Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/428 E. 2021/874 K. 15.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/428
KARAR NO: 2021/874
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2016/307
KARAR NO: 2018/404
KARAR TARİHİ: 08/05/2018
DAVA: Tazminat (Sigorta Poliçesinden Kaynaklanan Rücu)
KARAR TARİHİ: 15/09/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Dava dışı sigortalı … Ltd. Şti.’nin, … Cad. No: … K:… Zeytinburnu/İSTANBUL adresinde, müvekkil şirket nezdinde 24/03/2015-24/03/2016 vade tarihleri arasında ve … nolu süper kobim paket sigorta poliçesi kapsamında sigortalı olduğunu, 29/09/2015 tarihinde, İSKİ ekiplerinin sigortalı mağazanın bulunduğu binanın yan cephesindeki … Sok. … nolu bitişik komşu binanın önündeki sokak kaldırımı üzerinde kazı yaptığını, kazı çalışması sonucu komşu apartman binasının şehir şebeke suyu ana tesisat borusundan su kaçağı olduğu tespit edildiğini ve bu sebeple akan su neticesinde sigortalı meskende hasar meydana geldiğini beyanla, sigortalıya ödenen 17.207,61 TL’nin ödeme tarihi olan 23/11/2015 tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İdari yargının görevli olduğunu, davanın zamanında açılmamış olması ihtimalie binaen ileride hak kaybı oluşmaması için zamanaşımı itirazında bulunduğunu, davacı tarafın kanal bağlantısının idari mevzuatı uygun olup olmadığının araştırılması gerektiğini, binaya ait ruhsat ve projelerin ilgili belediyeden getirtilerek, projeye, imar mevzuatına ve İSKİ mevzuatına uygun olup olmadığının, iskan durumunun tespit edilmesi gerektiğini, mevzuata aykırı yapılması ve gerekli izinlerin alınmaması halinde illiyet bağı kesileceğinden İSKİ’nin sorumlu olmayacağını ayrıca gerçek zararın tespit edilmesi gerektiğini, faiz başlangıç tarihinin ödeme tarihi değil ancak dava tarihi olabileceğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “…dava dışı … Ltd. Şti.’nin iş yerinin davacı tarafça Süper Kobim Paket Poliçesi ile 24/03/2015-2016 tarihleri arasında sigortalandığı, poliçede ek teminat kapsamında emtia – dekorasyon – demirbaş için sel/su baskını ve dahili su teminatının verildiği, 29/09/2015 tarihinde meydana gelen su hasarının poliçede yer alan dahili su klozu teminatı kapsamında oluşan riziko dahilinde olduğu, davacı şirket tarafından dava dışı sigortalısına 23/11/2015 tarihinde hasar tazminatı ödendiğinden TTK’nın 1472. maddesi gereğince halefiyet hakkını haiz olduğu, hasar gören dava dışı sigortalının sahibi olduğu mağazanın yan cephe duvarının bitişiğinde aynı kaldırım üzerinde proje harici oluşturulan eklentinin mevcut olduğu, patlayan temiz su borusunun davalı idarenin sorumluluğunda bulunduğu, davalı İSKİ’ye ait su tesisatının binaya su ileten temiz su borusunun patlaması sonucu akan su neticesinde hasarın meydana geldiği, davalı İSKİ’nin kendi bünyesi içinde yürüttüğü hizmeti hatalı sunması veya gerekli bakım ve özeni göstermemesi nedeniyle olayın meydana geldiği, bu nedenle davalı İSKİ’nin kusursuz sorumluluğu kapsamında asli ve 1. dereceden kusurlu bulunduğu; ancak TBK’nin 51. ve 52. maddeleri gereğince yapılan incelemede; zararın dolmasında aynı kaldırım üzerinde kim tarafından yapıldığı tespit edilemeyen sigortalı mağazanın yan cephe duvarı bitişiğinde onaylı proje harici yapılan ve kaldırım altındaki toprağın hafredilerek oluşturulan eklentinin de rolü olduğu, eğimli kaldırım altından akan suların akış yönünü değiştirmesinde etkili olacağı, yine hasarın meydana geldiği 1. bodrum katta toprak altında bulunan cephe