. Aydan itibaren müvekkili şirkete gönderilen hizmetin karşılığı olarak yansıtılan fatura bedellerinde fahiş oranda artışlar yapıldığını ve bu artışların neye karşılık olduğunu … tarafından müvekkili şirkete açıklanamaması sebebi ile müvekkili şirketin fatura içeriklerini kabul etmediğinden faturaları ödemeyi reddettiğini, zira faturalandırılan hizmetler sözleşme koşulları ile uyum sağlamadığını, itirazlar nedeni ile taraflar arasındaki hizmet ilişkisinin sona erdiğini, davacı içeriği belli olmayan 10.2012 / 09.2013 yılına ait faturaları icra takip konusu yaparak İst. … İcra Md. … E. Sayılı dosya ile takibe giriştiğini, ödeme emrine yasal süresi içinde 01/11/2013 tarihinde itiraz edildiğini, izah edildiği üzere davacının işbu fatura bedellerini talep etmekte haksız olduğunu, fahiş bedeller karşılığı içeriği açıklanmayan faturalar düzenlenerek müvekkili hizmet alımı esnasında oldukça mağdur ettiği, bu nedenlerle icra takibine itiraz edildiğini, açılan davaya dayanak olan faturaların haklı itirazlar nedeniyle müvekkil aleyhine ikame edilen huzurdaki davanın kabul edilmediği reddinin talep edildiğini, açıklanan nedenlerle, davanın reddi ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ” taraflar arasındaki dava konusu 21/10/2013 tarihinde, davalı borçlu aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasıyla, 79.494,37-TL tutarlı alacağı için icra takibi başlatılması sebebiyle, davalı yanın takibe itiraz etmesi sonucu, davacının itirazın iptali davası açtığı, davalı vekilinin beyanında davacının işbu fatura bedellerini talep etmekte haksız olduğunu, fahiş bedeller karşılığı içeriği açıklanmayan faturalar düzenlenerek müvekkili hizmet alımı esnasında oldukça mağdur ettiği, bu nedenlerle icra takibine itiraz edildiğini, ve dosyanın incelenmesi için bilirkişilere tevdi edildiği, davacının sözleşme ile belirlenen birim fiyatlara göre talep edebileceği tutarın 28.339,53-TL asıl alacak, (takip tarihine kadar) 1.813,32-TL işlemiş faiz olmak üzere 31.152,85-TL olduğunun tespit edildiği, davacının bilrkişi raporuna itirazı üzerine dosyaya sunduğu 12/05/2011 tarihli ek protokolü göz önüne alındığında dosyanın tetkikinde davacı yanın gerek dava dilekçesinde gerekse dosyaya sunduğu deliller arasında bulunmayan 16/04/2015 havale tarihli cevaba cevap dilekçesinde ve ekinde varlığı hakkın da herhangi bir iddiası veya beyanda bulunmayan 12/05/2011 tarihli ek protokol ile ilgili olarak rapora itiraz ettiği, bilirkişi kök raporunun alındıktan sonra bu ek protokolün sunulduğu, 6100 sayılı HMK’nın 141nci maddesine göre “Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe; ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Ön inceleme duruşmasına taraflardan biri mazeretsiz olarak gelmezse, gelen taraf onun muvafakati aranmaksızın iddia veya savunmasını genişletebilir yahut değiştirebilir. Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez. İddia ve savunmanın genişletilip değiştirilmesi konusunda ıslah ve karşı tarafın açık muvafakati hükümleri saklıdır.” şeklindeki yasa hükmü gereğince dilekçeler teatisi, ön inceleme duruşmasından sonra ve bilirkişi raporundan sonra davacı vekilinin ek protokolü 12/05/2014 tarihli ek protokolü ibraz ettiği hususlarında göz önüne alındığında bu ek protokolü zamanında ibraz etmemesi sebebiyle bu delile dayanamayacağı anlaşılmakla, denetlemeye ve hükme dayanak etmeye elverişli bilirkişi raporuna göre davanın kısmen kabulüne Davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın 28.339,53 TL asıl alacak olmak üzere toplam 31.152,85 TL’ nin iptaline, takibin asıl alacağa yıllık %13,75 oranında ticari reeskont faizi uygulanmak suretiyle devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ 1- Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Şirketler arasında düzenlenen 17.05.2021 tarihli ek protokol uyarınca hesaplamanın nazara alınması gerektiği, davalı tarafça hizmet karşılığı tahakkuk ettirilen faturaların ödenmediği ve faturaların konu edildiği takibe haksız ve kötü niyetle itiraz edildiği, davalıya verilen hizmet bedelinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın açıkça kötü niyetli olarak itiraz edilerek ücretlendirmeye esas olan ek protokolün dosyaya sunulmasının yargılamayı geciktirme amacını taşımadığı belirtilerek mahkemece verilen kararın kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesi talep edilmiştir. 2- Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesinde usulüne uygun olarak ileri sürülmeyen delillerin istinaf incelemesinde dikkate alınamayacağı, ön inceleme aşamasından sonra ileri sürülen 17.05.2011 tarihli ek protokolün usulüne uygun olarak süresinde ileri sürülmediği, bu nedenle hükme esas alınamayacağı, sözleşmede sunulan belirtilen hizmetler ile ilgili takibe konu faturalardaki açıklamaların uyuşmadığı ve taraflar arasında sözleşmede belirlenen birim fiyatlarına aykırı olarak fatura içeriğinde fiyat artışı yapılamayacağı, alacağın likit bir alacak olmaması sebebiyle mahkemece icra inkar tazminatına hükmedilmesinde usul ve yasaya uygun olmadığı belirtilerek mahkemece verilen kararının kaldırılarak takip dosyasından yürütülen takibin iptaline, icra inkar tazminatının iptaline karar verilmesini talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır. Dava, taraflar arasında düzenlenen kurumsal tip GSM abonelik sözleşmesi gereğince düzenlenen fatura bedellerinin ödenmemesi sebebiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında; davacı alacaklı tarafından 74.779,95 TL fatura alacağı bedeli, 4.714,42 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 79.494,37 TL üzerinden başlatılan icra takibine ilişkin ödeme emrinin davalı borçluya 25/10/2013 tarihinde tebliğ edildiği, davalının 01/11/2013 tarihinde borca itiraz ettiği, davanın İİK’nun 67.maddesi uyarınca 1 yıllık yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Taraflar arasında düzenlenen sözleşme örneğinin incelenmesinde; sözleşme konusunun iletişim servisinin … tarafından … iletişim ağı üzerinden sağlanması ve iletişime ilişkin şartları ve ilgili taraflarının yükümlülüklerinin belirlenmesine ilişkin olduğu, şirketin bu sözleşme gereğince … servis tiplerine göre ilgili eklerde belirtilen hizmetlerin bedellerini ödeyip içeriği, sözleşmede belirtilmeyen iletişim servisleri veya …’in iletişim servis standartlarına uygun olmayan servisler için, şirketin yazılı talebi ile … yazılı olarak şirketin talep ettiği hizmetler için ayrıca teklif verileceği, sözleşme süresi boyunca talep edilecek yeni servisler için ilgili ekleri tarafların güncelleyeceği ve servis ücretlerini yalnızca … A.Ş. gibi tek sağlayıcı konumundaki 3. şahısların fiyat politikalarında köklü değişiklikler yapması halinde değişime hakkına sahip olduğu, ödemelerin şirketin seçtiği aylık veya yıllık ödeme seçeneğini göre ilk kayıt tarihi itibariyle aylık veya yıllık peşin olarak ödeneceği, sözleşme ile şirketin belirlenen ödeme koşullarına uyacağı, bedelin belirtilen miktarda ve belirlenen tarihlerde ödeyeceğini kabul ettiği, vadesi geldiği halde ödenmeyen meblağların vade tarihinden itibaren ödeme tarihine kadar varsa ilgili mevzuatı aşan kısmı düşüldükten sonrasına aylık temerrüt faizi oranında vade hakkına sahip olacağı ve şirketin fatura edilen bir meblağ itirazında bulunduğu takdirde itirazının …’e faturayı teslim aldığı tarihten itibaren 8 iş günü içerisinde bildirebileceği sözleşme süresinin 3 yıl olduğu belirtilmektedir.Davalı vekilince sunulan cevap dilekçesinde taraflar arasında 10.11.2010 tarihli hizmet sözleşmesi düzenlendiği ve hizmet alımına başlanıldığı, 2012 yılının 10. ayına kadar hizmet alınmadan yansıtılan ücretlerde sorun yaşanmadığı ancak bu tarihten itibaren davalı şirkete gönderilen hizmetin karşılığı olarak yansıtılan fatura bedellerinde fahiş oranda artışlar yapıldığı ve bu artışların neye karşılık olduğu … tarafından açıklanmadığı ve hizmet ilişkisinin sona erdiği iddia olunmuştur. Bilirkişi heyetince düzenlenen kök raporda özetle: icra takibine dayanan faturaların taraflar arasındaki 10.11.2010 tarihli hizmet sözleşmesinden kaynaklandığı, ihtilafın fatura konusu bedellerinin sözleşmeye