Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/476 E. 2021/902 K. 22.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/476
KARAR NO: 2021/902
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2016/992
KARAR NO: 2018/613
KARAR TARİHİ: 29/05/2018
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/09/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirketin iş sağlığı ve güvenliği hizmeti konusunda anlaştıklarını, bu doğrultuda müvekkili şirketin davalıya gerekli hizmeti sunduğunu, verilen hizmetlerin faturalandırıldığını, davalı tarafından fatura bedellerinin ödenmediğini ve alacağın tahsili için Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine itiraz edildiğini, taraflara ait ticari defterler incelendiği takdirde müvekkili şirketin davalı şirketten 31.431,70 TL alacaklı olduğunun anlaşılacağını beyan ederek davalının icra takibine yapmış olduğu itirazın iptalini, davalının asıl alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davacı şirket arasında iş sağlığı ve güvenliği sözleşmesinin imzalandığını ancak davacı şirketin sözleşmeler uyarınca müvekkili şirkete herhangi bir hizmet vermediğini, dolayısıyla tahakkuk etmiş olan herhangi bir alacağının bulunmadığını beyanla davacı tarafın haksız davasının reddine, davacının %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “Yapılan yargılama sonucu dosya Mahkememizce kül olarak değerlendirildiğinde; davacı (alacaklı) tarafından davalı (borçlu) aleyhine Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında faturadan kaynaklanan 31.431,70 TL asıl alacak için icra takibinde bulunduğu, davalının (borçlunun) yasal süresi içerisinde borca itirazı üzerine takibin durmuş olduğu, davacı vekilinin yasal süre içinde davalının itirazının iptali için İİK 67 maddesine göre itirazın iptali davası açtığı, uyuşmazlığın davalının davacıya takibe konu faturadan dolayı borcunun olup olmadığı hususunda olup, dosyada deliller toplandıktan sonra mali müşavir bilirkişi ile tarafların ticari defter ve belgelerinde inceleme yapılmasına karar verilmiş, davalının defterlerini ibraz etmemesi üzerine, davacının ticari defterlerinde yapılan inceleme sonucu mali müşavir bilirkişi 22/09/2017 havale tarihli raporunda; davacı şirketin 2015 ve 2016 yıllarına ilişkin defterlerinin HMK 222.maddesi uyarınca sahibi lehine delil teşkil ettiği, 2014 yılı ticari defterlerinin HMK 222.maddesi uyarınca sahibine delil teşkil etmediğini, davalı tarafın HMK 222.maddesi uyarınca belirlenen inceleme gününde defterlerini ibraz etmemiş olması sebebiyle ticari defterlerin ibrazdan kaçındığı hususunun takdirinin mahkemeye ait olduğunu, davacı taraf ticari defter kayıtlarına göre davalıdan takip tarihi itibariyle 31.431,70 TL alacaklı olduğu, taraflar arasında iş sağlığı ve güvenliği hizmeti sözleşmesinin imzalanmış olduğunu, sözleşmede işyeri hemiliği için aylık 4 saat çalışma süresi ve İş Güvenliği Uzmani için aylık 5 saat çalışma süresinin belirlenmiş olmasına rağmen bu süreler için verilecek ücretin belirlenmediğini, davacı tarafın 2014 yılında düzenlenen 2 adet toplam 3.467,50 TL tutarındaki ve Ocak 2015 ayında düzenlenen 2.307,40 TL tutarlı faturalara karşılı davalı tarafın 5.785,00 ödemiş olduğunu, bu tarih itibariyle davacı tarafından her ay düzenli olarak fatura düzenlenmiş olmasına rağmen davalı tarafından ödeme yapılmadığının görüldüğünü, davacı tarafından düzenlenen faturaların davalıya tebliğ edildiğine dair fatura üzerinde veya başkaca teslim belgesinin bulunmayışı, ayrıca fatura içeriğine dayanak teşkil eden hizmetlerin karşı taraf teslim edildiğine dair belgelerin sunulamaması birlikte değerlendirildiğine davacının dava konusu alacağının ispatlanamadığı açıklanmış, bilirkişi raporunda açıklandığı üzere taraflar