Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/467 E. 2021/936 K. 06.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/467
KARAR NO: 2021/936
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/398
KARAR NO: 2018/601
DAVA TARİHİ: 24/04/2017
KARAR TARİHİ: 04/06/2018
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 06/10/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı arasında ticari ilişki bulunduğunu, davalının 17.700,00 TL borcunu ödememesi üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalının itiraz ederek takibi durduğunu belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına, %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davacı arasında bir defaya mahsus olmak üzere hizmet akdi alımı yapıldığını, iş bu hizmet akdine ilişkin bedelin ödendiğini, davacının dava dilekçesi ekinde sunduğu faturalara ilişkin bir hizmet akdi söz konusu olmadığını, faturaların taraflarınca teslim alınan faturalar olmadığını, davacının hizmet verdiği faturalara ilişkin ödemeyi aldığını dava dilekçesinde ikrar ettiğini, müvekkili tarafından iddia edilen 17.700,00 TL tutarında bir hizmet alınmadığını, davacının açtığı takipte ve iş bu davada haksız ve kötü niyetli olduğunu beyanla davanın reddine, davacının açtığı kötü niyetli dava nedeniyle kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “…Dava; itirazın iptali davasıdır. Taraflar arasındaki ihtilafın; Davacı ile davalı arasında faturadan kaynaklı alacak olup olmadığı, fatura içeriğinin davacı tarafça davalıya sunulup sunulmadığı, varsa davalının davacıya takip ve dava tarihi itibariyle borç miktarı, alacağın likit olup olmadığı, davacınının kötü niyetli olup olmadığı noktalarında toplandığı görülmüştür. İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında yapılan incelemede; 22/03/2017 takip tarihi, 17.700,00 TL asıl alacağın asıl alacak kısmına, takip tarihinden itibaren işleyecek yasal (değişen-yıllık) %9 faizi, icra harç ve masrafları, vekalet ücreti ile birlikte tahsilini talep edildiği (kısmi ödemeler 6098 sayılı TBK 100. Madde hükmünce öncelikle faiz ve masraflara mahsup edilecek) (fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla) borçlu … Ltd.Şti 29/03/2017 tarihinde vermiş olduğu itiraz dilekçesi ile dosyanın yetkili icra müdürlüğüne gönderilmesini, takibe, borca, faize itiraz ederek takibin durdurulmasını talep etmiş olduğu anlaşılmıştır. Davacı taraf bilirkişi incelemesi için ticari defter, kayıt ve belge ibraz etmemiş, davalı tarafın ticari defter kayıtları belgelerinin incelenmesi sonucu, 2016 yılı yevmiye, kebir ve envanter defteri incelenmiş, davalı şirketin 2016 yılına ait ticari defterin açılış ve kapanış onaylarının yasal sürelerde yaptırıldığı, bu sebeple davalı ticari defterlerinin HMK 222. Maddesi çerçevesinde davalı lehine delil teşkil edeceği, ancak aynı zamanda usulüne uygun tutulmuş olan defterlerindeki kayıtların kendisinin aleyhine olduğu, zira davacıya ait faturaları kendi defterlerine kaydetmekle hizmeti aldığını ve bu nedenle de faturaları kabul ettiğinin kabulü gerekeceğine, ödeme savunmasının ise, alınan bilirkişi raporu ve dosyadaki mevcut deliller uyarınca davalı tarafça ispatlanamamış olması nedeniyle detaylı, gerekçeli, dayanaklı ve denetime açık olduğundan bilirkişi raporuna itibar ile davalının takibe itirazında haksız olduğuna kanaat getirilmiş ve bu nedenle de davacının davasının kabulü ile davalı itirazının iptaline karar verilmiştir. Kabul edilen dava değeri üzerinden alacağın faturaya dayalı olması nedeniyle likit kabul edilmiş ayrıca taktiren %20 oranında davacı lehine inkar tazminatına hükmetmek gerekmiş…” denilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Cevap dilekçesindeki savunmalarını tekrar ederek davacının davasını ispatlayamadığı halde verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, HMK 222.maddesi uyarınca ticari defterlerin sahibi lehine delil teşkil edeceğini, davacı davasını ispat edemediğinden müvekkili şirket aleyhine delil olarak kabulünün mümkün olmadığını beyanla, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır.Dava, taraflar arasında hizmet alım sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.Somut dosyada ihtilaf, takibe konu faturalar nedeniyle davacının alacaklı olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır. İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasında; … no’lu 01/03/2016 tarihli ve 2.950,00 TL bedelli, … no’lu 01/04/2016 tarihli ve 2.950,00 TL bedelli, … no’lu 01/05/2016 tarihli ve 2.950,00 TL bedelli, … no’lu 02/06/2016 