Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/475 E. 2021/892 K. 15.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/475
KARAR NO: 2021/892
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/944 Esas
KARAR NO: 2018/484
KARAR TARİHİ: 15/05/2018
DAVA: Kooperatif Üyeliğinden İhraç Kararının İptali
KARAR TARİHİ: 15/09/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkilinin davalı kooperatife üye olduğunu, kendisine uzun zamandır bilgi verilmediği için davalı kooperatife ihtarname keşide ettiğini, verilen cevapta üyelikten çıkarıldığının bildirildiğini, üyelikten ihracın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, kendisine bilgi verilmediğini, müvekkilinin adres araştırması yapılmadan ilanen tebligat yapılmasının hatalı olduğunu belirterek; davanın kabulüne, ihraç kararının iptaline karar verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili savunmasında özetle: müvekkili kooperatifin davacıyı aidatını ödemediği gerekçesiyle genel kurul kararı ile üyelikten çıkardığını, öncesinde davacının bildirdiği adrese ihtar gönderildiğini, iade gelmesi üzerine iki defa ilanen tebligat yapıldığını, davacının adresini güncel tutma yükümlülüğünü yerine getirmediğini belirterek; davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”… davacının davalı kooperatifin üyesi olduğu ve aidatını ödememiş olması gerekçesiyle kooperatif yönetim kurulunun 26/07/2016 tarihli ve 294 nolu kararı ile kooperatif üyeliğinden ihraç edildiği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı, belirtilen döneme ilişkin aidatları ödemediğini kabul etmekle birlikte, kooperatif tarafından kendisine usulüne uygun olarak ihtarlar göndermediği iddiasıyla ihraç işleminin iptalini istemektedir. Dosyaya sunulan kooperatif kayıtları ile, davacının kayıtlı adresinin ”… mah. … sk. No:… … Sitesi Tuzla İstanbul” olduğu, davalı kooperatif tarafından ilk olarak bu adrese İstanbul … Noterliği’nin 11/03/2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinin gönderildiği, davacının adreste tanınmadığı şerhi ile ihtarnamenin iade edildiği, bunun üzerine davalı tarafından birinci ihtar yerine geçmek üzere 04/05/2016 tarihinde, ikinci ihtar yerine geçmek üzere 28/05/2016 tarihinde … Gazetesi’nde ilanlar yaptırıldığı, birinci ilanda 10 gün, ikinci ilanda 1 aylık yasal ödeme sürelerinin usule uygun olarak bildirildiği, verilen sürelerin sona ermesinden sonra ve davacı tarafından ödeme yapılmaması nedeniyle 26/07/2016 tarihli yönetim kurulu kararı ile davacının ihracına karar verildiği ve bu kararın da aynı gazetede 27/07/2017 tarihinde ilan edildiği, tüm bu açıklamalar ışığında davalı kooperatif tarafından yapılan işlemlerin ve sonucunda verilen ihraç kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından” davanın reddine dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece görülen işbu davada tahkikat aşaması tamamlanmadan ve tüm deliller toplanmadan sözlü yargılama aşamasına dahi geçilmeksizin 2. oturumda davanın hükme bağlanması ile HMK 184-186 maddelerinin açıkça ihlal edildiği, davacının hakkında adres araştırması yapılmaksızın doğrudan ilanen tebligat yoluna gidilmesinin Tebligat Kanunu hükümlerine aykırılık teşkil ettiği, yine yasal açıdan ilanen tebliğ yapma yetkisi bulunmadığı belirtilen davalı kooperatif tarafından ilanının yapılmış olmasının da Tebligat Kanunu madde 28 ve madde 1 hükmüne açıkça aykırı olduğu, davalı kooperatifçe doğrudan yapılan ilanların yasal açıdan geçersiz olmasından kaynaklı olarak ihraç kararının yasal açıdan geçersiz olduğu, ayrıca 2. İhtarın ve ihraç kararının ilanen tebliğinde davacının adresinin ”Atatürk mahallesi …iskele Urla/İzmir” olarak gösterildiği ancak bu haliyle davacı ile hiç