Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/465 E. 2021/961 K. 06.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/465
KARAR NO: 2021/961
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2016/1004 Esas
KARAR NO: 2018/220
KARAR TARİHİ: 10/04/2018
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 06/10/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili kooperatifin üyesi olan davalının üyelikten kaynaklı aidat ödeme yükümlülüğünü yerine getirmediğini, bu sebeple Gölcük İcra Dairesinde takip başlatıldığını, davalının haksız itirazı üzerine takibin durduğunu, davalının itirazında ileri sürmüş olduğu iddiaların gerçeği yansıtmadığını, hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davalının kooperatif üyesi olduğunu ve aidatlarını ödemediğini, davalının icra takibine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz etmiş olduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamına ve davalının asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı ile mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesi ile; itirazın iptali davasının yasal süresi içinde açılmadığından reddi gerektiğini, müvekkilinin kooperatif üyeliğinden Kooperatifin 30/06/2007 tarihli Genel Kurul Kararı’nın 10. Maddesi ile çıkarıldığını, davacı kooperatifin müvekkiline verdiği 08/08/2008 tarihli belgede, müvekkilinin kooperatife hiçbir borcunun bulunmadığını, kooperatif alacaklarına karşı hak sahibi olmadığı gibi borçlarına karşı sorumlu olmadığının beyan edildiğini, kooperatifin 30/11/2008 tarihli Genel Kurul Kararı’nın 4. maddesinde “1. Etap aidatı devam eden üyeler 30/04/2009 tarihine kadar aidatlarının kapatanların kooperatifle ilişiklerinin kesilmesi hususu oy birliği ile kabul edilmiştir.” ibaresinin geçtiğini, bu maddeye istinaden müvekkilinin maddede geçen tarihe kadar olan ödemelerini yaptığını, genel kurul kararının alındığı tarihte müvekkilinin kooperatife borcunun bulunmadığını ileri sürerek, icra takibinin müvekkilinin kooperatif üyeliğinden ayrıldığının bilinmesine rağmen davanın haksız olarak açıldığı gerekçesiyle %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatı talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”… dava, kooperatif aidatının ödetilmesi istemli icra takibine itirazın iptaline yöneliktir. Her ne kadar davacı taraf davalı hakkında aidat borcu olduğu gerekçesiyle ilamsız icra takibinde bulunmuş ve kooperatifin 30.06.2007 tarihli genel kurul toplantısında ise üyelik aidatlarını ödeyen, dairelerini ve tapularını alan üyelerin kooperatiften ayrılmalarını onaylayan kararın Kocaeli 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/143 E 2011/315 K sayılı ilamı ile ”kooperatifte eşitlik ilkesine aykırı” gerekçesi ile iptal edilmiş ise de; davalının 09.06.2008 tarihinden kooperatif üyeliğinden ayrıldığı, davacı kooperatifin 30.11.2008 tarihli genel kurul kararının 4. maddesinde ”… 1.etap aidatı devam eden üyeler 30.04.2009 tarihine kadar aidatlarını kapatanların kooperatifle ilişikleri kesilmesi hususunda oybirliği ile karar verildi” şeklindeki kararın iptal edilmediği, dolayısıyla geçerliliğini koruduğu anlaşılmakla, bilirkişi raporunda da davalının 31/12/2008 tarihi öncesi borçlarını ödediğine dair tespitleri bulunmadığına dair evrakı, 30.11.2008 tarihli kararın kabulü halinde anlam ifade edeceği belirtilmiş olup, davalı tarafından yapılan ödemeler ve 30.11.2008 tarihli genel kurul kararı doğrultusunda davanın reddine ” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemenin reddi kararında esas aldığı 30.11.2008 tarihli genel kurul kararının 4. Maddesinde belirtilen ” 1. Etap aidatı devam eden