Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/420 E. 2021/954 K. 06.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/420
KARAR NO: 2021/954
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2015/797 Esas
KARAR NO: 2018/215
KARAR TARİHİ: 09/04/2018
DAVA: Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 06/10/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle ; müvekkili şirketin elektrik dağıtım hizmetleri yapıldığını, temizlik hizmet alımlarının davalı şirketlere farklı dönemlerde verildiğini, davalıların bu işler için çalıştırılan işçilerden …’nın açtığı dava ile oluşan alacaklarının mahkeme kararı ile taraflarından ödendiğini, İş kanunu gereğince ödeme yapmak zorunda kalan müvekkilinin davalıya rücu hakkı olduğunu iddia ederek ödemek zorunda kaldıkları 9.269,91-TL’nin 9.000-TL’sinin davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı … Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle ; Genel işlem koşulları içeren ihale sözleşmelerinin geçerliliği hususu, rücu konusunda yeni Borçlar Kanunun getirmiş olduğu hükümler işçilerin aslı itibari ile davacı …’ın işçileri olması nedeniyle müvekkili şirketin sorumlu tutulamayacağını, davacı tarafından yapılan hesaplamaların yanlış ve hukuka aykırı olduğunu, yeni Borçlar Kanunu hükümlerinin de dikkate alınarak taraflar arasındaki müteselsil sorumluluk bakımından iç ilişkideki kusur oranın belirlenerek; işçilere verilen zarar basımından müvekkili şirketin hiçbir haksız fiil ifa etmemiş olması nedeniyle müvekkilinin kusursuz olduğunun tespitini ve bu bedenlerle davanın tamamen reddini, bu talebinin yerinde görülmediği takdirde taraflar arasındaki kusur oranının belirlenerek kusur oranının dışında kalan meblağ bakımından davacının davasının reddini, davacı tarafın faiz talebinin başlangıç tarihinin hukuka aykırı olduğunu, ancak dava tarihinden itibaren faiz işletilebileceği ayrıca taraflar arasındaki rücu ilişkisinin ticari mahiyette olmadığını ve dolayısıyla reskont faizi isteyemeyeceği gerekçeleri ile faiz talebinin reddini talep etmiştir. Davalı … Ltd. Şti. davaya süresi içerisinde cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece”… işçi … tarafından Sakarya İş Mahkemesi’ nin 2010/1002 esas sayı ile açılan davada ihbar ve kıdem tazminatı ve yıllık izin alacağı olarak toplam 4.244,89-TL alacağa karar verildiği, kıdem tazminatı olarak ise net 2.518,19-TL alacağa karar verildiği, hesaplamalara ve oranlamalara esas alınacak miktar asıl olarak bu miktarın olduğu, Sakarya İş Mahkemesi’nin 2010/1002 esas sayılı kararının onandığı, alacaklı işçi … tarafından iş bu davadaki davacı aleyhine icra takibi yapıldığı, davacı icra dosyasındaki borç nedeni ile alacaklıya 9.269,90-TL ödediği, ihbar tazminatı ve yıllık izin alacaklarından ise son işveren sorumlu olup devreden işverenlerin sorumluluğu bulunmadığı, her ne kadar davalılar arasında bir devir sözleşmesi bulunmamakta ise de Yargıtay, işçinin işi ve işyeri değişmeksizin işverenin değişmesini ve bir üst işverenden iş alan alt işverenlerin aralarında devir sözleşmeleri bulunmasa dahi devir olarak kabul ettiği, asıl alacakların ferilerinin ise, tüm davalılar asıl alacaktaki sorumluluk oranlarına göre sorumlu olduğu, hak sahibi …’ in İş Mahkemesi’nde alınan bilirkişi raporuna göre kıdem süresi 02/07/2007 – 31/01/2010 tarihleri arasında belirlendiği, buna göre … Ltd. Şti.’nde geçen süre 0 yıl 2 ay 28 gün/89 gün, … Ltd. Şti.’nde geçen kıdem süresi de 2 yıl 3 ay 29 gün/859 gün olduğu, işçinin iş akdi 31/01/2010 tarihinde sona erdiğinden son işveren … Ltd. Şti. Olduğu, ihbar tazminatı ve yıllık izin ücretinin tamamından bu işverenin sorumlu olduğu, buna göre davacı …’ ın toplam 9.269,91-TL nin bu davalılara rücu hakkı olduğu, bu miktarın 575,11-TL sinden … Ltd. Şti.’nin, 8.694,80-TL sinden ise … Ltd. Şti.’nin sorumlu olduğu, 08/01/2017 tarihli bilirkişi raporunun esas hakkında hüküm vermeye