ilgisi olmayan bir adresin sanki davacının adresi gibi gösterilerek işlemlerin yapıldığı, Tebligat Kanunun 29. maddesi hükmüne uyarınca de anılan ilanların sadece gazetede yayınlanmış olması nedeniyle amir hükümlere aykırı olduğu belirtilerek mahkemece verilen kararın kaldırılması talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nun 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususları da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, davacının ihracına ilişkin olarak 26.06.2017 tarih ve 294 no lu kooperatif yönetim kurulu kararının iptali istemine ilişkindir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın reddine dair karar verilmiş olup; işbu karara karşı davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davaya konu somut olayda, davacının üyesi olduğu Kıyıköy Konut Yapı Kooperatifi ile uzun süre irtibat kuramaması nedeniyle aidat borcunu öğrenmek amacıyla Bodrum … Noterliği vasıtasıyla 06/07/2017 tarih ve … yevmiye numarası ile çekilen ihtarnamede aidat borcunun bildirilmesi talep edildiği belirtilmiştir. Dava dilekçesinde ekli sunulan bilgi ve belgelerin okunaklı olmadığı görülmekle dava vekilince cevap dilekçesinde olan bilgi ve belgelerin (kooperatifçe yapılan ilanlara ilişkin gazetede yer alan duyuru kısımlarının fotokopisi sunulmakla) incelenmesinde; Davalı kooperatifçe İstanbul … Noterliği vasıtasıyla 11.03.2016 tarihli … yevmiye sayılı cevabı ihtarnamede davacının adresinin … Mahallesi … sokak No … … sitesi Tuzla İstanbul olarak belirtildiği, iş bu ihtarnamede yapılan inceleme sonucunda davacının 150 TL tutarındaki aidat ödemesinin tespit edildiği ve bu tebligatın tebellüğ tarihinden itibaren 10 gün içinde borcu ve yapılan ihtarname masraflarının nakden ve defaten ödenmesi aksi halde Kooperatifler Kanununun 16. ve 27. maddeleri, ana sözleşme hükümleri uyarınca kooperatif ortaklarından çıkarılacağının ihtar edildiğinin bildirildiği, dosyada mübrez tebliğ mazbatasının incelenmesinde işbu ihtarnamenin tebliği amacıyla çıkarılan tebligat parçasında davacının taşındığından bahisle tebliğ edilemediğine dair şerh düşüldüğü, iş bu nedenle 1. İhtar yerine geçmek üzere 04.05.2016 tarihli Yeni gün gazetesinde 1. ilanın yapıldığı, ilan metninde davacının adresinin ihtarnamede belirtilen adres ile aynı olduğu, 2. İhtar yerine geçmek üzere de 28.05.2016 tarihli Yenigün gazetesinde 2. İlanın da yapıldığı ve işbu ilanda davacının adresinin ”… mahallesi … sokak kat … İskele Urla/İzmir ” olarak belirtildiği yapılan incelemeden anlaşılmaktadır. Cevap dilekçesinde davacının kooperatif kayıtlarında resmi olarak bulunan adresinin … mahallesi-… sokak no … … sitesi Tuzla İstanbul olduğu ve dolayısıyla ihtarnamenin noter kanalıyla bu adrese çıkarıldığı ve 04.05.2016 tarihinde gazetede 1. İlan, 28.05.2016 tarihinde 2. İlanın yapıldığı ve yasa gereği ilk ilan ile 10 gün 2. İlan ile bir ay süre tanındıktan sonra işbu yasal süre içerisinde ödeme yapılmaması nedeniyle davacının 26.07.2016 tarih ve 294 nolu yönetim kurulu kararı ile davacının ortaklıktan çıkarıldığını belirtir ilanın 27.07.2017 tarihinde tarihli Yeni gün gazetesinde ilan yapıldığı belirtilmiştir.Bir ortağın ortaklıktan çıkarılması ancak ana sözleşmede açıkça gösterilen nedenlere dayanması halinde mümkündür. İşbu nedenle çıkarılma nedenlerinin açık ve net bir şekilde ana sözleşmede tek tek gösterilmesi gerekmektedir. Kooperatifler Kanununun 16. maddesinde kooperatif ortaklığından çıkarılmayı gerektiren sebeplerin ana sözleşmede açıkça gösterileceği, ortaklarının ana sözleşmede açıkça gösterilmeyen sebeplerle ortaklıktan çıkarılamayacağı ve ortaklıktan çıkarılmaya yönetim kurulunun teklifi ile genel kurulun ancak karar verebileceği, ana sözleşmenin