Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/466
KARAR NO: 2021/1032
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2016/932 Esas
KARAR NO: 2018/445
KARAR TARİHİ: 08/05/2018
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 20/10/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Dava dışı … AŞ’nin … Mh. … Cad. … Sok. No:… Kağıthane-İstanbul adresinde bulunan işyerinin, müvekkili sigorta şirketi nezdinde Yangın Sigorta Poliçesi ile sigortalanmış olduğunu, 27.06.2015 tarihinde …’ye ait su şebeke borusunun patlaması sonucu, sigortalı iş yerinde su baskını meydana geldiğini, …’ye ait ekibin, olay yerine geldiğini ve mahaldeki asfaltı kazması sonucu patlak borunun daha hızla su baskını oluşturduğunu, sigortalı işyerinde 12.496 TL hasar meydana geldiğini, hasar tazminat tutarının 28.09.2015 tarihinde sigortalıya ödendiğini, müvekkili sigorta şirketinin TTK 1472 maddesi gereğince sigortalısının haklarına halef olduğunu, ödenen tazminatın tahsili amacıyle davalı idareye önce ihtar gönderildiğini, olumlu cevap alınamaması üzerine, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Dosyası İle İlamsız icra takibine geçildiğini, takibe idare tarafından itiraz edildiğini, meydana gelen zarardan, … Kanunu madde 2 ve TBK 69 uyarınca davalı idarenin sorumlu olduğunu belirterek, takibe yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, ayrıca ödeme tarihi olan 28.09.2015 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Olayın meydana gelmesinde müvekkili idarenin sorumluluğunun söz konusu olmadığını, arşiv kayıtlarında yapılan incelemede, 27.06.2015 tarih ve saat:15.46’da su arıza kaydı verildiğini ve ekiplerce 16.09’da arızaya müdahale edilerek giderildiğini, ilgili su arızasının hayatın tabii akışı içinde heran karşılaşılabilecek bir olay olduğunu, su arızasının yolda meydana geldiğini, bina maliklerince binanın su yalıtımının yapılmamış olduğunu, yapılmış olsa idi hasarın meydana gelmeyeceğini, binanın harici su baskınlarına karşı tedbirsiz olunması ve inşaat tekniğine aykırı yapılması nedeniyle meydana gelen hasardan dolayı idareye kusur atfedilemeyeceğini, talep edilen hasar bedelinin fahiş olduğunu, icra inkar tazminatı ve faiz talebinin de hukuka aykırı olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, ” 27/06/2015 tarihinde meydana gelen su baskını neticesinde ” Yangın Sig. Poliçesi teminatı kapsamında davacı sig.’nın sigortalısına ödeme yaptığı ve sigortalısının haklarına halef olduğu, haksız fiil’in koşullarının oluşup oluşmadığı ve zarar varsa miktarının belirlenmesi açısından yaptırılan ayrıntılı ve denetime açık bilirkişi incelemesi neticesinde patlayan su borusundan taşan sular sonucunda davacının sigortalısının işyerini su bastığı, davalı …nin bundan sorumlu olup olayda illiyet bağını kesecek olguların bulunmadığı, iskan olmamasının sonuca etki etmediği, takipte talep edilen zarar miktarının haksız fiille uyumlu olup yapılan ödeme tarihinden itibaren faiz yürütülebileceği anlaşılmakla ispatlanan davanın kabulüne karar vermek gerekmiş, haksız fiilden oluşan zarar yargılamayı gerektirir mahiyette olup likit yani belirlenebilir olmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine ” karar verilmiştir
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; Su arızası meydana gelmiş olsa dahi binalarda teknik bakımdan yoldan ve dıştan gelecek herhangi bir su yada diğer basınçlara dayanıklı betonarme perde duvar yapılması ve yapılan bu perde duvarlara ayrıca neme karşı yalıtıldığı gibi bu yalıtımın korunması için tuğla, briket duvar yada polistren köpük yapılmak sureti ile binanın toprak altında kalan kısımlarında su yalıtımının yapılması gerektiğini, su basman seviyesi altındaki birimlere yüzeysel dolan suların tahliyesi için drenai kanalları yapılması, pompa sisteminin kurulması ve dışarıdan gelmesi muhtemel su sızıntılarının önlenmesi için yalıtım yapılması gerekli olduğunu, binanın bodrumuna su dolmuş ise bunun sorumlusu müvekkil idare olmadığını, binanın yapılısında gerekli önlem ve tedbirlerin alınmadığından zararın meydana geldiğini, bu nedenle meydana gelen zarar ile müvekkil idare arasında bir illiyet bağı kurulması mümkün olmadığından mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava sigortacının dava dışı sigortalısına aralarındaki sigorta poliçesine dayanarak ödediği hasar bedelinin 6102 Sayılı TTK’nın 1472. Maddesi uyarınca sorumlu davalı kurumdan rücuen tahsili istemine ilişkindir. Davacı ile dava dışı sigortalı … A.