arasında yazılı sözleşmeye göre işyeri hekimliği için aylık 4 saat çalışma süresi ve iş güvenliği uzmanı için aylık 5 saat çalışma süresi belirlenmiş olmasına rağmen bu süreler için verilecek ücret belirlenmediğinden davacı tarafından davalıya 2014 yılında düzenlenen 2 adet fatura bedelinin davalı tarafından davacıya ödendiği, bunun dışında her ay davacı tarafından düzenli olarak fatura düzenlendiği davalı tarafından ödeme yapılmadığı, davacının düzenlendiği faturaları karşı tarafa tebliğ ettiği ve hizmetleri yerine getirdiğine dair delil sunmadığından subut bulmayan davanın reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Hükme esas alınan bilirkişi raporunda 2014 yılına ait yevmiye defterinin kapanış onayının olmadığı, bu sebeple müvekkil lehine delil teşkil etmeyeceği belirtilmiş ise de yapılan inceleme neticesinde tespit edildiği üzere TTK 64.madde ve VUK 176.maddede belirtilen defterlerin tamamının eksiksiz olarak tutulduğunu, ticari defterlerin birbirini doğrular mahiyette olduğunu, müvekkiline ait ticari defter kayıtlarının aksini ispat edecek senet veya diğer kesin delillerden birinin davalı tarafça dosyaya sunulmadığını, davalı tarafından 01/11/2014 tarihli 1.385,00TL tutarındaki faturaya ilişkin 01/12/2014 tarihinde 1.385,00 TL ödeme yapıldığını ancak 01/12/2014 tarihli fatura bedelinin ödenmediğini, davalıya faturaların kargo yoluyla gönderildiğini, davalının yapmış olduğu kısmi ödemenin faturaların tebliğ edildiğini kanıtlar mahiyette olduğunu, davalı tarafça cevap dilekçesinde taraflar arasındaki iş sağlığı ve güvenliği sözleşmesi kabul edilerek hizmet almadığını belirttiğinden ispat yükünün davalı üzerinde olup hizmet almadığını ispatlaması gerektiğini, davalı şirkete ve vekiline 23/05/2017 tarihli duruşma zaptı da eklenerek ihtarlı tebligat gönderilmesine rağmen defter sunulmadığından ve mazeret bildirilmediğinden müvekkili şirkete ait defterlerin hükme esas alınarak davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, dosyada bilirkişinin hukuki değerlendirmede bulunarak görev tanımının dışına çıktığını ve 6754 sayılı Bilirkişilik Kanunu’nun 3/2.maddesinde yer alan “Bilirkişi, raporunda çözümü uzmanlığı, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hususlar dışında açıklama yapamaz; hukuki nitelendirme ve değerlendirmelerde bulunamaz.” hükmüne aykırı hareket ettiğini, taraflar arasındaki husumet değerlendirildiğinde BS/BA formunun düzenlenmemiş olmasının doğal olduğunu ancak dava konusu faturaların davalı şirketin ticari defterlerine işlenip işlenmediğinin ve Vergi Dairesi’ne bildirilip bildirilmediğinin araştırılmaması gerektiğini beyanla, kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır. Dava, taraflar arasında iş sağlığı ve güvenliği hizmeti verilmesi konusunda yapılan sözleşme uyarınca ödenmeyen hizmet bedelinin tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasında; davacı tarafından 31.431,70 TL cari hesap dökümünden kaynaklanan alacağın, yıllık % 10,50 ve değişen oranlarda ticari temerrüt faizi ile birlikte tahsili istemiyle 16/06/2016 tarihinde davalı aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalıya tebliği üzerine davalının yetki ve borca itiraz ettiği, yetki itirazı üzerine dosyanın Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … E. sırasına kaydedildiği, davalıya gönderilen ödeme emrinin 27/09/2016 tarihinde tebliğ edildiği, davalının 29/09/2016 tarihinde itirazı üzerine takibin durduğu, davanın İİK’nun 67.maddesi uyarınca 1 yıllık yasal süre içerisinde açıldığı belirlenmiştir. Taraflar arasında hizmet sözleşmesine dayalı ticari ilişkinin bulunduğu sabittir. İhtilaf ise hizmetin davacı tarafça verilip verilmediği, davacının varsa bakiye alacak miktarı noktalarında toplanmaktadır.