tarihli ve 2.950,00 TL bedelli, … no’lu 01/11/2016 tarihli ve 5.900,00 TL bedelli faturalar nedeniyle 17.700,00 TL alacağın tahsili istemiyle icra takibi başlatılmıştır. SMMM bilirkişi …’dan alınan raporda: davacı tarafça ticari defter ve kayıtların ibraz edilmediği, davalı taraf, ticari defter ve kayıtlarına göre 01/02/2016-01/11/2016 tarihleri arasında davacı tarafın düzenlemiş olduğu 55277 no’lu 01/02/2016 tarihli ve 2.950,00 TL bedelli bir adet fatura ile takibe konu 5 adet fatura nedeniyle davalının ticari defterlerine 20.650,00 TL borç kaydı işlediği, davacı tarafa 24/10/2016 tarihinde 2.950,00 TL ödeme yaptığı, ödenen miktar toplam borçtan düşüldüğünde davalı tarafın kendi ticari defter ve kayıtlarına göre 22/03/2017 takip tarihi itibariyle davacıya 17.700,00 TL borçlu olduğu, 2016/2, 3, 4, 5 ve 6.aylarına ilişkin faturaların 5.000,00 TL’nin altında olması nedeniyle taraflarca BA-BS formlarında bildirilmediği ancak 2016/11. ayına ait 1 adet 5.000,00 TL. bedelli faturaya ilişkin olarak BA ve BS formlarında bildirimde bulundukları belirterek, davalı tarafın incelenen ticari defter ve kayıtlarına göre, davacı tarafın 22/03/2017 takip tarihi itibarı ile davalıdan 17.700,00 TL alacaklı olduğuna dair rapor sunmuştur. Davacı şirkete ait BS kayıtlarında 2016/11 dönemine ilişkin 5.000,00 TL mal/hizmet satışı ve davalı şirkete ait BA kayıtlarında 2016/11 dönemine ilişkin 5.000,00 TL mal/hizmet alışı beyan edilmiştir. 6102 sayılı TTK’nun 21/2 maddesinde “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” hükümleri yer almaktadır. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 08/02/2016 tarihli 2015/4521 E. 2016/549 K. sayılı ilamı; “…Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27/062003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. (Faturalar ve dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın m. 21/2.) Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır… borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir..” şeklindedir. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 10/02/2016 tarihli 2015/4576 E. 2016/621 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 08/02/2016 tarihli 2015/5485 E. 2016/550 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 09/12/2015 tarihli 2015/2467 E. 2015/7975 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 11/01/2016 tarihli 2015/4473 E. 2016/19 K. sayılı ilamları da aynı mahiyettedir. Vergi Usul Kanunu’nun 229. maddesine göre; fatura emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır. Vergi Usul Kanunu’nun 231/5. maddesine göre; fatura malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami “yedi gün” içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır. 6102 sayılı TTK 21. maddesi uyarınca ise; ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir, bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır. Dava, faturaya dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, yasal düzenlemeler uyarınca faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek kullanan kimse, bu faturanın ticari defterlerine kaydı gereken bir belge olduğunu, mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini, mal yada hizmeti aldığını kabul etmiş sayılır. İlk derece mahkemesince davalı şirket kayıtlarında yapılan inceleme neticesinde, dava konusu faturaların davalı şirket defterlerine kaydedildiği tespit edilmiştir. Ancak ödeme yapıldığına dair bir iddia ve delil bulunmamaktadır. Fatura bedellerinin ödenmediği her iki tarafın beyanları ile sabittir. Davalı tarafça faturalara itiraz edilmediği gibi faturaların ticari defterlerine işlendiği açık olup, emsal ilamlarda belirtildiği gibi HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 84. ve 85.) maddesi uyarınca davacının alacağını ispatladığının kabulü gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle, dosya kapsamına göre ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu ulaşılan maddi olay ve hukuki değerlendirme usul ve yasaya uygun olup resen yapılan incelemede kamu düzenine aykırı herhangi bir husus tespit edilemediğinden, 6100 sayılı HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b.l bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına, 3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.209,08 TL istinaf karar harcından, davalı tarafından yatırılan 302,28 TL’nin mahsubu ile bakiye 906,80 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davalıya ilk derece mahkemesince iadesine, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 06/10/2021