Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/446 E. 2021/1033 K. 20.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/446
KARAR NO: 2021/1033
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2017/212
KARAR NO:2018/362
KARAR TARİHİ:16/05/2018
DAVA:Tazminat (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ: 20/10/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Davalı şirketlerin müvekkil şirketin Genel Müdürlük ve İl Müdürlüğü işyerlerinde ayrı sözleşme ve eki şartnameye göre koruma ve güvenlik hizmetlerini ihale ile yüklendiklerini, davalı firmalarca yapılan sözleşmeler gereğince müvekkil şirket işyerlerinde koruma ve güvenlik hizmetlerini ihale ile farklı dönemlerde yüklenen davalı firmalar çalışanlarından iş sözleşmesi feshedilen eski çalışan dava dışı … tarafından kıdem, ihbar tazminatı, yıllık izin, fazla mesai ve genel tatil ücretlerinin tahsili talebiyle müvekkil şirket aleyhine Kocaeli 3. İş Mahkemesinin 2013/95 esas nolu dosyası üzerinden açılan davada müvekkil şirket asıl işveren kabul edilerek aleyhine hüküm kurulduğunu ve söz konusu kararın Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 2015/6457 esas 2016/21568 karar nolu kararı ile onanarak kesinleştiğini, davacı vekili tarafından Kocaeli … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden müvekkil şirket aleyhine icra takibine geçildiğini, alına icra müdürlüğüne müvekkil şirket tarafından 06/01/2017 tarihinde 30.745,15 TL ödeme yapıldığını, koruma ve güvenlik hizmetlerini ihale ile üstlenen … Ltd. Şti’ne ait genel müdürlük nezdinde 02/01/2024 tarihine kadar geçerli ve … Bankasına ait 19/06/2016 tarih … seni nolu 500.000 TL’lik teminat mektubu bulunduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 30.745,15 TL alacağın davalılardan ödeme tarihinden (06/01/2017) itibaren işleyecek Merkez Bankasının kısa vadeli kredilere uyguladığı avans faizi ile birlikte sorumlu oldukları dönemler itibariyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … Ltd. şirketi vekili cevap dilekçesi ile; Davanın yetkili mahkemede açılmadığını, sözleşmede hukuka uygun olarak belirlenen yetki şartının kesin yetki içerdiğini, bu nedenle davanın Ankara Mahkemelerinde açılması gerektiğini, davacı ile imzalanan sözleşme müvekkil şirkete kıdem ve ihbar tazminatlarıyla ilgili bir sorumluluk yüklemediğini, davacı ile imzalanan sözleşme müvekkil şirkete işin devamı süresince personelin SGK primleri, vergileri, ücreti, yol yemek ücreti v.s. gibi düzenli ve sürekli verilen haklarının teslimiyle ilgili sorumluluk verdiğini, feshe bağlı olan kıdem ihbar tazminatı gibi ücretlerden müvekkil şirketin bir sorumluluğu bulunmadığını, ihale bedeli kapsamında bu bedellerin karşılığını da almadığını, sözleşme lafzında feshe bağlı tazminatlardan müvekkil şirketin sorumluluğu olacağına ve bunu daha sonra tekrar ödeyeceğine dair bir hüküm bulunmadığını, yalnızca iş ilişkisinin devamı sırasında ödenecek haklar ile ilgili sorumluluğu bulunduğunu, davacı ile müvekkil şirket arasındaki ilişki hizmet alımı değil işçi temini olduğunu, dava dışı personel diğer personellerle birlikte eskiden beri davacının iş yerlerinde çalışmakta olup müvekkil şirket yalnızca işçi temin edip evrak kayıt işlerini yürüttüğünü, dava dışı personelin açtığı işçilik alacakları dava dosyasındaki tanık beyanları incelendiğinde dava dışı personelin davacı amirlerinden emir aldığı, davacı iş yerlerinde çalıştığı ve davacının diğer çalışanlarından herhangi bir farkının olmadığı açıkça görülebileceğini, davacının talep ettiği faiz türü hukuka aykırı olup bu faizin uygulanması ile ilgili olarak muvafakatlerinin bulunmadığını, dava konusu talebe ilişkin olarak adi faiz uygulanması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … şirketi cevap dilekçesi vermemiş, duruşmalara da katılmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, ” davalı şirketlerin davacı şirketin genel müdürlük ve il müdürlüğü iş yerlerinde koruma ve güvenlik hizmetlerini ihale ile yüklendiklerini, farklı dönemlerde davalı firmalarda çalışan dava dışı … tarafından iş akdinin feshedilmesi sebebi ile kıdem ,ihbar tazminatı, yıllık izin,fazla mesai ve genel tatil ücretlerinin talep etmek için Kocaeli 3.