Mahkemece 23/05/2017 tarihli duruşmada taraflara ait ticari defterlerin incelenmesine karar verilmiş ve duruşma zaptı ile “HMK 220/3 maddesi gereği bilirkişi incelemesine esas olmak üzere şirketinize ait 2014,2015 ve 2016 yılı ticari defter ve belgelerinizi inceleme günü olan 22/06/2017 günü saat 14:30 de hazır etmeniz, hazır edemediğiniz takdirde mazeretinizi bildirmeniz, aksi takdirde defter ibrazından kaçınmış sayılacağınız” ihtarını içerir davetiye davalı şirkete ve davalı şirket vekiline ayrı ayrı tebliğ edilmiştir. Davalı vekili 22/06/2017 tarihli dilekçesi ile “Sayın mahkemenizce ticari defter ve kayıtların sunulması için tarafımıza süre verilmiş ise de müvekkil şirket iş hacminin çok büyük olması sebebi ile defterlerin mahkeme kalemine getirilmesi ve burada muhafazası usul ekonomisi ve mahkemenin fiziki şartları sebebi ile imkansız olduğundan incelemenin daha sonra müvekkil şirketin merkezinin bulunduğu Bağcılar’da muhasebecileri nezareti ile yapılması” talebinde bulunmuştur. Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesinde; davalı tarafın defterlerini ibraz etmediği, davacı tarafa ait ticari defterler incelendiğinde 2014, 2015, 2016 yılı defterlerinin açılış tasdiklerinin ve 2015, 2016 yılı yevmiye defterinin kapanış tasdiklerinin yapıldığı, 2014 yılı yevmiye defterinin ise kapanış tasdikinin olmadığı, 2014 yevmiye defteri 300 sayfa olarak tasdik edildiği, 300.sayfada ise 152,yevmiye maddesi ile başlayan işlemin iptal edildiği, sayfaların sona erdiği ve 10/12/2014 tarihi itibariyle işlemlerin yevmiye defterine kayıt edilmediği, bu durumda 2014 yılı ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmadığı, 2015 ve 2016 yılı ticari defterlerinin lehine delil vasfının bulunduğu, -Taraflar arasındaki 09/10/2014 tarihli İşyeri Hekimliği sözleşmesinde işyeri hekimi olarak …’in aylık 4 saat çalışma saati belirlendiği, sözleşmede alınacak ücretin belirtilmediği, sözleşmenin taraflarca kaşe ve imza edildiği, 10/10/2014 tarihli İş Güvenliği sözleşmesinde ise iş güvenliği uzmanı olarak …’in aylık 5 saat çalışma saati belirlendiği, sözleşmede alınacak ücretin belirtilmediği, sözleşmenin taraflarca kaşe ve imza edildiği, -Davacı tarafından davalı adına düzenlenen 01/11/2014 tarihli 0122252 no’lu fatura içeriğinin işyeri hekimi hizmeti (8) (1 birim) 900,00 TL, iş sağlığı ve güvenliği hizmeti (18) (1 birim) 350,00 TL + 135,00 TL KDV eklenmesiyle 1.385,00 TL olarak düzenlendiği, faturanın davalıya tebliğ edildiğine dair sunulmuş bir belge olmadığı, -Davacı tarafından davalı adına düzenlenen 01/12/2014 tarih ve … no’lu fatura numarasının 01/11/2014 tarihli fatura ile aynı olduğu ancak aynı numaranın iki faturada neden kullanıldığının anlaşılamadığı, fatura içeriğinin ise işyeri hekimi hizmeti (8) (1 birim) 1.300,00 TL, iş sağlığı ve güvenliği hizmeti (18) (1 birim) 575,00 TL + 207,00 TL KDV eklenmesiyle 2.082,50 TL olarak düzenlendiği, faturanın davalıya tebliğ edildiğine dair sunulmuş bir belge olmadığı, -Sırasıyla her ay periyodik olarak düzenlenen faturaların işyeri hekimi hizmeti birim fiyatının 17,00 TL, iş sağlığı ve güvenliği hizmeti birim fiyatının 8,00 TL olarak alındığı ancak miktar kısmındaki birimlerin ne olduğunun belirtilmediği, faturalar üzerinde teslim alan imzasının bulunmadığı, faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olduğu, davacı tarafından 17 adet ( 2014 yılı 2 adet, 2015 yılı 11 adet, 2016 yılı 4 adet) toplam 37.216,70 TL bedelli fatura