Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/456 E. 2021/880 K. 15.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/456
KARAR NO: 2021/880
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NZ: 2014/333 Esas
KARAR NO: 2018/293
KARAR TARİHİ: 16/03/2018
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/09/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; taraflar arasında 10.05.2011 tarihli “Çimento Doldurma ve Yükleme Sözleşmesi” imzalandığını, davalıya ait Kayseri ilinde bulunan çimento fabrikasında 17.05.2010-17.05.2011 tarihleri arasında alt işveren olarak çimento paketleme ve yükleme işini üstlendiğini ve yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirdiklerini, davalı şirketin kalan 36.904.49 TL borcunu ödemediğini, bunun üzerine kendilerine Büyükçekmece … Noterliği marifetiyle 04.11.2013 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarname gönderildiğini, sonrasında İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, icra takibine davalı tarafın haksız ve hukuka aykırı olarak itiraz etmesi üzerine huzurdaki davanın açıldığını, davalı tarafın haksız ve yasaya aykırı itirazının iptali ile takibin devamını %20″den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalıya usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen cevap dilekçesi vermemiş, bilirkişi raporuna yönelik itiraz dilekçesinde; davacı firmanın çalıştırdığı işçilerin ücretlerini ve yasal haklarını kanunlara uygun şekilde, eksiksiz ve tam olarak zamanında ödemesi gerektiğini ancak davacının bir kısım işçilerin işçilik haklarını ödemediğini bu nedenle davacının sözleşmesel yükümlülüklerini yerine yerine getirmediğinden kalan 7 faturanın ödenmediğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, ” Her iki tarafın ticari defterlerinin birbiriyle örtüştüğü, davacının defterlerine göre davalıdan 36.904,49 TL alacaklı olduğu, davalının defterlerine göre davacıya 36.904,49 TL borçlu olduğu anlaşılmakla davalının savunmalarının reddi ile asıl alacağın 36.904,49 TL olduğu, dosyada yer alan davacı tarafça keşide edimiş Büyükçekmece … Noterliğinin 04/11/2013 tarihli ihtarnamesinde 36.904,49 TL borcun tebliğden itibaren 7 gün içerisinde ödenmesi ihtar edilmiş olup, ihtarnamenin 08/11/2013 tarihinde davalıya tebliğ edildiği görülmekle,temerrüt tarihinin 16/11/2013 tarihi olduğu anlaşılmış, temerrüt tarihi olan 16/11/2013 ile takip tarihi olan 03/01/2014 arası 48 günlük sürede 36.904,49 TL x 48 gün x takipteki % 9 Faiz /36.000 ( 1 ay 30 gün 1 yıl 12 ay hesabı) =442.85 TL işlemiş faizin bulunduğu, buna göre davacı tarafın takip talebinde talep ettiği faiz oranın fazla olduğu tespit edilmekle, davacının talep edebileceği alacağın 36.904,49 TL +442,85 TL =37.347,38 TL olduğu anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne, alacak miktarı her iki tarafın ticari defterleri ile örtüşmekte olup, faturaya dayalı olması ve miktarının belirli bulunması nedeniyle likit oluşu göz önüne alınırak takibe haksız yere itiraz eden davalı aleyhine % 20 oranında icra inkar tazminatının hükmedilmesine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; ilk derece mahkemesinin, takip konusu alacağın dayanağı sözleşmeyi yargılamanın temelinden çıkardığını, davacının sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerin ifa edip etmediğini araştırmadan ve bu konuda uzman bir bilirkişiden rapor almadan sadece taraf ticari defterleri üzerinde mali müşavirlere tanzim ettirdiği raporlarla iktifa ederek alacak hesabına girdiğini, oysaki iddia olunan alacak bizzat davacı tarafından sözleşmeye bağlanmış ve ortada işbu sözleşmeden kaynaklı bütün yükümlülüklerin yerine getirilmesine bağlı olarak alacağa hak kazanıldığı iddiası durmakta olup, davacı yanın sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirdiği iddiasına yönelik ihtilafın taşımacılık sözleşemesi hukuku alanında, inşaat alanında ve nakliye alaninda uzman kişilerden alınacak bir rapor ile giderilmesi gerektiğini, yargılamanın