elverişli olduğu kanaatine varılmış olup davanın kabulüne ” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı …Şti vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; davacının ödediği miktarın tamamı bakımından rücu hakkına sahip olmadığı ve alt işveren asıl işveren, müşterek- müteselsil sorumluluk nazara alınarak asıl işverenin işçilik alacaklarının tamamından yarı yarıya sorumlu olduğunun Yargıtay kararlarında da sabit olduğu, bilirkişi raporuna taraflar arasındaki sözleşmelerin incelenmediği ve işçilik alacakları konusunda sorumluluğun kime ait olduğunu tartışılmadığı, davaya konu rücu alacağına ilişkin olarak dava dışı işçinin davacı idareye açmış olduğu ve kesinleşen davanın, davalı şirkete ihbar edilmeyerek savunma hakkının kısıtlandığı, gerekçeli kararda faizin başlangıç olarak davacının ödeme tarihine esas alınmış ise de iş bu kararın usul ve yasaya aykırı olduğu, aynı zamanda taraflar arasındaki rücu ilişkisinin ticari mahiyette olmadığı ve bu nedenle avans faizi ne de hükmedilemeyeceği belirtilerek mahkemece verilen kararın kaldırılması talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE Dava; taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesine dayalı olarak davacının, alt işveren sıfatıyla davalı şirketlerde çalıştırılan dava dışı işçilerin işten çıkartılması üzerine işçilerin açtıkları ve İş Mahkemesince işçilere ödenmesine karar verilen işçilik alacaklarının, davalı alt işverenlerden rücuen tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davalı …Şti vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde davacı şirketin Sakarya, Bolu , Düzce ve Kocaeli bölgelerinde elektrik dağıtım işini yürüttüğü ve 2009 yılı şubat ayında özelleşen şirketin gerek özelleştirmeden önce gerekse sonrasında faaliyetleri sırasında yardımcı iş niteliğindeki temizlik işlerini ihaleler yoluyla yükleniciler vasıtasıyla yürüttüğü, davalıların bir dönem temizlik, iş yeri hizmet alımı ihalesi kapsamında imzaladıkları sözleşmeler ile temizlik işini üstlendikleri ve ihale döneminde davalılar işçisi olarak çalıştığı belirtilen dava dışı … adlı işçinin iş akdinin haksız feshedildiğinden bahisle açmış olduğu işçilik alacakları talebiyle ilgili davanın Sakarya İş Mahkemesinin 2010/1002 Esas 2011/522 Karar sayılı dosyasıyla sonuçlandığı ve davalı şirketlerin dosyada taraf olmadığından davacı tarafça, Kocaeli … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasıyla takibe geçilmesi sonucunda 13.02.2014 tarihinde 9.269,90 TL ödendiği belirtilerek dava dışı işçiyi istihdam ettiği ve iş akdinin tarafı olduğu belirtilen davalıların fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 9.000 TL alacağın ödeme tarihinden işleyecek avans faizi birlikte davalarda tazmini gerektiği belirtilmiş ve davalılardan … şirket vekilince sunulan cevap dilekçesinde de davacının ödediği miktar yönünden rücu hakkına sahip olmadığı, iş akdinin haksız olarak feshedildiği işçilerin bizzat davacı tarafından seçildiği istihdam edildiği ve iş akitlerine son verildiği, bu nedenle davacının dava konusu edilen miktarla sorumlu olduğu, taraflar arasındaki müteselsil sorumluluk bakımından iç ilişkide kusur oranının belirlenerek işçilere verilen zarar bakımından davalı şirketin hiçbir haksız fiili ifade etmemesi nedeniyle kusursuz olduğunun tespiti ve davanın reddine karar verilmesi talep edilmiş, davalı tarafça sunulan istinaf dilekçesinde de aynı beyanlar tekrar edilmiştir. Sakarya İş Mahkemesinin 2010/1002 Esas 2011/522 Karar sayılı dosyasının incelenmesinden; davacı … tarafından davalı …’a yönelik işçilik alacağının tazmini talepli açılan davada, davanın … şirketine ihbar edildiği ve mahkemece yapılan yargılama sonucunda 2.518,19 TL kıdem tazminatının 30.06.2010 tarihine itibaren mevduata uygulanan en yüksek faiziyle, 500 TL ihbar tazminatının dava tarihinden, 652,43 TL ihbar tazminatının ıslah tarihi olan 30.05.2011 tarihli