duvarından akan suların girdiği de göz önüne alındığında bu duvarın kagir duvar olmadığının anlaşıldığı, tuğla duvarı olduğu ve dış etkilere karşı su yalıtımı yapılmadığı, söz konusu cephe duvarının kagir olarak ve dış etkilere karşı su yalıtımı yapılarak imal edilmiş olsa idi kaldırım altından geçen su borusu patlasa bile bu boyutta hasarın meydana gelmeyeceğinin tespit edildiği, bu bağlamda İSKİ’ye ait su şebekesinin bakımsızlık nedeniyle patlaması sonucu oluşan zararın doğmasından, olayla illiyetleri bakımından davalı idarenin % 60 oranında kusuru olduğu, diğer etmenlerin müterafik kusur açısından % 40 oranında etkisi bulunduğunun anlaşıldığı, bu kusur durumu da oranlandığında davacı sigorta şirketinin davalı İSKİ’den 10.324,56 TL’nin, davacı sigorta şirketinin dava dışı sigortalıya ödeme yaptığı 23/11/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte talep edebileceği…” gerekçesiyle, “Davanın kısmen kabulü ile; 10.324,56 TL tazminatın ödeme tarihi olan 23/11/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine…” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Patlayarak hasara sebebiyet veren boru, İSKİ’nin sorumluluğunda olan şube yolu olarak tabir edilen kısımda olduğundan, şube yolunun bakım ve onarımı İSKİ’ye ait olduğundan olay nedeniyle İSKİ’nin %100 oranında kusurlu olduğunu, dava dışı sigortalının söz konusu olayda herhangi bir ihmali ve kusuru bulunmadığını, sigortalı işyerinin bulunduğu binanın mevzuata ve yönetmeliklere uygun olarak yapıldığını, binanın 1994 yılında inşa edildiğini, ihtimallere dayanılarak 1994 yılında inşa edilen binaya ilişkin %40 oranında müterafik kusur tespitinin kabul edilmeyeceğini beyan ederek, kararın kaldırılmasını ve davalı söz konusu hasarın meydana gelmesinde % 100 kusurlu olduğundan, zarar miktarının tamamı olan 17.207,61 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesi yönünde yeniden hüküm tesis edilmesini talep etmiştir. Davalı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece alınan raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, Atıksuların Kanalizasyona Deşarj Yönetmeliğinin 14.maddesi uyarınca gerekli tedbirlerin alınıp alınmadığının tespiti gerektiğini, proje harici yapılan ve akan suyun yönünü değiştireceği tespit edilen duvarın sigortalı işyeri ve bina malikleri yararına yapılmış olması nedeniyle davacı sigortalısının ve bina maliklerinin olayda % 100 kusurlu olduklarını, soyut beyanlarla İSKİ’nin sorumluluğuna gidilmesinin hukuka aykırı olduğunu beyanla, kısmen kabule yönelik hükmün kaldırılarak, davanın tümden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır. Dava; sigortacının, dava dışı sigortalısına aralarındaki sigorta poliçesine dayanarak ödediği hasar bedelinin, hasardan sorumlu olduğunu iddia ettiği davalı kurumdan 6102 Sayılı TTK’nın 1472. maddesi uyarınca rücuen tahsili istemine ilişkindir. Davacı sigorta şirketi tarafından, dava dışı sigortalı … Ltd. Şti.’ne ait işyeri için 24/03/2015-2016 tarihlerini kapsayan Süper Kobim Paket Poliçe düzenlenmiş, dava konusu hasar 29/09/2015 tarihinde meydana gelmiş ve davacı sigorta şirketi tarafından sigortalısına 23/11/2015 tarihinde 17.207,61 TL ödeme yapılmıştır. Poliçe incelendiğinde “dahili su” teminatı bulunduğu belirlenmiştir. Rücu ve halefiyet, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 22/03/1944 Tarih E. 37, K. 9, R.G. 03/07/1944 sayılı kararında “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava olmayıp; aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmıştır. 