üyeler 30.04.2009 tarihine kadar aidatlarını kapatanların kooperatife ilişkilerinin kesilmesi husunda oy birliği ile karar verildi ” şeklindeki kararın yok hükmünde olduğu, 30.11.2008 tarihli genel kurulda yeterli çoğunluğun sağlanmadığı, bu hususun mahkemece araştırılması gerektiği, belirtilerek ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nun 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; davacı kooperatifin aidat alacağının tahsili istemiyle davalı hakkında yaptığı ilamsız icra takibine itiraz üzerine açılan itirazının iptali davasıdır. Gölcük İcra Müdürlüğünün … E. sayılı takip dosyasında incelenmesinde davacı tarafça davalı aleyhine 25/07/2008 faiz başlangıç tarihli 28.449,00 TL tutarındaki kooperatif borcundan kaynaklı 28.449,00 TL asıl alacak, 20.279,84 (%9 değişen oranlarda kanuni faiz) olmak üzere toplamda 48.728,84 TL alacağa yönelik 24.06.2016 tarihinde takip başlatıldığı, ödeme emrinin 01.07.2016 tarihinde tebliğ edildiği ve davalı tarafça 30.06.2016 tarihli itiraz dilekçesi ile husumet, zaman aşımı itirazlarında bulunarak asıl para alacağı ve ferilerine yönelik itirazlarını sunduğu, İİK 66 maddesi uyarınca 18/11/2016 tarihinde takibin durdurulmasına dair karar verildiği anlaşılmaktadır. Davalı kooperatif tarafından düzenlendiği belirtilen 08.08.2008 tarihli belgede ”… Ada … parsel … blok … kat … no lu daireyi alan …’in kooperatifimize hiçbir borcu bulunmamaktadır. Bu tarihten itibaren kooperatif alacaklarına karşı hak sahibi olmadığı gibi borçlarına karşı da sorumluluğu bulunmamaktadır. ”belirtildiği ve aralarında davalının da isminin yazılı olduğu üyelerin üyelikten istifaya dair dilekçelerin davacı kooperatif yönetim kurulu tarafından 09.06.2008 tarih ve 2008/38 karar no su ile değerlendirilmesi sonucunda üyelikten çıkışlarına karar verildiği belirtilmiştir. Kocaeli Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasında kayıtlı davalı kooperatifin 2007-2011 yılları arasındaki genel kurul toplantı tutanakları dosya arasına alınmış ve 30/06/2007 tarihli genel kurul kararının 10. maddesinde “daire ve tapusunu teslim alan üyelerin kooperatife olan borçlarını ödedikleri takdirde kooperatifle ilişiklerinin kesilmesi hususunda yönetim kuruluna tam yetki verilmesi oy birliği ile kabul edildi” şeklinde karar alındığı görülmüştür. Kocaeli Asliye Ticaret Mahkemesi ‘nin 2011/143 E 2011/315 K sayılı ilamının incelenmesinde; kooperatif üyesi … tarafından 30.06.2007 tarihli Genel kurul’un 10 numaralı maddesinin ahlak, adaba, iyi niyet kurallarına, kooperatifler kanunun emredici hükümlerine, kooperatif ana sözleşmesine, eşitlik ilkesine aykırı olduğu ve dairelerin arsa payı, yönetim gideri, şerefiye bedeli gibi hesap edilmesi mutlak kalemlerin hesabı yapılmadan yapı kooperatiflerinin amacına ve mantığına aykırı olduğu belirtilerek açılan davada, mahkemece yapılan yargılama sonucunda 04.07.2011 tarihinde davanın kabulüne dair karar verilmiştir. Kooperatifler Kanunu 10. maddesinde; her ortağın kooperatiften çıkma hakkı olduğu, 11. maddesinde; kooperatiften çıkma hakkının kullanılması, ana sözleşme ile en çok 5 yıl için sınırlandırılabileceği, haklı ve önemli sebeplerle bu süreden evvel çıkabileceği hususunda ana sözleşmeye hüküm konulabileceği, bir ortağın hiç bir suretle kooperatiften çıkamayacağına dair bağlamlar hükümsüz olduğu, 13. maddesinde; ortağın anasözleşmeye uygun olarak istifa etmesine rağmen kooperatifin istifayı kabulden kaçınması halinde ortağın çıkma dileğini noter aracılığı ile kooperatife bildirmesi halinde çıkmanın gerçekleşeceği düzenlenmiştir. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 21/12/2015 tarih 2015/2279 E. 2017/8309 K. Sayılı ilamında ifade edildiği şekilde ortağın istifa bildirimi yenilik doğurucu nitelikte olup, kooperatife ulaştığı anda sonuç doğurur. Yukarıda anılan 13. maddenin yazılış biçimi ortağın istifasının kooperatifçe kabulünü gerekli kıldığı izlenimi yaratmakla beraber noter aracılığı ile yapılan bildirime özel önem verilmek suretiyle, noter aracılığı ile yapılan bildirimin kabulünün gerekli bulunmadığı vurgulanmıştır. Bu durumda ortağın yenilik doğurucu nitelikteki istifa iradesini ilk olarak noter vasıtasıyla kooperatife tebliğ etmesi ortaklıktan çıkmanın gerçekleşmesi için yeterlidir.Kocaeli ATM’nin 2011/143 E., 2011/315 sayılı kararı ile aidatlarını ödeyerek dairelerin ve tapularını teslim alan üyelerinin kooperatiften ayrılmalarını düzenleyen 30/06/2007 tarihli genel kurul kararının 10. maddesi “kooperatiflerdeki eşitlik ilkesine aykırılık” gerekçesi ile iptal edilmesiyle borçlarını ödeyen ve tapularını alan üyelerin üyeliklerin sona ermediği ve yükümlülüğünün devam ettiği anlaşılmaktadır.30/11/2008 tarihinde yapılan genel kurul toplantı tutanağın incelenmesinde 4. madde de “…Yapılan müzakereler sonucunda 2. Etap üyelerinden daire teslim bedeli olan ….bunun yapılmasına oybirliğiyle kabul edildi. 1. Etap aydır devam eden üyeler 30.04.2009 tarihine kadar aidatlarını kapatanların kooperatif ile ilişkilerinin kesilmesi hususu oybirliğiyle kabul edilmiştir ” ve davalı tarafça verilen 08.08.2008 tarihli yazıda da davacının, kooperatife hiçbir borcunun bulunmadığı belirtilmiştir. Düzenlenen bilirkişi kök raporunda ;davacı kooperatifin 30.06.2007 tarihli genel kurul toplantısında 10 numaralı kararda üyelerin kooperatife olan borçlarını ödedikleri takdirde kooperatif ilişikliğinin kesilmesi konusunda yönetim kuruluna yetki verilmesinin oybirliğiyle kabul edildiği, kooperatif yönetim kurulunun 09.06.2008 tarihli toplantısında davalının da içinde bulunduğu bazı üyelerin üyelikten çıkışının kabulü kararı alındığı ve bu karara istinaden de davalı tarafça verilen 08.08.2008 tarihli yazıda da kooperatife hiçbir borcunun bulunmadığı ve kooperatif alacaklarını karşı hak sahibi olmadığı gibi borçlarının sorumluluğunun bulunmadığı, kooperatifin 30.06.2007 tarihli genel kurul toplantısında alınan işbu kararın eşitlik ilkesi ile kamu düzeni ve iyi niyet kurallarına aykırılığı iddiasıyla Kocaeli Asliye Ticaret mahkemesinin 2011/143 Esas 2011/135 Karar sayılı 30.06.2007 tarihli genel kurulda alınan bu kararın iptaline karar verildiği ve bu haliyle davalının üyeliğinin devam ettiği, davalı aleyhine 2012-2013 yılında icra takibine girişildiği ve davalının mahkeme kararından haberdar olduğu belirtilerek itirazın haksız olduğu ve borcun hesaplanması için kooperatifin defter ve belgelerinin incelenmesi gerektiği belirtilmiştir. Bilirkişi tarafından düzenlenen ek raporda ise; 31.12.2008 tarih öncesinde davalının, davacı kooperatife ödemesi gereken aidat ve diğer ödemeleri ifa ettiği ve taraflar arasında bu hususta uyuşmazlık bulunmadığı, o tarihten sonra ise (Ocak 2009-Temmuz 2011) ödemelerin bulunmadığı ve davalının Kooperatifler Kanununa göre üyelikten ayrılma ya da üyelikten çıkarma şartları gerçekleşmediğinden kooperatif üyeliğinin devam ettiği, davacı kooperatifin takip tarihi itibari ile 36.450 TL ana para ve 26.217 TL faiz olmak üzere toplam 62.667 TL alacaklı olduğu ve bu dava kapsamında icra takibine yapılan itirazın iptali gerektiği belirtilmiştir. Davalı vekilinin itiraz dilekçesinde zamanaşımı def’isinde bulunduğu; mahkemenin ise ön inceleme aşaması ve devam eden yargılama süresince zamanaşımı def’isi konusunda olumlu veya olumsuz bir karar