Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/460 E. 2021/1024 K. 20.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/460
KARAR NO: 2021/1024
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/392
KARAR NO: 2018/616
DAVA TARİHİ: 16/04/2018
KARAR TARİHİ: 20/06/2018
DAVA: Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali
KARAR TARİHİ: 20/10/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı kooperatifin 12/11/2016 tarihinde 3 yıl için seçilen yönetim ve denetim kurullarının seçiminin yok hükmünde olduğunun Bakırköy 6 ATM’nin 2016/1119 esas sayılı dosyasına sunulan bilirkişi raporuyla tespit edildiğini, buna rağmen davalı kooperatif yönetim kurulunun 17/03/2018 tarihli genel kurulu yaptığını, genel kurulu yapmakla kalmayıp genel kuruldan çok değerli mal varlığının satışı ve kiralanması hususunda yetki verildiğini, 17/03/2018 tarihinde yapılan genel kurulda yönetim ve denetim kurullarının ibrasına ilişkin 7. maddeye ret oyu kullandığını, gündemin 8.maddesiyle kooperatifin çok değerli taşınmazının satışı konusunda yetki verildiğini, yok hükmünde olan yönetim kururluna bu şekilde yetki verilmesinin de hukuken mümkün olmadığını, 6 Asliye Ticaret Mahkemesi davasının halen derdest olduğunu, gündemin 9.maddesinde çalışma programı ve tahmini bütçenin onaylandığını, yok hükmünde olan yönetim kurulu ve denetim kurulunun bütçe yapamayacağını, yok hükmünde olan yönetim kuruluunun ancak olağan işlere yapma yetkisi bulunduğunu, genel kurulda alınan kararların ise esaslı ve kooperatife ciddi şekilde taahhüt altına sokacak nitelikte olduğunu belirterek kooperatifin 17/03/2018 tarihinde yapılan 2017 yılı olağan genel kurulunda alınan 6,7,8 ve 9.maddelerin yok hükmünde olduğunun tespitine ve bu maddelerin iptaline, alınan kararların uygulanmasının tedbiren durdurulmasını, mevcut yönetim ve denetim kurulları hukuken yok hükmünde olduğundan genel kurulda alınan tüm kararların iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 1163 sayılı yasanın 53.maddesi gereğince toplantıda hazır bulunup alınan kararlara muhalefet eden ve muhafeletini tutanağa geçiren üyelerin dava hakkının olduğunu ancak davacının bu şartı yerine getirmediğinden usulden davanın reddi gerektiğini, davacının kooperatifin yapmış olduğu genel kurulda alınan kararların her dönemde iptali için dava açtığını, dava hakkının kötü niyetli kullanıldığını, davacının ileri sürdüğü tüm iddiaların Bakırköy 6 ATM’nin 2016/1119 esas sayılı dosyasında alınan rapora dayandığını ancak bu rapora itirazlarının kabul edildiğini ve ek rapor alınmasına karar verildiğini ayrıca Bakırköy 6 ATM’nin 2016/1119 esas sayılı dosyasında yargılama devam ettiği için alınan raporun işbu davada dikkate alınmasının mümkün olmadığını, yapılan genel kurulların birbirinden ayrı ve bağımsız olduğunu, iptali talep edilen gündemin 6 ve 7.maddelerinde davacının muhalefet şerhinin bulunmadığını, herhangi bir somut sebep de ileri sürülmediğini, 8 ve 9.maddelerin oy çokluğuyla kabul edildiğini, alınan kararda usul ve yasaya aykırı bir durum bulunmadığını, 9.maddenin oylamasında itirazı mevcut ise de somut bir gerekçe sunulmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “Dava; kooperatif genel kurulunda alınan kararların yok hükmünde sayılması ve iptali talebine ilişkindir. Genel kurul toplantı ve tutanakları dosya arasına ibraz edilmiştir. İcranın geri bırakılması talebi ile ilgili kooperatif yönetim kurulu üyelerine davetiye gönderilmiş, yönetim kurulu üyeleri yazılı beyanda bulunarak icranın geri bırakılmasının kooperatifin işleyişini zorlaştıracağı ve zararlı olacağını beyan etmişlerdir. Tüm dosya kapsamından; davacı