6102 sayılı TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472.maddesinde ise “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir. Dosya kapsamında yer alan sigorta sözleşmesi ve ödeme belgesi dikkate alındığında, davacının aktif dava ehliyetinin bulunduğu anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; dava konusu hasarın hangi nedenden kaynaklandığı, hasara sebebiyet veren borunun İSKİ sorumluluğunda olup olmadığı, oluşan zarardan davalının kusur ve sorumluluğunun yada kusursuz sorumluluğunun, sigortalının yada 3.kişilerin müterafik kusurunun bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır. Hasar dosyası kapsamında bulunan 02/11/2015 tarihli ekspertiz raporunda; riziko mahallinde 29/09/2015 tarihinde yapılan incelemede, sigortalı mağazanın bulunduğu binanın yan cephesindeki … Sok. …2 no’lu bitişik komşu binanın önündeki sokak kaldırımı üzerinde İSKİ ekiplerinin kazı yapmakta olduğu, kazı çalışması sonucu komşu binanın şehir şebeke suyu ana su tesisatı borusunun bina su saati öncesindeki bir bölgesinde su kaçağı olduğunun tespit edildiği, İSKİ’ye ait ana su tesisatında tespit edilen arızanın İSKİ ekiplerince yapılan müdahale ile onarıldığı, hasarın belirtilen binanın önünden geçen İSKİ’ye ait su tesisatının patlaması neticesinde meydana geldiği ve akan suyun sigortalı işyerinde dahili su hasarına sebebiyet verdiği, sigortalı işyerinde emtia hasarının 7.511,61 TL olduğu, 3.000,00 TL sovtaj tenzili neticesinde 4.511,61 TL hesap edildiği, dekorasyon hasarının ise 15.870,00 TL olduğu, % 20 oranında eskime tenzili neticesinde 12.696,00 TL hesap edildiği, bu durumda toplam zararın 4.511,61 TL + 12.696,00 TL = 17.207,61 TL olduğu ve hasarın poliçedeki dahili su teminatı kapsamında olduğu belirtilmiştir. Mahkemece inşaat mühendisi, sigorta hukukçusu ve sigorta/eşya uzmanı bilirkişi heyetinden alınan 27/04/2017 tarihli raporda; sigortalı işyerinde meydana gelen su hasarının …’nin bakım sorumluluğunda olan binanın şube yolu olarak nitelendirilen kısmında temiz su borusunun patlaması neticesinde meydana geldiği, zararın oluşmasında ve artmasında sigortalı binanın duvarının kagir duvar olmamasıi tuğla duvar olması nedeniyle izolasyon kusurunun etkili olduğu ayrıca sigortalı mağazanın yan cephe duvarı bitişiğinde onaylı proje harici yapılan ve kaldırım altındaki toprağın hafredilmesi ile oluşturulan ancak kimin tarafından yapıldığı tespit edilemeyen eklentinin de eğimli kaldırım altından akan suların akış yönünün değişmesinde etkili olacağı, bu hususlar müterafik kusur olarak değerlendirildiğinde hasara % 40 oranından etkili olduğu, davalı İSKİ Genel Müdürlüğünün TBK’nın 69.maddesi gereğince kusursuz sorumlu olduğu, sigortalı işyerinin mobilya mağazası olması nedeniyle ürünlerin ahşap niteliği ve sudan etkilenmeye açık olmaları dikkate alındığında, emtiada oluşan 4.511,61 TL zararın makul olduğu, yine parkeler, duvar ve alçıpan tavanda meydana gelen hasar için hesap edilen 12.696,00 TL dekorasyon bedelinin zarar ile uyumlu olduğu, bu durumda sigortalı mahalde meydana gelen zarar miktarının 17.207,61 TL olup ifade edilen müterafik kusur dikkate alındığında, İSKİ’nin sorumluluğunun % 60 oranına isabet eden 10.324,56 TL (17.207,61 TL X 60 / 100) olarak hesaplandığı, davacı sigorta şirketinin ödeme tarihi olan 23/11/2015 tarihinden itibaren yasal faiz talep edebileceği yönünde görüş sunulmuştur. Aynı bilirkişi heyetinden alınan 12/01/2018 tarihli ek raporda; Sigortalı mahalde meydana gelen