Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/455 E. 2021/921 K. 29.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/455
KARAR NO: 2021/921
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2015/802 Esas
KARAR NO: 2018/338
KARAR TARİHİ: 21/06/2018
DAVA: Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 29/09/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Müvekkil şirketin Sakarya, Bolu, Düzce ve Kocaeli bölgelerinde elektrik dağıtım hizmetlerini yürüttüğünü, 2009 yılında özelleşen müvekkili şirketin yardımcı iş niteliğindeki temizlik işlerini ihaleler yoluyla yükleniciler vasıtası ile yürüttüğünü, davalıların bir dönem temizlik işleri hizmet alım ihalesi kapsamında imzaladıkları sözleşmeler ile temizlik işlerini yürüttüğünü, ihale dönemlerinde davalılar işçisi olarak çalışan …’ın iş akdinin haksız feshedildiği iddiası ile Sakarya İş Mahkemesine dava açıldığını, …’ın belirli dönemlerde davalılarda çalıştığının tespit edildiği, …’ın ödenmeyen işçilik alacaklarından Müvekkili ..’ın sorumlu tutulduğunun, alacaklı tarafından Kocaeli … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, müvekkilinin icra tehdidi altında 13/02/2014 tarihinde 39.198,30-TL olarak ödediğini, bunun üzerine müvekkilinin ödemiş olduğu miktarın davalılardan rücu etme zorunluluğu doğduğunu, bu nedenlerle fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla dava tarihi itibariyle 27.000,00-TL nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte tahsilde tekerrür olmamak üzere davalılardan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılar üzerine yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … Sağ. Hizm. vekili cevap dilekçesi ile; gerek iş kanunu ve gerekse Borçlar Kanunu gereğince sorumlu olmadıklarını, davacının ödemiş olduğu miktarın tamamını rücu etme hakkına sahip olmadığını, meydana gelen olayda kusur oranlarının tespit edilmesi gerektiğini, davacının faiz başlangıç tarihinin kanunlara aykırı olduğunu, bu nedenlerle davanın reddini yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerine yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir. Davalı … İnş. Elek. ve Temizlik Ltd. Şti. davaya cevap vermemiştir
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, ” işçi … tarafından Sakarya İş Mahkemesi’nin 2010/1001 Esas ve 2011/637 Karar sayılı dosyasında ihbar ve kıdem tazminatı ve yıllık izin alacağı olarak toplam 18.664,09-TL alacağa karar verildiği, kıdem tazminatı olarak ise net 12.290,81 TL alacağa karar verildiği, 4857 (1475) sayılı İş Kanununa göre işçinin kıdem tazminatından her işveren kendi döneminden sorumlu olduğu, bu nedenle kıdem tazminatı yönünden Sakarya İş Mahkemesi’ndeki bilirkişi raporunda esas alınan son ücret üzerinden davalıların dönemlerine isabet eden miktarları ayrı ayrı hesaplandığı, ihbar tazminatı ve yıllık izin alacaklarından ise son işveren sorumlu olup devreden işverenlerin sorumluluğu bulunmadığı, her ne kadar davalılar arasında bir devir sözleşmesi bulunmamakta ise de işçinin işi ve işyeri değiştirmeksizin işvereninin değişmesi ve bir üst işverenden iş alan alt işverenlerin aralarında devir sözleşmeleri bulunmasa dahi devir kabul edileceği, işçi …’ın Sakarya İş Mahkemesi’nde alınan bilirkişi raporunda göre kıdem süresinin 02/04/1996-12/04/2010 tarihleri arasında belirlendiği, … şirketindeki kıdem süresinin 02/10/1999-01/10/2007 arasındaki 8 yıl 8 ay, … şirketinde geçen kıdem süresinin 02/10/2007-12/04/2010 arasındaki ise 2 yıl6 ay olduğu, işçinin iş akdi 12/04/2010 tarihinde sona erdiğinden son işveren … şirketinin ihbar tazminatı ve yıllık izin ücretinin tamamından sorumlu olduğu, davacı …’ ın 20.922,30 TL … şirketinden, 12.381,96 TL … şirketinden olmak üzere toplam 33.304,26 TL alacağı olduğu, alacaklı … tarafından Kocaeli … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında davacı aleyhine icra takibi yapıldığı, davacının13/02/2014 tarihinde icra dosyasına toplam 39.198,30 TL ödediği, ödemeye ilişkin reddiyat makbuzunun icra dosyası içinde mevcut olduğu ve 02/01/2018 tarihli rapor esas hakkında hüküm vermeye elverişli olduğu” gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı … şirketi vekili tarafından cevap dilekçesindeki nedenler tekrarlanarak istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesi ve iş mahkemesi ilamı gereğince, dava dışı işçiye ödenen işçilik alacaklarının yargılama ve takip masrafları ile birlikte rücuen tahsili istemine ilişkindir. Dosya kapsamına göre, dava dışı işçi …’ın, Sakarya İş Mahkemesi’nin 2010/1001 E. Sayılı dosyasında işçilik alacaklarının tahsili amacıyla davacı hakkında dava açtığı, son işveren olduğu iddiası ile davalı … şirketi ihbar olunduğu, davanın kabul edildiği, dava dışı işçinin Kocaeli … İcra Dairesi’nin … sayılı icra dosyası ile davacı aleyhine işçilik alacaklarının tahsili amacıyla takipte bulunduğu, davacının icra dosyasına 13.02.2014 tarihinde dosya hesabı olan 39,198,30 TL’yi yatırdığı, davacının işçilik alacaklarının rücuen tahsili amacıyla işbu davayı açtığı anlaşılmıştır.Mahkemece hükme esas alınan 02/01/2018 tarihli bilirkişi raporunda, yapılan hesaplamalar doğrultusunda davacı …’ın toplam 33.304,26 TL davalılardan rücu hakkına sahip olduğu, bu miktarın 20.922,30-TL sinden … İnş. 12.381,96-TL sinden … Sağ. Hizm. sorumlu olabileceği rapor edilmiştir. 