taraf, davalı kooperatifin 17/03/2018 tarihinde yapılan 2017 yılı olağan genel kurulunda alınan gündem 6, 7, 8 ve 9.maddelerinin yok hükmünde sayılmasını aksi takdirde ise iptaline karar verilmesini, yönetim kurulu ve denetim kurulunun seçilmesine ilişkin genel kurulun iptaline dair dava nedeniyle tüm genel kurulun iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Kooperatifler Kanunun 53.maddesinde genel kurul kararlarının yasa, esas sözleşme ve iyi niyet kurallarına aykırı olması halinde iptalini istenebileceği hüküm altına alınmıştır. Dava açma süresi 1 ay olup süresi içerisinde davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Davacı taraf öncelikle alınan kararların yok hükmünde sayılmasını, aksi takdirde iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Öncelikle yok hükmünde sayılması talebi yönünden değerlendirme yapmak gerekmektedir. Kooperatifler kanununun 53. maddesinde iptal durumu düzenlenmiş olup yoklukla ilgili bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu durumda genel hükümlere ve kooperatifler kanununun 98. maddesi gereğince TTK’ya başvurulması gerekmektedir. TTK’nın 447. maddesinde butlan halleri tek tek sayılmıştır. TTK’nın 447. maddesinde sayılan hususlar nezdinde davacının ileri sürdüğü butlan sebeplerini tek tek değerlendirmek gerekmektedir. Davacı taraf yönetim ve denetim kurullarının seçimine ilişkin 12/11/2016 tarihli genel kurulun iptali için Bakırköy 6 ATM’nin 2016/1119 esas sayılı davasının açıldığını ve alınan raporda yönetim ve denetim kurulu üyelerinin seçiminin usulsüz olduğunun bildirildiğini belirterek bu rapora dayanmak suretiyle bizim dosyamızda iptali talep edilen genel kurulu yapma yetkisi yönetim kurulunda bulunmadığından alınan kararların iptalini talep etmiştir. Ancak ileri sürdüğü husus, daha önce alınan genel kurulun iptaline ilişkin davada alınan rapordur. Dosyanın karara çıkmadığı uyuşmazlık konusu değildir. Rapora itiraz edilmiş ve ek rapor alınması aşamasındadır. Bu sebeple bu raporun mahkememize dayanak yapılması mümkün değildir. Diğer yönden ise o dosyada karar verilmiş olsa ve yönetim ve denetim kurulunun seçimine ilişkin genel kurul hükümleri iptal edilmiş olsa dahi yönetim kurulunun şirketin işleyişi ile ilgili ivedi işler yapmak konusunda görevleri yeni yönetim seçimine kadar devam edecektir. Kooperatifin hiçbir şekilde organsız kalması söz konusu olmayacaktır. Genel kurulun yapılması zorunlu olup bu hususta yönetim kurulunun geçici olarak görevde bulunsa da genel kurulu toplanma konusundaki yükümlülüğü devam etmektedir. TTK’nın 447.maddesine baktığımızda da butlan haller arasında bu durumun bulunmadığı açıktır. Tüm bu hususlar dikkate alındığında davacı tarafın yok hükmünde sayılması talebinin yerinde olmadığı anlaşılmaktadır. Davacı tarafın iptal taleplerine gelince; davacı taraf, genel kurulda alınan gündem 6, 7, 8 ve 9.maddelerin iptalini talep etmiş ve genel olarak da yönetim kurulunun görevine ilişkin mahkemede alınan raporu ileri sürerek tümden iptali talebinde bulunmuştur. TTK’nın 53.maddesi gereğince genel kurul toplantısında bulunup alınan kararlara muhalif kalıp muhalefet şerhinin de usulüne uygun olarak tutanağa geçiren üyelerin iptal davası açma hakkı bulunmaktadır. Alınan kararlardan iptal edilen kararlara baktığımızda 6 ve 7 nolu gündem maddelerinin 3 ret oyuna karşılık 1035 oyla kabul edildiği, davacının hiçbir şekilde muhalefet şerhi sunmadığı anlaşılmaktadır. 8.maddede de 4 ret oyuna karşılık 1070 kabul oyu ile madde kabul edilmiştir. Davacının bu maddenin iptalinde söz hakkı alarak istoç saray yapısının satılmasına karşı olduğu yönünde bir beyanının olduğu görülmektedir. 