vermediği; gerekçeli kararda da bu hususta bir değerlendirme yapmadığı anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere; zamanaşımı, maddi hukuktan kaynaklanan bir def’i ve savunma aracıdır. Somut olayda; davalı tarafça yasal süresi içerisinde zamanaşımı def’i ileri sürülmüş ancak, mahkemece bu def’i hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiştir. Davalı, zamanaşımı def’inde bulunduğuna göre 11/04/1940 gün ve 15/70 sayılı YİBK. gerekçesinde açıklandığı üzere; zamanaşımı def’i mevcut olduğu takdirde mahkemece her şeyden önce bu def’in incelenmesi, gerçekleşmesi halinde, artık esas hakkında incelemeye devam olunmayıp davanın bu yönden reddi gerekir. Davanın bu yönden reddi, işin esasının incelenmesine engel teşkil eder. Mahkemece, davalının zamanaşımı def’i hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmeden yazılı şekilde davanın esastan reddine, karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olmuştur. Mahkeme ön incelemede; dava şartlarını ve ilk itirazları inceler, uyuşmazlık konularını tam olarak belirler, hazırlık işlemleri ile tarafların delillerini sunmaları ve delillerin toplanması için gereken işlemleri yapar, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalarda onları sulhe veya arabuluculuğa teşvik eder ve bu hususları tutanağa geçirir. Ön inceleme tamamlanmadan ve gerekli kararlar alınmadan tahkikata geçilemez ve tahkikat için duruşma günü verilemez (HMK. 137-(2) maddesi). Tahkikat, tarafların ön inceleme duruşmasında anlaşamadıkları hususlar esas alınarak yürütülecektir. 6100 sayılı HMK 142. maddesi uyarınca; ön inceleme duruşması tamamlandıktan sonra hakim, tahkikata geçmeden önce zamanaşımı def’i ve hak düşürücü süreler hakkında karar verir. HMK 320-(2) maddesinde de ön inceleme duruşmasında zamanaşımı def’i hakkında öncelikle karar verilmesi gerektiği, emredici şekilde düzenlenmiştir. Buna göre; mahkeme, öncelikle her bir talep kaleminin hukuki nitelemesini yapıp hangi zamanaşımı süresine tabi olduğunu belirledikten sonra zamanaşımı def’ini karara bağlaması gerekirken, bu zorunluluğa uymadan ve bu konuda tahkikat aşamasında da bir karar vermeden davayı esastan reddetmiş, hükümde de zamanaşımına hiç değinmemiştir. Bu açıklamalara göre; mahkemece takibe dayanak kooperatif alacağının dönemleri ve hangi aylara ilişkin olduğu belirtilmediği HMK.’nun 31. maddesi uyarınca; bu husus davacı tarafa açıklattırılarak tespitinden sonra zamanaşımı hususunun öncelikle değerlendirilmesi gerekmektedir. Takip talebinin ekinde takibe konu alacağa ilişkin herhangi bir belge sunulmadığı ve takibe dayanak kooperatif alacağının dönemleri ve hangi aylara ilişkin olduğu belirtilmediğinden mahkemece öncelikle HMK 31. maddesi uyarınca; davalının talebi açıklattırılarak, talebin zamanaşımına uğrayıp uğramadığının tespitinden sonra gerekli görüldüğü takdirde davacının sorumlu olacağı bir borcunun bulunup bulunmadığının tespiti için kooperatif merkezinde yerinde inceleme yapılarak bilirkişi heyetinden alınacak denetime elverişli rapor sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usule ve yasaya aykırı bulunduğu anlaşılmakla; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasına davanın yeniden görülmesi için mahkemesine gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, 2016/1004 Esas, 2018/220 Karar ve 10/04/2018 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İadesine, 4-Harçlar Kanunu gereğince davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye Gelir Kaydına, 35,90 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya İadesine, 5-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.06/10/2021