uygun olup olmadığı ve fahiş nitelikte olup olmadığına ilişkin olduğu, hizmet sözleşmesinde ücrete ilişkin şirketin kendisine yapılan ücret değişikliğinin bildiriminden sonra en geç bir ay içinde yazılı olarak bildirmek suretiyle değişen hizmeti almaktan vazgeçebileceği aksi halde ücreti değişen servisler ile yeni belirlenen ücretten faturalandırılacağının belirtildiği bu haliyle dosyada davacının sözleşme konusu hizmetlerin bedellerinin de yapacağı değişikliğe ilişkin davalıya yaptığı bir bildirimin bulunmadığı, bu haliyle davacının davalı tarafa sunduğu hizmetleri için ancak sözleşme ile belirlenen birim fiyat üzerinden talep edebileceği, sözleşme ekinde düzenlenen fiyat tablosuna göre sağlanacak hizmetlerle ilgili olarak fatura ve sözleşme konusu hizmetlerin tam olarak tespit edilmesi ve karşılaştırılmasına yönelik teknik bilirkişi görüşüne ihtiyaç duyulduğu, mali inceleme ile ilgili yapılan değerlendirmede hizmetlerin özdeş olduğu ve bilirkişi raporunda belirtildiği gibi tabloda belirlenen miktarlar kabul edildiğinde bu tespitlere göre davacının sözleşme ile belirlenen birim fiyatlara göre talep edebileceği tutarın 28.339,53 TL asıl alacak, 1.813,32 TL işlemiş faizi olmak üzere toplam 31.152,85 TL olduğu görüş ve tespitinde bulunulmuştur. Davacı vekilince bilirkişi raporuna karşı sunulan beyan dilekçesi ekinde 17.05.2011 tarihli ek protokol örneğini sunulduğu ve işbu ek protokolün konusunun … tarafından davalının merkezinde ME hat çekilmesi ve şubelerinin upgrade edilmesi gereken hizmetleri sunulması şart ve yükümlülüklerin olduğu bir protokolün süresinin 01.05.2013 tarihine kadar geçerli olduğu ve aylık hizmet fiyatının 3.700 TL olarak belirlendiği anlaşılmaktadır. Bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen ek raporda özetle davacı tarafın, davalı ve imzalanan 10.11.2010 tarihli hizmet sözleşmesinin 17.05.2011 tarihli ek protokol ile revize edildiği ve bu tarihli düzenlenen ek protokolde ücretlerin yeniden belirlendiği, huzurdaki uyuşmazlığa konu faturalarında bu miktarlar üzerinden tahakkuk ettirildiği belirtilerek itiraz edildiği, söz konusu belgenin bilirkişi raporu tanzim edildikten sonra ilk defa dosyaya ibraz edildiği, belgede yer alan fiyatları üzerinden düzenlenen faturaların esas alınarak davacı alacağının hesaplanması hakkındaki davacı talebinin hukuki değerlendirilmesinin mahkemeye ait olduğu, ek protokolde aylık prim fiyatının 3.700 TL olarak belirlendiği ve takip tarihi itibari ile protokolde yazan miktar nazara alındığında asıl alacağın 71.806,47 TL işlemiş faizin 4.484,21 TL talep edilebileceği ve takip tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 2/2 maddesine göre %13.75 ve değişen oranlarda ticari temerrüt faizi talep edilebileceği diğer hususlarda kök raporda yapılan inceleme tespit ve değerlendirmeler de görüş ve kanaatlerinin değişmediği belirtilmektedir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda bilirkişi raporu alındıktan sonra 12.05.2011 tarihli ek protokolün davacı tarafça bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi ekinde sunulduğu, ek protokolün zamanında ibraz edilmemesi nedeniyle bu delile dayanamayacağı, denetleme, hükme dayanak elverişli bilirkişi raporuna göre davanın kısmen kabulü ile 28.339,53 TL asıl alacak olmak üzere 31.152,85 TL ‘nin iptaline fazla ilişkin isteminin ise reddine dair karar verilmiş ve iş bu karara yönelik taraf vekillerince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davaya konu somut olayda, davacı vekilince istinaf dilekçesinde 17.05.2011 tarihli ek protokolün verilen hizmete ilişkin ücretlendirme konusunda mutabık kalındığı ve bu protokole uygun olarak ücretlendirme yapılmış olmasına rağmen mahkemece 10.11.2011 tarihli sözleşmede yer alan ücretlendirmeler nazara alınmak suretiyle yapılan hesaplama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmesi hukuka aykırı olduğu iddia olunmuştur. Dosya kapsamı bir bütün olarak birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında düzenlenen hizmet sözleşmesi ile iletişim servisinin … tarafından