çıkarılanın genel kurula başvurma hakkı saklı kalmak üzere bu hususta yönetim kurulunda yetkili kılabileceği belirtilmiştir. Parasal yükümlülüklerinin 30 gün geciktirmesi üzerine, yönetim kurulunca noter aracılığıyla yapılacak ihtarı takip eden 10 gün içinde bu yükümlülüklerini yerine getirmeyenlere 2. İhtarın yapılacağı ve 2. İhtarı takip eden bir ay içerisinde yükümlülüklerini yerine getirmeyenler yönetim kurulu kararı ile ortaklıktan çıkarılır (bkz. Kooperatifler Kanunu, Coşkun Mahmut . Sayfa: 244) Dosya kapsamından, davalı kooperatifçe birinci ihtarnamenin davacının kooperatife bildirdiği (… mahallesi … sokak no … … sitesi Tuzla İstanbul ) adresine tebliğe çıkarıldığı, davacıya bu adreste tebligat yapılamaması üzerine ilanen tebliğ yoluna gidildiği anlaşılmıştır. 7201 sayılı Tebligat Kanununun; 1)”Bilinen Adreste Tebligat” kenar başlıklı 10. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında, “Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” 2)”Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina” kenar başlıklı 21. maddesinde,” kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır. Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır. Muhtar, ihtiyar heyeti azaları, zabıta amir ve memurları yukarıdaki fıkralar uyarınca kendilerine teslim edilen evrakı kabule mecburdurlar.”, II) Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin; “Bilinen adreste tebligat” kenar başlıklı 16. maddesinde; “(1) Tebligat, öncelikle tebliğ yapılacak şahsın bilinen en son adresinde yapılır. Bilinen en son adresin tespitinde, tebliğ isteyenin beyanı, muhatabın veya diğer ilgililerin bildirimleri ya da mevcut belgeler esas alınır. (2) Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır. Ayrıca başkaca adres araştırması yapılmaz. 79. maddenin ikinci fıkrasına göre renkli bastırılan tebligat zarfında, adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek bu adrese tebligat yapılacağına dair meşruhata yer verilir.” Hükümlerine yer verilmiştir. Tebligat Kanununun “İlanen tebligat” başlıklı 28. maddesinde ise; ”Adresi meçhul olanlara tebligat ilanen yapılır. Yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılamayan ve ikametgahı, meskeni veya iş yeri de bulunamayan kimsenin adresi meçhul sayılır. Adresin meçhul olması halinde keyfiyet tebliğ memuru tarafından mahalle veya köy muhtarına şerh verdirilmek suretiyle tespit edilir. (Değişik ikinci cümle: 19/3/2003-4829/9 md.) Bununla beraber tebliği çıkaran merci, muhatabın adresini resmî veya hususi müessese ve dairelerden gerekli gördüklerine sorar ve zabıta vasıtasıyla tahkik ve tespit ettirir. Yabancı memleketlerde oturanlara ilanen tebligat yapılmasını icabettiren ahvalde tebliği çıkaran merci, tebliğ olunacak evrak ile ilan suretlerini yabancı memlekette bulunan kimsenin malüm adresine ayrıca iadeli taahhütlü mektupla gönderir ve posta makbuzunu dosyasına koyar.” hükmüne yer verilmiştir. Tebligat Tüzüğü’nün 1. maddesi ise, “Kazai merciler, genel ve katma bütçeli daireler, belediye ve köy hükmi şahsiyetleri, barolar ve noterlerin bütün tebliğleri, Tebligat Kanunu ve bu Tüzük hükümlerine göre Posta Telgraf ve Telefon İşletmesi veya memur vasıtasıyla yapılır.” hükmünü içermektedir. Buna göre, davalı kooperatifin, Tebligat Kanunu ve tebliğ tarihinde yürürlükte bulunan Tüzüğün 1. maddesinde sayılan kurum ve kuruluşlardan olmadığından Tebligat Kanunu’nun 28. maddesindeki adres araştırması ve sonucuna göre ilanen tebligat yaptırma yetkisi bulunmamaktadır. Davalı kooperatifçe, birinci ihtarnamenin kooperatife bildirilen adreste tebliğ edilememesi üzerine, Tebligat Kanunu ve Tüzük hükümlerine göre resmi ve hususi müessese ve dairelerden ve zabıta vasıtasıyla adres