Ş. arasında 18/06/2015-2016 tarihlerini kapsayan, Yangın Sigorta Poliçesi imzalandığı, poliçede sel-su baskını teminatı mevcut olduğu, 26/06/2015 tarihinde sigortalı konutun bulunduğu sokakta davalı …’ye ait şebeke borusunun patlaması sonucunda sigortalı iş yerinde su baskını meydana geldiği uğranılan hasar nedeniyle davacı … tarafından sigortalısına, 28/09/2015 tarihinde toplam 12.496,00 TL hasar ödemesi yapıldığı, sigortalının haklarına halef olan davacı sigortacının TBK 69. Maddesindeki yapı malikinin sorumluluğuna istinaden ödenen hasar bedelinin rücuen tazmini amacıyla davalı aleyhine 12.496,00 TL asıl alacak, 717,92 TL işlemiş faiz olmak üzere toplamda 13.213,92 TL alacak üzerinden icra takibi başlatıldığı, davalının bu takibe itiraz üzerine takibin iptali amacıyla işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Olayın teknik boyutu bulunması nedeniyle İnşaat Mühendisi ile Sigorta Uzmanı bilirkişinden alınan 16/01/2018 tarihli müşterek raporda özetle; olay günü …’ye ait şebeke borusunun patlaması sonucunda olay yerine gelen … ekibinin müdahalesiyle suyun yön değiştirerek dava dışı sigortalının işyerine fışkırmasıyla su baskının meydana geldiği, davalı … yönünden illiyet bağını kesen sebeplerin varlığına rastlanmadığı, sigortalı binanın yapı ruhsatının bulunduğu, iskan ruhsatının alınmadığı ancak iskan olmamasının olayın meydana gelmesinde etken olmadığı ayrıca İstanbul’ da kuvvetli doğal yağış, taşkın vb. nedenler ile yapıda herhangi bir su kaçağı vb. emareleri gösteren bir belge olmadığı için yapıda mevcut drenaj sisteminin çalışmadığı yönündeki iddiaları destekleyen olguya rastlanmadığı, davacının tazminat talebinin kadri maruf olduğu tespiti yapılmıştır. TBK.nun 69. (Mülga 818 sayılı B.K’nun 58) maddesi uyarınca, bir binanın veya diğer yapı eserlerinin maliki, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden doğan zararı gidermekle yükümlüdür. Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre, TBK’nın anılan maddesindeki sorumluluk objektif özen yükümlülüğüne aykırılıktan doğan “ağırlaştırılmış” bir kusursuz sorumluluk halidir. Bu sorumlulukta zarar gören, yapı malikinin, yani davalı …”nin kusurunu kanıtlamak zorunda değildir. Yapı maliki de, kusurun bulunmadığı savunmasının ötesinde uygun illiyet bağının kesildiğini kanıtlamalıdır. Kusursuz sorumlulukta illiyet bağının kesilebilmesi için zarar görenin ağır kusurunun olması veya üçüncü bir kişinin illiyet bağını kesebilecek nitelikte ağır kusurunun olması veya zararlandırıcı sonucun meydana gelmesinde öngörülmeyen bir halin bulunması gerekmektedir. Ancak, imal olunan şey malikinin ek kusuru varsa, illiyet bağının kesilmesi malikin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Davalıya ait şebeke borusu ile ilgili tesislerin madde de açıklanan “imal olunan şey” kavramına dahil olup, davalı bu kanalların kötü yapılmasından veya muhafazasından kaynaklanan zarardan kusursuz sorumludur. Yine, Yargıtay 4.HD 16.11.2015 tarih ve 2014/15452-2015/13070 sayılı kararında açıklandığı üzere, … Genel Müdürlüğünün Kuruluş ve İşleyişine Dair 2560 sayılı Kanunun 2/b maddesine göre de, … Genel Müdürlüğü’nün görevi ”Kullanılmış sular ile yağış sularının toplanması, yerleşim yerlerinden uzaklaştırılması ve zararsız bir biçimde boşaltma yerine ulaştırılması veya bu sulardan yeniden yararlanılması için abonelerden başlanarak bu suların toplanacakları veya bırakılacakları noktaya kadar her türlü tesisin etüt ve projesini yapmak veya yaptırmak; gerektiğinde bu projelere göre tesisleri kurmak ya da kurdurmak; kurulu olanları devralıp işletmek ve bunların bakım ve onarımını yapmak, yaptırmak ve gerekli yenilemelere girişmek” şeklinde belirtilmiş ve 25. maddesine göre ”Yağmur sularının uzaklaştırılması ile ilgili tesislerin yapılması veya bu tip tesislerin işletilmesi, gerekli harcamalar ilgili belediyelerce karşılanmak şartıyla … Genel Müdürlüğü tarafından yerine getirilir.” şeklinde belirtilmiştir. Dosya kapsamına göre, sigortalı iş yerinde meydana gelen hasarın, …’ye ait şebeke borusunun patlaması sonucunda olay yerine gelen … ekibinin müdahalesiyle suyun yön değiştirerek dava dışı sigortalının iş yerine fışkırması neticesinde meydana geldiği anlaşılmaktadır. Bu sebeple yapı maliki olan ve yasa uyarınca kusursuz sorumluluğu bulunan davalı eylemi ile zarar arasında uygun illiyet bağı mevcut olduğu, yargısal uygulamalara göre iş yerinin bulunduğu binanın iskan ruhsatının olmaması, uygun illiyet bağını kesmeyeceği gibi hükme esas alınan bilirkişi raporunda ifade edildiği şekilde illiyet bağını kesecek olguların bulunmadığı anlaşılmakla davalının istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, HMK 353/1.b.1 bendi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvusunun esastan reddine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınan 98,10 TL’nın başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 902,64 TL’nın istinaf nispi karar harcından, davalı tarafından yatırılan 225,66 TL’nın harcın mahsubu ile bakiye 676,98 TL’nın istinaf eden davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, 5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.20/10/2021