itibaren yasal faiziyle, 250 TL yıllık izin ücreti alacağının dava tarihinden, 323,85 TL yıllık izin ücreti alacağının ıslah tarihi olan 30.05.2011 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini ve davacıya verilmesine dair karar verildiği, iş bu dosyada düzenlenen bilirkişi raporunda da davacının SGK dosyasının incelenmesinde 02.07.2007-30.09.2007 tarihleri arasında davalı … taşeronu … Limited Şirketine, 02.10.2007-31.12.2007,01.01.2008-31.12.2008 ve 01.01.2009-31.01.2010 tarihleri arasında yine davalı taşeronu olan … şirketine çalıştığı ve son ücretin 866,37 TL olarak belirtilerek yapılan hesaplamaya göre davacı işçinin 2.518,19 TL kıdem tazminatı, 1.152,43 TL ihbar tazminatı ve 573,85 TL yıllık izin alacağı olduğu belirtilmiş olup iş bu karar Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin 23.12.2013 tarih ve 2011/44742 Esas 2013/34258 Karar sayılı ilamı ile onanmıştır . Kocaeli … İcra Dairesinin … E. sayılı takip dosyasının incelenmesinden dava dışı … tarafından …. ye yönelik Sakarya İş Mahkemesinin 2010 /1002 Esas 2011/522 Karar sayılı ilamı uyarınca 2.518,19 TL kıdem tazminatı alacağı, 1.152,43 TL ihbar tazminatı alacağı 573,85 TL yıllık izin alacağı 1.100 TL ilam vekalet ücreti alacağı 324.70 TL yargı ve harç alacağı 845,36 TL işlemiş faizi olmak üzere toplam 6.514,53 TL alacağının tazmini talepleri 02.08.2011 tarihli icra emri düzenlenmiştir. (anılan icra takip dosyasında yargı harç ve masraflarının 32.470,00 TL, toplam miktar ise 38.659,83 TL olarak yazılmış ancak bu yazılan miktarın üzeri çizilerek ve hataen yazıldığı belirtilerek yargı+harç masrafı 324.70 TL toplam bedel 6.514,53 TL olarak yazılmıştır) Dava dilekçesine ekli ve fotokopi şeklinde sunulan ödeme belgesinin okunaklı olmadığı ancak Kocaeli …İcra dosyası, … … yazılı olduğu görülmektedir. Bilirkişi tarafından düzenlenen raporda özetle; dava dışı işçinin Sakarya İş Mahkemesinin 2010/1002 Esas sayılı dosyasında ihbar, kıdem , yıllık izin alacağının toplam 4.244,89 TL, kıdem tazminatı olarak net 2.518,19 TL alacağı hükmedildiği, hesaplamalar ve oranlamalara göre esas alınacak miktarın asıl olarak bu miktar olduğu, Kocaeli İş mahkemesindeki hükme esas alınan raporun son ücret üzerinden davalıların dönemine isabet eden miktarlarının ayrı ayrı hesaplandığı ve ihbar tazminatı ile yıllık izin alacaklarının son işverenden sorumlu olması nedeniyle devir eden işverenlerin sorumluluğunun bulunmadığı , asıl alacakların fer’ilerinden ise tüm davalıların sorumluluk oranına göre miktarın belirlenmesi ile bilirkişi raporuna göre dava dışı işçinin kıdem süresi 02.07.2007-31.01.2010 tarihleri arasında belirlenmekle davalılardan … adlı şirkette dava dışı işçinin 02.07.2007 ile 30.09.2007 tarihleri arasında 2 ay 28 gün, diğer davalı … şirketinde 02.10.2007-31.12.2007,01.01.2008-31.12.2008 ve 01.01.2009- 31.01.2010 tarihleri arasında toplam 2 yıl 3 ay 29 gün kıdem süresinin geçtiği ve işçinin iş akdinin 31. 01.2010 tarihinde sonra erdiği , davalı … şirketinin son işveren olması nedeniyle ihbar tazminatı ile yıllık izin ücretinin tamamından bu işverenin sorumlu olduğu belirtilerek davacının toplam 9.269,91 TL rücu hakkına sahip olduğu bu miktarın 575,11 TL ‘sinden davalı … kalan 8.694 TL ‘sinden diğer davalı .. şirketinin sorumluluğu olabileceği görüş ve tespitinde bulunulmuştur. Davacı vekili tarafından sunulan ıslah dilekçesi ile dava dilekçesi ile 9.000 TL olarak belirtilen dava değeri 269,91 TL arttırılmak suretiyle 9.269,91 TL olarak belirtilmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, dava dışı işçiye ödenen işçilik alacağından hangi tarafın ne oranda sorumlu olduklarına ilişkin olup uyuşmazlığın çözümünde yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere öncelikle taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre ihtilafın çözümlenmesi gerekmektedir. Davacı ile davalılar (yüklenici) arasında ayrı ayrı düzenlenen Hizmet