9.maddenin oylanmasında ise 1 ret oyuna karşılık 965 kabul oyu ile madde kabul edilmiştir. 8.maddenin görüşülmesi sırasında muhalif kalınması ve beyanda bulunması söz konusudur ancak sonrasında usulüne uygun muhalefet şerhi tutanağa geçirilmemiştir. Beyanını muhalefet şerhi olarak aldığımızda ise alınan kararın usul ve yasaya aykırı olması söz konusu değildir. Kooperatif mal varlığının alınıp satılması ve kiralanması hususunda genel kurulun mutlak yetkisi söz konusudur. 9.maddenin iptali talep edilmesine karşın yönetim ve denetim kuruluyla ilgili genel iptal sebebi dışında bir muhalefet şerhi bulunmamakta ve dava dilekçesinde de iptal sebebi ileri sürülmemiştir. Yönetim ve denetişm kurulunun 2016 yılı genel kurulunda seçimiyle ilgili açılan davada alınan raporun yukarıda belirtildiği gibi bu davada dikkate alınması mümkün değildir. Bir başka yönden ise genel kurulun toplantıya çağrılmasında yukarıda belirtildiği gibi usul ve yasaya aykırı bir durum bulunmamaktadır. Tersi düşünülse dahi o dosyada karar verilmemiştir. Karar verilse dahi iptal kararları kararın kesinleştiği tarihten itibaren ileri yürüyecektir. Dava konusu genel kurulun yapıldığı tarih dikkate alındığında geçerliliği etkileyecek bir durum söz konusu olmayacaktır. Tüm bu hususlar dikkate alındığında genel kurulunda alınan kararların yok hükmünde sayılmasını gerektirecek bir durumun bulunmadığı, iptali sebep olarak ileri sürülen hususların yerinde olmadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek, mahkemece deliller toplanmadan, kooperatif kayıtlarında inceleme yaptırılmadan, bildirilen dosyalar getirtilip incelenmeden ilk celse karar verildiğini, genel kurulda alınan kararların yok hükmünde olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır.Dava, yönetim kurulu ve denetim kurulunun seçilmesine ilişkin genel kurulun iptaline dair Bakırköy 6 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1119 E. sayılı dosyası ile devam eden dava nedeniyle 17/03/2018 tarihinde yapılan genel kurulun iptaline karar verilmesi, davalı kooperatifin 17/03/2018 tarihinde yapılan 2017 yılı olağan genel kurulunda alınan alınan kararların yok hükmünde sayılması aksi halde 6, 7, 8 ve 9 no’lu gündem maddelerinin iptaline karar verilmesi istemine ilişkindir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 53. maddesinde, kanuna, ana sözleşmeye ve iyi niyet esaslarına aykırı olduğu iddiası ile genel kurul kararları aleyhine bir ay içinde iptal davası açılabileceği düzenlenmiştir. Bir aylık süre hak düşürücü süre olup mahkemece re’sen nazara alınması gerekmektedir. Davacı tarafından 17/03/2018 tarihli olağan genel kurulda alınan kararların iptali için 16/04/2018 tarihinde bir aylık hak düşürücü süre içerisinde dava açıldığı anlaşılmıştır. Davalı kooperatifin 17/03/2018 tarihinde yapılan 2017 hesap yılı olağan genel kurul toplantısına ilişkin tutanakta; genel Kurul toplantısı ile ilgili duyurunun 3935 ortağa 14/02/2018 tarihinde İstoç Posta şubesinden taahhütlü olarak çağrı mektuplarının gönderildiği ayrıca 10 üyeye çağrı tebliğinin elden yapıldığı, bunun dışında 14/02/2018 tarihli İstanbul’da çıkan … Gazetesi’nde genel kurul toplantısının ilan edildiği, hazirun listesinde kayıtlı toplam 3935 ortaktan 436 ortağın asaleten ve 698 ortağın vekaleten olmak üzere toplam 1134 ortağın hazirun listesini imzaladığı ve toplantıda hazır bulunduğu, toplantı yeter sayısının mevcut olduğu belirtilmiş, gündem maddelerinin görüşülmesine geçilmiştir. 