sözleşmenin davacıya yüklediği yükümlüklerin yerine getirilip getirilmediği tespit edilmeden nihayete erdirilmesi hatalı olduğunu, takibe konu edilen alacağın likit olduğu iddia edilemeyeceğinden müvekkil aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi hukuka aykırı olduğunu belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, hizmet sözleşmesinden kaynaklanan faturaya dayalı başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası incelendiğinde; davacının 7 adet faturaya istinaden 36.904,49 TL asıl alacak 1,601,55 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 38.506,04 TL alacağın tahsili için takip başlattığı, davalının yasal süresinde ödeme emrine itiraz ettiği, davanın yasal 1 yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Dosya kapsamına göre, taraflar arasında imzalanan 10/05/2011 tarihli Çimento Doldurma ve Yükleme sözleşmesi imzalanmış, sözleşme gereğince davacı şirketin, davalı şirkete ait Kayseri ilinde bulunan Çimento fabrikasında 17/05/2010-17/05/2011 tarihleri arasında alt işveren olarak çimento paketleme ve yükleme işini üstlenmiştir. Davacı, sözleşmeden kaynaklı tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, davalı adına düzenlenen 38 adet faturadan 31 adetinin ödendiğini, ödenmeyen 7 adet fatura bedelinin tahsili amacıyla işbu davanın açıldığını iddia etmiş, davalı ise davacı firmanın çalıştırdığı işçilerin ücretlerini ve yasal haklarını kanunlara uygun şekilde, eksiksiz ve tam olarak zamanında ödemesi gerektiğini ancak davacının bir kısım işçilerin işçilik haklarını ödemediğini bu nedenle davacının sözleşmesel yükümlülüklerini yerine getirmediğinden kalan 7 adet faturanın ödenmediğini savunmuştur. Tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde ayrı ayrı bilirkişi incelemesi yapılmış olup alınan raporlarda özetle; hem davacının, hem davalının ticari defter ve kayıtlarına göre davacının takip tarihi itibarıyla davalıdan alacağının 36.904,49 TL olduğu tespiti yapılmış, akabinde davalının itirazları noktasında mali müşavir bilirkişinden alınan raporda, dosya muhteviyatında ne davalının bloke olmuş istihkakına ilişkin resmi bir yazı, ne de işçilerin alamadıkları alacağına ilişkin açılan bir alacak dava bilgisi bulunduğunu, ayrıca sözleşmede belirlenen “her ayın 15ni takip eden cuma ” şeklindeki vadeye rağmen ödenmeyen 7 adet takip fatura için davalı tarafın takip tarihinden, önce, davacı tarafa sözleşme kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmediğine ilişkin somut bir ihtar ve ihbarında olmadığını, her iki taraf defterlerine göre davacının davalıdan 36.904,49 TL alacağı bulunduğu tespiti yapılmıştır. Buna göre her iki taraf ticari defter ve kayıtlarına göre davacının, takibe dayanak yapılan 7 adet faturadan dolayı davalıdan alacağı bulunduğu görülmüştür. Davaya konu faturaların davalının ticari defterlerinde kayıtlı olması, hizmetin yerine getirildiğine karine oluşturur. Aksi davalı tarafça ispatı gerekir. Davalı, her ne kadar davacının, bir kısım sözleşmesel yükümlülüklerini yerine getirmediğini iddia etmiş ise de bu iddiasını ispata elverişli yasal delillerle ispatlayamadığından istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. İİK 67/2.maddesinde “…borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” hükmü yer almaktadır. Takip tutarı sözleşmede kararlaştırılan bakiye fatura bedeli olup alacak likit/belirlenebilir olduğundan icra inkar tazminatına hükmedilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, HMK 353/1.b.1 bendi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvusunun esastan reddine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2- Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 2.551,20 TL istinaf karar harcından, davalı tarafından yatırılan 638,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.883,20 TL’ nin istinaf eden davalı taraftan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Davalı yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.15/09/2021