hasarın, İSKİ’nin bakım sorumluluğunda olan binanın şube yolu olarak nitelendirilen kısmındaki temiz su borusunun patlamasından kaynaklandığı, davalının TBK’nın 69.maddesi gereğince objektif özen sorumluluğu olması nedeniyle kusursuz sorumluluğundan bahsedileceği ancak zararın oluşmasında ve artmasında, kimin tarafından yapıldığı tespit edilemeyen sigortalı mağazanın yan cephe duvarı bitişiğinde proje harici yapılan ve kaldırım altındaki toprağın hafredilmesi ile oluşturulan kaçak eklentinin %30 oranında, yapı müteahhidinin proje hilafına yaptığı imalat ve izolasyon kusurunun %10 oranında etkili olması nedeniyle toplam %40 oranında müterafik kusur değerlendirmesi yapıldığı, TBK’nın 51.maddesi düzenlemesi gereğince müterafik kusur değerlendirmesinin Mahkemeye ait olduğu şeklinde görüş sunulmuştur. 2560 sayılı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanununun 2.maddesinde İSKİ’nin görev ve yetkileri düzenlenmiş, a bendinde “İçme, kullanma ve endüstri suyu ihtiyaçlarının her türlü yeraltı ve yer üstü kaynaklarından sağlanması ve ihtiyaç sahiplerine dağıtılması için; kaynaklardan abonelere ulaşıncaya kadar her türlü tesisin etüt ve projesini yapmak veya yaptırmak, bu projelere göre tesisleri kurmak veya kurdurmak, kurulu olanları devralıp işletmek ve bunların bakım ve onarımını yapmak, yaptırmak ve gerekli yenilemelere girişmek”, b bendinde “Kullanılmış sular ile yağış sularının toplanması, yerleşim yerlerinden uzaklaştırılması ve zararsız bir biçimde boşaltma yerine ulaştırılması veya bu sulardan yeniden yararlanılması için abonelerden başlanarak bu suların toplanacakları veya bırakılacakları noktaya kadar her türlü tesisin etüt ve projesini yapmak veya yaptırmak; gerektiğinde bu projelere göre tesisleri kurmak ya da kurdurmak; kurulu olanları devralıp işletmek ve bunların bakım ve onarımını yapmak, yaptırmak ve gerekli yenilemelere girişmek”, d bendinde ise “Su ve kanalizasyon hizmetleri konusunda hizmet alanı içindeki belediyelere verilen görevleri yürütmek ve bu konulardaki yetkileri kullanmak” İSKİ’nin görev ve yetkileri arasında sayılmıştır. İski Genel Müdürlüğü Sıhhi Tesisat Eğitim Ve Uygulama Esasları Yönetmeliğinin 3.maddesinde “Şube yolu: İSKİ tarafından döşenen ana boru ile bina arasındaki boru ve teçhizatlardan meydana gelen tesisattır.”, İSKİ Tarifeler Yönetmeliğinde “Şube yolu: Ana musluğun ana boruya bağlandığı noktadan başlayıp, bahçeli nizamlarda parsel sınırından bahçe duvarından en fazla bir metre içerde, bahçesi olmayan binalarda ise cephe duvarına kadar olan kısımdır.” şeklinde tanımlanmıştır. Yine Yönetmeliğin su ve atıksu şebekesi bakım bedeli başlıklı maddesinde yer alan “İçme suyu ve atıksu bina bağlantılarında oluşan arızaların bakım ve onarımlarının yapılması, atıksu kanal ve bina bağlantılarına ait tesisatlarda meydana gelen tıkanıklıkların açılması…içme suyu ve atıksu şebeke bağlantılarının her an kullanıma hazır tutulması karşılığında abonenin tabi olduğu tarife üzerinden her ay için 1 m3 su miktarı karşılığı bedel alınır” şeklindeki düzenleme ile İSKİ’nin içme suyu ve atık su şebeke bağlantılarını her an kullanıma hazır bulundurma sorumluluğunun bulunduğu ifade edilmiştir. 2560 sayılı Kanun ve yukarıda ifade edilen Yönetmelik hükümleri değerlendirildiğinde; söz konusu hasarın İSKİ’nin bakım sorumluluğunda olan binanın şube yolu olarak nitelendirilen kısmında temiz su borusunun patlaması neticesinde meydana geldiği sabittir. 