6. Gündem maddesi; 2017 yılı yönetim kurulu yıllık çalışma raporu, denetim kurulu raporu, bilanço ve gelir-gider farkı hesaplarının genel kurulun müzakeresine sunulması neticesinde söz alan olmadığı, okunan raporların ayrı ayrı oylandığı, 3 red oyuna karşı 1035 kabul oyuyla oy çokluğu ile kabul edildiği, 7. Gündem maddesi; Yönetim kurulunun 2017 yılı faaliyetlerinden dolayı ibraya sunulduğu, yönetim kurulu üyeleri kendi ibralarında oy kullanmadıkları ve 1 red oyuna karşı 990 kabul oyuyla oy çokluğu ile ibra edildiği, denetim kurulunun ibraya sunulduğu, denetim kurulu üyelerinin kendi ibralarında oy kullanmadıkları ve 1 red oyuna karşı 985 kabul oyuyla oy çokluğu ile ibra edildiği, 8. Gündem maddesi; 2134 Ada 1 Parsel İSTOÇ Saray’ın satılarak yada kiralanarak değerlendirilmesi hususunun görüşülmesinde Hukukçu Av. … genel kurula gerekli bilgilendirmeyi yaparak önergeyi okuduğu, ortaklarına söz almak isteyenlerin olup olmadığı sorulduğunda ortaklar …, …, …, …, …, …’un söz alarak görüşlerini beyan ettiği ayrıca yönetim kurulu üyesi … söz alarak açıklama yaptığı, başka söz alan olmadığı, önergenin tekrardan okunarak oylamaya sunulduğu, … ada … parsel …’ın satılarak değerlendirilmesi halinde otel ve AVM’nin birlikte asgari 680.000.000,00 TL bedelle, ayrı ayrı satılarak değerlendirilmesi halinde otelin mevcut haliyle 200.000.000,00 TL asgari bedelle, AVM’nin mevcut haliyle 480.000.000,00 TL asgari bedelle ihale veya davet usulü açık artırma yöntemiyle satılması, satış bedeline mevcut halinin iyileştirilmesi, ihyası için harcanacak bedellerin ve gereken zorunlu masraf vs. giderlerin ilavesi, AVM’nin tamamının birden fazla kişiye satışı suretiyle daha fazla gelir elde edilmesi halinde 193 adet işyerinin asgari metrekare satış bedelinin 20.000,00 TL olarak tespit edilmesi ve bu konularda yönetim kuruluna yetki verilmesinin 4 red oyuna karşı 1070 kabul oyuyla oy çokluğuyla kabul edildiği, 9. Gündem maddesi; 2018 yılı çalışma programı ve tahmini bütçesinin oylandığı, tahmini bütçenin bütün kalemleri ile birlikte 86.397.000,00 TL olarak, Ticaret Merkezi C blok tahmini bütçesi tüm kalemleri ile 1.151.294,14 TL olarak, Oto Ticaret Merkezi E blok tahmini bütçesi bütün kalemleri ile birlikte 512.971,41 TL olarak 1 red oyuna karşı 965 kabul oyuyla oy çokluğu ile kabul edildiği, a) Genel giderlere katılım payı (Aidat) olarak yapılacak ödemelerin miktar, zaman ve ödeme esaslarının belirlenmesi ve oylanmasında 01/04/2018 tarihinde geçerli C bazında aylık 75,00 TL + KDV aidat ödenmesinin oylanarak 6 red oyuna karşı 980 kabul oyuyla oy çokluğuyla kabul edildiği, …f) 2018 yılı çalışma programı ve tahmini bütçenin 5 red oyuna karşı 990 kabul oyuyla oy çokluğuyla kabul edildiği anlaşılmıştır. 17/03/2018 tarihli genel kurulda alınan oylamaya tabi diğer gündem maddelerinde ise oy birliği ile karar alınmıştır. Davacı tarafından öncelikle, davalı kooperatifin 12/11/2016 tarihinde 3 yıl için seçilen yönetim ve denetim kurullarının seçiminin yok hükmünde olduğunun Bakırköy 6 ATM’nin 2016/1119 E. sayılı dosyasına sunulan bilirkişi raporuyla tespit edildiği, bu tespite rağmen 17/03/2018 tarihinde genel kurulu toplantısı yapıldığı iddiası ile bu toplantıda alınan kararların yok hükmünde olduğunun tespiti talep edilmiştir. Bakırköy 6 ATM’nin 2016/1119 E. sayılı dosyası ile açılan dava, 17/03/2018 tarihli genel kurul toplantısının yapıldığı tarihte henüz sonuçlanmamıştır. Yönetim kurulu ise seçimine ilişkin genel kurul kararının iptali davası devam ederken halen görevdedir. Devam eden dava nedeniyle, mevcut yönetim kurulunun işlem yapamayacağı, genel kurulu toplantıya çağıramayacağı şeklindeki bir kabul, kooperatifin organsız kalması, işleyemez hale gelmesi sonucunu doğurur. Açıklanan nedenlerle davacının bu yöndeki istinaf talebi yerinde değildir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 98. maddesinin yollamasıyla, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 447. maddesinde “Genel kurulun, özellikle; a) Pay sahibinin, genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran, b) Pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran, c) Anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan kararları batıldır.” hükümleri yer almaktadır. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2015/2561 E. 2016/1050 K. sayılı 24/02/2016 tarihli ilamı; “…1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 45/2. maddesi, “Genel kurul sözleşmede gösterilen şekil ve surette toplantıya çağrılır. Toplantı nisabı sözleşmede gösterilir. Ancak yapı kooperatiflerinin genel kurul toplantısında ortakların en az 1/4’ünün şahsen veya temsilen hazır bulunmaları şarttır.” hükmünü; aynı Kanun’un 51/1. maddesi ise “Kanun veya anasözleşmede aykırı hüküm bulunmadıkça, genel kurul kararlarında ve seçimlerde oyların yarıda bir fazlasına itibar olunur” hükmünü; anasözleşmenin 33. maddesinin 1. fıkrası, “Genel kurulun toplanabilmesi ve gündemdeki konuları görüşebilmesi için, kooperatife kayıtlı ortaklardan genel kurula katılma hakkına sahip olanların en az 1/4’ünün şahsen veya temsilen toplantıda hazır bulunması gerekir. İlk toplantıda nisap temin edilmediği takdirde ikinci toplantıda nisap aranmaz.” hükmünü; 2. fıkrada ise “Genel kurulda kararlar, ortaklar cetvelinde imzası bulunanların yarıdan fazlasının oyu ile alınır.” hükmünü içermektedir. Aynı Yasa’nın “Ek ödeme Yüklemi” başlıklı 31. maddesinde “Anasözleşme, ortakları ek ödemelerle yükümlendirebilir. Ancak, ek ödemelerin yalnız bilânço açıklarını kapatmada kullanılması şarttır. Ek ödeme yüklemi sınırsız olabileceği gibi, belirli miktarlarda veya iş hacmi ile veya paylarla orantılı olarak sınırlandırılabileceği” öngörülmüştür. Aynı şekilde, söz konusu Yasa’nın 52/1. maddesinde, ek ödeme ihdası hakkında alınacak kararlar için bütün ortakların 3/4’ünün rızasının gerektiği düzenlenmiştir. Anılan hükümler emredici nitelikte olup, bu hükümlere aykırılık teşkil eden genel kurul kararları, BK’nın 19 ve 20. maddeleri hükümlerine göre mutlak butlanla batıldır. Yok hükmünde olan kararlar, baştan beri hüküm ifade etmezler ve bunların yok hükmünde olduğunun tespiti için açılacak davalarda genel kurulda muhalefette bulunmuş olma şartı aranmayacağı gibi, bir aylık hak düşürücü süre içinde açılmış olmaları da dinlenmeleri yönünden zorunlu değildir. Sonradan icazetle dahi geçerli hale gelmezler. Yokluk halinde, hukuki işlem bir veya daha fazla unsurunun yokluğu nedeniyle şeklen dahi olsa mevcudiyet (varlık) kazanamamaktadır. Hukuken yok olan bir işleme hiçbir hukuki sonuç bağlanabilmesi mümkün değildir. İptali kabil kararlar ise, daha çok ortakların menfaatlerini koruyan düzenlemelere aykırılık teşkil eden, emredici kurallar dışında, yorumlayıcı ve şekle ilişkin kuralların ihlal edildiği kararlardır. İptali gereken kararlar, baştan itibaren geçersiz olmadıklarından, iptal edilinceye kadar geçerli bir kararın hüküm ve sonuçlarını doğururlar. Bu nitelikteki kararların yokluğunun tespiti davası açabilmek için kararlara muhalif olmak gerekmediği gibi, açılacak dava da herhangi bir süreye tabi değildir…” şeklindedir. Mutlak butlanla batıl kararlar yönünden, kararların yokluğunun tespiti davası, bir aylık süreye tabi olmaksızın ve toplantıya katılıp muhalif kalınarak muhalefet şerhinin tutanağa geçirtilmesi şartı aranmaksızın, ortaklar tarafından açılabilir. Alınan kararlar değerlendirildiğinde ise; 6.maddede 2017 yılı yönetim kurulu yıllık çalışma raporu, denetim kurulu raporu, bilanço ve gelir-gider farkı hesaplarının, 7.maddede yönetim ve denetim kurulunun ibrasının oylandığı ve gerekli nisabın sağlandığı, 8.maddede yönetim kuruluna taşınmaz satış yetkisi verilmiş olup, taşınmazların hangi bedelle satılabileceğinin açık olarak belirtildiği ve 1070 kabul oyu ile kabul edildiği, 9.maddede bütçe ve aidatların oylanarak gerekli nisabın sağlandığı, alınan bu kararların emredici hükümlere aykırı kararlar olmadığı, niteliği itibariyle iptale tabi kararlar olduğu açıktır. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 53. maddesinde, toplantıda hazır bulunup da kararlara muhalif kalarak, bu hususu tutanağa geçirten ortağın, alınan kararların kanuna, anasözleşme hükümlerine ve iyiniyet esaslarına aykırı olduğu iddiası ile genel kurul kararları aleyhine, toplantıyı takip eden günden başlamak üzere bir ay içinde, kooperatif merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemede iptal davası açılabileceği düzenlenmiştir. Yani kooperatif genel kurul kararlarına karşı iptal davası açılabilmesi için toplantıya katılan ortağın ret oyu kullanması ve muhalefetini de toplantı tutanağına kaydettirmiş olması gerekmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2013/23-121 E. 2013/1674 K. sayılı ve 20/12/2013 tarihli ilamı gereğince “Kooperatif genel kurul kararlarına karşı dava açabilecek pay sahipleri ve diğer kişilerin, muhalefet ettikleri kararlara karşı muhalefet ettiklerini tutanağa geçirtmeleri yeterli olup, ayrıca bir de muhalefet gerekçelerini yazdırmaları veya ayrı bir muhalefet şerhi içeren dilekçe vermeleri gibi bir zorunluk aranmamaktadır.”. Aynı düzenleme, davalı kooperatif anasözleşmesinin 38. maddesinde de tekrarlanmıştır. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2014/2404 E. 2014/5673 K. sayılı 16/09/2014 tarihli ilamında; “…1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 53/1. maddesi uyarınca, genel kurul toplantısında hazır bulunan ortakların alınan kararlara karşı iptal davası açabilmeleri için, ret oyu kullanmış ve muhalefetlerini de toplantı tutanağına kaydettirmiş olmaları gerekmektedir. Emredici nitelikte olan bu yasal düzenlemenin, davalı kooperatif anasözleşmesinin 38. maddesinde de aynen tekrarlandığı görülmektedir. Dava açma koşulu olarak aranan muhalefetin, oylama öncesinde gündem ve görüşmelere yönelik düşünce açıklamak ve eleştiri getirmek suretiyle değil, oylama sonrasında ve oylama sonucuna yönelik olarak yapılması gerekmektedir. Red oyu verdiği halde, üyenin muhalefet şerhini oylama sonrasında yazdırmaması halinde, HMK’nın 114/2. madde hükmü yollaması ile 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 53. ve anasözleşmenin 38. madde hükmünde aranan dava şartlarının gerçekleşmediği gözetilerek, HMK’nın 114/2. ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekir.” denilerek muhalefetin ne şekilde yapılması gerektiği açıklanmıştır. Somut dosya değerlendirildiğinde ise; davacının hiçbir kararda muhalefet şerhinin olmadığı tespit edilmiştir. İlk derece mahkemesi kararında “8.maddede de 4 ret oyuna karşılık 1070 kabul oyu ile madde kabul edilmiştir. Davacının bu maddenin iptalinde söz hakkı alarak istoç saray yapısının satılmasına karşı olduğu yönünde bir beyanının olduğu görülmektedir… 8.maddenin görüşülmesi sırasında muhalif kalınması ve beyanda bulunması söz konusudur ancak sonrasında usulüne uygun muhalefet şerhi tutanağa geçirilmemiştir. Beyanını muhalefet şerhi olarak aldığımızda ise alınan kararın usul ve yasaya aykırı olması söz konusu değildir.” şeklinde gerekçeye yer verilmiş ise de, davacının 8. madde yönünden gerek