düzenlendiği, davacı defterindeki 01/12/2014 tarihli kayda göre davalı tarafından 1.385,00 TL (15/02/2015 tarihli çek) ve 30/01/2015 tarihli kayda göre davalı tarafından 4.400,00 TL (30/06/2015 tarihli çek) olmak üzere 5.785,00 TL ödeme yapıldığı, davacının bakiye 37.216,70 TL – 5.785,00 TL = 31.431,70 TL bakiye alacağının olduğu ancak davalı cevap dilekçesinde hizmet almadığını beyan ettiğinden, davacı tarafından düzenlenen faturaların davalıya tebliğ edildiğine dair fatura üzerinde veya başkaca teslim belgesi bulunmadığından ayrıca fatura içeriğine dayanak teşkil eden hizmetlerin karşı taraf teslim edildiğine dair belgele sunulmadığından alacağın ispata muhtaç olduğu yönünde görüş ve kanaat sunulmuştur. Taraflar arasında sözleşme ilişkisi olduğu her iki taraf beyanı ile sabittir. Bilirkişi raporunda da sözleşmeden bahsedilmiştir. Ancak dosya kapsamında imzalanan sözleşmeler bulunmamaktadır. Yine davacı tarafından düzenlenen faturalar da dosya kapsamına alınmadığından incelenememiştir. Mahkemece taraflara ait BS/BA kayıtları getirtilmiş ve bu kayıtlarda faturalar beyan edilmemiş ise de, bilirkişi rapor içeriğine alınan muavin hesabına göre aylık düzenlenen fatura bedelleri 5.000,00 TL altında olduğundan BS-BS kayıtlarında yer almamaktadır.Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 12/09/2017 tarih, 2016/3858 E. 2017/2944 K. Sayılı ilamında da ticari defterlerin delil kabiliyeti “…6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4). Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir (HMK 219/1). Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir (HMK 219/2). İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir (HMK 220/1). Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir (HMK 220/3). Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasa’da delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır…” şeklinde açıklanmıştır. Somut dosya incelendiğinde; davacı ve davalı her iki tarafın ticari defterlerine delil olarak dayanmıştır. Bilirkişi incelemesi için tarih belirlenmiş, davalı vekili defterlerin hacminin büyük olması nedeniyle incelemeye getiremeyeceklerini bu nedenle yerinde inceleme yapılmasını talep etmiştir. Bu durumda davalının ihtara rağmen defterlerini ibraz etmediğinden bahsedilemeyecektir. Mahkemece bilirkişiye yerinde inceleme yetkisi verilerek, davalı defterlerinin de inceletilmesi gerekmektedir. Yine dosyada sözleşme ve faturalar olmadığından, eksiklikler ikmal edilmelidir. Ayrıca davalının hizmet alınmadığı savunmasına karşılık, davacı tarafça hizmetin verildiği iddia edildiğinden hizmetin verildiğine ilişkin ve faturaların (kargo ile gönderildiği beyan edildiğinden) tebliğine ilişkin davacı delillerinin toplanarak değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle, eksiklikler ikmal edildikten sonra değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerektiğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1.a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, Dairemizin kararına uygun şekilde yargılama yapıldıktan sonra yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜ ile Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/992 E. 2018/613 K. sayılı 29/05/2018 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine İADESİNE, 3-Davacı tarafça yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine, 5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.g maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 22/09/2021