6098 sayılı TBK’nın 69. (Mülga 818 sayılı BK’nun 58) maddesi uyarınca, bir binanın veya diğer yapı eserlerinin maliki, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden doğan zararı gidermekle yükümlüdür. Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre, TBK’nın 69.maddesindeki sorumluluk, objektif özen yükümlülüğüne aykırılıktan doğan “ağırlaştırılmış” bir kusursuz sorumluluk halidir. Bu sorumlulukta zarar gören, yapı malikinin (somut olayda davalı İSKİ’nin) kusurunu kanıtlamak zorunda değildir. Yapı maliki ise, kusurun bulunmadığı savunmasının ötesinde uygun illiyet bağının kesildiğini kanıtlamalıdır. Kusursuz sorumlulukta illiyet bağının kesilebilmesi için zarar görenin ağır kusurunun olması, üçüncü bir kişinin illiyet bağını kesebilecek nitelikte ağır kusurunun olması veya zararlandırıcı sonucun meydana gelmesinde öngörülmeyen bir halin bulunması şartlarından birini gerçekleşmesi gerekmektedir. Ancak, imal olunan şey malikinin ek kusuru varsa, illiyet bağının kesilmesi malikin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Söz konusu olayda patlayan ve hasara sebebiyet veren boru, davalının sorumluluğunda olan ve maddede açıklanan “imal olunan şey” kavramına dahildir, davalı ise bu boruların kötü yapılmasından veya muhafazasından kaynaklanan zarardan kusursuz sorumlu olup sisteminin sorunsuz bir şekilde çalışmasını sağlamakla yükümlüdür (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2017/2031 Esas, 2019/10321 Karar sayılı ve Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2018/5489 Esas, 2020/3698 Karar ilamları). Bu durumda, dava konusu hasar nedeniyle davalının sorumlu olduğu sabit ise de, meydana gelen zararın doğmasında sigortalı binanın izolasyon kusurunun % 10 oranında, sigortalı mağazanın yan cephe duvarı bitişiğinde onaylı proje harici yapılan ve kaldırım altındaki toprağın hafredilmesi ile oluşturulan ancak kimin tarafından yapıldığı tespit edilemeyen eklentinin eğimli kaldırım altından akan suların akış yönünü değiştirmesinin % 30 oranında etkili olduğu tespit edilmiştir. Bu durumda 6098 Sayılı TBK’nun 51 ve 52. (Mülga 818 sayılı BK’nun 43 ve 44) maddeleri uyarınca % 40 oranında müterafik kusurun da dikkate alınması suretiyle yapılan hesaplama neticesinde verilen mahkeme kararı yerindedir. Açıklanan nedenlerle, dosya kapsamına göre ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu ulaşılan maddi olay ve hukuki değerlendirme usul ve yasaya uygun olup, resen yapılan incelemede kamu düzenine aykırı herhangi bir husus da tespit edilemediğinden, davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde olmayıp 6100 sayılı HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca istinaf başvurularının esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b.l bendi uyarınca AYRI AYRI ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına, 3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından, davacı tarafından yatırılan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 4-Davalı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına, 5-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 705,27 TL istinaf karar harcından, davalı tarafından yatırılan 176,32 TL’nin mahsubu ile bakiye 528,95 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 6-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin, taraflar üzerinde bırakılmasına, 7-Yatırılan gider avansından kalan kısmın ilgili tarafa ilk derece mahkemesince iadesine, 8-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 9-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 15/09/2021