araştırması yaptırmak ve sonucuna göre ilanen tebligat yapılması için Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebligat yapmak yetkisine sahip olanlardan biri olan yetkili noterlikten ilk ve ikinci ihtarname ile ihraç kararının tebliğinin istenmesi gerektiği gözden kaçırılmıştır. (Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2016/1304 E., 2016/3534 K.,sayılı ilamı) Dairemizce davacı vekilinin usul yönünden sunmuş olduğu istinaf sebepleri incelendiğinde ise; Taraflar arasındaki uyuşmazlık Kooperatifler Kanunu’nun uygulanmasından kaynaklanmakta olup, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 99. maddesi uyarınca bu tür davalarda basit muhakeme usulü uygulanmaktadır. Basit yargılama usulüne tabi dava ve işlerde uygulanacak usul 6100 sayılı HMK’nun 320 ve 321. maddelerinde hüküm altına alınmıştır. HMK’nun 321. maddesinde, tahkikatın tamamlanmasından sonra, mahkemenin, tarafların son beyanlarını alıp, yargılamanın sona erdiğini bildirerek kararını tefhim edeceği, taraflara beyanda bulunabilmeleri için ayrıca süre verilmeyeceği düzenlenmiştir. Söz konusu düzenlemeden anlaşılacağı üzere basit yargılama usulünde, yazılı yargılamada yer alan “Sözlü Yargılama” aşaması bulunmamaktadır. Dolayısıyla, ilk derece mahkemesince son celse karar verileceği ihtarı ile taraf vekillerinin beyanları alınarak karar verildiği görülmekle, bu hususta ileri sürülen istinaf sebebinin yerinde olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece, ihraç kararının tebliğinin usulsüz olduğu gözetilerek davanın süresinde olduğu kabul edilip, birinci ve ikinci ilanların aynı usulle tebliğ edilmiş olması sebebiyle ilanlara ve ihtarnameye dayalı olarak ihraç kararı verilemeyeceği nazara alınarak davanın kabulü ile ihraç kararının iptaline karar verilmesi gerekirken, davalı Kooperatifçe gazetede yapılan ilanlar nazara alınmak suretiyle ihraç kararının usul ve yasaya uygun olduğu belirtilerek davanın reddine dair karar verilmesi doğru görülmediğinden İlk Derece Mahkemesi kararının HMK 353/1.b.2 bendi uyarınca kaldırılarak, davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere, 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/944 Esas, 2018/484 Karar ve 15/05/2018 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1.b.2 bendi uyarınca KALDIRILMASINA ve YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE, 1-Davanın KABULÜNE Davacının ihracına ilişkin olarak, davalı …nce alınan 26.06.2017 tarih ve 294 no’lu kooperatif yönetim kurulu kararının İPTALİNE, İlk Derece Mahkemesi Yönünden: 1-Alınması gereken 59,30 TL harcın peşin alınan 31,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 27,40 TL harcın harcının davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına 2-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 3-Davacı tarafından sarf edilen dava açılış gideri; 67,40 TL, posta davetiye gideri; 106 TL olmak üzere toplam 173,40 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 4-HMK’nun 333. Maddesi gereğince, karar kesinleştiğinde kalan gider avansının taraflara iadesine, İstinaf İncelemesi Yönünden; 1-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 2-Alınması gereken 59,30 TlL karar harcından davacı tarafından yatırılan 35,90 TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 27,40 TL ‘nin davalıdan alınarak Hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafça yapılan 98,10 TL istinaf başvuru, 35,90 karar harcı ve 106 TL istinaf yargılama gideri olmak üzere 240TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-İstinaf yargılaması duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 361/1 maddesi gereğince temyizi kabil olmak üzere oybirliği ile karar verildi.15/09/2021