ve … iletişim ağı üzerinden sağlanmasına ilişkin taraflarca 09.11.2010 tarihli sözleşme düzenlendiği, sözleşmenin kapak sayfasında sözleşme süresinin 36 ay ve hizmet bedelinin aylık 1.455 TL olarak belirlendiği, davacı vekilince 30.05.2016 tarihli bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesi ekinde taraflar arasında düzenlenen 17.05.2011 tarihli tarihli ek protokol örneğinde sunulduğu ve buna göre hizmet bedelinin aylık 3.700 TL olarak belirtildiği , takip dosyasını konu edinen fatura detaylarının (TT Devre bedeli, servisler kullanım ücreti….) belirtildiği, davalı tarafça cevap dilekçesinde hizmetin verilmediği iddiasının bulunmadığı, ancak hizmet karşılığı yansıtılan fatura bedellerinin de fahiş oranda artışlar yapıldığı ve bunun sebebinin açıklanmaması sebebiyle ödemenin yapılmadığı yönünde beyanda bulunulduğu, mahkemece taraflar arasında düzenlenen 09.11.2010 tarihindeki sözleşmede belirlenen aylık 1.455 TL miktarın hesap edilmesi sonucunda bilirkişi tarafından tespit edilen 28.339,53 TL asılacak, 1.813,32 TL işlenmiş faizi olmak üzere toplam 31.152.85 TL fatura bedeline davalı tarafça yapılan itirazın iptaline dair karar verildiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. 6100 sayılı HMK’nun iddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi başlıklı 141. maddesinde tarafların cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe iddia ve savunmalarına genişletebileceği veyahut değiştirebileceği, dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra iddia ve savunmanın genişletilemeyeceği veya değiştirilemeyeceği, iddia ve savunmanın genişletilip değiştirilmesi konusunda ıslah ve karşı tarafın açık muvaffakat hükümlerinin haklı olduğu belirtilmektedir. İş bu nedenle, davacının dava dilekçesinde delil olarak 17.05.2011 tarihli ek protokole dayanmadığı, iş bu protokole ilişkin olarak da davalı vekilin açıkça muvafakatinin bulunduğuna dair dosyada bilgi ve belgelerin yer almadığı anlaşıldığından HMK 141/1 maddesine göre söz konusu belge örneğini delil olarak alması mümkün değildir. Davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir. Nitekim sonradan delil gösterilmesinin düzenlendiği HMK 145 maddesinde de tarafların kanunda belirtilen süreden sonra delil gösteremeyeceği ancak delillin sonradan ileri sürülmesi yargılamayı geciktirme amacı taşımıyorsa veya süresinde sürülememesi ilgili tarafından kusurundan kaynaklanmıyorsa mahkemenin o delinin sonradan gösterilmesine izin verebileceği belirtilmektedir. Davacının, bilirkişi raporu alındıktan sonra bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesi ekinde sunmuş olduğu 12.05.2011 tarihli ek protokolün, süresinde sunamamasının kusurundan kaynaklanmadığını ispatlayamadığı anlaşıldığından iş bu maddenin davaya konu somut olayda uygulanamayacağı anlaşılmaktadır. Takip dayanağı fatura olup alacak likit ve belirlenebilir olduğundan ve davalı taraf itirazında haksız bulunduğundan icra inkar tazminatı şartları oluşmuştur. Bu konuda da davalının istinaf sebepleri yerinde değildir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan taraf vekillerinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı ve davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince davacıdan ve davalıdan ayrı ayrı alınan 98,10’ar TL istinaf başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından, davacı tarafından yatırılan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 23,40 TL istinaf karar harcının istinaf eden davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 2.128,05 TL istinaf karar harcından, davalı tarafından yatırılan 532,01 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.596,04 TL istinaf karar harcının istinaf eden davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-İstinaf yargılama giderlerinin davacı ve davalı üzerinde bırakılmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-HMK’nun 333. maddesi gereğince, taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın talep halinde yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 27/10/2021