İş Mahkemesinin 2013/95 E sayılı dosyasında dava açtığı , yerel mahkemenin davacı … asıl işveren kabul ederek aleyhine hüküm kurduğu, davacı şirket tarafından toplam 30.745,15TL ödeme yapıldığı, müteselsil sorumluluk ilkesi gereği davalılara rücu ettiği, her ne kadar davalı … Güvenliğin zamanaşımı defi bulunsa da sözleşmeye dayalı rücu talebi olduğundan zamanaşımın dolmadığı görülmüş,Yargıtay 13.HD nin E 2015/35232 K:2015/36790 sayılı 15/12/2015 tarihli ilamında”… dava konusu rücuen tazminat istemi, dava dışı işçinin iş akdinin feshedilmesi nedeniyle İş Kanunu’ndan kaynaklanan tazminat haklarına ilişkin olup, işçiye karşı olan bu yükümlülük nedeniyle asıl ve alt işverenler 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/6.maddesi gereğince müteselsilen sorumlu tutulmuşlardır. Burada Kanun’dan doğan bir teselsül hali söz konusudur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 167. (Mülga Borçlar Kanunu’nun 146.) maddesinde, müteselsil sorumlu olan borçlular arasındaki iç ilişki düzenlenmiş olup, “Aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır.” şeklindeki bu hükümde, müteselsil borçlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları, ancak bunun aksinin kararlaştırılabileceği belirtilmiştir. İşçinin çalışmış olduğu her bir alt işveren dönemine isabet eden işçilik alacaklarından, ilgili olan alt işveren sorumlu olacağından, davalı alt işverenin sorumluluğu da sadece kendi dönemi ile sınırlı olmalıdır. Davalının “son işveren“ olması da bu sonucu değiştirmez. Bununla birlikte feshe bağlı bir hak olan ihbar tazminatından ise, diğer işverenler sorumlu olmayıp, sadece son işveren sorumludur. Başka bir ifade ile davacı asıl işveren, dava dışı işçiye ödemiş olduğu ihbar tazminatını ancak son işverenden rücuen tahsilini talep edebilir. Bunun dışındaki tüm işçilik alacaklarından ise, işçinin çalışmış olduğu dava dışı ve davalı alt işverenler, davacı üst işverene karşı, kendi dönemleriyle sınırlı olmak üzere sorumludurlar. ” şeklindeki karar dikkate alınarak bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulü ile “12.518,90 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine, 18.226,25 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalı … Hiz. Ltd. Şti’nden tahsili ile davacı tarafa verilmesine, davalı … Ltd. Şti yönünden fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı … Ltd. şirketi vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde;davacı tarafla müvekkil şirket arasındaki sözleşme hükmü teminat mektuplarının kullanımına ilişkindir işçilik alacaklarının tahsil edileceğine dair bir hüküm bulunmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkil şirketin, kıdem tazminatı, fazla mesai, yıllık izin, genel tatil ücreti gibi alacaklardan tüm dönemden sorumlu tutulması hukuka aykırı olduğunu, dava dışı çalışanın açtığı işçilik alacaklarına ilişkin dava müvekkil şirkete ihbar edilmediğini, müvekkil şirketin yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumluluğu bulunmadığını belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesi ve iş mahkemesi ilamı gereğince, dava dışı işçiye ödenen işçilik alacaklarının yargılama ve takip masrafları ile birlikte rücuen tahsili istemine ilişkindir. Uyuşmazlık, davacı tarafından ödenen işçilik alacağından ve yargılama ve takip giderlerinden kimin ne oranda sorumlu olduğu hususundadır. 4857 sayılı İş Kanununun 2/6. maddesinde, “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.” hükmü bulunmaktadır. Asıl işverenle alt işverenler arasında yapılan hizmet akitlerine göre yapılan iş kapsamında ve değişen alt işverenlere ait işyerinde ara vermeden çalışan işçilerin işçilik alacakları için açtıkları davalar sonunda ödenmesine karar verilen miktarlardan alacaklı işçiye karşı her biri müteselsilen sorumludurlar. Burada kanundan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusu olup, asıl ve alt işverenler, dış ilişki itibariyle (işçiye karşı) müteselsilen sorumludurlar. İç ilişkide (alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki ilişkide) ise, bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda taraflar kendi aralarında sözleşme yapabilirler. 