gündemin görüşülmesi esnasında gerekse oylama sonucunda herhangi bir beyanı bulunmamaktadır. Duruşmada sırasında davacı vekili “müvekkilim muhalefet şerhi hazırlamıştır. Ancak genel kurul çok kalabalık olduğundan muhalefet şerhini sunmaktan çekinmiştir. Bu kadar kıymetli bir gayrimenkulün satışı hususunda muhalefet şerhi sunulmaması düşünülemez. Genel kurulun tamamının iptali ve yok hükmünde olduğunu tespitini istemektedir. Muhalefet şerhine bu anlamda gerek duyulmamaktadır. Bu hususta tanıklarımız bulunmaktadır. Mahkeme gerek görmesi halinde tanıklarımızı dinletebiliriz.” ve “müvekkilim muhalefet şerhini yanında getirmiştir. Ancak önceki genel kurullarda tehdit edildiğinden bu genel kurulda muhalefet şerhini sunmaya cesaret edememiştir, kıymetli olan gayrimenkulün satışına ilişkin karar alındıktan sonra hazırlamış olduğu muhalefet şerhini divan heyetine sunmaya cesaret edememiştir.” şeklinde beyanda bulunmuştur. Davacının toplantıda muhalefet şerhini tutanağa geçirmediği gibi muhalefetine ilişkin yazılı bir beyan sunmamış olduğu da sabittir. Açıklanan nedenlerle, davalı kooperatifin 2017 hesap yılı olağan genel kurul toplantısı toplantısında alınan kararların mutlak butlanla batıl olmayıp iptale tabi kararlar olduğu ve genel kurul toplantısında alınan 6, 7, 8 ve 9 no’lu kararlara ilişkin davacının toplantı tutanağında muhalefet şerhinin bulunmadığı sabit olduğundan, 6100 sayılı HMK’nun 114/2. maddesi hükmü yollamasıyla, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 53. maddesi ve anasözleşmenin 38. maddesi hükmünde aranan dava şartının mevcut olmadığı gerekçesiyle HMK’nun 114/2 ve 115/2. maddesi uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerekirken esastan reddi hatalı olup davacı vekilinin istinaf talebinin 6100 sayılı HMK’nun 355.maddesi uyarınca kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nun 353/1.b.2 bendi uyarınca kaldırılmasına ve yargılamada eksiklik olmaması nedeniyle yeniden hüküm tesisine, davacı vekilinin sair istinaf taleplerinin reddine, istinaf talebinin kabul sebebine göre istinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 355.maddesi uyarınca KABULÜ ile Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/392 E. 2018/616 K. sayılı 20/06/2018 tarihli kararının HMK’nın 353/1.b.2 bendi uyarınca KALDIRILMASINA ve YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE, 2-Davanın 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 53. maddesi ve anasözleşmenin 38. maddesi hükmünde aranan dava şartı yokluğu nedeniyle 6100 sayılı HMK’nun 114/2 ve 115/2. maddesi uyarınca USULDEN REDDİNE, 3-İlk derece yargılama giderleri yönünden; a-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken harç davacı tarafça peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, b-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, c-Davalı tarafından yapılan yargılama bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, d-HMK’nın 333. Maddesi gereğince, taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın talep halinde ilgili tarafa iadesine, e-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 4-İstinaf yargılama giderleri yönünden, a-Davacı tarafça yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına, b-Harçlar Kanununa gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından, davacı tarafça yatırılan 35,90 TL harçtan mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, c-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması, artan gider avansının davacı tarafa iadesine, ç-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361/1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 20/10/2021