4857 sayılı İş Kanununun 2/6. maddesinde, “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.” hükmü bulunmaktadır. Asıl işverenle alt işverenler arasında yapılan hizmet akitlerine göre yapılan iş kapsamında ve değişen alt işverenlere ait işyerinde ara vermeden çalışan işçilerin işçilik alacakları için açtıkları davalar sonunda ödenmesine karar verilen miktarlardan alacaklı işçiye karşı her biri müteselsilen sorumludurlar. Burada kanundan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusu olup, asıl ve alt işverenler, dış ilişki itibariyle (işçiye karşı) müteselsilen sorumludurlar. İç ilişkide (alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki ilişkide) ise, bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda taraflar kendi aralarında sözleşme yapabilirler. Sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan eski Borçlar Kanununun 146. maddesindeki (6098 sayılı Borçlar Kanununun 167. maddesi) düzenleme uyarınca, aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça müteselsil sorumlulardan her biri alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu olacaklardır. Yasa hükmünde eşit sorumluluğun müteselsil borçlularda aksinin kararlaştırılmaması halinde uygulanacağı belirtilmiştir. Somut olayda, uyuşmazlığın çözümü için taraflar arasında imzalanan hizmet alım sözleşmesi, hizmet alım tip sözleşmesi, teknik şartname ve hizmet işleri genel şartnamelerinin sorumluluğa yönelik hükümlerinin tatbiki gerekir. Bu nedenle tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme ve şartname hükümlerinde işçi alacaklarından kimin ne kadar sorumlu olduğuna ilişkin hüküm varsa bu hükümler tarafları bağlar. Hizmet sözleşmelerinde, ihale evraklarında teknik ve idari şartnamelerde ve diğer taraflar arasında karşılıklı düzenlenen belgelerde yüklenici şirketin sorumluluğuna ilişkin açık hüküm olan hallerde, asıl işveren ödemiş olduğu miktarın tamamını, ilgili alt işverenden rücuen tahsilini talep edebilirken alt işverenin, asıl işverenden rücu imkanı yoktur. Sözleşme değerlendirilirken işçinin çalıştığı dönemlere ilişkin sözleşme hükümleri dikkate alınmalıdır. Buna göre, son alt işverenin alacağın tamamından sorumlu tutulamayacağı, tamamından sorumlu olmasının İş Kanunu gereği yalnız işçiye karşı olduğu, işçiyi çalıştırmış olan alt işverenlerin her birinin dava dışı işçiyi çalıştırdığı dönemi kapsayan kısmından sınırlı sorumlu olacağı, ayrıca işçilik alacakları davası neticesinde davacının ödediği yargılama giderleri, faiz ve vekalet ücreti yönünden de alt işverenlere rücu edilecek işçilik alacağı miktarına göre bir oranlama yapılarak davacının alt işverenlerden bu alacak kalemi ile ilgili talep edebileceği miktar da açıkça belirlenmelidir. (Y.13. HD. 24/05/2018 T, 2015/38873 E.-2018/6205 K. ve yine aynı Dairenin 31.5.2018 T, 2016/2779 E.- 2018/6452 K. ve 11/05/2017 tarih, 2016/7790 E. 2017/5936 K. sayılı ilamları) Yüklenici şirketlerin her birinin sorumlulukları tam olarak belirlendikten sonra bu miktarlar itibariyle tazmin kararı verilirken yargılama gider ve vekalet ücretinden sorumluluklarda alacağın tamamı üzerinden hisselerine düşen miktar kadar olacağından bu miktarlarında hükümde açıkça gösterilmesi gerekir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, dava dışı işçiye ödenen işçilik alacağı ile birlikte yargılama ve takip giderlerinden hangi tarafın ne oranda sorumlu olduklarına ilişkindir. Bu nedenle uyuşmazlığın çözümünde yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere öncelikle taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre ihtilafın çözümlenmesi gerekmektedir. Taraflar arasında akdedilen hizmet alım sözleşmelerinin, yüklenicinin sözleşme konusu iş ile ilgili çalıştıracağı personele ilişkin sorumlulukları başlıklı 23. Maddesi ” Yüklenicinin sözleşme konusu iş ile ilgili çalıştıracağı personele ilişkin sorumlulukları ilgili mevzuatın bu konuyu düzenleyen emredici hükümleri ve Genel Şartnamenin Altıncı Bölümünde belirlenmiş olup Yüklenici bunları aynen uygulamakla yükümlüdür.” yüklenicinin tazmin sorumluluğu başlıklı 32. Maddesi “Yüklenici taahhüdün sözleşme ve şartname hükümlerine uygun olarak yerine getirilmemesi ve benzeri nedenlerle ortaya zarar ve ziyandan doğrudan sorumludur. ” şeklinde düzenlenmiş olup mahkemece sözleşmenin eki niteliğindeki genel şartname getirtilmeden eksik inceleme ile karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davalı … şirketi vekilinin istinaf başvurusunun sair hususlar incelenmeksizin kabulü ile; kararın açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı HMK’nın 353-(1).a.6 maddesi gereğince dosyanın mahkemesine iadesine verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/802 E. 2018/338 K. sayılı 21/06/2018 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 4-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE, 5-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı … tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının Hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının talep halinde davalı ..e iadesine, 6-Davalı … tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 7-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 8-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.29/09/2021