alımları tip Sözleşmelerinin incelenmesinde Sakarya- Kocaeli İl müdürlüğü ve ilçe İşletme Başmühendisliğinde çalıştırılmak üzere genel temizlik, gereken yerlerin ilaçlanması hizmetlerinin sağlanmasına yönelik olduğu, sözleşme bedeli ve sözleşme bedeline dahil olan giderleri, işe başlama tarihleri, ilaçlama işinin TSE 8358 belgesi olan alt işveren işçilerine yaptırabileceği ve sözleşmenin 23. maddesinde yüklenicinin sözleşme konusu iş ile ilgili çalıştıracak personele ilişkin sorumluluklarının belirtildiği, buna göre yüklenicinin sözleşme konusu işle ilgili çalıştıracağı personele ilişkin sorumluluklarının ilgili mevzuatın bu konuyu düzenleyen emredici hükümleri ve genel şartnamenin altıncı bölümünde belirlendiği yüklenicinin bunları aynen yerine getirmekle yükümlü olduğu belirtilmektedir. Dava konusu olayda davacı ile davalılar arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi mevcut olup, davacı asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeriyle ilgili olarak İş Kanunundan kaynaklanan yükümlülükler nedeniyle, alt işverenle birlikte müteselsilen sorumludur. Burada Kanundan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusudur ve işçi alacağının güvence altına alınması amacıyla getirilmiş olan sadece işçilere karşı bir sorumluluktur. Asıl ve alt işveren arasındaki ilişkide ise iş hukuku değil, Borçlar Kanunu ve sözleşme hukuku esas alınacağından, uyuşmazlığın taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gereklidir. Alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular, kendi aralarındaki iç ilişkide, bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda bir anlaşma yapabilirler. Nitekim 818 sayılı Borçlar Kanunun 146.maddesinde “Borcun mahiyetinden hilafı istidlal olunmadıkça, müteselsil borçlulardan her biri alacaklıya yapılan tediyeden birbirine müsavi birer hisseyi üzerlerine almaya mecburdur. Ve hissesinden fazla tediyede bulunan, fazla ile diğerlerine rücu hakkını haizdir. Birinden tahsili mümkün olmayan miktar, diğerleri arasında mütesaviyen taksim olunur.” (6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 167. maddesi “Aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır.”) şeklindeki hükümde de, müteselsil borçlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları, ancak bunun aksinin kararlaştırılabileceği de açıkça belirtilmiştir. Bu nedenle uyuşmazlığın çözümünde öncelikle taraflar arasında imzalanan sözleşme hükümleri ve genel hukuk prensipleri dikkate alınarak bir sonuca gidilmesi gerekmektedir. Davacı tarafından dosya kapsamına dava dışı … Ltd. Şti ve davalı … Ltd. Şti. ile imzalanan bir kısım hizmet alım sözleşmeleri sunulmuş ise de genel, teknik ve idari şartnameler ibraz edilmemiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda sözleşme hükümleri değerlendirilmeksizin hesaplama yapılmıştır.Dosyada bulunan sözleşmeler incelenmiş olup, mevcut sözleşmelerin 23.maddesi ile yüklenicinin çalıştıracağı personele ilişkin sorumluluklarının genel şartnamenin altıncı bölümünde belirlendiği belirtilmiştir. Ancak idari, teknik ve genel şartnameler dosya kapsamına alınmadığından incelenememiştir. Taraflar arasında imzalanan hizmet alım sözleşmesi ile sözleşmenin eki niteliğinde bulunan idari ve teknik şartnamede, çalışan işçilerin hak ve alacaklarından hangi tarafın sorumlu olacağının açıkça düzenlenmiş olması halinde tarafların serbest iradeleri ile imzalamış oldukları sözleşme ve şartname hükümleri, tacir sıfatına haiz her iki tarafı da bağlayacağından, dava dışı işçiye ödenen bedellerden hangi tarafın sorumlu olduğunun tespiti için öncelikle dava dışı işçinin tabi olduğu tüm hizmet alım sözleşmeleri ve genel, idari, teknik şartnameler getirtilerek incelenmesi gerekmektedir. Sözleşme ve şartnamelerde, işçilere ödenen bedellerden alt yüklenicilerin sorumlu olacağı belirlendiği takdirde, her bir alt işveren kendi dönemi ile sınırlı olacak şekilde hesaplanacak olan bedelden tam olarak sorumludur. Eğer sözleşmede ve şartnamelerde bir hüküm yer almıyorsa bu durumda her bir alt işverenin sorumlu olduğu hesaplanan bedelden, davacı alt işverenlerle birlikte yarı oranında sorumludur. Bu nedenle dava dışı işçinin davalı işçisi olarak çalıştığı süre bir yıldan az olsa bile işçiyi çalıştırdığı süre ile orantılı olarak ödenen bedellerin davalılardan tahsiline karar verilmesi gerekmektedir. Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 23/03/2021 tarihli 2021/616 E. 2021/1083 K. Sayılı ilamında; “…Hizmet alım ihaleleri aynı yüklenici tarafından alındığı gibi, değişik yükleniciler tarafından da alınabilmektedir. Bu halde işyeri devri suretiyle işçiler yeni yükleniciye devredildiği için hizmet akitleri kesintiye uğramadan devam etmekte ve işçilik alacakları da bu doğrultuda hesaplanmaktadır. İşçiye ödenen kıdem tazminatı iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanmakta olup bu kıdem tazminatının tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yükleniciler işverene karşı sorumludurlar. Yıllık izinler kullanılmadığı taktirde iş sözleşmesinin feshi ile ücrete dönüşmektedir. Sözleşmeyi feshedenin son yüklenici olduğu ve yıllık izinlerinde bu fesih ile ücrete dönüştüğü gözönüne alındığında yıllık izin ücretinden son yüklenici sorumlu olacaktır. İhbar tazminatından son işveren sorumludur. Bunların dışında hafta tatil ücreti, ücret alacağı, fazla mesai ücreti gibi işçiye ödenen tazminatlardan yükleniciler işverene karşı işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak sorumlu olacaklardır.” şeklindedir. Emsal ilamda ifade edildiği üzere yıllık izin ücreti ve ihbar tazminatının iş akdini haksız olarak fesheden işverenden tahsili gerektiği için, bu kalemlerden fer’ileri ile birlikte (takip tarihine kadar işlemiş faiz, ödeme tarihine kadar işlemiş faiz, icra ve mahkeme harçları da dahil) sadece son işveren sorumludur. Ayrıca işçilik alacakları davası neticesinde davacının ödediği yargılama giderleri, faiz ve vekalet ücreti açısından da davalı aleyhine hükmedilecek işçilik alacağı miktarına göre oranlama yapılarak hesap edilmesi gerekmektedir. Yapılan açıklamalar uyarınca,Kocaeli … İcra Dairesinin … E. sayılı takip dosyasında ödeme yapılan tarih itibariyle kapak hesabının dosya kapsamına alınması, dava dışı işçinin iş mahkemesinin kararında tespit edilen çalışma dönemlerine konu, davalı alt işverenlerle imzalanan hizmet alım sözleşmeleri ile genel, idari ve teknik şartnameler getirtilerek öncelikle dava dışı işçiye ödenen bedellerden hangi tarafın sorumlu olduğunun tespit edilmesi ve sorumluluk miktarlarının ayrı ayrı belirlenmesi, sözleşme ve şartname hükümleri gereğince davacının alt işverenlerle sorumlu olup olmadığı hususu da tespit edilerek hüküm tesis edilmesi gerekmektedir. Aynı zamanda mahkemece, davacı vekilince sunulan dava dilekçesinin özeti kısmında dava dışı işçi … yerine … yazıldığı ve bu haliyle 6100 sayılı HMK’nun 297. Maddesinin 1-c maddesi uyarınca davacı iddialarının gerekçeli kararda belirtilirken maddi hata yapıldığı ve gerekçeli karar başlığında davacının adresinin yazılmamış olmasının da 6100 sayılı HMK’nun 297-(1)-b) maddesine aykırı olduğu anlaşılmakla; davalı … Ltd. Şti. vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1.a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, Dairemizin kararına uygun şekilde yargılama yapıldıktan sonra yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı tarafın istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, 2015/797 Esas, 2018/215 Karar ve 09/04/2018 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İadesine, 4-Harçlar Kanunu gereğince davalı … tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye Gelir Kaydına, 445,08 TL istinaf karar harcının talep halinde davalı …’ne İadesine, 5-Davalının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.06/10/2021