6098 sayılı Borçlar Kanununun 167. maddesindeki düzenleme uyarınca, aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça müteselsil sorumlulardan her biri alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu olacaklardır. Yasa hükmünde eşit sorumluluğun müteselsil borçlularda aksinin kararlaştırılmaması halinde uygulanacağı belirtilmiştir. Kamu kurumlarının ihale yolu ile muhtelif işlerin yapılması konusunda taşeron şirketlerle yaptıkları hizmet sözleşmeleri nedeniyle çalışan işçilerin, işçilik alacakları için açtıkları davalar sonunda karara bağlanan miktarları 4857 sayılı İş Kanunun 2. maddesindeki düzenleme gereğince müşterek ve müteselsil sorumlu olarak ödemesi nedeniyle bu miktarları 6098 sayılı TBK nun 162. maddesindeki “ tazminatın kendi payına düşeninden fazlasını ödeyen kişi, bu fazla ödemesi için diğer müteselsil sorumlulara karşı rücu hakkına sahip olur ve zarar görenin haklarına halef olur” hükmü uyarınca ödeyen taraf rücuen istemde bulunabilir. Somut olayda, uyuşmazlığın çözümü için taraflar arasında imzalanan hizmet alım sözleşmesi, hizmet alım tip sözleşmesi, teknik şartname ve hizmet işleri genel şartnamelerinin sorumluluğa yönelik hükümlerinin tatbiki gerekir. Bu nedenle tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme ve şartname hükümlerinde işçi alacaklarından kimin ne kadar sorumlu olduğuna ilişkin hüküm varsa bu hükümler tarafları bağlar. Hizmet sözleşmelerinde, ihale evraklarında teknik ve idari şartnamelerde ve diğer taraflar arasında karşılıklı düzenlenen belgelerde yüklenici şirketin sorumluluğuna ilişkin açık hüküm olan hallerde, asıl işveren ödemiş olduğu miktarın tamamını, ilgili alt işverenden rücuen tahsilini talep edebilirken alt işverenin, asıl işverenden rücu imkanı yoktur. Sözleşme değerlendirilirken işçinin çalıştığı dönemlere ilişkin sözleşme hükümleri dikkate alınmalıdır. Buna göre, son alt işverenin alacağın tamamından sorumlu tutulamayacağı, tamamından sorumlu olmasının İş Kanunu gereği yalnız işçiye karşı olduğu, işçiyi çalıştırmış olan alt işverenlerin her birinin dava dışı işçiyi çalıştırdığı dönemi kapsayan kısmından sınırlı sorumlu olacağı, ayrıca işçilik alacakları davası neticesinde davacının ödediği yargılama giderleri, faiz ve vekalet ücreti yönünden de alt işverenlere rücu edilecek işçilik alacağı miktarına göre bir oranlama yapılarak davacının alt işverenlerden bu alacak kalemi ile ilgili talep edebileceği miktar da açıkça belirlenmelidir. (Y.13. HD. 24/05/2018 T, 2015/38873 E.-2018/6205 K. ve yine aynı Dairenin 31.5.2018 T, 2016/2779 E.- 2018/6452 K. ve 11/05/2017 tarih, 2016/7790 E. 2017/5936 K. sayılı ilamları) Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; dava dışı …’nun Kocaeli 3. İş Mahkemesi’nin 2013/95 E. Sayılı dosyasında işçilik alacaklarının tahsili amacıyla dosyanın tarafı davacı … aleyhine dava açtığı, davalılar … şirketi ile … şirketi davaya ihbar olunduğu, davanın kabulü ile “5.497,72 TL kıdem tazminatı, 3.155,00 TL ihbar tazminatı, 1.272,18 TL yıllık izin alacağı, 6.000,00 TL fazla mesai alacağı, 950,00 TL genel tatil ücreti alacağı, 2.024,99 TL vekalet ücreti, 312,20 TL harç ve 362,90 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine” şeklinde karar verildiği, kararın, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi Başkanlığının 2014/11285 Esas ve 2015/22478 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verildiği, dava dışı alacaklı işçinin Kocaeli … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı ile davacı şirket aleyhine icra takibine geçtiği, davacı tarafça icra dosyasına 06/01/2017 tarihinde 30.745,15 TL ödeme yapıldığı, davacının işçilik alacaklarının rücuen tahsili amacıyla işbu davayı açtığı anlaşılmıştır. Hükme esas alınan bilirkişi kök ve ek raporunda özetle; davalı … şirketinin tüm işçi alacaklarından diğer davalı … şirketinin ise kendi çalıştırdığı döneme ait kıdem tazminatı, fazla mesai ve genel tatil ücreti ve işlemiş faizinden sorumlu olduğu mütalaa edilmiştir. Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki Koruma ve Güvenlik Hizmet Alım tip sözleşmesinin kıdem tazminatı ve diğer işçi alacaklarına ilişkin teminat başlıklı 12.2 maddesinde ” Yüklenici, sözleşme kapsamında çalıştırdığı işçilerin 4857 Sayılı İş Kanunu’nun alt işverenlik uygulamasını düzenleyen 2/6 maddesi kapsamında, …’dan doğrudan talep edebilecekleri İş Mevzuatı ‘ndan kaynaklı kıdem, ihbar, fazla mesai, yıllık ücretli izin alacağı vs alacakları ile ilgili olarak 3.500.000 TL ‘lik (teminat tutarı 2 nolu davalı şirket ile akdedilen sözleşmede 1.000.000 TL olarak belirlenmiştir. )süresiz ve kati teminat mektubunu …’a vermiştir. …, bu sözleşme kapsamında çalışan işçilere ödemek zorunda kaldığı/kalacağı İş Mevzuatı’ndan kaynaklı kıdem, ihbar, fazla mesai, yıllık ücretli izin alacağı bedeli ve sair giderleri Yüklenici ‘den yazılı olarak talep edecektir. Bu bedelin 3 işgünü içerisinde …’a ödenmemesi halinde …, işçilik alacaklarına ilişkin teminatı paraya çevirerek alacağını tahsil etmeye yetkilidir. Kıdem tazminatı ve diğer işçilik alacaklarına ilişkin alınması gereken teminat bedeli her yıl … tarafından yeniden belirlenecek olup, sözleşme süresince de … ilave teminat talep etme hakkına sahiptir. İlave teminat talep edilmesi halinde, firma bu talebi havi tebligatı izleyen en geç 5 işgünü içerisinde ilave süresiz ve kat ‘i teminat mektubunu …’a verecektir. Aksi, …, talepte bulunduğu teminat tutarı kadar firmanın hakedişlerine bloke koyma hakkına sahiptir.” hükmünün yer aldığı görülmektedir. Bu itibarla taraflar arasında düzenlenen hizmet alım sözleşmesi ve eki niteliğinde teknik ve idari şartnamelerde yüklenici firmanın ihale konusu işlerin yapılmasında çalıştıracağı personelin ücret ve benzeri alacağı ile sair tazminat haklarından dolayı davacının bir yükümlülüğü olmadığı, sorumluluğun yüklenici firmalarda olduğu kararlaştırılmıştır. Ancak yukarıda açıklandığı üzere son alt işverenin alacağın tamamından sorumlu olmasının İş Kanunu gereği yalnız işçiye karşıdır. Yargıtay emsal kararlarında ifade şekilde ” İşçiye ödenen kıdem tazminatı iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanmakta olup bu kıdem tazminatının tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yükleniciler işverene karşı sorumludurlar. Yıllık izinler kullanılmadığı taktirde iş sözleşmesinin feshi ile ücrete dönüşmektedir. Sözleşmeyi feshedenin son yüklenici olduğu ve yıllık izinlerinde bu fesih ile ücrete dönüştüğü gözönüne alındığında yıllık izin ücretinden son yüklenici sorumlu olacaktır. İhbar tazminatından son işveren sorumludur. Bunların dışında hafta tatil ücreti, ücret alacağı, fazla mesai ücreti gibi işçiye ödenen tazminatlardan yükleniciler işverene karşı işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak sorumlu olacaklardır. İşveren tarafından bu ödemelerin feri mahiyetinde yapılan ödemeler de aynı esasla yüklenicilerden tahsil edilebilecektir. Yükleniciler aleyhine açılan rücu davalarında ayrı sözleşmelerle hizmet ifa eden yükleniciler mecburi dava arkadaşı olmadığı gibi borçtan müteselsilen sorumlu olacaklarına ilişkin kanun hükmü veya sözleşme bulunmamaktadır. Bu nedenle alacak davalarında her davalı aleyhine ayrı tahsil hükmü kurulmalıdır. ” ( Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 29/06/2021 tarih 2021/946 Esas 2021/3065 Karar) Mahkemece, ihbar tazminatından ve yıllık izin ücretinden son işveren olan davalı … şirketi sorumlu tutulması doğru olmuş ise de diğer işçi alacakları için yukarıda belirlenen ilkeler çerçevesinde ( davacının ödediği yargılama giderleri, faiz ve vekalet ücreti yönünden de alt işverenlere rücu edilecek işçilik alacağı miktarına göre bir oranlama yapılarak davacının alt işverenlerden bu alacak kalemi ile ilgili talep edebileceği miktar da açıkça belirtilerek) bilirkişiden ek rapor alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile ödenen bedelin tamamından son işverenin sorumlu tutulması doğru görülmemiştir. Sonuç olarak, davalı … şirketi vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a.6 bendi gereğince kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına, belirtilen eksik hususlar doğrultusunda dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine iadesine karar verilmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı … Ltd. Şirketi vekili tarafın istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE, 2-Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, 2017/212 Esas, 2018/362 Karar ve 16/05/2018 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE, 4-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının talep halinde davalı … Ltd. Şirketine iadesine, 5-Davalı … Ltd. Şirketinin yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.20/10/2021